21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 31 EK M 2010 PAZAR 20 KÜLTÜR ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Doha’da Osmanlılar Sergisi... Dünyadaki müzeler içinde beni en çok heyecanlandıranlardan biri Katar’ın başkenti Doha’daki İslam Eserleri Müzesi... Anımsayacaksınız, usta mimar I. M. Pei’nin bu şaheserini daha önce bu sayfalarda sizlere eşsiz bir mücevher diye tanıtmıştım. Önceki gün bu müzede bir sergi açıldı: “Osmanlıların Dünyasına Bir Yolculuk” başlıklı serginin açılışına dünyanın birçok ülkesinden gazeteciler davet edildi. Aralarında ben de vardım… Sergiye geçmeden önce bu müzenin bir Türk firmasınca inşa edildiğini belirtmeliyim. Katar Ulusal Kongre Sarayı’nı yapan Baytur gerçekleştirdi bu yapıyı da... Batı’nın Doğu’ya bakışı Hayır, adının önerdiği kadar büyük bir sergi değildi. Serginin küratörü Olga Nefedova, aynı zamanda Doha’daki Oryantalizm Müzesi’nin yöneticisiydi. Sergiyi daha çok bu müzedeki, eserleri değerlendirmek ve sergilemek üzere kurmuştu. Ama Amsterdam’daki Rijk Müzesi’nden, Hollanda ve İngiltere’deki özel koleksiyonlardan ciddi sayıda eser vardı. Hayır, Türkiye’den eser istenmemişti. Sergi, bir “yolculuk” olarak düşünüldüğünden elinizdeki bir “harita” broşürle geziyordunuz. İlginç bir yerleştirme benimsenmişti: Düz bir çizgi üzerinde ilerleyen 4 duvar/ 4 Pano… İlkinde kent teması (İstanbul). 2 Portreler (Osmanlı Sultanları). 3 Ansızın temayı unutup “Sanatçı” başlığı altında Jean Baptist Vanmour’un en ünlü oryantalist tabloları. 4 “Tarih” başlığı altında 17. yüzyıldan başlayıp Melling gravürlerine uzanan güncel yaşam ve tarihi olayları konu alan tablolar… Bölümler arasındaki kapılardan geçip paralel çağdaş etkinlik ya da “müdahalelere” ulaşıyorsunuz: Örneğin Hollandalı çağdaş sanatçı Bas Princen’in İstanbul fotoğrafları; İngiliz ressam Vanessa Hodgkinson’un, Vanmour tablolarındaki figürleri yeniden yorumlayıp betimlemesi… Son bölümde ise tabloların gerçekliğiyle, günümüzde İstanbul’un gerçekliği arasında gidip gelmeye çalışan bir film… 16. yüzyıldan günümüze “Oryantalist” akımın başeserlerini bir araya getiren sergide Batı dünyasının Doğu’ya bakışını görüyorduk. Elbet tüm önyargıları, varsayımlarıyla birlikte… Oryantalizm nereye? Rijks Müzesi’nden, Avrupa’daki özel koleksiyonlardan ve Doha Oryantalist Müze’den gelen eserleri, kitaplardan değil de asıllarını görmek heyecan vericiydi. Serginin üzerine kurulduğu “yolculuk” kavramı, hele hele “Osmanlıların Dünyasına Yolculuk” iddiası ve serginin bunu ne denli gerçekleştirdiği elbet tartışılabilirdi. Bir de şu var: Edward Said’i tanıdıktan, okuduktan sonra oryantalizm akımına önceki gibi bakmamız olanaksız… Batı’nın, Doğu’yu “gördüğünden” çok, “görmek istediği gibi” tanımlaması… 1001 Gece Masalları’nın gizemi, erotizmi, mistisizmi ve büyüsü… Şark esrarının dumanı, tütsüsü, buğusu… Barbarlara değilse de vahşi olana, bilinmeyene duyulan merak, korku… Hani farklı olanı iyiden iyiye “ötekileştirme” durumu… Hepsi mevcut. Resim sanatında değilse de özellikle siyaset sahnesinde oryantalizm hâlâ devam ediyor. Doha’daki sergide belki de buna bir vurgu, bir eleştiri bekliyordum, ama beklediğimi bulamadım. Örneğin keşke o dar kapılardan geçip ulaştığımız paralel “etkinliklerde / müdahalelerde” yine Batı’nın çağdaş sanatçılarına değil de Doğu’nun ya da Türkiye’nin çağdaş sanatçılarına yer verilebilseydi… (Örneğin, İnci Eviner’in Nev Galeride’ki sergisi Melling’in Haremi üzerine kurduğu işi, daha doğrusu oryantalizme başkaldırışı amiyane deyişle cuk otururdu!) Sergi 24 Ocak 2011’e dek sürecek…Yolunuz oralara düşerse sakın kaçırmayın! [email protected] faks:0212 247 16 50 [email protected] ‘Türk Edebiyatının Cumhurbaşkanı’ Doğan Hızlan’ın, ‘Kültür’ gazetesindeki şaşırtıcı vurgusu: ‘Sol’suz,Türkedebiyatıkalmaz’ FRANKFURT (Cumhuriyet) Cumhu riyet’in Avrupa’daki yazar ve muhabirlerinin öncülüğünde Avrupa’da yayımlanmaya baş layan üç aylık “Kültür” adlı gazetenin ilk sa yısında, son dönem Türk edebiyatının önde gelen eleştirmenlerinden Doğan Hızlan, yaptığı bir saptamayla yeni bir tartışmayı te tiklemiş oldu. Yarım asrı aşkın bir süredir Türk kültür ve sanat dünyasını içinden irde leyen ve Erdal Öz tarafından “Türk Ede biyatının Cumhurbaşkanı” da ilan edilen Doğan Hızlan, sol’un uzaklaştırılması halinde, Türk sanat dünyasından geriye pek bir şey kalmayacağını söyledi. Doğan Hızlan, “Kültür”ün kendisine yö nelttiği, “Sol’u, sol düşünceyi tüm etki ve sonuçlarıyla Türk edebiyat ve sanat dün yasından çekip alırsak, geriye ne kalır? Dik kate değer bir edebiyat kalır mı gerçekten?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Kalmasını is terdim, ama ne yazık ki kalmı yor. Çünkü Türk edebiyatının ve sanatının önemli adları solda. An cak solda veya sağ da olduklarını söy leyemeyeceğimiz birtakım ustaları da çekip alırsak, Türk edebiyatı kal maz. Yalnız ince bir ayar yapalım. Bu ilave ettiğimiz ikinci gruba girenler, solda olmadıkları gibi sağda da değillerdi. Ay rıca solcu edebiyatçılarla bir arada bu lundular, onlarla dostluk ettiler. Sözgeli mi 1940 Toplumcu Gerçekçi Kuşağı ya zarken toplumcu olmayan ama toplumsala değinen iyi edebiyatçılar da vardı. Köy Enstitülerini, burada yetişen yazarları da özellikle anmak gerekir. Bir de eziyet çeken, işlerini kaybeden, aç kalan edebiyatçılar soldandı. Bu gerek çeleri, edebiyat tarihimizi düşündüğümde size hak veriyorum. Zaten siz de yazıla rımdan bu izlenimin çıktığını söylüyor sunuz. Ancak bir hataya düşmemek ge rektiğinin da altını çizmeliyim; bu tama men farazi bir örnek ve açıklamadır. Zi ra öyle bir durumda yetişecek farklı isim lerin neler yapacağını bilemiyoruz. Belki daha etkili isimler de çıkabilirdi.” Üç ayda bir, tabloid boyutta yayımlanan “Kültür”ün ilk sayısında Mustafa Balbay başta olmak olmak üzere tutuklu gazeteciler sorunu ve Batı’nın tutumu da ayrıntılı olarak işlendi. İrfan Ergi, ayrıntılı makalesinde, Ba tı dünyasının ‘gergedanlaştığını’ ileri süre rek, yaşanan hukuk skandallarının demokratik Avrupa medyasında ‘resmen görmezlikten gelindiğinin’ altını çizdi. Uğur Hüküm’ün, 100. doğum yıldönümü nedeniyle bir caz ve gitar cambazı Django Reinhardt’la ilgili geniş yazısı, Mustafa Ke mal Erdemol’un “Aklını Yitiren Türkiye” kitabıyla ilgili geniş söyleşisi, Erdoğan Ka rayel’in dış dünyadaki Türk karikatürüyle il gili vurguları, “Kültür”ün dikkat çeken çalışmaları içinde yer aldı. Yazar ve çevir men Beatrix Ca ner Türk edebi yatının Alman ya’daki “alım lanma biçimle rini” işlerken, yazar Celil Denktaş, Türk izlerinin de bu lunduğu Ham burg’un fotoğ raflar eşliğinde güncel bir port resini çıkardı. Gazetenin il ginç bir bölü münü de Do ğu Alman ta rihçi Johan nes Glas neck’in Tür kiye üzerine yazdığı kitabı ilk kez Federal Alman ya’da yayımlayan yazar ve yayıncı Dr. Pe ter Priskil ile yapılan söyleşi oluşturdu. Dr. Priskil, Türkiye’nin bitirildiğini ve laiklikten sonra bu ülkenin yaşama kudretinin neden kalmayacağını anlattı. Ömer Yaprakkıran’ın yayımladığı ve yayın yönetmenliğini Osman Çutsay’ın üstlendiği Frankfurt merkezli “Kültür”ün ilk sayısında Gültekin Emre, Güray Öz, Selim Yalçıner, Tunçay Kulaoğlu, Defne Gürsoy, Işın Sigel, Zeynel Korkmaz, Kaan Arsla noğlu, M. Bülent Kılıç gibi isimler de ge niş katkıda bulundular. Almanya ve Avusturya’da yaygın dağıtı ma verilirken, Paris ve Brüksel başta olmak üzere Türklerin yoğun bulunduğu kentlere de kısmi dağıtımla giren “Kültür”, Avrupa’da Türkçe kullanan aydınların, aydınlanmanın temel değerleri ekseninde bir toplu çıkış yap ması için yeni bir odak olmayı hedefliyor. Loras Loras (Loras Prodüksiyon) Bu albüm yüzde yüz Konya malı. Al bümün ve projenin adı “Loras”. Proje adını “kumlu tepe” anlamına gelen ve Konya’da bulunan bir dağdan almış. Tek kişilik projenin sahibi ise Ogün Say harman. Ogün Konya’da doğmuş bü yümüş. Ortaokul yıllarında eline geçen amatör bir Ca sio Org hayatını yönlendirmeye yetmiş. Üniversiteyi İs tanbul’da okurken Ali Perret ve Aydın Esen’den ders almış, bilgisayar tabanlı müzikler ve kayıt teknikleri üze rine çalışmalar yapmış. Ailevi nedenlerden dolayı dön düğü memleketinde kendini müziğine ve bir gün çıkar mayı hayal ettiği albümüne vakfetmiş. “Loras”, 11 parçadan oluşan konsept bir albüm, için de ruhi uyanış, sosyal yaşam, yaşam yolu, aşk, özlem, bellek gibi ağır felsefi temalar bulunuyor. Vokaller ba zen İngilizce, bazen de dünyada olmayan bir dilde. Tar zı ise newage, chillout, senfonikprogresif pop ortak çiz gisine ayak basıyor. “Loras”ı yenilikçi ve öncü bir ça lışma olarak göstermek mümkün değil. Ancak inandı ğı ve sevdiği işi yapan, bu uğurda sonsuz özveride bu lunan samimi birinin eseri olarak görebiliriz. [email protected] Brian EnoSmall Craft on a Milk Sea (Warp Records) Brian Eno’nun, Warp Records’tan albüm çıkaracağı haberi duyulur duyul maz müzik dünyasında büyük bir heye can dalgasına neden olmuştu. Ambient müziğin baba sı, deneysel elektronik müziğin en büyük destekleyici lerinden bir plak şirketi ile anlaşırsa elbette beklentiler çok yükselir. Ayrıca albümden iki parçanın internette din lenmesine olanak tanındı. “Horse” ve “2 Forms of An ger”ı kaç defa üst üste dinlediğimi hatırlamıyorum. “Small Craft on a Milk Sea”, ilk anda bende sanki bir ormanda tek başıma yürüyormuşum gibi bir his ya rattı. Albümün dinleyicide bıraktığı duygu, açık ki temel hedefe ulaşılmış. Çünkü Eno ve işbirliği yaptığı müzis yenler Jon Hopkins ile Leo Abrahams’ın amacı, kişi ye özel bir ana, duyguya soundtrack yapmak. Albümdeki parçaların besteleme yoluyla değil, doğaçlama ile orta ya çıkmış olmasının nedeni de bu; bir yeri ya da bir ola yı duyumsatacak sesler olarak düşünülmüş müzik. Ken di içinde barındırdığı duygu geçişleriyle herkesin yaşa ması gereken içsel bir deneyim öneriyor bu albüm... www.zulalkalkandelen.com Fahrelnisa Zeid’in 195053 tarihli yağlıboya soyut tablosu (üstte). Cihat Burak, bir fotoğraftan yola çıkarak, Nadir Nadi ve kız kardeşi Leyla Uşaklıgil’i çocuk luk çağlarında betimlemiş (altta). ANTİK A.Ş ÇAĞDAŞ SANAT ESERLERİ MÜZAYEDESİ Ustalardanbaşyapıtlar Kültür Servisi Antik A.Ş’nin 7 Ka sım Pazar günü saat 14.00’te Swissotel’de düzenleyeceği “Çağdaş Sanat Eserleri Müzayedesi”nde, 1950’den günümüze modern ve çağdaş Türk sanatından baş yapıt niteliğinde eserler satışa sunulacak. Türk resminin Paris’teki en önemli sanatçılarından Mübin Orhon’un 1962 tarihli büyük boyutlu (352x112 cm) soyut ça lışması 900 bin TL açılış fiyatıyla ilk kez satışa su nulurken, Fahrelnisa Ze id’in 195053 tarihli yağ lıboya soyut tablosu 750 bin TL açılış rakamıyla müzayedede yer alacak. Türk resim sanatının us talarının aranılan dönem lerinden yapıtların yer ala cağı müzayededeki eser lerin en ilginçlerinden biri de, Cihat Bu rak’ın, gazetemizin başyazarlarından Na dir Nadi ve kız kardeşi Leyla Uşaklıgil’i çocukluk çağlarında betimleyen tablosu. Burak’ın, büyük olasılıkla bir fotoğraftan 1991’de yaptığı tuval üstüne yağlıboya tablo 50x40,5 cm boyutlarında. 60 bin TL açılış fiyatıyla satışa sunulacak olan “Na dir Nadi ve Kardeşi” adlı resim, iki yıl önce İstanbul Modern’de açılan “Cihat Burak Retrospektifi”nde sergilenmişti. Olgaç Artam’ın yöneteceği müzaye dede, geçen sezon “Mavi Senfoni” adlı yapıtı 2.770.000 TL’ye alıcı bulan Burhan Do ğançay’ın “Kurdeleler” konulu 4 eseri; figün res minin ustalarından Neşet Günal’ın ünlü “Korku luk” resmi; Mehmet Gü leryüz’ün “The Fall” ve “Sarı Oda” adlı hiç gö rülmemiş yapıtları ilk kez sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Alaettin Aksoy’un en önemli yapıtlarından “Mutluluk” ve “Kadın”; Selim Turan’ın Paris dö neminden bir başyapıtı; Ömer Uluç’un “Pembeli Kadın”ı ve farklı dönemlerden yapıtları da müzayadede yer alacak eser ler arasında. Müzayedede satışa sunulacak yapıtlar, 7 Kasım gününe kadar Antik AŞ’nin Maçka’daki binasında sergileniyor. Avrupa’da ilk sayısı yayımlanan “Kültür” gazetesindeki söyleşide Hızlan, “Türk edebiyatı ve sanatının önemli adları solda. Ancak solda ya da sağda olduğunu söyleyemeyeceğimiz birtakım ustaları da çekip alırsak Türk edebiyatı kalmaz” dedi. Jean Baptist Vanmour
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle