Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
20 OCAK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Ekonomi Gündeminde
Üç Yeni Veri
Geçen hafta içerisinde ulusal ekonomiye ilişkin
üç yeni veri seti yayımlandı: TÜİK, sırasıyla sanayi
üretimi kasım ayı endekslerini, sonra da işgücü
istatistiklerini yayımladı. Hafta sonunda da Maliye
Bakanlığı 2009 yılı uygulama sonuçlarını
değerlendiren bir sunum gerçekleştirdi ve 2009 yılı
bütçe performansını açıkladı. Bu üç veri setini ayrı
ayrı birer yazıda ele almak yerine, bir bütün olarak
değerlendirmenin daha uygun olacağını
düşündüm.
TÜİK verilerine göre sanayi üretimi kasım ayında
ekime göre yüzde 8.6, bir önceki yıla görece de
yüzde 2.3 daralma gösterdi. Eğer verileri, krizin
Türkiye ekonomisini daha şiddetli etkilemeye
başladığı Ekim 2008 tarihinden itibaren izlersek,
sanayi üretiminin kasım ayı itibarıyla yüzde 4 daha
düşük düzeyde kaldığını görmekteyiz. Aşağıdaki
şekilde sanayi üretiminin Ekim 2008’den bu yana
seyri gösterilmektedir.
Kaynak: TÜİK.
Ancak şekilden izlenen veriler bir olguyu daha
açıkça sergilemektedir: Türk sanayii krizden
dalgalanmalar biçiminde etkilenmeye devam
etmekte; “toparlanma başladı” diye adlandırılan
süreç süreklilik göstermemektedir. Sanayi sektörü,
inişli çıkışlı, yavaş ve uzun süreli
durgunluk/genişleme çevrimleriyle bezenmiş bir
seyir izlemektedir.
İşgücü piyasasına ilişkin veriler de toparlanma
sürecinin bu inişli çıkışlı çevrimini doğrulamaktadır.
TÜİK verilerine göre ekim ayında (eylül-ekim-
kasım ayı ortalaması) işsizlik oranı yüzde 13
olmuştur. Bu rakama “iş aramayıp çalışmaya hazır
olanların” da eklenmesi durumunda toplam işsizlik
oranı yüzde 19.1’e çıkmaktadır. Söz konusu
oranın 2008 ortalaması yüzde 17.4 idi.
Toplam istihdam içerisinde tarım ve hizmetler
sektörleri işgücü fazlasını emen birer supap görevi
üstlenmiş gözükmektedir. İmalat sanayii istihdamı
ekimde eylül ortalamasına görece yüzde 1.3
oranında artış gösterebilmiş ve 4 milyon 79 bin
kişiye ulaşmıştır. Ancak söz konusu rakam hâlâ
Ekim 2008 düzeyinin (4 milyon 250 bin kişi) yüzde
4.2 oranında altındadır. Ekim 2008’e görece,
sanayi sektörünün toplam istihdam içerisindeki
payı yüzde 1.3 puan azalmış; buna karşın tarım
sektörünün payı 0.8 puan, hizmetlerin ise 0.3 puan
artmıştır. Aşağıdaki şekilde de 2008 başından bu
yana istihdamın tarım ve sanayi sektörlerindeki
gelişimi izlenmektedir.
Kaynak: TÜİK
Şekilden de izlenebileceği üzere, tarım istihdamı
mevsimsel özelliklere bağlı olarak dalgalanmalar
göstermekte, ancak bir bütün olarak 2008-krizi
öncesi istihdam düzeyini korumaktadır.
Sanayideki dalgalanma ise doğrudan doğruya kriz
konjonktürüne bağlı olup, yaratılmış olan
istihdamın da “kalitesine” ilişkin sorunları (düşük
ücretli ve yarı zamanlı, sosyal güvenlikten yoksun,
enformalleştirilmiş istihdam) bizlere
anımsatmaktadır.
Son olarak kamu sektörü mali dengelerine ilişkin
verileri kısaca değerlendirelim. Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in sunumunda geçen verilere
göre, 2009 yılında bütçe gelirleri 2008 yılına göre
yüzde 2.6; harcamalar ise yüzde 18.8 artış
göstermiştir. Böylece 2009 yılı bütçe açığı 52
milyar TL’ye ulaşarak, 2008’e görece yüzde 300
düzeyinde artmıştır.
Maliye Bakanlığı söz konusu bütçe açığını
DPT’nin ağustos ayında sunduğu Orta Vadeli
Program belgesindeki bütçe tahminleriyle
karşılaştırmakta ve 2009 yılında bütçe
performansının aslında iyileşmekte olduğunu
savunmaktadır. (OVP tahminlerinde göre 2009 yılı
bütçe açığı 62.8 milyar TL olarak beklenmekteydi.)
Oysa gerçekten yapılması gerekli olan
karşılaştırma, 2009’un başında bütçe kanununda
öngörülen tahminler ile 2009 yılı gerçekleşmeleri
arasında olmalıdır. Böylesi bir karşılaştırmaya
göre, 2009 yılında bütçe gelirleri, bütçe
kanununda geçen hedeflerin yüzde 13.6
gerisindedir. Harcama gerçekleşmeleri ise kanun
hedefini yüzde 1.9 aşmıştır. Böylelikle, bütçe
kanununda 13.3 milyar TL olarak hedeflenen
bütçe açığı, hedefin 4 mislini aşmıştır.
2009 Bütçe Tasarısı geride bıraktığımız yıl için
yüzde 4’lük büyüme varsayımları ile hazırlanmıştı.
2009’un neredeyse ilk yarısına kadar
değiştirilmeden ve sorgulanmasına izin verilmeden
sürdürülen bu hayal dünyası, şimdi gerçeklerle
yüzleşmekten kaçınmaya çabalamaktadır.
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Bir katili davul zurna ile
karşılayıp, 5 yıldızlı otelde
ağırlayan, ağzından çıkacak
sözcüklere milyonlarca dolar para
teklif eden zihniyetlere…
12 yaşındaki bir kız çocuğunu
erkek arkadaşına yazdığı mektup
yüzünden okula ve tüm köye rezil
ederek ölmeye iten çarpık
anlayışa…
Hrant Dink’in katledilişinin
ardından 3 yıl geçmesine karşın
“cinayete yol açan veya göz
yumanların hâlâ korunduğu”
ortama…
Çalışacak iş bulamayıp ya da
işten çıkartılıp, borçları utançlarını
artık göğüsleyemeyecek hale
gelerek canlarına kıyan
mağdurlara….
Ve bu ülkede yaşanmakta olan
onca çarpıklıklara karşı sessizliğini
hâlâ sürdüren toplum “öğrenilmiş
çaresizlik” kıskacında değil de
nedir?
Çaresizlik psikolojide “Elimizde
olmadan gelişen olaylar karşısında,
elden bir şey gelmeden öylece
bakakalmak, çözüm üretememek”
olarak tanımlanır.
Öğrenilmiş çaresizlik ise bir nevi
kabullenme durumudur. Kontrol
edemediği çevre ve olaylarla
durmaksızın karşı karşıya gelen
insanlar, içlerinde bulundukları
durumu değiştireceklerine olan
inançlarını yitirirler. Bir anlamda
kendilerini pasifize etmeye
başlarlar.
Öğrenilmiş çaresizlik,
çaresizlikten çok daha tehlikeli bir
durumdur.
Ve ne yazık ki Türkiye’de
“öğrenilmiş çaresizlik” duygusu her
geçen gün artıyor.
İş aramaktan yorulup pes eden
üniversite, hatta yüksek lisans
diplomalı Fatma ve Uğur artık kira
parasını bile denkleştiremez hale
gelince ortak evlerini dağıtıp farklı
kentlerdeki ailelerinin yanına
gitmek zorunda kalıyor. Gelecek
için umutları giderek yok olarak…
Gündelikçi Ayşe haftada bir
gittiği işe artık iki haftada bir
çağrılıyor, üstelik 2 haftalık işi bir
günde yapması için zorlanıyor.
Çaresiz. Karşı çıkamadığı için
mecburen çalışıyor. Yük o kadar
ağır ki, beli tutuluyor. Ve bir daha
toparlayamıyor. Diğer gündelik
işlerini de kaybediyor. Sigortası
yok, doğru dürüst tedavi bile
olamıyor. Kimden, ne için, nasıl
hesap sorabileceğini bile
düşünmüyor.
AKP durumdan istifade bütçeyi
denkleştirebilmek için elini yurttaşın
cebinden çıkarmıyor. Dolaylı
vergilerin yüzde 80’leri bulmasına
kimse ses çıkarmıyor, isyan
bayrakları dalgalanmıyor…
İstanbul’da bir meslek lisesinde
okuyan 9 çocuklu Kürt kökenli çok
yoksul bir ailenin çocuğu olan
Mahir bir holdingin açtığı burs
kampanyasını tesadüfen öğrenip
başvuruda bulunuyor. Ancak kimi
“işgüzarlar” dosyayı iletmiyorlar.
Sebebi ise sadece Kürt kökenli
oluşu. Kimileri durumu onaylamıyor
olsalar da, Mahir’in hakkını
koruyacak kimse ortaya çıkmıyor.
Herkes sessizliğini koruyor.
Peki “Öğrenilmiş Çaresizlik”
kıskacından nasıl çıkılır?
Böyle durumlarda iki çıkış yolu
vardır: Dayanışma halinde olmak ve
tepkiyi dile getirmek.
Bunun için öncelikle insanın
kendi kabuğundan dışarı çıkması,
“Aman bana ne?” ya da “Ben ne
yapabilirim ki?” düşüncesini bir
kenara atması gerekmektedir.
Arkası bir şekilde gelir.
TEKEL işçilerinin dünden itibaren
açlık grevine dönüşen hak arama
mücadeleleri ve sağlık çalışanlarının
eylemleri bugünlerde ateşlenen iki
önemli fitil. Onlarla dayanışma
halinde olmak, çoğalarak seslerini
duyurmalarına yardımcı olmak,
yapabileceklerimizden yalnızca
ikisi.
Mağdurun, haklı olup hak
arayanın yanında olmaya,
toplumsal baskılara direnmeye,
şiddete dur demeye, rüşvete, adam
kayırmaya karşı ses çıkarmaya
başladığımız zaman öğrenilmiş
çaresizlik sarmalından da
sıyrılmaya başlayabiliriz.
Yazımı yazarken, bir dost, Yavuz
Can Yazıcı aradı. “Mehmet Ali
Ağca’nın basın toplantısına basının
ilgi göstermemesi için her yeri
arıyorum, tüm gazete ve
televizyonlara not bırakıyorum. Bu
adama prim verilmesine tahammül
edemiyorum” dedi. Yazıcı en
azından doğru olduğunu
düşündüğü bir konuda harekete
geçti ve bir çaba sarf etti. Umarım
ses getirir.
‘Öğrenilmiş Çaresizlik’ Kıskacından Kurtulabilir miyiz?
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Sosyal Güvenlik Kurumu
(SGK) Başkanlõğõ tüm emekli
işçilerin aylõklarõna ocakta yüz-
de 4.62 oranõnda ilave yapõldõ-
ğõnõ belirterek, bunun üstünde
artõş almasõ gereken, 1298 li-
radan az aylõk alan emeklilerin
artõş farklarõnõn yasal süreçten
sonra yatõrõlacağõnõ bildirdi.
SGK’den yapõlan yazõlõ açõkla-
mada, şöyle denildi:
“SGK’den 4a (SSK) ve 4b
(BAĞ-KUR) kapsamında ge-
lir ve aylık alan emeklileri-
mize 2010 ocak ödeme döne-
minde 1298 TL’ye kadar ay-
lık alanlara seyyanen 60 TL;
bu tutarın üzerinde aylık
alanlara da yüzde 4.62 ora-
nında artış yapılması öngö-
rülmüştür. Şubat ayı ödeme
döneminde, öngörülen zam-
lı aylıkları ile ocak ayına ait
fark tutarları ödenecektir.”
Emekli zammı
gecikiyor
Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) ortak
hareket etmek, bilgi ve iletişim teknolojileri
sektörünün Türkiye’nin geleceğinde stratejik
önceliğini sahiplenmek ve bunu devlet
politikalarõnõn içine yerleştirmek için başlattõğõ
inisiyatifi hayata geçirmek için bir dizi çalõşma
grubu oluşturdu. Söz konusu komisyonlar,
yeni medya, telekom, bilgi teknolojileri ile
donanõm ve tüketici elektroniği dallarõnda,
kamu ilişkileri, insan kaynaklarõ ve eğitim,
mevzuat ile kurumsal kaynak oluşturma
konularõnda ortak çalõşmalar yürütecekler. Bu
çerçevede “Türkiye’nin 2023 yılında ilk 10
ekonomi içinde” yer almasõnõ sağlayacak en
stratejik 5 sektörden birinin kesinlikle bilişim
olmasõ anlayõşõnõ yerleştirmeyi hedefleyen
Strateji Komisyonu’na Serdar Uçar başkanlõk
edecek. Yõldõz Holding Ambalaj, Bilişim ve
Gayrimenkul Grup Başkanõ Cahit Paksoy,
sektördeki düzenleme eksikliklerini gidermek
amacõyla sektöre ilişkin sağlõklõ verileri
derleyecek ve ilk sonuçlarõ bu yõlõn 3. veya 6.
ayõnõn sonunda paylaşacak “Bilgi Merkezi
Komisyonu”nu yönetecek. Intel Türkiye
Genel Müdürü ve Yeni Medya Komisyonu
Başkanõ Çiğdem Ertem Yeni Medya
Komisyonu’na, Prof. Kemal Cılız
Telekomünikasyon Komisyonu’na, Mehmet
Nalbantoğlu Bilgi Teknolojileri
Komisyonu’na, İbrahim Özer Donanõm ve
Tüketici Elektroniği ile Mevzuat
komisyonlarõna, Turgut Gülsoy, Levent
Kızıltan ve Aydın Ersöz ekibi Kamu İlişkileri
Komisyonu’na, Ekrem Yener İnsan
Kaynaklarõ ve Eğitim Komisyonu’na, Ali
Güven Kurumsal Kaynak Komisyonu’na,
Mustafa Çağan da Üye İlişkileri
Komisyonu’na başkanlõk edecek. Toplantõda
söz alan Koç Bilgi Grubu Genel Müdürü ve
Bilgi Teknolojileri Komisyonu Başkanõ
Mehmet Nalbantoğlu, “Teknoloji
sektöründe hep fırsat dalgaları var. Bu
dalgalarla ilgili olarak Türkiye’de biz
maalesef o büyük dalgayı yakalayıp, o
dalganın üzerine binip, uluslararası
arenada bir rekabet gücü oluşturamadık
bugüne kadar” diye konuştu. Çiğdem
Ertem de Türkiye’nin online popülasyonda
Avrupa 7.’si, internette geçirilen zaman
sõralamasõnda ise dünya 3.’sü olduğunu
belirtti.
Sabancõ Holding Enerji Grubu Başkanõ Selahattin Hakman’a
göre yeni projeler hayata geçirilmezse Türkiye 2013-2014’te ciddi
bir enerji arz sõkõntõsõ yaşayacak.
2009’da Türkiye’nin enerji talebi kriz nedeniyle yüzde 1.6 azaldõ ama yakõnda talep artacak
Adõmadõmenerjikrizinegidiyoruz
Ekonomi Servisi - Sabancõ Holding
Enerji Grubu Başkanõ Selahattin Hak-
man, Türkiye’nin 2011’den itibaren cid-
di bir enerji arzõ tehdidiyle karşõ karşõya
kalacağõnõ söyledi. Küresel kriz nedeniyle
Türkiye’de 2009’da enerji talebinin azal-
dõğõnõ ifade eden Hakman, “2009’da
193 milyar kilovatsaat enerji talebi
oldu. Türkiye’nin kurulu gücü 44 bin
metreküp civarında. Yeni projeler ila-
ve edilmezse 2013-2014’te Türkiye’de
ciddi bir arz sıkıntısı baş gösterecek.
Türkiye’nin 2020’ye kadar 100 milyar
doların üzerinde enerji yatırımına ih-
tiyacı var” dedi.
Hakman, Enerjisa’nõn 2009 ve önü-
müzdeki döneme ilişkin hedefleri ile il-
gili düzenlenen toplantõda yaptõğõ ko-
nuşmada, elektrik talebinde 2010’da yüz-
de 4-5, 2011’de yüzde 8 artõş bekledik-
lerini anlatarak, Türkiye’deki büyüme
oranlarõnõn enerji arzõnda yaşanacak sõkõntõ
ile sekteye uğratõlmamasõ gerektiğini ak-
tardõ. Enerjisa olarak 2010’da 3.4 milyar
lira ciro, 300 milyon lira operasyonel kâr
hedeflediklerini dile getiren Hakman, şu
an elektrikteki pazar paylarõnõn yüzde 1.8,
2015’te bunu yüzde 10’un üzerine çõ-
karmayõ planladõklarõnõ kaydetti. 2009 so-
nuna kadar üretim tarafõna 1 milyar Av-
ro yatõrõm yaptõklarõnõ belirten Hakman
2015’e kadar Enerjisa olarak 5 bin me-
gavatlõk kurulu güce sahip olmayõ he-
deflediklerini söyledi. Bünyelerinde bu-
lunan Başkent Elektrik Dağõtõm’õn ciro-
sunun 2010’da 2.2 milyar liraya çõkma-
sõnõ, operasyonel kârõn 55 milyon lira ol-
masõnõ beklediklerini sözlerine ekledi.
Başkent Elektrik Dağıtım Genel Müdürü Yetik K. Mert, Selahattin
Hakman ve Enerjisa Elektrik Bölümü Mali İşler Sorumlusu Fu-
at Öksüz, Enerjisa olarak 2015’e kadar enerji piyasasında yüzde
10’un üzerinde pay almayı hedeflediklerini söylediler.
B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
200’den fazla üyeyi tek çatõ altõnda toplayan TÜBİSAD’õn amacõ ülkenin geleceğinde 5 temel sektörden biri olmak
BilişimsektörüatağakalkõyorBilişim Sanayicileri Derneği
Başkanõ Turgut Gürsoy, “Devletin
bilişim sektörüne yönelik
uygulamalarõnda son 3-4 senedir bir
geriye gidiş yaşanõyor. Özel sektör de
farklõ değil. Adam eşine, kendine üçer
tane cip alõyor ama firma stratejisini
belirleyecek bir iş planõ için 10 bin
dolarlõk yatõrõmdan kaçõyor” dedi.
Ekonomi Servisi - Son genel kurulunda te-
lekom ve yeni medya şirketlerinin de katõlõ-
mõ ile, “teknoloji ve telekomünikasyonu ay-
nı hedefte birleştiren tek platform” haline
gelen Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİ-
SAD) ülkenin geleceğini belirleyecek 5 temel
sektörden biri olmak için harekete geçti.
Yönetim kurulu üyeleri ile birlikte bir ba-
sõn toplantõsõ düzenleyen TÜBİSAD Başka-
nõ Turgut Gürsoy, özetle şunlarõ söyledi:
Ortak hareket etmek, bilgi ve iletişim tek-
nolojileri sektörünün Türkiye’nin gelece-
ğinde stratejik önceliğini sahiplenmek, bunu
devlet politikalarõnõn içine yerleştirmek için
bir inisiyatif başlattõk.
Türkiye’nin geleceğinde çok önemliyiz.
Ama devletin bilişim sektörüne yönelik uy-
gulamalarõnda son 3-4 senede geriye gidiş var.
2006’da hazõrlanan 111 maddelik eylem pla-
nõnõn bugüne kadar sadece 12’si bitirilebildi.
Özel sektörde de bilişim teknolojilerinin
kullanõlmasõ konusunda yetersizlikler var. Bir
şirketin ortaklarõ hem eşlerine hem kendile-
rine üçer tane cip alõyor ama firmanõn stra-
tejilerini belirleyecek bir iş planõ için 10 bin
dolarlõk bir yatõrõmdan kaçõnabiliyorlar.
Dünyada 1 dolarlõk donanõma 2 dolarlõk,
gelişmiş ülkelerde 1 dolarlõk donanõma 1 do-
larlõk, Türkiye’de 1 dolarlõk donanõma 20 sent-
lik hizmet üretiliyor. Bu değiştirilmeli.
Gürsoy, sektörü geliştirmek için somut öne-
rilerini de şöyle sõraladõ:
Yeni Ticaret Kanunu yasalaşmalõ,
Bilişimde liberalleşme sağlanmalõ ve dev-
let alõmlarõ sektöre özel yöntemlerle yapõlmalõ,
e-dönüşüm farkõndalõğõ yeniden canlan-
dõrõlmalõ. Nasõl G20’ye girmişsek, bilişimde
de ilk 20 ülkeye girmek hedef olmalõ,
Doğru veri ve doğru bilgiye dayalõ karar
verme ortamõ yaratõlmalõ,
Bilişim sektörü stratejik olarak destek-
lenecek sektörler arasõna girmeli,
Eğitim programlarõnda bilişimin yeri
arttõrõlmalõ, üniversite ve sektör ortak çalõş-
malõ,
Sektördeki vergi yükü azaltõlmalõ.
Hedef uluslararası arenada rekabet
30 milyar
dolarlık dernek
Bilişim Sanayicileri Derneği TÜBİSAD’a
telekomünikasyon, bilgi teknolojileri,
tüketici elektroniği ve yeni medya
alanlarõnda faaliyet gösteren 200’den
fazla firma üye. Üye kuruluşlar 30
milyar dolarlõk bir hacimle toplam
pazarõn yüzde 95’ini temsil ediyorlar.
TÜBİSAD’õn yeni Yönetim Kurulu (YK)
da şu üyelerden oluşuyor: Turgut Gürsoy
(YK Başkanõ - Probil YK Başkanõ),
Levent Kõzõltan (Başkan Yardõmcõsõ-
Eczacõbaşõ Holding Bilgi & İletişim Sist.
Koordinatörü) Aydõn Ersöz (Başkan
Yardõmcõsõ - Innova Bilişim Çözümleri
AŞ Genel Müdürü) Kemal Cõlõz (Sayman
- İnfonet İletişim Hizm. AŞ Yönetici
Ortağõ) Erkan Akdemir (AVEA CEO’su)
Mustafa Çağan (Microsoft Türkiye
Genel Müdür Yardõmcõsõ) Çiğdem Ertem
(Intel Türkiye Genel Müdürü) Ali Güven
(Logo Yazõlõm CEO’su) Mehmet
Nalbantoğlu (Koç Bilgi Grubu Genel
Müdürü) İbrahim Özer (Escort
Computer Yönetim Kurulu Başkanõ)
Cahit Paksoy (Yõldõz Holding Bilişim
Grubu Başkanõ) Hasan Süel (Vodafone
Kurumsal İlişkiler ve Regülasyon
Direktörü) Serdar Urçar (HP Türkiye
Genel Müdürü) ve Ekrem Yener
(Turkcell Genel Müdür Yardõmcõsõ)