22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SELDA GÜNEYSU ANKARA - Türkiye’de en çok okunan kitaplar listesinde bulunan “Şu Çılgın Türkler”in yazarõ Tur- gut Özakman’õn senaryosunu ka- leme aldõğõ ve oyuncularõ arasõnda Halit Ergenç, Çetin Tekindor gi- bi isimlerin bulunduğu “Dersimiz Atatürk” filmi, 19 Mart’ta vizyo- na girecek. Yapõmcõlõğõnõ, Birol Güven ve Serkan Balbal’õn üst- lendiği filme ilişkin, Özakman, bu- gün “sahte tarih” içinde boğulan, yalan yanlõş anlatõlan Atatürk ima- jõ ile kafalarõ doldurulmuş tüm yurt- taşlara bu filmin “iyi bir ders” ni- teliği taşõdõğõnõ vurguladõ. “Ata- türk’ü anlatmak bir ders ise eğer, bu hepimizin borcudur. Hepimiz Atatürk’ü doğru anlatmak zo- rundayız. Bu filmin en büyük özelliği doğru olması. Hiçbir yer- de ne bir abartı var, ne de bir ek- sik... Belgelerle, tanıklarla, yüzde yüz doğru olduğu bilinen bir ha- yat ve tarih... Tartışmalara yer yok” derken ülkenin bugün “Ata- türk açılımı” yapmaya gereksinimi olduğunu da dile getirdi. Filmin senaryosunu yazan yazar Turgut Özakman ile “Dersimiz Atatürk”ü konuştuk: - Son yıllarda, Türkiye Cum- huriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamını ko- nu edinen pek çok film çekiliyor, tiyatro oyunları sahneleniyor ve kitaplar yazılıyor... Atatürk’ün yaşamı üzerine araştırmalar ya- pan, kitaplar yazan biri olarak siz, son dönemdeki bu çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? - Keşke daha çok film çekilebil- se, tiyatro oyunu sahnelenebilse ve kitap yazõlsa... Çünkü ne yazõk ki bizler yakõn tarihi- mizi iyi bilmiyo- ruz. Ancak bilmek zorundayõz. Her Türk yurttaşõnõn görevidir tarihini bil- mek... Atatürk’ü an- lamak... Bugün ço- cuklarõmõz çok talih- siz. Az bir tarih bi- linci ile yetişiyorlar. Bizlerin de o çocuk- larõn bilgi eksikliğini gidermemiz gerekiyor. Öğretmenlerimizin de bilgi eksikliklerini ta- mamlamamõz gerek. Özellikle son yõllarda, okul- larda, yakõn tarihimiz hakkõnda yeterli donanõma sa- hip kişiler yetişmiyor. Bu nedenle de ben, bu türlü çalõşmalarõ çok saygõyla karşõlõyorum. Atatürk’le il- gili doğru şeyleri anlatan filmleri, tiyatro oyunlarõ- nõ yapmaya çalõşanlara başarõlar diliyorum. ‘Sahte tarihle çocukları boğduk’ - Peki, sizce bu filmlerin ya da tiyatro oyun- larının kaç tanesi Atatürk’ü doğru anlatıyor? - Atatürk’ün tüm yaşamõnõ kapsayacak bir film yapmak çok zor bir olay elbette. Çünkü Atatürk’ün her anõ bir aşama... Bu aşamalardan birini atlayõp salt bir bölümü anlatmaya kalkarsanõz, eğer olaylarõn ev- veli ya da sonrasõ bilinmiyorsa çok zor. O nedenle de Atatürk’ün yaşamõnõ doğru anlatmak çok önem- li işte. Şimdi ben herkese soruyorum: Atatürk ile ilgili gerçekte ne biliyorsunuz? Hepimiz Atatürk’le ilgi- li olarak, bakla tarlasõnda karga kovaladõğõnõ bili- yoruz. Bu mudur Atatürk yani? Onun için bizim “Atatürk açılımı” yapmamõz gerekiyor. Biz bugün ne yazõk ki “sahte tarihler”le masum çocuklarõmõzõ boğduk. Atatürk hakkõnda onlarõ yanlõş düşünmeye sevk ettik. Bugün belki de Tür- kiye’de, 3-5 milyon insan vardõr Atatürk’ü “din düş- manı” zanneden. Böyle kulaklara üfürülüyor bun- lar. Bunlarõn hiç- biri doğru değil. O nedenle biz bu- gün gerçekten yakõn tarihimizi iyi bilsek, aramõzdaki bloklaş- ma yavaşlar ve durur. Daha çok ke- netleniriz birbirimize... Hangi düşüncenin ve kim- lerin etrafõnda buluşacağõmõzõ daha kolay anlarõz. Türkiye’nin sorunlarõnõ daha kolay çözümleriz. - Bu filmde, sinemaseverler Cumhuriyetin hangi şartlar altında kurulduğunu izleyecek di- yebilir miyiz? - Lozan Antlaşmasõ’ndan da bahsetmek isterim. Çünkü çok önemlidir. Lozan Antlaşmasõ, emper- yalizmle son hesaplaşmadõr. Orada emperyalizmi, bilgili ve küstah bir adam olan Lord Curzon tem- sil ediyordu. Türkiye’yi de İsmet Paşa... Bizimki- ler, “Biz Sakarya’da, Dumlupınar’da ve Büyük Taarruz’da emperyalizmi yendiysek Lozan’da da yeneriz” diye düşündüler. Dişe diş mücadele edil- di. Görüşmeler altõ aya yakõn sürdü. Dünyanõn en uzun süren barõş antlaşmasõdõr Lozan. Orada yalnõz, Anadolu içinde, Misak-õ Milli sõnõrlarõ içinde kalan, yeni oluşmakta olan Türkiye ile hesaplaşõlmadõ. Os- manlõ ile de hesaplaşõldõ. Neler getirildi masanõn üze- rine... Ne hesaplar soruldu. Sevr yõrtõldõ diyoruz ama Batõlõlar o dosyayõ ye- niden komisyona getirdiler. Ama çok sert tepki gö- rerek tekliflerini geri çekmek zorunda kaldõlar. “Ya imzalarsınız ya da gidiyoruz” diyerek ültimatom vermeye kalktõlar. İsmet Paşa reddetti tüm bunla- rõ. İyi ki de reddetti. Çünkü Sevr’in yumuşatõlmõş hali de vardõ. Lo- zan’õn kusurlarõ yok mudur? Dünyada kusursuz bir diplomatik anlaşma yoktur. Ancak orada göz- lemci olarak bulunan bir ABD’li diplomatõn da dediği gibi dünyadaki en büyük diplomatik ba- şarõdõr Lozan. - Tüm bu süreç bir sinema filminde... - Elbette. Türkiye bu mücadelelerin ardõndan ba- ğõmsõzlõğõna kavuştu. Ama Türkiye’nin yenmesi ge- reken başka şeyler daha vardõ. Yoksulluğu, yol- suzluğu, bilgisizliği, kadõn ve erkek arasõndaki utanç verici farkõ da yenmek zorundaydõk. Bakõnõz Cumhuriyet nasõl bir miras teslim aldõ? O dönemde ülkede okuma-yazma oranõ erkeklerde yüzde 7, kadõnlarda binde 4. Kişi başõna düşen mil- li gelir 4 lira, kişi başõna düşen kamu harcamasõ 50 kuruş. Dört bin kilometre demiryolumuz var ancak bunlarõn bir metresi bile bizim değil. Yerüstünde ve yeraltõndaki bütün servetler yabancõlarõn elinde, son- ra millileştiriliyor. Sanayi yok. Güya tarõm ülkesiyiz ama Hitit yöntemlerini kullanõyoruz. Köylünün toprağõ yok. Köylü çiftçi de- ğil. Ufak bir toprağõ varsa, ancak karnõnõ doyura- bilmek için ekip biçiyor. Fazlasõnõ üretse nereye gö- türecek? 42 bin köylümüz var ancak 200’e yakõn ebe- miz var. Bu nedenle Anadolu’daki bebek ölümle- rinin oranõ yüzde 80’e yakõn. Devletin elindeki dok- tor sayõsõ 337. Yani Cumhuriyet böyle kuruldu. O nedenle de Ça- nakkale’yi, Mili Mücadele’yi ve Cumhuriyeti bir- birinden ayõrmak mümkün değildir. Bunlarõ birbi- rinden ayõrõp, anlatmaya kalkmak tarihçilerin işi de- ğildir. Bunu “sahte tarihçiler” yapar. Tüm bunlarõ neden anlattõm? Atatürk filmi ya- parken gerçeği çok iyi bilmek gerek. Yani iki, üç Atatürk’le ilgili kitap okumakla bu iş olmaz. Ata- türk hakkõnda ben bir hükümde bulunmadan ön- ce, Atatürk’ü tanõmõş olanlarõn kitaplarõnõn tü- münden, Atatürk ile ilgili ne diyorlar diye bakõ- yorum. Âdetleri, uykusu, yemeği.. demokrasiye ve çocuklara, kadõnlara nasõl bakõyor diye bakõ- yorum. Ondan sonra Atatürk’le ilgili konuşuyor ve yazõyorum. CMYB C M Y B 16 MART 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT YÖK Başkanı’nın Son Marifeti YÖK Başkanı Özcan, Başbakan’dan aferin almayı hak edecek bir iş yapmış! Dünkü HaberTürk gazetesinde yer alan habere göre “Yurtdışından Öğrenci Kabulüne İlişkin Esaslar - Son Şekli” adı altında yeni bir yönetmelik yayımlayarak, liseyi Türkiye ve o arada KKTC dışında okuyan Türklere, sınavsız olarak istedikleri üniversitenin diledikleri bölümüne girme hakkı tanınmış! ÖSS sınavlarında, lise ya da dengi okullar ile meslek okulları arasında katsayı hesaplamasından doğan farkı öylece ortadan kaldırmış olacak bu yönetmelik değişikliği ile. Yusuf Ziya Özcan, sessiz sedasız ve kendisinin de söylediği türden, yani “hukukun arkasından dolanarak”, imam hatiplilerin önüne dilerlerse siyasal ya da hukuk; isterlerse Harp Okulları’nın bile kapılarını açacak bir olanaklar dizisini sermiş olarak “tarihe geçmeye” hazırlanıyor! Dilediğiniz ülkede... Yeni yönetmelik ayrıntılara elbette yer vermiyor ama, çocuğunuza dilerseniz ABD ya da Avrupa ülkelerindeki herhangi bir lisede öğrenim yaptırtabileceğiniz gibi; aynı imkânları Pakistan, İran, Mısır, Suudi Arabistan ya da Dubai gibi ülkelerin din öğrenimi ağırlıklı eğitim kurumlarından da sağlamak istemez misiniz?Bir Batı ülkesinin lisesinde öğrenim görecek çocuğunuzun, yurda dönüşünde elini kolunu sallayarak, dilediği üniversitede, beğendiği bir fakülteye başvurarak “Açın kapıları, ben zengin bir babanın evladıyım” diye tafra satmasının sosyal devlet ilkesine, dahası anayasanın eşitlik ilkesine taban tabana zıt olmasının yanı sıra, teokratik ağırlıkta öğrenim veren; ama levhalarında bizdeki türden İmam Hatip Lisesi yazılmayan düz liselerde yetişmeleri için, mesela Dubai Şeyhi’nin ya da Suudi Krallığı’nın, İran İslam Cumhuriyeti’nin, Mısır’ın, Pakistan’ın, hatta Afrika’ya kadar uzanan okullarında Fethullah Efendi Cemaati’nin ayıracağı bursları YÖK Başkanı hesap etmemiş olabilir mi?Ama o göreve atandığı zaman söylediği gibi, Başkan, boynundaki ipin öteki ucunun, kendisini oraya getirmiş olanların ellerinde olmasına peşin rıza göstermişti. ‘B’ mi ‘C’ mi yoksa ‘D’ planı mı? Şimdi, bu yeni yönetmelik ile atanmanın gereğini yapmaya çalışıyor. Cebinde bunun için, yine kendi deyişi ile farklı seçenekler içeren planlar bulunuyor. Prof. Yusuf Ziya Özcan, onlara “b, c, d, e planları” gibi adlarda vermişti. “Yurtdışından Öğrenci Kabulü Son Şekli” Yönetmeliğini, sevinçle karşıladığından kuşku duyulmaması gereken hükümet, TC Milli Eğitim Bakanlığı’nın yönetiminde olan liselerin, Pakistan, Malezya ya da herhangi bir Afrika ülkesindeki liseden çok geri düzeyde öğrenim yapmakta olduğunu da öylelikle onaylamış oluyor. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu için, dünyanın bütün ülkelerinin gerisinde lise öğrenimi yapıldığını, zımnen tesçil etmiş olan YÖK’ün bu kararı, öyle anlaşılıyor ki tam isabetli bir karar olmuştur.Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Cem Gülan’ın, “Türkiye’de okuyan çocuklara büyük haksızlık. Anayasa ve eşitlik ilkesine aykırı bir durum ortaya çıkıyor” sözleri, bu yönetmeliğin de Danıştay tarafından iptali için yapılacak girişimlerin ilk adımı sayılmalıdır. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net ‘Budersihepimizgeçmeliyiz’ - Son filmin senaryosunu yazma fikri nasıl oluştu ? - Biliyorsunuz ben ilk olarak Kur- tuluş’u yazdõm. Sonra da Cumhuri- yet’i... Kurtuluş’ta, Milli Mücadele dönemi ve Atatürk vardõr, Cumhu- riyet’te de Milli Mücadele’den son- raki Atatürk... Altõ bölüm olarak, di- zi şeklinde çekildi Cumhuriyet. An- cak daha sonra film yapõlõnca, bazõ bölümler atõldõ. Bu nedenle yeterli değil film. Ama dizi yeterlidir. Ben Atatürk’le ilgili roman ya da tarihi bir araştõrma veya da se- naryo yazma konusunda en hazõr insanlardan biriyim. 60 yõlõmõ verdim. Kendi kişisel arşivimi oluşturdum. Aralõk ayõnda, Ata- türk’le ilgili film çevirmek isteyen bazõ gruplar geliyordu. Biz o tarihte, genç bir yapõmcõ ile birlikte Çanakkale filmi yapmak is- tiyorduk. Ben onun hazõrlõğõ için- deydim. 57. Alay’õ yazmak istiyor- dum. Ama yapõmcõ, her Ankara’ya geldi- ğinde, Atatürk’le ilgili belgesel ya da çizgi film yapmak isteyen birkaç ki- şiyle daha karşõlaşõyordu. Ben de on- lara kitap yardõmõ yapõyordum. Ya da görüşlerimi söylüyordum. Sonra dedi ki, “Biz neden Atatürk filmi yapmayalım?” Zaten hazõrdõm. Cumhuriyet dö- nemini yazõyordum. Atatürk’ü gören son talihli kuşaktandõm. Sonra dü- şündük, çocuklar için bir şey yazsak, büyüklerin günahõ ne? Onlarõn da bilgiye ihtiyacõ var. Büyükler için yazsak, çocuklara haksõzlõk yapmõş oluruz. Genel izleyici için bir şey- ler yapalõm dedik, böylece hem büyükler, hem de küçükler iz- leyebilsin. Film sanatõnõn bütün türleri- ni kullanarak orijinal bir kur- guyla Atatürk’ün yaşamõndan ke- sitler yansõtalõm dedik. “Dersimiz Atatürk” bu işte. Sanki bir ders- miş gibi... Ama Atatürk’ü anlatmak bir ders ise eğer, bu hepimizin bor- cudur. Hepimiz Atatürk’ü doğru anlatmak zorundayõz. Bu filmin en büyük özelliği doğru olmasõ. Hiçbir yerde ne bir abartõ var ne de bir ek- sik. Belgelerle, tanõklarla, yüzde yüz doğru olduğu bilinen bir hayat ve ta- rih... Tartõşmalara yer yok. Atatürk’ün devrimlerini, çağ- daş dünyaya bakõşõnõ büyüklerin seveceği şekilde anlatmak gereki- yordu. Tüm bu süreci kardõk. Ben genellikle kendi yaptõğõmõ beğen- mem ama bu filmi beğendim. Kü- çücük bir hatasõ olan sahneleri bile yeniden çektik. Filmin ortaya çõk- masõnda yönetmeninden yapõmcõsõ- na, oyuncusundan set amirine değin herkesin çok büyük emeği var. Çok özen gösterdiler. Bu nedenle herke- se teşekkür ediyorum. ‘Atatürk ideolojisi ihraç etmedik’ FİLM HERKESE HİTAP EDİYOR - Günümüzde tarihin te- kerrür ettiği çok olay yaşı- yoruz değil mi? Hatta siz bir kitabınızda, “19 Mayıs 1919 Atatürk Yeniden Samsun’da”da bir anlam- da siyasilerden, yapılan hataların hesabını soru- yorsunuz, Atatürk’ün dü- şünceleri doğrultusunda... - Şimdi Atatürk’ün ölü- münden sonra birtakõm si- yasi liderler, kendilerini Atatürk’ten daha yurtsever, daha akõllõ, daha bilgili san- dõlar. Atatürk’ün çizdiği kurtuluş yolunu terk edip başka yollara saptõlar. Bu- günkü Türkiye’ye geldik. Bizim gibi geri kalmõş, geri bõrakõlmõş ülkeler için Ata- türk, büyük bir modeldi. Dünyadaki büyük sosyolog- lar, üçüncü dünya ülkeleri için Atatürk Türkiyesi’ni örnek olarak sunuyorlardõ. Nitekim de Atatürk, apaçõk veya dolaylõ olarak etkile- miştir bu ülkeleri. Bundan on beş yõl önce, “Atatürk Türkiyesi ve Atatürk Olgusunun Ev- rensel Boyutları” hakkõnda sempozyum yapõlmõştõ. Bu sempozyuma, Hindis- tan’dan, Tunus’tan, Ceza- yir’den, İtalya’dan ve Mõ- sõr’dan bilim adamlarõ gel- diler. Onlar, kendi ülkele- rinde Atatürk olgusunun na- sõl karşõlandõğõnõ anlattõlar. O sempozyumun bildirileri basõldõ. Tunuslu’nun, Hin- tli’nin, Cezayirli’nin anlat- tõklarõ, insanõn tüylerini ür- pertiyor. Bir Türk olarak çok mutlu da ediyor. Biz Atatürk ideolojisini ihraç etmedik. Bunun için özel bir gayret de gösterme- dik. Kendiliğinden oldu. Bi- zim Büyük Taarruzumuzu, geri kalmõş ülkeler, sömür- geler, köleler çok büyük bir heyecanla izlediler. Kazan- dõğõmõzõ gördükten sonra da, şükür secdesine vardõlar. Son dayanaklarõ Türklerin galip gelip gelmeyeceğini görmekti. Çünkü Türkler galip gelirse onlar da kurtu- labilirdi. Bu umut verildi. Hindistan’õn kurucularõn- dan Nehru anõlarõnda diyor ki, “Türk zaferini duydu- ğumuz zaman zindandaki odalarımızı yapraklarla, çiçeklerle süsleyerek bay- ram ettik.” Aynõ şeyi Ce- zayir’de, Tunus’ta, Mõsõr’da görüyoruz. Dünya şaşakal- dõ. Dünyanõn dörtte üçüne egemen emperyalizmi, yok- sul Türkiye, bir avuç insan, denize döktü, hülyalarõyla birlikte. Yüz yõllõk bir hazõr- lõktõr Sevr. Bir anda yõrtõlõp gitti. Bakõrköy şehitleri ziyaret etti İstanbul Haber Servisi - Bakõrköy Belediyesi’nce gelenek- selleştirilen “Çanakkale’ye Şehitlerimizi Anmaya Gidiyoruz” etkinlikleri kapsamõnda bu yõl 5 bin Bakõrköylü Çanakkale şe- hitliklerini gezme imkânõ buldu. 20 Şubat’tan itibaren 4 hafta bo- yunca her cumartesi gerçekleştirilen geziler kapsamõnda yurttaşlar, tarihi Gelibolu Yarõmadasõ’ndaki şehitlikleri ve Gelibolu kara sa- vaşlarõnõn yaşandõğõ cepheleri gezdi. Gezilerle ilgili konuşan Bakõrköy Belediyesi Basõn-Yayõn ve Halkla İlişkiler Müdürü Ruhsan Tezkan, 2007’den bu yana sür- dürülen gezilere yaklaşõk 20 bin yurttaşõn katõldõğõnõ belirtti. Teker teker satacaklar CEMİL CİĞERİM / ŞAHAP AVCI SAMSUN / FOÇA - Türkiye elek- trik enerjisi kurulu gücünün üçte biri- ni oluşturan Elektrik Üretim AŞ’ye (EÜAŞ) ait 45 adet termik ve hidro- elektrik santral, paketler halinde özel- leştirilecek. Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikasõ (ESM) Başkanõ Müşfik Veysel Erdoğan, AKP’nin EÜAŞ’a ait 45 elektrik sant- ralõnõ özelleştirmeye hazõrlandõğõnõ, bu santrallarõn 4 tanesinin teker teker, di- ğer 41 santralõn da 9 ayrõ paket halin- de satõşõnõn planladõğõnõ söyledi. Erdoğan, satõşõn tamamlanmasõyla birlikte özel sektörün enerjide tekel ko- numuna, enerji fiyatlarõnõ belirlemede de devlete hükmeden konumuna gele- ceğine dikkat çekti. ‘Gaz lambasına geri döneceğiz’ Erdoğan şöyle konuştu: “Bu da za- ten çok fahiş fiyatlarla tükettiğimiz elektriğin kullanılamaz hale gelece- ğinin açık ifadesidir. Halkımız yeni- den gaz lambalarına dönerse hiç kimse şaşırmasın. Şu andaki fiyat- larla asgari ücretli biri yılda 1 aylık maaşından fazlasını elektrik fatura- sı olarak ödemektedir” diye konuştu. Öte yandan Türkiye’nin havasõ en kirli ilçelerinden Aliağa’da yapõlmak is- tenen yeni termik santrala karşõ müca- dele de sürüyor. Bakõrçay Çevre Plat- formu’nun son toplantõsõ önceki gün Foça’nõn Ilõpõnar köyünde gerçekleş- tirildi. Foça Belediye Başkanõ Gökhan Demirağ, “Danıştay İdari Daireleri Genel Kurulu’nun aldığı yürütmeyi durdurma kararıyla şimdilik tehli- ke durdu” dedi. Yazar Hüseyin Yurt- taş da, “Enerji gerekliyse rüzgâr santralları yapılabilir. Ama bunu kabul etmiyorlar” diye konuştu. MEHMET EMİN BERBER MARMARİS - Köyceğiz’deki Yuvarlakçay üzerine yapõlmak istenen hidroelektrik santralõna (HES) karşõ başlatõlan direnişin 100. günü nede- niyle bölgede şenlik düzenlendi. Köylüler ve çev- reciler, kendilerine destek verenlerle birlikte ha- laylar çekti, türküler söyledi. Yurttaşlar, HES’e karşõ direnişi sürdüreceklerini vurguladõ. Çevreciler, 100. eylem günü nedeniyle Muğla, İzmir, Ankara ve Marmaris’ten Yuvarlakçay ey- lemine destek vermek için bölgeye geldi. Põnar- köy Dökmetepe’de önceki gün toplanan köylüler ve çevreciler, “Yuvarlakçay geçilmez” sloganõy- la çayõn doğduğu Topgözü’ne dek yürüdü. Bura- da nöbetteki eylemcilerle buluşan kalabalõk dilek ağacõnõn etrafõnda yerel sanatçõlarõn konserini iz- ledi. Yapõlan tiyatro gösterileriyle Yuvarlakçay’õn olmamasõ durumunda yaşanacaklar canlandõrõldõ. Yuvarlakçay Koruma Platformu’nca yapõlan açõklamada, “Karadeniz’deki HES projeleri- ne karşı ardı ardına yürütmeyi durdurma kararları veriliyor. Sıra bizde” denildi. ‘Direnişimizi sürdüreceğiz’ Yazar Özakman senaryosunu yazdõğõ ve 19 Mart’ta vizyona girecek ‘Dersimiz Atatürk’ filmini anlattõ: Turgut Özakman Eylemlerinin 100. gününe giren köylüler, Yu- varlakçay’a HES kurdurmayacaklarını söyledi. ESM Başkanõ Erdoğan, AKP’nin EÜAŞ’a ait 45 elektrik santralõnõ tekil ve 9 ayrõ paket halinde özelleştirmeye hazõrlandõğõnõ söyledi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle