22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2010 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Düşse de, O Kadar da Kendiliğinden Düşmez Pazar günkü gazetelerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını okurken, eskiden beri bildiğim ama son zamanlarda sıkça anımsadığım bir fıkra düştü aklıma. İsterseniz kısaca öyküyü anlatayım: Efendim, adamın birinin çok önemli, değer verdiği bir uzvu hastalanmış, solmuş, pörsümüş; hemen en iyi doktorlara başvurmuş, kime gitse hepsinin yanıtı aynıymış: - Bunu kesmek gerek! Başına gelen illetin derdiyle üzgün adam, bir kahvede oturmuş derin derin düşünürken, yoldan geçen bir dostu görmüş bunu, hemen seğirtmiş yanına ve sormuş: - Hayrola, suratından düşen bin parça, neyin var senin? Adam bir iki mırın kırın etmiş, sonra derdini açmış dostuna. - Amaan sen de, demiş arkadaşı; dert ettiğin şeye bak, ben gittiğin bütün doktorların hocasını tanıyorum. Seni ona göndereyim, mutlaka bir çare bulur. Bizimki arkadaşından adresi almış, doktora gitmiş. Doktor muayenesini yapmış, hastasına “giyinin” dedikten sonra, oturtup karşısına, sormuş: - Daha önce başkalarına gittin mi, gittiysen kimler? Adam gittiklerini teker teker saymış, hepsinin de “keseceğiz” dediğini söyleyince hocaların hocası kızıp söyleniyormuş. En sonunda hastasına şunları söylemiş: - Bütün bunları ben yetiştirdim, ama doğru dürüst eğitememişim. Hepsi “keseceğiz” dedi ha, demek hiçbiri adam olamamış. Kesilir mi evladım bu? Durup derin bir nefes alıp eklemiş: - Zaten 15 güne kadar kendiliğinden düşecek!.. Son günlerde hep darbe kâbusu altında yaşayan iktidar ile hınk deyicilerini izlerken aklıma hep bu fıkra geliyor ve gülümseyerek mırıldanıyorum: - Telaş etmeyin yahu, nasıl olsa yakında kendiliğinden devrilecek... Gerçekten de iktidar devrilmek için elinden ne gelirse yapıyor. Nitekim önceki günkü gazetelerin yazdığına göre, “şu iktidarı artık bir silkeleyin” diyen vatandaşa Kemal Kılıçdaroğlu şu yanıtı vermiş: - Bu saatten sonra bizim silkelememize gerek kalmadı. Hükümet zaten dökülmeye başladı. Ama şurası da bir gerçek ki, düşmek için elinden geleni ardına koymayan iktidarın bir boşluk doğurmak yerine bir alternatif ile değiştirilerek gidebilmesi için muhalefetin de ciddi bir çabasına ihtiyaç vardır. İktidarın çok büyük yıkımlar olmadan gidebilmesi, muhalefetten birinin ya da birilerinin onun yerine seçenek olmasına bağlı. Bunun gerçekleşmesi için iktidar oylarının azalması zorunlu koşul, ama yerine talip olanların oylarının artması da yeterli koşul. Yani sağlıklı değişim ancak bu ikisinin gerçekleşmesiyle mümkün. Birinci koşulu iktidar kendisi yerine getiriyor, ama ikincisi için muhalefetin çok çalışması gerek. Hele eğer söz konusu olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisi ise onun işi eskiden olduğundan da daha zor artık. CHP, eskinin biraz da kendi hatalarından doğan güçlüklerine ek olarak şimdi bir de Sarıgül ile de mücadele etmek zorunda. Sarıgül’ü beğenir veya beğenmeyebilirsiniz, ama kimse onun siyaset sahnesinde etkin bir faktör olduğunu, geniş kitlelerle iletişim kurmaktaki maharetini yadsıyamaz. Yine kimse yadsıyamaz ki, tehlikeli muhalif olarak görülen kişiler, partiden çıkarılarak tasfiye edilmiyorlar, kimileri de Sarıgül örneğinde olduğu gibi, tüm parti karşısında alternatif oluşturuyorlar. Bu durumda Sarıgül’ü oyları bölüyor diye suçlamanın da bir anlamı yoktur. Siyaset, iktidarda olduğu gibi, muhalefet safında da boşluk kaldırmaz ve o olduğunda da hemen doldurulur. İşte olay budur. CHP gerçekten iktidarı hedefliyorsa, artık hiç vakit kaybetmemeli; kadrolarını kadınlara, geniş kitlelere, gençlere açarak zenginleştirip gençleşmeli, halkın gündemindeki sorunların çözümlerini dile getirmeli; bunları halka götürecek, onunla bütünleşecek örgütlenmeyi gerçekleştirmelidir. Evet iktidarın hali kendiliğinden düşecek uzvu andırıyor, ama yine de düşecekse bile her şey o kadar da kendiliğinden olmayabilir, yerine talip olanların da harekete geçmeleri gerekiyor. asirmen@cumhuriyet.com.tr Çocuklara da açılımı anlattı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, An- kara’da yapõmõ tamamlanan 127 okulun Anadolu Gösteri Merkezi’ndeki toplu açõ- lõş törenine katõlarak bir konuşma yaptõ. Her öğrencinin en az bir yabancõ dil bil- mesini, bilgisayarõ en iyi şekilde kul- lanmasõnõ, okumasõnõ, araştõrmasõnõ, dün- yayõ ve ülkesini yakõndan takip etmesi- ni her şeyden fazla önemsediklerini vur- gulayan Başbakan Erdoğan salonu dol- duran çoğunluğu ilköğretim çağõndaki öğ- rencilere şöyle seslendi: “Şikâyet ettiğiniz her şeyi gele- cekte değiştirmek sizlerin ellerinde. Şikâyet etmek yerine karanlığa bir mum yakmak sizlerin ellerinde. Şu- nu sizlerden özellikle rica ediyorum: Biz hükümet olarak son 7 yılda de- mokratikleşme alanında tarihi nite- likte adımlar attık. Türkiye’yi daha demokratik, modern, çağdaş, insan hakları ve ifade özgürlüğüne sahip bir ülke konumuna yükseltmek için yoğun mücadele verdik. Türkiye’yi çağın gereklerine uygun şekilde dön- üştürmenin gayreti içinde olduk. Anayasamızda ifadesini bulan de- mokratik, laik, sosyal bir hukuk dev- leti idealini en güçlü şekilde yerleştir- mek için çaba sarf ettik. Türkiye ka- zanımlarından asla geriye gidemez. Türkiye demokrasi ve hukuk yolunda kat ettiği yoldan geriye dönemez. O es- ki kaos günleri, hukukun, demokra- sinin, insan haklarının çiğnendiği o ka- ranlık günler, Türkiye’de tekrar ye- şerme imkânı bulamaz.” Siyasi cinayetlerde yakõnlarõnõ kaybedenler Dink davasõ öncesi bir araya geldi ‘Henüz bir fırsat var’İstanbul Haber Servisi - Fai- li meçhul cinayetlerde yakõnlarõ- nõ kaybeden aileler, Hrant Dink davasõ için bir araya gelerek “Arat, Delal ve Sera kardeşle- rimizle, Rakel Dink ile birlik ol- maya geldik. Biz de bu dava- nın müdahiliyiz” dediler. Abdi İpekçi’nin kõzõ Nükhet İpekçi, Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz, Cavit Orhan Tütengil’in kõ- zõ Deniz Tütengil Mazlum, Ke- mal Türkler’in kõzõ Nilgün Türkler, Uğur Mumcu’nun kõ- zõ Özge ve oğlu Özgür Mum- cu’nun da aralarõnda bulunduğu faili meçhul cinayette yakõnlarõ- nõ kaybeden aileler, Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve ço- cuklarõyla Beşiktaş’taki Barbaros Parkõ’nda bir araya geldi. Ortak basõn metnini okuyan Sabahattin Ali’nin kõzõ Filiz Ali, “Biz, Hrant Dink’in ‘derin’ ailesiyiz. Hrant’ın arkadaşları, bugün bize izin verdiler. Onla- rın yerine biz konuşacağız. Biz buraya Arat, Delal ve Sera’nın kardeşleri olarak geldik. Yıl- lardır yaşadığımız ortak ada- letsizliği paylaşmaya, bunun tanıklığını yapmaya geldik” de- di. Sabahattin Ali cinayetinden beri bu tür örgütlü siyasi cina- yetlerin nasõl örtbas edildiğini bir daha anõmsatmaya geldiklerini söyleyen Ali, şöyle devam etti: “Dosyalarımızın çoğu kapatıl- dı, zamanaşımına uğradı. Hrant Dink cinayeti ise henüz örtbas edilme sürecinin içinde. Suçlular daha zamanlarını aş- madılar. Devletin, kendi içine sızmış yıkıcı odakları ayrıştı- rabilmesi, açığa çıkarabilmesi için henüz bir fırsatı var. Bu ka- dar çok üstü örtülmüş cinaye- ti, cinayetler sonrasında işlenen cinayete iştirak suçlarını, bu devlet ayıbını bizden sonraki- lere miras bırakmayalım diye henüz bir fırsatımız var.” Kinle, öfkeyle, intikam duy- gularõyla değil, yurttaş sorumlu- luğuyla ve asla son bulmayacak adalet talebiyle toplandõklarõnõ dile getiren Ali, şunlarõ söyledi: “Bizi öldürenlerin ardındaki örgütlenmeyi ortaya çıkar- makla yükümlü olan bütün devlet kurumlarını sorumlu sayıyoruz. Bunu yerine getir- medikleri sürece, onlar gözü- müzde hep suçlu olarak kala- caklar. Suçluların korunup kol- lanmasında ne kadar çok res- mi sıfatlı kişinin seferber ol- duğunu gördük. Bu görüntüler nedeniyle bizim gözümüzde devlet defalarca aşağılanmış oldu. Bundan daha büyük bir aşağılamanın, daha ağır bir hakarete uğramanın olabile- ceğini düşünmüyoruz. Sorum- lu görevlerde olanlara, resmi sıfatlar taşı- yanlara seslerimizi duyurmaya geldik. Biz de Hrant Dink da- vasının müdahiliyiz ve bugün avukatların mahkemeye yö- neltecekleri talep listesinin dik- kate alınması için takipçi ola- cağız.” Ortak basõn metninde, Saba- hattin Ali, Doğan Öz, Abdi İpekçi, Cevat Yurdakul, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftan- cıoğlu, Sevinç Özgüner, Ke- mal Türkler, İlhan Erdost, Çe- tin Emeç, Turan Dursun, Mu- sa Anter, Uğur Mumcu, Nesi- mi Çimen, Metin Altıok, Beh- çet Aysan, Hasret Gültekin, Yasemin Cebenoyan, Onat Kutlar, Metin Göktepe ailele- rinin imzasõ yer aldõ. Açõklamanõn ardõndan Rakel Dink ve aileler adliyeye dek yü- rüdüler. “Adalet istiyoruz”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlarõ atan grup, “Katili ta- nıyoruz” yazõlõ dövizler taşõdõlar. Rakel Dink’in yanõnda adliyeye yürüyen Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz de, “1978’den itibaren beri yaşadığım bir olay ve süreç. Ar- tık bu olaya karışanlar vicda- ni bir muhasebe yapsın da o te- şekkülü ortaya çıkarsınlar, an- latsınlar. Bildiklerini söylesin- ler’ dedi. Rakel Dink de açõkla- masõnda, “İkrar ve özgür ol- madıkça bu ülkeye kurtuluş gelmez. Hrant Dink okulu... Milli Eğitim Bakanlığı yapsın görelim” dedi. Dink davasõnõn dünkü oturumunu BDP millet- vekili Ufuk Uras, Prof. Dr. İb- rahim Kaboğlu, gazeteci Cengiz Çandar, İpekçi ailesinin avuka- tõ Turgut Kazan, yazar Adalet Ağaoğlu da izledi. Paris ve Brük- sel barosu avukatlarõ ile Fran- sa’daki Ermeni Asõllõ Avukatlar Derneği üyeleri de gözlemci ola- rak duruşmaya katõldõ. Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 20 sanõğõn yargõlandõğõ davada skandal gerçekleşti Gizli tanõk evde unutuldu HİLAL KÖSE Agos Gazetesi Genel Yayõn Yö- netmeni Hrant Dink’in öldürülme- sine ilişkin beşi tutuklu 20 sanõğõn yar- gõlandõğõ davada, dün bir skandal yaşandõ. Mahkemede dinlenmesi bek- lenen gizli tanõğõn, adliyeye getiril- mediği, duruşmanõn öğleden sonraki bölümünde anlaşõldõ. Mahkeme Baş- kanõ Ekran Canak, “Gizli tanık için her türlü sistem kuruldu. Ba- na burada olduğu yönünde not geldi. Şimdi burada olmadığı söy- leniyor” dedi. Dink ailesi avukatla- rõ, Dink cinayetinin “Kafes Ope- rasyonu Eylem Planı” gibi bir plan doğrultusunda örgütlenip örgütlen- mediğinin araştõrõlmasõ talep etti. İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkeme- si’ndeki davanõn 12. duruşmasõnda, müdahil avukatlarõ, Agos’un bulun- duğu sokakta kaydedilen güvenlik kameralarõnõn görüntülerini izletti. Görüntülerde, cinayetten önce ve son- ra, beyaz gömlekli ve siyah ceketli şüpheli bir şahsõn Agos’un önünde beklediğine dikkat çeken avukatlar, şüpheli bu kişinin sõk sõk telefonla da konuştuğunu belirttiler. Bu kişinin hâlâ kimliğinin bilinmediğini kayde- den avukatlar, bölgedeki baz istasyonu kayõtlarõnõn istenmesini talep ettiler. Duruşmada Ogün Samast’õ İs- tanbul’a geldiğinde karşõlayan arka- daşlarõ tanõk olarak dinlendi. Tanõk Turan Meral, savcõlõktaki “Ogün Samast bize birisini vuracağını söyledi, silah gösterdi” yönündeki ifadesini değiştirerek, Samast’õ tanõ- madõğõnõ söyledi. İfadesini neden değiştirdiği sorulunca da “Psikolo- jimle alakalı. Bilmiyorum. Hâlâ tedirginim” dedi. Müdahil avukatõ Bahri Belen, “Ogün Samast arka- dan ‘hatõrlamõyorum de’ diyor ama sen yine de mahkemeye bildikleri- ni anlat’’ diyerek tanõğõ uyardõ. Avu- kat Kezban Hatemi de mahkeme başladõğõnda, tanõklarõn sanõklarõn yanõnda oturduklarõnõ söyleyerek, “Güle eğlene, muhabbetle ayrıldı- lar. İkinci sırada gayet güzel mu- habbet oldu” dedi. Mahkeme baş- kanõ da “Olmayacak işler... Jan- darma uyuyor musun?” diye sordu. Duruşmaya çağrõlan gizli tanõğõn, getirilmediği öğleden sonra anlaşõldõ. Müdahil avukatlarõ gizli tanõğõn evde polisleri beklediğini söyleyince Mah- keme Başkanõ Ekran Canak, “Giz- li tanık için her türlü sistem kurul- du. Bana burada olduğu yönünde not geldi. Şimdi burada olmadığı söyleniyor” dedi. Samast ve diğer sa- nõklar, tanõklar dinlenirken gülüşüp aralarõnda konuştular. Samast, kame- ra görüntüleri izlenirken de “Ben mi- yim lan? Meşhur oluyorum lan” di- ye laf attõ. Erhan Tuncel, Samast’a görüntülerdeki şüpheli kişileri “Ta- nıyor musun?” diye sorunca Sa- mast, “Ne tanıyacağım ya...” dedi. Duruşmada beraatõnõ isteyen sanõk Erhan Tuncel, Hayal ve grubuyla ir- tibat kurma emrini polis memuru Muhittin Zenit’ten aldõğõnõ anlattõ. Tuncel, “Emniyet, Muhittin Zenit, resim istendiğini biliyordu. Devle- te hizmet ettim. Faili meçhul kala- cak bir cinayetin 32 saatte çözül- mesini sağladım. Cinayeti bir yıl ön- cesinden bildirdim” diye konuştu. İç- işleri Bakanlõğõ müfettişlerinin ken- disine “senin ödüllendirilmen gere- kiyor” dediklerini iddia eden, soruş- turma kapsamõnda ifade veren polis- lerin yalan söylediklerini iddia eden Tuncel, Trabzon Valisi Hüseyin Ya- vuzdemir, eski İstihbarat Daire Baş- kanõ Ramazan Akyürek’in de arala- rõnda bulunduğu 8 emniyet görevlisi- nin mahkemeye çağrõlmalarõnõ istedi. MESUT ASLANDAŞ’IN İFADESİ ‘Ahmet Türk’ü öldürmem istendi’ İstanbul Haber Servisi - 11 suçtan kaydõ bulunan sabõkalõ, MİT’çi dediği iki kişinin, kendisine kapatõlan DTP’nin Genel Başkanõ Ahmet Türk’e suikast girişiminde bulunma- sõnõ önerdiğini iddia etti. Tekirdağ’a bağlõ Çorlu İlçe Emniyet Müdürlüğü, firari Mesut Aslandaş’õ, Yılmaz Koca ismiyle sahte sürü- cü belgesi ve ruhsatsõz bir tabancayla yakala- dõ. Adli işlem yapõlõrken Aslandaş’õn ifadele- rinde geçen önemli iddialar üzerine soruştur- ma derinleştirildi. 20-21 Kasõm 2009’da Me- sut Aslandaş’õn kamera kayõtlõ ifadesi alõndõ ve Aslandaş’a, MİT’çi olduğunu söylediği ki- şilerle ilişkisine dair sorular yöneltildi. Sabah gazetesinin haberine göre Aslandaş, hapisten tanõştõğõ bir arkadaşõnõn MİT’çi dediği O.Ç. ve soyadõnõ bilmediği E. ile tanõştõ. Aslandaş ifadesinde şunlarõ söyledi: “Çekmeköy’de kuyumcu dükkânı olan, aslında MİT’e ça- lışan O.Ç. ‘Ahmet Türk yok mu, DTP millet- vekili!.. Emniyet seni niye arõyor, sen ve ba- ban polis katili diye de taktõlar sana. Ahmet Türk’ün kafasõna iki tane sõkarsan bütün Em- niyet camiasõ arkanda olur. Milliyetçi işadam- larõ arkanda olur. Eğer vurursan konumuyla ilgili her türlü istihbaratõ sana sağlarõz’ dedi.” BDP’YE SİLAHLI SALDIRI Bakan Atalay: 3 kişi gözaltında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, BDP Genel Merkezi’ne yönelik silahlõ saldõrõyla ilgili olarak 3 kişinin gözaltõna alõndõğõnõ bildirdi. Atalay, AKP Ge- nel Merkezi’nde gazetecilere yaptõğõ açõkla- mada, güvenlik birimlerinin saldõrõya ilişkin yoğun bir şekilde çalõştõklarõnõ söyledi. Beşir Atalay, “Şimdilik bununla ilgili olarak 3 kişi gözaltına alındı, arabaları ve arabala- rının bagajında silahlarıyla beraber. Şüp- heli üç kişinin üzerindeki çalışmalar, sor- gular devam ediyor” diye konuştu. Yetkili- ler, yapõlan araştõrmada şüphelilerin herhangi bir örgütle bağlantõsõna rastlanõlmadõğõnõ ifa- de etti. Olayda kullanõlan iki adet pompalõ tü- fek ise kiralõk aracõn bagajõnda bulundu. ‘DUR İHBARI YAPILMADI’ İDDİASI Jandarma kurşunuylaölüm DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Şõrnak’õn Uludere ilçesine bağlõ Ortabağ kö- yünde yaşayan 23 yaşõndaki Hecer Uslu, ön- ceki gece geç saatlerde devriye görevi yapan jandarma ekiplerinin “dur” ihtarõna uymaya- rak kaçmaya çalõşõnca, açõlan ateş sonucu öl- dürüldü. Köylüler ise “dur” ihtarõnda bulu- nulmadõğõnõ iddia etti. Ortabağ köyüne gitmek üzere, askerden yeni gelen amcasõnõn oğlu ile birlikte Gülyazõ beldesinden hareket eden He- cer Uslu, önceki gece geç saatlerde yakõnla- rõnda bölgede devriye görevi yapan jandarma ekipleriyle karşõlaştõ. “Dur” ihtarõna uymayõp minibüsüyle olay yerinden kaçmaya çalõştõğõ belirtilen Uslu, jandarmanõn açtõğõ ateş sonu- cu yaralandõ. Jandarma tarafõndan Şõrnak Devlet Hastanesi’ne götürülen Uslu, ilk mü- dahalenin ardõndan Diyarbakõr’a sevk edilmek istenirken yolda yaşamõnõ yitirdi. Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi, Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz, Ca- vit Orhan Tütengil’in kı- zı Deniz Tütengil Maz- lum, Kemal Türkler’in kızı Nilgün Türkler, Uğur Mumcu’nun kızı Özge ve oğlu Özgür Mumcu’nun da araların- da bulunduğu faili meç- hul cinayette yakınlarını kaybeden aileler, Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve çocuklarıyla Barbaros Parkı’nda bir araya gel- di. Burada yapılan açık- lamanın ardından Rakel Dink ve aileler ‘Hrant’ın arkadaşları’ ile birlikte adliyeye dek yürüdüler. (Fotoğraf: AA) Siyasi cinayetlerde yakõnlarõnõ kaybedenler adõna hazõrlanan ortak basõn açõklamasõnõ okuyan Sabahattin Ali’nin kõzõ Filiz Ali, “Bu kadar çok üstü örtülmüş cinayeti, cinayetler sonrasõnda işlenen cinayete iştirak suçlarõnõ, bu devlet ayõbõnõ bizden sonrakilere miras bõrakmayalõm diye henüz bir fõrsatõmõz var” dedi. Başbakan Erdoğan, Ankara’da yapımı tamam- lanan 127 okulun Anadolu Gösteri Merkezi’ndeki toplu açılış törenine katıldı. (Fotoğraf: AA) DURUŞMA ERTELENDİ Hayata Dönüş davasõ yine eksikliklere takõldõ İstanbul Haber Servisi - Hayata Dö- nüş Operasyonu kap- samõnda, operasyon- da görevli 267 jandar- ma ve görevli hakkõn- da açõlan davaya de- vam edildi. Üsküdar 2. Ağõr Ce- za Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanõk Yu- suf Selanik ile taraf avukatlarõ katõldõ. Ope- rasyonun düzenlendiği sõrada Beykoz Kara- kolu’nda astsubay ola- rak görev yapan Sela- nik, “Operasyonun ardından uzun zaman geçti. Olayla ilgili bir şey hatırlamıyorum” ifadelerini kullandõ. Müdahil avukatlar ise mahkeme heyetine ulaşan operasyonla il- gili görüntü kayõtlarõ- nõn bulunduğu CD’le- rin ayrõntõlõ incelene- rek soruşturmanõn ge- nişletilmesini talep et- ti. Mahkeme heyeti eksikliklerin gideril- mesi karar vererek du- ruşmayõ erteledi. ‘AKYÜREK NASIL ÖĞRENDİ, ANLATSIN’ Dink ailesi avukatlarõndan Ergin Cinmen, “25 Eylül 2009 tarihli Ramazan Akyü- rek imzalı istihbarat yazısı Ogün Samast’ı İstanbul otogarında tanıklar Turan Me- ral, Orhan Özbaş ve Kaan Gerçek’in karşıladığı belirtiliyor. Ramazan Akyürek’in bu bilgiyi nasıl sağladığını bize anlatması lazım. Bunun için huzurda dinlenmesi ge- rekiyor” dedi. Duruşmada, sanõk avukatlarõ ile müdafi avukatlarõ arasõnda tartõşmalar yaşandõ. Samast, avukat Karadağ ve Fethiye Çetin’in isimlerini bir kâğõda yazarak ce- bine koydu. Avukatlarõn uyarõsõ üzerine Samast notu mahkeme başkanõna verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle