Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Türkiye’de en çok
okunan kitaplar listesinde bulunan
“Şu Çılgın Türkler”in yazarõ Tur-
gut Özakman’õn senaryosunu ka-
leme aldõğõ ve oyuncularõ arasõnda
Halit Ergenç, Çetin Tekindor gi-
bi isimlerin bulunduğu “Dersimiz
Atatürk” filmi, 19 Mart’ta vizyo-
na girecek. Yapõmcõlõğõnõ, Birol
Güven ve Serkan Balbal’õn üst-
lendiği filme ilişkin, Özakman, bu-
gün “sahte tarih” içinde boğulan,
yalan yanlõş anlatõlan Atatürk ima-
jõ ile kafalarõ doldurulmuş tüm yurt-
taşlara bu filmin “iyi bir ders” ni-
teliği taşõdõğõnõ vurguladõ. “Ata-
türk’ü anlatmak bir ders ise eğer,
bu hepimizin borcudur. Hepimiz
Atatürk’ü doğru anlatmak zo-
rundayız. Bu filmin en büyük
özelliği doğru olması. Hiçbir yer-
de ne bir abartı var, ne de bir ek-
sik... Belgelerle, tanıklarla, yüzde
yüz doğru olduğu bilinen bir ha-
yat ve tarih... Tartışmalara yer
yok” derken ülkenin bugün “Ata-
türk açılımı” yapmaya gereksinimi
olduğunu da dile getirdi. Filmin
senaryosunu yazan yazar Turgut
Özakman ile “Dersimiz Atatürk”ü
konuştuk:
- Son yıllarda, Türkiye Cum-
huriyeti’nin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk’ün yaşamını ko-
nu edinen pek çok film çekiliyor,
tiyatro oyunları sahneleniyor ve
kitaplar yazılıyor... Atatürk’ün
yaşamı üzerine araştırmalar ya-
pan, kitaplar yazan biri olarak siz,
son dönemdeki bu çalışmaları
nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Keşke daha çok film çekilebil-
se, tiyatro oyunu
sahnelenebilse ve
kitap yazõlsa...
Çünkü ne yazõk ki
bizler yakõn tarihi-
mizi iyi bilmiyo-
ruz. Ancak bilmek
zorundayõz. Her
Türk yurttaşõnõn
görevidir tarihini bil-
mek... Atatürk’ü an-
lamak... Bugün ço-
cuklarõmõz çok talih-
siz. Az bir tarih bi-
linci ile yetişiyorlar.
Bizlerin de o çocuk-
larõn bilgi eksikliğini gidermemiz gerekiyor.
Öğretmenlerimizin de bilgi eksikliklerini ta-
mamlamamõz gerek. Özellikle son yõllarda, okul-
larda, yakõn tarihimiz hakkõnda yeterli donanõma sa-
hip kişiler yetişmiyor. Bu nedenle de ben, bu türlü
çalõşmalarõ çok saygõyla karşõlõyorum. Atatürk’le il-
gili doğru şeyleri anlatan filmleri, tiyatro oyunlarõ-
nõ yapmaya çalõşanlara başarõlar diliyorum.
‘Sahte tarihle çocukları boğduk’
- Peki, sizce bu filmlerin ya da tiyatro oyun-
larının kaç tanesi Atatürk’ü doğru anlatıyor?
- Atatürk’ün tüm yaşamõnõ kapsayacak bir film
yapmak çok zor bir olay elbette. Çünkü Atatürk’ün
her anõ bir aşama... Bu aşamalardan birini atlayõp salt
bir bölümü anlatmaya kalkarsanõz, eğer olaylarõn ev-
veli ya da sonrasõ bilinmiyorsa çok zor. O nedenle
de Atatürk’ün yaşamõnõ doğru anlatmak çok önem-
li işte.
Şimdi ben herkese soruyorum: Atatürk ile ilgili
gerçekte ne biliyorsunuz? Hepimiz Atatürk’le ilgi-
li olarak, bakla tarlasõnda karga kovaladõğõnõ bili-
yoruz. Bu mudur Atatürk yani? Onun için bizim
“Atatürk açılımı” yapmamõz gerekiyor.
Biz bugün ne yazõk ki “sahte tarihler”le masum
çocuklarõmõzõ boğduk. Atatürk hakkõnda onlarõ
yanlõş düşünmeye sevk ettik. Bugün belki de Tür-
kiye’de, 3-5 milyon insan vardõr Atatürk’ü “din düş-
manı” zanneden. Böyle kulaklara üfürülüyor bun-
lar. Bunlarõn hiç-
biri doğru değil.
O nedenle biz bu-
gün gerçekten yakõn
tarihimizi iyi bilsek,
aramõzdaki bloklaş-
ma yavaşlar ve durur. Daha çok ke-
netleniriz birbirimize... Hangi düşüncenin ve kim-
lerin etrafõnda buluşacağõmõzõ daha kolay anlarõz.
Türkiye’nin sorunlarõnõ daha kolay çözümleriz.
- Bu filmde, sinemaseverler Cumhuriyetin
hangi şartlar altında kurulduğunu izleyecek di-
yebilir miyiz?
- Lozan Antlaşmasõ’ndan da bahsetmek isterim.
Çünkü çok önemlidir. Lozan Antlaşmasõ, emper-
yalizmle son hesaplaşmadõr. Orada emperyalizmi,
bilgili ve küstah bir adam olan Lord Curzon tem-
sil ediyordu. Türkiye’yi de İsmet Paşa... Bizimki-
ler, “Biz Sakarya’da, Dumlupınar’da ve Büyük
Taarruz’da emperyalizmi yendiysek Lozan’da
da yeneriz” diye düşündüler. Dişe diş mücadele edil-
di. Görüşmeler altõ aya yakõn sürdü. Dünyanõn en
uzun süren barõş antlaşmasõdõr Lozan. Orada yalnõz,
Anadolu içinde, Misak-õ Milli sõnõrlarõ içinde kalan,
yeni oluşmakta olan Türkiye ile hesaplaşõlmadõ. Os-
manlõ ile de hesaplaşõldõ. Neler getirildi masanõn üze-
rine... Ne hesaplar soruldu.
Sevr yõrtõldõ diyoruz ama Batõlõlar o dosyayõ ye-
niden komisyona getirdiler. Ama çok sert tepki gö-
rerek tekliflerini geri çekmek zorunda kaldõlar. “Ya
imzalarsınız ya da gidiyoruz” diyerek ültimatom
vermeye kalktõlar. İsmet Paşa reddetti tüm bunla-
rõ. İyi ki de reddetti.
Çünkü Sevr’in yumuşatõlmõş hali de vardõ. Lo-
zan’õn kusurlarõ yok mudur? Dünyada kusursuz
bir diplomatik anlaşma yoktur. Ancak orada göz-
lemci olarak bulunan bir ABD’li diplomatõn da
dediği gibi dünyadaki en büyük diplomatik ba-
şarõdõr Lozan.
- Tüm bu süreç bir sinema filminde...
- Elbette. Türkiye bu mücadelelerin ardõndan ba-
ğõmsõzlõğõna kavuştu. Ama Türkiye’nin yenmesi ge-
reken başka şeyler daha vardõ. Yoksulluğu, yol-
suzluğu, bilgisizliği, kadõn ve erkek arasõndaki
utanç verici farkõ da yenmek zorundaydõk.
Bakõnõz Cumhuriyet nasõl bir miras teslim aldõ?
O dönemde ülkede okuma-yazma oranõ erkeklerde
yüzde 7, kadõnlarda binde 4. Kişi başõna düşen mil-
li gelir 4 lira, kişi başõna düşen kamu harcamasõ 50
kuruş. Dört bin kilometre demiryolumuz var ancak
bunlarõn bir metresi bile bizim değil. Yerüstünde ve
yeraltõndaki bütün servetler yabancõlarõn elinde, son-
ra millileştiriliyor. Sanayi yok.
Güya tarõm ülkesiyiz ama Hitit yöntemlerini
kullanõyoruz. Köylünün toprağõ yok. Köylü çiftçi de-
ğil. Ufak bir toprağõ varsa, ancak karnõnõ doyura-
bilmek için ekip biçiyor. Fazlasõnõ üretse nereye gö-
türecek? 42 bin köylümüz var ancak 200’e yakõn ebe-
miz var. Bu nedenle Anadolu’daki bebek ölümle-
rinin oranõ yüzde 80’e yakõn. Devletin elindeki dok-
tor sayõsõ 337.
Yani Cumhuriyet böyle kuruldu. O nedenle de Ça-
nakkale’yi, Mili Mücadele’yi ve Cumhuriyeti bir-
birinden ayõrmak mümkün değildir. Bunlarõ birbi-
rinden ayõrõp, anlatmaya kalkmak tarihçilerin işi de-
ğildir. Bunu “sahte tarihçiler” yapar.
Tüm bunlarõ neden anlattõm? Atatürk filmi ya-
parken gerçeği çok iyi bilmek gerek. Yani iki, üç
Atatürk’le ilgili kitap okumakla bu iş olmaz. Ata-
türk hakkõnda ben bir hükümde bulunmadan ön-
ce, Atatürk’ü tanõmõş olanlarõn kitaplarõnõn tü-
münden, Atatürk ile ilgili ne diyorlar diye bakõ-
yorum. Âdetleri, uykusu, yemeği.. demokrasiye
ve çocuklara, kadõnlara nasõl bakõyor diye bakõ-
yorum. Ondan sonra Atatürk’le ilgili konuşuyor
ve yazõyorum.
CMYB
C M Y B
16 MART 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
YÖK Başkanı’nın
Son Marifeti
YÖK Başkanı Özcan, Başbakan’dan aferin
almayı hak edecek bir iş yapmış! Dünkü
HaberTürk gazetesinde yer alan habere göre
“Yurtdışından Öğrenci Kabulüne İlişkin
Esaslar - Son Şekli” adı altında yeni bir
yönetmelik yayımlayarak, liseyi Türkiye ve o
arada KKTC dışında okuyan Türklere, sınavsız
olarak istedikleri üniversitenin diledikleri
bölümüne girme hakkı tanınmış!
ÖSS sınavlarında, lise ya da dengi okullar ile
meslek okulları arasında katsayı
hesaplamasından doğan farkı öylece ortadan
kaldırmış olacak bu yönetmelik değişikliği ile.
Yusuf Ziya Özcan, sessiz sedasız ve
kendisinin de söylediği türden, yani “hukukun
arkasından dolanarak”, imam hatiplilerin
önüne dilerlerse siyasal ya da hukuk;
isterlerse Harp Okulları’nın bile kapılarını
açacak bir olanaklar dizisini sermiş olarak
“tarihe geçmeye” hazırlanıyor!
Dilediğiniz ülkede...
Yeni yönetmelik ayrıntılara elbette yer
vermiyor ama, çocuğunuza dilerseniz ABD ya
da Avrupa ülkelerindeki herhangi bir lisede
öğrenim yaptırtabileceğiniz gibi; aynı imkânları
Pakistan, İran, Mısır, Suudi Arabistan ya da
Dubai gibi ülkelerin din öğrenimi ağırlıklı
eğitim kurumlarından da sağlamak istemez
misiniz?Bir Batı ülkesinin lisesinde öğrenim
görecek çocuğunuzun, yurda dönüşünde elini
kolunu sallayarak, dilediği üniversitede,
beğendiği bir fakülteye başvurarak “Açın
kapıları, ben zengin bir babanın evladıyım” diye
tafra satmasının sosyal devlet ilkesine, dahası
anayasanın eşitlik ilkesine taban tabana zıt
olmasının yanı sıra, teokratik ağırlıkta öğrenim
veren; ama levhalarında bizdeki türden İmam
Hatip Lisesi yazılmayan düz liselerde
yetişmeleri için, mesela Dubai Şeyhi’nin ya da
Suudi Krallığı’nın, İran İslam
Cumhuriyeti’nin, Mısır’ın, Pakistan’ın, hatta
Afrika’ya kadar uzanan okullarında Fethullah
Efendi Cemaati’nin ayıracağı bursları YÖK
Başkanı hesap etmemiş olabilir mi?Ama o
göreve atandığı zaman söylediği gibi, Başkan,
boynundaki ipin öteki ucunun, kendisini oraya
getirmiş olanların ellerinde olmasına peşin rıza
göstermişti.
‘B’ mi ‘C’ mi yoksa ‘D’ planı mı?
Şimdi, bu yeni yönetmelik ile atanmanın
gereğini yapmaya çalışıyor. Cebinde bunun
için, yine kendi deyişi ile farklı seçenekler
içeren planlar bulunuyor. Prof. Yusuf Ziya
Özcan, onlara “b, c, d, e planları” gibi adlarda
vermişti.
“Yurtdışından Öğrenci Kabulü Son Şekli”
Yönetmeliğini, sevinçle karşıladığından kuşku
duyulmaması gereken hükümet, TC Milli
Eğitim Bakanlığı’nın yönetiminde olan
liselerin, Pakistan, Malezya ya da herhangi bir
Afrika ülkesindeki liseden çok geri düzeyde
öğrenim yapmakta olduğunu da öylelikle
onaylamış oluyor. Milli Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçu için, dünyanın bütün ülkelerinin
gerisinde lise öğrenimi yapıldığını, zımnen
tesçil etmiş olan YÖK’ün bu kararı, öyle
anlaşılıyor ki tam isabetli bir karar
olmuştur.Türkiye Özel Okullar Derneği
Başkanı Cem Gülan’ın, “Türkiye’de okuyan
çocuklara büyük haksızlık. Anayasa ve
eşitlik ilkesine aykırı bir durum ortaya
çıkıyor” sözleri, bu yönetmeliğin de Danıştay
tarafından iptali için yapılacak girişimlerin ilk
adımı sayılmalıdır.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
‘Budersihepimizgeçmeliyiz’
- Son filmin senaryosunu yazma
fikri nasıl oluştu ?
- Biliyorsunuz ben ilk olarak Kur-
tuluş’u yazdõm. Sonra da Cumhuri-
yet’i... Kurtuluş’ta, Milli Mücadele
dönemi ve Atatürk vardõr, Cumhu-
riyet’te de Milli Mücadele’den son-
raki Atatürk... Altõ bölüm olarak, di-
zi şeklinde çekildi Cumhuriyet. An-
cak daha sonra film yapõlõnca, bazõ
bölümler atõldõ. Bu nedenle yeterli
değil film. Ama dizi yeterlidir.
Ben Atatürk’le ilgili roman ya
da tarihi bir araştõrma veya da se-
naryo yazma konusunda en hazõr
insanlardan biriyim. 60 yõlõmõ
verdim. Kendi kişisel arşivimi
oluşturdum. Aralõk ayõnda, Ata-
türk’le ilgili film çevirmek isteyen
bazõ gruplar geliyordu.
Biz o tarihte, genç bir yapõmcõ ile
birlikte Çanakkale filmi yapmak is-
tiyorduk. Ben onun hazõrlõğõ için-
deydim. 57. Alay’õ yazmak istiyor-
dum. Ama yapõmcõ, her Ankara’ya
geldi-
ğinde, Atatürk’le ilgili belgesel ya da
çizgi film yapmak isteyen birkaç ki-
şiyle daha karşõlaşõyordu. Ben de on-
lara kitap yardõmõ yapõyordum. Ya
da görüşlerimi söylüyordum. Sonra
dedi ki, “Biz neden Atatürk filmi
yapmayalım?”
Zaten hazõrdõm. Cumhuriyet dö-
nemini yazõyordum. Atatürk’ü gören
son talihli kuşaktandõm. Sonra dü-
şündük, çocuklar için bir şey yazsak,
büyüklerin günahõ ne? Onlarõn da
bilgiye ihtiyacõ var. Büyükler için
yazsak, çocuklara haksõzlõk yapmõş
oluruz. Genel izleyici için bir şey-
ler yapalõm dedik, böylece hem
büyükler, hem de küçükler iz-
leyebilsin.
Film sanatõnõn bütün türleri-
ni kullanarak orijinal bir kur-
guyla Atatürk’ün yaşamõndan ke-
sitler yansõtalõm dedik. “Dersimiz
Atatürk” bu işte. Sanki bir ders-
miş gibi... Ama Atatürk’ü anlatmak
bir ders ise eğer, bu hepimizin bor-
cudur. Hepimiz Atatürk’ü doğru
anlatmak zorundayõz. Bu filmin en
büyük özelliği doğru olmasõ. Hiçbir
yerde ne bir abartõ var ne de bir ek-
sik. Belgelerle, tanõklarla, yüzde yüz
doğru olduğu bilinen bir hayat ve ta-
rih... Tartõşmalara yer yok.
Atatürk’ün devrimlerini, çağ-
daş dünyaya bakõşõnõ büyüklerin
seveceği şekilde anlatmak gereki-
yordu. Tüm bu süreci kardõk. Ben
genellikle kendi yaptõğõmõ beğen-
mem ama bu filmi beğendim. Kü-
çücük bir hatasõ olan sahneleri bile
yeniden çektik. Filmin ortaya çõk-
masõnda yönetmeninden yapõmcõsõ-
na, oyuncusundan set amirine değin
herkesin çok büyük emeği var. Çok
özen gösterdiler. Bu nedenle herke-
se teşekkür ediyorum.
‘Atatürk
ideolojisi
ihraç
etmedik’
FİLM
HERKESE
HİTAP
EDİYOR
- Günümüzde tarihin te-
kerrür ettiği çok olay yaşı-
yoruz değil mi? Hatta siz
bir kitabınızda, “19 Mayıs
1919 Atatürk Yeniden
Samsun’da”da bir anlam-
da siyasilerden, yapılan
hataların hesabını soru-
yorsunuz, Atatürk’ün dü-
şünceleri doğrultusunda...
- Şimdi Atatürk’ün ölü-
münden sonra birtakõm si-
yasi liderler, kendilerini
Atatürk’ten daha yurtsever,
daha akõllõ, daha bilgili san-
dõlar. Atatürk’ün çizdiği
kurtuluş yolunu terk edip
başka yollara saptõlar. Bu-
günkü Türkiye’ye geldik.
Bizim gibi geri kalmõş, geri
bõrakõlmõş ülkeler için Ata-
türk, büyük bir modeldi.
Dünyadaki büyük sosyolog-
lar, üçüncü dünya ülkeleri
için Atatürk Türkiyesi’ni
örnek olarak sunuyorlardõ.
Nitekim de Atatürk, apaçõk
veya dolaylõ olarak etkile-
miştir bu ülkeleri.
Bundan on beş yõl önce,
“Atatürk Türkiyesi ve
Atatürk Olgusunun Ev-
rensel Boyutları” hakkõnda
sempozyum yapõlmõştõ. Bu
sempozyuma, Hindis-
tan’dan, Tunus’tan, Ceza-
yir’den, İtalya’dan ve Mõ-
sõr’dan bilim adamlarõ gel-
diler. Onlar, kendi ülkele-
rinde Atatürk olgusunun na-
sõl karşõlandõğõnõ anlattõlar.
O sempozyumun bildirileri
basõldõ. Tunuslu’nun, Hin-
tli’nin, Cezayirli’nin anlat-
tõklarõ, insanõn tüylerini ür-
pertiyor. Bir Türk olarak
çok mutlu da ediyor.
Biz Atatürk ideolojisini
ihraç etmedik. Bunun için
özel bir gayret de gösterme-
dik. Kendiliğinden oldu. Bi-
zim Büyük Taarruzumuzu,
geri kalmõş ülkeler, sömür-
geler, köleler çok büyük bir
heyecanla izlediler. Kazan-
dõğõmõzõ gördükten sonra
da, şükür secdesine vardõlar.
Son dayanaklarõ Türklerin
galip gelip gelmeyeceğini
görmekti. Çünkü Türkler
galip gelirse onlar da kurtu-
labilirdi. Bu umut verildi.
Hindistan’õn kurucularõn-
dan Nehru anõlarõnda diyor
ki, “Türk zaferini duydu-
ğumuz zaman zindandaki
odalarımızı yapraklarla,
çiçeklerle süsleyerek bay-
ram ettik.” Aynõ şeyi Ce-
zayir’de, Tunus’ta, Mõsõr’da
görüyoruz. Dünya şaşakal-
dõ. Dünyanõn dörtte üçüne
egemen emperyalizmi, yok-
sul Türkiye, bir avuç insan,
denize döktü, hülyalarõyla
birlikte. Yüz yõllõk bir hazõr-
lõktõr Sevr. Bir anda yõrtõlõp
gitti.
Bakõrköy şehitleri ziyaret etti
İstanbul Haber Servisi - Bakõrköy Belediyesi’nce gelenek-
selleştirilen “Çanakkale’ye Şehitlerimizi Anmaya Gidiyoruz”
etkinlikleri kapsamõnda bu yõl 5 bin Bakõrköylü Çanakkale şe-
hitliklerini gezme imkânõ buldu. 20 Şubat’tan itibaren 4 hafta bo-
yunca her cumartesi gerçekleştirilen geziler kapsamõnda yurttaşlar,
tarihi Gelibolu Yarõmadasõ’ndaki şehitlikleri ve Gelibolu kara sa-
vaşlarõnõn yaşandõğõ cepheleri gezdi.
Gezilerle ilgili konuşan Bakõrköy Belediyesi Basõn-Yayõn ve
Halkla İlişkiler Müdürü Ruhsan Tezkan, 2007’den bu yana sür-
dürülen gezilere yaklaşõk 20 bin yurttaşõn katõldõğõnõ belirtti.
Teker teker satacaklar
CEMİL CİĞERİM / ŞAHAP AVCI
SAMSUN / FOÇA - Türkiye elek-
trik enerjisi kurulu gücünün üçte biri-
ni oluşturan Elektrik Üretim AŞ’ye
(EÜAŞ) ait 45 adet termik ve hidro-
elektrik santral, paketler halinde özel-
leştirilecek. Enerji, Sanayi ve Maden
Kamu Emekçileri Sendikasõ (ESM)
Başkanõ Müşfik Veysel Erdoğan,
AKP’nin EÜAŞ’a ait 45 elektrik sant-
ralõnõ özelleştirmeye hazõrlandõğõnõ, bu
santrallarõn 4 tanesinin teker teker, di-
ğer 41 santralõn da 9 ayrõ paket halin-
de satõşõnõn planladõğõnõ söyledi.
Erdoğan, satõşõn tamamlanmasõyla
birlikte özel sektörün enerjide tekel ko-
numuna, enerji fiyatlarõnõ belirlemede
de devlete hükmeden konumuna gele-
ceğine dikkat çekti.
‘Gaz lambasına geri döneceğiz’
Erdoğan şöyle konuştu: “Bu da za-
ten çok fahiş fiyatlarla tükettiğimiz
elektriğin kullanılamaz hale gelece-
ğinin açık ifadesidir. Halkımız yeni-
den gaz lambalarına dönerse hiç
kimse şaşırmasın. Şu andaki fiyat-
larla asgari ücretli biri yılda 1 aylık
maaşından fazlasını elektrik fatura-
sı olarak ödemektedir” diye konuştu.
Öte yandan Türkiye’nin havasõ en
kirli ilçelerinden Aliağa’da yapõlmak is-
tenen yeni termik santrala karşõ müca-
dele de sürüyor. Bakõrçay Çevre Plat-
formu’nun son toplantõsõ önceki gün
Foça’nõn Ilõpõnar köyünde gerçekleş-
tirildi. Foça Belediye Başkanõ Gökhan
Demirağ, “Danıştay İdari Daireleri
Genel Kurulu’nun aldığı yürütmeyi
durdurma kararıyla şimdilik tehli-
ke durdu” dedi. Yazar Hüseyin Yurt-
taş da, “Enerji gerekliyse rüzgâr
santralları yapılabilir. Ama bunu
kabul etmiyorlar” diye konuştu.
MEHMET EMİN BERBER
MARMARİS - Köyceğiz’deki Yuvarlakçay
üzerine yapõlmak istenen hidroelektrik santralõna
(HES) karşõ başlatõlan direnişin 100. günü nede-
niyle bölgede şenlik düzenlendi. Köylüler ve çev-
reciler, kendilerine destek verenlerle birlikte ha-
laylar çekti, türküler söyledi. Yurttaşlar, HES’e
karşõ direnişi sürdüreceklerini vurguladõ.
Çevreciler, 100. eylem günü nedeniyle Muğla,
İzmir, Ankara ve Marmaris’ten Yuvarlakçay ey-
lemine destek vermek için bölgeye geldi. Põnar-
köy Dökmetepe’de önceki gün toplanan köylüler
ve çevreciler, “Yuvarlakçay geçilmez” sloganõy-
la çayõn doğduğu Topgözü’ne dek yürüdü. Bura-
da nöbetteki eylemcilerle buluşan kalabalõk dilek
ağacõnõn etrafõnda yerel sanatçõlarõn konserini iz-
ledi. Yapõlan tiyatro gösterileriyle Yuvarlakçay’õn
olmamasõ durumunda yaşanacaklar canlandõrõldõ.
Yuvarlakçay Koruma Platformu’nca yapõlan
açõklamada, “Karadeniz’deki HES projeleri-
ne karşı ardı ardına yürütmeyi durdurma
kararları veriliyor. Sıra bizde” denildi.
‘Direnişimizi
sürdüreceğiz’
Yazar Özakman senaryosunu yazdõğõ ve 19 Mart’ta vizyona girecek ‘Dersimiz Atatürk’ filmini anlattõ:
Turgut
Özakman
Eylemlerinin 100. gününe giren köylüler, Yu-
varlakçay’a HES kurdurmayacaklarını söyledi.
ESM Başkanõ Erdoğan, AKP’nin EÜAŞ’a ait 45 elektrik santralõnõ
tekil ve 9 ayrõ paket halinde özelleştirmeye hazõrlandõğõnõ söyledi