18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 OCAK 2010 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Dilek Demirci’nin Çocuk Portreleri Son yıllarda ülkemizin yaşadığı altüst oluşlar içinde çocuklarımız artık yalnızca başlarına gelen olağandışı felaketlerle haber konusu olabiliyorlar. Yurdumuzun nice köşe bucağındaki çocuklar, eğitimleri, sağlıkları, kültürleri, iç dünyaları birer sorun değilmiş gibi terk edilmiş yaşıyorlar, büyüyorlar. Bu koşullarda büyüyen çocukların yarınlarda nasıl insanlar olacakları da bir başka sorun. Dilek Demirci’nin Kuzguncuk’taki Harmony Sanat Galerisi’nde sergilenen iki yüze yakın çocuk portresinin yer aldığı resim sergisini görünce, o yüzlerdeki hüznün, umutsuzluğun, çaresizliğin dile gelişi karşısında bir yandan üzüldüm, bir yandan da sanatçımızın duyarlığı karşısında hayranlık duydum. Sanatçı kişilik, içinde bin bir yaşam deneyiminin tadını tuzunu, özünü barındırır. Yapıtları onun hem kendiyle hem de dış dünyayla çatışmasıdır. Sanatçının yaratı dünyası ne denli kişisel olsa da, yaşadığı çağdan, toplumdan, dünyadan ayrı düşünülemez. Çoğu büyük sanatçılar, kendi dünyalarıyla içinde yaşadıkları çağı birleştirerek evrensel başarıya ulaşmışlardır. Dilek Demirci, 1970’lerin sonlarındaki çalkantılı toplumsal ortamda, henüz bir Güzel Sanatlar öğrencisiyken ortaya koyduğu ilk ürünlerinde bu buluşmayı hedefleyen bir sanatçı dünyasının doğmakta olduğunun ipuçlarını vermişti. Geçen yıllar içinde resimlerindeki bu çok yönlü duyarlık giderek olgunlaştı. Üniversitede öğretim görevlisi olarak gençlere resim dersleri verirken, mahallesindeki çocuklarla da yirmi yıldır aralıksız yaratıcılık atölyelerini sürdürdü. Resim ilişkisi dışında anne olmanın da verdiği deneyimle onlarla gerçek bir insan-sanat ilişkisi kurdu. 2009’un mayıs ayında Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın (AÇEV) köylere destek programı çerçevesinde Tatvan ve Diyarbakır’ın köylerinde toplam dört yüz çocukla resim atölyeleri gerçekleştirdi. Bu çalışma sırasında karşılaştığı çocukların üzerinde bıraktığı çarpıcı etkiyle beş aydır iki yüz kadar resim yaptı. Bir yanda anne ve öğretmen olmanın getirdiği yılların birikimi, öte yanda ülkenin uzak bir köşesinde çocuklarla birlikte girişilen bir sanat eylemi. Çocuklarla yüzleşmekle karşılaşılan, yeniden keşfedilen hesapsız, önyargısız, vicdanlı, insan yanımız. Vicdanlarımızın bir yanında hep sesini duyuran Rakel Dink’in “Bir bebekten katil yaratmak” sözü. Bir bebekten katiller yaratan da, sanatçılar yaratan da aynı toplum. O zaman insanların bu dünyaya çocukların durduğu yerden bakmaya, sonra dönüp çocuklara da yeniden o gözle bakmaya ihtiyaçları yok mu? Dilek Demirci’nin beş ay içinde gerçekleştirdiği iki yüz çocuk portresinde işte o dünyaların yansımaları var. İnsanın o saf, yalın, çocuk haliyle dönüp kendine, topluma, dünyaya yeniden bakabilmesi. Sanatçı çocuk portreleriyle bu bakışı bizlere sunarken, yaşadığımız günlere, çağa da not düşüyor: Çocukların yüzlerine bakın! Size söyledikleri üstüne düşünün. Sonra yaşadığımız hayata, dünyaya yeniden bakın. Dilek Demirci sergisi, Kuzguncuk Harmony Sanat Galerisi’nde 7 Şubat’a dek görülebilir. [email protected] [email protected] CMYB C M Y B Simgesel Nöbet Eylemimiz Sürüyor! ? Ergenekon’dan tutuklu ? Ergenekon’dan yargılanan ? Üniversite hocalarımızın ? Rektörlerimizin ? Bilim adamlarımızın ? Yazarlarımızın ? Anayasal bir kurum olan TSK’nin ve ? Tüm AYDINLARIMIZIN ? Yanı başında nöbetteyiz! KAPILAR AÇILANA DEK Her perşembe saat 11.00–13.00 c’in bahçesinde Kültür Servisi - 1911’de Türk-İtalyan Sa- vaşõ’nõn sürdüğü sõrada Balkan devletleri, ara- larõndaki anlaşmazlõklarõ bir tarafa bõrakarak, Os- manlõ Devleti’ne karşõ bir ittifak oluştururlar. 1912’de Bulgar-Sõrp ittifakõna daha sonra Yu- nanistan ve Karadağ da katõlõr. Balkan devlet- leri, Osmanlõlar karşõsõnda kendilerinin de bek- lemediği bir zafer kazanõrlar ve önce Mustafa Kemal’in doğduğu toprak Selanik, ardõndan Ege adalarõ Yunanlõlarõn eline geçer… Ve tarihin iç acõtan görüntülerinin bir kõsmõ da bu göçle ya- şanõr… Sayõlarõ 600 bin dolayõnda olan Türk- ler, yaşadõklarõ topraklarda evlerini, eşyalarõnõ, anõlarõnõ bõrakarak aç-susuz yollara düşerler… Zülfü Livaneli’nin, Atatürk’ün yaveri Salih Bozok’un anõlarõndan yola çõkarak beyazperdeye uyarladõğõ “Veda”nõn 27 Ekim’de başlayan çekimleri 7 haftada tamamlandõ. Senaryo ça- lõşmasõ 3 yõl süren filmin yapõmcõlõğõnõ Kame- ra Film üstlendi. “Veda”nõn senaryosunu kale- me alan ve yönetmenliğini üstlenen Zülfü Li- vaneli filmin müziklerini de gerçekleştirdi. “Veda” filminin başlõca rollerini ise Sinan Tuzcu, Serhat Mustafa Kılıç, Dolunay Soy- sert, Ezgi Mola, Özge Özpirinçci, Burhan Gü- ven ve Melahat Abbasova paylaştõlar. Ata- türk’ün çocukluğunu Fikret Kaan Olcay, genç- liğini Bartunç Akbaba, yetişkinlik çağõnõ Si- nan Tuzcu, yaşlõlõğõnõ Burhan Güven canlan- dõrdõlar. Salih Bozok’u ise Serhat Mustafa Kõ- lõç oynadõ. Dünya sinema tarihinde Ghandi, De Gaulle, Mandela, Napolyon gibi siyasal önderleri an- latan sinema filmlerinin yanõndaki yerini almasõ beklenen “Veda”, Salih Bozok’un anlatõmõyla, dostluğun, Atatürk’ün hayatõnõn dönüm nokta- larõnõn, vatanõ kurtarmak için ölüme meydan oku- yan bir kuşağõn komutanõnõn hikâyesi… 26 Şubat’ta gösterime girecek olan filmde yer alan Balkan Göçü sahneleri İzmir’in Seferihi- sar bölgesinde dağlõk alanda çekildi. 1912’de başlayan ve tarihe Balkan Göçü olarak geçen dö- neme ait dokümanterler (fotoğraflar) incelene- rek bire bir canlandõrõldõ. Filmde toplam 2000 kişilik figürasyon ekibi görev aldõ. Figüranlarõn tümü 8 saat içinde giy- dirildi. Göç boyunca yaşanan sefaleti göstermek için makyaj ekibi tarafõndan özel olarak hazõr- lanan malzemelerle figürasyonlarõn tümüne saçlarõndan tõrnaklarõna kadar kirletilme yapõl- dõ. Göç sahnelerinin yağmurlu sahneleri için yağ- murlama ve gökkuşağõ remi yapõldõ. Zülfü Livaneli’nin, Atatürk’ün yaveri Salih Bozok’un anõlarõndan uyarladõğõ ‘Veda’ 26 Şubat’ta sinemalarda 1912BalkanGöçü’nünöyküsü İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Ege Üni- versitesi (EÜ) Tõp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi gören yazar Dinçer Sezgin yaşamõnõ yitirdi. Üç hafta önce kalp rahatsõzlõğõ nedeniyle hastaneye kaldõrõlan Sezgin’in cenazesi bugün Bostanlõ Be- şikçioğlu Camisi’nde ikindinin ardõndan kõlõnacak cenaze namazõnõn ardõndan toprağa verilecek. İzmirli genç yazar, şair ve edebiyat tutkunlarõ- nõn babasõ olarak adlandõrõlan Dinçer, 1939’da İz- mir’de doğdu. Çanakkale Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsü-Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. 9 yõl edebiyat öğretmenliğinden sonra, TRT’de 28 yõl boyunca çeşitli görevlerde bulundu. İlk yazõsõ “Tekerlemeler” 1959’da Türk Dili dergisinde yayõmlandõ. Varlõk, Türk Dili, Gösteri, Oluşum gibi birçok edebiyat dergisinde şiir, öykü ve yazõ- larõnõ yayõmladõ. Cumhuriyet, Yeni Yüzyõl, Milli- yet gazetelerinde yazarlõk da yapan Sezgin’in, dört öykü, bir röportaj, iki çocuk romanõ ve üç şiir kitabõ yayõmlanmõştõ. Sezgin son olarak Radikal gazetesinde köşe yazõlarõ yazõyordu. Necipoğlu doğum gününde anõldõ EGEMEN BERKÖZ 2009’un 1 Haziran günü Bre- zilya’dan dönerken düşen uçakta yaşamõnõ yitiren arp sanatçõsõ Ce- ren Necipoğlu için hazõrlanan belgeselin gösterimi bittiğinde, bir an salonda kimse soluk bile al- madõ sanki, yüzyõl gibi gelen bu bir andan sonra da isteksiz ve kõ- sa bir alkõş, o kadar… Sanõrõm, değerli sanatçõnõn genç yaşta ölü- müyle sonlanan belgeseli - ne ka- dar başarõlõ da olsa - alkõşlamak bu acõ ölümü alkõşlamak gibi gelmişti herkese. Cemal Reşit Rey Konser Sa- lonu’nda önceki akşam yapõlan Ceren Necipoğlu’nu anma et- kinliği, sanatçõnõn ai- lesi adõna ablasõ İmer Tüylü ve Arp Sanatõ Derneği adõ- na arkadaşõ, arp sa- natçõsõ Şirin Pan- caroğlu’nun konuş- malarõyla başladõ. Sonra bu gece için Türkiye’ye gelen İranlõ besteci Amir Mahyar Tafreshi- pour, Amerikalõ Gar- rett Byrnes ve Hasan Uçarsu da Ceren için konuştular. Ardõndan, genç sanatçõnõn aile üye- lerinin, arkadaşlarõnõn ve öğrencilerinin onu an- lattõğõ belgesel gösterildi. Etkinliğin ikinci bölümü dinletiye ayrõlmõştõ. Dinletinin izlencesi ise, sanatçõ- nõn çağrõlõ olarak katõldõğõ 4. Rio Arp Festivali için hazõrladõğõ iz- lenceydi. Klasik Türk müziği sanatçõsõ Danyal Mantı’nõn iki saz semaisi, 17. yüzyõl İngiliz bestecisi John Dowland, Ame- rikalõ ünlü besteci John Cage ve İngiliz Grace Williams’õn birer yapõtõ, genç İranlõ besteci Taf- reshipour’un iki bestesi, İrlan- dalõ Garrett Byrnes’in Neci- poğlu için bestelediği iki yapõ- tõyla Hasan Uçarsu’nun Şirin Pancaroğlu’nun isteği üzerine bestelediği yapõtõndan oluşan iz- lence, Pancaroğlu’nun deyişiy- le, bir bütün oluşturduğu için, “Bir Kitap Gibi” başlõğõyla sunulmuştu. Necipoğlu’nun doğum günü olan 18 Ocak’ta gerçekleştirilen dinletide yapõtlarõ Şirin Panca- roğlu ve Çağatay Akyol ile Pancaroğlu ve Necipoğlu’nun öğrencileri Sebla Akbulut, Pelin Gül Arman, Emel Çelik, Senem Çine, Meriç Dönük, Elif Güngör, Nur Hanife Orak ve Gözde Ece Ya- vaş seslendirdiler. Gece Ceren Necipoğlu’nun BÜ Mütercim Tercümanlõk Bölümü’nden öğ- retmeni olan sevgili Yurdanur Salman’õn onun için yazdõğõ kõsa iletinin okunmasõyla so- na erdi. Kalan Müzik’in Yapõ Kredi ve Arp Sanatõ Der- neği’nin katkõlarõyla yayõnladõğõ, bir kitap ve iki yoğunçalardan oluşan “Ceren Necipoğlu – Bir Kitap Gibi” başlõklõ albümü müziksever- lere önererek bitiriyorum ben de. CemalReşitRey’dekietkinlikteCerenNecipoğlu’nun Rio Arp Festivali’nde çaldõğõ yapõtlar seslendirildi Necipoğlu’nun doğum günü olan 18 Ocak’ta gerçekleştirilen dinletide Şirin Pancaroğlu da konser verdi. CerenNecipoğlu “Veda” filminde Atatürk’ü Sinan Tuzcu, annesi Zübeyde Hanım’ı ise Dolunay Soysert canlandırıyor. ‘Veda’nõn senaryosunu, yönetmenliğini ve müziklerini Zülfü Livaneli üstlendi. Başlõca rollerini Sinan Tuzcu, Serhat Mustafa Kõlõç, Dolunay Soysert, Özge Özpirinççi, Burhan Güven ve Melahat Abbasova’nõn paylaştõğõ filmde 2 bin figüran yer aldõ. T amamõ yerli sermaye ile hazõrlanan bu projede, 13 kişilik İtalyan ve Al- man teknik ekip görev aldõ. Ekipte, ünlü Alman görüntü yönetmeni Peter Steguer’in yanõ sõra İtalyan sanatçõlar Aldo Signoretti (saç) ve Vittorio Soda- no (makyaj) da yer aldõ. Film için Tür- kiye’ye 1200 kg. makyaj malzemesi gel- di. Gerçek saçtan 150 peruk yapõldõ. Makyaj ve saç ekibi için 2 mobil kuaför ve makyaj salonu, bir adet makyaj labo- ratuvarõ özel olarak tasarlandõ ve üretil- di. Türkiye’de ilk kez bir prodüksiyon için 12 bin parça kostüm ve aksesvuar Baran Uğurlu tarafõndan hazõrlandõ. Kostümler en ince ayrõntõsõna kadar ger- çeği yansõtabilsin diye dönemine uygun olarak eskitildi, renklendirildi ve işlendi. Devamlõ çalõşan 29 araç, 98 kişilik ekip ve 2 bin kişilik figürasyonla Türkiye’nin en kalabalõk prodüksiyonu gerçekleşti- rildi. “Veda” çekimleri Ayvalõk, İzmir ve Antalya’da gerçekleşti. Savaş sahne- leri doğal plato olan Seferihisar’da çe- kildi. Çekimlerde Uşakizade köşkü gibi gerçek mekânlarõn yanõ sõra Atatürk’ün arabasõ ve vagonu da kullanõldõ. ‘VEDA’NIN MUTFAĞINDAN Enkalabalık prodüksiyon Benazir Butto film oluyor Kültür Servisi - Sekiz yõl sür- günde yaşadõktan sonra, 2007’de bir seçim mitinginde suikasta kur- ban giden eski Pakistan Başbakanõ Benazir Butto’nun hayatõ beyaz- perdeye aktarõlõyor. Filmin yönet- menliğini, “İslam ülkelerindeki ilk kadõn başbakan” sõfatõna sahip olan Butto’nun, Oxford Üniversite- si’nde birlikte hukuk eğitimi gör- düğü arkadaşõ Victoria Schofield yapacak. Schofield; filmin adõnõn ‘Benazir’in Alõn Yazõsõ’ olacağõnõ belirtti. Flmin, Butto’nun ölümü- nün 5. yõlõ olan 2012’de vizyona girmesinin planlandõğõ açõklandõ. Brit Ödülleri’nin adayları belli oldu Kültür Servisi - İngiltere’nin en prestijli müzik ödüllerinden biri olan Brit Ödülleri’nin adaylarõ belli oldu. Binden fazla albüm arasõndan seçilen bu seneki aday listesinde ka- dõn sanatçõlarõn hâkimiyeti dikkat çekiyor. Bu isimler arasõnda yer alan Lady Gaga, Florence and the Machine, Lilly Allen ve Pixie Lott üç dalda ödüle aday gösterilirken, geçen yõl en çok albüm satan Bri- tanyalõ şarkõcõ Susan Boyle’un aday listesinde bile yer alamamasõ şaşõrt- tõ. Brit Awards Ödülleri 16 Şubat’ta Londra’da sahiplerini bulacak. Can Kitabevi yeni adresinde Kültür Servisi - Can Yayõnlarõ bünyesinde faaliyet gösteren Can Kitabevi taşõndõ. Daha önce yalnõz- ca Can Yayõnlarõ kitaplarõna yer ve- ren Can Kitabevi’nde, bundan böyle pek çok yayõnevinin tüm yayõnlarõnõ bir arada bulmak mümkün olacak. Üst katõnda oturma ve okuma alan- larõnõn yer aldõğõ kitabevi, imza günleri ve söyleşiler ile de farklõ bir hizmet anlayõşõ sunmaya hazõrlanõ- yor. (Meşrutiyet Caddesi, No: 3, Galatasaray - 0 212 244 66 22) Muhsin Ertuğrul Sahnesi ‘perde’ diyor Kültür Servisi - İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi tarafõndan ye- nilenen ve yõkõmõyla pek çok tar- tõşmaya yol açan Harbiye’deki Muhsin Ertuğrul Sahnesi perdele- rini bugün saat 20.30’da Haldun Taner’in yazdõğõ Yücel Erten’in yönettiği “Keşanlõ Ali Destanõ” adlõ oyunu ile açacak. Keşanlõ Ali Destanõ, büyük bir kentin, büyük bir gecekondu mahallesinde geçer. Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, 31 Mart 2008’de “Keşanlõ Ali Destanõ” ile perdeleri kapatmõştõ. Orhan Pamuk ‘sergi komiseri’ olacak Kültür Servisi - Barcelona Çağ- daş Kültür Merkezi (CCCB) Başka- nõ Josep Ramoneda, 2013’te yapõla- cak İstanbul temalõ bir sergide, No- bel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un ‘sergi komiseri’ olacağõnõ duyurdu. CCCB’de düzenlenen “Geleceği Düşünmek” başlõklõ edebiyat gün- lerinin açõlõşõnõ yapan Pamuk’un, nisan ayõnda yeniden Barcelona’ya geleceği belirtildi. Öte yandan, ya- zarõn son romanõ ‘Masumiyet Mü- zesi’ Çince basõldõ. Çevirisini Chen Zhubing’in yaptõğõ kitabõn, ülkede 50 bin satmasõ bekleniyor. Dinçer Sezgin’i kaybettik
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle