23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 OCAK 2010 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Demokratikleşme Tartışmalarına Bir Katkı AKP hükümeti döneminde demokratikleşiyoruz diyenler var. Şimdi, fikrini değiştirip hayır sivil diktaya, totaliter bir rejime doğru gidiyoruz diyenler de. Bu tartışma sonuçlanacak gibi görünmüyor. Ben, yardımcı olmak için, Güngör Uras’ın geçen haftaki yazısına dayanarak somut bir ölçütü sunmak istiyorum. Liberal demokrasi, ‘kişi özeli’ özel mülkiyet hakkı Güngör Uras diyor ki: “Telefon dinleme yetmedi, Ankara cebimizdeki parayı izliyor, hatta gerektiğinde, bankadaki paramıza, bize sormadan el koyabiliyor.’ (Milliyet, 14/01/2010) Bu “demokratikleşiyoruz” diyenler için iyi bir haber değil! Çünkü ‘liberal demokrasi’nin en önemli özelliklerinin başında kişi özelinin korunması, özel mülkiyet hakkı, yasalar önünde eşitlik, yasal prosedürlere sadakat, ifade özgürlüğü geliyor. Burjuva sınıfının yaşam alanı “sivil toplum” kişi özelinin korunmasını gerektiriyor. Kişi özelinin ihlaliyse “liberal bireyin” oluşmasını önlüyor. “Kişi özeli” kavramı, burjuva sınıfı yükselirken, kendi yaşam alanını krala, kiliseye ve emekçi sınıflara karşı korumaya yönelik çabalarının sonucunda ortaya çıktı. Bir “İngiliz’in evi kalesiydi”, çünkü İngiliz (burjuva) evinin içerisini kale gibi girilemez, kendine ait bir alan olarak görmek istiyordu. Aristokrasinin ise zaten evi değil, gerçek bir kalesi vardı. “Kişi özeli” konusuna ilişkin ilk sorunlar 18. yüzyılda, ilk tartışmalar 19. yüzyılın ortalarında patlak vermiş. Bu bağlamda, 1765’te Lord Camden CJ’in verdiği, evleri aramaya, belgelere el koymaya yönelik genel müzekkerelerin çıkarılamayacağına ilişkin karar çok önemli. Amerikan bağımsızlık savaşında, sömürge idaresinin bu tür genel müzekkereleri, İngilizlere yönelik nefretin önemli kaynaklarından biriymiş. İlk önemli, bugün de hâlâ atıfta bulunulan makalenin 1890’da Amerika’da Yüksek Hâkimler Kurulu üyesi Samuel Warren ile Bostonlu zengin bir sanayici olan Louis Brandeis’in imzalarını taşıması da anlamlı. Bu makale esas olarak burjuva sınıfının kimi işlerini açıklamak durumunda olmadığını, kişinin “kendi haline bırakılma” hakkını savunmuş. Makalede, “Fotoğrafçılık ve gazetecilik, özel alanın ve aile içi yaşamın kutsal bölgelerine sızdı. Gelişmekte olan çeşitli mekanik gereçler, yakın gelecekte, dolabın içinde fısıldananların evin damından haykırılarak açıklanacağına ilişkin öngörüleri haklı çıkarıyor” saptaması yapılıyor. 1969’da bu tartışmaları toparlayan William Prosser, kişi özeli haklarının ihlalerini dört başlıkta özetlemiş: (1) Kişinin özel yaşamının, mahremiyetinin, özel işler alanının ihlali. (2) Bireyin özel yaşamına ilişkin kimi olguların onur kıracak biçimde açıklanması. (3) Kişiyi kamuoyunun gözünde yanlış tanıtacak yayımlar, beyanlar. (4) Birinin özelliklerini, bir başkasının yararına kullanılacak biçimde sahiplenmek. Yerli ‘Panopticon’ Sermaye merkezileştikçe, oligarşik yapılar, bürokrasi, yeni teknolojiler geliştikçe izleme ve kontrol yöntemlerinin de geliştiğini, terorizme karşı savaş döneminde ülkelerin adeta birer “Panopticon”a (herkesin bir merkezden her an izlendiği tutukevi projesi) dönüştüğünü biliyoruz. Ama o ki birileri demokratikleştiğimizi iddia ediyorlar; en azından yukarıdaki dört alanda yaşanan gelişmeleri bize göstermeleri, Güngör Uras’ın aşağıda aktardığım saptamalarını açıklamaları gerekiyor. “28 Eylül 2009 tarihinde Resmi Gazete’de ‘5510 Sayılı Kanunun 8’inci Maddesinin 7. Fıkrasının Uygulanması Hakkında Tebliğ’ başlığını taşıyan bir tebliğ yayımlandı… Bu tebliğe göre, parasal işlemlere aracılık eden tüm kuruluşlar, işleme konu vatandaşın kimlik numarası ile birlikte işlem konusunu SGK’ye hemen bildirmek zorunda…” Uras su, gaz, elektrik faturasından cep telefonu faturasına, bankaya kredi kartı taksitinden yapılan havaleye, mevduat hesabından çekilen 50 liraya kadar SGK’ye bildirilecek diyor. “Tapuda ne işlemler yapıldı, otomobil için ne vergi ödendi… Ankara’nın ekranında görülecek… [Ankara] insanların cebindeki parayı saati saatine izleyecek. Dahası, SGK’ye gerektiğinde hesaplardan ‘prim borçlarını bilgisayarla tahsil’ imkânı veriliyor. SGK görevlisi geçecek ekranın başına, ‘Ali Rıza Bey borçlu. Bankada hesabında para var’ diyerek.. banka hesabını bir başka hesaba aktaracak...” Uras’ın bu saptamaları, AKP hükümeti döneminde yaygınlaşan telefon dinleme olaylarının ötesinde, kişi özeline ve mülkiyet hakkına yönelik ihlallerin had safhaya ulaştığını, liberal demokrasinin temel özelliklerinin daha da zayıfladığını, medyanın “taraf”laşmasını, Ergenekon’la ilgili ileri sürülen usulsüzlük iddialarını da düşündüğümüzde yukarıda değinilen dört maddede dile getirilen sorunların daha da ağırlaştığını gösteriyor. Buna karşılık, kişi özelini, yasal prosedürleri, mülkiyet hakkını hiçe saymanın totaliter rejimlerin özellikleri olduğunu biliyoruz. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com ‘Anayasaya dokunma’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başka- nõ Deniz Baykal, iktidarõn “giderayak” gündeme getir- diği anayasa değişikliklerinin “TSK’ye, yargıya karşı sa- vaşın yeni açılımı olarak planlandığını” söyledi. Bay- kal, “Bu anayasa değişikliği Türkiye’yi bir kırılma nok- tasıyla karşı karşıya getire- bilecek bir konudur. Millete karşı referandum bir tuzak, aldatmaca olarak kurulu- yor” uyarõsõnda bulundu. Baykal, grup toplantõsõnda yaptõğõ konuşmada İstanbul’un Avrupa kültür başkenti ilan edilmesiyle trilyonlarca lira harcandõğõnõ, yedi tepede “cümbüş”ler yapõldõğõnõ vur- guladõ. Baykal, “TEKEL iş- çileri kuru ekmek derdinde, İstanbul’da böyle bir şov yakışıyor mu? O anlamsız şov için harcanan trilyonla- rın içinde TEKEL işçisinin de hakkı var” dedi. ‘İktidarın çatışması’ Baykal, iktidarõ göreve ça- ğõrõrken “Devlete kendi va- tandaşıyla kavga etmek, inat- laşmak yakışmaz. Artık ye- ter. Sahip çıkın, merhamet gösterin” açõklamasõnõ yaptõ. Son dönemde “kurumlar arası çatışma değil, iktidarın kurumlarla çatışması”nõn söz konusu olduğu görüşünü yineleyen Deniz Baykal söz- lerini şöyle sürdürdü: Anayasa değişiklikleri; kurumlarla çatışma, ku- rumlara haddini bildirme uygulamalarının anayasa düzeyinde sürdürülmesi an- lamına geliyor. Kavga bit- medi. Anayasa değişiklikle- ri kurumlarla savaşın, ku- rumları etkisiz kılma müca- delesinin en son açılımı, ara- cı. Genelkurmay Başkanı, kendilerine karşı savaştan söz ediyor. Şimdi, o harekâ- tın yeni bir aşaması olarak anayasa konusu gündeme getiriliyor. Siyaseti yargıya hâkim kılma, siyasetle yar- gıyı yönlendirme amacında- lar. Yargı bağımsız değilse, onun tarafsızlığına nasıl gü- veneceğiz? Parlamentonun dörtte üçü dokunulmazlık zırhının arkasına saklanmak zorunda kalanlardan oluşu- yor. Yargıtay Başkanı, sa- vunmadayız, diyor. Şimdi, daha da savunmadalar...” Baykal, “Ergenekon dava- sı yargı bağımsızlığı kavra- mıyla nazıl izah edilir irde- lemek lazım” derken, eski İs- tanbul Organize Suçlarla Mü- cadele Şube Müdürü Adil Ser- dar Saçan’õn tahliyesi üze- rinde de durdu. ‘Yürekleri kanıyor!’ Başbakan Tayyip Erdo- ğan’ın “Ciğerlerimize kadar bize kan ağlatıyorlar” sözle- rini anõmsatan Baykal, TEKEL işçileri, intihar eden Yarbay Ali Tatar, Ergenekon sanõkla- rõ Mehmet Haberal ve gaze- temiz Ankara Temsilcisi Mus- tafa Balbay’õn aileleri ve se- venlerinin “yüreği kanamı- yor mu” diye sordu. Baykal referandumun da millette tuzak olarak kurulduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Baş- kanõ Devlet Bahçeli, ana- yasa değişikliği için Mec- lis’te bir “Anayasa Deği- şikliği Uzlaşma Komisyo- nu” kurulmasõ, komisyonun değişiklik talepleri üzerinde uzlaşmaya vardõğõ madde- lerle ilgili “demokratik sözleşme” yapõlmasõ ve de- ğişiklik yapõlacak maddeler- le ilgili kararõn, “erken ya da zamanında yapılacak” genel seçimlerden sonra oluşacak 24. Dönem TBMM “iradesine” bõrakõl- masõnõ önerdi. Bahçeli partisinin grup toplantõsõnda “Siyasi nor- malleşme süreci başlatıl- madan ve Türkiye’yi yö- netme kabiliyetini kaybet- miş bugünkü hükümete dayalı siyasi tablo değiş- meden, yeni anayasa ha- zırlanması hem doğru ve hem de mümkün değildir” diye konuştu. Bahçeli öneri- lerini şöyle sõraladõ: “Öncelikle bir Anayasa Değişikliği Uzlaşma Ko- misyonu oluşturulmalı- dır. Değişikliği öngörülen anayasa maddelerinin ka- rarı, erken ya da zama- nında yapılacak milletve- killiği genel seçimlerin- den sonra oluşacak 24. Dönem TBMM’nin irade- sine bırakılmalıdır.” ‘Uluslararası iş takipçisi’ Nükleer santral işinin Rusya’ya verilmesine tepki gösteren Bahçeli, seçilen yöntemi de “şaibeli” olarak nitelendirdi. Erdoğan’õn Rusya ile kurduğu bu ilişki ağõnõn “yandaşları kayır- ma” üzerinde temellendiğini belirten Bahçeli, “Başba- kan, şimdi de uluslararası iş takipçisi olarak yeni bir sıfata haiz olmuştur. Ken- disini şeyh, sultan ya da emir gibi görmeye başla- yan Erdoğan bilmelidir ki, bu ülke ve kaynakları ken- di malı ve hanedanının di- lediği gibi kullanacağı bir mirasyedi hazinesi değil- dir” dedi. Bahçeli, AKP’nin küresel enerji projelerinde Türkiye’yi “taşeron ülke” haline getirdiğini kaydetti. TEKEL işçilerinin eyle- mine de değinen Bahçeli, “Hükümeti ve Başbakan’ı işçilerle girdikleri inatlaş- madan vazgeçmeye ve ta- lep ettikleri masumane is- tekleri yerine getirmeye davet ediyorum” dedi. ‘Kelepçeli açılım olmaz’ BDP’li Yaman AKP’nin ‘Kürt açõlõmõnõ’ eleştirdi. Olaylardaki tavrõ da ‘O kadar gaza bastõlar ki ellerinde gaz kalmadõ’ şeklinde değerlendirdi TEKEL işçileri BDP’yi ziyaret etti ve Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş’la görüştü. (Fotoğraf: AA) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - BDP Grup Başkanõ Nuri Yaman, AKP hükümetinin “açılım” konusun- da izlediği “havuç-sopa politikasının kullanım tarihinin geçtiğini” belir- terek, “Bir elde kelepçe, diğer elde açılım olmaz” dedi. İçişleri Baka- nõ’nõn açõklamalarõyla hükümetin açõ- lõmda “yeniden gaza bastığı” yo- rumlarõ yapõldõğõna işaret eden Yaman, “Hükümet gaza o kadar çok basmış ki, Emniyet’in elinde gaz bombası kalmamış” diye konuştu. Yaman, partisinin grup toplantõsõndaki konuşmasõna, grup toplantõsõna katõlan TEKEL işçilerini selamlayarak başlar- ken, işçileri kendisinin de aralarõnda bu- lunduğu partililer ayakta alkõşladõ. Ko- nuşmasõnda gazeteci Hrant Dink’i kat- ledilişinin 3. yõldönümünde andõklarõnõ belirten Yaman, cinayeti işleyen “te- tikçilerin” tutuklandõğõnõ, ancak “teti- ği çekme” emrini verenlerin halen iş- lerinin başõnda olduğuna dikkat çekti. Dink, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi ci- nayetlerinin de aralarõnda bulunduğu bir- çok faili meçhul cinayetin hâlâ aydõn- latõlamadõğõnõ belirten Yaman, “Baş- bakan, Dink cinayeti için ‘bu bizim için namus davasõdõr’ demişti. Bu namusu temizlemek de hükümetin boynunun borcudur. Soruyoruz Başbakan’a: Bu namus borcunu ne zaman ödeye- ceksiniz” diye konuştu. Konuşmasõnda hükümetin “açılım politikası”nõ da eleştiren Yaman, aylardõr bu konunun tartõşõldõğõnõ, ancak çözüme dönük kay- da değer bir gelişme olmadõğõnõ ifade et- ti. İçişleri Bakanõ’nõn yeni açõklamala- rõnõn ardõndan hükümetin açõlõm konu- sunda “yeniden gaza bastığı” yorum- larõ yapõldõğõna dikkat çeken Yaman, şunlarõ söyledi: “Kürtler başta olmak üzere toplumun örgütlü kesimlerine saldırılar için gaza basıldı. TEKEL iş- çilerine saldırılar için gaza basıldı. Medyada şöyle bir haber vardı. Po- lisin elindeki gaz stoğu bitti diye. Demek ki, hükümet gaza o kadar çok basmış ki, emniyetin elinde gaz bombası kalmamış! İşte, bu tab- lo hükümetin hangi alanlarda ga- za bastığının somut göstergesidir.” ‘Psikolojik harekât müsteşarlığı’ Yaman, bu hafta genel kurula gelmesi beklenen “Kamu Düzeni ve Güvenli- ği Müsteşarlığı”nõn kurulmasõna ilişkin yasa tasarõsõna ilişkin kurumun, Kürtlere karşõ “psikolojik harekât yürütecek” kurumlardan birine dönüşeceğini sa- vundu. Yaman, “Muhtemelen AKP’ye yol gösteren, Kürtlere karşı operas- yonel süreçlerin planını hazırlayan birçok akademisyeni, stratejisti, ce- maat üyesini bu müsteşarlıkta yu- valandıracaksınız. Bir anlamda AKP’nin yeni kadrolaşma adresi burası olacaktır” diye konuştu. DEVLET BAHÇELİ ‘Yeni Meclis’in iradesine bırakın’ Korucubaşından da dost ateşi iddiası DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Di- yarbakõr Hamzalõ Köyü Muhtarõ Korucubaşõ Vasfi Taş, pazar günü şehit düşen Uzman Ça- vuş Serkan İpek’in, çatõşmada değil, yanlõş parola söylediği için korucular tarafõndan açõ- lan ateşle yaşamõnõ yitirdiğini iddia etti. Taş, AK News internet sitesine yaptõğõ açõkla- mada Batman’õn Sason ilçesi ile Diyarbakõr’õn Kulp ilçesi kõrsalõndaki operasyonun kendi köyle- ri yakõnlarõna kadar sürdüğünü, Hamzalõ ile çevre köylerdeki koruculardan destek istendiğini anlattõ. Taş, askerlerin yanlõş parola söylemesiyle koru- cularõn askerleri PKK’li sanarak ateş ettiğini ve Uzman Çavuş İpek’in şehit olduğunu ileri sürdü. CHP lideri Baykal, değişikliğin ülkeyi kõrõlma noktasõna götürebileceğini söyledi Erdoğan: Vizeyi kaldıralım RİYAD (AA) - Suu- di Arabistan temaslarõ- na dün başlayan Baş- bakan Tayyip Erdoğan, dün Riyad Ticaret ve Sanayi Odasõ’nda dü- zenlenen toplantõda Türk ve Suudi işadam- larõna hitap etti. Türki- ye’nin Suudi işadamla- rõna havaalanõnda vize- leri kaldõrdõğõnõ anõm- satan Erdoğan “Suri- ye, Ürdün ve Libya ile vizeleri kaldõrdõk. Suu- di Arabistan ile vizele- ri niye kaldõrmayalõm? Burayla da kaldõralõm” diye konuştu. Riyad Ticaret ve Sanayi Oda- sõ Başkanõ Abdul Rah- man bin Ali el Jeraisy de “Türk yatõrõmcõlar Riyad’a yatõrõm yap- sõnlar” çağrõsõnda bu- lundu. El Jeraisy, “Türkiye’de de tarõm- sal yatõrõmlar yapmak istiyoruz” dedi. Liel: Girişim ters tepti WASHINGTON (AA) - İsrail’in eski An- kara Büyükelçisi Alon Liel, İsrail Dõşişleri Ba- kanlõğõ’nõn tartõşmalõ bir televizyon programõ yü- zünden Türkiye’nin bü- yükelçisini küçük düşür- me girişiminin ters tepti- ğini belirterek “Bu yüz- den darbe yedik” dedi. Los Angeles Times ga- zetesinde yayõmlanan röportajda Liel, “alçak koltuk” krizinin iki ülke arasõnda süren daha bü- yük bir krizin parçasõ ol- duğunu, İsrail’in Türki- ye’nin tavrõna olan kõz- gõnlõğõnõn eklenerek art- tõğõnõ ve bu biriken öfke- nin acõsõnõn Büyükelçi Oğuz Çelikkol’dan çõka- rõldõğõnõ ifade etti. Poyrazköy mahkemede İstanbul Haber Ser- visi - Beykoz Poyraz- köy’de yapõlan kazõlarda ele geçirilen mühimmat- la ilgili hazõrlanan iddia- name, İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahkemesi tara- fõndan incelenecek. 24 adet delil klasörünün bu- lunduğu öğrenilen iddia- namenin kabul edilmesi- nin ardõndan duruşmala- rõn İstanbul Adliyesi’nde görüleceği kaydedildi. İddianamenin cuma gü- nüne kadar onaylanmasõ bekleniyor. İddianamede 5’i tutuklu 17 sanõğõn bulunduğu öğrenildi. 8 bin çocuğa hizmet verildi İstanbul Haber Ser- visi - Devlet Bakanõ Selma Aliye Kavaf, yaptõğõ yazõlõ açõklama- da Çocuk ve Gençlik Merkezleri (ÇOGEM) aracõlõğõyla 2009 yõlõnda kasõm ayõ itibarõyla 8 bin 624 çocuğa hizmet verildiğini bildirdi. Ka- vaf 30 ilde 38 ÇOGEM ve 6 gözlemevi bulun- duğunu ifade etti. Üç gazeteci uğurlandı İstanbul Haber Ser- visi - Türkiye Gazeteci- ler Cemiyeti üyesi, sü- rekli basõn kartõ sahibi Reha Oğuz Türkkan (90), basõn şeref kartõ sahibi Vedia Bleda (94) ile sürekli basõn kartõ sahibi Adnan Ataöver (81) dün son yolculuk- larõna uğurlandõ. Başbakan Erdoğan’õ sert dille eleştiren Baykal, hükümetin TEKEL işçilerine artõk sahip çõkmasõ gerektiğini söyledi. Baykal, AKP’nin anayasa değişikliği hazõrlõğõnõ ise “Kurumlarla çatõşma, kurumlara haddini bildirme uygulamalarõnõn anayasa düzeyinde sürdürülmesi” olarak niteledi. YASA ÖNERİSİ KABUL EDİLDİ YSK itiraz etti, süre 60 güne indi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Ana- yasa Komisyonu’nda anayasa değişikliklerinin hal- koylamasõna sunulmasõnda süreyi düşüren yasa önerisi kabul edilirken; YSK’nin itirazõ üzerine 120 günlük süre 45 gün yerine 60 güne indirildi. Yurtdõ- şõndaki vatandaşlarõn oy kullanmasõ için öngörülen süre de 40’tan 20 güne indi. TBMM Anayasa Komisyonu’nda, AKP Grup Baş- kanvekili Bekir Bozdağ’õn anayasa değişikliklerinin halkoylamasõna sunulmasõnda sürenin 120 günden 45 güne düşürülmesine ilişkin yasa önerisi görüşüldü. Görüşmeler sõrasõnda iktidar ve muhalefet milletvekil- leri arasõnda zaman zaman tartõşmalar yaşandõ. CHP’li Atilla Kart, son dönemde Başbakanlõk, İçişleri Ba- kanlõğõ ve Adalet Bakanlõğõ’nõn bir karargâh oluştura- rak kamu gücünü kötüye kullandõğõnõ, bu legal olma- yan karargâhõn Türkiye’yi yönettiğini belirtti. Adalet Bakanõ Sadullah Ergin, Kart’õn sözlerine tepki gös- terdi. CHP’li Şahin Mengü ile iktidar milletvekilleri arasõnda Ergenekon tartõşmasõ yaşandõ. AKP’li Sefer Üstün, “Bütün Ergenekoncular sizi arıyor niyeyse” dedi. Mengü de “Ordunun şerefli bir komutanı arı- yorsa bundan şeref duyarım” diye konuştu. Türkiye ile İsrail arasında yaşanan “alçak koltuk” krizi sonrasında gelen Sa- vunma Bakanı Ehud Ba- rak’ın ardından dün de Dışişleri Müsteşarı Yossi Gal (ortada), Ankara’da temaslarda bulundu. Gal, sabah Türk mevkidaşı Fe- ridun Sinirlioğlu ile bir araya geldi. AB Genel Se- kreterliği’ndeki kabul için Egemen Bağış’ın maka- mındaki oturma düzeni- nin değiştirildiği gözlendi. Kabul sırasında Yahudi geleneklerine uygun ola- rak masada tatlı bulundu- ruldu. Müsteşara lokum ikram edildi. TBMM Dış- işleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan (sağda) da Gal’i ve İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy’i kabul etti. Gal ve Levy, 3 dakika erken gelirken, Mercan, konukları kısa süre bekletti. Mercan, ge- cikmesinde “kasıt olmadı- ğını” belirtti. (AA) Bahçeli, AKP’yle yeni bir anayasa yapmanõn mümkün olmadõğõnõ savundu. Bahçeli, “Değişikliği yeni Meclis yapsõn” dedi. İsrailli konuğa ‘lokum’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle