Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Nereden gelirse gelsin, amacı ne olursa
olsun, terörün her türlüsüne hayır.
Bu ilkeyi doğal olarak ben de benimsedim,
yeri geldikçe yazdım, söyledim.
Gelin görün ki, gazetemiz Cumhuriyet “terör
örgütünün gücü,” Ankara Temsilcisi ve yazarı
olarak ben de “terör örgütü üyesi” suçlamasıyla
karşı karşıyayız!
Durumu sizin başınızdan geçen bir olayla
özetlemeye çalışacağım.
Yazmıştınız, bana da evinizdeki bir
akşamüzeri çay içimi sohbetinde
anlatmıştınız... 1970’li yıllarda savcılık bir
yazınız nedeniyle hakkınızda dava açmış,
tutuklama emri de çıkarmıştı. Yazınızdaki “suç
unsuru” olan tümce şuydu:
“Türk Ordusu uyanık olmalıdır.”
Siz, ifade verirken soruyorsunuz: “Bunun
neresi suç?” Şu karşılığı almıştınız:
“Siz uyanık olmalı derken, ordunun şu anda
uyumakta olduğunu iddia etmiş oluyorsunuz...”
İşte bu anlayış; biçim, anlam, içerik ve hedef
değiştirerek varlığını sürdürüyor.
Türk basınında bilgisayarı günlük gazeteciliğe
ilk sokan kişilerden biri siz oldunuz. Onu
besleyen teknolojik gelişmeleri de yakından
izliyordunuz.
Yazı tarama cihazınızın özelliklerini anlatırken,
bilgiye, belgeye kavuşma olanaklarının
genişliğini düşünüyor, nasıl da seviniyordunuz.
Bugün bir gazetecinin bilgi-belge sahibi
olması suç. Tabii hemen soracaksınız:
“Ben elimdeki bilgi-belgeler, dokümanlar için
evimin yanında ayrı bir daire satın almış, burayı
çalışma yeri haline getirmiştim. Yaşasaydın,
onca yazı-kitap kaynağından suç üretebilirlerdi,
öyle mi?”
Görünen o!
Gözleriniz yerinden fırlayacakmış gibi
sormaya devam ettiğinizi görür gibiyim:
“Bilgi sahibi olmadan, nasıl fikir sahibi
olunur?”
Artık, fikir sahibi olmak için bilgi sahibi
olmaya gerek yok. Taraf sahibi ol, fikir sahibi de
oluyorsun. Daha doğrusu, fikir sahibi olmana
da gerek yok, ezber sahibi ol yeter.
Medya ile ilgili yazacak o kadar şey var ki.
Şöyle özetleyebilirim:
Yandaş medyadan tekelciliğe kadar
yazdığınız her şey katlandı.
Kaça katlandığını söylemek zor.
Katlanamayacak bir hale gelmekte olduğunu
söylemekle yetineyim.
Sevgili Ağabey,
Katledildiğiniz yıl, pek çok aile, doğan
çocuklarına Uğur adını verdi. Onlardan beşini
tanıyorum. Yıllarca onları bir çocuk gibi sevdim,
öyleydiler. Kalpleri yurt sevgisiyle çarpan pırıl
pırıl anne-babaların, gözleri parlayan aydınlık
yüzlü çocukları...
Artık onlar da büyüdü, delikanlı oldu.
Neredeyse bir kuşak...
Aldığımız yola bakıyorum; ilk dikkatimi çeken,
80 gözlü demir parmaklık!
“Uğur”lamanın ardından pek çok yazınız
bayraklaştı. Bunların arasında, 25 Ağustos
1975’te Cumhuriyet’te yayımlanan “Sesleniş”
başlıklı yazınız ayrıca öne çıktı.
Yazınızda, “Vurulduk ey halkım, unutma bizi”
diyordunuz.
O yazıdan kimi bölümleri paylaşmak isterim:
“Ölümcül hastaydık... Hukuk sustu. Vicdan
sustu. İnsanlık sustu. Göz göre göre öldürüldük
ey halkım, unutma bizi.
...Uydurma davalarla kapattılar hücrelere.
Önce kolumuzu, omuz başından keserek
yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık
önlerine... Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...”
Halk sizi unutmadı...
Unutmadı ama...
Sizinle ilgili pek çok karikatürden Ali
Ulvi’ninki geliyor gözümün önüne ilk...
Önde siz... Kellenizi koltuğunuza almışsınız,
elinizde kalem... Tek başınıza yürüyorsunuz.
Arkanızda, hissedilir uzaklıkta, halk yığınları var.
“Yürü aslanım”, “Arkanızdayız” diye
bağırıyorlar...
Halk keşke arkanızda değil...
Yanınızda olsaydı!..
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
bulıunduğu Kozmik Oda’da bir hâkimin
araştırmalar yapmasını günlerce -üstelik
nedir ne değildir gibi sorulara yanıt
aramadan- yazdı. Manşetlerde büyüttü.
Bir ağır ceza hâkimi 27 gün Kozmik Oda’da
istediği belgeyi okudu, notlar aldı ve…
...Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral
Hıfzı Çubuklu, basına; suikast ihbarından
Kozmik Oda’daki yargı araştırmasına değin
gelişen olayları ayrıntılarıyla açıkladı, anlattı.
Bu açıklamalardan anlıyoruz ki, Arınç’a
suikast ihbarıyla gözaltına alınan ve savcılarla
mahkeme tarafından serbest bırakılan 8
askerin Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda
görevli olması hâkim Kadir Kayan’a devlet
sırlarının bulunduğu Kozmik Oda’yı açtırmaya
yetmiş ve oradaki gizli belgeleri incelemesine
olanak sağlamış!
Kozmik Oda’daki belgelerin Arınç’a suikast
ihbarı veya olayı ile ne ilişkisi olabilir?
Bu soruyu yanıtlayacak ne bir demeç ne de
bir haber yayımlandı.
Buna karşın medyamızda türlü çeşit
senaryolar, hatta Kozmik Oda’ya bağlanan
darbe öyküleri yayımlandı.
Tuğgeneral Çubuklu, Hâkim Kayan’ın
Kozmik Oda araştırmalarına noktayı koydu:
“…Arama sonunda tutulan tutanaklara göre
Seferberlik (Kozmik) odasında ‘kanun dışı bir
şey’ bulunamadığını…” açıkladı.
Günlerce Kozmik Oda’yı manşetlerinden ve
gündemden indirmeyen gazetelerimiz
tuğgeneralin açıklamalarına küçük yer
verdiler.
Sanki düne kadar sorunu büyüten,
araştırma sonucunu beklemeden Kozmik
Oda ile ilgili dehşetengiz haberler ve yorumlar
yapan bu gazeteler ve gazeteciler değildi.
Yüzsüzlük adeta medya kuralı gibi... pek
çok olayda yaşanıyor ve insanı utandırıyor.
Tuğgeneral Çubuklu’nun açıklaması ne
anlama geliyor?
“Tutanaklara göre Kozmik Oda’da yasadışı
bir şey çıkmadı” demek; sırlar odasındaki
belgelerde var olduğu sanılan darbe planı
bulunmadığını kesin bir dille kamuoyuna
duyurmak… uyduranların yüzüne bu yalanı
vurmak demektir. Bu, bir!
Bu açıklamalar: Kozmik Oda’ya kadar
uzanan araştırmanın kökeninde Arınç suikastı
ile devletin kozmik sırları arasında bağlantı
kurmanın kel alaka olduğunu ilan etmek,
demektir.
Üçüncü sonuç: Oturmuş bir devlete
yakışmayacak biçimde bir soruşturmanın
ayağı olduğu varsayımıyla devlet sırlarını
talan eden bir araştırmaya olanak sağlanması
ve...
...Yıllarca titiz çalışmalar sonunda
hazırlanan kimi belgelere, kim olursa olsun
bir kez bir başka elin değmesi durumunda
hepsinin imha edileceğini Genelkurmay’ın
açıklaması!
Kozmik Oda’da darbe veya suikastla ilgili
belge aramayı “birileri” veya “biri” istemiş
olabilir. Böylece suikast ihbarına adı karışan
8 erin çalıştığı yer bahanesiyle Seferberlik
Şubesi ve tabii, Kozmik Oda “birileri”
tarafından hedef alınmış veya Oda’yı “biri”
hedef yapmış olabilir (mi?)
Korku imparatorluğunda bugün bu soru
yanıtlanmıyor, yanıtı aranamıyor. Birileri veya
biri merak buyurmasın… ama er veya geç
soru yanıtlanacaktır!
Kozmik Oda’daki belgelerin elden
geçirilmesini yargının işi diye savuşturan
Başbakan RTE’den en az devlet sırlarına
özen gösterilmesini istemesi beklenirdi.
RTE’nin TEKEL işçilerinin eylemlerine
değinen yanıtından, bu beklentinin boşuna
olduğunu anladık.
Bir işçi sendikası başkanı; açlık grevinden
kaynaklanan heyecan, kırgınlık, kızgınlık
içinde, “Gerekirse genel grev yapar, hükümeti
deviririz” demiş.
RTE çıktı ekrana, bu söz üzerine bir kez
daha demokrasi anlayışını sergiledi:
“Neymiş? Hükümeti devirirmiş. Sen avucunu
yalarsın, avucunu. Neyi deviriyorsun? Önce
haddini bil” dedi. Bu üslup bir Başbakan’a
yakışmıyor.
Hükümetle uzlaşmaya varmayı umut eden
TEKEL işçisine de; “Siz de bir adım atın, bu
eylemleri sona erdirin” diye seslendi.
İşçi atacak adım kalmadığı için eylemde.
RTE’nin anlamak istemediği gerçek de bu!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 24 OCAK 2010 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Ocak
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
Baştarafı Arka Sayfada
Sıradan bir yurttaş olarak dü-
şünüyorum, ülke bütçesinden eği-
timden, sağlıktan daha fazla pay
alan ordu gerçekten ne yapıyor?
Darbe planları dışında!
Lütfen beni vatan haini ilan et-
meden bir düşünün, PKK dışında
ordumuz ne zaman bir savaşa gir-
di? Ben söyleyeyim, Kıbrıs’ta. Ve
hepinizin bildiği bir gerçeği ne ya-
zık ki, yeniden söylemek zorun-
dayım, biz kendi savaş gemimizi
vurduk.
Peki bu vahim hatayı yapanlar
cezalandırıldı mı?
Ben bilmiyorum. Bütün uğraş-
larıma rağmen hiçbir bilgiye de
ulaşamadım.
Bir pazar sabahı için bu kadar
beyin fırtınası yeter, neyse ki, bu
ülkede güzel, insanın içini ısıtan
şeyler de oluyor.
Seferihisar adını duydunuz mu?
Bilmiyorum ama bundan böyle sık
sık duyacaksınız, çünkü o artık bir
“sakin şehir” unvanına sahip. Bu-
nun dünyadaki adı Cittaslow, tam
karşılığı “yavaş kent”. Bana göre
Türkçe adı “ehl-i keyif kent” olmalı.
Yaşamın sindire sindire yaşandı-
ğı kent anlamında.
Seferihisar’ın bu unvanı aldığı-
nı duyduğumda hemen Seferihi-
sar’a gitmek istemiştim, arka-
daşlarım mani oldu, “Aman Işıl”
dediler, “sen gidersen yavaş kent
fazla hızlanacak,” doğrusu biraz
alındım ama Seferihisar Belediye
Başkanı Tunç Soyer Boğaz’da
dalgaların kabararak geldiği bir İs-
tanbul mekânında, Seferihisar için
neler düşündüğünü anlattı ve ben
karar verdim, Seferihisar’a ön-
celikle mandalin ağaçlarının çiçek
açtığı mayıs ayında gideceğim.
Çünkü bu “sakin şehir” projesi
tümüyle bizi kuşatan küreselleş-
menin ötesine nasıl geçeceğimi-
zi anlatıyor. Piyasayı değil, insa-
nı hedef alan bir proje bu. Başkan
Tunç, yapmak istediklerini ve
yaptıklarını anlatıyor, bunların için-
de benim en çok hoşuma giden,
güneş enerjisiyle çalışan bisik-
letler oldu. Üç tekerli, tam bana
göre, iyice elden ayaktan düştü-
ğümde beni taşıyacak bir araca ih-
tiyacım olacak, yaşasın, buldum!
Çekimine kapıldığım bir proje
daha var, Seferihisarlı gençler,
belediyenin onlara verdiği bir top-
rakta pırasa, roka, enginar yetiş-
tirip gene belediyenin halka açtı-
ğı köy pazarında satıyorlarmış.
Biliyorsunuz sanal ortamda bir
oyun var, kendinize bir bahçe ya-
pıp ekip biçiyorsunuz ve bunu sa-
nal pazarda satıp gene sanal
pazarda para kazanıyorsunuz,
bu oyuna fazlaca daldıran bir ar-
kadaşım kendisiyle dalga geçip
şöyle dedi: “Sanal ortamdaki
çiftliğimi düzenlerken evimin sa-
lonundaki çiçekleri kurutmuşum.”
Bence bu “sakin kent” projesi
en çok insanları sanal âlemden
kurtarıp yaşamın tam göbeğine
attığı için, en çok bunun için
kutlanmalı ve el verilmeli. Hadi bil-
gisayarları kapatıp bahçe yap-
maya…
Yetti Artık!
İstanbul Haber Servisi - İkinci Ergenekon
davasõnda 16 aydõr tutuklu bulunan eski
Esenyurt Belediye Başkanõ Gürbüz Çapan
ve bir yõldõr tutuklu bulunan Üsteğmen Mu-
hammet Sarıkaya tahliye edildi. Gazetemiz
Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’õn da ara-
larõnda bulunduğu 10 kişinin tahliye talebi,
mahkeme heyeti başkanõ Köksal Şengün’ün
üçüncü kez kabul yönündeki oyuna karşõn oy-
birliğiyle reddedildi. Mahkeme, dosyadaki as-
ker kişilerin durumu konusunda, Anayasa
Mahkemesi’nin askere sivil yargõ yolunu
açan yasal düzenlemeri iptale ilişkin gerekçeli
kararõnõ açõkladõktan sonra karar verecek.
Ergenekon davasõnõn önceki gün gerçek-
leştirilen 35. duruşmasõ geç saatlere kadar sür-
dü. Dosyaya gelen cevap yazõlarõnõ açõklayan
Başkan Şengün eski kuvvet komutanlarõ
emekli orgeneraller Aytaç Yalman, İbrahim
Fırtına ve emekli Oramiral Özden Örnek’in
“Ergenekon” soruşturmasõ kapsamõnda sav-
cõlõk tarafõndan alõnan ifadelerinin mahkemeye
ulaştõğõnõ söyledi.
İddia makamõnõn tahliye talepleri konusunda
görüşlerini açõklayan Savcõ Mehmet Ali
Pekgüzel, Çapan ve teğmen Cihan Arık’õn
tahliyesini istedi. Pekgüzel, asker sanõk ve avu-
katlarõnõn Anayasa Mahkemesi’nin son ka-
rarõnõ gerekçe göstererek “asker kişilerinin
dosyalarının ayrılması ve görevsizlik kararı
verilmesi taleplerinin reddedilmesi” şeklinde
mütalaada bulundu.
Başkan Şengün 3. kez kabul etti
Mahkeme heyetinin kararlarõ gece saat
01.15 sõralarõnda Hâkim Sedat Sami Haşı-
loğlu tarafõndan açõklandõ. Mahkeme heyeti
“dosya kapsamı, delil durumu, suç vasfının
değişme ihtimali ve yatılan süreyi” dikka-
Muhammet Sarõkaya’nõn tahliyesini karar-
laştõrdõ. Mahkeme heyeti başkanõ Şengün, Bal-
bay ve gazeteci Tuncay Özkan’õn tahliye ta-
leplerinin kabulü yönünde oy kullandõ. Şen-
gün, 70 yaşõndaki eski Türk Metal Sendika-
sõ Başkanõ Mustafa Özbek’in tahliyesi yö-
nünde oy kullanõrken benzer gerekçelere ya-
şõnõ da ekledi. Şengün, Kastamonu Jandarma
Bölge Komutanõ Kurmay Albay Mustafa
Koç, Elazõğ Özel Harekât Şube Müdürü Ay-
han Atabek, polis memurlarõ Kenan Temur,
Mehmet Dalagan, teğmenler Emre Baltacı,
Cihan Arık, Üstçavuş Ali Oktay Şahbaz’õn
resmi görevli olup kaçma, saklanma şüphe-
lerinin bulunmadõğõnõ da diğer gerekçelerle bir-
likte düşünerek tahliyelerini kabul oyu kulladõ.
Mahkeme heyeti, böylece 10 kişinin tahliye
talebini oyçokluğuyla reddetti.
Tahliye kararõnõn ardõndan Çapan, iş-
lemleri tamamlandõktan sonra tutuklu bu-
lunduğu Silivri Cezaevi’nden saat 03.00 sõ-
ralarõnda salõverildi. Şiddetli tipi altõnda bek-
leyen yakõnlarõnõn sevinçle karşõladõğõ Ça-
pan, konvoy eşliğinde yola çõktõ. Esenyurt
Esenkent’teki evinin önünde bekleyen ya-
kõnlarõ, tahliye edilmesini kutlarken Çapan
herhangi bir açõklama yapmadõ.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - TEKEL işçilerinin Türk-
İş Genel Merkezi önünde başlat-
tõklarõ eylem bugün 41. gününe
girdi. Ankara’nõn eksiye düşen so-
ğunda, karda, gece gündüz eylem
yapan işçilere destek ziyaretleri
sürüyor.
İşçiler, Başbakan Tayyip Er-
doğan’õn, önceki gün il başkan-
larõ toplantõsõndaki “Açız, sefi-
liz diyerek ajitasyon yapıyorlar.
Boş depolarda duruyorlar, 40
trilyon maaş alıyorlar. O pa-
rayla 3-4 kat işçiyi istihdam
ederiz” şeklindeki sözlerine de
tepki gösteriyorlar. İşçiler, hü-
kümetle uzlaşmaya varõlamaz-
sa, ölüm orucunu başlatacaklarõ-
nõn da altõnõ çiziyor. DESA Se-
faköy Fabrikasõ’nda tek başõna
175 gün eylem yapan Emine
Arslan, TEKEL işçilerine destek
verdi. Arslan’õn, DESA Deri Fab-
rikasõ’nda sendikal faaliyette bu-
lunduğu için işten atõldõğõ belir-
tilmişti. İşçileri dün Bursa’dan ge-
len doktorlar da ziyaret etti. Red
dergisi de işçilere 80 yağmurluk
verdi. Avrupa Parlamentosu’nda,
TEKEL işçilerinin eylemini gün-
deme getiren parlamenter Jurgen
Klute ise Türkiye’ye geliyor.
Klute’nin, Başbakan Yardõm-
cõsõ Bülent Arınç ve Çalõşma Ba-
kanõ Ömer Dinçer’den randevu
istediği ancak bu talebe henüz ya-
nõt verilmediği belirtildi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği
Genel Başkanõ Ahmet Abakay
da dernek üyeleriyle birlikte, TE-
KEL işçilerini ziyaret etti. Aba-
kay, “Özel Dayanışma Ödü-
lü”nü TEKEL işçilerine verme-
yi kararlaştõrdõklarõnõ bildirdi.
Abakay, kaşkol ve beresini bir iş-
çiye verdi. Pir Sultan Abdal
Kültür Derneği Genel Başkanõ
Fevzi Gümüş başkanlõğõnda bir
heyet de işçilere destek verdi. Hu-
kuk Sekreteri Hasan Yağız, TE-
KEL işçilerinin daha büyük mü-
cadeleler için kõvõlcõm olacağõnõ
söyledi.
Sağlõk ve Sosyal Hizmet Emek-
çileri Sendikasõ’nõn (SES) verdi-
ği “SES 9. Kültür Sanat Ödül-
leri”ne bu yõl “örnek direnişle-
ri” nedeniyle TEKEL işçileri de-
ğer görüldü.
‘Alanı boşaltın’ uyarısı
Bu arada Ankara Valiliği’nin
“çevreyi ve esnafı rahatsız et-
tikleri” gerekçesiyle TEKEL iş-
çilerinin bölgeyi tahliye etmesi
yönünde Tek Gõda-İş Sendika-
sõ’na yazõ gönderdiği öğrenildi.
Sendika Genel Sekreteri Mecit
Amaç, yaptõğõ açõklamada, vali-
liğin daha önce de bu yönde ya-
zõlar gönderdiğini söyledi. Amaç,
yazõya da pazartesi günü yanõt ve-
receklerini belirterek “Demo-
kratik haklarımızı kullanıyo-
ruz. Kimseyi rahatsız etmiyo-
ruz. Esnaf bize yardımcı oluyor.
İşyeri olarak kullandıkları yer-
leri, gece dinlenmemiz için bi-
ze tahsis ediyorlar” dedi.
İstanbul Haber Servisi - Eski SHP Genel
Başkanlarõndan Prof. Dr. Aydın Güven
Gürkan, ölümünün 4. yõldönümünde
Tuzla’daki mezarõ başõnda anõldõ.
Mide kanseri tedavisi gören Gürkan, 23
Ocak 2006’da aramõzdan ayrõlmõştõ.
Anma törenine, Aydõn Güven Gür-
kan’õn kõzõ Burcu, kardeşi Aygün Gür-
kan, dayõsõ Yüce Atasev, yakõnlarõ ve
sevenleri katõldõ.
Prof. Dr. Gürkan’õn mezarõna karanfiller
bõrakan sevenleri, daha sonra dua etti.
Yurt Haberleri Servisi - Ergenekon davasõnda
tutuklu yargõlanan Başkent Üniversitesi Rek-
törü Prof. Dr. Mehmet Haberal’õn kalp kri-
zinden ölen babasõ Yaşar Ali Haberal (81),
Zonguldak’ta toprağa verildi. Tutuklu bulunan
Prof. Haberal, izin alamadõğõ için cenaze töre-
nine katõlamadõ ancak çelenk gönderdi.
Prof. Dr. Haberal’õn çelengi, tabutun ön tara-
fõnda yer aldõ. Törende Yaşar Ali Haberal’õn
eşi Medine Haberal, oğlu Prof. Dr. Ali Habe-
ral ve diğer yakõnlarõ taziyeleri kabul etti. Ha-
beral’õn cenazesi, kalp krizinden ölen Ontem-
muz Mahallesi sakinlerinden 62 yaşõndaki Hü-
seyin Tahsin Köseoğlu’nun cenazesiyle yan
yana konuldu. Namazõn ardõndan Haberal’õn
cenazesi Asri Mezarlõğõ’nda toprağa verildi.
Çapan tahliye edildi
Yazarõmõz Mustafa Balbay’õn tahliye talebi oyçokluğuyla reddedildi
TEKEL işçileri yılmıyor
AydınGüvenGürkananıldı
Haberal’õn babasõ
toprağa verildi
Oslo B -6
Helsinki B -6
Stockholm B -3
Londra B 6
AmsterdamK 3
Brüksel B 4
Paris Y 6
Bonn K 4
Münih K -6
Berlin B -5
BudapeştePB -2
Madrid Y 13
Viyana B -2
Belgrad PB 0
Sofya PB 1
Roma PB 13
Atina Y 10
Zürih Y 7
Moskova K -16
Aşkabat PB 8
Taşkent B 13
Bakû PB 10
Bişkek Y 7
Tiflis Y 9
Kahire Y 18
Şam Y 12
İstanbul K 1
Edirne K -5
Kocaeli K 2
Çanakkale B -1
İzmir PB 7
Manisa PB 6
Denizli PB 8
Zonguldak Y 3
Sinop Y 6
Samsun B 7
Trabzon Y 9
Giresun Y 10
Ankara K 0
Eskişehir K -1
Konya B 0
Sıvas K 0
Antalya B 14
Adana Y 14
Mersin Y 14
Diyarbakır K 6
Şanlıurfa K 10
Mardin K 7
Siirt K 6
Hakkâri K 1
Van K 5
Kars K 2
Ülke geneli çok bu-
lutlu, Marmara’nın do-
ğusu Karadeniz, İç
Anadolu’nun kuzey ve
doğusu, Doğu Akdeniz,
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu yağışlı geçe-
cek. Yağışlar Akdeniz
kıyıları ile Güneydoğu
Anadol’da yağmurlu,
diğer yerler karla karı-
şık olacak. Yağışların
Doğu Karadeniz, Doğu
ve Güneydoğu Ana-
dolu ile Marmara iç ve
doğu bölgelerde buz-
lanma ve don olayı
bekleniyor.
isilozgenturk@gmail.com
TEKEL işçileri direnişlerini 40 gündür kararlılıkla sürdürüyor.
Yurt Haberleri Servisi - Terör örgütü
PKK’nin kent yapõlanmasõ KCK’ye yöne-
lik operasyonlarõ protesto etmek için Ağ-
rõ-Doğubeyazõt ve Hakkâri-Yüksekova il-
çelerindeki eylemlerde olaylar çõktõ.
Yüksekova-Şemdinli karayolu ile Cen-
giz Topel Caddesi üzerinde bir araya ge-
len grup, PKK lehine slogan atarak ilçe
merkezine doğru yürüyüşe geçti. Polis, taş
atan göstericilere gaz bombasõ ve tazyikli
suyla müdahale etti.
Ağrõ’nõn Doğubeyazõt ilçesinde BDP
önünde bir araya gelen parti üyeleri basõn
açõklamasõ yaptõ. Iğdõr Milletvekili Pervin
Buldan’õn açõklamayõ okumasõnõn ardõndan
bazõ partililer, işyerleri ve polise taşla sal-
dõrdõ. Polis, biber gazõ ve tazyikli su ile mü-
dahale etti. Bazõ göstericiler gözaltõna alõ-
nõrken esnaf kepenk açmadõ. Diyarbakõr’da,
21 kitle örgütü ortak açõklama yaptõ.
Yüksekova ve
Doğubeyazõt’ta
gerginlik
Direniş 41. gününe ulaşõrken işçilere yurt genelinden de destek yağõyor
Aralarõnda gazetemiz Ankara
Temsilcisi ve yazarõmõz Balbay’õn
da bulunduğu 10 sanõğõn avukatõ
tahliye taleplerini dün de yineledi.
Başkan Şengün talebi kabul ederken
istekler oyçokluğuyla reddedildi.