Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
20 OCAK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
‘D
hobi Ghat’õn hüznünden sonra, ne-
şeli bir şey yapmak istiyoruz. Ve dos-
doğru buradan Bombay’õn ünlü
“Chowpatty plajında” güneşi batõrmaya gi-
diyoruz.
Plaj deyince yanlõş anlaşõlmasõn. Kimse bu-
rada denize girmiyor.
Bombaylõlar “Marine Drive” kordonu ile
“Malabar Hill” arasõnda kalan “Chowpatty”
kumsalõnõ, daha çok bir mesire yeri olarak kul-
lanõyor.
Artõk masaj-yoga yapanlar mõ istersiniz, çiçek,
balon, fõndõk fõstõk, çay, kahve, su, “kulfi” (Hint
dondurmasõ!) satanlar mõ, kulak temizleyiciler
mi, yõlan oynatõcõlar mõ, fal bakanlar mõ.. ne arar-
sanõz var bu kumsalda. Öbek öbek büfe, yiye-
cek tezgâhlarõ, salaş restoran kulübelerinden,
kumsaldaki en sevilen faaliyetin “yemek ye-
mek” olduğu görülüyor…
Kadõnlar örtüler üzerinde sereserpe yayõlmõş,
bir yandan atõştõrõp, gelen geçeni seyrediyor, bir
yandan laflõyorlar; sevgililer bulabildikleri kuy-
tu köşelerde cilveleşiyor, çocuklar coşkuyla kum-
da koşuyor, günün yorgunluğunu atanlar..
“banyan ağaçlarının” yüzyõllõk gövdeleri al-
tõnda “siesta” yapõyor...
Burasõ “Bombay orta direğinin” en popüler
buluşma noktasõ. Gevşemek/soluklanmak iste-
dikleri her dem buraya geliyor; kentin en coş-
kulu olayõ, “Ganeş festivalini” burada kutlu-
yorlar.
Refah, talih, bilgelik tanrõsõ kabul edilen fil ka-
falõ “Ganeş”; çiçekler, fenerlerle süslenmiş taht-
lar, tahtõrevanlar üzerinde günlerce kent so-
kaklarõnda dolaştõrõldõktan sonra, bu festival sõ-
rasõnda burada, bu plajdan Umman Denizi su-
larõna bõrakõlõyor. Sulara bõrakõlan “yarı fil tan-
rının” yõlõn tüm belalarõnõ da yanõnda alõp gö-
türeceğine inanan Bombaylõlar, hõnca hõnç dol-
durduklarõ kumsal kõyõlarõndan sonra “Ga-
neş”in arkasõndan, “Bir an önce aramıza ge-
ri dön!” tezahüratõ yapõyorlar.
Fil tanrõya özel yemekler, tatlõlar sunuluyor;
onuruna danslar ediliyor, şarkõlar söyleniyor ve
bu “yarı tapınma/yarı sosyalleşme” ritüeli, ken-
tin en büyük kültür etkinliği şeklinde kutlanõyor.
DÜĞÜNLERİN KAMBERİ ‘GANEŞ’
“Ganeş” her derde deva, her eve lazõm bir
“Hindu tanrısı”!
“Tek” değil “çok tanrılı” inanç sistemine sa-
hip olan Hindular, nedense bu “fil tanrıyı” tüm
diğer tanrõlarõnõn üzerinde tutuyorlar. Yaşamla-
rõndaki tüm başlangõçlarõ -yeni bir araba, yeni bir
ev, yeni iş, yeni doğan bebek...- “Ganeş”le kut-
luyorlar.
“Yeni dünya evine giren çiftlerin” de koru-
yucu tanrõsõ bu durumda “Ganeş” oluyor. Yarõ
fil tanrõ şişko-Buda göbeğiyle düğünlerin kam-
beri olarak mutlaka baş köşedeki yerini alõyor.
Akşam saatlerinde “Chowpatty”den oteli-
Hindistan’da düğün önemli bir sektör. Hafta sonlarõ gazeteler sayfalarca çöpçatan ilanlarõ yayõmlõyor
Gregory David Roberts isimli Avusturalya-
lõ bir yazar, bundan beş yõl önce Bombay’õ,
“Shantaram” isimli romanõyla uluslararasõ bir
“best-seller”e dönüştürmüş.
Roberts’õn romanõnda en atmosferli Bombay
mekânlarõndan biri olarak kullandõğõ yer, müş-
terilere kapõlarõnõ 1871’de açan “Leopold Cafe”.
Leopold Cafe’yi gerçekte, Avusturalyalõ ya-
zardan çok önce, ’60’lõ yõllarda çiçek çocuklarõ
keşfetmiş.
“Shantaram”õn süksesiyle son yõllarda yõldõ-
zõ iyice parlayan kahve, geçen yõl “Mumbai te-
röristlerinin” saldõrõlarõyla bir de gazete man-
şetlerine oturunca, kentin ilgi odağõ haline gelmiş.
Mumbai/Bombay saldõrõlarõnõn izini sürerken,
tabii bu kahveye de uğramadan edemiyoruz...
“Leopold Cafe”nin sokağa bakan açõk cep-
hesinde, mermi izleri hâlâ duruyor. Teröristler,
kapõsõz olan bu bölümden, içeride akşam içkile-
rini içen, yemek yiyen müşterileri rasgele tara-
mõşlar. Saldõrõlarda yaşamlarõnõ yitiren toplam 175
kişiden 10’u burada ölmüş. Ölen güvenlik güç-
lerinin şapkalarõ, girişte mermi izlerinin bulun-
duğu kapõ-cam çerçevelerinin üzerinde hâlâ mu-
hafaza ediliyor.
Hayret verici olan, bu dehşetengiz olaydan son-
ra kahvenin hâlâ açõk olan ön cephesini duvarla
örmemesi...
Büyük otellerin istisnasõz tümü, saldõrõlarõn ar-
dõndan güvenlik önlemlerini -havaalanlarõnda kul-
lanõlan X-ray cihazlarõyla sõkõlaştõrõrken- “Leo-
pold” bilinçli bir tercihle bu “yarı açık kahve”
havasõna hiç dokunmamõş. Müşteriler de “gü-
venlik” endişesiyle kahveyi terk etmemiş. Bila-
kis.. “Hindistan’ın 11 Eylül’ü” ile ününe ün ka-
tan kahve artõk adam almõyor.
Bu lagar tavrõn turiste neden cazip geldiğini içe-
ri girdiğinizde anlõyorsunuz.
Yüksek sütunlar, yüksek tavanlar, duvarlarda
sürekli dönen pervaneler; (kapalõ yerlerde hep “air
condition”lõ mekânlara hapsolunan bir kentte)
“havadar”, “nostaljik”, “retro” bir ortam ya-
ratõyor...
Turistleri buraya bizzat çeken unsur birebir bu
“romantizm” ve “havadarlık”. Burada rasge-
le birbirlerine takõlan yabancõlar, ortamõn büyü-
süyle Bombay ve Hindistan serüvenlerini değiş
tokuş ediyorlar.
Makul fiyatlarõ, buz gibi soğuk biralarõ, Asya
ve Avrupa mutfağõyla tanõnan “Leopold”, du-
varlar ardõnda yaşayabilecek bir kafe değil anla-
yacağõnõz.
“Leopold Cafe” durağõnõn ardõndan,
“Dhobi Ghat”a yollanõyoruz.
“Dhobi Ghat” Asya’nõn en büyük açõk
hava çamaşõrhanesi.
Çamaşõrhaneye daha uzaktan yaklaşõr-
ken, yükseğe kurulmuş iplere serilmiş
binlerce çarşaf, pantolon, gömleğin bay-
rak gibi havada dalgalandõğõnõ görüyoruz.
Çamaşõrhane bir köprü-geçit altõnda.
Köprüden kafamõzõ uzatõp altõmõzdaki
inanõlmaz manzaraya baktõğõmõzda, ger-
çeküstü bir film karesi ile karşõlaşõyoruz...
Binlerce erkek; kare şeklinde, iri, beton
kaplarda çamaşõrlarõ ovuyor, kazanlarda
kaynatõyor, dövüyor, yõkõyor, sõkõyor ve
yõkanan çamaşõrlarõ mandal kullanmayan
iç içe geçirilmiş çifte ipler arasõna dolayõp
sõkõştõrarak bugüne dek görmediğim garip
bir yöntemle asõyor.
Bu “açık çamaşırhane” sistemi, 150
yõl önce burada İngilizler tarafõndan geliş-
tirilmiş. Sistem o gün bugün, olduğu gibi
muhafaza edilmiş. “Çamaşırhane ha-
vuzlarını/bloklarını”, bağõmsõzlõktan
sonra devralan Bombay belediyesi, bu ha-
vuzlarõ şimdi “işçilere” kiralõyormuş...
Bir “havuz” edinen işçi, yanõnda üç-
beş yamak çalõştõrõyor. Pek çok faaliyet
alanõ gibi, çamaşõrcõlõk burada babadan
oğula geçiyor. Ama eğitim alan ikinci ku-
şak, bu işi artõk yapmak istemiyormuş.
Halihazõrda büyük hastaneler, oteller,
evler, hatta profesyonel temizleyiciler bi-
le, çamaşõrlarõnõ “Dhobi Ghat”ta yõkatõ-
yorlar.
Çünkü burada çamaşõr yõkatmak, çama-
şõrlarõ temizleyiciye göndermekten çok
daha ucuza geliyor. “Dhobi Ghat”õn, ça-
maşõr makinesini keşfetmemiş olmasõnõn
yegâne nedeni bu: Hindistan’da insan
emeğinin sudan ucuz olmasõ...
Emek burada o kadar ucuz, o kadar
ucuz ki, “Dhobi Ghat”ta tek parça çama-
şõr yõkatmak 5-10 rupiye geliyor. Bu, 15-
30 kuruş gibi bir rakam oluyor. “Kömür
ütüsü” buna dahil... Çeşitli kimyasal
maddeler kullanarak aralõksõz günde 12
saat çamaşõr yõkayan işçilerin eline geçen
günlük, 120 rupiyi (yaklaşõk 2 Avro) geç-
miyor.
Sömürgecilikten devralõnan, 19. yüzyõ-
lõn sömürü şartlarõnõ hiç sorgulamaksõzõn
21. yüzyõla taşõyan bu sistem, saat gibi iş-
leyen bir “İngiliz organizasyonu” üzeri-
ne kurulu...
“Dhobi wallah” denen çamaşõrcõlar,
Bombay’õn dört bir yanõndan her gün ton-
la çamaşõr topluyorlar. Sonra bunlarõ bir
şekilde, hiç karõştõrmadan sahiplerine iki
üç gün içinde iade ediyorlar. Çamaşõrlarõn
zaman zaman gerçi çektiği, renklerinin at-
tõğõ, düğmelerinin kaybolduğu da oluyor.
Ama ne gam! Bombaylõlar, son derecede
ucuz ve rahat olan bu sistemden kolayõna
vazgeçmeye gönüllü görünmüyor.
ASYA’NIN
EN BÜYÜK
AÇIK HAVA
ÇAMAŞIRHANESİ
LEOPOLD CAFE’DE BOMBAY’IN 11 EYLÜL’ÜNÜN İZLERİ
DÜĞÜNLER DE
KÜRESELLEŞİYOR
En görkemli gelinlikler,
en õşõltõlõ sariler, en iri mü-
cevherlerin sergilendiği
Hint düğünlerinin bir diğer
“trendi”, düğünlerin de
bariz biçimde “küreselleş-
mesi”.
Kaldõğõmõz otelde -istis-
nasõz- her gece bir düğün
vardõ. Otel odalarõnõn bü-
yük bölümü, bu düğünlere
katõlmak için -Hint diyas-
porasõnõn yayõldõğõ- yurtdõ-
şõ ülkelerden gelen konuk-
lara ayrõlmõştõ.
Yüksek burjuvazinin -en
az dört gün süren- “gele-
neksel bir Hint düğünüy-
le” yurtdõşõnõn gözde me-
kânlarõnda “dünya evine
girmesi” de “in” olan bir
başka trend... Hindistan
“Vogue” dergisinin bu yõl,
bu gözde mekânlar arasõn-
da sõraladõğõ kentlerin ilk
sõrasõnda “İstanbul” var.
St. Tropez, Bali, Malez-
ya, Tayland, Endonezya,
Bhutan... İstanbul’u izleyen
diğer mekânlar.
Açõktenligelinaranõyor
Ünlü Hint yönetmen Mira Nair’a Vene-
dik’te “Altın Arslan” (2001) kazandõran
“Muson Düğünü” filmini gördüyseniz, bir
Hint düğününün ne muazzam bir organizasyon
olduğunu bilirsiniz...
Hint düğünlerinin hemen hepsi, aynen “Mu-
son Düğünü” filminde olduğu gibi, bahçede
yapõlõyor. Bahçeyi süsleme operasyonu günler
öncesinden başlõyor. Tabur halinde bir ekip, ev
sahibinden teslim aldõğõ bahçeye önce iskeleler
kurmakla işe başlõyor. Bu iskelelerin üzerine
arkadan gösterişli çadõrlar, çardaklar monte edi-
liyor. Çadõr ve çardaklar sonra ampuller, fener-
ler, mumlar, çiçekler, askõ çelenkler, gül yap-
raklarõyla döşenerek donatõlõyor...
Bahçelerin böyle panayõr yeri gibi donatõlma-
sõ, Hindistan’da aslõnda “iki kişinin” değil,
“iki ailenin evlenmesi” anlamõna gelen planlõ
programlõ büyük bir “operasyonun” son mer-
tebesi...
İlk mertebe, öncelikle “ailelerin” sosyal ko-
numlarõna, standartlarõna, beklentilerine, düşle-
rine, iddialarõna uygun bir “aile” aramasõyla
başlõyor. Aileler bu iş için ya bildiğimiz gele-
neksel “görücü usulünü” devreye sokuyorlar,
ya son yõllarda yaygõnlaşan ve popülerleşen bir
yöntemle gazetelerin “gelin/damat aranıyor”
sayfalarõna başvuruyorlar.
mize dönerken, Bombay’õn kordon boyu, bu
aylara isabet eden düğün mevsiminin “Ga-
neşleriyle” donatõlmõştõ. Düğünler için ki-
ralanan “denize nazır bitişik düzen bah-
çeler” Noel ağaçlarõ gibi õşõklandõrõlmõş, am-
pullerle süslenmiş, giriş kapõlarõna gösterişli
“Ganeş” heykelleri yerleştirilmişti.
GAZETELERDEKİ ‘OĞLUMUZA
KIZ ARIYORUZ!’ İLANLARI
Pazarlarõ, Hindistan’õn önde gelen tüm
gazetelerinin “küçük ilan” sayfalarõ şu tür
ilanlarla dolu:
“Gujarat (eyaletinin) tekstil ve elmas
kenti Surat’lı Sikh aile; ‘85 doğumlu,
açık renk tenli, temiz tıraşlı, yakışıklı
oğullarına benzer statüde, yabancı ko-
lej eğitimi almış kız arıyor. Kız iyi eği-
timli, ince, zarif, çok açık tenli, yüksek
statülü, sanayici ve kültürlü bir aileden
gelmeli!” (Hindustan Times, 20 Aralõk)
Ya da...
“ABD Kansas’ta çokuluslu bir şirkette
çalışan 1980 doğumlu, 1.83 boyunda
oğlumuz; meslek sahibi, iyi öğrenim
görmüş, kültürlü, uzun boylu, saygın ai-
leden gelen bir kız aramaktadır. Kız,
ABD’ye gitmeye hazır olmalıdır. Lütfen
aşağıdaki adrese bir fotoğrafla müracaat
ediniz.”
Sosyolojik araştõrmalara konu olan bu
“gelin/damat aranıyor” ilanlarõnda en dik-
kat çekici vurgu “açık tenli kız/erkek” ta-
lebi. Diğeri, “yurtdışında -ABD/İngilte-
re/Dubai!- yaşayan” damat adaylarõna
gösterilen rağbet!
Bu ilanlarda, “küresel Hintli”, “yurt-
dışında ikamet eden Hintli” anlamõnda
kullanõlan “NRI” (Non Residential Indi-
an) kodu, fiilen “New rich Indian” (yeni
zengin Hintli) şeklinde tercüme ediliyor ve
böyle anlaşõlõyor.
Hafta sonlarõ gazetelerde 8-10 sayfa tu-
tan bu “çöpçatan ilanları”; gerçek bir sa-
nayiye dönüşen “düğün piyasasının” sa-
dece bir ayağõ.
İlanla bulunan eş adayõ ya da taliplerin
geçmişlerini araştõran özel şirketler, düğün
danõşmanlarõ, planlayõcõlarõ, koreograflarõ,
çeyiz dizaynõrlarõ ve Hindistan’da önerileri
harfiyen takip edilen, evlilik tarihi belir-
leyen astrologlar.. hep bu piyasadan geçi-
niyorlar...
Evliliğin başarõya ulaşmasõ için yalnõz
kastlarõn, dinlerin, ailelerin uyumu yetmi-
yor. Gelin ve damadõn yõldõzlarõnõn, burç-
larõnõn, gezegenlerinin de birbiriyle barõşõk
olmasõ gerekiyor...
Farklõ din/kastlardan çiftlerin evliliği, dü-
şük gelir gruplarõnda kesinlikle “out” sa-
yõlõyor. Gelir düzeyi ve statü yükseldikçe,
“kast” göreceli olarak önemini yitiriyor.
Bollywood aktörleri, sanayiciler, ente-
lektüeller, bu ülkede hâlâ çok köklü bir ta-
bu olan “kast kurallarına” aykõrõ düşmeyi
göze alabilen ender kategorileri oluşturu-
yor.
Fotoğraflar: GİAN PAOLO PAPA
Çiçekli bahçede Muson düğünü
Fil tanrısı ‘Ganeş’.
SÜRECEK
Bombaylılar “Marine Drive” kordonu ile “Malabar Hill” arasında kalan büfe, yiyecek tezgahları ve
salaş restoranların bulunduğu “Chowpatty” kumsalını, daha çok bir mesire yeri olarak kullanıyor.