22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA 4 HABERLER İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Aynı Hatta İki Tren’ Uluslararası medyada İran’la ilgili haberleri izlemeye çalışırken gözümün önünde “aynı hatta birbirine doğru ilerleyen iki tren” görüntüsü canlandı. AKP hükümetinin dış politikası, nükleer enerjiyi (ve silah programını) sürdürmeye kararlı İran “treniyle”, İran’ın bu programını gerekirse zora başvurarak durdurmaya kararlı ABD-Avrupa “treni” arasında sıkışacak gibi görünüyor. ‘İflas’ diyenler olursa… Böyle bir durumda birileri, “iflastan” söz ederlerse bence haksızlık etmiş olmayacaklar. Son yılların egemen söylemine göre, AKP hükümeti, önce Prof. Davutoğlu’nun danışmanlığında, sonra da bizzat Dışişleri Bakanı olarak yönetimi altında önemli hamleler yapmaya, Ortadoğu’da Türkiye’nin “yumuşak gücünü” arttırmaya, etki alanını genişletmeye başlamıştı. ABD savunma çevrelerinde Prof. Davutoğlu, gelmiş geçmiş en önemli dışişleri bakanı, Türkiye’nin Kissinger’i olarak niteleniyordu. Ne ki biz hem Kissinger’in Vietnam Savaşı’ndaki, Şili’de Pinochet darbesindeki rolünü düşünerek hem de “hiper/pro/aktivitenin” sonuç almak anlamına gelmediğini bilerek Prof. Davutoğlu’na aynı güveni göstermekte acele etmiyorduk. Kissinger benzetmesini bir kenara bırakarak dış politikada alınan sonuçlara kısaca bakarsak, acele etmemekle iyi yaptığımızı görüyoruz. Sanırım şuradan başlayabiliriz: Türkiye, Suriye ve İsrail arasında arabuluculuk yaparak ABD ve Batı açısından bölgede vazgeçilmez ülke olduğunu kanıtlayacaktı. Şimdi bu arabulucuk bitti. İsrail ile ilişkiler kopma noktasında, Batı’da, birileri “Türkiye’yi kim kaybetti?” gibisinden yorumlar yayımlarken New York’taki Eurasia Group’un Başkanı Ian Bremmer 2009 yılı değerlendirmesinde “Kötüye dönüşen iyi haberler listesinin başında Türkiye geliyor” diyebiliyor. Bir diğer dış politika zaferi de “Ermenistan açılımı” olacaktı. Böylece Rusya - Gürcistan savaşının ardından başbakanıyla bir refleks, cumhurbaşkanıyla bir başka refleks gösterir konumuna düşen Türkiye, hem bu bulanık görüntüyü aşarak kuzeye doğru etki alanını genişletecekti hem de “soykırım” sorununu rafa kaldıracaktı. Ermenistan açılımının da bugün başarıyla sonuçlandığını söylemek olanaklı değil. Dahası bu arada, bölgedeki “kardeş ülkemiz” Azerbaycan’la ilişkiler soğudu ve garip bir rastlantıyla, oradan aldığımız gazın fiyatı aniden yüzde150 oranında artıverdi. Kürt açılımını da Suriye ve İran ama özellikle Kuzey Irak bağlantıları bağlamında dış politika ile ilişkilendirebiliriz. Bu açılım da bir yere gidemeden duvara tosladı, yerini parti kapatma, tutuklama dalgasına bıraktı. Dahası, dış basında, örneğin Newsweek gibi tüm dünyada çok satan dergilerde Türkler ve Kürt arasındaki etnik gerginliklerin arttığına, daha önce görülmemiş düşmanlıklara, hatta çatışmalara yol açtığına ilişkin yorumlara, kimi çevrelerde AKP hükümetinin “demokratikleştirme” sicilinin yeniden gözden geçirilmesine yol açmaya başladı. Başbakan’ın son ABD ziyaretinin, Obama görüşmesinin de, gezinin arkasından basına yansıyanlardan, dahası yansıyamayanlardan, en iyimser deyişle “amaçlanan başarı düzeyine” ulaşılamadığını da biliyoruz. ABD sertleşirken Geçen haftalarda gelişmeler, “trenlerin” hızlanmaya başladığını düşündürüyor. İran, balistik füze denemeleri yaptı, uzaya roket gönderdi, nihayet uranyum saflaştırma sürecini hızlandırmaya başladı; Avrupa Birliği’nin eleştirilerine karşın rejim muhaliflerini de idam etmeye devam ediyor. Bunlardan İran’ın nükleer enerji projesi bağlamında geri adım atmamaya kararlı olduğunu anlıyoruz. ABD tarafındaysa, dış politika çevrelerinde İran’a karşı “önce kapsamlı yaptırımlar sonra askeri müdahale” davullarını çalanların sayısı giderek artıyor. Senato İç Güvenlik Komisyonu Başkanı Senatör Lieberman, ya sert ekonomik yaptırımlar ya askeri müdahale” (Haaretz, 06/02) diyor. İngiltere’de gelecek seçimlerde hükümete gelmesi beklenen Muhafazakâr Parti’nin savunma bakanı adayı, askeri müdahaleye destek vereceklerini açıklıyor (The Daily Telegraph, 08/02). Obama yönetiminin de İran konusunda sertleşmeye doğru attığı adımlar Bush dönemini anımsatmaya başlıyor. ABD, Körfez ülkelerine erken uyarı radarları, füze savunma sistemleri kurarak “İran füzelerine karşı bir ortak harekât sistemi” (Los Angeles Times, 31/01)oluşturmayı amaçlıyor; Basra Körfezi’ndeki varlığını da arttırıyor. Başkanın Ulusal Güvenlik Danışmanı General James Jones, Münih Konferansı’nda İran’ın uranyum zenginleştirme programını “Batı’nın ortak güvenliğine yönelik en büyük tehlike” olarak niteliyor. Konferansta konuşan Almanya Dışişleri Bakan Yardımcısı da aynı düşüncede… Aynı günlerde, ABD Savunma Bakanı Gates’in bölgedeki en yakın “stratejik”/“model” ortağı Türkiye’den katkı beklediği, İran sınırına yakın bir yere erken uyarı radar sistemi yerleştirmek istedikleri bildiriliyor. Bana, bu trenler birbirlerine çarpmadan önce AKP hükümetinin dış politikasına çarpacaklar gibi geliyor. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com ‘Kavga’ sonrasõnda meydan okudu: MHP sõralarõna 1 metre yaklaşan, ne olacağõnõ görecek MHP lideri sõnõrõ çizdiANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçelii, partisinin grup toplantõ- sõnda, TBMM Genel Kurulu’nda geçen hafta yaşanan kavgayla ilgi- li AKP ve Başbakan Tayyip Erdo- ğan’a yüklendi. Çõkan kavgada, partisine yönelik ağõr itham ve eleştirilerde bulunul- duğunu belirten Bahçeli, Erdoğan’õn “kıpkırmızı” bir çehreyle kürsüye geldiğini ve AKP milletvekillerinin de yerlerinden kalkarak Erdoğan’õn “işa- ret ettiği” MHP grubuna yönelip fiili saldõrõ gerçekleştirmek istedikle- rini söyledi. Bahçeli, “Bütün bu ge- lişmeler olurken olayın tahrikçisi Erdoğan ise grubunu kendi rezil- likleri ile baş başa bırakıp Genel Kurul dışına kaçmıştır” dedi. Partisine yönelik AKP saldõrõsõnõn temelinde “MHP’siz siyaset ara- yışlarının” yattõğõnõ kaydeden Bah- çeli, “Bugün bizi demokrasi karşı- tı gibi sunmaya çalışanlar ne tesa- düftür ki 28 Şubat denilen dayat- maların doğrudan doğruya ürünü olup bu kirli dönemin hedeflenen sonucu oluşmuş kadrolardır” diye konuştu. Bahçeli şunlarõn söyledi: “Hükü- met Washington masalarına yüz sürerken, aman dilerken, deliğe sü- pürmeyin diye yalvarırken bunu şerefine konduramayıp eleştiren bir AKP’liye rast gelen var mıdır? Yıllardan beri Palikaryaların, Er- meni komitacıların, Brüksel ko- miserlerinin aşağılamalarına kar- şı haysiyet mücadelesi verenine tanık olan var mıdır? Vereceğimiz cevap hayır ise AKP’nin yanlışla- rı bizim doğrularımızdır. Biliniz ki doğru yerdeyiz, doğruları söylü- yoruz, doğruların peşindeyiz. Mil- liyetçi Harekete karşı oluşan şer cephesinin ve ihanet ittifakının da nedeni budur. PKK’ye, haçlı ka- lıntılarına boyun eğenler, teslim olanlar, şimdi Meclis içinde milli- yetçi hareketi sindirme arayışına girmişlerdir. Türkiyemiz üzerinde hesabı olanları hepsi, haçlı zihni- yeti, Müslüman katili, Türk düş- manı, insanlık kasabı, milletimiz- den ve coğrafyamızdan intikam al- mak isteyenlerin tamamı Başba- kan’ın arkasında kuyruğa dizil- mişken bunu alçaklık sayıp bir kez olsun ayaklanmış bir AKP millet- vekili ile karşılaştınız mı?” Yaşananlarõn Meclis zemininde meydana gelen bir “taşkınlık” değil, Türk milleti ile “hesaplaşma” oldu- ğunu kaydeden Bahçeli, “Bunun adı 9. haçlı seferidir. Ve yerlerinden kalkarak MHP sıralarına yana- şanlar ise son bir hamle yapmaya çalışan yorgun ve tükenmiş haçlı kalıntıları gibidir” diye konuştu. ‘Ayağınızı denk alın’ Partili milletvekillerine de “ku- şatmayı yaracak ve milleti yalan- dan, dolandan istismardan ve soy- gundan kurtacak olan sizlersiniz” diye seslenen Bahçeli, bu nedenle de hedefte partisinin milletvekillerinin ol- duğunu ifade etti. MHP olarak bu bas- kõlardan yõlmayacaklarõnõ belirten Bahçeli, “Niyet sahipleri ayakları- nı denk alsınlar, kuru tehditlere pa- buç bırakmayacağız. Ve nereden gelirse gelsin, her türlü saldırıyı da anında def edeceğiz. Milliyetçi ha- reket sıralarına bundan sonra 1 metre yaklaşanlar, ne olacağını gö- recek!” diye konuştu. AKP’nin Alpaslan Türkeş’i bile Ermenistan’la ilişkiler konusunda “kirli siyasetleri” için istismar mal- zemesi yaptõğõnõ belirten Bahçeli, daha önce Türkeş’i ağzõndan düşür- meyen Başbakan’õn şimdi, onu ve par- tisini “faşist” olmakla suçladõğõna dik- kat çekti. “Bu ağız AKP’deki PKK ağzıdır” diyen Bahçeli, Erdoğan’õ, “İmralı canisi” ile “ortak ağızla” ko- nuşmakla suçladõ. Kavgayla ilgili medyanõn haber ve yorumlarõnõ eleştirmeyi de sürdüren Bahçeli, “Milliyetçi ülkücü irade, elindeki medya imkânlarını hükü- met emrine tahsis etmiş medya patronlarını, bunların papağanı olmuş yazar ve yorumcuları asla af- fetmeyecektir” dedi. BAŞBAKAN ERDOĞAN ‘Bahçeli faşizmin teorisyeni’ Erdoğan, Danõştay’õn katsayõ kararõnõn “akla, mantõğa ve vicdana aykõrõ” olduğunu ileri sürerken, MHP lideri Devlet Bahçeli’yi faşizmin teorisyeni ve pratisyeni olmakla suçladõ. Deniz Baykal’õn da yaşõnõn kemale erdiğini söyleyen Erdoğan, jübilesini muhalefet lideri olarak yapacağõnõ savundu. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, dün partisinin grup toplantõ- sõnda gündemdeki konu- lara ilişkin değerlendir- melerde bulundu. Üniversitelerin şekil, kõ- lõk kõyafet, sakal bõyõk tar- tõşmalarõyla anõlmasõnõn yükseköğretim kurumla- rõna çok büyük haksõzlõk olduğunu belirten Erdo- ğan, Danõştay’õn imam- hatip liseleriyle ilgili kat- sayõ kararõnõ eleştirdi. Meslek liselerinin, ideo- lojik bakõş açõsõyla öte- lenmesi, üvey evlat mua- melesiyle dõşlanmasõnõn ülkenin geleceğine vurul- muş acõmasõz bir darbe olarak gördüğünü kayde- den Erdoğan, “Bunun ne evrensel hukuk değer- leriyle, çağdaş normlar- la örtüşen ne de Türki- ye’nin gerçekleriyle uyumlu bir yanı vardır. Bu akla da, mantığa da vicdana da aykırıdır” dedi. ‘1 metre’ yanıtı MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli’nin “MHP sıralarına 1 met- reden fazla yaklaşan bundan sonra ne olaca- ğını görecek” sözlerini eleştiren Erdoğan, Bah- çeli’nin açõklamasõnõ tõp dünyasõndaki ilgililere ha- vale ettiğini söyledi. Bah- çeli’nin AKP’lileri “haç- lı ordusu”na benzetmesi- ni “densiz bir yaklaşım” olarak nitelendiren Erdo- ğan, “Sayın Bahçeli, be- nim faşizmi bilmediğimi söylüyor. Sayın Bahçeli, biz faşizmi sizin kadar iyi bilmeyiz. Çünkü siz hem teorisyenisiniz hem de bu işin pratisyenisiniz. Açıklayın da milliyetçilik adı altında nasıl kafa- tasçılığı yapıldığını her- kes daha iyi anlasın” di- ye konuştu. CHP lideri Deniz Bay- kal’õ da eleştiren Erdo- ğan, Baykal’õn iktidarõn yolunun milletle diyalog yolundan geçtiğini anla- dõğõnõ, ancak yanlõş anla- dõğõnõ savunan Erdoğan, “Sayın Baykal’ın hır- çınlığını anlıyoruz. Ya- şı artık kemale erdi, kemalden de öte artık cemale erdi. Bu seçim- de iktidara ulaşamazsa jübilesini müzmin bir muhalefet olarak ya- pacak” dedi. Hamzaçebi: KDGM butik müsteşarlõk EMİNE KAPLAN ANKARA - Başbakan Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliğinde 330’u bulmakta sõkõntõ olabileceğini be- lirterek “330’u bulamazsak bu siya- si açıdan çok büyük bir sıkıntı ge- tirir, partimiz açısından zayıflık görüntüsü doğurur” dedi. Başbakan Erdoğan, önceki gece milletvekilleriyle 8 saat süren bir toplantõ yaptõ. Bazõ mil- letvekillerinin anayasa değişik- liğini gündeme getirmeleri üze- rine Erdoğan, “Anayasa deği- şikliğini benden daha çok is- teyen olmaz. Ancak hesabı kitabı iyi yap- mamız lazım. 330’u garanti edersek, önü- müzü görürsek getiririz. Halkoyla- ması için 330 ile 367 arasında bir oy gerekiyor. Referandum aşamasına gelirse sorun olmaz, halkın vereceği karardan korkmuyoruz” dedi. Erdo- ğan’õn “Sizce 330’u bulabilir miyiz” sorusu üzerine, salondan “buluruz, bu- luruz” sesleri yükseldi. TBMM Adalet Komisyonu Başkanõ Ahmet İyimaya, eski Başbakan Bülent Ecevit’in bir anayasa değişikliği oylamasõnda mil- letvekillerine açõk oy kullandõrdõğõnõ anõmsatarak “Biz de bunu yapalım” de- di. Erdoğan, İyimaya’nõn önerisine “O olmaz” yanõtõnõ verdi. Bazõ milletve- killerinin “Bağımsız milletvekilleri var” demeleri üzerine Erdoğan, bir partinin daha desteğinin olmasõ gerek- tiğini söyleyerek anayasa değişikliği için uygun zemini bekleyeceklerini be- lirtti. Milletvekilleri, Erdoğan’õn BDP’yi kastettiğini söylediler. Ankara milletvekili Zekai Özcan, demokratik açõlõm sürecinin durdurul- masõnõ isteyerek sürecin ayrõşmaya dö- nüşmeye başladõğõnõ söyledi. Erdoğan, “Süreci durdurmak bir yana, daha da hızlandıracağız. Ne pahasına olursa ol- sun sonuna kadar gideceğiz” dedi. Jandarmanın görev alanı polise Toplantõda milletvekillerine bilgi ve- ren İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, EMAS- YA protokolünün kaldõrõldõğõnõ, şimdi de birçok yerde jandarmanõn görev alanlarõnõn polise devredilmesine yö- nelik çalõşma yapõldõğõnõ söyledi. Ata- lay, “Bu konudaki düzenlemeleri va- liler ayarlıyor. İstanbul Beylikdüzü, Bahçeşehir, Esenyurt, Ankara Esen- boğa Havalimanı ve Pursaklar’da bu uygulamaya geçildi” dedi. AHMET ŞEFİK TRABZON - AKP’nin, faili meçhul cinayetlerle ilgili Meclis araştõrma önergesini reddetmekle demokratikleş- me konusunda samimiyetsizliğini orta- ya koyduğunu belirten CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, TBMM İçişleri Komisyonu’ndan geçen Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlõğõ’nõ (KDGM) “butik müsteşarlık” olarak nitelendirdi. Hamzaçebi, KGDM ile ilgili tasarõ- nõn geçen haziranda Meclis’e getirile- bileceğini, ancak hükümetin “Kürt açılımı” nedeniyle bunu yapmadõğõnõ belirtti. Açõlõm konusunda atõlan bazõ adõmlarõn kamuoyundan destek görme- si üzerine müsteşarlõğõn yeniden gün- deme getirildiğini anõmsatan Hamzaçe- bi, “Silahlı Kuvvetler üzerine yazılan bazı senaryolar nedeniyle AKP’nin mağdur olduğu psikolojisi topluma yayılmaya çalışılırken öte taraftan bu tasarıyla terörle mücadelede san- ki ciddi yeni bir adım atılmış gibi bir izlenim verilmektedir” diye konuştu. KDGM’yi “butik müsteşarlık” olarak nitelendiren Hamzaçebi, “Müsteşarlı- ğın toplam personel sayısı 94 kişi. Bunun yüzde 10’u yönetici. Bir bu- tik müsteşarlık, yani kamuda örneği gözükmeyen butik, şirin bir müste- şarlık. Belki de Gaziosmanpaşa, Ka- vaklıdere gibi lüks mağazaların ol- duğu semtlerden bir bina da tutabi- lir” dedi. ‘İsmi ile kapsamı ilgisiz’ Toplam personel sayõsõ 94 olan bir teşkilatta ana personel sayõsõndan çok daha fazla sayõda sözleşmeli çalõşanõn istihdamõnõn kabul edilmesinin olanak- sõz olduğunu ifade eden Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu, te- rörle mücadelenin arkasına sığına- rak yapamazsınız. Bu müsteşarlığın her şeyden önce ismi ile kapsamı arasında herhangi bir ilinti yoktur.” Hamzaçebi, faili meçhul cinayetle- rin araştõrõlmasõna ilişkin araştõrma önergesinin, muhalefetin desteğine karşõn, iktidar partisinin oylarõyla reddedilmesine de tepki gösterdi. Hamzaçebi, “Demokratik açılım, Türkiye’nin daha çok demokratik- leşmesi, geçmişiyle hesaplaşmasını gerektirmiyor mu? Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını ge- rektirmiyor mu? Bu konuda Mec- lis neden bir irade ortaya koymak- tan çekiniyor, daha doğrusu, ikti- dar partisi neden bunun önüne bir engel oluşturuyor?” diye konuştu. ‘YETKİKARMAŞASI’ Fırat: Ülkede demokrasi yok ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana Sanayici İşadamlarõ Derneği’nin (AD- SİAD) önceki akşam Sey- han Oteli’nde düzenlediği toplantõda konuşan AKP Ada- na Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, sanayicilerin eleştirilerine yanõt verdi. Adanalõ sanayicilerin Teş- vik Yasasõ’na yönelik olum- suz düşüncelerine katõldõğõnõ söyleyen Fõrat, “Bu teşviğin birçok yanlış yönü var” de- di. Sanayicilerin eleştirileri üzerine tekrar söz alan Fõrat şöyle konuştu: “Biz demo- kratik bir ülke değiliz, çün- kü anayasamız öyle yazıyor. Diyor ki, ‘siz demokratik bir ülke değilsiniz.’ Eğer ege- menlik kayıtsız şartsız mil- letin dedikten sonra döner ‘bu egemenliği milletin seç- miş olduğu ve millete hesap vermek zorunda olan ku- rumlar kullanõr’ derseniz bu- nun adı demokrasidir ama bizim anayasamız öyle yaz- mıyor. Bizim anayasamız diyor ki, iş bu egemenliği anayasada belirtilen ku- rum ve kuruluşlar kullanır. O zaman kim kullanacak bunu. Hangi kurumlar var o anayasanın içinde. Ben epey baktım. Yasama var, seçimle geliyor. Yürütme var, yasamanın içinden çı- kıyor. Yargı var, onu da anladım. Ama ondan son- ra çevirdiğim zaman başka kurumlar çıktı karşıma. YÖK çıktı. TRT çıktı. Hâ- kimler ve Savcılar Yüksek Kurulu çıktı, Milli Güven- lik Kurulu çıktı. Çıktı oğlu çıktı. Demokrasinin temel özelliği, egemenlik yetkisi- ni belli bir süre halktan alan ve o süre sonunda he- sabını halka verecek olan rejime denilir.” Başbakan, AKP milletvekilleriyle yaptõğõ toplantõda, anayasa değişikliğinde 330 sõkõntõsõndan söz etti, AKP milletvekilleri ‘açõk oy’ önerisinde bulundu Erdoğan’dan ‘fire’ itirafı MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, Meclis’te geçen hafta yaşanan kavgada, AKP milletvekillerini parti grubunun üzerine saldõrttõğõnõ belirttiği Başbakan Tayyip Erdoğan’a sert tepki gösterdi. Bahçeli, “MHP sõralarõna 1 metre yaklaşan, bundan sonra ne olacağõnõ görecek” diyerek meydan okudu. Savcıdan yalanlama İstanbul Haber Servisi - Taraf gazetesi muha- biri Mehmet Baransu’nun savcõlõğa teslim etti- ği “Balyoz Güvenlik Harekât Planõ belgeleri- nin Adli Tõp Kurumu’na gönderildiği” yönün- deki haber, soruşturma savcõlõğõ tarafõndan ya- lanlandõ. Savcõ Mehmet Berk, adli tõp ile ilgili bir şey yapmadõklarõnõ ifade ederek, “5 bin sayfa, 60 klasöre yakõn evrağõ hukuki olarak tasnif ve tespit etme aşamasõndayõz” dedi. Gençoğlu’nun tutukluluğuna itiraz ESKİŞEHİR(Cumhuriyet) - Eskişehir İl Jan- darma Komutanõ Kõdemli Albay Recep Gen- çoğlu’nun avukatõ Erol Halka, müvekkili hak- kõndaki tutuklamanõn kaldõrõlmasõ için itirazda bulundu. Halka, gizli tanõk ifadelerinden yola çõkõldõğõnõ belirterek “Gizli tanõk ifadelerinden yola çõkõlmõştõr. Tanõklar da şaibelidir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle