Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2010 PAZARTESİ
4 HABERLER
2000’Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Öfke Kültürü...
Şiddet Toplumu...
Şiddet artık her yerde.
Aile içinde şiddet azalmıyor.
16 yaşındaki genç kız dedesinin ve babasının
işbirliğiyle canlı canlı gömülüyor.
Toplum bu haberleri artık yadırgamıyor.
‘Töre’ deniyor, ‘Bu çağda mı?’ diye ekleniyor
ve geçiliyor.
Yollar öfke kavgaları ve kan dökülmesiyle
sonlanan şiddet olaylarıyla dolu.
Yadırganmıyor.
Politikadaki şiddet artık fiziksel şiddete ulaştı.
Şaşılacak bir şey yok.
Futbol sahalarındaki şiddet haber olmaktan
çıktı.
Öfke kültürü elbette şiddet toplumunu
yaratacaktır.
Öfke kültürü.
Duygularını nasıl aktaracağını bilemeyen
insanların içinde yaşadığı kültürdür.
Üzülen, sıkılan, acı çeken, öfkelenen,
öfkesinin hedefini bilemeyen insanların
dünyası.
Yoksulluğunun nedenini anlayamayan.
Sıkıntılarının kaynağına akıl erdiremeyen.
Çektiği acıları yanlış yerlere mal eden.
Bilinçsiz öfkenin kurbanları.
Neye yönelteceğini bilemeyen şiddetinin
tuzaklarına düşen insan toplulukları.
Komplocuların aradıkları yığınlar.
Tuzakçıların kolladığı kişiler.
Ülkelerin içine sürüklendiği şiddet çıkmazı.
Sonucu kestirilemeyen başlangıçlar.
Başlangıcı unutulmuş sonuçlar.
Öfke kültürüyle harekete geçen,
şiddet toplumu.
Öfkesini kontrol edebilmek bilgeliğin
ölçütüdür.
Bilgelik kazanılan bir erdemdir.
Günümüzde ‘duygusal zekâ’nın en önemli
göstergelerinden birisidir.
‘Empati’ de bir duygusal zekâ göstergesi.
Kendini başkasının yerine koyarak duyguları
anlamak.
Duygularını kontrol edememek,
Empati kuramamak,
Yaşam acemiliğidir.
Oysa yaşam ustalık bekleyen bir birikimdir.
Deneye deneye,
anlaya anlaya,
yaşaya yaşaya,
olan bitene akıl erdirmek.
Dinlemeyi bilmek.
Neyin nereye varacağını anlamak.
Sonucu hesap edebilmek.
Bilgelik.
Çocuklarımız şiddet ortamında yetişiyor,
yanlıştır.
Gençlerimiz, şiddeti çözüm yolu olarak
öğreniyor, yanlıştır.
Toplum sorunlarını şiddet yoluyla çözmeye
çalışıyor, yanlıştır.
Siyaset şiddet için değil, çözüm içindir.
Öfke kültürünü elbirliğiyle değiştirmeliyiz.
Yoksa şiddetin ateşi bütün ülkeyi yakacak bir
tehdit olur.
Sonucu göremeyen başlangıçlar,
başlangıcı unutulmuş sonuçlar ise,
felakettir...
erdalatak@gmail.com
Haller Yasa Tasarõsõ üretici birliklerinden çok, büyük sermaye sahibi hipermarketlere yarayacak
AKP halleri özelleştiriyor
ALİ ÖZTÜRK
ANKARA - TBMM günde-
minde bulunan ve hallerin özel-
leşmesinin önünü açan “Haller
Yasa Tasarısı” üretici birlikle-
rinden çok, büyük sermaye sa-
hibi hipermarketlere yarayacak.
Bu durumda, hale gelen ürünün
fiyatõnõ çiftçi değil, malõ satõn
alacak olan “hipermarket” be-
lirleyecek. Ayrõca yasaya göre,
üretici örgütlerine halden yüzde
20 yer verilecek olmasõna karşõn
hallerde boş yer olmadõğõndan bu
uygulamanõn da hayata geçiril-
mesi zor olacak.
Kamuoyuna “sebze ve mey-
vede tüketici fiyatlarını büyük
ölçüde düşürecek” diye tanõ-
tõlan ve “Haller Yasası” olarak
bilinen “Sebze ve Meyve ile
Arz ve Talep Derinliği Bulu-
nan Diğer Malların Ticareti-
nin Düzenlenmesi Hakkında
Yasa Tasarısı”nõn önümüzde-
ki günlerde TBMM Sanayi ve
Ticaret Komisyonu’nda görü-
şülmesi bekleniyor.
Bugüne kadar çiftçiler tara-
fõndan üretilen yaş sebze ve
meyve fiyatlarõ tüketiciye ula-
şana kadar yüzde 100 ile yüzde
400 arasõnda artõyordu.
Bu sistemde üretici ve tüketi-
ci zarar ederken, aracõlar kâr
ediyordu. Düzenlenen yeni hal
yasasõ ile üretici örgütlerine hal-
lerde yer tahsis ediliyor.
Üretici pazarları
Ayrõca, belediyelerce haftada
bir gün sadece üreticilerin ürün-
lerini getirip tüketicilere aracõsõz
satabilecekleri üretici pazarlarõ
oluşturulmasõ öngörülüyor. An-
cak aynõ yasa, belediyelere hal-
leri devretme yetkisi de veriyor.
Hallerin özelleştirilmesinin
önünün açõlmasõyla, hipermarket
zincirlerinin büyük bir güç ka-
zanmasõ üreticilerin gücünün
azalmasõna neden olacak. Uz-
manlar, hallerde üretici örgütle-
rine yüzde 20 yer verilmesi uy-
gulamasõnõn, yüksek kira alõna-
cak olmasõ ve hallerde boş yer
kalmamasõ gibi nedenlerle pra-
tikte uygulanamayacağõnõ be-
lirtiyor. Hallerde, “Serbest re-
kabeti yaratıyoruz” adõ altõnda
gerçekleştirilecek özelleştirme
taslağõnõn üçüncü maddesi bi-
rinci bendinde “toptancı halle-
rinin belediyeler ile gerçek ve-
ya tüzelkişiler tarafından ku-
rulacağı” belirtiliyor.
Aynõ maddenin sekizinci ben-
dinde “Hal yerleri belediyeler
tarafından yap-işlet, yap-iş-
let-devret ve üst hakkı tesisi
modelleri ile gerçek veya tü-
zelkişilere devredilebilir” de-
niliyor. Dokuzuncu maddede
ise, “belediyelerin kurdukları
toptancı hallerinin işletilmesi-
ni, belediye meclisince belir-
lenecek süre ve bedelle devre-
debilecekleri” kaydediliyor.
Haller dõşõnda da mal alma
hakkõ verilmesinin en çok hi-
permarket zincirlerine yaraya-
cağõ düşünülüyor. Sonuç olarak,
kaybeden köylü, çiftçi ve tüke-
tici olacak.
Destek izlenimi yaratıldı
Öte yandan, taslakta üreticilere
ve üretici kuruluşlarõna destek
olunuyormuş gibi bir izlenim ya-
ratõlõyor. Taslağa göre, üretici ku-
ruluşlarõna hallerde bõrakõlacak
yer oranõ yüzde 10’dan yüzde
20’ye, semt pazarlarõnda üreti-
cilere bõrakõlacak yer oranõ ise
yüzde 20’ye çõkarõlõyor.
Geçici maddede “Boşalacak
yerler bu orana ulaşılıncaya
kadar üretici kuruluşlarına
verilir” ibaresi yer alõyor. Yani
bu uygulama uzun zaman sonra
gerçekleşebilecek.
Hale gelen ürünün fiyatõnõ çiftçi değil,
“hipermarket” belirleyecek. Yasaya göre, üretici
örgütlerine halden yüzde 20 yer verilecek olmasõna
karşõn hallerde boş yer olmadõğõndan bu uygulamanõn
da hayata geçirilmesi zor olacak.
Gül, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin yeniden hazõrlanmasõ gerektiğini söyledi
‘Yeni anayasa için fırsat kaçtı’
İstanbul Haber Ser-
visi - Cumhurbaşkanõ
Abdullah Gül, bakanlar
ve yönetmen Sinan Çe-
tin’in de aralarõnda bu-
lunduğu 180 kişilik he-
yetle Hindistan’a gitti.
Gül, uçakta gazetecile-
re yaptõğõ açõklamada,
TBMM’nin küçümsen-
memesi gerektiğini, çün-
kü Türkiye’deki bütün
siyasi akõmlarõn ve fikir-
lerin parlamentoda tem-
sil edildiğini söyledi. Ye-
ni bir anayasa için de
büyük bir mutabakat ol-
duğunu ifade eden Gül,
“Bu Meclis’e yeni bir
anayasa yapmak yakı-
şırdı ama çeşitli sebep-
lerden dolayı bu fırsat
kaçırıldı” dedi. Gül, par-
ça parça yapõlan deği-
şiklik girişimleri için de
bir şey söyleyemeyece-
ğini belirtti. Gül, Milli
Güvenlik Siyaset Belge-
si’ne ilişkin tartõşmalarla
ilgili olarak, “Her ülke-
nin, büyük ülkenin mil-
li güvenlik belgesi var-
dır. ABD’nin, Rus-
ya’nın olduğu gibi Tür-
kiye’nin de önemli me-
selelerle uğraşan bir ül-
ke olarak, komşuların-
dan kaynaklanan terör
olayları olan bir ülke
olarak, birçok çevre,
geniş bir hinterlandı
olan bir ülkenin tabii ki
Milli Güvenlik Siyaset
Belgesi olacaktır” dedi.
Yeni bir siyaset belgesi-
nin bugünkü realiteleri
göz önüne alarak hazõr-
lanmasõ gerektiğini vur-
gulayan Gül, “(Belge-
nin) Anayasanın üstün-
de görüldüğü dönem-
ler olmuştur. Tamamen
yanlış. Kanun değildir”
diye konuştu.
Gül, Hindistan ziyare-
tinin öncesinde dün saat
10.30 sõralarõnda Huber
Köşkü’nde Avrupa Kon-
seyi Genel Sekreteri
Thorbjorn Jagland’õ ka-
bulünde, Konsey’in in-
san haklarõ ve demokrasi
gibi ortak değerlerin kök
salmasõ bakõmõndan
görevinin büyük önemi
bulunduğunu kaydetti.
Avrupa Konseyi Genel
Sekreteri Jagland da,
Cumhurbaşkanõ Gül’e,
Türkiye’nin temel değer-
leri ile Avrupa Konse-
yi’nin temel değerlerinin
ortak olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşka-
nı Gül, Hindis-
tan’a hareke-
tinden önce
Atatürk Hava-
limanı’nda bir
basın toplantısı
düzenledi.
FELSEFE DERSİ
‘İdeolojik
gönderme var’
Felsefeciler Derneği ve
Eğitim-Sen’in raporunda,
Felsefe Öğretim Programõ’nda
felsefeye “sorun odaklõ” değil,
“yaklaşõm ya da tarih odaklõ”
bakõldõğõ ifade edildi.
MAHMUT LICALI
ANKARA - Milli Eğitim Bakanlõğõ
(MEB) Talim Terbiye Kurulu (TTK) ta-
rafõndan hazõrlanan ve ortaöğretim öğ-
rencilerine 2010-2011 eğitim-öğretim
yõlõndan itibaren okutulacak Felsefe Öğ-
retim Programõ’nda dini vurgularõn ya-
nõ sõra pek çok felsefi hata da yer alõyor.
Felsefeciler Derneği ve Eğitim-Sen,
MEB TTK tarafõndan hazõrlanan ve ge-
lecek eğitim-öğretim yõlõndan itibaren
okutulacak Felsefe Dersi Öğretim Prog-
ramõ’na ilişkin eleştiriler ve önerilerin yer
aldõğõ bir rapor hazõrladõ. Programda
felsefeye “sorun odaklı” değil, “yak-
laşım ya da tarih odaklı” bakõldõğõ
ifade edilen raporda yer alan değerlen-
dirmeler şöyle:
Program felsefeyi bütünüyle öznel
bir etkinliğe dönüştürüyor, felsefede
“doğru” bir şey yok demeye getiriyor.
Hiçbir ünitede söz konusu ünitenin
temel sorunlarõna dair bir belirleme ya da
tespit yapõlmamaktadõr. Dolayõsõyla fel-
sefi disiplinlerin gerekliliği ve amacõ ya
neredeyse tamamen belirsiz kalmakta ya
da satõr aralarõnda belli-belirsiz bir bi-
çimde görülmektedir.
Tutum benimsetme var
Varlõk felsefesi, din felsefesi kõsõm-
larõnda konularõn içeriği yazõlõrken, sürekli
tekrarlar, felsefeye dair kavrayõş eksikli-
ği, yanlõşlõklar ve yer yer ideolojik gön-
dermeler göze çarpõyor. Bu tutum en açõk
biçimde din felsefesi ünitesinde karşõmõ-
za çõkõyor: Bu ünitede sorunlarõ felsefi bir
bakõşla tartõşmaya açmaktan çok, bizzat bir
tutumu benimsetmek söz konusudur.
Felsefenin bir düşünme ve düşünce
üretme alanõ olarak dinden bağõmsõz ol-
madõğõ, ilahiyat alanõndaki çeşitli sorun-
larõn felsefeyi de ilgilendiren sorunlar ol-
duğu varsayõmõndan hareket edilmektedir.
Bu program geri çekilerek yeniden
yazõlmalõdõr.
KARTAL’DA TÖREN
CHP’ye 300
kişi katıldı
İstanbul Haber Servisi - CHP Genel
Başkan Yardõmcõsõ Bihlun Tamaylıgil,
TBMM Genel Kurulu’nda yaşanan tar-
tõşmayla ilgili, “Bugün Bülent Arınç’ın
ne herhangi birine söz söyleme, ne de
bilgisini anlatma gibi bir tercihi olamaz.
O Bülent Arınç önce, Deniz Fene-
ri’nden hesap veremeyen kendi so-
rumluluğundaki Zahid Akman’a sözü-
nü geçirsin” dedi.
CHP Kartal İlçe Başkanlõğõ’nda dü-
zenlenen törenle, 300 kişi CHP’ye katõl-
dõ. Törende konuşan Tamaylõgil, TBMM
Genel Kurulu’nda yaşanan kavgaya de-
ğindi. Tamaylõgil, Arõnç’õn, Meclis Baş-
kanvekili Güldal Mumcu’nun odasõna git-
tiğini anõmsatarak, “Bugün Bülent
Arınç’ın ne herhangi birine söz söyle-
me, ne de bilgisini anlatma gibi bir ter-
cihi olamaz. O Bülent Arınç önce, De-
niz Feneri’nden hesap veremeyen ken-
di sorumluluğundaki Zahid Akman’a
sözünü geçirsin” dedi. TEKEL işçileri-
nin eylemine de değinen Tamaylõgil,
“Kartal öyle bir yer ki, bugün Türki-
ye’nin emekçi mücadelesinin sesi olmuş
TEKEL işçilerini de temsil eden bir il-
çemiz. Kartal ile TEKEL bölünmez bir
bütündür. Ben inanıyorum ki Kartal,
TEKEL’in, TEKEL çalışanlarının or-
taya koyduğu sesin ana mekânlarından
biri olmuştur” diye konuştu.
Toplantõya DSP’lilerin de katõlmasõ
üzerine CHP Genel Saymanõ Mustafa Öz-
yürek, DSP’nin kardeş parti olduğunu be-
lirterek, “Bu önemli bir adımdır. Bu dö-
nemde yapılmış güzel bir harekettir. Bu
adım dalga dalga yayılacaktır. Buna
inanıyorum” diye konuştu.
CHP İstanbul İl Başkanõ Gürsel Tekin
de birlik ve dayanõşmaya en çok ihtiyaç
olan dönemde olduklarõnõ söyledi.
Kürtçe Kuran bir
başkaaçılımakaldı
FIRAT KOZOK
ANKARA - Hükü-
metin “demokratik açı-
lım” projesi kapsamõn-
da gündeme gelen Di-
yanet İşleri Başkanlõ-
ğõ’nõn “Kürtçe Kuran
Meali” çalõşmasõ rafa
kaldõrõldõ. Projenin iptal
edilmesinde, uzman ki-
şi bulmada yaşanan so-
runlarõn ve Kürtçe Ku-
ran mealinin “milli bir-
lik ve bütünlüğe bu
süreçte yeteri kadar
hizmet etmeyeceği”
görüşünün ağõrlõk ka-
zanmasõnõn neden ol-
duğu belirtildi.
Diyanet İşleri Başkan
Yardõmcõsõ Mehmet
Görmez, geçen yõl mart
ayõnda uzmanlardan
oluşan bir kurulun,
Kürtçe basõlmõş 3-4
meali karşõlaştõrdõğõnõ
açõklamõştõ. Diyanet’te
kurulan komisyon tara-
fõndan Abdullah Var-
lı’nõn “Qur’ana Pîroz
u Arşa Weya Bilind”,
Mele Muhammed
Garsi Farqini’nin,
“Meala Fîrûz Şerha
Qur’ana Pîroz” ve
Mele Muhammed’in,
“Ronahiya Qur’ana
Pîroz” isimli Kürtçe
Kuran mealleri incelen-
di. Ancak inceleme sõ-
rasõnda mevcut meal-
lerde içerik ve dil yö-
nünden bazõ sorunlar
olduğu tespit edildi. Di-
yanet İşleri Başkanlõ-
ğõ’nõn kendi bünyesinde
yeni bir Kürtçe meal
hazõrlamasõ da gündeme
geldi. Ancak Diyanet’te
Kürtçeyi ve Arapçayõ
“anadili gibi bilen tef-
sir uzmanlarından”
yeterince bulunmamasõ
ve Kuran meali yazma-
nõn özel öneminden do-
layõ hem eldeki mealler
yeterince incelenemedi
hem de yeni meal çalõş-
masõ projesi yaşama ge-
çirilemedi. Çalõşmadaki
teknik sorunlara ilave
olarak Kürtçe Kuran
mealinin “milli birlik
ve bütünlüğe bu sü-
reçte yeteri kadar hiz-
met etmeyeceği” gö-
rüşünün de ön plana
çõktõğõ belirtildi.
Kürtçe gibi Türki-
ye’de çok yaygõn konu-
şulan bir dilde bile me-
al hazõrlanmasõnda zor-
lanõlmasõnõn, “Türki-
ye’de konuşulan başka
dillerde de Kuran
meali talebi” gelmesi
halinde bunu karşõla-
mada da güçlüklerle
karşõlaşõlabileceği kay-
gõsõnõn, projenin “şim-
dilik” ertelenmesinde
önemli bir etken olduğu
ifade edildi.
YAZACAK KİŞİ BULUNAMADI
‘HİNDİSTAN ÜÇÜNCÜ BÜYÜK ÜLKE’
Gül, Hindistan’õn nüfus itibarõyla
dünyanõn ikinci, gayri safi milli ha-
sõla bakõmõndan da dünyanõn üçüncü
büyük ülkesi olduğuna dikkat çekti.
Gül, “Hindistan enformasyon tek-
nolojisinde dünyanın en ilerisi, bil-
gisayar yazılımında dünyanın en
ilerisi, ama bütün bunlara rağmen
nüfusunun büyüklüğü düşünüldü-
ğünde kalkınmakta olan bir ülke.
Hâlâ çok büyük altyapı noksanlığı
olan bir ülke, şimdi böyle bir ülke-
ye çok büyük işadamları heyetiyle
gidiyor olmamız çok önemlidir.
Türkiye’nin firmaları, işadamları
Hindistan’da ortak işler yapabile-
cekler, dolayısıyla ekonomik işbir-
liğimizin potansiyeli çok büyük ol-
duğu için bu konuya çok büyük
önem veriyoruz” dedi. Gül, yönet-
men Sinan Çetin’in de heyette yer
almasõna ilişkin olarak “Ekonomik
ilişkilerin boyutu çok geniş. Sine-
ma sektörü, sadece kültürel değil,
aynı zamanda ekonomik faaliyet-
tir. Hindistan sineması ile Türk si-
neması arasındaki ilişki tabii ki
önemli olabilir” diye konuştu.
Dink cinayetinde Akyürek ve Uzun’unda aralarõnda bulunduğu 19 polisin ihmali yokmuş
İçişleri Bakanlõğõ temize çõkardõ
İstanbul Haber Servisi - İçiş-
leri Bakanlõğõ müfettişlerince
Hrant Dink suikastõna ilişkin
hazõrlanan raporda, Agos Gaze-
tesi Genel Yayõn Yönetmeni
Hrant Dink cinayetinde sorum-
luluğu bulunan ve Emniyet Ge-
nel Müdürlüğü eski istihbarat dai-
re başkanlarõ Sabri Uzun, Ra-
mazan Akyürek ve eski Trabzon
Emniyet Müdürü Reşat Altay’õn
da aralarõnda bulunduğu 19 poli-
sin ihmali olmadõğõ, en önemli ih-
malin ise azmettirici olarak yar-
gõlanan Erhan Tuncel’e ait ol-
duğu ileri sürüldü. Gazeteci Ne-
dim Şener, raporun siyasi irade-
nin Dink cinayetinin aydõnlan-
mamasõ yönündeki tavrõnõ gös-
terdiğini söyledi.
Dink’in öldürülmesinde ihma-
li olduğu iddia edilen polislerin çe-
şitli soruşturmalarda aklanmalarõ
üzerine Hrant Dink’in eşi Rakel
Dink Başbakanlõk’a başvurdu.
Başvurunun ardõndan Başbakan
Erdoğan’õn Başbakanlõk Teftiş
Kurulu raporunda ismi geçen 19
polis hakkõnda soruşturma açõl-
masõ talimatõ vermesinin ardõndan
dosya İçişleri Bakanlõğõ’na gön-
derdi. Başbakanlõk’õn raporunda
aralarõnda Sabri Uzun, Ramazan
Akyürek ve Reşat Altay’õn da
bulunduğu 19 polis hakkõnda di-
siplin işlemi yapõlmasõ istenmişti.
9 Kasõm 2009’da soruşturmayõ ta-
mamlayan İçişleri Bakanlõğõ mü-
fettişleri, raporda 19 polisin ih-
malinin olmadõğõna karar verdi.
“Dink Cinayeti ve İstihbarat
Yalanları” adlõ kitabõndaki id-
dialar nedeniyle hakkõnda 30 yõl
hapis istemiyle yargõlanan gazeteci
Nedim Şener ise bakanlõk raporu-
nun siyasi iradenin Dink cinayeti-
nin aydõnlanmamasõ yönündeki
tavrõnõ gösterdiğini söyledi. Şener,
“Dink cinayetinde ihmali olan
polisler henüz yargı yüzü gör-
mediler. Ayrıca bu kişilerin,
yalnızca cinayetin işlenmesin-
den önce değil, cinayet sonrası ve
yargılama aşamasında da ih-
mal ve kusurları var. Mahke-
meyi etkilemek için gerçek dışı
belgeler sunuldu. Bu kişiler hak-
kında görevlerini kötüye kul-
lanmadıklarını gösteren bir tek
yargı kararı yok. Oysaki benim
bu ihmal iddialarını yazdığım ta-
rihte Başbakanlık Teftiş Kuru-
lu beni teyit ediyordu. Mülkiye
müfettişleri sürekli aklama ka-
rarları alırken, Başbakanlık Tef-
tiş Kurulu polisi suçlayan bir ra-
por yazdı. Ancak Başbakan bu
raporu doğrudan mahkemeye
göndermek yerine ikinci kez
mülkiye müfettişlerini görev-
lendirdi ve bu kişilerin yeniden
aklanmalarını sağladı” dedi.
Dink davasõ avukatlarõndan Fet-
hiye Çetin, Dink cinayetinin ida-
ri soruşturmalar ve müfettiş ra-
porlarõyla çözülemeyeceğine dik-
kat çekerek, “Kusurluluk konu-
sunda, 4483 sayılı memurların
yargılanmasına ilişkin kanun,
memurları koruyucu bir şem-
siye görevi görüyor. Bu kişilerin
4483 sayılı yasaya göre değil,
Türk Ceza Kanunu’nun 83’ün-
cü maddesinde düzenlenen
‘Kasten adam öldürmenin ihma-
li davranõşla işlenmesi’ başlığına
göre ağır ceza mahkemelerinde
yargılanması gerekiyor” dedi.
Dink’in öldürülmesine ilişkin
20 sanõğõn yargõlandõğõ davaya
bugün İstanbul 14. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nde devam edilecek.
Raporda Dink cinayetinde en önemli ih-
malin azmettirici olarak yargılanan Tuncel’e
ait olduğu belirtildi. Gazeteci Şener, raporun,
siyasi iradenin cinayetin aydınlanmaması yö-
nündeki tavrını gösterdiğini söyledi.