18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B TEKEL emekçilerinin başlattõğõ süresiz açlõk grevi sürüyor 4 işçi hastanelikANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TEKEL işçilerinin başlat- tõğõ süresiz açlõk grevi sürüyor. Aç- lõk grevinde rahatsõzlanan 4 işçi hastaneye kaldõrõldõ. Böylece ey- lem başladõğõndan bu yana tedavi altõna alõnan işçilerin sayõsõ 10’a çõktõ. Bursaspor-Ankaragücü ma- çõ için başkente gelen Bursaspor ta- raftarlarõ da TEKEL işçilerine destek ziyaretinde bulundu. Açlõk grevine katõlan işçiler, eylemlerine Türk-İş Genel Mer- kezi’nin konferans salonunda de- vam ediyor. Eyleme, 16 kadõn iş- çi de katõlõyor. Başlarõna “siyah” kurdele bağlayan işçilerin üzerin- deki beyaz önlüklerde de “Onur- suz yaşamaktansa onurlu ölme- yi tercih ederim”, “Ölmek var dönmek yok”, “Sadece çocuk- larım için”, “Çocuklarımızın geleceğini istiyorum” ifadeleri yer alõyor. İşçilerden bazõlarõnõn üzerlerindeki önlüklerde de ço- cuklarõnõn fotoğraflarõ bulunuyor. Açlõk grevindeki bir işçi önce- ki gece, 2’si de dün ilk müdaha- lenin ardõndan ambulansla Nu- mune Hastanesi’ne kaldõrõldõ. İş- çilerin hastaneye götürülüşü sõra- sõnda konferans salonundaki ve dõ- şarõdaki çadõrlarda eylemlerini sürdüren işçiler çeşitli sloganlar at- tõ. Bu arada, açlõk grevi başladõ- ğõndan bu yana 9 işçinin hastane- ye kaldõrõldõğõ öğrenildi. Gazete ve televizyonlarda TE- KEL işçilerine ilişkin çõkan ha- berleri takip eden açlõk grevinde- ki işçilere 14 görevli yardõmcõ oluyor. Görevliler, işçilerin sü- rekli takibini yapõyor ve şekerli su dağõtõyor. Dõşarõdaki çadõrlarda eylemi sürdüren işçilere sabah sa- atlerinde CHP Çankaya İlçe Baş- kanlõğõ tarafõndan çorba dağõtõldõ. STK’ler de destek verdi Ayrõca TMMOB Maden Mü- hendisleri Odasõ ile Mersin’den ge- len Çevre Mühendisleri Odasõ üyeleri, İstanbul İtfaiyesi işçileri ve Bursaspor taraftarlarõ, TEKEL iş- çilerini ziyaret ederek eylemi des- teklediklerini belirtti. Yetkililer, Türk Tabipleri Birliği ve Türki- ye’nin çeşitli bölgelerinden gelen yaklaşõk 60 doktorun işçilere gö- nüllü sağlõk hizmeti sunduğunu kaydetti. Doktorlar ise özellikle ilaçlara ve antibiyotiğe gereksinim duyulduğunu bildirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün, Çankaya Belediyesi ile İstanbul’daki 2 ayrõ belediye hakkõnda tutanak dü- zenlediği öğrenildi. Söz konusu belediyeler hakkõnda düzenlediği tutanağõ İçişleri Bakanlõğõ’na gönderen Ankara polisi, belediyelerin TEKEL işçilerine yaptõklarõ odun, bank, çadõr, naylon, çadõr kurmakta kullanõlan profil demir gibi yardõmlarõn belediye- ye ait araçlarla yapõldõğõnõ tespit etti. Tespit doğ- rultusunda, 237 sayõlõ Taşõt Yasasõ gereğince An- kara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi. Bu arada Ankara polisinin, işçilerin eylemlerini sürdürdüğü “Dayanışma Ça- dırı”na kaçak elektrik çekildiği gerekçesiyle suç du- yurusunda bulunacağõ da öğrenildi. İZMİR (AA) - Saadet Partisi Genel Başkanõ Nu- man Kurtulmuş, TEKEL işçilerine başõndan iti- baren direniş yapmalarõnõ teklif eden partinin ken- dileri olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin TEKEL işçilerine veremediği paranõn 120 katõnõ 2010 yõlõnda faizcilere vereceğini öne sürdü. İz- mir’deki muhtarlarla Ege Palas Oteli’nde bir araya gelen Kurtulmuş, muhtarlarõn sorularõnõ yanõtladõ. Kurtuluş, TEKEL işçilerinin istediklerinin 480 milyon TL olduğunu belirtti. “Paramız yok” gerekçesiyle bu isteğin yerine ge- tirilmediğini savunan Kurtulmuş, şöyle konuştu: “2010 yılı içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütçesinden 56.8 milyar TL’yi yani TEKEL iş- çilerine vermediği paranın 120 katı parayı faiz- cilere veriyor. Bunlar kim 16 bin kişi. Siz terci- hinizi Türkiye’de içerde birtakım rant yiyicile- ri zengin etmek üzere yaparak, öteki tarafta TE- KEL işçileri ne olursa olsun, muhtar, bakkal, ec- zacı ne olursa olsun derseniz, buradaki yanlışlık sizin tercihinizin yanlışlığıdır. ” İSTANBUL/ADANA/ANTAL- YA (Cumhuriyet) - Pir Sultan Ab- dal Kültür Derneği, 30 Ocak’ta Genel Yönetim Kurulu ve Danış- ma Kurulu’nun aldığı kararla TEKEL işçilerine destek vermek amacıyla Türkiye genelinde 1 gün- lük açlık grevi yaptı. Açlık grevi öncesi basın açıklamasını okuyan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Eyüp Şubesi Başkanı Hüseyin Güzelgül, şöyle konuştu: “AKP hükümeti ve Başbakan bütün top- lumsal sorunlarda olduğu gibi, bu sorunu da görmezden gelmek- te. TEKEL işçileri halkın kendi- sidir. TEKEL işçilerini hiç kimse kasa soymakla suçlayamaz” dedi. Adana ve Antalya Pir Sultan Ab- dal Kültür Derneği şubeleri üye- leri de TEKEL işçilerine destek için bir günlük açlık grevi yaptı. ‘İşçiye vermediğinin 120 katõ faize gidecek’ KURTULMUŞHÜKÜMETEYÜKLENDİ Sanatçılardan moral ziyareti Aralarında Derya Köroğlu, Yavuz Bingöl, Edip Akbay- ram, Suavi, Onur Akın, Me- like Demirdağ, Mazlum Çi- men, Ataol Behramoğlu, Ta- rık Akan ve Rutkay Aziz’in de bulunduğu bir grup ay- dın, TEKEL işçilerini ziyaret ederek eylemlerine destek verdi. Sanatçılar, burada yaptıkları açıklamada, “hak- larını alıncaya kadar işçile- rin yanında olacaklarını” vurguladı. Bu arada, man- ken Tuğba Özay da işçilere destek ziyaretinde bulundu. YARDIM EDEN BELEDİYELER İÇİN SUÇ DUYURUSU İstanbul Haber Servisi - Devlet Bakanõ Hayati Yazıcı, TEKEL işçilerinin eylemini değerlendirirken “Biz çalışmalara başladığı- mız dönemde, araya provokatörler girdi. İşe şeytan karıştı. PKK’lisi de dahil, bu işe fitne sokmaya başladı” diye konuştu. Devlet Bakanõ Hayati Yazõcõ, Devlet Bakanõ ve Baş- müzakereci Egemen Bağış, Milli Eğitim Ba- kanõ Nimet Çubukçu, AKP Sarõyer İlçe Baş- kanlõğõ’nõn yeni binasõnõn açõlõş törenine ka- tõldõ. Sendikacõlarõ suçlayan Bakan Yazõcõ, eyleme üzüldüğünü belirterek “İnşallah kötü bir şey olmaz. Olursa, onun sorumlusu sendika yöneticileridir, onları provoke eden bazı siyasi aktörlerdir” dedi. ANKARA EMNİYETİ HAREKETE GEÇTİ DEVLET BAKANINDAN İLGİNÇ YORUM CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada “gazeteci-yazar” denir. Cüneyt Abi tanıma çok bozulur, “Gazeteci zaten yazan adamdır, yazardır, ne demek gazeteci-yazar” diye söylenir ama, yerleşmiş bir kez. Ben de gazete sayfalarında kalan kimi haberlerimi, dizi yazılarımı genişletip, elimdeki belgeleri değerlendirip kitap haline getirdim. Bunların bazıları suç unsuru olarak iddianamelere konduğu ve medyada tartışma yarattığı için okurla konuyu paylaşmak istiyorum. 23 kitabımdan 8’i dünya gezilerine dayalı inceleme kitabı, 6’sı da belgelere dayalı inceleme kitabı... 1990’ların sonunda banka boşaltmaları ve yolsuzluklarla ilgili gelişmeler öne çıkmıştı. Doğal olarak benim gündemim de bu oldu. Turizm Bankası otellerinin (TURBAN) bitirilmesi öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde araştırma konusu oldu. Burada kurulan komisyona gelen belgeler inanılır gibi değildi. O belgelere dayalı olarak, “TURBAN Kime Kurban” başlıklı bir kitap yazdım. O dönem yolsuzluk olayları öylesine yaygındı ki aklımdan “hırsıziye roman” serisi bile geçmişti. Ardından bankalarla ilgili tartışma gündemin göbeğine oturdu. Binlerce sayfalık belgelerden süzüp, “Yürü-t Ya Kulum” dedim... 2000’li yıllar Türkiye gündemini değiştirdi. Din siyaset ilişkileri, ABD’nin Irak operasyonu, İran’ın nükleer çalışmaları iç-dış gündemin en önemli konuları oldu. Siyasi partilerin içinde etkinlikleri açıkça konuşulan tarikatların durumunu gündeme aldım. Uzun süren araştırmalarımın ardından 22 Kasım 2006’dan itibaren “Devlet Arşivlerinde Tarikatlar ve Radikal İslam” başlığıyla 10 günlük dizi yazım yayımlandı. Bu dizideki bilgi ve belgeleri “Devlet ve İslam” adıyla kitaplaştırdım. Irak, öteden beri hem iç hem dış gündemimizin ana başlığıydı. Özellikle 2003- 2004’teki gazeteye defalarca manşet olan haberlerimi birleştirdim, haber kapsamını aşan belge ve raporları da bir araya getirip, “Irak Bataklığında Türk Amerikan İlişkileri” kitabını yazdım. Irak’ta da görev yapan bir diplomatımız bu kitapla ilgili şunu söylemişti: “Irak’ta yaşanan gerçek durumu ve bizim konumumuzu en iyi ortaya koyan kitap.” Konuyu günlük yazı yazma kaygısıyla deştim. Deştikçe renklendi. Değişik kanallardan ulaştığım belgelerle 23 Ocak 2006’da “Belgelerle İran’ın Nükleer Yolculuğu” dizisini hazırladım. Ardından “İran Raporu” kitabını yazdım. Benzer süreç “Suriye Raporu” kitabı için de işledi... Yazdıklarımla ilgili belgelerin yanında bir de yazmadıklarımla ilgili tartışma var. Malum iddianameye göre eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’in günlükleri benim arşivimde de var. Medya bu durumu şöyle işliyor: “Balbay madem bu günlüklere ulaşmıştı, neden kullanmadı?” İddianame ve ekleri ortada. Bende o günlüklerin az bir bölümü vardı. O günlerde medya bunu konuşmaya başlamıştı. Bana da bir haber kaynağından dolaylı olarak geldi. Doğrulatmayı denedim, olmadı. Derken Nokta dergisi kullandı. Ben bu günlükleri Alper Görmüş kadar görmemiştim. Bu gazeteciliğinin bedelini tatsız biçimde ödeyen Görmüş, belgeleri bir fırında yaktığını söyledi. Bendekiler değil bir fırın küçük bir sobayı bile doldurmazdı. Kaldı ki günlüklerle ilgili tartışma bitmiş değil, Örnek kabul etmiyor. Özet şu ki; bana eleştirel bakan meslektaşlarım yazdığım belgeler için niçin yazdı, yazmadıklarım için de niçin yazmadı diye soruyor. Her türlü tartışmaya ve eleştiriye varım ama, bunun kadar şunu da gündeme almanız gerekmez mi: Bir gazeteci mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklu! [email protected] SAYFA 8 ŞUBAT 2010 PAZARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Şubat Oslo B -3 Helsinki K -3 Stockholm B -3 Londra K 4 AmsterdamB 1 Brüksel PB 3 Paris B 5 Bonn B 2 Münih B -6 Berlin PB -4 BudapeştePB -2 Madrid K 13 Viyana B 0 Belgrad K 3 Sofya K 2 Roma Y 12 Atina Y 14 Zürih B 4 Moskova B -11 Aşkabat K 1 Taşkent K 6 Bakû B 6 Bişkek B 1 Tiflis B 4 Kahire PB 20 Şam PB 14 İstanbul Y 11 Edirne K 1 Kocaeli Y 14 Çanakkale Y 9 İzmir Y 14 Manisa Y 13 Denizli Y 12 Zonguldak Y 10 Sinop B 12 Samsun B 13 Trabzon B 13 Giresun B 12 Ankara K 7 Eskişehir K 5 Konya K 7 Sıvas K 2 Antalya K 13 Adana K 13 Mersin K 14 Diyarbakır Y 7 Şanlıurfa B 8 Mardin B 7 Siirt B 7 Hakkâri B -1 Van B 2 Kars B -3 Yurt geneli parçalı ve çok bulutlu, Mar- mara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Batı Karade- niz, Orta Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Ana- dolu’nun batısı ile Di- yarbakır, ve Kilis çev- releri yağışlı geçecek. Kıyılarda yağmur iç ke- simler ile Trakya’da karla karışık yağmur ve kar şeklinde görü- lecek. Yağışların Ege’nin güneyi, Akde- niz kıyı kesimlerinde ve Antalya ile Muğ- la’nın kıyılarında kuv- vetli olması bekleniyor. Bu Ne Yaman Çelişki! Başbakan Tayyip Erdoğan’ın TBMM’de yaşanan kavganın ardından partisinin kadın kolları toplantısında yaptığı konuşma bir çelişkiler yumağıydı. Erdoğan’ın ilk hedefi CHP’li TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu’ydu. TBMM’deki kavga olayına gelmeden önce Anadolu’nun gelenekleri, örfü, ananesinde anaların ve kadınların yerinden söz etti: “Bu toprakların hamurunda, mayasında, geleneğinde, kültüründe, örfünde analara dil uzatmak yoktur, anaları hor görmek, analardan istihza (ince alay) ile söz etmek yoktur.” Erdoğan’a göre, MHP’li Osman Durmuş, GATA doktorlarına “Siz peygamber olarak anılan bir başbakanın eşini nasıl içeri almazsınız” sözleriyle eşine dil uzatmış, anaların kirli siyasetin üslubuna malzeme edilecek kadar densizlik yapmıştı. Ancak eşinin “analığını” anımsayıp “eşime laf söyletmem!” diye bağıran Erdoğan, nedense Güldal Mumcu’nun da bir “ana ve kadın” olduğunu unutuverdi. Bununla da kalmadı, Bülent Arınç’ın “makam odası baskınını” da savundu. Erdoğan’a göre, Durmuş’un sözleri peygamberle alay etmek demekti. Oysa, bu benzetmeyi AKP Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser, 2008 yılında bir konuşmasında yapmıştı. Eser’in bu benzetmesinden 2 yıl boyunca rahatsızlık duymayan Erdoğan, konuyu Durmuş’un gündeme taşımasıyla birlikte “peygamber”e dil uzatıldığını fark edivedi. Eser, apar topar partiden istifa ettirildi. Fark edilmeseydi, Eser “yağcılığının” ödülü de sayılabilecek il genel meclisi üyeliğini mutlu mesut sürdürecekti. Erdoğan, konuşmasında TEKEL işçilerini eleştirirken yine MHP’ye çattı. 24 Temmuz 1999 yılında MHP’nin koalisyon ortağı olduğu dönemde Sosyal Güvenlik Yasası’na karşı Emek Platformu adı altında 15 ayrı örgütün Ankara’da yaptığı mitingi gündeme getirdi. MHP’nin, o dönemde 17 Ağustos depremi nedeniyle işçilerin eylemi sona erdirmesini fırsat bilerek bu yasayı 25 Ağustos’ta alelacele Meclis’ten geçirdiğini söyledi. Söz konusu yasa, emeklilik yaşını kadınlarda 58’e erkeklerde ise 60’a çıkardığı için “mezarda emeklilik yasası” diye nitelendirilmişti. Oysaki AKP hükümeti, sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin tüm tepki ve eleştirilerine rağmen 2006 yılında emeklilik yaşını 65’e çıkardı... Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin isimlerini vererek medya sahiplerini suçladığını ve tehdit ettiğini belirterek, bunu “faşizm” olarak nitelendirdi. Kendisinin Doğan Grubu’nun gazetelerine boykot çağrısı yapıp “Yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın. Bu gazeteleri evlerinize sokmayın, almayın” dediğini unutmuş görünüyordu... Profesörler kafalarıyla ne yapar? TBMM Genel Kurulu’ndaki kavgalı oturumun “artçıları” ertesi günlerde de devam etti. Herkes, görüntülerden rahatsız görünüyor, birbirini suçluyordu. AKP’li TBMM İdare Amiri Hüsrev Kutlu da genel kuruldaki kavga sırasında hırpalanan AKP’li TBMM İdare Amiri Orhan Erdem’den “özür dilenmemesinden” yakındı. Ad vermeden MHP’lileri kendi aralarında “yumruğu sen attın, ben attım” çekişmesi yaşamakla suçlayınca, MHP sıralarından tepkiler yükseldi. Kutlu’nun, “Yapmayanlar üzerine alınmasın” sözleri MHP’lileri ikna etmedi. İtirazlar büyürken, Kutlu “O zaman yumruk paylaşımını geri çekiyorum, çünkü o konuda elimde şu anda yazılı ya da sözlü belge yok” diyerek durumu düzeltmeye çalıştı. Kavga fotoğraflarını tek tek incelediğini anlatan Kutlu, görüntülerde kendi deyişiyle karşılaştığı “garip” manzarayı şöyle anlattı: “Arkadaşlar, ilim adamları silah kullanmazlar, onlar kafalarını kullanırlar. Fotoğraflara baktığım zaman bir profesör arkadaşımızın, milletvekili arkadaşımızın, başka bir milletvekiline kafasını kullandığını ve çok sert bir şekilde kafa vurduğunu görüyorum. Hani bir zamanlar bir milletvekili arkadaşımız ‘Her yere başvurdum sonuç alamadım’ diye gelmiş, bu kürsüye kafasını vurmuştu. Buraya kafa vurmak ayrıdır, başvuruda bulunmak ayrıdır. Bilim adamlarımızın da kafasını kullanması bu şekilde kafa atmak tarzında olmamalıdır, daha ilmi çalışmalar tarzında olmalıdır. ” ‘Tak’ diye not gelir, ‘şak’ diye sorarım! Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Bulgaristan Başbakanı Boyko Borissov ile birlikte düzenlediği basın toplantısında yaşananlar, gazetecilik mesleği adına ibret vericiydi. Erdoğan canlı yayımlanan basın toplantısında bir kâğıda yazdığı notu yetkililerden birine uzatıyor. “Bana doğalgaz zammını sorsunlar” yazılı “soru siparişi” notu TRT muhabirine iletiliyor. TRT muhabiri, “Sayın Borisov, ülkenizden geçip ülkemize, Türkiye’ye gelen doğalgaza zam yapılacağı yönünde basında haberler yer aldı. Bu konudaki son durum nedir efendim, böyle bir zam var mı” diye sorunca, Bulgar Başbakan şaşkına dönüyor, çünkü Türkiye’ye doğalgaz satmıyorlardı. Erdoğan “Yanlış anlaşılma var” diyor ve soruyu kendisi yanıtlıyordu. Başbakan Erdoğan’ın soru siparişi notunu yanlış anlayan muhabirin başına gelenler, geçen hafta boyunca konuşuldu. CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk de, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanıtlaması istemiyle verdiği bir soru önergesiyle konuyu TBMM gündemine taşıdı. Köktürk, muhabir İlhan Atasoy’un Odatv’ye gönderdiği açıklamasında, “Konuyla ilgili bir ayrıntı çok önemli. Doğrudan Başbakan’ın notu bize iletilmedi, üçüncü şahıs tarafından bize sözle bu bilgi aktarıldı ve ‘Konuk Başbakan’a’ sorulması vurgusu yapıldı. Çok açık ve net ifade ediyorum. Başbakanlık Basın Ofisi’nin sorulmasını istediği soruyu sordum, yanlış anlama söz konusu değildir” dediğini aktardı. “Özrü kabahatinden büyük” sözü böyle durumlar için söylenmiş olmalı... Bir muhabirin görevi “devlet büyüklerinin soru talimatı kâğıtlarını alıp, ‘tak’ diye selam çakıp, ‘şak’ diye soruyu sormak” mıdır? Ne zamandan beri, TRT muhabirlerinin iktidara “iliştirilmiş” gazetecilik yapması bu kadar olağanlaştı? Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan [email protected] İstanbul Haber Servisi - Taksim’de kendilerini “hürriyet, hukuk ve hoş- görü” kelimelerini ifade eden “3H” olarak tanõtan bir grup, eylemdeki TE- KEL işçilerini protesto et- ti. Atatürk Kültür Merke- zi (AKM) önünde toplanan ve çeşitli dövizler taşõyan grup adõna yapõlan basõn açõklamasõnda, TEKEL’in özelleştirilmesiyle devlet- çi ekonomi anlayõşõnõn if- las ettiği öne sürülerek “Bu konuda geçmiş tüm hükümetler suçludur. Sırf oy alabilmek uğruna bu işçilere normalin çok üstünde maaş ve haklar verilmiştir. Ortalama 40- 50 bin TL’’lik tazminat- ları banka hesaplarına yatmış ve kendilerine ye- ni bir iş teklif edilmiştir. Bu şartlar altında mağ- duriyetten söz edenleri kınıyoruz” dedi. TEKEL muhalifleri güldürdü YAZICI: TEKEL İŞİNE ŞEYTAN KARIŞTI Alevilerden bir günlük açlık grevi Fotoğaraf:AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle