24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 24 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Neler Oluyor? Karayoluyla İstanbul’dan Ankara’ya geldim dün öğle saatlerinde. İstanbul’dan sabah çıktık, iki saat sonra Bolu’yu geçince mola verdik. Bulunduğumuz yerde insanları gözledim. Ne televizyon izliyorlardı ne de gazete okuyorlardı. Belki de dün olup bitenlerden haberleri yoktu ya da ilgilenmiyorlardı. Oysa ortalık toz duman içindeydi... Aralarında emekli general, muvazzaf amiral ve subayların da bulunduğu 49 asker gözaltına alınmıştı. Toplum yine ikiye ayrılmıştı... “Askeri vesayete darbe indi” diyenler, hukukun üstünlüğünü, adalette eşitliği unutmuş görünüyorlardı. Kimileri Balyoz’un Ergenekon sürecinin “ayağı” olduğunu savunuyor, kimileri tam tersini düşünüyorlardı. Kimileri askerin içinde bir hesaplaşmadan söz ediyordu. Elimizde bir dosya yoktu, özel yetkili savcılar bakıyordu olaya... Bizler de olup bitenleri ya televizyonlardan ya da gazetelerin haber merkezlerinden izliyorduk. Yol boyunca gazeteleri okurken, yandaş medya yine yapacağını yapmış, gözaltılarla ilgili kararını çoktan vermişti. Haber ve yorumlarda bir hesaplaşma ve öç alma duygusu öne çıkıyordu... Öteden beri hem askeri vesayete hem de sivil vesayete karşı çıkıyorum... Ne yeni devlet ne eski devlet diyorum... Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kanlarıyla canlarıyla 1923’te kurduğu laik demokratik cumhuriyeti savunuyorum. Meslek yaşamımda 12 Mart ve 12 Eylül’ü yaşadım... 12 Eylül darbesi solcuların, sosyalistlerin ve devrimcilerin üzerinden silindir gibi ezip geçti; dincileri, tarikatçıları korudu. Benim kuşağım hem 12 Mart’ta hem de 12 Eylül’de acılar yaşadı, işkencelerden geçip zindanlarda yattı. Demokrasiden, özgürlüklerden ve hukuk devletinden yana tavrım bu yüzden! Yol boyunca gazeteleri okurken aklıma bir soru geldi: “Türkiye 12 Eylül’le hesaplaşsaydı bugün bu değerli komutanlar acaba gözaltına alınır mıydı?” Ne o komutanlar gözaltına alınırdı ne de AKP üst üste iktidar olurdu... Önceki gün gazetede arkadaşlarla konuşurken, söz dönüp dolaşıp 28 Şubat sürecine takıldı... Eğer Erbakan Hoca’nın “Milli Görüş”ü Anayasa Mahkemesi’nce kapatılmasaydı, bugün siyaset sahnesinde AKP olur muydu? Siyasi partileri kapatarak laik demokratik rejimin korunamayacağını bazı kafalar hâlâ anlamış değil. Kimileri “Asker darbe yapsa da bizi AKP’nin elinden kurtarsa” diyerek sızlanıyor. Türk halkı kolaycı bir toplum! Bu yüzden demokrasi mücadelesinden kaçıyor... Ankara’da TEKEL işçilerinin eylemi sürerken, gözüm televizyon ekranlarında... Tam bu sırada yine aklıma takılan bir başka soru: “Dinci, tarikatçı ve yandaş medya askeri vesayete balyoz indiğini söylerken neden ağızlarına sivil vesayeti almıyor?” AKP, iktidar olduğu 2002-2005 yılları arasında yaşananların hesaplaşmasını mı yapıyor yoksa demokrasi ve özgürlükleri genişletmek için çaba mı harcıyor? Demokrasi ve özgürlük kavramları AKP için maske... AKP’nin işi yargı ve askerlerle... İşlerine geldiğinde yargıyı savunuyorlar, işlerine gelmediğinde “Yargı bağımsız ve tarafsız olmalı” diyorlar. 1 Mayıs’ta, işçi eylemlerinde yaşananları anımsayın bir kez... AKP iktidarı kendi medyasını yarattı, kendi sermayesini kurdu... Şimdi sırada yargı ve TSK var! Elbet TSK sütten çıkmış ak kaşık değil... Ama bizim siyaset sahnemizde askerlere taş çıkartan öyle sivil generaller var ki, “demokrasi diye diye” sivil vesayete alkış tutuyor, her yapılanı doğru sayıyor. Türkiye’de adalet herkese eşit mi? Başbakan Erdoğan’ın gizli dinleme kayıtlarını “Aydınlık dergisi”nde yayımlayan Ufuk Akkaya ve Deniz Yıldırım 9 Kasım 2009’dan beri tutuklular. Ya Orgeneral İlker Başbuğ’un gizli dinleme kayıtlarını internet sitesinde yayımlayanlar? Onlar Başbakan’ın uçağında VIP konuğu gazeteciler!.. Demokrasi ve özgürlükler... Hukuk ve adalette eşitlik... Herkese gereklidir gün geldiğinde... Erzincan-Erzurum hattında yaşananlar, Başsavcı İlhan Cihaner’in tutuklanması... ABD güdümünde neoliberal İslamcı ve tarikatların sarmalında bir siyasal iktidar Türkiye’ye demokrasi ve özgürlük mü getirecek, yoksa böyle gözaltıları sürdürerek bir baskın seçim mi yapacak? Hep söylüyorum: “Sandıkla gelen sandıkla gider!” Bu tümce İlhan Selçuk’un! “Asker darbe yapsın ve bizi kurtarsın” diyen kesime bir kez daha duyurulur! Ve Ankara’da akşam saatleri... Genelkurmay Karargâhı’nda “Generaller Zirvesi” yapılıyor. Ankara’da sıkıntılı ve gergin bir hava var!.. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 Angela Merkel gelecek BERLİN (AA) - Almanya Federal Meclisi’nin eski Başkanõ Rita Süssmuth, başkent Berlin’deki Kreuzberg Eğitim Merkezi’ni (BWK) ziyaret etti. Süssmuth, BWK’yõ ziyareti sõrasõnda, Almanya Başbakanõ Angela Merkel’in 29-30 Mart’ta Türkiye’yi ziyaret edeceğini söyledi. Başbakanlõk tarafõndan ise henüz bu konuda bir açõklama yapõlmadõ. ‘Suçları tezkere çıkmaması’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel Başkanõ Masum Türker katõldõğõ bir konferansta, “Balyoz Planõ” iddialarõna ilişkin soruşturma kapsamõnda yapõlan operasyonlarda eski komutanlarõn gözaltõna alõnmasõna ilişkin olarak, “Bu generallerin tamamõnõn suçu nedir biliyor musunuz? Irak tezkeresi oylamasõndan bir gün önce yapõlan Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) ‘hayõr’ çõkmasõnõ sağlayanlardõr” dedi. O tarihte AKP’ye mensup ‘hayõr’ oyu veren hiçbir milletvekilinin 2007’de seçilemediğini vurgulayarak, “O darbeler, küresel dayatmada gelişmekte olan ülkelere karşõ kullanõlan güçlü bir silahtõr” şeklinde konuştu. BDP İl Başkanı tutuklandı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Barõş ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakõr İl Başkanõ Mehmet Ali Aydõn, terör örgütü PKK’nin propagandasõnõ yapmaktan tutuklandõ. Diyarbakõr’da 15 Ocak 2010 tarihinde yaptõğõ açõklama nedeniyle savcõlõğa çağrõlan Aydõn, ifadesi alõndõktan sonra tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Aydõn, “Terör örgütü propagandasõnõ yapmak” ve “Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adõna suç işlemek” suçlarõndan tutuklandõ. Dinler arası diyalog Haber Merkezi - Dinler arasõ diyaloğ 27 Şubat günü İstanbul’da düzenlenen toplantõda masaya yatõrõlacak. Cağaloğlu Halk Eğitim Merkezi’nde yapõlacak toplantõya Marmara İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Yümni Sezen, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Nadim Macit, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Mehmet Bayraktar ile araştõrmacõ-yazar Ahmet Tekin konuşmacõ olarak katõlacak. ‘TSK kurumsal olarak hedef’ İstanbul Haber Servisi - İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Yardõmcõsõ Erkan Önsel, yaptõğõ yazalõ açõklamada, Balyoz Operasyonu’na ilişkin “Türk Silahlõ Kuvvetleri kurumsal olarak hedef alõndõ. Saldõrõ, Ortadoğu’daki ABD Ordusu’na sõrt dayayarak ve Türkiye’deki Süper NATO yapõlanmasõ eliyle yürütülüyor” dedi. CHP lideri Deniz Baykal, son gözaltõlarõ ‘Malta sürgünleri’ olayõna benzetti ‘Siyasi hesaplaşma’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başka- nõ Deniz Baykal, son gözaltõ dalgasõyla ilgili olarak “Ka- falarının arkasında darbe düşüncesi vardı diye 7 yıl sonra emekliler gözaltına alı- nıyor, darbeyi yapmış olan- lar hakkında ne yapıyor- sun?” değerlendirmesini yap- tõ. Baykal, gözaltõlarõ “Malta sürgünleri” olayõna benzetti. Baykal, grup konuşmasõnõn başõnda Berlin’de altõn ayõ ödü- lünü alan Semih Kaplanoğ- lu’nu kutladõ. Toplantõya katõ- lan TEKEL işçileri “Ölmek var, dönmek yok”, “AKP halka hesap verecek” slogan- larõ atarken Baykal, “İnşallah, bu dayatmacı, zorba, despo- tik tutumu önümüzdeki gün- lerde hep beraber etkisiz kı- lacağız” mesajõ verdi. Baykal, son gelişmeleri de- ğerlendirirken “Türkiye Cum- huriyeti tarihi boyunca is- yanlar, darbeler, askeri mü- dahaleler, ihtilal girişimleri yapılmıştır. Ama bu 80 yılı aş- kın tarihi süreç içinde bir gün bile dün, evvelsi gün ya- şanan olaylar gibi olaylarla karşı karşıya kalınmamıştır. Bu kadar büyük, çarpıcı bir operasyon bildiğim kadarıy- la hiçbir demokratik ülkede olmamıştır. Faşizmden de- mokrasiye geçen ülkelerde böyle bir tablo yaşanmamış- tır. Bu çapta bir tasfiye, sin- dirme operasyonu gerçekleş- tirilmemiştir” dedi. Baykal, sözlerini şöyle sür- dürdü: “Sabaha karşı 04.00’te kapınız çaldığı zaman, süt- çüdür, diyebiliyorsanız de- mokrasidir. Eyvah, geldiler, demek durumunda kalıyor- sanız o ülke demokratik bir ülke olmaktan çıkmış de- mektir. 48 kişi gözaltına alın- dı, aklı başında hiç kimse bu insanların darbe gerçekleş- tirme çabası içinde oldukları kanaatinde değil. Peki bu in- sanlar -şimdi değil- geçmişte güç ellerindeyken darbe yap- maya fiilen giriştiler ve ya- pamadılar, bu anlaşıldı ondan dolayı mı şimdi bu hesabı sormak üzere gözaltına alın- dılar? 2003’te bir askeri tat- bikat vesilesiyle aslında bir as- keri darbeye yönelik proje or- taya koymuşlar... Niye 7 yıl boyunca beklediniz? Resmi bir tatbikat, gizli bir olay yok. O açık olay darbe ha- zırlığıymış. O hazırlığı sade- ce bu 48 kişi mi yapmış, onlar yaparken onların kuman- danları, amirleri, bakanları, başbakanları neredeymiş? O zamanki komutanlar şimdi emekli olmuş, pijamasını giy- miş, ayağına terliğini geçirmiş TV seyrediyor, şimdi mi he- sabını soruyorsun? 7 yıl geç- miş aradan, şimdi birileri hangi ihtiyaçlaysa bu konuda bir dava açma ihtiyacı his- setmişler. Muhtemel bir par- ti kapatma davasına karşı gözdağı deniyor... İnsanların hayatıyla kendi siyasi hesap- larınız için uğraşmayı nasıl kabul edebilirsiniz? Sen dar- be düşüncesiyle tatbikat yap- tılar diye 7 yıl sonra hesap so- ruyorsun, fiilen askeri mü- dahale gerçekleştirmiş olan- lar hakkında niçin harekete geçmiyorsun? Kafalarının ar- kasında darbe düşüncesi var- dı diye 7 yıl sonra emekliler gözaltına alınıyor, darbeyi yapmış olanlar hakkında ne yapıyorsun? 12 Eylül’ü hi- maye edip gerçekleşmemiş bir muhtemel darbe hevesi, hazırlığıdır diye -ne görev- deyken gerçekleştirmişler, ne ayrıldıktan sonra- kafanın arkasında var diye hesap sormaya kalkıyorsun. Bu bir hukuk süreci değildir, siyasal hesaplaşma sürecidir.” Baykal, “Yaşananlara ba- karsanız, sanki Türkiye’de darbe yapıldı ya da Türkiye işgal edildi, yabancı güçler el koydu, kendi çıkarları doğ- rultusunda bu memleketi allak bullak etmek üzere her yere elini uzatmaya baş- ladı. Malta sürgünleri, ye- niden Türkiye’nin günde- mine geliyor. Türkiye’yi dönüştürmek için uydurma suçlamalar dolayısıyla he- sap sorabilmek için yargıla- yacağız, diye geçmişte bu memleketin evlatları top- lanmış Malta’ya sürgüne gönderilmişti. Daha sonra yargılamalardan bir şey çık- madı. Türkiye tekrar böyle bir tabloya sürüklenmek is- teniyor” açõklamasõnõ yaptõ. CHP’Lİ KART: Yolsuzluk kurumsal hale geldi KONYA (Cumhuriyet) - CHP Konya Milletvekili Atil- la Kart, Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan’õn yazõlõ olarak yanõtlamasõ istemiyle verdiği soru önergesinde Erzincan’da- ki İsmailağa cemaati soruştur- masõnda cemaat üyeleri ve AKP yöneticilerinin özel iliş- kiler içinde olduğunun ortaya çõktõğõnõ belirterek “yolsuz- lukların kurumsal hale gel- diğini” vurguladõ. Siyasi ve ideolojik ilişkilerin, aslõnda ekonomik çõkar te- melli olarak şekillendiğine işaret eden Kart, İsmailağa ce- maati soruşturmasõnõn kilit isimlerinden Mehmet Çe- lik’in hükümet kadrolarõ ve AKP yönetimiyle yakõn-özel ilişkiler içinde olduğunu, ay- rõca bakanlarla iş ve nüfuz ti- careti ilişkisi içine girdikleri- ni gösteren yasal dinleme ka- yõtlarõ ve delillerin ortaya çõk- tõğõnõ anõmsattõ. Kart, Başbakan Erdoğan’a şu sorularõ yöneltti: “Adalet Bakanlığı’nın, İstanbul Ba- şakşehir’de satın aldığı ve Misstanbul Evleri adıyla bi- linen Adliye Lojmanları kim- den satın alınmıştır? Sözü edilen kişinin başka bakan- lık ya da kamu kurumlarına sattığı lojmanlar var mıdır? Varsa ne zaman, hangi bedel ve hangi yöntemle bu alım satımlar yapılmıştır? Sözü edilen kişi ya da sahibi ol- duğu firmalarla, diğer ba- kanlıklar ve kamu kurum- ları arasında son 5 yıldan bu yana mevcut olan kamu iliş- kileri ve ekonomik ilişkiler nelerden ibarettir? Gazios- manpaşa Adliyesi için kira- lanan apartman dairesi kim- den, ne zaman, hangi bedel- le ve hangi yöntemle kira- lanmıştır.” Sayõştay Genel Kurulu, AKP’nin Sayõştay yasa önerisiyle ilgili görüş ve önerilerini TBMM’ye sundu Sayıştay’dan TSK itirazı EMİNE KAPLAN ANKARA - AKP’nin TSK de dahil olmak üzere tüm kamu kurum ve kuru- luşlarõnõn hesap ve işlemle- rinin Sayõştay tarafõndan de- netlenmesini öngören Sa- yõştay yasa önerisi, bugün TBMM Plan ve Bütçe Ko- misyonu’nda görüşülecek. Sayõştay Genel Kurulu, TBMM’ye yasa önerisiyle il- gili görüş ve önerilerini sun- du. Sayõştay’õn yasa öneri- siyle ilgili görüşleri şöyle: ? AKP’nin yasa önerisin- deki Sayõştay’õn “genel yö- netim kapsamındaki ka- mu idareleri”ni denetleme- sine ilişkin hükümlerin “Sa- yıştay denetimine tabi ku- rumlar” olarak değiştiril- mesi istendi. ? Sayõştay’õn bağõmsõzlõ- ğõnõ düzenleyen önerinin 3’üncü maddesindeki, “Sa- yıştay, işlevsel ve kurumsal bağımsızlığı olan, bu ka- nun ve diğer kanunlarla verilen inceleme, denetle- me ve kesin hükme bağla- ma işlerini yapmakla gö- revli ve yetkili bir kurum- dur” ifadesi, anayasanõn 160’õncõ maddesiyle uygun- luğunu sağlamak bakõmõn- dan “Sayıştay, kamu ida- relerinin gelir ve giderleri ile mallarını TBMM adına denetlemek ve sorumlula- rın hesap ve işlemlerini yargılama yolu ile kesin hükme bağlamak ve yasa- larla verilen inceleme, de- netleme ve kesin hükme bağlama işlerini yapmak- la görevli işlevsel, kurum- sal ve mali bağımsızlığı olan anayasal bir kurum- dur” biçiminde değiştiril- mesi gerektiği bildirildi. ? AKP’nin önerisinde Sa- yõşta üyelerinin beşte üçünün Sayõştay meslek gruplarõndan seçilmesi öngörülürken; Sa- yõştay Genel Kurulu oranõn dörtte üçe çõkarõlmasõ ge- rektiğini bildirdi. ? AKP’nin yasa önerisin- de, “Sayıştay tarafından yerindelik denetimi yapı- lamaz, idarenin takdir yet- kisini sınırlayacak ve orta- dan kaldıracak karar alı- namaz” hükmü yer alõyor. Sayõştay Genel Kurulu, bu hükmün öneri metninden çõ- karõlmasõnõ istedi. Sayõştay Genel Kurulu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün görüşülecek olan Sayõştay yasa önerisiyle ilgili olarak sunduğu görüşte, Sayõştay’õn ‘genel yönetim’ kapsamõndaki idareleri denetlemesi hükmüne itiraz etti. ‘Sayõştay denetimi kapsamõndaki kuruluşlarõn’ denetlenmesi hükmü önerilirken mevcut sistemin korunmasõ istendi. AKP iktidarõnõn darbeyi yapanlarla hesaplaşmak yerine aklõndan darbe geçtiğini düşündüğü insanlara operasyon yaptõğõnõ belirten Baykal, “O zamanki komutanlar şimdi emekli olmuş, pijamasõnõ giymiş, ayağõna terliğini geçirmiş TV seyrediyor, şimdi mi hesabõnõ soruyorsun? 7 yõl geçmiş aradan, şimdi birileri hangi ihtiyaçlaysa bu konuda bir dava açma ihtiyacõ hissetmişler” dedi. İstanbul’daki İngiliz işgal yönetimi (1919) Sevr Antlaşması’na dayanarak Ermeni olaylarını kovuşturmak amacıyla Osmanlı’da hükümette bulunan İttihat ve Terakki Partisi’nin rakibi Hürriyet ve İtilaf Parti’sine mahkemeler kurdurdu. Tutuklama ve sürgünler, Mart 1919’da, Irak cephesinden çekilişi yürütmüş Ali İhsan Sabis Paşa ile başlamış ve Ekim 1920’ye kadar sürdü. Bunların en ünlüsü Nemrut Mustafa Mahkemesi oldu. İngilizler, mahkemenin adil yargı yapmayacağı kanısına varınca, Ermeni patrikhanesinin raporlarına dayanarak tutuklamış oldukları, Ermeni katliamından sorumlu tuttukları 144 Türk’ü İngiliz mahkemesinde yargılama kararını aldı. Daha sonra aralarında sadrazam, meclis başkanı, genelkurmay başkanı, şeyhülislam, bakanlar, bazı mebuslar, valiler ve ordu komutanları bulunan bu 144 sanığı, aleyhlerinde hukuksal kanıtların oluşturulmasına kadar, İngiliz kolonisi olan Malta Adası’na sürdü. İngiliz Kraliyet Başsavcısı, 29 Temmuz 1921 tarihli kararıyla, Malta’da sürgünde olan sanıkları Ermeni katliamıyla suçlayacak nitelikte bir kanıt bulunamadığını açıkladı. Böylece, Malta sürgünleri temize çıktı ve 1922 yılı içinde serbest bırakıldı. Sürgünler arasında, Ali Fethi Okyar, İsmail Canbulat, Şükrü Kaya, Ziya Gökalp, Hüseyin Rauf Orbay ve Yunus Nadi gibi isimlerde buluyordu. Malta Sürgünleri olayõ nedir Deniz Baykal, grup toplantısında ağırlıklı olarak son gözaltı dalgasını değerlendirdi. (AA) Geçici güvenlik bölgeleri ANKARA (AA) - Genelkurmay Başkanlõğõ internet sitesinde Diyarbakõr ve Tunceli’de bazõ bölgelerin “geçici güvenlik bölgesi” olarak belir- lendiğini duyurdu. Bilgi notunda giriş yasağõ uy- gulanacak bölgelere ait koordinatlara yer verildi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - BDP eşbaşkanõ Gültan Kışanak, AKP’nin “yargı re- formu” girişimine destek vere- ceklerini açõkladõ. BDP Meclis grubunda, resmi sõfatõ “genel başkan yardımcı- sı” olan “eşbaşkan” Kõşanak güncel siyasi gelişmeleri değer- lendirdi. Kendisini değişimin temsilcisi olarak sunmaya çalõşan ve 8 yõldõr tek başõna iktidar olan AKP’nin demokratik çö- zümler üretmek yerine, çatõşma ve kutuplaşma yaratarak, siste- min yaşadõğõ krizden yararlanma yolunu seçtiğini belirten Kõşanak, “Bu hükümetin derdi sorun çözmek değil, kendisini sü- rekli mağdurmuş gibi gösterip, krizi oya çevirmek, kendi ikti- darını korumak ve mevcut devletçi sistemin sahibi ol- maktır” dedi. Bugün yaşanan “yargı krizi”nin odağõnda, mev- cut “darbe anayasası”nõn bu- lunduğunu kaydeden Kõşanak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer şimdi samimi olarak yargının siyasallaşmasından şikâyet eden varsa; bunu değiştirmek isteyen varsa biz her zaman destek vermeye hazırız. Ancak şunu çok açık olarak ifade edi- yoruz ki, bu darbe anayasası- nı tamamen değiştirmeyi, sivil, demokratik, özgürlükçü ve ço- ğulcu bir anayasa yapmayı hedeflemeyen bir yargı refor- mu olmaz. AKP her şeyden ön- ce 2003 Katılım Ortaklığı Bel- gesi’nde yer alan yargı refor- munu 7 yıldır neden hayata ge- çirmediğinin bir özeleştirisini vermesi gerekir.” BDP’den ‘yargõ reformu’ desteği
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle