18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B G eçen hafta İstanbul, havai fişeklerle, dev gösterilerle Avrupa Kültür Baş- kenti sürecine başladõ. Öte yanda kendi doğal sanat etkinlikleri arasõnda geçen haf- ta İstanbul’un gündeminde dünyanõn herhangi bir kültür başkenti kadar zenginlik vardõ. Sadece müzik dalõnõ şöylece gözden geçirelim: İKSV’nin yeni mekânõ Deniz Palas’õn açõlõşõ, Borusan Filarmoni Orkestrasõ’nõn 9. Senfoni’yle yeni yõl dizisine başlamasõ, İDOB’da ‘Figa- ro’nun Düğünü’ operasõnõn galasõ, İstanbul Re- sitalleri’nde Dejan Lazic’in dinletisi, İD- SO’nun Maçka Maden’deki konseri ve İşSa- nat’ta 85 yaşõndaki şefleri Sir Neville Marriner yönetimindeki St.Martin-in-the-Fields Orkestra- sõ’nõn art arda iki konseri. Yetişebildiklerim arasõnda beni en etkileyen olay, İşSanat’ta din- lediğim çellist Daniel Müller- Schott’un Saint Saens’õn kon- çertosuyla katõldõğõ Academy of St-Martin-in-the Fileds konseri oldu. İnanõlmaz bir ton yakalamõştõ çellist: Yumuşacõk, kişilik sahibi, kendinden emin. Orkestra ise müt- hiş bir birlik içinde, kusursuz bir entonasyon sahibi. Yõllarõn eski- temediği şef Sir Neville Marriner, 85 yaşõna karşõn iç coşkusunu yi- tirmemiş, orkestrasõyla tümleşerek dinleyicisine yeni kõvõlcõmlar ulaş- tõrmayõ başarõyor. Mozart’õn “Prag Senfonisi”yle başlayan program Schumann’õn “İlkbahar Senfonisi”yle sona erdi. Nitelikli müzik dinle- menin büyüsü içinde salondan ayrõldõk. İstanbul’un uzun zamandõr beklenen 2010 Av- rupa Kültür Başkenti oluşunun açõlõş töreni en sonunda geldi çattõ. Heyecan doruktaydõ. 2010 için saat 20.10’da havai fişeklerle, coşkuyla bü- tün kent ayağa kalkacaktõ. Sütlüce’deki mer- kezde büyüklerimizi beklemeye koyulduk. Büyüklerimiz 40 daki- ka gecikmeyle salona girdiler. Ar- dõndan o bitip tükenmeyen, hepsi birbirinin aynõ, ortaokul kompo- zisyonu gibi konuşmalar başladõ. Aynõ şiirlerin dizeleri yinelendi durdu. Hadi siyasilerimiz birbi- rinden habersizdi, 2010 yönetici- leri de mi birbirinin ne diyeceğini bilmiyordu! Böyle olaylarõn en uygar açõlõş konuşmalarõndan biri, Olimpiyat açõlõşlarõdõr. Başkan kürsüye gelir ve der ki: 2010 Olimpiyatlarõnõ açõ- yorum! İşte o an meşale yanar, coş- ku başlar. En sonunda Yekta Kara’nõn kurgu- ladõğõ “İstanbul Büyüsü” gösterime girdi. Karşõmõzda onca dakikadõr sabit duran büyük panodaki İstanbul manzarasõ hareket etti. İki ke- nardaki asansörlere yerleştirilmiş koronun et- kileyici sesi, Naci Özgüç yönetimindeki İD- SO’nun coşkulu forteleriyle Poloveç (Kepenek) danslarõ salonu sarsarak müthiş bir açõlõş ger- çekleşti. Ancak ardõndan hiçbir iç tutarlõlõğõ olmayan gösteri silsilesi başladõ. Zaten elimize verilen kü- çücük bir kâğõt programdan sahneyi izlemek de olanaksõzdõ. Derken bir bale gösterisi ve ar- dõndan avaz avaz bağõrarak Sertap Erener: “Beyoğlunda gezersin”... Tabii her zaman için yabancõlara en alõmlõ gelen Sema gösteri- si yer aldõ. İstanbul’un hamurunu yoğuran din- lerin temsilcileri İslam, Ermeni ve Yahudi ila- hileriyle simgelendi. Bizans’tan bu yana uzanan Ortodoks Kilisesi’nin sesi yoktu. Zaten tarihi bir süreç de izlenmiyordu. Gösterinin en uzun ezgisi Kürtçe okunan bir uzun havaydõ. Demek ki İstanbul’un göçlerle de- ğişen kültürüne tanõk oluyorduk. Peki o zaman neden Lazlar yoktu? Silivri folkloru yerine Ka- radeniz daha alõmlõ olmaz mõydõ? Fatih Erkoç, MFÖ, Kubat gibi pop müziğimizin yõldõzlarõ art arda İstanbul şarkõlarõ söylediler. Münir Nu- rettin’in Kalamõş’õnda gazel detone oldu gitti. Zaten o ses yükselticileri dinleyiciyi sersem et- meye yetiyordu. İstanbullu besteci olarak akla gelen ilk isim Cemal Reşit Rey’den hiçbir alõn- tõ yapõlmamõştõ. Ne “Enstantaneler”, ne “Fa- tih Senfonisi”. Yekta Kara’yõ başarõlõ opera rejileriyle bugüne dek en çok alkõşlayan kişi olarak bu projeye at- tõğõ imzayõ alkõşlayamõyorum. Asõl amaç İstanbul gibi bir kentin o güzelim renklerini dünyaya ta- nõtan simgesel bir gösteri değil miydi? Salon- da yer alan onca bakan düzeyindeki yabancõ ül- ke konuğuna, onca büyükelçiye ve televizyon kanalõyla bütün dünyaya ne anlatmõş olduk? Dõ- şa değil, içe dönük değerlerimizi sergiledik. Gü- nümüzün üstünkörü kültür sahibi Türk insanõ- na seslenen popüler bir gösteri sunduk. İstan- bul’un koskoca Devlet Senfoni Orkestrasõ ge- nelde popüler müziğe, aranjmanlara eşlik için kullanõlmõştõ. Baştan sona olayõn belkemiği olan şef Naci Özgüç’ü kimse selama bile çağõrma- dõ. Sonunda büyüklerimizin 2010 yöneticileriyle sahneye çağõrõlmasõ ne anlam taşõyordu, onu da çözemedik. Ve 20.10’da başlatõlacak şenlikle- rin hepsi neredeyse bir buçuk saat sarktõğõnda uygarlõğõn en önemli göstergelerinden zamana karşõ saygõyõ hiçe saymõş olduk. 6 bin kişi yü- rütmüş açõlõş hazõrlõklarõnõ. Harcanan paralarõ açõklamaya ise kalemim izin vermiyor. [email protected] İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti açõlõş etkinliklerinde içe dönük değerlerimizi sergiledik Bizbizepopülerbirgösteri Güner Ener’in “Aile: 3 Kedi” adlı resmi UNICEF’in Kedi Takvimi’nde yer almıştı. Filiz Ofluoğlu yaşama veda etti Kültür Servisi - Tiyatro sanat- çõsõ Mücap Ofluoğlu’nun eşi çevirmen Filiz Ofluoğ- lu (79), önceki gece kalp kri- zi geçirdikten sonra kaldõ- rõldõğõ Amerikan Hastane- si’nde yaşamõnõ kaybetti. Ofluoğlu’nun cenazesi bu- gün Teşvikiye Camisi’nde kõlõnacak öğle namazõnõn ardõndan Zincirlikuyu Me- zarlõğõ’nda; Türk sanat mü- ziğinin önemli isimlerinden annesi Laika Karabey’in yanõnda toprağa verilecek. Amerikan Kõz Koleji ve Pennsylvania Üniversitesi Wharton Ekonomi ve İşlet- me (MBA) Bölümü’nden mezun olduktan sonra, Co- lumbia Üniversitesi’nde doktora yapan Ofluoğlu, ODTÜ’de ve Robert Kolej Yüksekokulu’nda (Boğazi- çi Üniversitesi) öğretim üye- si, Koç Topluluğu’nda üst düzey yönetici (holding ku- ruluşunda danõşman), Mil- liyet gazetesinde yönetim kurulu üyesi ve Enka Hol- ding’de danõşman olarak görev yaptõ. Ofluoğlu, Varlõk, Milliyet, Ka- racan, Can, Mitos, Boyut ve İletişim Yayõnlarõ için; Steinbeck, Hemingway, Ariel Dorfman, Scott Fitz- gerald, Truman Capote, Evelyn Waugh ve Gra- ham Greene gibi yazarlar- dan 30 kadar öykü ve roman çevirisi yaptõ. Ayrõca, Dev- let Tiyatrolarõ, İstanbul Şe- hir Tiyatrosu, Kent Oyun- cularõ, Ankara Sanat Tiyat- rosu ve Dostlar Tiyatro- su’nda sahnelenen Tennes- see Williams, David Ma- met, Edward Albee, Chri- stopher Hampton, Athol Fugard gibi yazarlardan 28 oyun çevirdi. Ofluoğlu, 1948-1962 yõllarõ ara- sõnda Musiki dergisini çõ- karan, 1948’de de İleri Türk Musiki Konservatuvarõ’nõ kuran müzisyen Laika Ka- rabey ile Fransõzca öğret- meni Emin Arifi Kara- bey’in kõzõ idi. Kültür Servisi - Ta- nõnmõş ressamla- rõmõzdan Güner Ener, ilk asker res- samlardan babasõ Fahri Ener ve iki ablasõnõn resimle- rinden oluşan kar- ma resim sergisi Harbiye Askeri Müze’de açõldõ. Kurtuluş Savaşõ’na katõlan süvari su- baylardan, savaş sõrasõnda bile re- sim yapan General Fahri Ener ve üç ressam kõzõnõn kar- ma resim sergisinde, Fahri Ener’in 14, Güner Ener’in 18, Belkıs Ener Kırıkoğlu’nun 18 ve Su- na Ener Solakoğlu’nun 15 tablosu yer alõyor. General Fahri Ener’in Kurtuluş Savaşõ’nda cephede yaptõğõ resimlerin büyük çoğunluğu Milli Savunma Bakanlõğõ ve Genelkurmay tarafõndan satõn alõn- mõştõ. Ener, 1950’li yõllarda asker ressamlar ara- sõnda nü resimleriyle de tanõnõyordu. Büyük kõzõ Belkõs Ener, Güzel Sanatlar Akademisi Bedri Rahmi Eyuboğlu Atölyesi’nde öğrenim gör- dü ve CHP’nin önde gelen politikacõlarõndan Ka- mil Kırıkoğlu ile evlendi. Suna Ener ise Güzel Sanatlar Akademisi Kenan Temizan Moda Atölyesi’nde öğrenim gördü. Güner Ener de, Gü- zel Sanatlar Akademisi’nde okuduktan sonra 1970’ten başlayarak 150’den fazla kitap kapağõ resimledi. Öykü kitaplarõ da yayõmlanan Güner Ener, 1974’ten başlayarak Türkiye ve Avru- pa’da çeşitli kentlerde kişisel sergiler açtõ ve kar- ma sergilere katõldõ. UNICEF’in Kedi Takvimi’nde “Aile: 3 Kedi” adlõ resmi yer aldõ. FAHRİ ENER VE ÜÇ KIZININ SERGİSİ ASKERİ MÜZE’DE GeneralFahriEner Onca yabancõ ülke konuğuna, onca büyükelçiye ve TV kanalõyla bütün dünyaya ne anlatmõş olduk? Dõşa değil, içe dönük değerlerimizi sergiledik. Günümüzün üstün körü kültür sahibi insanõna seslenen popüler bir gösteri sunduk. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti açılış gecesinde Tarkan Taksim’de konser verdi. Kültür Servisi - Görüntüdeki hareketleri ger- çek gibi gösteren 3D teknolojisinin kullanõldõğõ filmler büyük ilgi görürken, sinema sektörü bu teknolojiyi korsana karşõ en büyük silah olarak niteliyor. AA muhabirinin aldõğõ bilgiye göre, tek- nolojinin son yõllarda sinema sektörüne sundu- ğu en büyük yeniliklerin başõnda 3D teknoloji- si geliyor. Özel salonlarda özel gözlükle izlenebilen üç bo- yutlu filmlerin korsana karşõ en büyük silah ola- rak nitelenmesinin nedeni, bu tür filmleri kaçak yollarla çekim yapõp kopyalayarak çoğaltmanõn mümkün olmamasõ. Sinema sektöründe hasõlat ve seyirci rakamlarõ üzerine yayõn yapan bir internet sitesinin sahibi Tolga Akıncı, Türkiye’de üç bo- yutlu filmlerin 2009’da hõz kazandõğõnõ, 2010’da bu teknolojiyi kullanan yapõmlarõn patlama yap- masõnõn beklendiğini söyledi. Akõncõ, 3 boyutlu film teknolojisinin son ör- neğinin James Cameron’õn son filmi “Avatar” olduğunu, bu filmin Türkiye’de 4 haftada 158 sa- londa 1 milyon 310 bin 871 kişi tarafõndan iz- lendiğini belirtti. Öte yandan, AP’nin haberine gö- re, Tayvan’da “Avatar” seyreden bir adam beyin kanamasõ geçirerek hayatõnõ kaybetti. Yüksek tan- siyon hastasõ olan Kuo, filmi seyrederken fena- laşarak hastaneye kaldõrõldõ ve tüm çabalara kar- şõn kurtarõlamadõ. Doktorlar, Kuo’nun filmi sey- rederken aşõrõ heyecanlanmasõnõn beyin kana- masõnõ tetiklemiş olabileceğini belirttiler. Bu arada, Kuo’nun ölümünün, “Avatar”õ seyreder- ken meydana gelen ilk ölüm vakasõ olduğu ileri sürüldü. Bazõ kaynaklar da, 3D teknolojisinin kul- lanõldõğõ filmleri izleyenler bazõ kişilerde baş ağ- rõsõ, baş dönmesi ve görme bozukluğu gibi be- lirtilere rastlandõğõnõ açõkladõlar. TAYVAN’DA ‘AVATAR’I SEYREDEN TANSİYON HASTASI HAYATINI KAYBETTİ Korsana karşı yararlı, tansiyona zararlı Kültür Servisi - Yaşamõnõ yitirdikten sonra ki- taplarõnõn telif hakkõnõ Boğaziçi Üniversite- si Vakfõ’na bağõşlayacak olan Türk edebiya- tõnõn usta kalemlerinden Adalet Ağaoğlu, ay- rõca koleksiyonundaki 2 bin 862 kitabõ ve im- zalõ diğer eserlerini de üniversiteye bağõşla- dõ. Buna karşõlõk Boğaziçi Üniversitesi Ada- let Ağaoğlu adõna Boğaziçi Üniversitesi Ap- tullah Kuran Kütüphanesi içinde bir araştõr- ma odasõ açõyor. Aptullah Kuran Kütüpha- nesi’nin yeni hizmete giren alt katõnda yer alan ve resmi açõlõşõ 27 Ocak’ta yapõlacak “Ada- let Ağaoğlu Araştırma Odası”nda, yazarõn kendisi ve eşi Halim Ağaoğlu tarafõndan oluş- turulan arşiv, belgeler, hakkõnda yapõlan in- celemeler, mektuplar ve aldõğõ ödüller de yer alacak. “Adalet Ağaoğlu Araştırma Odası”, Adalet Ağaoğlu ve özel arşivi ile ilgili araş- tõrma yapan Boğaziçi Üniversitesi öğrenci- lerinin yanõ sõra dõşarõdan araştõrma yapmak isteyen akademisyen ve araştõrmacõlarõn da kullanõmõna açõk olacak. ‘Adalet Ağaoğlu Araştõrma Odasõ’ BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ Asker baba ve üç kızı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle