18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İ. GÜRŞEN KAFKAS Ülke yer yer yangına durmuş gibi… Etnik başkaldırılar, sokak kavgaları, iç çatışmaya dönüşmekte. Ateş, harlı harlı yukarılara doğru alevleniyor. Ülke bilinmeyen karanlıklara doğru yol alıyor. Atatürk’ün devrimleri cehaletin (bilgisizlik) karanlığına tutulan bir fenerdi. Devrimler, halkın özgürce yaşamının yanında, birey olma ve toplumsal aydınlanmaya açılan değişimlerdi. Kaynağını bilimsel, akılcı ve eleştirel düşünceden alan eğitim sistemi ‘Tevhid- Tedrisat’la (eğitimde birlik) eğitimde bütünselliği amaçlıyordu. Millet Mektepleri toplumsal yenileşmenin ilk basamağıydı. Halk şeriatın zorlu girdabından ve zor öğrenilen Arap alfabesinden kurtarıldı. Yerine daha kolay öğrenilen “yeni alfabe” benimsendi. Çağdaş yaşamın gereği olan demokrasi ile özgür davranışın ivmesi olan laikliğin uygulanmasına geçildi. Mustafa Kemal, düşmanlardan kurtardığı ülke halkının çağdaş, eğitilmiş, sosyal ve kültürel yapıda gelişkin olmasını istiyordu. Yani halkın ulusal aydınlanmaya ulaşması tek dileğiydi. 1923 - 1938 on beş yıllık süreçte, ülke sürekli değişim ve gelişmelerle yenileşiyordu. Halkın kaderi denilen gericilik, yokluk ve yoksulluk, aydınlanmaya dönüşüyordu. Çokça emek verilmekteydi. Batıl inançla bilim arasındaki gerçek, devrimle olgunluğa dönüşüyordu. Amaç, sosyal bir hukuk devletini oluşturmak, halkı kul, maraba kimliğinden, hakkını arayan vatandaş olmaya yöneltmekti. Vatandaşa mutlu, güçlü, güvenli ve aydınlık bir gelecek hazırlamak “Atatürkçü düşünce” felsefesinin içeriğiydi. İnsan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyet kurulmuştu. Bu yapı, yeniliğe, çağdaşlaşmaya, akıl ve bilimle ulaşılacak devrimsel atılımlardı. “Cumhuriyet benim karakterimdir” / “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” özdeyişlerinde Atatürk’ün gizli gerçekleriyle insanımızın her alanda eğitimli, gelişkin, üretken ve gönençli (huzurlu) olması isteniyordu. İlke ve devrimler uygulanıyorken, ülkenin vazgeçilmez ve üniter bütünlüğü önkoşuldu. Ya bugün?.. Eğitim çıkmazda, ulusal ve üniter yapı tartışılmaktadır. Laik yaşam biçimi sorgulanmakta, dayanaksız, dogma bilgiler ders kitaplarında yer almaktadır. Kısacası Atatürk’ün manevi mirası dini motiflere bulanmakta, halkın temel yaşam biçimi altüst olmaktadır. Kimlikler yer değiştiriyor, sınıf ve etnik çatışma ürkütüyor, korkutuyor. Siyasi yönetim yargıya baskısını sürdürüyorken hukuk devleti hızla yıpratılıyor, hukukun üstünlüğü ilkesinden de uzaklaşılmaktadır. Atatürkçü Düşünce Derneği içerik olarak devrimleri yok saymaya ya da yıpratmaya çalışanlara karşı işlevlerde bulunan onurlu bir sivil toplum kuruluşudur. Mustafa Kemal’in insanımızın yaşamının eğitimle, kültürle, sanatla daha gerçekçi ve etkin olacağı görüşü savunulmaktadır. Onlar, ilke ve devrimlerin, ülkenin aydınlanmasının olmazsa olmaz olduğunun bilincinde aydınlardır. ADD gönüllüleri, devrimlerin eğitimde önceliğin; sanatta yönelişin ve üretkenliğin; kültürde aydınlanma gerçeğinin farkındadırlar. Atatürk, bu ülkeyi kurarken; farklı bir ulusun, farklı bir değişimle, farklı bir yapıda gelişeceğine inanıyordu. ADD tüzüğünde; Atatürkçü düşüncenin ana dinamiği, aklın ve bilimselliğin öncülüğüdür. Yüzyıllardır gerici ve karanlıklardaki toplumu; çağdaş, sorgulayan, sömürüye karşı duran insanlar olarak değerler sistemine ulaştırmaya çabalamaktadırlar. Devrimin ana ilkesini çağdaş insan modeline oturtmak, toplumun gelişimci bilinçlenmesini çağın gerçekçi kavramlarıyla örtüştürmek Atatürkçü düşüncenin temel ilkesidir. 86. yılını kutladığımız Cumhuriyet, devrimlerin ışığında önemli kazanımlar edindi. Bu yenileşme ve gelişmelerin daha artırımlı olacağı bekleniyorken ülkemizin her alanda karmaşanın odağı olduğunu görmek üzücüdür. Süleyman Demirel’in deyişiyle “Ülke cadı kazanına döndü”. Bugün hukuksuzluklar ve yanlışlıkların yer aldığı eylemler günlük olaylar gibi gündemdedir. Ilımlı İslam söylemlerinin gerçekleşmesi adına ülke insanını huzursuz etmek can acıtıyor. Atatürk’ün emaneti yurdumuzu devrimlerin ışığında “muasır medeniyetlerin” üstüne çıkarmak varken bu kavga niye?... Atatürkçü Düşünce Derneği şubelerinde, aralık ayında yapılan seçimlerdeki kan değişimi yenileşmenin habercisidir. Kadıköy ADD’de günün soğuk ve yağmuruna aldırmadan demokratik görev için katılan her yaştaki çok sayıda üye “Atatürkçü Düşünce”ye sevgi ve saygı görevlerini yerine getirdiler. “Bilim bildiklerimiz, felsefe ise bilmediklerimizdir” diyen Bertrand Russell’in özdeyişinde; ülkemizin, akıl ve bilimin ışığında çağdaş, gelişkin, başarılı ve birlik içinde olmasını diliyorum. CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Demokratik Devrim!.. Tayyip Bey, önceki gün AKP grup toplantısında yine esti, savurdu: Son günlerde giderek yükselen “sivil darbe” tartışmaları, kısa bir süre öncesine dek kendisine ve hükümete en azından sempatiyle bakan bazı yazarların “demokrasi değil, tek parti diktasına gidiyoruz” açıklamaları anlaşılan epey öfkelendirmiş beyefendiyi!.. Ama ne denli öfkelenirse öfkelensin, artık “mızrak çuvala sığmıyor!..” Tayyip Bey, gidilen yolda, yapılan tasarrufların(!) açık edilmesine de kızmış olmalı ki, kürsüden şöyle bağırıyordu: - Yalan söylüyorsunuz, yalan!.. Neydi söylediğimiz yalan?.. Askeri darbe suçlamalarının, yandaş medyada sürekli çiğnendiği süreçte aslında “sivil darbe”yi yaşadığımızı ve koşar adımlarla bir otoriter rejime gittiğimizi yazmamız, konuşmamız!.. İktidara yapışmış tetikçiler Tayyip Bey böylesine “öfke nöbeti” yüksek konuşunca vakit geçirmeden saldırı şiddetini arttırdılar tabii!.. Bir tanesi, hızını alamayıp Başbakan’ı Sovyetler Birliği’nde “glasnost” politikasının mimarı Gorbaçov’a benzetirken diğerleri de şu müthiş buluşu servis etmeye başladılar: - Daha düne kadar şeriat geliyor diye bağıranlar, bu söylemleri boş çıkınca şimdi de “tek parti diktası” diye bağırmaya başladılar!.. Bu arkadaşlar ya okuduklarını anlayamayacak derecede cahiller ya da toplumu “ahmak” yerine koymakta pek mahirler!.. Bizler yaşanan sürecin bal gibi “sivil darbe” olduğunu söylerken, sonuçta varılacak hedefi de tüm çıplaklığı ile defalarca yazdık: - Dinci faşizm!.. Gördüğünüz gibi anlaşılmayacak hiçbir tarafı yok!.. Gittiğimiz yer, dinci motifleri alabildiğine abartılmış, muhalefetin her şekliyle boğulduğu, mahalle baskısının dayanılmaz boyutlara ulaştığı bir tek parti diktası, yani faşizmdir!.. Önlenmesi, karşı durulması gereken de budur.. Yapılacak bir seçimde böylesi bir düzenin karşısına dikilecek, yurtseverlere seslenecek, aydınlık kitlelerin oyuna talip olacak parti ise CHP!.. Ancak, her türlü oyuna, baskıya karşın muhalefette sağlam duran CHP’nin, yalnızca iktidarın yanlışlarını, talan düzenini, gidilen karanlığı anlatması yetmiyor!.. Kendi yapacaklarını, ufkunu, programını anlaşılır şekilde toplumla paylaşması gerekiyor. Çok daha önemlisi, hem parti içinde yeni bir ruhu yakalamak için hem de dışarıda kalanlara güven aşılayacak bir büyük adım atması şart.. Bedri Baykam, uzun süredir saygın hukuk adamları, siyasetçiler, sivil toplum örgütlerinin önderleri ve CHP Gençlik Kolları üyeleriyle birlikte hazırladıkları “CHP Tüzüğü’nde Demokratik Devrim” önerisini dün bir basın toplantısıyla açıkladı. Açıkçası ben okuduğumda etkilendim. Eğer bu “parti içi devrim” demek olan öneriler kabul görürse, yani CHP gerçekten hiçbir partinin yanından bile geçmediği tam demokratik bir tüzüğe kavuşursa hem tüm cumhuriyetçilere güven verir hem de küskünleri, dargınları ve en önemlisi oy vermeyi unutanları(!) partiye çekebilir... Partiye üyeliği kolaylaştıran, küçük bir genel merkez kontenjanı dışında her ilde önseçimin yolunu açan, kadınların ve gençlerin yüzde 25’er kotayla Meclis’te temsil edilmelerine olanak tanıyan “Demokratik Devrim” paketi ne işe yarayacak diye soracak olursanız söyleyeyim; öncelikle Türkiye’de siyasetin önündeki tıkanıklığın önünü açar… Sonra? - Sonra da ülkeyi AKP iktidarından kurtarır!.. Bir Yurtsevere Mektup (XLIII) Sevgili kardeşim Balbay, dün, Serdar Kızık’la birlikte Urla’daydık; Necati Cumalı söyleşisinde… Ama bir o kadar da senden söz ettik! Herkes seni sordu, sana sevgilerini yolladı. Aslında nereye gitsem aynı manzarayla karşılaşmıyor muyum?! Eminim haftaya Adana’da, TÜYAP Kitap Fuarı’nda da yine yüzlerce selam alacağımı biliyorum... Çok ama çok özlendiğini bil… Seni ve tüm yurtseverleri, dışarıdaki milyonlar adına bir yurtseverin tüm sıcaklığı, direnci, öfkesi ve olanca özlemiyle kucaklıyorum. e-posta: [email protected] Atatürkçü Düşünce Derneklerinin İşlevi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] 14 OCAK 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Domuz gribi salgını uydurulmuş. Aşı paraları ise gerçek! Şarlatan Mümtaz Atlas: “Apostroflu Mümtaz ‘Bütün Türk subayları beni dinlesin, onlara sesleniyorum’ demiş. Bir şarlatan hangi çapı ile ne mesaj verebilir ki!” Ağız Kemal Öncü: Recep ‘Söz ağızdan bir kez çıkar’ demiş. Seçim öncesi verdiği dokunulmazlıkları kaldırma sözü nereden çıktı o zaman?” Etnik Ertan Somunkıran: “Her yerden gelen etnik huzursuzluk haberleri, Recep’in, tramvay demokrasisinin bizi getirdiği noktayı gösteriyor!” YağmurDeniz Şehit unvanları kaldırılırken ANKARA’DA Şehit Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Ersin Bacaksız Anadolu Lisesi’nin adını değiştirdiler; okulun adından şehitlik unvanını kaldırdılar. Sonra Milli Eğitim Bakanlığı’ndan açıklama yaptılar. Hani şu civan padişahının yardımcısı Hüseyin Çelik tarafından otomatik pilota bağlanan ve halen Nimet Çubukçu’nun baktığı bakanlıktan “okul adlarından şehit isimleri asla çıkmayacak” dediler. İstersen, adı değiştirilen okulun tabelasına bak gözünün gördüğüne inan. İstersen Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıklamasına inan! Aslında yaptıkları bir “nabız yoklaması”ndan başka bir şey değil. Halkın tepkisini ölçüyorlar. Bugün değilse bile yarın sadece okul adlarından değil her türlü kamusal alandan “şehitlik” ve “gazilik” unvanlarını kaldıracaklar. Proje yeni değil... Tezgâh yıllar önce işadamı Can Paker’in başkanlığındaki Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından kuruldu. TESEV’in yaptırdığı bir araştırmada şehitlik ve gazilik unvanlarının toplumda ayrımcılık yarattığı öne sürülerek kaldırılması önerdi. Önerdiler de ne oldu demeyin; yıllar çok çabuk geçiyor! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” 1961 Anayasası ile Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuş ve Türkiye’de planlı kalkınma dönemine geçilmişti. Siyasi ve ticari hesapları altüst olan yobaz takımı bir süre sonra “Plan değil pilav isterük” diye ortalığı birbirine katmaya başladı ve 12 Mart cuntasından sonra Devlet Planlama Teşkilatı’nı içerden ele geçirerek işlevsiz hale getirdi. O takımın bugünkü yobaz ve işbirlikçi ardılları, bu kez “plan isterük” diye nara atıyorlar. İstedikleri “plan” Türk Silahlı Kuvvetleri’ne son darbeyi vuracak plan! Sarıkız Darbe Planı, Ayışığı Darbe Planı, Yakamoz Darbe Planı, Eldiven Darbe Planı, İrtica ile Mücadele Eylem Planı, Kafes Eylem Planı, Suikast Planı ile subayları sorguya çektiler, emekli orgeneralleri cezaevine koydular, asılsız suçlamalarla, düzmece raporlarla kamuoyu önünde Türk Silahlı Kuvvetleri’ni küçük düşürecek her türlü kara propagandayı yaptılar. İddia ettikleri bütün planlar asılsız, sahte, düzmece çıktı ama son kertede Genelkurmay’ın beyni “kozmik oda”ya kadar girdiler ve aramalarını sürdürüyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üzerine çökerttikleri şaibe bulutları arasında şu sıra kendi aralarında bir çelişki yaşamaya başladılar; hafiften ikiye ayrıldılar. “Akbabalar” diyebileceğimiz yobaz ve işbirlikçi ittifak, son bir planla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yerle bir edilmesinden yana görünüyor... “Kargalar” diyebileceğimiz yobaz ve işbirlikçi ittifak ise “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni terbiye ettik; bu kadar yeter, yoksa iktidar, tek parti diktatörlüğüne gidecek” diyor... Ortada bir asimetrik psikoloji savaş varsa ki Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ savaşın varlığını kabul ediyor, savaştaki “son plan”ın “Akbabalar” ve “Kargalar” arasında kolayca sağlanacak bir uzlaşma ile “en demokratik” yoldan yürürlüğe sokulacağını öngörebiliriz: Halkoylaması ile anayasa değişikliğine giderken, değişiklik paketinin içinde Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması ve Yüksek Askeri Şûra’nın yeniden yapılandırılması! Konu yeni değil; “Akbabalar”ın ve “Kargalar”ın yıllardır üstünde fikir jimnastiği yaptığı bir konu. Artık yürürlüğe sokma zamanı gelmiş olmalı. Velev ki diyerek Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlandığını varsayarak yeni bakanın kim olabileceğini yarınki yazıya bırakalım! Son Plan SESSİZ SEDASIZ (!) HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Selden korunmak için evlerin önüne yapõlan eğik duvar. 2/ Yunan mitoloji- sinde tutku tanrõça- sõ... Bir yapõnõn da- mõnda çevresi ve üstü açõk yer. 3/ Penye konfeksiyo- nunda zincirli dikiş yapan bir tür ay- gõt... Eski Türk gü- reşlerinden biri. 4/ Bağ, bahçe ve bostanlarda sebze, meyve dikmek için ayrõlan bölümler. 5/ Vücut õsõsõ... Gurbetteki bir kim- senin doğup büyüdüğü ve özlediği yer. 6/ Bir soru sözü... İskambilde bir kâ- ğõt... Yağmur suyunun bi- riktiği çukur yer. 7/ Bir ay adõ... İlgi eki. 8/ I. Dünya Savaşõ’nda Osmanlõ or- dusunda kullanõlmõş olan bir tür başlõk. 3/ Suudi Arabis- tan’õn plaka imi... Ağõzda güç eriyen bir cins şeker. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Van Gölü’nde küçük bir ada. 2/ Tanrõtanõmaz... Top- rak seki. 3/ Atlarõn koşum takõmlarõna gümüş ve altõn yal- dõzlõ pullarla yapõlan süsleme... Bir tür kalõn ve kaba ku- maş. 4/ Bir dönümün üçte biri genişliğinde toprak parçasõ. 5/ “ —- kesilir geçse sabâ gülşenimizden” (II. Selim)... Bir süre ayrõ kaldõğõ bir yere ya da yakõnlarõna kavuşma. 6/ Neon elementinin simgesi... “Kakım” da denilen kürk hayvanõ... Elma, armut, kayõsõ gibi meyvelerin kurutul- muşu. 7/ Iğdõr’õn bir ilçesi... Bir bağlaç. 8/ Geniş ve etli yapraklarõ olan otsu bir bitki. 9/ Nazi partisinin hücum kõ- tasõnõ simgeleyen harfler... Bir şeye inanarak bağlanõş. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 S A N D A L O S U Z O V A V U K L A B N E İ R İ T R E N E T L A D A V E T M İ N İ N E İ Z A Ç İ L S E K E N E E F E M E R A A K A R E T S U 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle