18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Y azar Arundhati Roy, bu “farklı küre- selleşmelerin” sõnõrlarõnõ: “Hindistan’da başarıya ulaşan en büyük ayrılıkçılık!” ifadesiyle tanõmlõyor ve “Hindistan’ın orta ve üst sınıfları, ülke gerisinden koparak; kendilerine dünya elitleriyle bütünleştikleri, başka bir dünya kurdu/ülke yarattı” diyor. “Orta sınıf” Hindistan’õn gerisindeki sefalet- ten yalõtabildiği bu “ayrı ülkesinde” öyle mutlu ki, arkada kalanlarla empati kuramõyor. Bu insanlar yõllarca hayal ettikleri giysileri ni- hayet giyebiliyor; ithali uzun yõllar yasak olan yi- yecekleri yiyebiliyor, izleyemedikleri filmleri izliyor, motosiklet... araba derken yavaş yavaş mo- torize olup, seyahat edebiliyorlar... Bu “yeni lükslerin” heyecanõ öyle büyük ki; “ötekilere” -günde 2 dolarõn altõnda yaşayan yüz milyonlara- bakamõyorlar. ‘Orta sınıf’ kim tartışması... Pavan K. Karma “Büyük Hint Orta Sınıfı” (The Great Indian Middle Class) isimli kitabõnda; “sosyal sorunlara gösterilen bu muazzam ka- yıtsızlığı, Hint orta sınıfının en belirgin özelli- ği” olarak tanõmlõyor ve bu “küreselleşen sınıfın” önceliklerini; “hızlı ekonomik büyümenin açtığı yeni iş olanakları, yeni alışveriş merkezlerinin albenisi, yükselen Hindistan imajının verdiği tatmin, nükleer güç olmanın önemi” şeklinde özetliyor. Hindistan’a dõşardan bakan herkesin ilk bakõşta dikkatini çeken bu çarpõcõ “kayıtsızlığın” yanõ sõra; bir de ayrõca “orta sınıfın” kim olduğu, kimlerden oluştuğu tartõşmasõ var. Sosyolog Dipankar Gupta; tam da bu noktada 300 milyon olduğu söyle- nen “Hint orta sınıfı kavramını”; 1 milyar 200 milyonluk ülkenin gerisin- den ayõran “genel kayıtsızlık” teme- linde sorguluyor. “Batı’da orta sı- nıfları şekillendiren başlıca kriter; nüfusun genelini içeren sosyal ko- nulara gösterdikleri duyarlılıktan geçer” diyen Gupta; “Hindistan’da ‘orta sõnõf’ yalnızca ‘tüketim’le tarif ediliyor ki onun da ne olduğu tam belli değil.” diyerek özetle devam edi- yor: “Cep telefonu olan da icabında bizde ‘or- ta sõnõf’ sayılıyor. Oysa yoksul işçinin de artık cebi var...” “Orta sınıf” bu uçsuz bucaksõz ülkede benim de izleyebildiğim kadarõyla çok “gevşek” kulla- nõlõyor ve ister bir motosiklet, ister bir TV olsun; mutlak fakirlik düzeyinden çõkõp da, piyasada pa- ra harcayabilecek duruma gelen, pazara giren her- kes nerdeyse bu sõnõfa sokuluyor. Bu nedenle “orta sınıf” adõna kullanõlan veri- ler değişken ve tam güvenilir değil. Başarõ öyküsü Hindistan söyleminde, başkent Delhi’nin farklõ katmanlarõ arasõnda olduğu gibi tõpkõ; sadece şaşõrtõcõ tezatlar yok. Aynõ zaman- da büyük kopukluklar ve boşluklar var. Ülke genelinde okuma yazma oranlarõ yüzde 60’õ geçmezken örneğin; güneyde Bangalore kentinde Infosys, Wipro gibi şirketler “Hindistan’ın Silicon Vadisi” olarak adlandõrõlan karargâhlarõndan rekabet gü- cü yüksek entelektüel sermayeleriyle dünyaya kafa tutuyorlar. Uluslararasõ düzeyde Hindistan’a önemli prestij sağlayan sektördeki is- tihdam, beri yandan sade “3 milyon ki- şiyle” sõnõrlõ. Hindistan’õn dev makro rakamlarõnõn denizinde bu küçücük bir ada anlamõna geliyor. ‘Özgüven’in keyfini çıkarıyorlar Bu kopukluklar ve tezatlarõn yanõ sõ- ra; Hindistan’da çok şeyin çok değişti- ği, ülkenin muazzam hareketlilik içinde olduğu ve Hintlilerin büyük “özgüven” kazandõğõ da bir ger- çek... “Özgüvenin” nedeni; 2000’lerde yüzde 9’lara vuran rekor büyüme hõzlarõ ki; ’90 lara dek, “Hin- du büyüme hızı” diye alay edilen yüzde ikilik oranlarõn üstüne hiç çõkmamõş bir ülke için bu rü- ya gibi bir sõçrama. Hint elitleri bu yüzden, neşeli bir Bolywood filminde olduğu gibi tõpkõ kabõna sõğmayan bir mutluluk yaşõyor. “Nükleer güç” olmanõn özgüveniyle birlikte, Çin’le yeni yüzyõlõn “süpergücü” olma beklen- tisi; ABD istihbarat raporlarõnõn Hindistan’õn geleceğine biçtiği önem, gurur ve mutluluğu kat- lõyor. ABD istihbarat birimlerinin üst örgütlenmesi olan NIC’nin (National Intelligence Council/Mil- li İstihbarat Konseyi) 2005’te yayõmladõğõ “Kü- resel Geleceğin Haritası” raporunda Hindistan’õn Çin’le beraber; “küresel aktörler olarak yük- selişi”; lamõ cimi yok... “19. yüzyıl Almanya’sı ve 20. yüzyıl Amerikası’nın dünya sahnesindeki çıkışına” benzetiliyor. Bu çõkõşõn; geçtiğimiz son iki yüzyõlda, iki bü- yük gücün yükselişinin yarattõğõ “dramatik et- kilere” (!) benzer “jeopolitik değişimler yara- tabileceğinden” söz ediliyor. (In Spite of the Gods, The Strange Rise of Modern India; Edward Luce.) Çok açõdan izahõ kolay olmayan “Hint muci- zesinin” sõrrõ ardõndaki en büyük anahtar işte bu- rada: Çin’in önlenemeyen yükselişi karşõsõnda; ABD’nin vargücüyle Hindistan’a verdiği bu gaz ve arkasõna koyduğu kayõtsõz şartsõz destekte... Jeopolitiğin yalõn gerçekleri karşõsõnda; Hin- distan’õn iç çelişkileri önemini yitiriyor. BİTTİ CMYB C M Y B 24 OCAK 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Y eni Delhi’de beklediğimden çok daha görkemli, “yeşil” bir şehir buldum. Kent göbeğinde her bi- ri onlarca hektarlõk yeşil alanlar; büyük parklar, bahçeler, yüzyõllõk iri gövdele- riyle geniş bulvarlarõ çevreleyen tropikal ağaçlar var. İngilizler, “İmparatorluk tacının mü- cevheri” olarak gördükleri Hindistan’õn başkentini geçtiğimiz yüzyõl başõnda, Kalküta’dan Delhi’ye taşõrken bu ağaç- larõn çoğunu “sıcaktan korunmak” adõ- na dikmişler ama yalnõz ağaç dikmekle kalmamõşlar; “topraklarında güneş batmayan imparatorluğun” “mücev- herine” layõk ihtişamlõ meydanlar, bul- varlar açmõş; saraylar yaptõrmõşlar. Bu kent, Büyük Britanya İmparator- luğu’nun dekadans yõllarõnõn eseri başka deyişle. İngilizler, bağõmsõzlõk mücadelesinin tam şaha kalktõğõ, isyanlarõn çõktõğõ dö- nemde; “Sil baştan öyle bir impara- torluk kenti dikelim ki; dünya kim ol- duğumuzu anlasın; yerliler de sö- mürge otoritesinin haşmeti önünde eğilsin!” demiş ve atağa geçmişler... Hindistan genel valisi için Versail- les’dan büyük 340 odalõ saray- “Rasht- rapati Bhawan”õ- yaptõrmõşlar. Sarayõn karşõsõna, Champs Elisees’nin iki misli genişliğinde bir bulvar -“Rajpath”õ- aç- mõşlar. Bulvarõn beri yanõna da devasa bir zafer anõtõ -Hindistan Kapõsõnõ- dikmiş- ler. Bunlarõ yapabilmek için, mevcut ken- ti bildikleri gibi kesip, biçmiş; kendile- rinden önceki Moğol, İslam uygarlõkla- rõ katmanlarõna özen göstermeksizin; eski Delhi/Delhiler’den tümüyle bağõm- sõz, bir İngiliz imparatorluk kenti inşaa et- mişler. 20’lerde mimar Edwin Lutyens yö- netimindeki bir ekip; -adõ üzerinde-bir “Yeni Delhi” icat etmiş. Ancak Lut- yens’in yirmi yõlda inşasõnõ tamamladõ- ğõ kentin sefasõnõ sürmeye zamanlarõ ol- mamõş. 47’deki bağõmsõzlõğõn ardõndan; “kime niyet, kime kısmet” hesabõ; güç, kudret, debdebe saçan “Lutyens Del- hi’si”; yeni bir başkent olarak genç Hin- distan Cumhuriyeti’ni taçlandõrmõş. Kutub Minare” yi (solda) gezerken, kendinizi bir “tema park”ta gibi hissediyorsunuz. “Eski Delhi”ye adım attığınız anda, toz toprak, kir, her türlü koku, hengâme, karmaşa, aklınıza ne gelirse karşınıza çıkıyor. ‘Küresel geleceğin haritasõnõ’ Çin’le beraber Hindistan şekillendirecek Hindistan’dabirBolywood filmi coşkusu yaşanõyor ‘KÜRESELLEŞEN ORTA SINIF, ÜLKEDEN KOPTU!’ D elhi; bu nedenle, tuhaf boşluklarõn, ko- pukluklarõn olduğu bir yer. Ruhunu kav- ramakta insan zorlanõyor. Dünyanõn en es- ki yerleşim merkezlerinden biri diye bilinen ken- tin tarihi aslõnda MÖ 1000’e dek uzanõyor; üst üs- te burada “yedi kentin kurulduğu” söyleniyor. Ama çeşitli İslam uygarlõklarõnõn, Babürlü- ler/Moğollarõn damgasõnõ taşõyan eski katmanlar- dan kalan anõtlar şimdi, Yeni Delhi ile bağlantõsõ olmayan uzak bir arkeoloji gibi duruyor. Delhi’nin ilk sultanõ Kutbeddin’in yaptõrdõğõ “Qutb Minar/ Kutub Minare” yi gezerken, ken- dinizi örneğin bir “tema park”ta hissediyorsunuz. 72 metre yüksekliğindeki; 12. yüzyõldan kalma Af- gan stilindeki muhteşem minare oysa, aynõ kom- pleks içindeki “Quwwat-ul-Islam/Kuvvet-ül İs- lam” camii ile birlikte; Hindistan’da inşa edilen ilk cami. Bu nedenle yapõ; hem tarihi, hem mimari açõ- dan çok önemli. Geniş bir yeşil alan ve parka ya- yõlan arazide 12.-16. yüzyõllar arasõnda yapõlmõş çe- şitli cami, türbe, medrese kalõntõlarõ var. İslam eserleri kompleksinin bulunduğu bu büyük park, gayet temiz ve bakõmlõ; okullarla gelen ço- cuklar, sevgililer, yerli turistlerle dolup taşõyor. Ama artõk derli topluluktan mõ; kentin farklõ ta- rih kesitleri arasõndaki kopukluktan mõ; bu komp- leksi gezerken insan, Delhi içinde apayrõ bir yol- culuğa çõkmõş gibi oluyor. Parklarda ne ‘inek’ var, ne ‘mangal’ Bu izlenime Delhi’de çok yerde; -özelikle de ken- tin muhteşem parklarõnõ gezerken- çok kapõldõm. Apartman boyunda palmiyeler, okaliptüsler, se- dir ağaçlarõ, Hint hurmalarõ, fikuslar, banyanlar, ja- karandalarla 36 hektarlõk bir ormana yayõlan “Lo- di Gardens” örneğin... Egzotik kuşlarõyla tam bir kuş cenneti... İçinde tek inek görmedim. Parkõn açõk çimlik alanlarõ üzerinde ayrõca yine; 15.-16. yüzyõllardan kalma tarihi anõtlar bulunuyor. Oraya buraya serpiştirilmiş türbeler, cami ka- lõntõlarõ, medreseler… Bunlar da, Delhi’nin Afgan kökenli “Lodi ha- nedanlarının” mirasõymõş. Kalõntõlarõn arasõnda; tavus kuşlarõ geziniyor... Parklarõnõ çok seven Hintliler; her fõrsatta ken- tin tüm yeşil alanlarõna yayõlõyorlar. Ama her nasõlsa; “Lodi Gardens” çimlerine ya- yõlan insanlar arasõnda; ketin varlõklõ mahallelerinde dahi kaldõrõmlarda yatõp kalkan Delhi fukaralarõ- na, rastlamõyorsunuz... Park keyfi yapanlarõn kimi kitap/gazete okuyor. Kimi iskambil oynuyor, kimi çocuğunu gezdiriyor, kimi kestiriyor, kimi flört ediyor; kimi piknik ya- põyor... Ama bir Allah’õn kulu -misal!- mangal yapmõ- yor. Tek insan ateş yakmõyor.... Yüksek sesle mü- zik dinlemiyor. Burada parklarõn sõkõ kurallarõ var. Lodi Gardens girişine, 11 maddelik uzun bir ya- sak ve kurallar listesi konmuş: “Yemek pişirmek” yasaklarõn başõnda geliyor. Lodi Gardens’õn park uygarlõğõ uzun lafõn kõsa- sõ, “Hyde Park”la yarõşõyor... Tüm bu anlattõğõm yerler; Güney Delhi olarak ta- rif edilen “Lutyens Delhi” sinde... Güney Delhi, Delhi’nin “küreselleşmiş” kõsmõ. Diplomatik misyonlar, kapõlarõnda güvenliğin beklediği üst düzey evler, alõşveriş merkezleri, der- nekler, kulüpler; lüks oteller, restoranlar hep bu böl- gede. Burada gayrimenkul fiyatlarõ, New York’tan eksik kalmõyor. VE YEMEK PİŞİRİLEN KALDIRIMLAR B ir de Delhi’de “fukaralığın küreselleştiği” bir bölge var. Bu bölgenin merkez üssü de; “Kızıl Kale”, “Jama Masjid” gi- bi önemli İslam eserlerinin bulun- duğu; vaktiyle farklõ İslam uygar- lõklarõnõn başkenti olmuş olan “Es- ki Delhi”. “Cep telefonu” ve artõk Hin- distan’da her yere giren “interne- ti” saymazsak; Eski Delhi, bir asõr öncesinde nasõl yaşadõysa öyle ya- şõyor. “Güney Delhi” parklarõnda mangal yapõlmazken; Hindistan’õn dört bir yanõndan gelip Eski Del- hi’yi mesken edinen insanlar -ye- mek pişirmek dahil- her ihtiyaçla- rõnõ sokakta gideriyor. Soğuk kõş aylarõnda; gece 4-5 dereceye inen ayaza karşõ, teneke varillerde ateş yakõyorlar. Geçitlerin altõnda, pa- çavralardan çadõrlar kuruyorlar. “Eski Delhi”ye adõm attõğõnõz anda, toz toprak, kir, her türlü ko- ku, hengâme, karmaşa, gürültü, korna sesi, hiçbir kural tanõmayan trafiğin her çeşidi: “tuk-tuklar”, el arabalarõ, bisiklet-motosiklet, kam- yon, kaldõrõm dişçileri, ikinci el giy- si satan pazarlar, korsan kitap iş- portalarõ, açõkhava restoranlarõ tez- gâhlarõ, kasaplõk etlerin yanõnda canlõ kümes hayvanlarõ sergileyen dükkânlar, hatõra eşyasõ satan kü- çük çocuklar, yaşlõlar, dilenciler... aklõnõza ne gelirse burada karşõnõ- za çõkõyor. Yer yer bu sefalet; “Güney Del- hi” kaldõrõmlarõna taşsa da; gö- rünmez bir el sanki, kentteki fark- lõ dünyalarõ kesin hatlarla birbirin- den ayõrõyor. Tarihi katmanlar ‘Tema parklarõ’ gibi Lodi Gardens Lodi Gardens’ın park uygarlığı “Hyde Park”la yarışıyor... İngilizler, Champs Elisees’nin iki misli genişliğinde bir bulvar - “Rajpath”ı- açmışlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle