Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
13 OCAK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ [email protected]
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
‘Toparlanma’ Dersleri
Dünya ekonomisi 2009 yılında yaklaşık yüzde 1
oranında daralma gösterdi. Dünya ekonomisinin
bir bütün olarak gerilemesi 2. Dünya Savaşı’ndan
sonra ilk defa yaşanan bir olguydu.
Krizin başlangıcından bu yana ABD’de 4.2
milyon istihdam kaybı yaşandı. Avrupa’da ve
ABD’de işsizlik oranları yüzde 10’un üzerine çıktı.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kriz süresince
toplam istihdam kayıplarının 20 milyonu aştığını,
bunun da ötesinde işsizliğin uzun dönemli ve
yapısal bir niteliğe bürünerek kalıcı hale gelmekte
olduğunu vurguladı. Tüm dünyada ücret gelirleri
gerile(til)di ve emeğin, iş güvencesi başta olmak
üzere, sosyal kazanımları askıya alındı. Vaşington
DC merkezli Ekonomi Politikaları Enstitüsü
raporlarına göre istihdamdaki daralmayla birlikte
2008-2012 arasında küresel krizin ABD
emekçilerine faturası 1 trilyon dolar ücret kaybı
anlamına gelmektedir.
ABD ve İngiltere’nin başını çektiği gelişmiş
ülkeler, krize karşı büyük çaplı bir “kurtarma
operasyonu” uyguladılar. Amerikan Merkez
Bankası (Federal Reserve-FED) faiz oranlarını hızla
aşağıya çekti ve Aralık 2008 itibarıyla sıfır düzeyine
indirdi. ABD’de Lehman Brothers adlı finans
şirketinin iflasını izleyen 6 hafta içerisinde FED
tarafından bankaları kurtarma amacıyla piyasalara
2 trilyon dolar aktarıldı. Başkan Obama’nın Ocak
2009’daki ilk icraatı da 787 milyar dolarlık bir mali
genişleme paketini derhal uygulamaya koymak
oldu.
“Piyasaların kendi kendini dengeye getireceği ve
serbestleştirilmiş (kuralsızlaştırılmış) piyasaların,
kamu girişimciliğine göre daha üstün olduğu”
yönündeki savlar bir tarafa bırakılmış; kamunun
mali ve finansal bütün kaynakları küresel finans
ekonomisinin krizden daha fazla etkilenmemesi
uğruna seferber edilmişti.
2010, kimilerine göre “toparlanma” yılı olacaktır.
Nitekim dünya borsaları 2009’un son günlerini
krizdeki kayıplarını telafi ederek geride bırakmışlar
ve bazı “büyük” bankalar devlete olan borçlarını
ödeyip, yeniden yüksek kârlar sunmaya
başlamışlardı. Üstelik, küresel finans piyasalarında
yaşanan el değiştirmeler ve şirket birleşmeleri
sonucunda bu tür büyük sermaye grupları artık
daha “az rekabet” ile karşı karşıyaydılar.
Sermaye, krizden yeniden yapılanarak ve
merkezileşerek çıkmayı planlamaktadır.
Peki, tüm bu yaşananların ana nedeni neydi,
anımsıyor muyuz?
İktisat ile ilgilenen hemen bütün sosyal
bilimcilerin ortak görüşü, 2007/08 küresel krizinin
ana nedeninin dünya finans piyasalarında yaşanan
sürdürülemez şişkinleşme (aşırı değerlenme) ve
borçlanma temposu olduğu konusunda
birleşmektedir. Önceleri dot.com, daha sonra
tüketici ve konut kredileri aracılığıyla sürdürülen
finansal şişkinlik, 2007’de artık sürdürülemeyerek
patlamıştı. Sermayenin finansal rant oyunlarından
kurguladığı hayali kârlar, reel ekonominin
gerçekleriyle bağdaşmıyordu.
2010 “toparlanma” yılında, küresel krizin ana
nedenlerinden yeterince ders çıkartılmış mıdır?
Bu soruya olumlu yanıt vermek olanaksızdır.
Finans dünyası şimdiden yeni kâr alanları
belirlemektedir. Söz konusu “büyük” bankalar,
şimdilerde FED’den sıfır faiz ile elde ettikleri fonlar
aracılığıyla, bütçe açıklarını kapatmaya çalışan
hükümetlerin ihraç ettikleri tahvil ve bonoları ucuz
fiyata satın alarak, yepyeni köpükler yaratma
peşindedir. Finansal yatırımcılar sanki hiçbir şey
olmamışçasına küresel krizin aşıldığını ve
toparlanmanın başladığını muştulamakta ve
kumarhane masasında kâğıtların yeniden
dağıtılmasını beklemektedir.
Bu vurdumduymazlığa karşı, Avrupa’da emek
yanlısı tutumuyla tanınan bir grup akademisyenin
oluşturduğu Euromemorandum grubu, 2009
raporunu yayımladı.(*) Euromemorandum
raporunun Avrupa finans piyasalarına ilişkin
önerilerini aşağıda kısaca özetleyerek sizlerle
paylaşmak arzusundayım:
• Finans sektörü, kâr amacı güden bir işletme
olmaktan çıkartılıp, sosyal hizmet üretmeyi ilke
edinen kamusal bir faaliyet alanı olarak
dönüştürülmelidir;
• Ticari bankalar ile yatırım bankaları birbirinden
ayrılmalı; ve kooperatif bankacılığı, kamu
bankacılığı ve kâr amacı gütmeyen almaşık
örgütlenme biçimleri özendirilmelidir;
• Yatırım bankalarının, ihtiyati fonların ve özel
fonların spekülatif amaçlarla kullanılmasına yönelik
faaliyetleri sıkı denetim altında tutulmalıdır. Finans
piyasalarında tüm yeni ihraç edilen kâğıtlar merkezi
bir kamu otoritesi tarafından denetlenmeli ve bu
otoritenin onayına bağımlı kılınmalıdır;
• Avrupa finansal sistemini yakından
denetleyecek bir Avrupa Derecelendirme birimi
kurulmalıdır;
• Finansal şirketlerin yöneticilerinin maaş ve ek
gelirlerini, finansal varlıkların (hayali) değerlerine
orantılayan mevcut prim sistemi kaldırılmalı ve
yüksek idari ücretler (örneğin 500 bin Avro üstü)
yüzde 75 oranında vergilendirilerek caydırılmalıdır.
• Bütün Avrupa finans piyasalarını kapsayacak
bir finansal işlem vergisi konulmalıdır.
Korkut Boratav hoca yıllar önce, 4 Mayıs 2005
tarihli Cumhuriyet gazetesindeki bir yazısında, şu
sözleri bizlerle paylaşmaktaydı: “Adım adım ‘aykırı’
düşünmeye yönelmemiz gerekiyor. Önce, bugünün
egemen düşünce biçiminin sınırlarını; giderek
kurulu düzenin parametrelerini de zorlayarak...”
Aykırı düşünmeye hazır mıyız?
______________________________
(*) Euromemorandum grubuna ulaşmak için:
www.memo-europe.uni-bremen.de
MaliyeBakanõ’nõn‘kodsistemikaldõrõlacak’açõklamasõylarahatlayanişdünyasõ,yenidüzenlemederadikaldeğişiklikistiyor
FATMA KOŞAR
Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek’in iş dünya-
sõnõn korkulu rüyasõ haline gelen kod sisteminin
kaldõrõlacağõnõ açõklamasõ piyasada sevinçle kar-
şõlandõ, ancak ‘grup sistemi’nin beklentiyi kar-
şõlamamasõndan kaygõ duyuluyor.
İstanbul Sanayi Odasõ Başkanõ (İSO) Tanıl
Küçük, pek çok işletmeyi mağdur eden kod
sisteminin kaldõrõlmasõnõn yerinde olacağõnõ be-
lirterek kriz koşullarõnda var olma mücadele-
si veren ve sorumluluğunu yerine getiren mü-
kelleflerin mağdur edilmesini, hem makro eko-
nomik fayda hem de devlet mükellef ilişkile-
ri açõsõndan çok sakõncalõ bulduğunu ifade et-
ti. Getirilen yeni sistemin böyle sõkõntõlara yol
açmayacağõnõ umduklarõnõ belirten Küçük
şunlarõ söyledi: “Kayıt dışı ile mücadele
edilmesi en büyük hassasiyetimizdir. Ancak,
sorumluluğunu zaten yerine getiren mü-
kellef mağdur edilmemelidir. Olağan ver-
gi kontrol yöntemlerinin dışına çıkılması,
devlet ile mükellef arasındaki ilişkinin,
tehdit ve korku boyutuna taşınması, tüm sis-
teme zarar verecektir.”
İstanbul Ticaret Odasõ (İTO) Başkanõ Mu-
rat Yalçıntaş, gelişmeleri değerlendirirken
“Kimse kayıt dışı ekonomiyi sa-
vunmuyor. Ancak düzgün çalışan ile kötü
niyetlinin birbirinden ayrılması gerekir” di-
ye konuştu. Yalçõntaş, koda giren bir şirket-
le kimsenin iş yapmak istemediğini ve çok sa-
yõda İTO üyesinin mağdur olduğunu kayde-
derek geçmişe dönük bir temiz sayfa açõlma-
sõnõn gerektiğini de ifade etti.
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşa-
virler Odasõ (İSMMMO) Başkanõ Yahya
Arıkan da Bakan Şimşek’in açõklamasõnõn
olumlu olduğunu söyledi. “Ancak kod yeri-
ne ne konulacağı önemli, sadece sistemin adı
değişirse sorun çözülmez” diyen Arõkan
sevinmek için erken olduğunu belirtirken
başõndan beri “Kara listeye alınmanın mut-
laka rapora ya da mahkeme kararına da-
yanması gerektiğini” savunduklarõnõ hatõrlattõ.
Ekonomi Servisi - Deloitte’nin
“Perakendenin Küresel Güçleri
2010” raporuna göre, Migros Türk
en büyük 250 perakende kuruluşu
listesinde 199. sõrada yer alõrken
BİM mağazalarõ da 241. sõradan lis-
teye dahil oldu.
Deloitte’nin “En Hızlı Büyü-
yen 50 Perakende Kuruluşu” lis-
tesinde ise BİM 9, Migros 25. sõra-
da yer aldõ. Rapora göre, zirveyi
paylaşan 250 kuruluşun toplam ci-
rosu yüzde 5.5’lik artõşla 3.8 trilyon
dolarõ buldu. En büyük 250 pera-
kende kuruluşu listesinin başõnda
401.2 milyar dolarla bu yõl da Wal
- Mart yer aldõ. Bu kuruluşu 127.9
milyar dolarla Carrefour ve 99 mil-
yar dolar ile Metro izledi.
Migros Türk, 2008’de 3 milyar
942 milyon dolarlõk gelir elde eder-
ken, BİM de aynõ yõlõ 3 milyar 296
milyon dolar gelir ile kapatmõştõ. İki
kuruluşun gelirleri Ortadoğu bölgesi
sõralamalarõnda ağõrlõğõnõ hissettir-
di. Ortadoğu bölgesindeki peraken-
de satõşlarõ itibarõyla Migros 5, BİM
ise 6. sõrada yer aldõ.
Rapora göre, 2008’de küresel pe-
rakende sektöründeki kuruluşlarõn
üçte ikisinin kârlarõ düştü. 30 pera-
kendeci firma zarar açõklarken, pe-
rakende sektöründeki kâr düşüşünün
hemen her coğrafya ve kategoride
karşõlaşõlan bir durum olduğu ifade
edildi. Avrupa’daki perakende şir-
ketlerinin kârõ düşerken Afrika ve
Ortadoğu’da kârlar yükseldi.
Bir milyon
dosya icrada
OZAN YAYMAN
İZMİR - İzmir’de bir önceki yõldan bu yõla ta-
şõnanlarla birlikte icra takibinde olan dos-
ya sayõsõ 1 milyonu buldu. Takip dosyala-
rõnõn başõnda, kredi kartõ borcu, cep telefonu
faturalarõ, otomobil, beyaz eşya, mobilya ve
tüketici kredilerinin bulunduğu açõklandõ.
İzmir’de günde 100 dosyayõ karara bağlama-
ya çalõşan icra tetkik hâkimleri, dosya ba-
şõna en fazla 2 dakika ayõrabiliyor. Ka-
lemlere sõğmayan 625 bini aşkõn dosya ko-
ridorlara sõralanmõş durumda. İcra dosya-
larõnõn birikmesine, krizin olduğu kadar İz-
mir Adliyesi’nin yaşadõğõ personel sõkõn-
tõsõnõn da etkili olduğu kaydediliyor.
İzmir’de ilçe adliyeleri de dahil olmak üzere
yaklaşõk 700 personel açõğõ olduğu dile ge-
tiriliyor. İzmir Barosu Başkanõ Özdemir
Sökmen, il genelinde yaşanan icra takip iş-
lerinin kaosa doğru sürüklendiğini söyle-
yerek “En çok icra takibi banka kredi
borçları nedeniyle yapılıyor. Banka kre-
di borçlarının yeniden yapılandırılma-
sına yönelik yasal düzenleme gerekiyor”
dedi.
Sökmen, 26 yõllõk avukatlõk yaşantõsõnda ilk
kez avukatlarõn adliye koridorlarõna kendi
dolaplarõnõ getirerek, icra dosyalarõnõ mu-
hafaza ettiğine tanõk olduğunu söyleyerek
“İcra olayı İzmir’de tamamen bir felç ha-
line geldi. Avukat, haciz işlemi için baş-
vuruda bulunuyor, ancak bir ay sonra-
ya gün alıyor” diye konuşuyor.
Ekonomi Servisi -
Lübnan Başbakanõ Saad
Hariri, Türkiye ve Lüb-
nan arasõnda Serbest Tica-
ret Anlaşmasõ (STA) ko-
nusunda, “Söz veriyo-
rum, benim hükümetim
bunu başaracak” dedi.
Hariri, Dõş Ekonomik
İlişkiler Kurulu (DE-
İK)/Türk-Lübnan İş Kon-
seyi’nce düzenlenen çalõş-
ma yemeğinde, yapõlmasõ
gereken çok şey bulundu-
ğunu ve potansiyelin her
zamankinden daha büyük
olduğunu belirten Hariri,
“Türkiye’deki işadamla-
rının Lübnan’da yatırım
yapmalarını, Lüb-
nan’daki fırsatları de-
ğerlendirmelerini istiyo-
rum. Her iki ülkenin iş
dünyası bu fırsatı iyi de-
ğerlendirmeli. Daha de-
rin bir anlayış geliştire-
biliriz. Lübnan sizi bek-
liyor, sizi kucaklamaya
hazır” şeklinde konuştu.
Özel sektörün ancak hü-
kümet desteğiyle gelişebi-
leceğini bildiklerini ifade
eden Hariri, gündeminin,
bu koşullarõ yaratmak ol-
duğunu amacõnõn da bü-
yüme, refah ve işbirliğine
ortam yaratmak olduğunu
dile getirdi.
Deloitte’nin belirlediği
en büyük 250 perakende
kuruluşu listesine bu yõl ilk
defa Türkiye’den Migros ve
ardõndan da BİM girdi.
Global Bilgi’den müşteri
check-up programı
Ekonomi Servisi - Turkcell Global Bilgi,
Turkcell müşterilerinin memnuniyetsizliklerin
şikâyete dönüşmeden saptanarak
çözümlenmesi amacõyla Müşteri Check-Up
Programõ’nõ geliştirdi. Şirketten yapõlan
açõklamaya göre, program, 36 milyon Turkcell
müşterisini birebir takip ederek, şikâyetlerin
oluşmadan engellenmesini sağlayacak.
Memnuniyetsizlik riski yüksek olan
müşteriler, uzman bir ekip tarafõndan aranarak
memnuniyetleri yeniden kazanõlõyor.
İZMİR BAROSU
[email protected]
Aralık ayı ortasında
Kopenhag’da gerçekleştirilen
“başarısız” iklim zirvesinin
ardından beklentiler ekim ayında
yapılacak Meksika zirvesi üzerine
yoğunlaştı. Ancak ülkelerin karbon
salınımının azaltılması
konusundaki ev ödevlerini yerine
getirmelerindeki gönülsüzlük,
toplumlardaki panik duygusunu
hayli arttırmış durumda.
Türkiye de, önlem alınmaması
halinde, içinde bulunduğumuz
yüzyılın sonunda yoğun
çölleşmenin yaşanacağı riskli
ülkeler arasında bulunuyor.
Risk ciddi. Hükümet
cephesinde ekonomik kriz başka
olmak üzere hemen her konuda
olduğu gibi küresel ısınma ve iklim
değişikliği sorunsalında da “bizi
teğet geçer” anlayışı hâkim
olduğu için, en azından özel
sektörün bunun önemini algılayıp
harekete geçmesi umut verici.
Önemli adımlardan biri dün
yaşama geçti.
Dünyanın en büyük halka açık
şirketlerini sera gazı salımlarını
açıklamaya davet eden Karbon
Saydamlık Projesi (CDP)
Türkiye’de de çalışmalarına
başladı.
2000 yılından bu yana dünya
genelinde ve geçen sene Brezilya,
Çin Halk Cumhuriyeti, Kore ve
Hindistan’da hayata geçirilen
proje Türkiye’de Akbank
sponsorluğunda ve Sabancı
Üniversitesi Kurumsal Yönetim
Forumu tarafından yürütülecek.
Şirketlerin karbon ayak izini
görülebilir kılmayı amaçlayan bu
küresel proje kapsamında, ilk yıl
İMKB’de işlem gören ve ISE-50
endeksine dahil olan 50 şirket,
karbon salımlarını ve iklim
değişikliği ile ilgili politikalarını
açıklamaya davet edilecek. İlk yılın
sonuçları 2010 yılının son
çeyreğinde açıklanacak. 55 trilyon
dolar değerindeki varlığı yöneten
475 kurumsal yatırımcının
desteğiyle kurulan ve kâr amacı
gütmeyen bir uluslararası girişim
olan Karbon Saydamlık Projesi’nin
tanıtımı önceki gün Grantham
İklim Değişikliği ve Çevre
Enstitüsü Başkanı ve London
School of Economics Profesörü
Lord N. Stern’in Sakıp Sabancı
Müzesi’nde verdiği konferansla
başladı. Proje İMKB şirketlerinin
‘sorumlu’ yatırımcıların radarına
girmesi için iyi bir fırsat. CDP, iklim
değişiklikleri risklerinin şirketler
tarafından nasıl yönetildiğini
küresel çapta raporlayan tek
bağımsız uluslararası kuruluş olma
özelliğini taşıyor. Örgüt, dünyada,
55 trilyon dolar değerindeki varlığı
yöneten 475 kurumsal yatırımcı
adına hareket ediyor. Lord Stern,
“Kopenhag Bizi Nereye
Götürüyor” başlıklı konuşmasında,
mevcut iş modelleri ve süreçlerinin
devam etmesi halinde dünyamızın
bu yüzyılın sonunda 30 milyon
yıldır gözlenmeyen sıcaklıklar
yaşayacağını ve yüz milyonlarca
insanın göç ettiği, dünyanın kaosa
sürüklendiği bir felaket
senaryosuna yol açacağını belirtti.
Bu senaryonun önüne geçmenin
mümkün olduğunu kaydeden
Stern, “Düşük karbon
ekonomisine geçiş ekonomi
tarihinin en dinamik
dönemlerinden birinin
gerçekleşmesi için fırsatlar
sunmaktadır. Şu anda öncelikli
olarak yapılması gereken siyasi
irade ve uluslararası işbirliğinin
sağlanmasıdır” dedi. Gerçekten
de düşük karbon ekonomisi
yerkürede yaşamın
sürdürülebilirliği için yaşamsal bir
öneme sahip. Bu yüzden
şirketlerin kendi üretimlerinde
karbon salımı azaltmaya yönelik
çapacakları her çalışmanın
bilinmesi ve tüketicilerin de bu
konuda haberdar olup
bilinçlenmeleri gerekiyor.
Çevre Duyarlılığına Yeni Bir
Adım: Karbon Saydamlık Projesi
Akenerji’den
yeni taahhüt
Malum Enerji Verimliliği Haftası başladı. Ve
enerji ile ilgili her şey artık küresel ısınma
bağlamında da değerlendiriliyor. Önceki gün
Lord Stern’in konferansından önce Akkök
Grubu’nun Çek CEZ Grubu ile ortak iştiraki
olan Akenerji CEO’su Ahmet Ümit
Danışman ile birlikteydik. Danışman,
Türkiye’de enerji ve elektrik sektörünün
geleceğine ilişkin değerlendirmelerde
bulundu. Yıllık yaklaşık 1 milyon ton CO2
salımını önleyecek yenilenebilir projelerini
sertifikalandırmak üzere anlaşma
imzaladıklarını kaydeden Danışman, “Elektrik
ihtiyacı önümüzdeki 10 yılda daha da
artacak. 2014-2015 yıllarında yeni yatırımlar
devreye girmediği takdirde kurulu kapasite
talebi karşılamakta yetersiz kalacak” diyerek
enerji üretiminde yenilenebilir kaynakların
payının sadece yüzde 20 seviyesinde
olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de sera gazı
salımlarının yüzde 75’i enerji sektöründen
kaynaklandığı için yenilenebilir enerji
yatırımlarının süratle devreye girmesi
gerekiyor. Ancak bu alanda atılan adımlar
hâlâ yetersiz. Hükümet 2 yıl önce onlarca
rüzgâr santralı lisansı verdi, ancak ilgili yasa
hâlâ çıkamadı. Elektrik enerjisi piyasası ve
arz güvenliği strateji belgesine göre toplam
enerji üretiminde doğalgazın bugün yüzde
49 olan payının 2023 yılına kadar yüzde
30’un altına düşmesi gerekiyor.
B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
Migros ve BİM
dünya devler liginde
Çok sayõda şirketi mağdur eden kod sistemiyle
ilgili şikâyetlerin artmasõ ve yargõya giden
mükelleflerin davalarõ kazanmasõ üzerine arayõşa
giren Maliye’nin yeni düzenlemesinin köklü
değişiklikler içermemesinden endişe ediliyor.
Piyasada tedirgin bekleyiş
HARİRİ:
LÜBNAN SİZİ
BEKLİYOR