18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 OCAK 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 AYDINLANMA EMRE KONGAR Faşizmin Psikolojik Temelleri: Tatlı Su Aydınlığı, Döneklik, Biat [email protected]; www.kongar.org Siyasal sistemlerle kişilik özellikleri arasındaki ilişkiler birçok çalışmaya konu olmuştur. Toplumsal ve siyasal değişmeleri, bireysel gelişmelere bağlayan pek çok kuram vardır. Meraklıları, bazı örnekler için benim “Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği” adlı kitabımdaki “Küçük Boy Kuramlar” bölümüne bakabilir. Burada sözünü ettiğim “kişilik özellikleri” liderlikle ilgili olanlar değil: Tam tersine, toplumun “normal” bireylerinin, faşizme “doğal olarak” destek verenlerin özellikleri. Bu bağlamda Eric Hoffer’in Türkçeye birden çok kez çevrilmiş olan “The True Believer” adlı kitabının çok iyi bir kaynak olduğunu belirtmeliyim. Ayrıca otoriter tutumları, ideoloji ve eğitim açısından irdeleyen enfes bir çalışma da Selahattin Ertürk’ün “Diktacı Tutum ve Demokrasi” adlı kitabıdır. Kimler, hangi insanlar otoriter yapılanmalara “doğal olarak” destek verir? Bir insanın, faşist bir oluşum dalgasına kapılıp sürüklenmesinin mekanizmaları nedir? Bu yazıda sadece üç prototip üzerinde durmak istiyorum. Otoriter bir yapılanmaya destek veren birinci ve en dikkati çeken grup “Tatlı Su Aydınlarıdır”: Bunlara yakıştırılan “aydın” kimliği, ya okumuş olduklarından, ya sahip oldukları (köşe yazarlığı gibi) “kamuoyu lideri konumundan”, ya geçmişlerinde bir akımın militanı olmalarından veya hepsinden birden gelir. En önemli özellikleri “güce tapmaktır”. İktidarlara veya iktidara geleceğini düşündüklerine destek verirler. Kraldan çok kralcı oldukları için de, otoriter nitelikli iktidarların faşizan eğilimlerini güçlendirirler. Otoriter bir yönetime, faşizme destek verenlerin ikinci grubu “döneklerdir”: Bunlar kendilerinde daima bir “kurtarıcılık”, bir “önderlik” misyonu vehmeden militan kişilerdir. Daha önce katıldıkları “kurtarıcı” eylem ya da ideolojiler başarısız olunca, kendilerini boşlukta bulur ve yeni bir “kurtarıcı” eylem veya ideoloji ararlar. Eski rollerinden, yani yanlış ata oynamalarından dolayı kendilerini bağışlamaz, bu yanlışlarını hem kendilerine hem de yeni çevrelerine bağışlatmak için yeni katıldıkları ideoloji veya eylemin en önde gelen, en sert militanları olurlar. Tipik özellikleri, eski kimliklerinden kurtulduklarını ve yeni rollerini benimsediklerini ispat etmek için “Günah çıkartmak”, hatalarını abartmak ve eski yol arkadaşlarını karalamaktır. Faşizme doğru gidişe destek veren üçüncü grup, zaten biat kültürü ile yetişmiş olan, dogmatik kafa yapısına sahip “normal” kişilerdir. Bunların yaşamında kuşku duymak, sorgulamak, gerçeği aramak yoktur. İçinde bulundukları grubun eylemini veya ideolojisini kayıtsız koşulsuz benimserler. Hangi hareketin içinde olurlarsa olsunlar otoriter bir yapılanmanın temel taşlarını oluştururlar. Tabii kimi zaman bu üç prototip aynı kişide de birleşebilir. Yani bir kişi hem “Tatlı Su Aydını”, hem “Dönek” hem de “Dogmatik” olabilir ki, bu da ender görülen bir durum değildir. Yalova Valisi’ni isyan ettirdiler ‘Çevre katliamı için yasayı deliyorlar’ FARUK KIRTAY YALOVA - Yalova Valisi Yusuf Erbay, “Taşocaklarına izin vermediğimiz için bazı kişiler, sözde maden aramak için bu yasayı delmeye çalışıyor. Buna rağmen, ‘biz yaparõz’, ‘bizim adamlarõmõz var’ diyerek bu işe kalkışı- yorlar. Bazen de destek buluyorlar. İşte bu ne- denle Yalova halkıyla hazırladığımız Çevre Planı’nı Bölge İdare Mahkemesi’nde iptal ettirdiler” diye konuştu. Yalova Ticaret ve Sa- nayi Odasõ’nõn meclis toplantõsõna katõlan Er- bay, kentteki taşocaklarõ sorununa dikkat çekti. Erbay, “Yeni kurulacak taşocakları ile 4 milyon 555 bin ağaç kesilecek. Bu bir çevre felaketi. Körfez Köprüsü pro- jesi nedeniyle bazı kişi- ler, Yalova’nın orman- larına göz dikti” dedi. TEKZİP Cumhuriyet Gazetesi’nin 13.10.2009 tarihli nüshasõnõn 3. sayfasõnda “Çevreciler, yeni köprünün Türkiye’ye büyük haksõzlõk olacağõnõ vurguladõ - 3. Köprü kimin projesi” başlõğõ ile kamuoyuna aktarõlan haberin Çevre ve Orman Bakanõ Sayõn Prof. Dr. Veysel Eroğlu ile ilgili kõsõmlarõnõn tekzibidir. Mezkur haberde konuyla ilgili hiçbir tasarruf yetkisi olmamasõna rağmen müvekkilimiz Çevre ve Orman Bakanõ Prof. Dr. Sayõn Veysel Eroğlu köprünün yapõlmasõ ve çevreye vereceği olumsuz etkileri hususunda en çok sorumluluğu olan kişi olarak gösterilmiş, bununla da yetinilmeyip müvekkilimizin son beş yõlõndaki tüm uygulamalarõyla çevrenin seri katili olduğu iddia edilmiştir. Haber verme maksadõnõ ve eleştiri hakkõnõ aşan müvekkilimizi karalamaya yönelik işbu asõlsõz itham ve hukuka aykõrõ ifadelerle müvekkilimizin bilinçli olarak çevrenin zarar görmesine sebep olduğu vurgulansa da müvekkilimiz meslek hayatõ boyunca yaptõğõ başarõlõ çalõşmalar neticesinde Dünya Metropolis Birliğinin 2002 Metropolis birincilik ödülünü, 2004 DSİ görev döneminde, 3.3 milyar YTL’lik tasarruf yaparak Kamu Kaynaklarõnõ En Etkili Kullanan Kurum Ödülünü, 28 Nisan 2009 tarihinde “Yõlõn Bakanlarõ” ödülünü almaya hak kazanmõştõr. Kamuoyunun bilgisine saygõyla sunarõz. Prof. Dr. Veysel Eroğlu Vekilleri Av. Muhammet Aksan & Av. Nagihan Sağlamtürk & Av. Yeşim Metinoğlu Roma üzümü Fransız aşısıyla dirildi Romalıların asırlar önce Çeşme’nin bereketli topraklarında yetiştirdiği üzümü Fransız aşısıyla yeniden canlandıran Gündüz-Başak Arel çiftinin ürettikleriyle yapılan şaraplar, dünya çapında üne kavuştu. Ovacık’taki 385 dönüm bağın idari işlerini yürüten Başak Arel, dünyadaki şarap otoritelerinin Çeşme ve bölgede yetişen üzümün ne kadar kıymetli olduğunu bildiğini anlattı. Arel, bağlarında yetişen üzümün, bölgenin tüm tabiat yapısını, havadaki iyotu, floranın özelliklerini tadına yansıttığını söyledi. (AA) BilimKuruluÜyesiProf.Dr.Usluer: Bakanlık 35 milyon doz aşıdan vazgeçti MAHMUT LICALI ANKARA - Sağlõk Ba- kanlõğõ yaklaşõk 4 ay ön- ce 43 milyon doz aşõ bağ- lantõsõnõ yapmakla övü- nürken bugün yapõlan bağlantõlardan vazgeçi- yor. Ülke genelinde ve büyük illerde okullarõn tatil edilmesinden, oluş- turulan panik havasõna kadar bütün süreci yöne- ten bakanlõğa bağlõ Bilim Kurulu üyelerinden ve aynõ zamanda Türkiye Enfeksiyon Hastalõklarõ ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlõğõ Derneği Baş- kanõ olan Prof. Dr. Gaye Usluer, Avrupa Konseyi Parlamenterler Mecli- si’nin domuz gribinin sahte salgõn olduğu yö- nündeki açõklamalarõna katõlmadõğõnõ belirtti. Us- luer, Sağlõk Bakanlõğõ’nõn 43 milyon doz aşõ bağ- lantõsõnõ 8 milyona indir- diğini, ihtiyaç duyulmasõ halinde yeni bağlantõ ya- põlacağõnõ da açõkladõ. Eskişehir’de ‘rüşvet’ operasyonu ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) - Öğretmenevi Müdürü Halil Göresine, Milli Eğitim İl Müdürlüğü Satõn Alma Şube Müdürü Mehmet Şenkul, şube memurlarõ ve işadamlarõnõn da aralarõnda olduğu 16 kişi “ihaleye fesat karõştõrmak”, “kuruma alõnan malzemelerde usulsüzlük yapmak”, “rüşvet” ve “zimmet” suçlamasõyla gözaltõna alõndõ. Zanlõlarõn devleti 1 milyon TL zarara uğrattõklarõ belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle