18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 20 OCAK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Makyajlı Demokrasi Demokrasiye bağlılık testi, sadece iktidar partileri için mi geçerli olmalıdır?Ya seçmenin muhalefette bıraktığı partiler? Özellikle onların ilk seçimde verecekleri sınava nasıl hazırlandıkları ve o arada, çoğunluğu sağlar da iktidar görevini üstlenirlerse, daha saydam bir demokrasiyi gerçekleştirmek amacıyla neler yapacaklarını, bugünden öğrenmemiz gerekmiyor mu? Ben bu yazıyı yazarken, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin anayasa değişikliklerinde referandum süresinin 45 güne* indirilmesini öngören değişikliğin Anayasa Komisyonu’nun gündemine alınması bekleniyordu.O beklenti nedeni ile iktidar partisinin ortamı olumlu bulduğu anda, anayasada yapılmasını istediği değişiklikler için düğmeye basacağına değin haber ve yorumlar da vardı. Görüntüyü kurtarmak Mesela, Vatan’da Bilal Çetin, AKP tarafından önerilmesi beklenilen bazı değişiklikler arasında “Muhalefetin de itiraz edemeyeceği bazı anayasa değişikliklerinin de gündeme alınacağı”ndan söz ederken, “genel seçimlerde temsil düzeyinin arttırılmasına dönük bir hükmün yerine getirilmesi amacıyla Türkiye milletvekilliği modeli ile baraj altında kalan partilerin de birer-ikişer milletvekiliyle Meclis’te temsilinin sağlanmasının yolunun açılabileceğini” yazıyordu. Demek her olanakta demokratik açılım söylevleri vermekten hoşlanan Başbakanımız, bugünkü seçim sistemi ile “temsilde adalet, yönetimde istikrar” sağlanamadığından haklı olarak şikâyet edenleri susturmak amacıyla Türkiye milletvekilliğini kurumsallaştırmak için sadece kararlı olmakla kalmıyor, bunu sağlayacak anayasa değişikliğinin gerçekleşmesinde CHP ve MHP’nin oylarını da çantada keklik olarak görüyor. Erdoğan’ın bu gözleminde ne yazık ki haksız olmadığını söylemek zorundayız. Çünkü AKP Genel Başkanı da, seçim kanununda kalması için var gücü ile savunduğu “yüzde onluk baraj” konusunda Baykal ve Bahçeli’nin de kendisini destekleyeceğine güveniyor. Yeri geldiği zaman, 12 Eylül darbecilerinin yaptığı yasa değişikliklerini eleştiri bombardımanı altında tutmak, ama o yasaların kendi çıkarlarına cevap verdiğini görünce de, can kurtaran simidi gibi sarılmak. Bunu sadece AKP ve Erdoğan mı yapıyor? Baykal’ın, Bahçeli’nin partileri de sırf göstermelik olması için milletvekili sayısını çoğaltıp, içlerinden 100’ünü Türkiye milletvekili sistemi ile ayrıca seçmek. Öylece yüzde 10’luk barajı aşamayacağı tahmin edilecek partilerin oylarını, o partinin görüşlerine en yakın kurumlar olarak yine kapatmak. Sonra bu partilere dönerek, “Sizler de birer ikişer milletvekili ile parlamentoya girdiniz ya. Daha ne istiyorsunuz?” diye çalım satmakta sakınca görmüyorlar. Türkiye milletvekilliği ile temsilde adalet sağlanamayacağını Erdoğan kadar Bahçeli de Baykal da elbette biliyorlar. Ama bugünkü statükonun sürmesinden partilerine bir bakıma haksız bir şekilde sağlanan getirinin devamında ısrar etmekten de vazgeçemiyorlar. Üçlü ve gizli bir anlaşma mı? Üç parti arasında yüzde 10’luk barajı sürdürmek amacıyla TBMM’de oluşmuş bu konsensusu gizli bir ittifak anlaşması olarak mı görmeliyiz? Yoksa barajın en az yüzde 5’e indirilmesini sağlayacak, öylelikle ilk genel seçimde oluşacak parlamentoya gerçekten yönetimde istikrarın ve temsilde adaletin yansıyacağına güvenerek, demokrasimizin geleceğinden, ülkemizde iç barışın kurumsallaşacağına inanarak sen ben kavgasını sona erdirecek bir geleceği mi beklemeliyiz? Ülkemizdeki her görüşün parlamentoya etkin temsilcilerinin söz ve oyları ile yansımasını sağlamak yerine, görüntüyü kurtarmak için demokrasiye makyaj yapmaya kalkışmak 2010 Türkiyesi’ne yakışmıyor. *Yüksek Seçim Kurulu’nun, 45 günü az bularak sürenin 60 güne çıkarılmasını istediği bildiriliyor. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Abdi İpekçi davasõnda müdahil avukatõ Uğur Yetimoğlu geçmişle şimdiyi karşõlaştõrdõ ‘İstenirse olay çözülür’ İpekçi ailesinin avukatlarõndan Uğur Ye- timoğlu, “Ergenekon soruşturmasında ya- pılanların onda biri o gün yapılsaydı, dö- nemin savcıları da aynı çabayı gösterse- lerdi, İpekçi cinayeti aydınlatılmış olurdu. İpekçi davası ve diğerleri savcısız davalardı. En azından şimdi özel yetkili savcılar var. Başsavcıyı bile dinliyorlar” dedi. Yalçın Özbey ve Oral Çelik’in yargõlan- dõğõ davalarda Turgut Kazan ile birlikte mü- dahil avukatõ olarak görev yapan Yetimoğlu, Çelik’in ceza almadõğõnõ, Özbey hakkõndaki davanõn zamanaşõmõ sebebiyle işlemden kal- dõrõldõğõnõ anõmsattõ. İpekçi cinayetinin tek ba- şõna Ağca’ya ait olmadõğõ konusunda ka- muoyunda ciddi ve doğru bir kanõnõn oldu- ğuna işaret ederek, “Türkiye’nin yarını kurmak adına bu süreçle heaplaşması ve bu süreci aydınlığa çıkarması gerekir. Ama şimdiye kadar Türkiye bunu yapa- madı” dedi. İpekçi cinayeti dosyasõnõ, Ergenekon so- ruşturmasõyla karşõlaştõran Yetimoğlu, İpek- çi cinayeti soruşturulurken ya da dava süre- cinde, işlevsel olmayan bir savcõlõk makamõnõn olduğuna dikkat çekti. Yetimoğlu, “Biz mü- dahil vekilleri olarak savcıların yapama- dıklarını yapmaya kalktık. Şimdi özel yet- kili savcılar var. Başsavcının elinden so- ruşturma dosyasını alıp bunu ‘ben soruş- turacağõm’ diyen savcılar var. Şimdi yü- rütülen davaların savcısı Başba- kan” diye konuştu. Faili meçhullerin ortaya çõkarõl- masõnõn öncelikle siyasi iktidarõn görevi olduğunu dile getiren Yeti- moğlu, o dönemde bu cinayetleri or- taya çõkarmak için ‘namus sözü’ ve- ren siyasetçilerin hiçbirşey yapa- madõklarõnõ anõmsattõ. Ergenekon soruşturmasõndaki ‘giz- li tanıklar’la, İpekçi cinayeti dava- sõndaki ‘olayı gördüğünü söyle- yen gizli tanığın’ konumunu da kõ- yaslayan Yetimoğlu, “Bizim da- vadaki bu tanık konuşabilmek için korunma istedi. Ama sistem bu tanığa koruma imkânı sunmadı ya da sunamadı. Kendi isteğiyle tanıklık edece- ğini bildiren bir tanıktan onu koruyama- dığımız için yararlanamadık” dedi. Yalçõn Özbey’le yurtdõşõnda görüşme yapan emni- yetçilerden, bu görüşmeyi kaydettikleri ka- setleri alamadõklarõnõ anlatan Yetimoğlu, şöyle devam etti: “Bizim anlı şanlı emniyet müdürlüğümüzden, en önemli faili meçhul cinayet dosyasına gönderilen yazı, içler acı- sı bir yazıydı. Yazıda kasetlerin kaybol- duğu, tutanakların ihma edildiği, buluna- madığı yazıyordu. Şimdiki soruşturmadaki gayretlere, kullanılan yöntemlere bakı- yoruz.. Yargıtay’ın bile dinlenebildiği, bu kayıtların gazetelerde tefrika halinde ya- yımlandığı bir süreci yaşıyoruz. O dö- nemde ise kaydedilen kasete ulaşamayan bir yargı söz konusu. Karşılaştırma yap- tığım zaman bir hukukçu olarak üzülü- yorum. Faili meçhul cinayetlerle ilgili Türkiye, yargı ya da siyasi iktidar ve top- lum olarak hep birlikte gereğini yapama- dık maalesef.” İpekçi davasõ sanõklarõnõn bir bölümünün milletvekili, meşhur işadamõ olduklarõna de- ğinen Yetimoğlu, Oral Çelik’in İpekçi dava- sõndan sonra Malatyaspor’a başkanlõk yaptõ- ğõnõ anõmsattõ. Bu kişilerin belli çevreler için kahraman olduklarõna dikkat çeken Ye- timoğlu’e göre, sanõklarõn arkalarõndaki güç sebebi ile mahkemenin istediği belgelere ulaşõlamadõ. Tanõklar korunamadõ. Sanõkla- ra da 1980 öncesi süreci yönlendiren, belir- leyen, o cinayetlerin arkasõndaki ekibin in- sanlarõ olduklarõ için dokunulamadõ. Daha son- ra da terörle mücadelede kullanõldõlar. Bazõ isimler ‘mafyacıklar’ olarak ortaya çõktõlar. Susurluk’tan Ergenekon’a uzanan sü- reçte bu adõ geçenlerin birbirlerine dokun- duklarõ noktalar olduğunu dile getiren Yeti- moğlu, “İpekçi dosyasındaki karanlıklar ay- dınlığa çıkarılabilir mi?” sorumuzu ise şöyle yanõtladõ: “Bu ciddi bir siyasi iradeyle olur. Erge- nekon soruşturmasının arkasında duran si- yasi irade gerçekten samimi ise önce ana- yasanın geçici 15. maddesini kaldırıp 80 darbesini yargılayacak. Bütün faili meçhul cinayetleri aydınlatacak. TBMM’de araş- tırma komisyonu kurulabilir. Artık bu ci- nayetlerin kaynağının ortaya çıkarılması ve Türkiye’nin gerçekten kendisi ile yüz yü- ze olmayı becermesi gerekiyor. Siyasi ira- de olursa bu yapılabilir diye düşünüyor- mum.” Yargõ tekniği açõsõndan davalarõn zamana- şõmõna girmiş olduğunu ancak istenirse TBMM’de çözüleceğini vurgulayan Yeti- moğlu, “Komisyon kurulur her şeye el ko- nulup yeniden incelenir. Bugün samimi olarak bu çabanın içerisinde olunmalı. Geçmişin siyasi koşulları yok. İnsanlar bel- ki daha rahat ifade verebilirler. Pozis- yonları değişmiştir. Tanık koruma ve di- ğer imkânlardan yararlanarak ifadeleri alı- nır. Meclis iradesiyle olabilir bütün bun- lar. Karanlık geçmişimizden kurtulmamız gerekir” diye konuştu. ‘Toplum hukuka güvenmiyor’ Yetimoğlu, Türkiye’de insanlarõn yargõnõn herhangi bir sorunu çözebilecek gücü taşõ- madõğõna inandõklarõna dikkat çekerek, bu al- gõda, İpekçi cinayeti ve diğer cinayetlerin çö- zümsüzlüğünün de büyük etkisinin olduğu- nu dile getirdi. Devletin işleyişine olan kötü inancõn pekiştiğini, ‘devlette güçlü olursan, devletin herhangi bir kesimi seni koruyorsa sana bir şey olmaz’ anlayõşõnõn güçlendiği- ni anlatan Yetimoğlu, gençlerin de ‘her tür- lü hukuka aykırılığı yapabilirim, cinayet bi- le işlesem bir şey olmuyor, üstelik kahra- man oluyorum, ödüllendiriliyorum’ dü- şüncesine kapõldõklarõnõ anlattõ. Bu algõnõn top- lumda genişlemesini hukuk devleti fikri bakõmõndan çok tehlikeli bulan Ye- timoğlu, insanlarõn yargõya ve hukuk devletine güvenmediklerine, böylece toplumun üzerine ölü toprağõ serpildi- ğine dikkat çekti. AKP çevresine eleştiri AKP’ye yakõn bazõ çevrelerin kendi pozisyonlarõnõ meşrulaştõrmak için geçmişte kanlarõnõ içecekleri bu in- sanlarõn cinayetlerinden yararlanmaya çalõş- tõklarõnõ savunan Yetimoğlu, “Bu insanı çok rahatsız ediyor. AKP’ye yakın medya bu süreci Türkiye’nin demokratik açılımı olarak görüyor. Kendi siyasi anlayışına hiz- met etmesi bakımından da bir dönem münferit cinayet olarak gördüğü, aydın ci- nayetleri üzerinden kontrgerilla ile bu- günkü Ergenekon soruşturmasının bağ- lantısını kuruyorlar. İpekçi, Doğan Öz, Uğur Mumcu’yu bu isimlerin ortak özel- liklerini, Cumhuriyeti seven aydınlardan oldukları için katledildikleri gerçeğini bir yana bırakıp, kendi yürüttükleri siyasetin birer malzemesi haline getirmeye çalışı- yorlar” diye konuştu. Avukat Uğur Yetimoğlu, İpekçi davası sanıklarının bir bölümünün milletvekili, meşhur işadamı olduklarına değiniyor. Güneş: Dosya emniyetin elinden alõndõ Abdi İpekçi’yi öldüren Mehmet Ali Ağca’nõn sorgusunda bulunan dönemin İçişleri Bakanõ Hasan Fehmi Güneş, “Abdi İpekçi cina- yetinin soruşturulması eksik kal- mıştır. O dönemdeki sıkıyönetim yasaları çerçevesinde soruşturma emniyet örgütünün, polisin elin- den alınmıştır. Alınınca da geniş- letilmedi, derinleştirme yapılama- dı. Daha sonra Ağca cezaevinden kaçırıldı” dedi. Eski CHP milletvekillerinden Ha- san Fehmi Güneş, Mehmet Ali Ağ- ca’nn İpekçi cinayetinin faili ve Pa- pa’ya suikast düzenlemekten mah- kûm olduğunu, işlediği suçun ceza- sõnõ çektiğini, 30 yõl hapis yatarak eyleminin bedelini ödediğine dikkat çekerek “Buna rağmen Ağca’yı toplumsal yargılama konumunda tutmayı haklı ve gerekli bulmuyo- rum. Ayrıca bir sabıkalıdan kah- raman yaratma sürecini de son derece rahatsız edici buluyorum” diye konuştu. Mehmet Ali Ağca’nõn cezaevin- den çõkõşõnõ değerlendiren Güneş: “Onu eyleme yönlendiren, koru- yan, kaçıran yapının bu aşamada da ona sahip çıkarak süreci dü- zenlediği kuşkusunu taşıyorum... Ağca çıkınca arkasındaki yapıyı dışavurabilir, açıklayabilir...” İpekçi suikastõnõn sanõğõnõn ve ona yardõm edenlerin tespit edildiği- ni, ancak bu isimlerden bir kõsmõnõn ele geçirilemediğini anõmsatan Ha- san Fehmi Güneş, “Cinayeti plan- layanlar bilinmekteydi; ancak olayın arka cephesine, suçu plan- layan merkezlere ulaşmak müm- kün olmadı. Ulaşılabilirdi. Polisin elinde yeterince bilgi vardı. Dosya polisin elinden alındıktan sonra soruşturma dosyasına yeterli delil ve derinlik kazandırılmadı. Ben bilerek ve isteyerek kazandırıl- madığı kuşkusunu taşımaktayım” dedi. ‘İpekçi’yi vuran Ağca’ O dönemki sõkõyönetim yasasõna göre 15 günlük gözaltõ süresinden sonra yeniden ek süre alõnmasõ ge- rektiğine işaret eden Güneş, o bölge- nin sõkõyönetim komutanõnõn ek süre vermediğini anõmsattõ. Bu nedenle dosyanõn sõkõyönetim komutanlõğõna gönderilmesi zorunda kalõndõğõna dikkat çeken Güneş şöy- le devam etti: “Dosya İstanbul Em- niyet Müdürlüğü’nün elinden alınmıştır. Cinayetin yeterince ko- vuşturulması engellenmiştir. Şu noktada bir tereddüt yoktur. İpekçi’yi vuran Ağca’dır. Bu cina- yet örgütlü bir cinayettir. Cinaye- tin bütün elemanlarına ulaşılama- mıştır. Yardım edenlerin isimleri, cinayetteki rolleri bilinmektedir. Cinayeti planlayan merkeze, bu tür cinayetleri tertipleyen temel yapıya ulaşılamamıştır. Bu isten- memiştir, açıkça engellenmiştir.” İpekçi cinayeti, eldeki bulgulara göre üzerine gidilerek tam, gereğin- ce aydõnlatõlsaydõ daha sonraki cina- yetlerin engelleneceğini savunan Güneş, böylece demokratikleşmenin önünü kesen engellerin de tespit edi- leceğine ve giderilmiş olacağõna dikkat çekti.Hasan Fehmi Güneş. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli- yet Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’nõn avu- katõ Gökay Gültekin, müvekkilinin bugün basõn toplantõsõ düzenleyebileceğini bildirdi. Sabah saatlerinde Ağca’nõn kaldõğõ otele ge- len Gültekin, “Bugün (dün) yalnızca odasın- da dinlenecek ve basın toplantısına hazırlık yapacak” dedi. Basõn toplantõsõnõn nerede ya- põlacağõnõn sorulmasõ üzerine Gültekin, “Yeri daha net değil” yanõtõnõ verdi. Gültekin, Ağ- ca’nõn her adõmõndan basõnõ bilgilendirecekle- rini söyledi. Ağca, Ankara’da kaldõğõ otelden dün 15.00 sularõnda çõkõş yaptõ. Otel garajõn- dan bir araca binen Ağca ve beraberindekiler Eryaman yakõnlarõnda araç değiştirdi. Ağ- ca’nõn korumalõğõnõ yaptõğõ belirtilen kişiler kendilerini takip eden gazetecilerin bulundu- ğu araçlarõn önünü keserek Ağca’nõn takip edilmesine engel oldu. Ağca ile beraberinde- kilerin İstanbul yönüne gittiği öğrenildi. MEDYA AĞCA’YI İZLİYOR ‘Korumaları’ takibi engelledi Suikast girişimiyle ilgili dosyaya bakmõş olan ön soruşturma yargõçlarõndan Priore’den ilginç iddia ‘Papa’ya saldırı Çatlı’nın emriyle planlandı’ Dış Haberler Servisi - Mehmet Ali Ağca, 27 yõldõr kendisinden haber alõ- namayan Vatikan vatandaşõ Emanuela Orlandi’nin hayatta olduğunu savundu. Ağca’nõn serbest kalmasõnõn yabancõ basõnda yankõsõ sürerken yorumlarda Ağca’nõn büyük ücretler karşõlõğõ de- meçler verme peşinde olduğu belirtiliyor. Papa II. Jean Paul’ü hedef alan suikast girişimiyle ilgili dosyaya bakmõş ön so- ruşturma yargõçlarõndan Rosario Priore, dün La Stampa gazetesinde yayõmlanan demecinde, “Papa’ya saldırının, bu grubun Avrupa temsilcisi Abdullah Çatlõ’ın emriyle planlandığını” ileri sürdü. Priore, Vatikan’da 1981’deki sui- kast girişiminin perde arkasõnda Bul- garlarõn taşeronluğunda Doğu blokunun bulunduğuna ilişkin kanaat bulunmasõnõ ise şu sözlerle değerlendirdi: “Siyasi düzlemde itibar görmüş, muhtemelen halen itibar gören talihli bir tez. Hu- kuki düzlemde ise neredeyse sadece Ağca’nın sözlerine dayanan bir tez.” İtalya’da yayõmlanan La Repubbli- ca’nõn sorularõnõ yazõlõ olarak yanõtlayan Ağca, 27 yõldõr haber alõnamayan Vati- kan vatandaşõ Orlandi’nin halen hayatta olduğunu savunarak, “Bu yıl içinde Emanuela’yı Vatikan’a götürmeyi umuyorum. Bu, kaçırma olayının yıl- dönümünde, yani 22 Haziran 2010’da mümkün olabilir” dedi. Ağca, Orlan- di’nin Vatikan bankasõ IOR ile Maglia- na çetesi arasõndaki karanlõk ilişkiler çerçevesinde kaçõrõldõğõ, ardõndan da öl- dürülerek bir inşaatõn betonuna gömül- düğü biçimindeki tezin doğru olmadõğõ- nõ da ileri sürdüğü açõklamasõnda, “Ema- nuela’ya kaçırıldığı günden bu yana in- sanca davranılıyor. Şu an gayet iyi. An- cak dışarıyla temasta sınırlamaya ta- bi tutuluyor. İtalya, Orlandi vakasıy- la ilgili olarak Magliana çetesinin iti- rafçılarının yalanlarına inanmamalı- dır” dedi. Soruşturmayõ yürüten Roma Cumhuriyet Savcõlõğõ’nõn Ağca’nõn ifade- sine başvurmayõ düşünmediği öğrenildi.Abdullah Çatlı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle