18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 24 OCAK 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Susurluk ve Uğur Mumcu... 17 yıl önce yine bir pazar günü... Ankara soğuk ve kar altında... Saat 13.00 sıralarında Işık Kansu’nun telefonuyla acı haberi alıyorum: “Uğur Ağabey’in aracını havaya uçurdular!” Işık, ağlayarak kapatıyor telefonu... Cağaloğlu’ndaki Pembe Konak’tayım o gün... Üst katta odamda tek başıma... Terasa çıkıyorum, kar atıştırıyor. Bir saat sonra karayoluyla Ankara’ya doğru yola çıkıyorum... Akşam üzeri Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’nda temsilcimiz Cüneyt Arcayürek, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Emniyet Genel Müdürü ve Müsteşarı’yla toplantı yapıyoruz. Bize aynen şöyle deniliyor: “Eğer örgüt Türkiye kökenliyse en kısa zamanda katilleri yakalarız... Örgüt dışarıdan geldiyse bulunması biraz zor!” Demek ki ülkemizin asker-sivil istihbarat birimleri içerideki terör örgütlerini yakından izliyor, dışarıdan gelenleri izleyemiyor. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü “Katiller yakalanacak, bu şeref sözüdür” diyorlar. Türkiye’de yer yerinden oynuyor... Uğur Mumcu’nun cenazesine bir milyon insan katılıyor. Uğur’un, Muammer Aksoy’un, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı’nın katilleri yıllar sonra bulundu. Kimdi bunlar? Dinci bir takım! Kimi İran’ın Kum kentinde eğitim almış kişiler... Tetikçilerin arkasındaki “büyük patron” yoktu. Kimileri “Devlet isterse patronu bulur” derken bir noktaya dikkat çekiyordu: “Duvardan bir tuğla çekilirse altında kalırız!” Olayın başından beri “Uğur Mumcu’yu öldürün” buyruğunu verenlerin devletin asker- sivil bürokratları tarafından bilindiğini sanıyorum. Eğer Susurluk’un üzerine gidilip devlet içindeki “silahlı güç” ortaya çıkarılsaydı, bugün Ahmet Taner Kışlalı, Musa Anter, Hrant Dink, Necip Hablemitoğlu, Mehmet Sincar, Behçet Cantürk, Cem Ersever, Savaş Buldan, Hiram Abas, Medet Serhat ve diğerleri yaşıyor olacaklardı. Susurluk Türkiye için bir dönüm noktasıydı... Ne yazık ki olayın üstü örtüldü, “Kurşun atan da kurşun yiyen de kahramandır” denilerek bu olay kapatıldı. Uğur Mumcu cinayetinden sonra, 1994 yılında TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı çok önemli rapor Meclis genel kuruluna indirilmedi, engellendi. Komisyonda olan değişik partilerin milletvekilleri, 1995 seçimlerinde partilerinin listelerinde ya son sıralara konuldu ya da onlara hiç yer verilmedi. O raporda, Hizbullah militanlarının Batman yakınlarında Jandarma Alay Komutanlığı’nda eğitildikleri, korucuların neler yaptıkları, Güneydoğu’daki faili meçhul cinayetler çok açık bir biçimde anlatılıyordu. Şimdi mangalda kül bırakmayan kimi sözde demokrat gazeteciler, Susurluk çetesini savunuyor, “Hizbullah” adı geçtiğinde saçlarını başlarını yolup şöyle diyorlardı: “Müslümanlar insan öldürmez!” Dönemin bakanları, asker-sivil bürokratları “Hizbullah adlı terör örgütü var mı” sorusuna “hayır” yanıtını veriyorlardı. Aydın Engin’i Güneydoğu’ya gönderdi Cumhuriyet. Aydın 14 gün süreyle Hizbullah’ı yazdı. Kimseden ses çıkmadı! Bir Cumhuriyet Savcısı Aydın Engin’i çağırıp şu soruyu yöneltmedi: “Güneydoğu’da faili meçhul cinayetleri Hizbullah’ın işlediğini nereden biliyorsun?” Uğur Mumcu, İslami Hareket ve Hizbullah’ın, devlet tarafından PKK’ye karşı mücadelede kullanılmak için eğitildiğini 1989 yılında yazdı ilk kez... Evet, İslami Hareket’ten daha sonra, devleti yönetenler Hizbullah’ı kullanmaya başladılar. Hizbullahçılar devletin koruması altında yetiştirildi... Bu anlattıklarım belki bir masal gibi gelebilir sizlere. Olayların tanıkları hâlâ yaşıyor... Ben Ergenekon’u bu yüzden önemsemiştim... Bir şeyler oldu, olay dönüp dolaşıp yurtsever üniversite rektörlerine ve bizim Mustafa Balbay’ın günlüklerine uzandı. Önemli bir dava sulandırıldı, bir başka yöne çekildi: “Asker darbe yapacak, AKP’ye sarılın, demokrasiye sahip çıkın!” Türkiye’de Susurluk aydınlatılmadan, faili meçhul cinayetlerin arkasındaki “büyük patron” ortaya çıkarılmaz. En azından ben böyle düşünüyorum... [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 ‘Denetim için senato gerekli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DP Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, 1982 Anayasasõ’nõn TBMM’yi anayasa denetimi altõna soktuğunu belirterek “Anayasa yargõsõ egemen hale geldi. Anayasa Mahkemesi’nin denetimini azaltacak senato gerekli” dedi. Türkiye Genç İşadamlarõ Konfederasyonu’nun 3. Olağanüstü Genel Kurulu’nda konuşan Cindoruk, “Keşke globalleşme hareketine 1982 Anayasasõ ile yakalanmasõydõk. Bu anayasa otoriter bir anayasa. Bu anayasadan herkes şikâyetçi olduğuna göre değişmeli” dedi. ‘Başörtülüler cipe biniyor’ İstanbul Haber Servisi - Partisinin İstanbul’da düzenlediği konferansta konuşan Saadet Partisi (SP) Genel Başkanõ Numan Kurtulmuş, kamunun, birtakõm kişileri zengin etme yeri olarak görüldüğünü belirterek, “Bu geçen hükümet zamanõnda da böyleydi bu hükümet zamanõnda da böyle. Aradaki fark, ciplere şimdi başörtülüler, sakallõlar biniyor önceden başkalarõ biniyordu” dedi. Kurtulmuş, özelleştirmenin “küresel sistemin beylerinin Türkiye’yi kontrol mekanizmasõ” olarak ortaya attõğõnõ, iktidarõn güçlerinin de bunu yabancõlara “rüşvet aracõ” olarak kullandõğõnõ söyledi. MGK’ye Kılıç atandı Haber Merkezi - Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne Beyrut Büyükelçisi Serdar Kõlõç atandõ. Kõlõç’a tebligat Dõşişleri Bakanlõğõ’nca iletildi. NATO uzmanõ da olan Kõlõç, Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu’nun Büyükelçiler Konferansõ’nda örnek verdiği iki isimden biriydi. Kõlõç’õn önümüzdeki hafta Ankara’ya dönerek yeni görevine başlayacağõ bildirildi. Patrikhanelere ziyaret İstanbul Haber Servisi - Barõş ve Demokrasi Partisi (BDP) Meclis Grup Başkanõ Nuri Yaman ile bazõ milletvekilleri, İstanbul Ermeni Patrikhanesi ve Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret etti. BDP milletvekilleri Sebahat Tuncel, Ufuk Uras ve Akõn Birdal ile ziyareti gerçekleştiren Yaman, “Cemaat liderlerimizle ve çeşitli sivil toplum örgütleriyle ve Türkiye’deki bütün halklarõmõzõn, ezilenlerin, dõşlananlarõn ve ötekileştirilen insanlarõn sorunlarõyla ilgilenmek ve onlarõ Meclis’e taşõmak üzere bir çalõşma başlattõk” dedi. Hazõrlanan kitapçõkta, Habur’da yaşananlarla ilgili eleştirilere yanõt verildi AKP’denÖcalan’lõsavunma EMİNE KAPLAN ANKARA - AKP, Kürt açõlõmõnõ il ve ilçe örgütlerine anlatmak üzere ha- zõrladõğõ kitapçõkta, Habur’da 34 PKK’liye özel muamele yapõlmadõğõnõ savunurken, terör örgütü başõ Ab- dullah Öcalan’õ örnek gösterdi. Ki- tapçõkta, “Gerekli hallerde farklı mahallerde özel amaçlarla sorgu- lama ve yargılama yapılabilir. Şu anda Ergenekon davasının Siliv- ri’de görülmesi, Abdullah Öca- lan’ın yargılanması bunun en tipik örneklerindendir” denildi. AKP’nin Kürt açõlõmõyla ilgili ola- rak hazõrladõğõ “Soruları ve Cevap- larıyla Demokratik Açılım Süreci, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” adlõ kitapçõkta, CHP ve MHP’nin açõlõmla ilgili politikasõ eleştirilir- ken, savcõ ve hâkimin Kandil ve Mahmur Kampõ’ndan gelenler için Habur’a gitmesi savunuldu. Kitap- çõkta, Diyarbakõr Valiliği’nin Diyar- bakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na yaptõğõ başvuru üzerine güvenlik ge- rekçesiyle savcõlarõn Habur sõnõr ka- põsõna gittikleri belirtilerek “Gelen 34 kişiden 29’u kayıtlara göre suçsuz bulunmuş ve hemen serbest bıra- kılmış, diğer 5 kişi için mahkeme kurulmamış, sadece Silopi’den ge- len hâkimin kararıyla bu kişiler de serbest bırakılmıştır” denildi. Hâkim ve savcõlarõn bağõmsõz yargõnõn men- suplarõ olduğuna dikkat çekilen ki- tapçõkta, “Hükümetin talimatı veya baskısı ile hareket etmeleri söz ko- nusu olamaz. Bu uygulama ilk ve son uygulama değildir. Gerekli hal- lerde farklı mahallerde özel amaç- larla sorgulama ve yargılamalar ya- pılabilir. Şu anda Ergenekon da- vasının Silivri’de görülmesi, Ab- dullah Öcalan’ın yargılanması bu- nun en tipik örneklerindendir” gö- rüşü savunuldu. ‘Arızaları gidermek’ Açõlõmla kimseye bir şey verilme- diği, arõzalarõ gidermenin taviz vermek anlamõna gelmeyeceği kaydedilen kitapçõkta, “Bir insanın anadilini ko- nuşması, öğrenmesi, öğretmesi, kendisinden sonraki nesillere ak- tarmak için gayret içerisinde ol- ması, örfü, âdeti ve geleneklerini ya- şatarak yaşaması onun temel insa- ni haklarındandır. İnsan hakları ve özgürlükler haktır. Haklar, kim- senin kimseye ihsanı olamaz. Me- selenin Türkler Kürtlere bir şey veriyor veya Kürt- ler Türklerden bir şeyler alıyor bağlamında sunul- ması vahim bir hatadır” denildi. MHP’nin açõlõmla ilgili politikasõnõn eleştirildiği kitapçõkta, “Geçmiş se- çimlerin gerçekleştiği ko- şullar ile sonuçlarını sos- yolojik bir tahlile tabi tuttuğumuzda, terörün artış gösterdiği dönem- lerde MHP’nin oylarında bir artışın meydana gel- diği görülmüştür. Abdul- lah Öcalan’ın tutuklan- masıyla birlikte iyice aza- lan terör eylemlerinden dolayı yeniden barajın altında kalmıştır” görüşü dile getirildi. Kürt açõlõmõnõ il ve ilçe örgütlerine anlatmak üzere hazõrlanan kitapçõkta, “Gerekli hallerde farklõ mahallerde özel amaçlarla sorgulama ve yargõlama yapõlabilir. Şu anda Ergenekon davasõnõn Silivri’de görülmesi, Abdullah Öcalan’õn yargõlanmasõ bunun en tipik örneklerindendir” denildi. ESKİ DEKAN FERİT BERNAY’A YAKIN AKADEMİSYEN GÖREVDEN ALINIYOR OMÜ’deki YÖK operasyonu sürüyor CEMİL CİĞERİM SAMSUN - YÖK, eski Ondokuz Mayõs Üni- versitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay döneminde atanan Mühendislik Fakültesi Deka- nõ Prof. Dr. Osman Nuri Ergun’dan sonra, ön- ceki gün Fen Edebiyat Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. İsmet Şenel’i de görevden aldõ. Eğitim Fakülte- si Dekanõ Prof. Dr. Hüseyin Kalkan da 3 ay sü- reyle görevinden uzaklaştõrõldõ. OMÜ Mühendislik Fakültesi Dekanlõğõ’na 16 Aralõk 2004’te atanan Prof. Dr. Osman Nuri Er- gun, 15 Kasõm 2007’den itibaren ikinci kez atandõğõ görevinden YÖK tarafõndan 5 Eylül 2009’da “Memurların görev yerlerini değiş- tirmek”, “bilimi engellemek” suçlamasõyla alõnmõştõ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. İsmet Şenel de Anabilim Dalõ Başkanlõklarõ’na ata- malarõ geciktirdiği iddiasõyla önceki gün görev- den alõndõ.9 yõldõr dekanlõk görevini sürdüren Şe- nel’in görev süresi 29 Ağustos’ta doluyordu. Er- gun ve Şenel’in Ferit Bernay döneminde atanmõş olmalarõ dikkat çekti. Eğitim Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Hüseyin Kalkan da “bulunduğu görev nedeniyle bilgi, bel- ge ve delilleri karartma”, “soruşturma süreci- ni etkileyebilme olasılığı” nedeniyle YÖK tara- fõndan 3 ay süreyle görevinden uzaklaştõrõldõ. CHP’li vekil otel odasında soyuldu Haber Merkezi - CHP Bursa Milletvekili Abdullah Özer, eşi Nazlõcan Özer ile birlikte yõlbaşõ tatilinde Antalya’da Sorgun’daki beş yõldõzlõ otele gittiklerini söyledi. Otele yerleştikleri ilk gün odada bulunan kasaya koyduklarõ eşinin 40 bin lira değerindeki mücevherlerini ve 4 bin dolarlõk ruhsatlõ silahõnõn çalõndõğõnõ söyledi. Hõrsõzlõk olayõnõn ardõndan durumu jandarmaya bildirdiğini anlatan Özer, bugüne kadar bir sonuç alõnamadõğõnõ söyledi. CHP’li Abdullah Özer, “Otel hakkõnda yasal işlem başlatacağõm” dedi. Ferit Bernay.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle