18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2010 CUMARTESİ 14 HABERLER Özellikle nitelikli genç işsiz sayõ- sõnõn ürkütücü boyutlarda olduğu Türkiye’de, bilgi ve iletişim tekno- lojilerinin (ICT) hem yüksek katma değerli hizmet ve üretim hem de is- tihdam sağlamasõ açõsõndan önemli bir avantaj olduğu ancak bugüne kadar arzu edilen sõçramanõn ger- çekleşemediği belirtildi. Günümüzde kalkõnmanõn en önem- li itici güçlerinden biri olan bilgi ve bilişim teknolojilerinde küresel are- nada gelinen nokta ve Türkiye’nin konumu önceki gün Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafõndan düzenlenen Uluslararasõ Bilişim Zirvesi’nde masaya yatõrõldõ. Amerika Birleşik Devletleri Baş- kanõ Barack Obama’nõn Bilişim Danõşmanõ Dr. Robert Atkinson, ABD’de de ekonomik krizle müca- dele için bilişim alanõnda gerçekleş- tirilen çalõşmalarõ anlattõ. Her yarõm yüzyõlda yeni bir teknoloji dalgasõnõn geldiğini ve her şeyi temelden de- ğiştirdiğini vurgulayan Atkinson, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ino- vasyon ve ekonomik rekabeti ve do- layõsõyla istihdamõ beraberinde ge- tirdiğini belirtti. Atkinson IT’ye yapõlan yatõrõmõn geri dönüşünün bina ya da makine- ye yapõlan yatõrõmõn geri dönüşünden 7 misli fazla olduğunu, ICT’nin ABD’de verimliliği yüzde 80 ora- nõnda arttõrdõğõnõ kaydetti. Yıllık ciro 30 milyar dolar Türkiye ise başta mobil iletişim hizmetleri olmak üzere IT pazarõnõn önemli alõcõlarõndan biri ol- masõna karşõn hem sektörün gerçekleş- tirdiği ihracat söz konusu edilemeye- cek kadar az hem de ICT sektörünün yõllõk toplam cirosu 30 mil- yar dolar. Zirvenin açõlõşõnda konuşan Ulaştõrma Ba- kanõ Binali Yıldırım “Artık alın terinin ye- rini akıl teri alıyor. Türkiye’yi geleceğe taşımak için akla, araştırmaya, bilişime yatırım yapmamız gerek. Türkiye’yi gele- ceğe taşımak için akla, araştır- maya, bilişime yatırım yapmamız gerek. 2023 yılında Gayri Safi Mil- li Hasıla’dan Ar-Ge’ye yüzde 2.5 pay ayırmayı, bilgi ve iletişim tek- nolojilerinin payını arttırmayı, sektö- rün cirosunu 160 milyon dolara çı- karmayı ve bu ci- roda yazılımın pa- yını arttırmayı he- defliyoruz” der- ken sektörde in- ternetle başlayan vergi indirimleri- ni sürdürecekle- rini, beş adet teş- vik kanunu üze- rinde yoğun bi- çimde çalõştõklarõnõ ve yeni Medya Kanunu’nun da Bakanlõkta görüşüldüğünü ifade etti. BTK Baş- kanõ Tayfun Acarer ise bilişim tek- nolojileri ve iletişim sektöründe ül- kelerin son 50 yõllõk süreci ele alõn- dõğõnda, bilişim sektöründeki geliş- me ABD’de yüzde 50, İngiltere’de yüzde 73, Almanya’da ise yüzde 78 ile en çok yatõrõm yapan ülke oldu- ğunu hatõrlattõ. Ağõr sanayi sektöründe bir kişiyi is- tihdam etmenin maliyetinin 100 bin dolar olduğunu söyleyen Acarer, bu rakamõn bilişim sektöründe ise 3-4 bin dolar olduğunu söyledi. Acarer, Elektronik Haberleşme Kanunu’nun önemine de dikkat çekerek, bu alan- daki düzenleme, denetleme ve özel- likle siber güvenlik konusunun üze- rinde durulmasõnõ istedi. TÜBİSAD Başkanõ Turgut Gür- soy, uygulanabilecek çok fazla bili- şim teknolojisi projesi bulunduğunu belirterek, Türkiye’de bilişim sektö- rü için büyük fõrsatlar olduğunu be- lirtirken, İnter Türkiye Genel Müdürü Çiğdem Erten de bugün bilişim sektöründe 130 bin kişilik bir istih- dam bulunduğunu, bilişim sektörü- nün Gayri Safi Milli Hasõla içindeki payõnõn yüzde 1 olduğunu bildirdi. Erten, 2023 yõlõnda Türk bilişim sektörünün 10 milyar dolarlõk ihra- cat ve 1 milyon istihdama sahip ol- masõnõ beklediklerini sözlerine ekledi. İngiltere’de 150 mağazasõ bu- lunan ve 2500 kişiye istihdam sağlayan Türk işadamõ Cafer Ma- hiroğlu, Türk tekstilciler için Ba- tõ’nõn markalaşmak ve yatõrõm yapmak için bir fõrsat olduğunu söyleyerek, “Markayı satın al- mak, marka olmaktan çok daha kısa ve doğru bir yol” dedi. Mahiroğlu, iki yõl önce batmak üzereyken satõn aldõğõ ‘Select’ ad- lõ İngiliz kadõn giyim mağaza gru- bu için üretim yapõlan şirketin Londra’daki merkezinde, AA mu- habirine yaptõğõ açõklamada, söz konusu mağaza grubunu satõn al- dõktan sonra yeni bir yapõlanmay- la şu anda aralarõnda yaklaşõk 40 Türk’ün de bulunduğu 2500 kişi- yi istihdam ettiğini ve İngiltere’nin birçok şehrinde toplam 150 ma- ğazasõnõn bulunduğunu kaydetti. “Her hafta bir mağaza açıyo- ruz. İngiltere benim için çok önemli. Hedefimiz 350 mağaza açmak” diyen Mahiroğlu, bu dö- nemde marka yaratmanõn, marka- laşmanõn zor olduğuna, o neden- le markayõ satõn almanõn, marka ol- maktan çok daha kõsa ve doğru bir yol olduğuna dikkat çekti. 2009’daki küresel ekonomik krizin tekstil ve perakende sektö- rüne etkisini de değerlendiren Ma- hiroğlu, ekonomik krizi 2009 yõ- lõndan önce de hissettiklerini söy- leyerek “Kriz yaşanmamış ol- saydı, şu anda sahip olduğu- muz şirketi almamız mümkün değildi. 2008’in başında Select’i aldık. Select o dönemde ekono- mik krizin ilk darbelerini yiyen şirketlerden biriydi. Biz krizden dolayı bu şirketi aldık. Krizden olumlu etkilenenlerdenim” dedi. Türkiye 2002-2006 yılları arasındaki ekonomisinde rekor olarak tanımlanan büyümesine rağmen istihdam artışı bir başka ifade ile işsizlikteki azalış aynı oranda olamadı.. 2004 yılında 9.9 ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek büyüme oranlarından biri yakalandı. GSYH yüzde 8.9 arttı ve kapasite kullanımı yüzde 80’lere çıktı. Ancak gerçekleşen ekonomik büyüme ile birlikte büyüme istihdama bir türlü yansıyamamıştır. Keza ülkemizde ekonomiyi yönetenler tarafından, ekonomideki büyümenin önemli ölçüde verimlilik ve kapasite kullanımı artışından kaynaklandığı tespiti bir türlü yapılamamıştır. TOBB, TÜSİAD gibi Sivil Toplum Kuruluşları, meslek odaları ve bizler gibi düşünen ekonomistlerin sürekli gündeme getirdiği “Büyüme süreci istihdam dostu büyümeye dönüştürülemediği sürece bırakın işsizlikte azalmayı işsizlik oranlarında artış kaçınılmaz olarak büyüyecektir” tespiti ve gerekli önlemler alınmalı uyarıları ekonomiyi yönetenlerce hep eleştiri olarak algılandı.. 2007 yılının üçüncü çeyreğinde piyasalarda başlayan daralma, yine ekonomiyi yönetenlerce büyümenin durması ve küçülmenin başlangıcı olarak okunamadı. Yıllarca uygulanan ithalata dayalı büyüme anlayışı, düşük kur yüksek faiz ve enflasyona dayalı para politikaları uygulamaları sonucu “Sanayi üretiminde istikrarsızlık, ithalattaki olağandışı artış, giderek artan cari açık, büyüyen kayıt dışı sektör ve yarattığı haksız rekabet, başta enerji ve işgücü olmak üzere yüksek girdi maliyetleri nedeniyle hızla azalan rekabet gücü, döviz cinsinden özel sektör borçlanması gibi yapısal sorunlar yaşayan Türk ekonomisi”ni doğurdu.. Bu sorunlarla boğuşan Türkiye ekonomisi bu kez 2008 yılında başlayan ABD odaklı küresel mali kriz etkisi altında deyim yerindeyse ezilmeye başladı.. 2010 yılının ilk işsizlik verilerine bakıldığında sonuçlar 3 milyon 900 bin işsizin varlığını gösterirken her yıl 750 bin yeni istihdam ihtiyacı doğuyor. Resmi rakamlara göre işsizlik yıllık yüzde 14’e dayandı, ancak eksik istihdamla birlikte bu oran yüzde 22’lere varıyor. TÜRK-İŞ ve DİSK’e göre oran bunun da üzerinde. Türkiye’de istihdam ve işsizliğe bir başka açıdan da bakmakta yarar olduğunu düşünüyorum Türkiye’nin işsizleri çok, genç işsizleri ise daha çok. 4 gençten 1’i işsiz, Eğitimli ama işsiz gençlerin oranı yüzde 30 civarında. Bunların da çoğu mesleksiz lise mezunları.. İşsizliğin giderek arttığı bir ortamda bir başka önemli sorun da KOBİ’lerin, reel sektörün en önemli sorunlarından biri de, kalifiye işgücü.. Bir yandan işsizlik diğer yandan kalifiye ara eleman bulamaması. Büyümenin istihdama yansıyabilmesi için mutlaka istihdam dostu büyüme stratejileri benimsenerek uygulamaya geçirilmelidir. İstihdam dostu büyüme için, istihdam vergilerinin düşürülmesi gerekmektedir. Kayıt dışılığın en önemli nedeni yüksek vergilerdir. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede vergi oranlarının düşürülmesi, vergilerin ödenebilir seviyeye çekilmesi ve bu yolla vergi tabanının genişletilmesi sağlanmalıdır. Dünyanın en pahalı işçilik vergisi ve SSK primi ödeyen işverenlerimiz, Çin’den önce kendi ülkesindeki kayıt dışı işçi çalıştıranlarla rekabet etmek zorunda kalmaktadır. Sonuç olarak ekonomide son on yılda adından çok söz edilen istihdam dostu büyümenin önündeki engeller kaldırılamadığı sürece işsizlik ve istihdam sorununa çözüm bulmak lafta kalmaya mahkum kalacaktır. S A T I R A R A S I HİLMİ DEVELİ [email protected]. İngiltere’de 150 mağazaya ulaştõk YAHYA ARIKAN [email protected] YAŞAMDA MALİ ÇÖZÜM Hangisi Doğru? ‘A kıl akıldan üstündür / Aklın yolu birdir.’ ‘Kervan yolda düzelir / Balık baştan kokar’... Vergi mükellefleri, Maliye Bakanlığı’nın KDV konusunda tutarsız uygulamaları nedeniyle bu atasözleri arasındaki çelişki gibi bir tablo ile karşı karşıya. 5 Aralık 2009 tarihinde Resmi Gazete’yle yayımlanan KDV Kanunu Genel Tebliği’nin “Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV Hakkında Yapılacak İşlem” başlıklı bölümünde yapılan açıklamalar, vergi mükellefini adeta ters köşeye yatırdı. Maliye Bakanlığı kendi yerleşik görüş ve yargı kararlarının aksine bir genel tebliğ yayımladı ve; “... Kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde olduğundan mükelleflerce bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması da mümkün bulunmamaktadır” değerlendirmesinde bulundu. Bununla kalınsa iyi, hemen ardından; “Zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.’lu KDV Beyannamesi’nin ‘İlave edilecek KDV’ satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir” denildi. Özellikle başta “gıda ve ilaç” olmak üzere birçok sektörü derinden etkileyecek olan bu tebliğe göre; “market rafında bozulan süt, eczanenin dolabında günü geçen ilaç” için “sağlamken” yüklenilen KDV artık indirime konu olamayacak. KDV’nin indirilebileceğine ilişkin düzenlemeler ve kararlar var Oysa Maliye Bakanlığı, son 7-8 yıldır takdir komisyonu tarafından imha edilmesine karar verilen malların KDV’de indirim konusu yapılabileceğine ilişkin çok sayıda mukteza verdi. Örneğin Vergi Usul Kanunu’nda “zayi” olan malların tanımı var. Buna göre, takdir komisyonlarının görevlerinden yola çıkılarak ve verilen muktezalar da kullanılarak, tarihi geçmiş mallar indirime konu yapılıyordu. Kıymeti düşen malların “zayi olan mal” olarak değerlendirilemeyeceğine ilişkin emsal mukteza ve Danıştay kararları vergi uygulamalarında mevcuttur. Yargı kararlarında ve Vergi İdaresi görüşlerinde, kullanım süresi geçmesi ya da teknik nedenlerle kullanılamayacak olan ve değeri düşen malların zayi mal olarak nitelendirilemeyeceği ve söz konusu mallar için yüklenilen katma değer vergilerinin indirim konusu yapılabileceği de açıkça vurgulanmıştır. Örneğin, bu konuda 2002 yılı tarihli Danıştay kararı özetle şöyledir: “... Kullanım süresi dolan ilaçlar için takdir komisyonuna başvurarak değer belirttiği (0 TL) ve yine idarenin bilgisi ve gözetimi dahilinde söz konusu ilaçları imha ettirdiğinin tartışmasız olduğu, ilaçların ekonomik değerinin kalmadığı ve imhasının zorunluluk arz ettiği, idarenin huzurunda imha ettirildiği anlaşılan ilaç girdileri için ödenen katma değer vergisinin anılan yasanın 30/c maddesindeki zayi olan mal kavramı içinde değerlendirilemeyeceğinden indirilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle kabul eden 6. Vergi Mahkemesi’nin 4.03.2002 tarih ve 2002/526 sayılı kararının onanmasına…” Ya Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 28.01.2002 tarihli özelgesine ne demeli? “… Dolayısıyla, imha edilen söz konusu ilaçların alış faturalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılabileceği tabiidir.” Yetmedi ise aynı İdare’nin 18.06.2007 tarihli muktezasının da bu yönde olduğunu hatırlatmakta fayda var. Burada da özetle denilen şu: “… Hasarlı olmaları nedeniyle takdir komisyonlarınca hurda bedeli belirlenen ve bu değer üzerinden satışa konu edilebilen kıymeti düşen malların indirim konusu yapılabileceği tabiidir…” Ve yine; Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın kısa sayılabilecek bir süre önce; 05.05.2009 tarihli muktezasında da; “... İmha edilen ilaçların alış faturalarında gösterilen KDV tutarı indirim konusu yapılabilecektir” cümlesi vardır. Neye göre işlem yapılacak? Şimdi sormak lazım; Vergi mükellefleri yargı kararlarına mı, vergi idaresinin yayımladığı muktezalarına mı yoksa son KDV Genel Tebliği’ne göre mi işlem yapacak? Bu durumda Maliye Bakanlığı’nın 113 No’lu KDV Tebliği’ni tekrar değerlendirmesinde yarar var. Aksi durumda; işletmelerin ilave KDV’yi beyan ettikten sonra konuyu yargıya taşıyıp sonucunu beklemesinden başka seçenekleri kalmıyor. Bir buzağı bir bebeğin beş katından bile daha değerli olabilir mi? Söz konusu yer Türkiye ise durum tam da böyle. Bakanlar Kurulu’nun, hayvancılığın desteklenmesi kapsamında uyguladığı karara göre halen, “kültür ırkı ve kültür ırkı melezi sığır yetiştiren üreticilere, saf ırklar için 350 TL, melez ırklar için 300 TL ve hastalıklardan ari işletmelerdekiler için 400 TL” ödeme yapılıyor. Peki, kamuoyunda “süt parası” olarak bilinen ve yaşaması şartıyla her çocuk için doğum tarihinde geçerli olan ve SGK Yönetim Kurulu’nca belirlenip bakan tarafından onaylanan tarife üzerinden emzirme ödeneği kaç lira, tahmin edebilir misiniz? Biz söyleyelim. Ne yazık ki, emzirme ödeneği 25/12/2008 tarih ve 2009/406 sayılı SGK yönetim kurulu kararı ile 1/1/2010 tarihinden itibaren doğum yapan sigortalılar için 75 TL olarak belirlendi. Sosyal güvenlik reformu ile önce altı ay boyunca asgari ücretin üçte biri olarak süt parası verilmesi öngörülmüşken daha sonra yapılan değişikliklerle oran günümüzde bu rakama kadar düştü. Nasıl, kim daha değerli imiş? Cafer Mahiroğlu: Markayõ satõn almak, marka olmaktan çok daha kõsa ve doğru bir yol diyen tekstilci “Doğumdan dolayı SSK borçlanması yapabilir miyim?” Ekin Kardelen 4-1/a bendi (SSK) kapsamındaki kadın sigortalıların, ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıkları tarihten sonra iki defaya mahsus olmak üzere, doğum yaptıkları tarihten itibaren geçen en fazla iki yıllık süreleri, bu sürede adlarına prim ödenmemiş olması kaydıyla ve çocuklarının yaşaması şartıyla borçlandırılmaktadır. Bu düzenleme ile doğum nedeniyle çalıştığı işinden ayrılmak zorunda kalan kadın sigortalılara doğumdan sonra sigortasız geçirdikleri belli süreleri borçlanarak hizmet olarak değerlenme imkânı sağlanmıştır. Sigortalı kadının doğum nedeniyle çalışamadığı iki yıllık süreyi borçlanabilmesi için; - Doğumdan önce çalışmaya başlayarak sigortalılık şartını yerine getirmesi, - Doğumun çalıştığı işinden ayrıldıktan sonra 300 gün içinde gerçekleşmesi, - Doğumdan sonra adına prim ödenmemesi ve borçlanacağı sürede çocuğunun yaşaması gerekmektedir. Kadın sigortalı, doğumdan sonra iki yıldan daha az bir süreyi çalışmadan geçirmiş ise bu süreleri de borçlanabilecektir. Dolayısıyla ya çalışırken doğum yapılması ya da işten ayrıldıktan sonra 300 gün içinde doğum yapılması halinde borçlanabilirsiniz. Sorularınız için malicozum ism mmo.org.tr ad- resine mail ata- bilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek ce- vaplanacaktır. T ürkiye’de tekstilin çok geliştiğini söyleyen Mahiroğlu, ancak Tür- kiye’deki tekstilcilerin Ortadoğu ve Doğu Bloku ülkelerine yönelerek, “ha- yati bir tehlikeye girdiklerini” ifade etti. Mahiroğlu, “Batıda olmazsanız oradaki cephelerinizi pek koruyamıyorsunuz. Çünkü genelde markalaşma batıdan do- ğuya doğru gidiyor” dedi. İngiltere’deki orta kesime hitap eden birçok markanõn, “Türkiye’de Nişantaşı’nda, sos- yeteye pazarlanmaya çalışıldığını” da söy- leyen Mahiroğlu, bunun çok yanlõş bir strate- ji olduğunu, çünkü doğru alõcõnõn tespit edi- lemediğini belirtti. Markalaşmada küresel- leşmenin önemine dikkat çeken Mahiroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de satılan bir ürünü İngiltere’de satamazsınız. Türklerin kalıp ölçüleriyle bu- radakilerin ölçüsü farklı. Türkiye’de mar- ka bir kurumun Avrupa’ya açılımı da bu kadar kolay olmayacak. Bu anlamda bak- tığınızda kendi ağını kurmuş bir markanın içini boşaltıp kendi kültürünüzü içine yük- lemeniz çok daha doğru mu, evet çok daha doğru. Biz Select’te onu yaptık. 35 yıllık markayı aldık, Türkleştirdik. Türkiye’de mağazamızı açtık. Ama ben Türk halkının benim oradaki mağazalarıma Mango’dan daha çok ilgi göstermesini isterdim.” Cafer Mahiroğlu ayrõca İngiltere’de River Island ve New Look gibi tekstil markalarõ ile rekabet içinde olduklarõnõ söyledi. ki yõl önce batmak üzereyken ‘Select’ adlõ İngiliz kadõn giyim markasõnõ satõn alan Mahiroğlu, aralarõnda yaklaşõk 40 Türk’ün de bulunduğu 2500 kişiyi istihdam ettiğini ve mağaza sayõsõnõn 150’ye ulaştõğõnõ söyledi. Bir buzağı bir bebekten 5 kat daha değerli! DOĞUM NEDENİYLE NASIL BORÇLANILIR?İstihdam dostu büyü(ye)me … B A T I M A R K A L A Ş M A İ Ç İ N F I R S A T TÜBİSAD’õn düzenlediği Uluslarasõ Bilişim Zirvesi’nde bilişimin kalkõnma ve istihdamda oynadõğõ itici rol masaya yatõrõldõ. Türkiye ise IT pazarõnõn önemli bir alõcõsõ olmasõna karşõn ne bilişimde ihracatõnõ arttõrabildi ne de arzu edilen sõçramayõ yapabildi. Bilişimde mehter adımı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle