Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CARLO PETRİNİ
2009 Ağustosu’nda Suudi
Arabistan Kralõ Abdullah,
Etiyopya’da ilk princin
üretilmesini kutladõ. Princi,
arpa ve buğday izleyecek.
Körfez’deki başka devletler
gibi çölün ortasõnda gelişen
Suudi Arabistan, gõda sorununu
Kõzõl Deniz’in öte yakasõndaki,
Fildişi Cumhuriyeti, 10 milyon
insanõn açlõkla mücadele ettiği
Etiyopya ya da Darfur
trajedisinin etkisinden bir türlü
çõkamayan Sudan’da tarõm
yapõlabilir arazilerin tekelini
eline geçirerek çözmeye karar
verdi. Bu, yaklaşõk 15 ay önce
başlayan yeni bir olgu ve henüz
üzerinde yeterince araştõrma
yapõlmadõ, (çünkü ülkeler
arasõndaki birçok anlaşma gizli
tutuluyor). Dünyanõn en yoksul
ve aç kõtasõnda toprak ve gõda
şeytanca bir yöntemle
çalõnõyor.
Hırsızlığın kahramanı
hükümetler
Etiyopya, Mali, Sudan, Gana ve
Madagaskar’da milyonlarca
hektar toprak yirmi, otuz hatta
doksan yõllõğõna Çin, Hindistan
ve Güney Kore’ye devasa
yatõrõm sözleri karşõlõğõnda
verildi. Seul, şimdiden
Afrika’da 2.3 milyon hektar
toprağa sahip, Pekin’in 2.1,
Suudi Arabistan’õn 1.6 ve
Birleşik Arap Emirlikleri’nin
ise 1.3 milyon hektar toprağa
sahip olduğu biliniyor. Bir
başka yenilik de bu şeytanca
projenin kahramanlarõ olan
hükümetler. Bir yanda varlõklõ
ama toprağa gereksinim duyan
ülkeler var, genelde her türden
yolsuzluğun döndüğü
hükümetler. Bir miktar para,
teknoloji ve altyapõ yatõrõmõ
karşõlõğõnda henüz bütünüyle
tarõm toplumlarõ olan bir
kõtanõn toprağõna göz
dikiyorlar. Öte yandan hiçbir
Afrikalõ çiftçinin toprak sahibi
olmasõ mümkün görünmüyor.
Afrika kõtasõnda toprak sahibi
olma ya da kiralama hakkõ
mevcut topraklarõn yüzde 2 ila
10’u için tanõnõyor. Genelde
uluslararasõ anlaşmalarõn
öngördüğü koşullar değil, yerel
ölçekte tanõnan geleneksel
kurallar dikkate alõnõyor.
Böylece birkaç kuşaktõr tarõm
arazisi şeklinde yõllardõr
oturulan, ekilen ve kullanõlan
nice toprak, yeterince
yararlanõlmayan arazi olarak
görülüyor. Çin gibi kendi
evinden yerli işgücünü
getirenler de var Afrika’ya.
2000 yõlõndan bu yana
Afrika’ya göçü teşvik eden
Çin, bu yöntemle kendi iç nüfus
sorununa çözüm getireceği
inancõnda. Çin’in yeni keşfi
Uzak Batõ’da 800 bin Çinli
şirket bulunuyor, demiryolu,
yol, baraj inşa ediyor, petrol,
maden ve ahşap gibi maddeleri
kullanõlabilir hale
dönüştürüyor, ekonomik
ürünleri pazara sunuyor.
İflas eden ‘yeşil
devrim’ ısıtılıyor
Hükümetlerin yanõnda özel
yatõrõmcõlar var: Ekonomik kriz
sonrasõ birçoğu somut yatõrõm
yapõlabilecek mala mülke göz
dikti. Toprak, gõda ve enerji
kaynaklarõ listenin ilk sõrasõnda.
Bu yönde “Ekilebilir
Alanların Uluslararası
Ticareti” başlõklõ ilk
konferansõn 2009 Ağustosu’nda
New York’ta düzenlenmesi
rastlantõ değildi…
Yabancõ yatõrõmcõlar geldiği
zaman Afrika kõtasõndaki
arazilerde ne oluyor? Bölgesel
çeşitliliği temel alan geleneksel
tarõmdan bir tek ürünün (pirinç,
soya, hurma yağõ) üretilmesini
ve ihracõnõ hedef alan
endüstriyel tarõma geçiliyor.
Bu süreçte gübre ve tarõm ilacõ
gibi kimyasal ürünlerin
kullanõmõ da katlanarak artõyor.
Söz konusu topraklar
bütünüyle yoksullaştõğõ zaman
yabancõ yatõrõmcõlar başka bir
alana yönelmekte zorlanmõyor.
1960’lõ yõllarda Ford ve
Rockefeller vakõflarõ ve Dünya
Bankasõ’nõn parasal kaynağõ ile
ortaya atõlan Afrika kõtasõndaki
açlõk ve yoksulluk sorununa
teknolojik yatõrõm ve
endüstriyel tarõmla çözüm
arayõşõ getiren “yeşil devrim”,
her şeyi 50 yõl geriye götüren
eski bir formül gerçekte. Bu
stratejinin tümüyle iflas ettiği
ve işlemediğinin kanõtlarõ
ortada, örneğin 1970 yõlõnda
Afrika’da yeterince
beslenemeyenlerin sayõsõ 80
milyon dolayõnda iken, on yõl
sonra bu rakamõn iki kat arttõğõ
gözleniyor. 2009 yõlõnda ise
Afrika’da 250 milyon kişinin
açlõkla mücadele ettiği bilinen
bir gerçek.
Bununla beraber gõda güvenliği
adõna AGRA (Alliance for a
Green Revolution in Africa) ya
da Afrika’da “Yeşil Bir
Devrim için İşbirliği” adlõ bir
proje hayata geçirilmeye
çalõşõlõyor. Bu projenin
simgesel ürünlerinden biri,
“Afrika için Yeni Pirinç”
adõyla sunulan Nerica
pirinci. Bu pirinç, ancak
endüstriyel tarõm ve
kimyasal katkõ maddeleri
kullanõldõğõ zaman verimli bir
üretim sağlõyor.
Bu pirincin tohumlarõnõ elinde
bulunduran ve satõşõnõ yapan
çok az sayõda şirket ciddi
anlamda para vurgunu yapõyor,
çünkü Nerica’nin üretilmesi
için her yõl satõn alõnmasõ
gerekiyor. Yõllardõr yerli
geleneksel yöntemlerle pirinç
tarõmõ yapan Mali ve Liberya
gibi ülkelerin çiftçilerinin
uygulamasõ mümkün
görünmeyen bir sistem. Bu
stratejinin ardõnda kim var?
Bilinen isimler: Rockefeller
Vakfõ, Dünya Bankasõ, USAID
(ABD Uluslararasõ Kalkõnma
Ajansõ) ve Afrika ile
dayanõşmaya karar veren Bill
Gates.
Geleneksel ürünler yok
oluyor
Pirinç, bir örnek: AGRA
patenti alõnmõş çok sayõda yeni
ürünü piyasaya sunmayõ
hedefliyor. Bu sektöre girmeye
çalõşan firmalarõn sayõsõ mantar
gibi çoğalõyor. Afrikalõ
çiftçilere ilk bir yõl boyunca
ücretsiz tohum ve gübre
verilirken (sonraki üç, dört
yõlda indirim yapõlõyor)
Afrikalõ köylüleri birkaç kuşak
beslemiş olan geleneksel
ürünler özetle yok oluyor.
Sömürgeciliğin ortadan
kalkmaya başladõğõ 1960’lõ
yõllarõn başõnda Afrika ülkeleri
günlük gereksinimlerini
karşõlayabilecek düzeyde ürün
üretebiliyor ve ihraç dahi
edebiliyorlardõ. Oysa bugün
hemen hepsi gõda maddelerini
ithal etmek zorunda.
Dakar’õn merkezinde Batõ
Afrika’nõn en büyük gõda
pazarõ Sandaga’da Portekiz,
İspanya, İtalya ve
Yunanistan’dan gelen meyve
sebzeyi yerli ürünlerin yarõ
fiyatõna satõn almak mümkün.
Bu Avrupa’daki tavuk
çiftliklerinden gelen tavuk
kanadõndan Amerikan
pamuğuna ve Tayland pirincine
kadar pek çok ürün için geçerli.
Batõ, endüstriyel tarõmõn
ürünlerini elde ettiği kamu
desteğinin yardõmõyla yerli
çiftçilerin yok olmasõna neden
olarak yoksul ülkelerin
pazarlarõnda çok ucuz fiyatlara
satõyor.
Afrika kıyılarında talan
Denizde de durum pek parlak
sayõlmaz. Avrupa ülkeleri, Çin,
Japonya ve Rusya’nõn
donanmalarõ yerel ülke
yönetimlerinin balõk avlama
lisanslarõnõ satõn alarak Afrika
kõyõlarõnõ talan ediyor.
Afrika sahillerinde 9 milyon
kişinin küçük balõk
avcõlõğõndan geçimini sağladõğõ
dikkate alõndõğõnda, kõyõlardaki
yerli balõk avcõlarõ da
darmadağõn ediliyor.
Bir anlamda Afrikalõ balõkçõlar,
yabancõ şirketler tarafõndan
işletilen balõk fabrikalarõna
hizmet eden işçilere dönüşüyor.
Ne yazõk ki çoğu zaman
teknelerini göçmen ticareti
yapan kişilere gülünç fiyatlara
satmak zorunda kalõyorlar.
Açõk denizde seyretmeleri
mümkün olamayan bu
teknelerde yeni bir yaşam
umudu için Akdeniz’i aşmaya
çalõşan binlerce göçmen
yaşamõnõ yitiriyor.
Sosyolog Jean Ziegler’õn şu
sözüne yer vermeden
geçemeyiz: “Bir yandan
Afrika’da açlığa zemin
hazırlanıyor, öte yandan
açlığın sığınmacılarını suçlu
görüyoruz.” 1987’de
öldürülmesinden birkaç yõl
önce önce Burkina Faso’nun
yöneticisi, devrimci Thomas
Sankara’nõn dile getirdiği şu
sözleri de anmamõz gerekir:
“Afrika’yı Afrikadakilere
geri vermek gerekiyor.”
İtalyancadan çeviren: Aslı
Kayabal (La Repubblica
Gazetesi, 26 Ocak 2010) CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2010 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Başkan Obama’nın İşi
Kolay Görünmüyor...
Dünyanõn en yoksul ve aç kõtasõnda toprak ve gõda şeytanca bir yöntemle çalõnõyor...
Afrika’dan yiyecek çalan kim?
Etiyopya, Mali, Sudan,
Gana ve Madagaskar’da
milyonlarca hektar toprak
yirmi, otuz hatta doksan
yõllõğõna Çin, Hindistan ve
Güney Kore’ye devasa
yatõrõm sözleri karşõlõğõnda
verildi. Seul, şimdiden
Afrika’da 2.3 milyon hektar
toprağa sahip, Pekin’in 2.1,
Suudi Arabistan’õn 1.6 ve
Birleşik Arap Emirlikleri’nin
ise 1.3 milyon hektar toprağa
sahip olduğu biliniyor.
ABD Başkanı Barack Obama’nın,
iktidarının birinci yılında W.Bush yönetiminin
sekiz yıllık icraatı ve ardından gelen finansal
krizin ekonomide ve dış ilişkilerde yarattığı
enkazın kaldırılmasında bir hayli zorlanacağı
anlaşılmaktadır. Aşağıda özetlemeye
çalıştığımız 2011 bütçe tasarısı ve “açığı”,
ana hatlarına bakıldığında önümüzdeki
günlerin Başkan için hiç de kolay
olmayacağını ortaya koymaktadır.
Başkan’ın 1 Şubat’ta Kongre’ye
gönderdiği 2011 bütçe tasarısı, bir yandan
harcamaları kısarken öbür yandan istihdamın
yaratılmasına yönelik önlemler içermektedir.
3.830 milyar dolara ulaşan 2011 bütçesinin
açığı da yine rekor düzeylerde
görünmektedir. Ancak yeni olan, zenginlere
yönelik vergi arttırımları ve hükümetin çok
sayıda harcamalarının dondurulmasıdır.
Şu sözler Başkan’ın: “Savaştayız,
ekonomimizin iki yıllık istihdam kaybı yedi
milyona ulaşmıştır. Açık bu yıl 1.560 milyar
dolarla rekor düzeylerdedir.” Biraz da bu
yüzden Kongre’ye sunulan bütçe tasarısı
hükümetin, savunma ve ulusal güvenlik
dışındaki harcamalarının üç yıl süreyle
dondurulmasını, enerji üreticilerinin ve
gelirleri yılda 250 bin doları aşanların
vergilerinin arttırılmasını kapsamaktadır.
“Eğer her şey normal seyrinde gitmiş
olsaydı, o zaman bütçe açığının aşağı
çekilmesi mümkün olabilirdi. Ancak
ekonominin desteklenmesi için önlemler
alınmasının yanında krizi yaratan
sorumsuzlukların yinelenmesinin önünü
kesecek önlemlerin alınması da gerekiyordu.”
Başkan’a göre; söz konusu açığın akşamdan
sabaha aşağı çekilmesinin olanağı yoktur.
Ekonomi canlanma aşamasınadır. Ailelerin
yardıma olan ihtiyaçları devam etmektedir.
Ayrıca, kalkınmaya yeniden dönmek için
Başkan 2011’de vergilerin yüzde 19
arttırılarak 2.567 milyar dolara ulaşılmasını
hedeflemektedir. Bununla 2010’da yüzde
2.7, 2011’de yüzde 3.8’lik bir kalkınma hızı
öngörülmektdir. Ancak Cumhuriyetçiler aynı
kanıda değillerdir. Onlara göre bütçe açığı
Başkan’ın hükümetin harcamalarını gerektiği
şekilde denetleyememesinden
kaynaklanmaktadır. Buna karşılık Başkan
Obama, iktidara geldiğinde 1000 milyar
dolar açığın varlığından söz etmekte, eski
yönetimin sorumlusu olduğu finansal krizin
önünü kesmek, ekonomiyi yeniden rayına
oturtmak için milyarlarca dolar harcamak
zorunda kaldığını öne sürmektedir.
Ancak Başkan Obama’nın sıkıntıları salt
bunlarla sınırlı değil. İç politikada istediği gibi
gerçekleşmesini sağlayamadığı “sağlık
sigortası”, Senato seçimlerinde yenilgiye
uğraması bir yana bırakılırsa küresel planda
bir biçimde çözüme ulaştırması gereken
düzineyle dış sorun mevcut bulunmaktadır.
Ardında sorun bırakmadan -ki bu neredeyse
olanaksız görünmektedir- Irak’tan askerlerini
çekmesi, Afganistan’da NATO’lu
müttefikleriyle birlikte 40 bini aşan asker
gücüne ulaşmasına karşın hâlâ Taliban’ı,
savaşla mı, yoksa rüşvetle mi dize
getirileceği bilinmeyen yeni strateji ve
taktiklerin uçuştuğu bir ortamda çözüm
Kafdağı’nın ardında görünmektedir. Ne var ki
daha da vahim olan Başkan Obama’nın,
savaşçı olarak nitelenen selefi W.Bush’tan
çok daha savaşçı olduğuyla ilgili savlardır.
Buna inanmak zor. Ne ki gerçekler bu
iddiaları doğrular görünmektedir. Nitekim
Başkan Obama’nın 2010 bütçe tasarısında
1983’ten bu yana ilk kez yüzde 10 sınırını
aşan işsizlikle savaşın öncelikler arasında
yer almasına karşın 2009 Nobel Barış
Ödülü’ne sahip bir Başkan’ın bütçesinde
savaşa ve silahlanmaya önemli kaynaklar
ayırması, adı gözü kara savaşçıya çıkan
W.Bush’un yolunu izlediği, dahası bu
konuda selefini geride bıraktığı
görülmektedir. Başkan Obama savaş
harcamalarına, Kongre tarafından daha önce
onaylanan 130 milyar dolara yeni bütçede
Afgan savaşının devamı için 33 milyar dolar
daha eklemiştir. Pakistan’ın radikal
unsurlarla savaşı için 1.2 milyar dolar,
ekonomisine destek için ise 1.3 milyar dolar
ayrılmıştır.
28 Ocak 2010’da Londra’da gerçekleşen
Uluslararası Afganistan konferansından iki
hafta önce müttefik kurmay başkanlıklarına
sunulan bir NATO raporu Obama’nın sözü
edilen savaşçı eğilimini doğrulamaktadır.
Obama beklenenin aksine Afganistan,
Pakistan ve Yemen’i W.Bush’a oranla çok
daha fazla bombalamaktadır. Sözü geçen
rapora göre Afganistan savaşı 2009’dan bu
yana ivme kazanmıştır. Bu gelişmeler, ne
yazık ki Başkan Obama’nın barışçı imajını
gölgelemektedir. Bir Fransız yorumcusu
Başkan’daki bu değişimin onun “sistemin
tutsağı” olmasından kaynaklandığını ileri
sürmektedir. W.Bush’un savaşçı ekibinde
yer alan, aralarında Pentagon’un patronu,
ordular kumandanı, özel operasyonlar bakan
yardımcısı, Ulusal Güvenlik Konseyi
direktörü ve CIA direktör yardımcısından
oluşan beş üst düzey yöneticinin Obama’nın
ekibinde de yer alması bu savı, ne yazık ki,
yeteri açıklıkla doğrulamaktadır!
B A Ş S A Ğ L I Ğ I
Gazetemiz çalışanı
Mahmut GÜNDÜZ’ün annesi
YAŞAR GÜNDÜZ
vefat etmiştir.
Merhume Allah’tan rahmet,
arkadaşımıza ve yakınlarına
başsağlığı dileriz.
cÇalışanları
T.C. KEMER İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN
2009/1869 ESAS
Menkulün Açõk Arttõrma İlanõ Bir borçtan dolayõ hacizli bulunan ve aşağõda cins, mik-
tar ve kõymetleri yazõlõ mallar satõşa çõkarõlmõştõr.
Birinci artõrma 03/03/2010 günü saat 10:00-10:10 arasõnda hükümet binasõ l.kat icra
müdürlüğü yanõ Kemer adresinde yapõlacak ve o günü kõymetinin % 60’ õna istekli bu-
lunmadõğõ takdirde 08/03/2010 günü aynõ yer ve saatler arasõnda 2. artõrma yapõlacağõ,
şu kadar ki, artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin % 40’õnõ bulmasõ ve satõş
isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bundan baş-
ka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satõş
bedeli üzerinden alõnacak KDV’nin ve damga resminin ve tellaliye harcõnõn alõcõya ait
olacağõ ve satõş şartnamesinin icra dosyasõndan görülebileceği, masrafõ verildiği takdir-
de şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği fazla bilgi almak isteyenlerin
yukarõda yazõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. Teslim
masraflarõ alõcõya aittir
28/01/2010 Lira: 150.000,00
Malın cinsi (Önemli nitelik ve özellikleri): ANTALYA İLİ KEMER İLÇESİ - KUZ-
DERE ARSA VE KONUT YAPI KOOPERATİFİNDE BORÇLUNUN 1/40 HİSSESİ
MEVCUT OLUP, 7 NOLU HİSSE BORÇLU ADINA KAYITLIDIR. BORÇLUNUN
HİSESİNİN BEDELİ 150.000,00 TL’DİR. (Basõn:7629)
T.C. ANTALYA 7.İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN
TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 4901-2007
Bir borçtan dolayõ hacizli bulunan,Tapu Kaydõ: Antalya ili Muratpaşa ilçesi Alan Mah.7956 ada 15 parsel C Blok
kat 5 14 Nolu bağõmsõz bölüm 4/292 arsa paylõ mesken taşõnmaz.
Özellikleri: Taşõnmaz Meydankavağõ Mah. 12. Cadde 1610 Sokak adresindeki Turunç Sitesi C Blok Apartmanõ’nõn
olduğu yerdir. 1610 Nolu Sokak üzerinde doğusunda yer almaktadõr. 12. Cadde’nin kuzeyinde yer almaktadõr. Turunç
Sitesi C blok 14 Nolu bağõmsõz bölümdür. Belediye ve altyapõ hizmetleri gelmiştir. Yapõ betonerme karkas yapõdõr.
Zemin kat +9 normal kat olarak inşa edilmiş, Turunç Sitesi C Blok Apartmanõ’nõn 6. katõnda kuzey-güney-doğu cep-
heli bir dairedir. Meskendir. 140 m2 alana sahiptir. İçinde 1 salon, 3 oda mutfak, hol, koridor, banyo, WC bölümleri
ile 2 balkonu vardõr. İç ve dõş duvarlarõ sõvalõ ve boyalõdõr. Salon ve oda tabanlarõ laminant kaplõ, duvarlarõ saten bo-
ya, tavan köşelerinde kartonpiyer vardõr. Holde alçõ kemer vardõr. İç kapõlar Amerikan panel kapõdõr. Pencereler ve bal-
kon kapõlan PVC doğramadõr. Mutfak tezgâhõ, mermerit olup tezgâh altõnda ve üstünde MDF dolaplarõ vardõr. Islak
zeminler seramik kaplõdõr. Daire giriş kapõsõ çelik kapõdõr. Yer aldõğõ apartmanda asansör vardõr. Elektrik ve su tesi-
satlõdõr. Daire içinde kiracõ bulunmaktadõr. İmar Durumu: Taşõnmaz ayrõk nizam, E=0,80 emsalli, kat adedi 4, saçak
seviyesi kat adedine göre belirlenecektir. Yollardan çekme mesafesi 5 mt’dir.
Değeri: 140.000,00 TL Satõş Saati: 14.30 - 14.40
Açõk artõrma suretiyle satõlarak paraya çevrilecektir.
Satõş Şartlarõ:
1- Satõş 16.03.2010 Salõ günü yukarõda yazõlõ saatler arasõnda Antalya 7. İcra Müdürlüğü’nde açõk artõrma suretiy-
le yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen kõymetinin % 60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ mecmuunu ve
satõş masraflarõnõ geçmek şarti ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü baki kal-
mak şartõyla 26.03.2010 Cuma günü yukarõda yazõlõ saatler arasõnda Antalya 7. İcra Müdürlüğü’nde ikinci artõrmaya
çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da bu miktar elde edilememişse taşõnmaz en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak üzere ar-
tõrma ilanõnda gösterilen müddet sonunda en çok artõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artõrma bedelinin malõn tah-
min edilen kõymetinin % 40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ
ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmazsa sa-
tõş talebi düşecektir.
2- Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetinin % 20’si nispetinde pey akçesi (Türk Lirasõ veya devlet
tahvili dõşõndaki döviz kabul edilmeyecektir.) veya bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubunu vermeleri
lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, tapu sa-
tõm harcõ satõş bedelinden ödenecek, damga resmi, tahliye ve teslim masraflarõ ile KDV, tapu alõm harcõ alõcõya aittir.
Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir.
3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa da-
ir olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr; aksi takdirde haklarõ tapu
sicili ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaklardõr.
4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefil-
leri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden mü-
teselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak,
bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr.
5- Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup masrafõ verildiği takdirde isteyen
alõcõya bir örneği gönderilebilir.
6- Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak iste-
yenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõ ile müdürlüğümüze başvurmalarõ ile satõş ilanõn tebliğ edilemeyen alakadar-
lara tebliğ yerine kâim olacağõ ilan olunur. 19.01.2010 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir.
(Basõn: 7628)