Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
10 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Gerçekle Yüzleşmek!..
Beşiktaş İskelesi’nin önünde
toplanmışlardı... Ellerinde pankartlar vardı... Ve
dün sabah pek çok gazetede fotoğrafları
yayımlandı...
Hrant Dink davası nedeniyle bir araya
gelmişti hepsi...
Toplumun “gerçekle yüzleşmesini” istiyorlar
onlar!
Çoğunu yakından tanıyordum... Sabahattin
Ali’nin kızı Filiz Ali... Kemal Türkler’in kızı
Nilgün Soydan... Uğur Mumcu’nun kızı
Özgür, Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz, kızı Bengi
Heval Öz... Metin Altıok’un kızı Zeynep
Altaş... Metin Göktepe’nin ablası Meryem
Türkmen... Ve diğerleri...
Adına ister “derin devlet” deyin, ister “devlet
içinde örgütlü silahlı güç...” Ne derseniz deyin,
tanıyorduk katilleri.
Öldürülenler bu ülkenin aydınları, şairleri,
gazetecileri, yazarları, sendikacılarıydı...
Kemal Türkler’in kızı Nilgün’ün fotoğrafına
baktım uzun uzun... Doğan Öz’ün kızı Bengi
Heval’in telefon açıp “Hikmet Ağabey” diyen
sesini duyar gibi oldum... Metin Altıok’un kızı
Zeynep Altaş’ın babasına yazdığı mektupları
anımsadım.
Dostum Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini
Canan Kaftancıoğlu, Hrant Dink’in eşi Rakel
Dink, kızı Delal... Cavit Orhan Tütengil’in kızı
Deniz Tütengil Mazlum... Musa Anter’in oğlu
Dicle...
Ve Filiz Ali’nin çığlığı hâlâ kulaklarımda:
“Artık çoğalmak istemiyoruz. Bizi öldürenlerin
ardındaki örgütlenmeyi ortaya çıkarmakla
yükümlü olan tüm devlet kurumlarını
sorumlu sayıyoruz. Bunu yerine getirmedikleri
sürece onlar gözümüzde hep suçlu kalacaktır.”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yakın tarihimizin
kanlı faili meçhul siyasi cinayetleriyle
yüzleşmeli, bu ayıptan kurtulmalıdır.
Bugüne değin tetikçiler bulunmuştur...
12 Eylül 1980 öncesi işlenen cinayetlerin
aydınlanması için başta Kenan Evren olmak
üzere tüm darbeciler yargılanmalıdır.
1982 Anayasası darbecileri koruyor!
Önce bu anayasa değiştirilmeli!
Sabahattin Ali cinayetini aydınlatmayan bir
devlet, Hrant Dink cinayetini aydınlatabilir mi?
İşte sorun burada düğümleniyor!
Katillerin kahraman gibi dolaştığı bir ülkede
ne Uğur Mumcu cinayetinin ne de Musa
Anter’in öldürülmesinin ardındaki gerçek ortaya
çıkarılabilir.
Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi’nin
bunca yıldır gösterdiği çabayı, Musa Anter’in
oğlu Dicle’nin çığlığını kimse duymuyor.
Peki, Necip Hablemitoğlu cinayeti AKP
döneminde işlenmedi mi?..
Hablemitoğlu cinayeti niçin aydınlatılmıyor?
Dink cinayetinin gizli tanığı duruşmaya
getirilmiyor... Bir güç “benim derin devletime
dokundurtmam” mı demek istiyor?
Gazetelerin birinci sayfalarını kaplayan o
fotoğrafa bakın yeniden...
Filiz Ali’nin konuşmasını bir yerlere not edin.
Dink cinayetinin tetikçilerinin mahkeme
salonunda sergiledikleri davranışları okuyun.
Sonra kendi kendinize sorun:
“Bu toplum neden tepkisiz?”
İçişleri Bakanlığı soruşturması bitti. Dink
cinayetinde ihmal ve sorumlulukları
bulunmadığı gerekçesiyle 19 polis aklandı.
BTK raporunda, Erhal Tuncel’in Hrant’ın
öldürüleceğini İstihbarat’a bildirdiği yazıldığı
halde, Hrant Dink korunmadı. Cinayetin
işleneceğini hem polis hem de jandarma
istihbaratı biliyordu.
Hrant Dink öldürülecek deniliyor ve
öldürülüyor!
Nerede Hrant’ın dostları, neoliberal sözde
demokrat arkadaşları?
Niçin susuyorlar, yazmıyorlar, çizmiyorlar?
Hrant Dink’i vuran tetikçiler, duruşmada
“Meşhur olacam lan” derken; gizli tanık
duruşmaya getirilmiyor.
Kimden cesaret alıyor eli kanlı caniler?
Yaşamın derin sularında “artık çoğalmak
istemiyoruz” diyen Filiz Ali’nin çığlığını duymalı
toplum!
Devlet içinde örgütlü bu çete açığa
çıkarılmalı!
Babaları öldürülen çocuklar için, anneler,
kardeşler için, aydınlık bir Türkiye’yi yaşamak
için...
Hemen şimdi!
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
ÇYDD’den
Ilıcak’a tepki
İstanbul Haber
Servisi - Çağdaş Yaşamõ
Destekleme Derneği
(ÇYDD), Sabah gazetesi
yazarõ Nazlõ Ilõcak’õ,
katõldõğõ televizyon
programõnda
“ÇYDD’deki kõz
öğrencilerin askeri
öğrenciler ile birlikte
kalmasõnõn sağlandõğõ”
yönünde ortaya attõğõ
iddialarõ ispat etmeye
çağõrdõ. ÇYDD Başkanõ
Prof. Aysel Çelikel,
“Nazlõ Ilõcak’õn
suçlamalarõna dayanak
aldõğõ ve hukuka aykõrõ
yolla el konulmuş olan
bilgisayar kayõtlarõ
gerçek olmadõğõ gibi,
yasal olarak delil değeri
de yoktur” açõklamasõnõ
yaptõ.
CHP, Kuzu’yu
şikâyet etti
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Konya Milletvekili
Atilla Kart, TBMM
Anayasa Komisyonu ve
Adalet Komisyonu
üyelerinden oluşan
Karma Komisyonu
Başkanõ ve AKP
İstanbul Milletvekili
Burhan Kuzu’nun
“komisyonun
çalõşmalarõnõ
engellediği, savsakladõğõ
ve sürüncemede
bõraktõğõ” gerekçesiyle
uyarõlmasõ talebiyle
TBMM Başkanlõğõ’na
müracaat ettiklerini
bildirdi. Kart,
“komisyon Başkanõ’nõn,
Komisyon çalõşmalarõnõ
engelleyen anlayõş ve
faaliyetlerine, TBMM
Başkanõ’nõn da iştirak
ettiği oluş şekli ve
süreçten
anlaşõlmaktadõr” dedi.
Erdoğan
tazminat kazandı
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, CHP’nin
Hatay, Mersin ve Niğde
mitinglerindeki
konuşmalarõnda
kendisine “hakaret
ettiği” gerekçesiyle
açtõğõ iki ayrõ davada,
CHP Genel Başkanõ
Deniz Baykal’dan
toplam 20 bin TL
manevi tazminat
kazandõ. Ankara 3.
Asliye Hukuk
Mahkemesi’nde görülen
davalara Erdoğan’õn
avukatõ Muammer
Cemaloğlu ile Baykal’õn
avukatõ İlsu Çatak
katõldõ. Yargõç Hacõ
Ömer Ilgõn, davalarõn
kõsmen kabul edildiğini
belirterek Baykal’õn,
Erdoğan’a, her bir dava
için 10’ar bin TL olmak
üzere, toplam 20 bin TL
manevi tazminat
ödemesine hükmettiğini
açõkladõ.
‘MHP özür
dilemeli’
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
AKP’li kadõn
milletvekilleri, MHP
Milletvekili Osman
Durmuş’un, Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn eşi
Emine Erdoğan’õn
GATA’ya alõnmamasõna
ilişkin sözleri dolayõsõyla
MHP’yi tüm
kadõnlardan özür
dilemeye çağõrdõ.
AKP’li kadõn
milletvekillerinin
imzalarõnõn yer aldõğõ
açõklamada, Durmuş’un
sözleriyle, AKP’li kadõn
milletvekillerini tahkir
ettiğ ileri sürüldü.
‘Eşini getirme dediler’
Demirtaş, 28 Şubat’ta TEKEL eylemine müdahale hazõrlõğõna tepki gösterdi
‘İşçilere darbe planı’
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP lideri Deniz
Baykal, TBMM’de geçen haf-
ta yaşanan kavganõn sorumlu-
sunun Başbakan Tayyip Er-
doğan olduğunu vurgularken
“Kılık kıyafetle ilgili bir ko-
nuyu konuşacaksan, eşinin
üzerinden konuşmayacaksın.
Şikâyet edeceğine, ağlayaca-
ğına çöz. Çözemiyorsan da
sus” dedi.
CHP lideri Baykal, grup top-
lantõsõnda yaptõğõ konuşmada,
Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül’ün Hindistan’a giderken
anayasa değişikliği konusunda
yaptõğõ açõklamalara dikkat
çekerken “330’u bulmaları
imkânsız değildir, ama mil-
lette referanduma gittikleri
zaman yüzde 50’yi bulmala-
rı imkânsızdır. Kendi sıkın-
tılarını çözmeye, kendi dün-
ya görüşlerini dayatmaya yö-
nelik bir arayış içindeler. Bu
kadar demokrasi lafı yapı-
yorsunuz, küçük bir doku-
nulmazlık lafı da edin” dedi.
Baykal, Cumhurbaşkanõ
Gül’ün son dönemde atadõğõ 14
rektörün tümünün üniversite-
lerin tercihi dõşõnda olduğunu,
en dramatik olayõn da İzzet
Baysal Üniversitesi’nde ger-
çekleştiğini anlattõ. Baykal,
sözlerini “Benim örgütüm,
partizanlarım, onu değil bu-
nu istiyor, diye değiştirme
yapmanızı zorunlu kılan 1982
Anayasası mı? Siz despotsa-
nız, hiçbir anayasa sizi de-
mokrat yapamaz” diye sür-
dürdü. Baykal, TBMM’de ge-
çen hafta yaşanan kavganõn
“Aile ve eş tartışmasının kür-
süye yansıması, din istismarı
ve organize saldırı” boyutla-
rõ üzerinde durdu.
‘Kendi gündeme getirdi’
Baykal, “Bu olayda maale-
sef ilk kez Sayın Başbakan,
TRT’de hiç icabı yokken eşiy-
le ilgili bir konuyu kendisi
gündeme getirdi, yanlış bu-
radan başlıyor” dedi. “Kılık
kıyafetle ilgili bir konuyu ko-
nuşacaksan, eşinin üzerin-
den konuşmayacaksın” di-
yen Baykal şöyle konuştu:
“Eşine yönelik hatıralar
anlatarak, üzüntüleri yansı-
tarak muğduriyet psikolojisi
inşa etme, merhamet tale-
binde bulunma konumuna
gelirsen, siyasi tartışmaya
çok yanlış bir boyutu bizzat
sen katmış olursun. Bizim
bildiğimiz, ama şu ana kadar
söylemediğimiz bir başka olay
da, Fransız devlet başkanının
lisanı münasiple, eşini bura-
ya getirme, diye mesaj gön-
dermiş olmasıdır. Chirac, sa-
yın Başbakan’a -sadece kılı-
ğı kıyafeti dolayısıyla- bu ya-
pacağın devlet ziyaretinde
eşini getirme, mesajını verdi.
Bu, bizi de rencide etti; ne
suçlama konusu yaptık, ne si-
yasi tartışma konusu yaptık.
Sen ne açıyorsun bu defter-
leri, sen Başbakansın. Ağla-
yacak, şikâyet edecek, mer-
hamet talep edecek noktada
değilsin; sorunları çözecek
noktadasın. Çözebildiğini çö-
zersin, çözemediğini istismar
etmezsin. Çöz kardeşim
çöz... Şikâyet edeceğine, ağ-
layacağına çöz. Çözemiyorsan
da sus...”
‘Ayrı bir facia’
Başbakan Yardõmcõsõ Bülent
Arınç’õn TBMM Başkanveki-
li Güldal Mumcu’nun odasõna
baskõnõyla ilgili olarak da Bay-
kal, “Ayrı bir faciadır. Se-
lamsız sabahsız rap diye Mec-
lis başkanvekiline kılık kı-
yafet değiştirmesi, dinlenme-
si için tahsis edilmiş özel me-
kâna giriyor. O kişi bir ha-
nımsa asgari nezaket, ahlak,
edep gereği oraya izinsiz,
ruhsatsız girilmez. Meclis’in
efesi, gelmiş talimatını veri-
yor... Sen onu kadın diye sa-
hipsiz mi zannettin? Baş-
kanvekili isterse özür dilerim,
diyor. Sipariş üzerine özür
dilenmez. Bir milletvekili
hakkında da iftira atıyor,
sarhoş, diyor. O hakkında
dedikodu yaptığın kişiye kar-
şı bir vicdani sorumluluk his-
setmiyor musun” açõklamasõ-
nõ yaptõ.
‘Biz o şeytanı biliyoruz’
Baykal, TEKEL işçilerinin
eylemi konusunda “Bakan,
işin içine şeytan karıştı, diyor,
evet işin içinde bir şeytan
var, biz o şeytanı biliyoruz.
PKK karışmış, diyorlar. İçi-
ne PKK karışsaydı, Ha-
bur’daki gibi karşılarlardı”
dedi.
Ermeni açõlõmõ konusundaki
gelişmelerle ilgili olarak da
Baykal, “Sıfır ihtilaf, diyor ya,
herkesle dost olacak ya... İh-
tilafı kaldırmak bizim eli-
mizdeyse ihtilafı biz yarat-
mışız demektir. Eğer biz ya-
ratmadıysak, o zaman ihtila-
fı kaldırmak; bizim başka-
larının yarattığı ihtilafı haz-
metmemiz anlamına gelir”
görüşünü dile getirdi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakanlõk, CHP
Genel Başkanõ Deniz Bay-
kal’õn, önceki Fransa Cum-
hurbaşkanõ Jacques Chirac’õn
Başbakan Tayyip Erdoğan’a
“Eşini buraya getirme” diye
mesaj gönderdiği iddialarõnõ
yalanlayarak Baykal’õ özür di-
lemeye çağõrdõ.
Başbakanlõk’tan yapõlan ya-
zõlõ açõklamada, Baykal’õn, dün-
kü grup toplantõsõnda yaptõğõ
konuşmasõnda “Başbakan ve
eşleri hakkında asılsız ve cid-
diyetsiz iftiralarda bulundu-
ğu” savunuldu. Açõklamada
şöyle denildi: “Hiçbir ülkenin
devlet yetkilisi, hiçbir zaman
Türkiye Cumhuriyeti’nin
Başbakanı’na böyle bir mesaj
göndermeye cüret edemez.
Türkiye Cumhuriyeti’nin
Başbakanı da böyle bir mesaj
aldığında buna sessiz kal-
maz... Bahsedilen tarihte, ya-
ni 19 Temmuz 2004’te döne-
min Fransa Başbakanı Sayın
Raffarin’in davetlisi olarak,
Sayın Başbakanımız eşleriy-
le birlikte Fransa’ya resmi bir
ziyaret yapmıştır.”
Başbakanlõk’õn açõklamasõ-
na karşõn, Erdoğan, Chirac ile
20 Temmuz’da bir araya gelir-
ken eşi Emine Erdoğan o tarihte
Ankara’daydõ. Anadolu Ajan-
sõ 20 Temmuz 2004’te saat
16.02’de abonelerine geçtiği
haberde, Emine Erdoğan’õn
“Kardeş Aile Projesi” çerçe-
vesinde özürlü 4 kardeşin ya-
şadõğõ bir eve konuk olduğunu
yazmõştõ. Emine Erdoğan’õn
Fransa’ya gitmemesi 20 Tem-
muz 2004 tarihli gazetelere
“Son anda vazgeçtiler” şek-
linde yansõmõştõ. O gün ya-
yõmlanan haberlere göre Emi-
ne Erdoğan ismi protokolde
olmasõna rağmen son anda ka-
tõlmadõ. Bunun üzerine heyet-
teki 3’ü türbanlõ 4 bakan eşinin
de bu gezide yer almadõğõ ifa-
de edildi. Haberlerde, son da-
kika değişikliğinde Fransa’da-
ki türban tartõşmalarõnõn da et-
kili olduğu yorumu yapõldõ.
Başbakanlõk ise gece yaptõ-
ğõ ikinci açõklamayla ilk açõk-
lamasõnõ “düzeltti.” İlk açõk-
lamada bir tarih hatasõ olduğu
belirten Başbakanlõk, “Sayın
Başbakan ve Sayın Emine
Erdoğan 19 Temmuz 2004
değil, 12 Temmuz 2008 tari-
hinde Fransa’yı birlikte zi-
yaret etmişlerdir. Ziyaret ta-
rihine ilişkin bu düzeltme dı-
şında açıklama aynen geçer-
lidir” denildi.
‘Menuniyetle ağırlarız’
Fransa Büyükelçiliği yetki-
lileri ise tartõşmayla ilgli ola-
rak “Türk liderlerinin eşleri
geçmişte olduğu gibi bundan
sonra da memnuniyetle ağır-
lanacaklardır. Paris’e bun-
dan sonra yapılacak ziyaret-
lerde Türk liderlerin eşleri yi-
ne memnuniyetle karşılana-
caktır” açõklamasõnõ yaptõ.
Baykal’ın
iddiasına
sert yanıt
‘EŞİNİ GETİRME’
Baykal, TBMM’deki kavganõn, eş ve aile tartõşmasõyla, din istismarõ tartõşmasõnõn
birbirine girmesi nedeniyle çõktõğõnõ belirtti. Olayõn sorumlusunun Erdoğan olduğunu
belirten Baykal, ‘‘Şikâyet edeceğine, ağlayacağõna çöz. Çözemiyorsan da sus” dedi.
Cumhurbaşkanõ’nõn rektör atamalarõndaki tutumuna dikkat çeken Baykal, ‘‘Siz
despotsanõz, hiçbir anayasa sizi demokrat yapamaz” diye konuştu.
Habur
kazõlarõ
sonuçsuz
DİYARBAKIR (Cumhu-
riyet Bürosu) - İtirafçõ Yıl-
dırım Beğler’in iki işadamõ-
nõn öldürülerek Şõrnak’õn Si-
lopi ilçesindeki Habur Sõnõr
Kapõsõ’na gömüldüğü yönün-
deki açõklamalarõ üzerine baş-
lanan kazõlar tamamlandõ.
Kazõlarda herhangi bir ve-
riye ulaşõlamazken Şõrnak
Baro Başkanõ Nuşirevan El-
çi, “Kazılardan bir sonuç
çıkmaması bizi iki açıdan
düşündürüyor. Beğler, ba-
ro olarak son aylarda faili
meçhul cinayetler ile ilgili
yaptığımız çalışmaları sa-
bote etmek amacıyla birileri
tarafından konuşturularak,
çalışmalarımız boşa çıka-
rıldı. Ya da Beğler, birile-
rinin işlediği suçları örtbas
etmek için bilinçli olarak
yanlış bilgi verdi. Her iki ih-
timalde de bizler faili meç-
hul cinayetler ile ilgili ça-
lışmalarımızı sonuna ka-
dar devam ettirme kararlı-
lığındayız.”
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - BDP
Genel Başkanõ Selahattin Demirtaş, Başba-
kan Tayyip Erdoğan’õn TEKEL işçilerine 28
Şubat’ta “müdahale” sinyali verdiğine dikkat
çekerek “Başbakan herhalde 28 Şubat’ın
kendisinde yarattığı travma nedeniyle de ol-
sa gerek, 28 Şubat’ta TEKEL işçilerine dar-
be yapılacağını söylüyor” dedi.
BDP Genel Başkanlõğõ’na seçilen Demirtaş,
ilk Meclis grup toplantõsõnõ dün
gerçekleştirdi. Grup toplantõsõnda
partisinin genel merkezine yapõ-
lan “pompalı tüfekli” saldõrõya
değinen Demirtaş, faillerin yaka-
lanmasõndan memnuniyet duy-
duklarõnõ, ancak bu olayõn arka-
sõndaki karanlõk güçlerin de mut-
laka aydõnlatõlmasõ gerektiğini
ifade etti.
Hükümetin anayasa değişikliği
konusundaki tutumunu da eleşti-
ren Demirtaş, Cumhurbaşkanõ
Abdullah Gül’ün yeni anayasa
konusunda Meclis’teki “tarihi
fırsatın kaçtığı” yönündeki söz-
lerinin asõl muhatabõnõn AKP ol-
duğunu ifade etti.
Anayasa taslağõnõn başõna ge-
lenlerin hükümetin “Kürt açılı-
mı”nõn da başõna geldiğini belir-
ten Demirtaş, çeşitli toplum ke-
simlerinin artõk, “İnşallah AKP
bizim için de açılım başlatmaz”
diye dua ettiğini, çünkü hangi kesim hakkõn-
da açõlõm yapõlsa, başõna bir iş geldiğini ifade
etti. Bu kapsamda yapõlan Alevi çalõştayõnõn
da beklentileri karşõlamadõğõnõ kaydeden De-
mirtaş, “Alevi çalıştayının, Alevileri sisteme
entegre etmeyi amaçlayan sinsi bir çalışma
olduğu ortaya çıkmıştır. Alevi çalıştayı,
Alevilerin AKP’lileştirilmeye çalışıldığı bir
girişim olmuştur” diye konuştu.
TBMM Genel Kurulu’nda geçen hafta ya-
şanan kavgaya da değinen Demirtaş, Emine Er-
doğan’õn GATA’ya alõnmamasõnõ onaylama-
dõklarõnõ belirterek, “Başbakan’ın mağdur sı-
fatıyla konuşması kabul edilir değil. Özrü
kabahatinden büyük. Sayın Emine Erdo-
ğan’ın o sorunu yaşamaması için sorunu
çözmesi gereken sizsiniz” de-
di. Başbakan Yardõmcõsõ Bülent
Arınç’õn TBMM Başkanvekili
Güldal Mumcu’ya yönelik tav-
rõnõ da “etik dışı” ve “erkek
egemen siyaset anlayışının
yansıması” olarak değerlendi-
ren Demirtaş, Arõnç’õn kendi
partisinin kadõn milletvekilleri-
ne yönelik de benzer tavõr ser-
gilediğini söyledi.
TEKEL işçilerinin süren ey-
lemiyle ilgili hükümetten gelen
son açõklamalarõ eleştiren De-
mirtaş, “Hükümet acaba hava
operasyonu yapmayı mı dü-
şünüyor, F-16’larla,
Skorsky’lerle Kızılay’ın gö-
beğine hava operasyonu mu
yapacak?” dedi. Erdoğan’õn
müdahale için 28 Şubat’õ işaret
etmesini de “28 Şubat bir şey-
ler hatırlatıyor herhalde, o
travmanın etkisiyle 28 Şu-
bat’ta TEKEL işçilerine darbe yapmayı
planlıyor” sözleriyle değerlendiren Demirtaş,
“Ama artık geçti o günler... Türkiye’nin iş-
çisi, Türk’üyle, Kürt’üyle, Lazıyla Kızılay
Meydanı’nda kardeşlik, barış türküsü söy-
lüyorsa darbe günleri geçmiş demektir” gö-
rüşünü dile getirdi.
Nurettin
Demirtaş, çeşitli
toplum
kesimlerinin artõk,
“İnşallah AKP
bizim için de
açõlõm başlatmaz”
diye dua ettiğini
söyledi.
CHP lideri Baykal, grup toplantısının ardından TEKEL işçileriyle bir araya geldi. (AA)
‘Türk diplomatlar istemedi’
Gazeteci Mehmet Ali Birand, CHP lideri
Deniz Baykal’õn, Emine Erdoğan’la ilgili id-
dialarõna yeni bir boyut kazandõrdõ.
Kanal D Haber’de konuya ilişkin yorumun-
da, “Deniz Baykal’ın sözünü ettiği olayın
içinde yaşadım. İlk defa İsmet Berkan Radi-
kal’de de açıkça yazmıştı” diyen Birand,
şöyle konuştu: “Başbakan OECD’nin Dö-
nem Başkanı olarak Paris’e gidip, kısa da
olsa resmi bir gezi yapacaktı. Devlet Baş-
kanı, Baykal’ın dediği gibi Sarkozy değil,
Chirac idi. Fransızlar değil, bizim diplo-
matik çevrelerimizden şu söylendi: ‘Fran-
sa’da da türban ve burka tartõşõlõyor. Üstelik
Türkiye’nin AB’ye adaylõğõ geliyor. Emine
Hanõm gelirse, bu tartõşmalar yön değiştirebi-
lir ve ilk resmi ziyaret türban gölgesinde ka-
lõr...’ Doğruyu söyleyelim, Fransa ‘Emine
Hanõm gelmesin’ demedi. Üstelik, resmi zi-
yaretlerde Fransız protokolü türbanlı veya
çarşaflı dahi olsa hiç umursamaz. Öyle ol-
saydı, sonraki ziyaretlerde Sarkozy, Emine
Hanım’ın elini sıkmaz, Cumhurbaşkanı
Gül’ün eşinin elini öpmezdi.”
Baykal, bir ziyaret öncesi Chirac’õn, Erdoğan’a ‘eşinizi getirmeyin’ ricasõnda bulunduğunu söyledi