22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 10 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Gerçekle Yüzleşmek!.. Beşiktaş İskelesi’nin önünde toplanmışlardı... Ellerinde pankartlar vardı... Ve dün sabah pek çok gazetede fotoğrafları yayımlandı... Hrant Dink davası nedeniyle bir araya gelmişti hepsi... Toplumun “gerçekle yüzleşmesini” istiyorlar onlar! Çoğunu yakından tanıyordum... Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali... Kemal Türkler’in kızı Nilgün Soydan... Uğur Mumcu’nun kızı Özgür, Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz, kızı Bengi Heval Öz... Metin Altıok’un kızı Zeynep Altaş... Metin Göktepe’nin ablası Meryem Türkmen... Ve diğerleri... Adına ister “derin devlet” deyin, ister “devlet içinde örgütlü silahlı güç...” Ne derseniz deyin, tanıyorduk katilleri. Öldürülenler bu ülkenin aydınları, şairleri, gazetecileri, yazarları, sendikacılarıydı... Kemal Türkler’in kızı Nilgün’ün fotoğrafına baktım uzun uzun... Doğan Öz’ün kızı Bengi Heval’in telefon açıp “Hikmet Ağabey” diyen sesini duyar gibi oldum... Metin Altıok’un kızı Zeynep Altaş’ın babasına yazdığı mektupları anımsadım. Dostum Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini Canan Kaftancıoğlu, Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, kızı Delal... Cavit Orhan Tütengil’in kızı Deniz Tütengil Mazlum... Musa Anter’in oğlu Dicle... Ve Filiz Ali’nin çığlığı hâlâ kulaklarımda: “Artık çoğalmak istemiyoruz. Bizi öldürenlerin ardındaki örgütlenmeyi ortaya çıkarmakla yükümlü olan tüm devlet kurumlarını sorumlu sayıyoruz. Bunu yerine getirmedikleri sürece onlar gözümüzde hep suçlu kalacaktır.” Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yakın tarihimizin kanlı faili meçhul siyasi cinayetleriyle yüzleşmeli, bu ayıptan kurtulmalıdır. Bugüne değin tetikçiler bulunmuştur... 12 Eylül 1980 öncesi işlenen cinayetlerin aydınlanması için başta Kenan Evren olmak üzere tüm darbeciler yargılanmalıdır. 1982 Anayasası darbecileri koruyor! Önce bu anayasa değiştirilmeli! Sabahattin Ali cinayetini aydınlatmayan bir devlet, Hrant Dink cinayetini aydınlatabilir mi? İşte sorun burada düğümleniyor! Katillerin kahraman gibi dolaştığı bir ülkede ne Uğur Mumcu cinayetinin ne de Musa Anter’in öldürülmesinin ardındaki gerçek ortaya çıkarılabilir. Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi’nin bunca yıldır gösterdiği çabayı, Musa Anter’in oğlu Dicle’nin çığlığını kimse duymuyor. Peki, Necip Hablemitoğlu cinayeti AKP döneminde işlenmedi mi?.. Hablemitoğlu cinayeti niçin aydınlatılmıyor? Dink cinayetinin gizli tanığı duruşmaya getirilmiyor... Bir güç “benim derin devletime dokundurtmam” mı demek istiyor? Gazetelerin birinci sayfalarını kaplayan o fotoğrafa bakın yeniden... Filiz Ali’nin konuşmasını bir yerlere not edin. Dink cinayetinin tetikçilerinin mahkeme salonunda sergiledikleri davranışları okuyun. Sonra kendi kendinize sorun: “Bu toplum neden tepkisiz?” İçişleri Bakanlığı soruşturması bitti. Dink cinayetinde ihmal ve sorumlulukları bulunmadığı gerekçesiyle 19 polis aklandı. BTK raporunda, Erhal Tuncel’in Hrant’ın öldürüleceğini İstihbarat’a bildirdiği yazıldığı halde, Hrant Dink korunmadı. Cinayetin işleneceğini hem polis hem de jandarma istihbaratı biliyordu. Hrant Dink öldürülecek deniliyor ve öldürülüyor! Nerede Hrant’ın dostları, neoliberal sözde demokrat arkadaşları? Niçin susuyorlar, yazmıyorlar, çizmiyorlar? Hrant Dink’i vuran tetikçiler, duruşmada “Meşhur olacam lan” derken; gizli tanık duruşmaya getirilmiyor. Kimden cesaret alıyor eli kanlı caniler? Yaşamın derin sularında “artık çoğalmak istemiyoruz” diyen Filiz Ali’nin çığlığını duymalı toplum! Devlet içinde örgütlü bu çete açığa çıkarılmalı! Babaları öldürülen çocuklar için, anneler, kardeşler için, aydınlık bir Türkiye’yi yaşamak için... Hemen şimdi! hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 ÇYDD’den Ilıcak’a tepki İstanbul Haber Servisi - Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği (ÇYDD), Sabah gazetesi yazarõ Nazlõ Ilõcak’õ, katõldõğõ televizyon programõnda “ÇYDD’deki kõz öğrencilerin askeri öğrenciler ile birlikte kalmasõnõn sağlandõğõ” yönünde ortaya attõğõ iddialarõ ispat etmeye çağõrdõ. ÇYDD Başkanõ Prof. Aysel Çelikel, “Nazlõ Ilõcak’õn suçlamalarõna dayanak aldõğõ ve hukuka aykõrõ yolla el konulmuş olan bilgisayar kayõtlarõ gerçek olmadõğõ gibi, yasal olarak delil değeri de yoktur” açõklamasõnõ yaptõ. CHP, Kuzu’yu şikâyet etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, TBMM Anayasa Komisyonu ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonu Başkanõ ve AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu’nun “komisyonun çalõşmalarõnõ engellediği, savsakladõğõ ve sürüncemede bõraktõğõ” gerekçesiyle uyarõlmasõ talebiyle TBMM Başkanlõğõ’na müracaat ettiklerini bildirdi. Kart, “komisyon Başkanõ’nõn, Komisyon çalõşmalarõnõ engelleyen anlayõş ve faaliyetlerine, TBMM Başkanõ’nõn da iştirak ettiği oluş şekli ve süreçten anlaşõlmaktadõr” dedi. Erdoğan tazminat kazandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP’nin Hatay, Mersin ve Niğde mitinglerindeki konuşmalarõnda kendisine “hakaret ettiği” gerekçesiyle açtõğõ iki ayrõ davada, CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’dan toplam 20 bin TL manevi tazminat kazandõ. Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davalara Erdoğan’õn avukatõ Muammer Cemaloğlu ile Baykal’õn avukatõ İlsu Çatak katõldõ. Yargõç Hacõ Ömer Ilgõn, davalarõn kõsmen kabul edildiğini belirterek Baykal’õn, Erdoğan’a, her bir dava için 10’ar bin TL olmak üzere, toplam 20 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmettiğini açõkladõ. ‘MHP özür dilemeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP’li kadõn milletvekilleri, MHP Milletvekili Osman Durmuş’un, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn eşi Emine Erdoğan’õn GATA’ya alõnmamasõna ilişkin sözleri dolayõsõyla MHP’yi tüm kadõnlardan özür dilemeye çağõrdõ. AKP’li kadõn milletvekillerinin imzalarõnõn yer aldõğõ açõklamada, Durmuş’un sözleriyle, AKP’li kadõn milletvekillerini tahkir ettiğ ileri sürüldü. ‘Eşini getirme dediler’ Demirtaş, 28 Şubat’ta TEKEL eylemine müdahale hazõrlõğõna tepki gösterdi ‘İşçilere darbe planı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP lideri Deniz Baykal, TBMM’de geçen haf- ta yaşanan kavganõn sorumlu- sunun Başbakan Tayyip Er- doğan olduğunu vurgularken “Kılık kıyafetle ilgili bir ko- nuyu konuşacaksan, eşinin üzerinden konuşmayacaksın. Şikâyet edeceğine, ağlayaca- ğına çöz. Çözemiyorsan da sus” dedi. CHP lideri Baykal, grup top- lantõsõnda yaptõğõ konuşmada, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Hindistan’a giderken anayasa değişikliği konusunda yaptõğõ açõklamalara dikkat çekerken “330’u bulmaları imkânsız değildir, ama mil- lette referanduma gittikleri zaman yüzde 50’yi bulmala- rı imkânsızdır. Kendi sıkın- tılarını çözmeye, kendi dün- ya görüşlerini dayatmaya yö- nelik bir arayış içindeler. Bu kadar demokrasi lafı yapı- yorsunuz, küçük bir doku- nulmazlık lafı da edin” dedi. Baykal, Cumhurbaşkanõ Gül’ün son dönemde atadõğõ 14 rektörün tümünün üniversite- lerin tercihi dõşõnda olduğunu, en dramatik olayõn da İzzet Baysal Üniversitesi’nde ger- çekleştiğini anlattõ. Baykal, sözlerini “Benim örgütüm, partizanlarım, onu değil bu- nu istiyor, diye değiştirme yapmanızı zorunlu kılan 1982 Anayasası mı? Siz despotsa- nız, hiçbir anayasa sizi de- mokrat yapamaz” diye sür- dürdü. Baykal, TBMM’de ge- çen hafta yaşanan kavganõn “Aile ve eş tartışmasının kür- süye yansıması, din istismarı ve organize saldırı” boyutla- rõ üzerinde durdu. ‘Kendi gündeme getirdi’ Baykal, “Bu olayda maale- sef ilk kez Sayın Başbakan, TRT’de hiç icabı yokken eşiy- le ilgili bir konuyu kendisi gündeme getirdi, yanlış bu- radan başlıyor” dedi. “Kılık kıyafetle ilgili bir konuyu ko- nuşacaksan, eşinin üzerin- den konuşmayacaksın” di- yen Baykal şöyle konuştu: “Eşine yönelik hatıralar anlatarak, üzüntüleri yansı- tarak muğduriyet psikolojisi inşa etme, merhamet tale- binde bulunma konumuna gelirsen, siyasi tartışmaya çok yanlış bir boyutu bizzat sen katmış olursun. Bizim bildiğimiz, ama şu ana kadar söylemediğimiz bir başka olay da, Fransız devlet başkanının lisanı münasiple, eşini bura- ya getirme, diye mesaj gön- dermiş olmasıdır. Chirac, sa- yın Başbakan’a -sadece kılı- ğı kıyafeti dolayısıyla- bu ya- pacağın devlet ziyaretinde eşini getirme, mesajını verdi. Bu, bizi de rencide etti; ne suçlama konusu yaptık, ne si- yasi tartışma konusu yaptık. Sen ne açıyorsun bu defter- leri, sen Başbakansın. Ağla- yacak, şikâyet edecek, mer- hamet talep edecek noktada değilsin; sorunları çözecek noktadasın. Çözebildiğini çö- zersin, çözemediğini istismar etmezsin. Çöz kardeşim çöz... Şikâyet edeceğine, ağ- layacağına çöz. Çözemiyorsan da sus...” ‘Ayrı bir facia’ Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn TBMM Başkanveki- li Güldal Mumcu’nun odasõna baskõnõyla ilgili olarak da Bay- kal, “Ayrı bir faciadır. Se- lamsız sabahsız rap diye Mec- lis başkanvekiline kılık kı- yafet değiştirmesi, dinlenme- si için tahsis edilmiş özel me- kâna giriyor. O kişi bir ha- nımsa asgari nezaket, ahlak, edep gereği oraya izinsiz, ruhsatsız girilmez. Meclis’in efesi, gelmiş talimatını veri- yor... Sen onu kadın diye sa- hipsiz mi zannettin? Baş- kanvekili isterse özür dilerim, diyor. Sipariş üzerine özür dilenmez. Bir milletvekili hakkında da iftira atıyor, sarhoş, diyor. O hakkında dedikodu yaptığın kişiye kar- şı bir vicdani sorumluluk his- setmiyor musun” açõklamasõ- nõ yaptõ. ‘Biz o şeytanı biliyoruz’ Baykal, TEKEL işçilerinin eylemi konusunda “Bakan, işin içine şeytan karıştı, diyor, evet işin içinde bir şeytan var, biz o şeytanı biliyoruz. PKK karışmış, diyorlar. İçi- ne PKK karışsaydı, Ha- bur’daki gibi karşılarlardı” dedi. Ermeni açõlõmõ konusundaki gelişmelerle ilgili olarak da Baykal, “Sıfır ihtilaf, diyor ya, herkesle dost olacak ya... İh- tilafı kaldırmak bizim eli- mizdeyse ihtilafı biz yarat- mışız demektir. Eğer biz ya- ratmadıysak, o zaman ihtila- fı kaldırmak; bizim başka- larının yarattığı ihtilafı haz- metmemiz anlamına gelir” görüşünü dile getirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakanlõk, CHP Genel Başkanõ Deniz Bay- kal’õn, önceki Fransa Cum- hurbaşkanõ Jacques Chirac’õn Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Eşini buraya getirme” diye mesaj gönderdiği iddialarõnõ yalanlayarak Baykal’õ özür di- lemeye çağõrdõ. Başbakanlõk’tan yapõlan ya- zõlõ açõklamada, Baykal’õn, dün- kü grup toplantõsõnda yaptõğõ konuşmasõnda “Başbakan ve eşleri hakkında asılsız ve cid- diyetsiz iftiralarda bulundu- ğu” savunuldu. Açõklamada şöyle denildi: “Hiçbir ülkenin devlet yetkilisi, hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’na böyle bir mesaj göndermeye cüret edemez. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı da böyle bir mesaj aldığında buna sessiz kal- maz... Bahsedilen tarihte, ya- ni 19 Temmuz 2004’te döne- min Fransa Başbakanı Sayın Raffarin’in davetlisi olarak, Sayın Başbakanımız eşleriy- le birlikte Fransa’ya resmi bir ziyaret yapmıştır.” Başbakanlõk’õn açõklamasõ- na karşõn, Erdoğan, Chirac ile 20 Temmuz’da bir araya gelir- ken eşi Emine Erdoğan o tarihte Ankara’daydõ. Anadolu Ajan- sõ 20 Temmuz 2004’te saat 16.02’de abonelerine geçtiği haberde, Emine Erdoğan’õn “Kardeş Aile Projesi” çerçe- vesinde özürlü 4 kardeşin ya- şadõğõ bir eve konuk olduğunu yazmõştõ. Emine Erdoğan’õn Fransa’ya gitmemesi 20 Tem- muz 2004 tarihli gazetelere “Son anda vazgeçtiler” şek- linde yansõmõştõ. O gün ya- yõmlanan haberlere göre Emi- ne Erdoğan ismi protokolde olmasõna rağmen son anda ka- tõlmadõ. Bunun üzerine heyet- teki 3’ü türbanlõ 4 bakan eşinin de bu gezide yer almadõğõ ifa- de edildi. Haberlerde, son da- kika değişikliğinde Fransa’da- ki türban tartõşmalarõnõn da et- kili olduğu yorumu yapõldõ. Başbakanlõk ise gece yaptõ- ğõ ikinci açõklamayla ilk açõk- lamasõnõ “düzeltti.” İlk açõk- lamada bir tarih hatasõ olduğu belirten Başbakanlõk, “Sayın Başbakan ve Sayın Emine Erdoğan 19 Temmuz 2004 değil, 12 Temmuz 2008 tari- hinde Fransa’yı birlikte zi- yaret etmişlerdir. Ziyaret ta- rihine ilişkin bu düzeltme dı- şında açıklama aynen geçer- lidir” denildi. ‘Menuniyetle ağırlarız’ Fransa Büyükelçiliği yetki- lileri ise tartõşmayla ilgli ola- rak “Türk liderlerinin eşleri geçmişte olduğu gibi bundan sonra da memnuniyetle ağır- lanacaklardır. Paris’e bun- dan sonra yapılacak ziyaret- lerde Türk liderlerin eşleri yi- ne memnuniyetle karşılana- caktır” açõklamasõnõ yaptõ. Baykal’ın iddiasına sert yanıt ‘EŞİNİ GETİRME’ Baykal, TBMM’deki kavganõn, eş ve aile tartõşmasõyla, din istismarõ tartõşmasõnõn birbirine girmesi nedeniyle çõktõğõnõ belirtti. Olayõn sorumlusunun Erdoğan olduğunu belirten Baykal, ‘‘Şikâyet edeceğine, ağlayacağõna çöz. Çözemiyorsan da sus” dedi. Cumhurbaşkanõ’nõn rektör atamalarõndaki tutumuna dikkat çeken Baykal, ‘‘Siz despotsanõz, hiçbir anayasa sizi demokrat yapamaz” diye konuştu. Habur kazõlarõ sonuçsuz DİYARBAKIR (Cumhu- riyet Bürosu) - İtirafçõ Yıl- dırım Beğler’in iki işadamõ- nõn öldürülerek Şõrnak’õn Si- lopi ilçesindeki Habur Sõnõr Kapõsõ’na gömüldüğü yönün- deki açõklamalarõ üzerine baş- lanan kazõlar tamamlandõ. Kazõlarda herhangi bir ve- riye ulaşõlamazken Şõrnak Baro Başkanõ Nuşirevan El- çi, “Kazılardan bir sonuç çıkmaması bizi iki açıdan düşündürüyor. Beğler, ba- ro olarak son aylarda faili meçhul cinayetler ile ilgili yaptığımız çalışmaları sa- bote etmek amacıyla birileri tarafından konuşturularak, çalışmalarımız boşa çıka- rıldı. Ya da Beğler, birile- rinin işlediği suçları örtbas etmek için bilinçli olarak yanlış bilgi verdi. Her iki ih- timalde de bizler faili meç- hul cinayetler ile ilgili ça- lışmalarımızı sonuna ka- dar devam ettirme kararlı- lığındayız.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - BDP Genel Başkanõ Selahattin Demirtaş, Başba- kan Tayyip Erdoğan’õn TEKEL işçilerine 28 Şubat’ta “müdahale” sinyali verdiğine dikkat çekerek “Başbakan herhalde 28 Şubat’ın kendisinde yarattığı travma nedeniyle de ol- sa gerek, 28 Şubat’ta TEKEL işçilerine dar- be yapılacağını söylüyor” dedi. BDP Genel Başkanlõğõ’na seçilen Demirtaş, ilk Meclis grup toplantõsõnõ dün gerçekleştirdi. Grup toplantõsõnda partisinin genel merkezine yapõ- lan “pompalı tüfekli” saldõrõya değinen Demirtaş, faillerin yaka- lanmasõndan memnuniyet duy- duklarõnõ, ancak bu olayõn arka- sõndaki karanlõk güçlerin de mut- laka aydõnlatõlmasõ gerektiğini ifade etti. Hükümetin anayasa değişikliği konusundaki tutumunu da eleşti- ren Demirtaş, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün yeni anayasa konusunda Meclis’teki “tarihi fırsatın kaçtığı” yönündeki söz- lerinin asõl muhatabõnõn AKP ol- duğunu ifade etti. Anayasa taslağõnõn başõna ge- lenlerin hükümetin “Kürt açılı- mı”nõn da başõna geldiğini belir- ten Demirtaş, çeşitli toplum ke- simlerinin artõk, “İnşallah AKP bizim için de açılım başlatmaz” diye dua ettiğini, çünkü hangi kesim hakkõn- da açõlõm yapõlsa, başõna bir iş geldiğini ifade etti. Bu kapsamda yapõlan Alevi çalõştayõnõn da beklentileri karşõlamadõğõnõ kaydeden De- mirtaş, “Alevi çalıştayının, Alevileri sisteme entegre etmeyi amaçlayan sinsi bir çalışma olduğu ortaya çıkmıştır. Alevi çalıştayı, Alevilerin AKP’lileştirilmeye çalışıldığı bir girişim olmuştur” diye konuştu. TBMM Genel Kurulu’nda geçen hafta ya- şanan kavgaya da değinen Demirtaş, Emine Er- doğan’õn GATA’ya alõnmamasõnõ onaylama- dõklarõnõ belirterek, “Başbakan’ın mağdur sı- fatıyla konuşması kabul edilir değil. Özrü kabahatinden büyük. Sayın Emine Erdo- ğan’ın o sorunu yaşamaması için sorunu çözmesi gereken sizsiniz” de- di. Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu’ya yönelik tav- rõnõ da “etik dışı” ve “erkek egemen siyaset anlayışının yansıması” olarak değerlendi- ren Demirtaş, Arõnç’õn kendi partisinin kadõn milletvekilleri- ne yönelik de benzer tavõr ser- gilediğini söyledi. TEKEL işçilerinin süren ey- lemiyle ilgili hükümetten gelen son açõklamalarõ eleştiren De- mirtaş, “Hükümet acaba hava operasyonu yapmayı mı dü- şünüyor, F-16’larla, Skorsky’lerle Kızılay’ın gö- beğine hava operasyonu mu yapacak?” dedi. Erdoğan’õn müdahale için 28 Şubat’õ işaret etmesini de “28 Şubat bir şey- ler hatırlatıyor herhalde, o travmanın etkisiyle 28 Şu- bat’ta TEKEL işçilerine darbe yapmayı planlıyor” sözleriyle değerlendiren Demirtaş, “Ama artık geçti o günler... Türkiye’nin iş- çisi, Türk’üyle, Kürt’üyle, Lazıyla Kızılay Meydanı’nda kardeşlik, barış türküsü söy- lüyorsa darbe günleri geçmiş demektir” gö- rüşünü dile getirdi. Nurettin Demirtaş, çeşitli toplum kesimlerinin artõk, “İnşallah AKP bizim için de açõlõm başlatmaz” diye dua ettiğini söyledi. CHP lideri Baykal, grup toplantısının ardından TEKEL işçileriyle bir araya geldi. (AA) ‘Türk diplomatlar istemedi’ Gazeteci Mehmet Ali Birand, CHP lideri Deniz Baykal’õn, Emine Erdoğan’la ilgili id- dialarõna yeni bir boyut kazandõrdõ. Kanal D Haber’de konuya ilişkin yorumun- da, “Deniz Baykal’ın sözünü ettiği olayın içinde yaşadım. İlk defa İsmet Berkan Radi- kal’de de açıkça yazmıştı” diyen Birand, şöyle konuştu: “Başbakan OECD’nin Dö- nem Başkanı olarak Paris’e gidip, kısa da olsa resmi bir gezi yapacaktı. Devlet Baş- kanı, Baykal’ın dediği gibi Sarkozy değil, Chirac idi. Fransızlar değil, bizim diplo- matik çevrelerimizden şu söylendi: ‘Fran- sa’da da türban ve burka tartõşõlõyor. Üstelik Türkiye’nin AB’ye adaylõğõ geliyor. Emine Hanõm gelirse, bu tartõşmalar yön değiştirebi- lir ve ilk resmi ziyaret türban gölgesinde ka- lõr...’ Doğruyu söyleyelim, Fransa ‘Emine Hanõm gelmesin’ demedi. Üstelik, resmi zi- yaretlerde Fransız protokolü türbanlı veya çarşaflı dahi olsa hiç umursamaz. Öyle ol- saydı, sonraki ziyaretlerde Sarkozy, Emine Hanım’ın elini sıkmaz, Cumhurbaşkanı Gül’ün eşinin elini öpmezdi.” Baykal, bir ziyaret öncesi Chirac’õn, Erdoğan’a ‘eşinizi getirmeyin’ ricasõnda bulunduğunu söyledi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle