Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 2010 PERŞEMBE
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Vesayet - 1
Nihayet AKP iktidarını ve 8 yıllık icraatın
sonuçlarını bilimsel temelde tartışmak mümkün
olmaya başladı! Siyaset bilimi “vesayet”
konusunu bu defa ‘nesnel analizler’le bir süredir
devreye soktu. Böylece AKP ve gözü kapalı
yandaşlarının, kamuoyunu ve gündemi, özellikle
ordu ve Ergenekon davasıyla tek yönlü olarak
yönlendirme ve belirleme egemenliği sarsıldı.
AKP’nin otoriter tek parti iktidarı ve kurmak
istediği rejimin vesayet niteliği gündeme oturdu.
Doğrudur: Türkiye üzerinde askerlerin
vesayeti vardı. Onlar tek koruyucu, ana
konularda tek karar verici, neyin doğru neyin
yanlış olduğu konusunda tek doğruyu bilendi.
Bu vasilik, üstelik, olur olmaz durumlarda
devreye sokuluyordu!
Ordu vesayetinin, geçmişteki uygulamalardan
net olarak görüldüğü gibi, ulusal çıkarlarımızla
çatışabiliyordu. Ordunun üzerinde de bir
“Amerikan” vesayeti söz konusu olabiliyor ve
12 Eylül’de görüldüğü gibi, Amerikalıların “our
boy”ları ve küresel stratejilerinin yedek gücü
görevini üstleniyorduk...
Sovyetler Birliği’ne (komünizme!) karşı
üstlenilen küresel görev, bilimi, ekonomisi,
siyaseti ve kültürü gelişmemiş bizim gibi az
gelişmiş ülkelerin içinde, demokrasiyi, hukuku,
insan hak ve özgürlüklerini ezici bir role
dönüşüyordu.
Orduyu yönetenlerin, bu zihniyetlerini, üstelik
“Atatürkçülük” ile süslüyordu. Böylece
Atatürk’ün düşüncesini en iyi bilen ve temsil
eden de kendileri oluyordu. Bugün Mustafa
Kemal’e ve dönemine densizlik derecesinde ve
kasıtlı saldırının arka planında da bu vardı!
Orduya egemen olan zihniyet, sık sık,
toplumsal gelişmenin önünü tıkadı.
Ama pardon! Bu “kötülükleri” salt ordunun
üzerine yıkmak, dünyanın en büyük haksızlığı
olur!
“Sivil siyaset” temsilcileri bütün bu sağcı-aşırı
sağcı politikalarda, her zaman ordu ile el ele
yürüdü! Dahası, öteden beri ileri sürdüğüm tez
şudur: Siyaset, siyasi partiler, ülkeyi 60 yıldır
yöneten ‘sivil’ sağ siyaset, Türkiye’nin bugünkü
ekonomik ve siyasi açmazlarında ordunun da
ötesinde başrolü oynadı! Hepsi en geri
kamuoyuna dayanarak ülkeyi yönetti!
Bir ülke 60 yılda, şimdi yirmincisine
hazırlandığımız IMF boyunduruğuna girer mi?
Başka hangi ülke bu “başarımı” göstermiştir
dünyada! Sürekli ekonomik krizlerin içinde
debelenen ülkede siyaset de hukuk da insan
hak ve özgürlükleri de sosyal adalet de
gelişmez ve ordunun vesayeti azalmaz, artar!
Bu nedenle, birinci derecede sorgulanması
gerekenler, ülkeyi yöneten siyasi partiler ve
liderlerdir!
Ama, bizim az gelişmiş ve tek yönlü aydın
kafamız, siyasetin rolünü öncelikle
sorgulamaktan çok, daha kolayını yapar ve
askeri sorgular!
Şüphesiz, askeri de sorgulayacağız, askerin
de tüm icraatlarıyla saydam olmasını ve
hukuka, yasalara uymasını isteyeceğiz, ülkenin
“tek doğru” mercii olamayacağını tartışacağız...
Ancak, hayatı belirleyen günlük ve dönemlik
siyasetlerdir! İktidarlar, icraatlarıyla ülkeyi
biçimlendiriyorlar...
İktidarlar, icraatlarıyla ekonomide ne
biriktiriyorlar (*).. düşünce, kültür, bilim,
teknoloji, insan kalitesi, eğitim-öğretimin
yönetim ve üretiminde ülkede ne
biriktiriyorlar?..
Her şeyi belirleyen, iktidarların ülkede
gerçekleştirdikleri bu birikimlerdir!
Asker de en sonunda bu birikimin bir ürünü
olacaktır!
Siyaset, ülkeyi yönetimi boyunca, bütün bu
temel alanlarda, üst düzey çağdaşlık biriktiren
bir politika izlemediyse, askerin de bu
birikimden yararlanması beklenemez...
Siyasi partiler çağdaşlık biriktiremedikleri için,
bundan kendileri de yararlanamadılar,
yararlanamıyorlar!
Siyasetin bugünkü özü, biçimi, demokratik ve
hukuki niteliği, ülkemizdeki birikimsizliğin,
dolayısıyla yoksulluğun bir belgesi olarak
ortada durmuyor mu?
(*) Bilim Toplum ve İnsana Bakış, Orhan
Bursalı, özellikle bakınız: “Öğrenebilen Toplumlar
Ayakta Kalır” ve “İstikrar, Birikim ve Zenginlik”
başlıklı yazılar. Cumhuriyet Kitapları
Ersöz’ün haber alma ödeneğinden yapõlan harcamaya ilişkin hastanede ifadesi alõndõ
‘Ödenek yetkisi Eruygur’da’
Oktay: Yeni
anayasa şart
ADANA
(Cumhuriyet Bürosu) -
3. Çukurova Kitap
Fuarõ’nda, “Alevi açõlõmõ
üzerine görüşler” konulu
konferans veren eski
Adalet Bakanõ Mehmet
Seyfi Oktay, yeni
anayasa yapõlmasõ
gerektiğini söyledi.
AKP’nin “Kürt Açõlõmõ”
ve “Alevi Açõlõmõ”
girişimlerinin “iyi
görünme” çabasõndan
öteye gitmediğini
belirten Oktay,
“Hükümet en kõsa
zamanda Alevilik ile
ilgili yasalarõ
düzenlemeli, Aleviliği
bölücü bir kesim gibi
gösteren bu yasalarõ
değiştirmelidir” dedi.
Oktay, yeni anayasada
Aleviliğin devlet
tarafõndan resmen
tanõnmasõnõ ve
cemevlerinin de resmen
ibadet yeri ilan edilmesi
gerektiğini kaydetti.
Emekli Yarbay
tutuklandı
KAYSERİ
(Cumhuriyet) - “Sahte
belge düzenleyerek halkõ
garnizon komutanõ
hakkõnda kõşkõrttõklarõ”
ve “Silahlõ Kuvvetler’in
itibarõnõ zedelemeye
çalõştõklarõ” iddiasõyla
askeri yetkililerce
gözaltõna alõnan 3
astsubayõn ifadelerini
hipnozla aldõğõ iddia
edilen emekli Yarbay
Gürol Doğan dün,
Kayseri 2. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nde hâkim
karşõsõna çõktõ. Kayseri 2.
Hava İkmal Bakõm
Merkez Komutanlõğõ’nda
görevli astsubaylar Ali
Balta, İsmail Dağ ve
Orhan Güleç’in
şikâyetleri üzerine açõlan
davanõn ilk
duruşmasõnda, savunma
için ek süre isteyen
Doğan’õn avukatõnõn
talebini reddederek
emekli yarbayõn
tutuklanmasõna karar
verildi.
Kaymaz cinayeti
AİHM’de
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Mardin’in Kõzõltepe
ilçesinde kamyon şoförü
babasõ Ahmet Kaymaz
ile birlikte öldürülen 12
yaşõndaki Uğur
Kaymaz’õn davasõ,
Avrupa İnsan Haklarõ
Mahkemesi’ne (AİHM)
taşõndõ. Kaymaz ailesinin
avukatlarõndan Erdal
Kuzu, yakõnda da esas
hakkõndaki
savunmalarõnõ hazõrlayõp
AİHM’ye sunacaklarõnõ
ifade etti. Kuzu, “Bu
davanõn mahkûmiyetle
noktalanacağõ
inancõndayõz” dedi.
‘2001 krizinden
daha kötü’
İstanbul Haber
Servisi - Demokrat Parti
(DP) Genel Başkan
Yardõmcõsõ Ufuk
Söylemez, DP Kadõköy
İlçe Teşkilatõ’nõ ziyareti
sõrasõnda partililere
yaptõğõ konuşmada
Türkiye’nin 2009
kriziyle 2001 krizinden
daha büyük bir küçülme
yaşadõğõnõ ileri sürerek,
“Cumhuriyet tarihinin en
ağõr işsizlik oranlarõyla
karşõ karşõyayõz” dedi.
Emeklilere yapõlan
zammõ da eleştiren
Söylemez, “Kaşõkla verip
kepçeyle göz çõkaran bir
anlayõş. İğneden ipliğe
her şeye zam yapõldõktan
sonra emeklilere zam
açõklandõ” dedi.
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon
davasõ tutuklu sanõğõ emekli Tuğgene-
ral Levent Ersöz, hastane odasõnda alõ-
nan ifadesinde ‘haber alma ödene-
ğindeki’ harcamalara ilişkin bir yetki-
sinin olmadõğõnõ, haber alma ödeneği
olan 830 harcama kalemindeki tüm alõm
işlemlerinin Jandarma Genel Komuta-
nõ’nõn yetkisinde olduğunu söyledi.
İmha tutanaklarõnda imzasõ olan Erge-
nekon sanõklarõndan emekli Albay Ha-
san Atilla Uğur’un da aralarõnda bu-
lunduğu dört jandarma görevlisi, “2002-
2004 yıllarına ait haber alma öde-
neğinin kullanımıyla” ilgili olarak
adliyeye gelerek ifade verdi.
Eski Jandarma İstihbarat Dairesi
Başkanõ Tuğgeneral Ersöz’ün haber
alma ödeneğinden yapõlan 7 milyon
liralõk harcamaya ilişkin 11 Ocak
2009’da hastanede ifadesi alõndõ.
Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten
cumhuriyet savcõlarõ Murat Yönder ve
Fikret Seçen tarafõndan ifadesi alõnan
Ersöz’e, Başbakanlõk Teftiş Kuru-
lu’nun 4 Aralõk 2009 tarihli raporunun
özeti okundu. Ersöz’e raporda geçen,
Rem Mümessilik ve Dõş Ticaret AŞ,
Cambridge Lake LTD. şirketleri ile
Mehmet Sanibal, Sencer Özkan, Ha-
kan Şanlı, Dean La-vey’le ilgisi ve
harcamalar hakkõndaki bilgisi soruldu.
Örtülü ödeneğin kullanõmõ ve mal ya
da hizmet alõmõnõn nasõl yapõldõğõnõ an-
latan Ersöz, tüm yetkinin dönemin Jan-
darma Genel Komutanõ Şener Eruy-
gur’da olduğunu söyledi. İstihbarat
dairesi olarak sadece karargâh hizmet-
lerini gerçekleştirdiklerini vurgulayan
Ersöz, şu ifadeleri kullandõ: “Haber al-
ma ödeneği olan 830 harcama kale-
mindeki tüm alım işlemleri Jandarma
Genel Komutanı’nın yetkisi ile yapı-
lır. İhtiyaçları belirler, bildiririz. Bi-
zim bu harcama kalemlerinden her-
hangi bir alım işlemi yapmamız söz
konusu değildir. Dolayısıyla 830 har-
cama kaleminden istihbarat başkanı
sıfatıyla herhangi bir harcama yap-
mam söz konusu değildir.”
‘Belgeler imha edildi’
Eruygur’un emekliye ayrõlacak ol-
masõ nedeniyle onun dönemine ait ha-
ber alma ödeneğinin harcanmasõyla il-
gili belgelerin daha önceki uygula-
malar örnek alõnarak imha edildiğini
belirten Ersöz, şunlarõ söyledi:
“2004 yılının Temmuz-Ağustos
aylarında dönemin Jandarma Ge-
nel Komutanı Mehmet Şener Eruy-
gur’un emekliye ayrılacak olması
nedeniyle onun dönemine ait haber
alma ödeneğinin harcanması ile il-
gili belgeler imha edilmiştir. Böyle
bir imha gerçekleştirdiğimizi ve
tutanak altına aldığımızı hatırlıyo-
rum. Tutanağın altında jandarma
görevlileri Recep Cömert, Adnan
Sezer, Atilla Uğur, Hakkı Kılınç,
Genel Komutan Mehmet Şener
Eruygur ve benim imzam vardır.”
Levent Ersöz, Rem Dõş Ticaret AŞ
aracõlõğõyla alõnan teçhizatla ilgili öde-
melerle, bu şirketin mümessili olduğu
yabancõ tedarikçi Cambridge Lake
LTD’nin aldõğõ miktar arasõndaki far-
kõn sebebini bilmediğini söyledi. Levent
Ersöz, “Bu alışverişlerde yabancı
şirket temsilcisi REM Dış Ticaret
AŞ’nin ne miktarda komisyon aldı-
ğı hakkında da bilgi sahibi değilim.
Aradaki farkın nereye harcandığı ko-
nusunda bilgim yoktur. Yapılan har-
camalarda para ile hiçbir temasım ol-
mamıştır” diye konuştu.
Avukatı: İfade geçersiz
Ersöz’ün avukatõ Ali Rıza Dizdar,
gazetecilere yaptõğõ açõklamada, mü-
vekkilinin 11 ayrõ rahatsõzlõğõnõn bu-
lunduğunu, hastaneye giderek ifade
alan savcõlarõn Ersöz’ün hayatõnõ tehli-
keye soktuğunu, Ersöz’e bir şey olma-
sõ halinde sorumlunun cumhuriyet sav-
cõsõ Zekeriya Öz olacağõnõ söyledi.
Söz konusu ödeneğin, teknik takip ile
ilgili araç ve gereçlerle ilgili olduğunu
kaydeden Dizdar, “Örtülü ödenekler-
le ilgili bir şey diyemem onu Tansu Ha-
nõm’a ve Mehmet Ağar’a sorsunlar.
Avukatı olmadan ifadesi alındığı için
müvekkilimin verdiği bu ifade, hu-
kuken geçersizdir” diye konuştu.
Arama sırasında kargaşa
Hastane odasõnda ve diğer yerlerde ya-
põlan aramalarda bir şey bulunamadõğõnõ
ileri süren Dizdar, şöyle devam etti: “Pa-
şa’nın savunma metnini almak iste-
diler. Ama Paşa’nın savunma metni
bende, savunma CD’lerini ve müzik
CD’lerini aldılar. 73 belge aldılar, her
yeri aradılar. Arama yapılırken uzak-
tan çektiğim fotoğraflarda da göre-
bileceğiniz gibi yürümekten aciz, ye-
re düşecek adamı ayağa kaldırdılar.
Bir tek tekerlekli sandalyesini ara-
mayı unuttular. Müvekkilimin kızı
Fulya’nın çantasını da aradılar. Ful-
ya Ersöz çantasının aranması üzeri-
ne erkek arkadaşından gelen mektu-
bu alelacele parçaladı. Parçalanmış
mektubu da delil olarak aldılar.”
Dizdar daha sonra, Ersöz’ün tedavi
gördüğü hastane odasõnda önceki gün
akşam yapõlan arama sõrasõnda cep te-
lefonuyla çektiği fotoğraflarõ basõn
mensuplarõna dağõttõ. Dizdar’õn da-
ğõttõğõ dört kare fotoğraftan birinde, ara-
malar sõrasõnda Ersöz’ün yatağõnõn
Emekli Tuğgeneral Ersöz’ün avukatı Dizdar, hastane odasında yapılan ara-
ma sırasında cep telefonuyla çektiği fotoğrafları basın mensuplarına dağıttı.
üzerine yõğõlan eşyalar görüldü. Baş-
ka bir karede de Ersöz, yatağõn üze-
rinde konulan dosyalarõn görevliler ta-
rafõndan incelenmesi sõrasõnda hemen
arkada yer alõrken başka bir fotoğraf-
ta görevlilerin dosyalarõ taşõmalarõna
ilişkin görüntüler bulundu.
Bu arada polis ekiplerinin arama
yapmak için geldiği, Ersöz’ün tedavi
gördüğü odada kõzõ Fulya Ersöz ile em-
niyet güçleri arasõnda kargaşa yaşandõğõ
belirtildi. Fulya Ersöz’ün üzerinin aran-
masõnõ istemediği öğrenildi. Ersöz ve ya-
kõnlarõna ait 10 ayrõ yere düzenlenen
operasyonlarda 2 adet ruhsatsõz tabanca
ve 1 adet susturucu ile bir mektup, çok
sayõda dijital ve yazõlõ doküman ince-
lenmek üzere kriminal polis laboratu-
varõna gönderildi.
Adliyede ifade verdiler
İkinci Ergenekon davasõnõn tutuk-
lu sanõklarõndan emekli Albay Hasan
Atilla Uğur, Recep Cömert, Adnan
Sezer ve Hakkı Kılınç “2002-2004
yıllarına ait haber alma ödeneğinin
kullanımıyla” ilgili soruşturma kap-
samõnda Beşiktaş’taki İstanbul Adli-
yesi’ne gelerek ifade verdi.
Uğur, adliyeye getirilişi sõrasõnda ga-
zetecilerin görüntü almasõnõ engellemek
için bir süre cezaevi aracõnda bekletil-
di. Cezaevi aracõndan inerken yüzünü bir
dosyayla kapatan Uğur’un adliye bina-
sõna girerken görüntülenmesi askerler-
ce engellendi. Uğur, ifadesinin ardõndan
cezaevi aracõ ile Silivri Cezaevi’ne gö-
türüldü. “Şüpheli” sõfatõyla savcõlõkta
ifade veren emekli askeri personel Şe-
ner Cömert ise ek gözaltõ süresi alõna-
rak emniyete getirildi. Adliye çõkõşõnda
gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Kõlõnç
ise “Ortada mercimek kadar bir şey
yok. Siz büyüttünüz” dedi.
Orgeneral Eruygur’un sağlõk sorun-
larõ nedeniyle adliyeye gelemediği,
Orgeneral Hurşit Tolon’a ise daveti-
ye gitmediği belirtildi.
Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Dink’in öldürülmesinin üçüncü yõldönümü yaklaşõyor
‘3. yılda hâlâ başladığımız yerdeyiz’
Hrant Dink.
İstanbul Haber Servisi - Eski Agos Ga-
zetesi Genel Yayõn Yönetmeni Hrant
Dink’in 19 Ocak 2007 günü Şişli’deki ga-
zete binasõ önünde öldürülmesinin üçüncü
yõldönümü yaklaşõyor. Dink ailesinin avu-
katlarõ, “Geçen 3 yıl sonunda başladığımız
yerde olduğumuzu söylemek hiç de abar-
tılı bir tespit değil” diyor.
Hrant Dink’in avukatlarõ Fethiye Çetin ve
Deniz Tuna, ‘Hrant Dink Cinayeti Üçün-
cü Yıl Raporu’nda, Dink’in öldürülmesine
neden olan süreci ve nasõl hedef haline ge-
tirildiğini geniş bir biçimde ele alõyorlar.
Raporda, Agos’un önünde yapõlan göste-
rilerin birinde ‘Dink hedefimizdir’ diyen Ül-
kü Ocaklarõ İstanbul İl Başkanõ avukat Le-
vent Temiz’in Ergenekon davasõnda yargõ-
landõğõna dikkat çekiliyor.
Raporda, bu olaylarõn ardõndan Dink’in
“Ermeni Kimliği Üzerine” başlõklõ yazõsõ
üzerinden yeni bir saldõrõ kampanyasõ baş-
latõldõğõ, şikâyetler üzerine Dink hakkõnda da-
valarõn açõldõğõ anõmsatõlarak, “Sistemli ve
tek merkezden yönetildiği izlenimi veren
saldırılar, kimi internet sitelerinde ve
kimi gazetelerde devam etti. Bu saldırı-
larda Hrant Dink, ‘Türk düşmanõ’ olarak
gösterilip bir nefret objesi haline getiri-
lerek sürekli hedef gösterildi” denildi.
Dink’in öldürülmesine neden olan örgütlü
yapõnõn ortaya çõkarõlabilmesi için tüm de-
lillerin toplanmasõ gerektiği vurgulanan ra-
por şu ifadelerle devam ediyor:
“Cinayetin tetikçileri ile cinayetin ha-
zırlık sürecinde onu açık hedef haline ge-
tirenlerin, onu toplumda yalnızlaştıran-
ların, bu planın medyadaki ayaklarının,
yargı mensuplarının bu kampanyada
durdukları yerin, yine bu süreçte, gö-
revlerini yapmayarak cinayeti kolaylaş-
tıranların birlikte ele alınıp değerlendi-
rilmesi gerekir.”
Trabzon Emniyet, Jandarma ve İstanbul
Emniyet görevlileri hakkõnda yapõlan suç du-
yurularõna takipsizlik verildiği de anõmsatõ-
lan raporda, “İzlenen yöntemle bu cinayet
aydınlatılamaz. Genelkurmay Başkanlı-
ğı’ndan, yargısal makamlara, hükümet
sözcülerinden, güvenlik birimlerine, med-
yadan paramiliter güçlere, tüm resmi-si-
yasi aktörlerin Hrant Dink’in öldürül-
mesinde, cinayetin önlenmemesinde, ger-
çek faillerin ortaya çıkarılmamasında
sorumluluğu vardır” denildi
Engin Çeber’in işkenceyle öldürülmesine ilişkin davaya devam edildi
Tanıklar bekleniyor
İstanbul Haber Servi-
si - Metris Cezaevi’nde tu-
tuklu bulunan Engin Çe-
ber’in işkenceyle öldü-
rülmesinden sorumlu ka-
mu görevlilerinin yargõ-
landõğõ davada, Çeber’le
bir dönem aynõ koğuşta
kalan dört tanõğõn ifade
vermeye gelmesi bekleni-
yor.
Çeber’in işkenceyle öl-
dürülmesine ilişkin 60 ka-
mu görevlisinin yargõlan-
dõğõ davaya Bakõrköy 14.
Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nde devam edildi.
“İşkence sonucu ölüme
sebebiyet vermek” su-
çundan yargõlanan tutuk-
lu sanõklar Fuat Karaos-
manoğlu, Nihat Kızılka-
ya, Sami Ergazi, Sela-
hattin Apaydın’õn katõl-
dõğõ oturumda, müdahiller
Özgür Karakaya, Aysu
Baykal ve Cihan Gün
ile Çeber’in babasõ Ali
Tekin ve ablasõ Şerife
Tekin de hazõr bulundu.
Duruşmada söz alan tu-
tuklu sanõklardan Nihat
Kõzõlkaya’nõn avukatõ Re-
cep Onaran, dosyadaki
raporlarõn, görüntü kayõt-
larõnõn, Engin Çeber’in
gözaltõna alõndõğõ Sarõyer
Emniyet Müdürlüğü gö-
revlileriyle didiştiğini, ora-
da darba maruz kaldõğõnõ
gösterdiklerini belirtti.
İşkencenin herhangi bir
cürümü söyletmek için
ifade alõmõ sõrasõnda ya-
põlmasõnõn söz konusu ol-
duğunu dile getiren Ona-
ran, “Benim müvekkili-
min ifade almak gibi bir
görevi yoktur. Dolayı-
sıyla işkence suçunu iş-
leme durumu olamaz.
Çeber’e darp yapanlar,
tekmeyle, sopayla vu-
ranlar dışarıdadır” dedi.
Tartışma yaşandı
Kõzõlkaya’nõn Çeber’e
iki tokatla darpta bulun-
duğunun belirtildiğini, bu
iddianõn da Kõzõlkaya’nõn
tutukluluğuna yeterli delil
olamayacağõnõ savunan
Onaran, Kõzõlkaya’nõn da
sanõk polislerle eşit ko-
numda, tutuksuz yargõ-
lanmasõnõ talep etti.
Dava sonunda, duruşma
salonunun boşaltõldõğõ sõ-
rada sanõklarla Engin Çe-
ber’in yakõnlarõ arasõnda
tartõşma yaşandõ. Çeber’in
babasõ Ali Tekin de sa-
londan çõktõğõ sõrada sanõk
polislerin kendisini ittik-
lerini iddia etti.
Halk Cephesi üyeleri “Engin’i katledenler cezalandırılsın” dedi. (SERKAN YILDIZ)
ÇAKICI’DANERGENEKON’LUSAVUNMA
‘Emir verenler de
yargılanmalı’
İstanbul Haber Servisi- Ülkücü mafya lideri
Alaattin Çakıcı’nõn Türk bank ihalesine fesat ka-
rõştõrdõğõ iddiasõyla yargõlanmasõna devam edildi.
İstanbul 6. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki duruş-
maya, başka suçtan tutuklu bulunan Alaattin Ça-
kõcõ ve avukatlarõ katõldõ. Çakõcõ, ihaleye fesat
karõştõrõlmasõyla ilgili, “Ben bir şey yapmadım
ancak adım kullanıldı” dedi. İşadamõ Aydın
Doğan, Erol Aksoy, Zorlu Grubu’nu ve Meh-
met Emin Karamehmet’i tehdit edip, korkut-
muşluğunun olmadõğõnõ savunan Çakõcõ, Mesut
Yõlmaz’õn bu olay nedeniyle, Yüce Divan’da
yargõlanõp beraat ettiğini anõmsattõ. Çakõcõ, şöyle
konuştu: “Eğer temiz eller operasyonları yapı-
lacaksa herkesin eteğindeki taşı dökmesi gere-
kir. Bu olayda adları geçen en üst makamlar-
da bulunan Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve
hatta çok sevmeme rağmen Süleyman Demi-
rel dahi yargılanmalıdır. Bazıları devletin zır-
hını alınca kendisini aslan zanneder. Zırh dü-
şünce fındık faresi olur. Ergenekon’dakiler
yargılanıyorsa onlara emir veren Cumhurbaş-
kanı, Başbakan da yargılanmalı. Adalet her-
kese uygulanmalı. Tansu’yu da getirsinler.
Onlar Ankara’da ben F tipindeyim.”
Sanõk
avukatlarõndan
Onaran, Çeber’in
gözaltõna alõndõğõ
Sarõyer Emniyet
Müdürlüğü
görevlileriyle
didiştiğini, orada
darba maruz kaldõğõnõ
gösterdiklerini belirtti.
Emekli Albay Uğur’un da
aralarõnda bulunduğu dört
jandarma görevlisi, “haber
alma ödeneğinin kullanõmõyla”
ilgili olarak ifade verdi.
obursali@cumhuriyet.com.tr