25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 OCAK 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Orantısız Öfke Sayısız uzman görüşünü dinledikten sonra ortaya çıkan tek gerçek, dışarıdan bakıldığında nerede ise durup dururken karşılıklı orantısız öfke ve tepki gösterileriyle birlikte sonra Türkiye-İsrail ilişkilerinin kolay kolay düzelemeyecek boyutlarda bozulması olumsuz sonuçlarının bugünün siyasi iktidarları, sebep olanları değişse de geleceğe dönük uzun soluklu olumsuz sonuçlarının yaşanacağı.. Kimilerimiz İsrail’in Ortadoğu’daki insan haklarını ağır şekilde ihlal eden, orantısız askeri güç kullanma politikaları karşısında Türkiye’nin duruşundan duygusal haz duyabilir. Barıştan, en genel anlamda insan haklarından yana, aklı olan bireyin, Filistin halkına uygulanan İsrail politikalarını onaylaması beklenemez. Ancak uluslararası ilişkiler söz konusu olduğunda, hele de dış politika dengeleri, ülke çıkarları işin içine katılınca, siyasi sorumlulukları olan iktidarların, siyasetçilerin duyguları ile hareket etme lüksleri yoktur.. Tarih boyunca çok sağlam dengelere oturmuş Türkiye-İsrail ilişkileri, hele de halkları, sivil toplum örgütlenmeleri arasındaki bağları altüst eden, iki ülke arasında kaçınılmaz nedenleri de yokmuş gibi görülen bir büyük çatışma, gerilimin sorgulanması, sorumlularının aranması gerek. Bizim de gözlemleyerek yadsıyamayacağımız bir gerçek, gerilimin bir cephesinde, bilinçli bir biçimde başta Başbakan Erdoğan olmak üzere AKP iradesi ile gündeme gelen ataklar var. Yine ağırlık kazanan uzman görüşlerine göre Erdoğan’ın, AKP iktidarına seçimlerde birkaç puan kazandırmış olduğu varsayılan “One minute” en çarpıcı atağının dış politika sonuçları, izleri, ne yazık ki olumsuz sonuçları ağır basacak biçimde yıllarla silinemeyecek. İsrail cephesinden gelen büyükelçimize ağır, dış politika geleneklerine tümden aykırı tacizin gerekçelendirilmesi de yine Erdoğan’ın son günlerde gerilim, eliştiri dozu giderek yükselen açıklamaları.. Gerekçelendirme ne olursa olsun Büyükelçi Çelikkol’a yönelik yakışıksız tavra Türkiye’nin sessiz kalamayacağı gerçeği, ilişkilerin kopma noktasına doğru kaçınılmaz tırmandırılışını da beraberinde üretiyor. İki gündür gündemin ortasına oturan tartışmalardan anladığımız kadarı ile iki ülkenin siyasi iktidar kadroları, bizlere tarafların orantısız öfke kullanılmaları olarak yansıyan çıkışları ile aslında iki ülkenin bugünkü siyasi iktidar kadrolarının sorumluluklarını da aşan, iki ülke ilişkilerini kökten değiştiren, bozan, geren sonuçları üretmiş konumdalar. Geleceğe dönük önemli sonuçları kaçınılmaz gelişmelerin altı deşildikçe de, kişisel orantısız öfke şovlarının öyle Başbakan Erdoğan’ın karakteri, ya da İsrail hükümet temsilcisinin şahinler kanadından olması gibi basit açıklamaları olamayacağı da anlaşılıyor. Kamuoylarına yansıyan biçimsel davranışların, orantısız öfke patlamalarının, arka planlarında her iki ülkenin siyasi iktidarlarının bilinçli iradelerinin, en azından hesaplarının yattığı ortaya çıkıyor. One minute şovu sonrası, “iki ülkenin köklü ilişkilerine etkili olmıyacağı” yolundaki görüşler azalırken, “son yaşananların gelecek iktidarlar tarafından da kolay onarılamıyacak kırılmalara yol açtığı” yorumları ağırlık kazanıyor. Henüz çok fazla seslendirilmese de Erdoğan hükümetinin İsrail ile ilişkileri germe stratejisinde, ABD, Obama yönetiminin İsrail’in bugünkü iktidar politikalarını törpüleme eğilimlerinin de önemli rol oynadığı, en azından cesaretlendirdiği vurgulanıyor. Tabii ABD- İsrail arasındaki uzun soluklu ilişkilerde kopmaz bağlar hafife alınmış, Erdoğan hükümeti Ortadoğu’da, İslam dünyasında önemli rol kapma adına dolduruşa gelmişse Türkiye’nin dış politikasındaki kayıp hanesi çok daha fazla büyüyebilir. Gazze’ye insani yardım konvoyu çatışmasında bile Mısır’ın izlediği politika ile Erdoğan hükümetinin politikası arasındaki uçurum fark düşündürücü olmalı. Dahası Arap dünyası, İslam dünyası içinde şu anda Türkiye kadar militanca davranan, İsrail karşısında karşı taraf olmayı seçen bir başka ülke yok. Başbakan Erdoğan’a verilen “İslama hizmet” ödülüne kurban gidiyorsak arkasını düşünmeden sorumsuz adımlar atıyorsak vay halimize. AKP’nin bölgede etkin olma, arabuluculuk üslenme, Ortadoğu politikalarına ağırlık koyma stratejilerine bile hizmet eden gelişmeler yaşanmıyor. İsrail, Ortadoğu’da sorun yaşadığı ülkelerle arabuluculuk rolünde Türkiye’yi kabul etmeyeceğini tam da bu söz konusu nedenlere dayandırarak ilan etti bile. Arap, İslam dünyası katında da gerçek dış politika ilişkileri boyutunda anlamlı artıların örneği yok. En hafifi ile ABD, AB öncelikleri, her alanda korunup kollanıyor. İşgal altındaki Irak, Afgan, Pakistan yönetimleri için çok geçerli ABD, AB bağımlılığı yanında, ABD, AB ile sorunlu ülkeler İran-Suriye katında da İsrail ile ipleri koparmış Türkiye’nin arabuluculuk işlevinde önceliği yeri kalmıyor.. Akıl, çıkarlar ekseninde yürümesi gereken dış politika ilişkilerinde, ucuz iç politika hesapları ile Türkiye galiba çok fena çuvallatılıyor. soner@cumhuriyet.com.tr ICC Başkanõ Victor Fung, dünya liderlerinin önümüzdeki 12 ayda daha da kararlõ davranmalarõnõ istedi Korumacõlõkla savaşa çağrõ Londra ve Hamburg geçmiş, Türkiye gelecek ICC Başkanõ Victor Fung, dünyada ilk 50 içinde olan dev tedarik zinciri Li&Fung’un da yönetim ku- rulu başkanõ. Dün İstan- bul’da Türkiye Ofisi’nin açõ- lõşõnõ yapan Li&Fung, 700 milyon dolarõ aşkõn yatõ- rõmla 400 kişiye istihdam sağlayacak. TOBB Başkanõ Hisarcõklõoğlu’nun hatõrlat- masõ üzerine Cumhurbaş- kanõ Abdullah Gül’e söy- lediğini basõn mensuplarõna da tekrar eden Fung, “Lon- dra, Hamburg geçmiş. Türkiye gelecek. Onun için Türkiye’ye yatırım yap- tık” dedi. İpek Yolu’nun yeniden canlandõrõlmasõ konusunu desteklediğini ifade eden Fung, yolun uçlarõnda bulu- nan iki ülke olarak Çin ve Türkiye’nin hõzlõ tedarik zin- ciriyle bir araya gelmesinin potansiyel barõndõrdõğõnõ, bu bağlantõyõ kurmak için her şeyi yapacaklarõnõ belirtti. Türkiye’de İstanbul dõ- şõnda 5 bölge ofisi oluştu- rulacağõnõ bildiren Fung, şirketlerinin 10 yõldõr Tür- kiye’de bulunmasõna rağ- men Türkiye’nin dünya- daki rolünü anlama fõrsatõ- nõ yeni bulduklarõnõ ifade et- ti. Li&Fung, Türkiye’den 1.4 milyar dolarlõk ihracat yapacak. AVAYA KRİZ DİNLEMEDİ, 6 BİN ÇALIŞANI OLAN NES’İ ALDI Doğan Gazetecilik 8 milyon TL ödedi Ekonomi Servisi - Doğan Gazetecilik AŞ, Kamuyu Aydõnlatma Platformu’nda (KAP) yayõmlanan açõklama ile vergi borcunu ödediğini duyurdu. Açõklamada; “Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörleri tarafından şirkete tebliğ edilen 2004, 2005, 2006 ve 2007 hesap dönemlerine ait 4 milyon 465 milyon liralık cezayı gecikme zammı ile birlikte 8 milyon 833 bin 139 lira 50 kuruşluk vergi cezası ödenmiştir” denildi. Ekonomi Servisi - Kurumsal iletişim alanında faaliyet gös- teren Avaya’nın Türkiye Ge- nel Müdürü Sinan Dumlu, Nortel Kurumsal Çö- zümler’i (NES) satın almakla Türkiye’de birleşik tümleşik ile- tişim alanında pa- zar lideri olmayı hedeflediklerini bildirdi. Dumlu, düzenlediği basın toplantısında satın alma işleminin ger- çekleşmesiyle araların- da 25 yöneticinin de bu- lunduğu 6 bin NES çalışanı- nın Avaya’ya katıldığını dile getirdi. Dumlu, şunları kaydetti: “Kriz dönemlerinde farklı yaklaşımlar benimsemek ge- rekir. NES’i satın almamız sektörü de canlandıracak- tır. Bu satın almayla da birlikte Avaya artık, sadece bir network firması değil, aynı zamanda yazılım üreten de bir firma haline geldi. Türki- ye’de Avaya’nın ci- rosu 12 milyon dolar civarındaydı. Bu bir- leşmenin ciromuza da ciddi katkıda bulunacağını, şirketin cirosunu birkaç yıl içerisinde 30 milyon dolara çı- karacağımızı düşünüyoruz.” TAV, HAVALİMANI İNŞAATINDA DÜNYA 3.’SÜ Ekonomi Servisi - TAV İnşaat, havalimanı inşaatı derecelendir- mesinde uluslararası inşaat sektörü dergisi olan Engineering News Record’da (ENR) dünyada üçüncü oldu. ENR’nin, sektörde be- lirlediği en büyük firmalar arasında, 14 bin çalışanıyla, 2 milyon 720 bin metrakarelik terminal binası ve havalimanı altyapısı inşaatı yapan ve 10 milyar doları aşan iş hacmiyle, üçüncü sırayı alan TAV İnşaat, Bechtel ve Hochtief’den sonra yerini aldı. TAV Grubu Ge- nel Müdürü M. Sani Şener, “ 10. yılımızı kutladığımız bu günler- de emeklerimizin böyle bir dereceyle taçlandırılması ve ülkemizi böyle temsil etmemiz çalışma azmimizi daha da perçinledi” dedi. Ekonomi Servisi - Uluslararasõ doğrudan yatõrõmlar, krizin gölgesinde kaldõ. 2008’in 11 aylõk dönemin- de 17 milyar 31 milyon do- larlõk uluslararasõ doğru- dan yatõrõmõ çekmeyi başaran Türkiye’ye, 2009’un aynõ döne- minde giriş yapan uluslararasõ doğrudan yatõrõm yüzde 59.2 aza- lõşla 6.9 milyar dolara geriledi. Bu dönemde uluslararasõ doğrudan ser- maye girişi ise yüzde 62.5’lik bir azalmayla 5 milyar 357 milyon dolar düzeyinde kaldõ. 2009’un 11 aylõk dö- neminde doğrudan yatõrõm kalemin- de yer alan sermaye yüzde 63.8 aza- larak 13 milyar 723 milyon dolar- dan 4 milyar 963 milyon do- lara geriledi. Bu dönemde yüzde 80’i AB ülkele- rinden olmak üzere, 5 milyar 27 milyon do- larlõk sermaye girişi olurken, 64 milyon do- larlõk sermaye çõkõşõ ya- şandõ. 2008’in 11 aylõk döneminde 2.7 milyar do- lar olan gayrimenkul kay- naklõ net giriş ise 2009’un aynõ döneminde yüzde 41.7 geriledi ve 1.5 milyar dolar oldu. CLIO IV OLAYI Fransa hükümeti baskıyı arttırdı Ekonomi Servisi - Renault’nun Fransa ve Bursa’da bulunan tesisle- rinde ürettiği Clio modelinin yeni neslinin sadece Türkiye’de üreteceğini açõklamasõ üzerine, Renault ve hükü- met kanadõnda başlayan tartõşmalar de- vam ediyor. Fransõz hükümeti bunun kabul edilemez olduğunu açõklarken Renault da otomotiv üretiminde ma- liyet konusunun önemine işaret ediyor. Korumacõlõk politikasõ izlediği için Avrupa ülkelerinden ciddi eleştiriler alan Fransa Bütçe Bakanõ Eric Wo- erth, Renault IV modelinin Türkiye’de üretiminin ‘kabul edilemez’ oldu- ğunu tekrarladõ. “Normal olmayan Fransız bir üreticinin, üretimi baş- ka bir ülkeye taşıyıp, tekrar bu arabaları bu ülkeden ithal etmesi” diyen Woerth, fabrikalarõn Fransa’da kalmasõnõ sağlamak için alternatif bir ekonomik modelin düşünülmesi ge- rektiğini belirtti. Fransa Hükümet Sözcüsü Luc Chatel de, Cumhur- başkanõ Nicolas Sarkozy’nin Renault Genel Müdürü Carlos Ghosn ile çok yakõnda bir görüşme yapacağõnõ, hü- kümetin bu konuda anlayõşlõ olmaya- cağõnõ ifade etti. Öte yandan Renault, Clio IV’ün üretimiyle ilgili herhangi bir karar alõn- madõğõnõ ve bazõ senaryolarõn gözden geçirildiğini bildirdi. Yapõlan açõkla- mada, “Bir aracın rekabet edebilir- liği, o aracın ticari başarısını sağ- lamanın ana unsurudur” denildi. Re- nault, Türkiye gibi gelişmekte olan ül- kelerde satõşlarõnõ arttõrmayõ ve üretim maliyetlerini azaltmayõ hedefliyor. Gıda dışı alanlarda yeniden yapılanma kapsamında Yıl- dız Holding Ambalaj, Bili- şim ve Gayrimenkul Grup Başkan Yardımcılığı’na Bülent Atabay ile Hakan Eren’in getirildiğini açıkla- yan ve basın toplantısını ye- ni ekibiyle gerçekleştiren Yıldız Holding Ambalaj, Bilişim ve Gayrimenkul Grup Başkanı Cahit Pak- soy, toplantı sırasında yö- neltilen soruları da şöyle cevapladı: ? Godiva’nın satın alınma- sının ardından şirketin am- balajlarının yüzde 30-40’ını Türkiye’den karşılamaya başladık. ? Halka arz holdingin poli- tikalarından bir tanesi. Ge- lecekte daha fazla halka arz olacak. Bu durum gıda dışı için de geçerli. ? Netaş satış sürecinde ve bu herkese açık. Diğerleri gibi biz de ilgileniyoruz. Bu konuda daha fazla konuş- mam küçük yatırımcı için haksızlık olur. ? Microsoft’la gerçekleştir- diğimiz görüşme bir vizyon paylaşımıydı. Bu tür vizyon paylaşımları devam edecek. Dünyayı daha iyi anlamak ve dünyanın parçası bir grup olmak için bu önemli. Ekonomi Servisi - Yõldõz Holding Ambalaj, Bilişim ve Gayrimenkul Grup Başkanõ Cahit Paksoy, 2015 yõlõnda Yõldõz Holding’in gõda dõşõ alanlardaki iş- lerinin, toplam gõda işlerinin en az yarõ- sõ olacağõnõ, 2012’de tüm şirketlerde Türkiye’de ilk üç içinde yer alacaklarõnõ söyledi. Paksoy, Yõldõz Holding’in gõda dõşõ ka- tegorilerdeki yeniden yapõlanma çalõş- malarõ, stratejileri ve hedeflerine ilişkin olarak düzenlediği basõn toplantõsõnda;  Holding, başlangõç markasõ Ül- ker’in de yer aldõğõ gõda grubu dõşõnda 2006’dan itibaren yeniden yapõlan- maya gitti. Fazla sa- yõda şirketi birleş- tirdik, organik bü- yümeyi hõzlandõr- dõk. Şimdi 2010’dan itibaren bu yapõyõ yeniden tanõmladõk. Amba- laj, bilişim ve gay- rimenkul sektörün- deki şirketlerimiz ayrõ bir grup ola- rak bir çatõ altõnda yer alõyor.  2009 yõlõnda ambalajda 415 milyon lira ciro elde ettik. 2010’da yüzde 30 ci- rosal büyüme, yüzde 7-8 istihdam ilave- si, 50-100 milyon dolarlõk da yatõrõm plan- lõyoruz. Hedefimiz 2015’te yaklaşõk 1.5 milyar dolarlõk ciro.  Bilişimde 2009’da Türkiye’de sek- tör daraldõ ama biz yüzde 10 büyüdük, 600 kişilik istihdama sahip olduk. 2010’da bi- lişim alanõnda organik büyürsek en az yüzde 50, satõn almalar ve birleşmelerle inorganik büyürsek yüzde 80 büyüyece- ğiz. Sadece organik büyüme ile bile is- tihdamda yüzde 15’lik bir artõş sağlaya- cağõz ve 1.5 milyar dolarlõk ciromuz olacak. 2015’te pazar payõmõz yüzde 30- 35 olur, ciro hedefimiz 5-6 milyar dolar. Bu sektörde donanõm, yazõlõm, entegras- yon, distribütörlük gibi alanlarõnda var ola- cağõz, perakendeye girmeyeceğiz.  Bugün itibarõyla Yõldõz Holding’in gayrimenkuldeki yatõrõm miktarõ 2.2 mil- yar dolar seviyesinde. Neler yapacağız? - Gõda dõşõ alanda inor- ganik büyümeyi stratejik ortaklõklar, konsolidas- yonlar ve satõn almalar- la sağlayacağõz. Bunu sadece Türkiye ile sõnõr- lõ değil, yurtdõşõ ile bir- likte düşünüyoruz. Gõda dõşõ alanlarda 2015 he- defimiz toplam gõda iş- lerimizin en az yarõsõ ka- dar olacak. Neler yapmayacağız?  Önümüzdeki dönemde devletin yap- tõğõ ya da devletle yapõlan işlerde, ağõr sa- nayide, enerjide, turizm ve eğlence sek- töründe, medyada, sigara ve silah benzeri insanlara zararlõ sektörlerde olmayacağõz.  Finans sektöründe bazõ yatõrõmlarõ- mõz var ama bu alanda büyümeyeceğiz. Yõldõz Holding Ambalaj, Bilişim ve Gayrimenkul Grup Başkanõ Cahit Paksoy 2015 yõlõnda Yõldõz Holding’in gõda dõşõ alanlardaki işlerinin, toplam gõda işlerinin en az yarõsõ olacağõnõ, yurtiçi ve dõşõnda satõn almalar ve ortaklõklar yoluyla büyüme stratejisi çizdiklerini açõkladõ. Ekonomi Servisi - DHL Express Türkiye Direktörü Michel Akavi, Avrupalõ şirketlerin kriz sebebiyle lojistik maliyetlerini minimuma dü- şürmek için Çin, Bangladeş ve Vi- etnam’dan ürün alõmõnõ bõrakõp ro- tayõ Türkiye’ye çevirdiğini söyledi. Türkiye’den alõnan ürünün en fazla bir ayda, Uzakdoğu’dan alõnan ürünün ancak altõ ayda Avrupa’ya ulaştõrõldõğõna vurgu yapan Akavi, bunun da maliyetleri ciddi oranda büyüttüğünü dile getirdi. AB’nin bu kararõnõn en çok teks- til ihracatõ yapanlara yaradõğõnõ be- lirten Akavi, “Son 6-8 hafta veri- lerine baktığımızda tekstil ihra- catında önemli gelişmeler yaşan- dığını görüyoruz. Biz de bu ne- denle 2010 büyüme hedefimizi yüzde 10 olarak belirledik” dedi. DHL Express, Atatürk Havali- manõ’nda 4 milyon Avro yatõrõmla yaptõğõ operasyon binasõnõ da tam kapasiteyle çalõştõrmaya başladõ. Akavi burada mevcut binanõn Tek- noloji Varlõklarõnõ Koruma Birli- ği’nden (TAPA) üst düzey güven- lik standardõ sertifikasõnõ almaya hak kazandõğõnõ açõkladõ. Çin malları Avrupa’ya 6 ayda gidince Türkiye gözde oldu Ekonomi toparlanõrken yapõlmasõ gerekenlerin kararlõ biçimde devam ettirilmesi gerektiğini vurgulayan Fung, “Korumacõlõk, uzun vadede ekonomiye hasar verecektir. Bunu unutmamalõyõz” dedi. Ekonomi Servisi - Mil- letlerarasõ Ticaret Odasõ (ICC) Başkanõ Victor Fung, istihdam konusuna ve ticaret kullanõlarak is- tihdam olanaklarõnõn na- sõl yaratõlabileceğine odaklandõklarõnõ belirterek işsizlik seviyesinin halen yüksek seviyede bulun- duğuna dikkati çekti. Fung, Türkiye’yi, G- 20’nin önemli bir üyesi olarak gördüğünü, Tür- kiye’nin bölgede ve G-20 düzeyinde fayda sağla- yabileceğini kaydetti. ICC Başkanõ Victor Fung, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanõ Rifat Hisarcık- lıoğlu ve Dünya Odalar Federasyonu (WCF) ve Dõş Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İcra Ku- rulu Başkanõ Rona Yır- calı ile birlikte basõn top- lantõsõ düzenledi. En önemli lobi hedef- lerinin G-20 olduğunu be- lirten Fung, global eko- nominin yavaş yavaş dü- zelmeye başladõğõnõ, fi- nansal piyasalarõn makul iyileşme sergilediğini, an- cak hâlâ yapõlmasõ gere- ken şeyler bulunduğunu dile getirdi. Tüketici tale- binin, tüm dünyada geri gelmeye başladõğõnõ, an- cak tam düzelmeden söz edilemeyeceğini belirten Fung, “Küresel talebin tam anlamıyla geri dö- nüşü için hâlâ zamana ihtiyaç var. Uzun vade- de sürdürülebilir topar- lanma için bizim, istik- rarı nasıl sağlayabilece- ğimizi düşünmemiz ge- rek” diye konuştu. Eko- nomi toparlanõrken 12 ay- lõk bir risk döneminde yapõlmasõ gerekenlerin kararlõ biçimde devam et- tirilmesi gerektiğini vur- gulayan Fung, “Koru- macılığa meydan ver- memeliyiz. Bu, uzun va- dede ekonomiye hasar verecektir” dedi. Fung, en büyük eksiğin “gü- ven” olduğuna değinirken küresel ticarette serbest- leştirme için esnek ku- rallarõn ve devlet sübvan- siyonlarõnõn görüşüldüğü “Doha Raundu’nun mutlaka tamamlanma- sı” yönünde çağrõ yaptõ. Uluslararası doğrudan yatırımlar azaldı Kriz sayesinde ihracatçıların Ortadoğu, Uzakdoğu ve Afrika’yı keşfettikle- rini belirten Akavi, buraya satışın yüzde 25-50 oranında arttığını söyledi. 2009 Ocak- Kasõm döneminde bir önceki yõlõn aynõ dönemine göre yüzde 59 azalarak 6.9 milyar dolara düştü. Rona Yırcalı, Victor Fung ve Rifat Hisarcıklıoğlu, ICC’nin faaliyetleri ve Li&Fung’un yatırımı hakkında bilgi verdi. NETAŞ’LA HERKES KADAR İLGİLİYİZ Hedef 2012’de ambalaj, bilişim ve gayrimenkulde Türkiye’de ilk üç içinde yer almak. Yıldız Holding gıda grubu dışında da atakta
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle