18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 13 OCAK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN ‘Toparlanma’ Dersleri Dünya ekonomisi 2009 yılında yaklaşık yüzde 1 oranında daralma gösterdi. Dünya ekonomisinin bir bütün olarak gerilemesi 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk defa yaşanan bir olguydu. Krizin başlangıcından bu yana ABD’de 4.2 milyon istihdam kaybı yaşandı. Avrupa’da ve ABD’de işsizlik oranları yüzde 10’un üzerine çıktı. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kriz süresince toplam istihdam kayıplarının 20 milyonu aştığını, bunun da ötesinde işsizliğin uzun dönemli ve yapısal bir niteliğe bürünerek kalıcı hale gelmekte olduğunu vurguladı. Tüm dünyada ücret gelirleri gerile(til)di ve emeğin, iş güvencesi başta olmak üzere, sosyal kazanımları askıya alındı. Vaşington DC merkezli Ekonomi Politikaları Enstitüsü raporlarına göre istihdamdaki daralmayla birlikte 2008-2012 arasında küresel krizin ABD emekçilerine faturası 1 trilyon dolar ücret kaybı anlamına gelmektedir. ABD ve İngiltere’nin başını çektiği gelişmiş ülkeler, krize karşı büyük çaplı bir “kurtarma operasyonu” uyguladılar. Amerikan Merkez Bankası (Federal Reserve-FED) faiz oranlarını hızla aşağıya çekti ve Aralık 2008 itibarıyla sıfır düzeyine indirdi. ABD’de Lehman Brothers adlı finans şirketinin iflasını izleyen 6 hafta içerisinde FED tarafından bankaları kurtarma amacıyla piyasalara 2 trilyon dolar aktarıldı. Başkan Obama’nın Ocak 2009’daki ilk icraatı da 787 milyar dolarlık bir mali genişleme paketini derhal uygulamaya koymak oldu. “Piyasaların kendi kendini dengeye getireceği ve serbestleştirilmiş (kuralsızlaştırılmış) piyasaların, kamu girişimciliğine göre daha üstün olduğu” yönündeki savlar bir tarafa bırakılmış; kamunun mali ve finansal bütün kaynakları küresel finans ekonomisinin krizden daha fazla etkilenmemesi uğruna seferber edilmişti. 2010, kimilerine göre “toparlanma” yılı olacaktır. Nitekim dünya borsaları 2009’un son günlerini krizdeki kayıplarını telafi ederek geride bırakmışlar ve bazı “büyük” bankalar devlete olan borçlarını ödeyip, yeniden yüksek kârlar sunmaya başlamışlardı. Üstelik, küresel finans piyasalarında yaşanan el değiştirmeler ve şirket birleşmeleri sonucunda bu tür büyük sermaye grupları artık daha “az rekabet” ile karşı karşıyaydılar. Sermaye, krizden yeniden yapılanarak ve merkezileşerek çıkmayı planlamaktadır. Peki, tüm bu yaşananların ana nedeni neydi, anımsıyor muyuz? İktisat ile ilgilenen hemen bütün sosyal bilimcilerin ortak görüşü, 2007/08 küresel krizinin ana nedeninin dünya finans piyasalarında yaşanan sürdürülemez şişkinleşme (aşırı değerlenme) ve borçlanma temposu olduğu konusunda birleşmektedir. Önceleri dot.com, daha sonra tüketici ve konut kredileri aracılığıyla sürdürülen finansal şişkinlik, 2007’de artık sürdürülemeyerek patlamıştı. Sermayenin finansal rant oyunlarından kurguladığı hayali kârlar, reel ekonominin gerçekleriyle bağdaşmıyordu. 2010 “toparlanma” yılında, küresel krizin ana nedenlerinden yeterince ders çıkartılmış mıdır? Bu soruya olumlu yanıt vermek olanaksızdır. Finans dünyası şimdiden yeni kâr alanları belirlemektedir. Söz konusu “büyük” bankalar, şimdilerde FED’den sıfır faiz ile elde ettikleri fonlar aracılığıyla, bütçe açıklarını kapatmaya çalışan hükümetlerin ihraç ettikleri tahvil ve bonoları ucuz fiyata satın alarak, yepyeni köpükler yaratma peşindedir. Finansal yatırımcılar sanki hiçbir şey olmamışçasına küresel krizin aşıldığını ve toparlanmanın başladığını muştulamakta ve kumarhane masasında kâğıtların yeniden dağıtılmasını beklemektedir. Bu vurdumduymazlığa karşı, Avrupa’da emek yanlısı tutumuyla tanınan bir grup akademisyenin oluşturduğu Euromemorandum grubu, 2009 raporunu yayımladı.(*) Euromemorandum raporunun Avrupa finans piyasalarına ilişkin önerilerini aşağıda kısaca özetleyerek sizlerle paylaşmak arzusundayım: • Finans sektörü, kâr amacı güden bir işletme olmaktan çıkartılıp, sosyal hizmet üretmeyi ilke edinen kamusal bir faaliyet alanı olarak dönüştürülmelidir; • Ticari bankalar ile yatırım bankaları birbirinden ayrılmalı; ve kooperatif bankacılığı, kamu bankacılığı ve kâr amacı gütmeyen almaşık örgütlenme biçimleri özendirilmelidir; • Yatırım bankalarının, ihtiyati fonların ve özel fonların spekülatif amaçlarla kullanılmasına yönelik faaliyetleri sıkı denetim altında tutulmalıdır. Finans piyasalarında tüm yeni ihraç edilen kâğıtlar merkezi bir kamu otoritesi tarafından denetlenmeli ve bu otoritenin onayına bağımlı kılınmalıdır; • Avrupa finansal sistemini yakından denetleyecek bir Avrupa Derecelendirme birimi kurulmalıdır; • Finansal şirketlerin yöneticilerinin maaş ve ek gelirlerini, finansal varlıkların (hayali) değerlerine orantılayan mevcut prim sistemi kaldırılmalı ve yüksek idari ücretler (örneğin 500 bin Avro üstü) yüzde 75 oranında vergilendirilerek caydırılmalıdır. • Bütün Avrupa finans piyasalarını kapsayacak bir finansal işlem vergisi konulmalıdır. Korkut Boratav hoca yıllar önce, 4 Mayıs 2005 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki bir yazısında, şu sözleri bizlerle paylaşmaktaydı: “Adım adım ‘aykırı’ düşünmeye yönelmemiz gerekiyor. Önce, bugünün egemen düşünce biçiminin sınırlarını; giderek kurulu düzenin parametrelerini de zorlayarak...” Aykırı düşünmeye hazır mıyız? ______________________________ (*) Euromemorandum grubuna ulaşmak için: www.memo-europe.uni-bremen.de MaliyeBakanõ’nõn‘kodsistemikaldõrõlacak’açõklamasõylarahatlayanişdünyasõ,yenidüzenlemederadikaldeğişiklikistiyor FATMA KOŞAR Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek’in iş dünya- sõnõn korkulu rüyasõ haline gelen kod sisteminin kaldõrõlacağõnõ açõklamasõ piyasada sevinçle kar- şõlandõ, ancak ‘grup sistemi’nin beklentiyi kar- şõlamamasõndan kaygõ duyuluyor. İstanbul Sanayi Odasõ Başkanõ (İSO) Tanıl Küçük, pek çok işletmeyi mağdur eden kod sisteminin kaldõrõlmasõnõn yerinde olacağõnõ be- lirterek kriz koşullarõnda var olma mücadele- si veren ve sorumluluğunu yerine getiren mü- kelleflerin mağdur edilmesini, hem makro eko- nomik fayda hem de devlet mükellef ilişkile- ri açõsõndan çok sakõncalõ bulduğunu ifade et- ti. Getirilen yeni sistemin böyle sõkõntõlara yol açmayacağõnõ umduklarõnõ belirten Küçük şunlarõ söyledi: “Kayıt dışı ile mücadele edilmesi en büyük hassasiyetimizdir. Ancak, sorumluluğunu zaten yerine getiren mü- kellef mağdur edilmemelidir. Olağan ver- gi kontrol yöntemlerinin dışına çıkılması, devlet ile mükellef arasındaki ilişkinin, tehdit ve korku boyutuna taşınması, tüm sis- teme zarar verecektir.” İstanbul Ticaret Odasõ (İTO) Başkanõ Mu- rat Yalçıntaş, gelişmeleri değerlendirirken “Kimse kayıt dışı ekonomiyi sa- vunmuyor. Ancak düzgün çalışan ile kötü niyetlinin birbirinden ayrılması gerekir” di- ye konuştu. Yalçõntaş, koda giren bir şirket- le kimsenin iş yapmak istemediğini ve çok sa- yõda İTO üyesinin mağdur olduğunu kayde- derek geçmişe dönük bir temiz sayfa açõlma- sõnõn gerektiğini de ifade etti. İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşa- virler Odasõ (İSMMMO) Başkanõ Yahya Arıkan da Bakan Şimşek’in açõklamasõnõn olumlu olduğunu söyledi. “Ancak kod yeri- ne ne konulacağı önemli, sadece sistemin adı değişirse sorun çözülmez” diyen Arõkan sevinmek için erken olduğunu belirtirken başõndan beri “Kara listeye alınmanın mut- laka rapora ya da mahkeme kararına da- yanması gerektiğini” savunduklarõnõ hatõrlattõ. Ekonomi Servisi - Deloitte’nin “Perakendenin Küresel Güçleri 2010” raporuna göre, Migros Türk en büyük 250 perakende kuruluşu listesinde 199. sõrada yer alõrken BİM mağazalarõ da 241. sõradan lis- teye dahil oldu. Deloitte’nin “En Hızlı Büyü- yen 50 Perakende Kuruluşu” lis- tesinde ise BİM 9, Migros 25. sõra- da yer aldõ. Rapora göre, zirveyi paylaşan 250 kuruluşun toplam ci- rosu yüzde 5.5’lik artõşla 3.8 trilyon dolarõ buldu. En büyük 250 pera- kende kuruluşu listesinin başõnda 401.2 milyar dolarla bu yõl da Wal - Mart yer aldõ. Bu kuruluşu 127.9 milyar dolarla Carrefour ve 99 mil- yar dolar ile Metro izledi. Migros Türk, 2008’de 3 milyar 942 milyon dolarlõk gelir elde eder- ken, BİM de aynõ yõlõ 3 milyar 296 milyon dolar gelir ile kapatmõştõ. İki kuruluşun gelirleri Ortadoğu bölgesi sõralamalarõnda ağõrlõğõnõ hissettir- di. Ortadoğu bölgesindeki peraken- de satõşlarõ itibarõyla Migros 5, BİM ise 6. sõrada yer aldõ. Rapora göre, 2008’de küresel pe- rakende sektöründeki kuruluşlarõn üçte ikisinin kârlarõ düştü. 30 pera- kendeci firma zarar açõklarken, pe- rakende sektöründeki kâr düşüşünün hemen her coğrafya ve kategoride karşõlaşõlan bir durum olduğu ifade edildi. Avrupa’daki perakende şir- ketlerinin kârõ düşerken Afrika ve Ortadoğu’da kârlar yükseldi. Bir milyon dosya icrada OZAN YAYMAN İZMİR - İzmir’de bir önceki yõldan bu yõla ta- şõnanlarla birlikte icra takibinde olan dos- ya sayõsõ 1 milyonu buldu. Takip dosyala- rõnõn başõnda, kredi kartõ borcu, cep telefonu faturalarõ, otomobil, beyaz eşya, mobilya ve tüketici kredilerinin bulunduğu açõklandõ. İzmir’de günde 100 dosyayõ karara bağlama- ya çalõşan icra tetkik hâkimleri, dosya ba- şõna en fazla 2 dakika ayõrabiliyor. Ka- lemlere sõğmayan 625 bini aşkõn dosya ko- ridorlara sõralanmõş durumda. İcra dosya- larõnõn birikmesine, krizin olduğu kadar İz- mir Adliyesi’nin yaşadõğõ personel sõkõn- tõsõnõn da etkili olduğu kaydediliyor. İzmir’de ilçe adliyeleri de dahil olmak üzere yaklaşõk 700 personel açõğõ olduğu dile ge- tiriliyor. İzmir Barosu Başkanõ Özdemir Sökmen, il genelinde yaşanan icra takip iş- lerinin kaosa doğru sürüklendiğini söyle- yerek “En çok icra takibi banka kredi borçları nedeniyle yapılıyor. Banka kre- di borçlarının yeniden yapılandırılma- sına yönelik yasal düzenleme gerekiyor” dedi. Sökmen, 26 yõllõk avukatlõk yaşantõsõnda ilk kez avukatlarõn adliye koridorlarõna kendi dolaplarõnõ getirerek, icra dosyalarõnõ mu- hafaza ettiğine tanõk olduğunu söyleyerek “İcra olayı İzmir’de tamamen bir felç ha- line geldi. Avukat, haciz işlemi için baş- vuruda bulunuyor, ancak bir ay sonra- ya gün alıyor” diye konuşuyor. Ekonomi Servisi - Lübnan Başbakanõ Saad Hariri, Türkiye ve Lüb- nan arasõnda Serbest Tica- ret Anlaşmasõ (STA) ko- nusunda, “Söz veriyo- rum, benim hükümetim bunu başaracak” dedi. Hariri, Dõş Ekonomik İlişkiler Kurulu (DE- İK)/Türk-Lübnan İş Kon- seyi’nce düzenlenen çalõş- ma yemeğinde, yapõlmasõ gereken çok şey bulundu- ğunu ve potansiyelin her zamankinden daha büyük olduğunu belirten Hariri, “Türkiye’deki işadamla- rının Lübnan’da yatırım yapmalarını, Lüb- nan’daki fırsatları de- ğerlendirmelerini istiyo- rum. Her iki ülkenin iş dünyası bu fırsatı iyi de- ğerlendirmeli. Daha de- rin bir anlayış geliştire- biliriz. Lübnan sizi bek- liyor, sizi kucaklamaya hazır” şeklinde konuştu. Özel sektörün ancak hü- kümet desteğiyle gelişebi- leceğini bildiklerini ifade eden Hariri, gündeminin, bu koşullarõ yaratmak ol- duğunu amacõnõn da bü- yüme, refah ve işbirliğine ortam yaratmak olduğunu dile getirdi. Deloitte’nin belirlediği en büyük 250 perakende kuruluşu listesine bu yõl ilk defa Türkiye’den Migros ve ardõndan da BİM girdi. Global Bilgi’den müşteri check-up programı Ekonomi Servisi - Turkcell Global Bilgi, Turkcell müşterilerinin memnuniyetsizliklerin şikâyete dönüşmeden saptanarak çözümlenmesi amacõyla Müşteri Check-Up Programõ’nõ geliştirdi. Şirketten yapõlan açõklamaya göre, program, 36 milyon Turkcell müşterisini birebir takip ederek, şikâyetlerin oluşmadan engellenmesini sağlayacak. Memnuniyetsizlik riski yüksek olan müşteriler, uzman bir ekip tarafõndan aranarak memnuniyetleri yeniden kazanõlõyor. İZMİR BAROSU [email protected] Aralık ayı ortasında Kopenhag’da gerçekleştirilen “başarısız” iklim zirvesinin ardından beklentiler ekim ayında yapılacak Meksika zirvesi üzerine yoğunlaştı. Ancak ülkelerin karbon salınımının azaltılması konusundaki ev ödevlerini yerine getirmelerindeki gönülsüzlük, toplumlardaki panik duygusunu hayli arttırmış durumda. Türkiye de, önlem alınmaması halinde, içinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda yoğun çölleşmenin yaşanacağı riskli ülkeler arasında bulunuyor. Risk ciddi. Hükümet cephesinde ekonomik kriz başka olmak üzere hemen her konuda olduğu gibi küresel ısınma ve iklim değişikliği sorunsalında da “bizi teğet geçer” anlayışı hâkim olduğu için, en azından özel sektörün bunun önemini algılayıp harekete geçmesi umut verici. Önemli adımlardan biri dün yaşama geçti. Dünyanın en büyük halka açık şirketlerini sera gazı salımlarını açıklamaya davet eden Karbon Saydamlık Projesi (CDP) Türkiye’de de çalışmalarına başladı. 2000 yılından bu yana dünya genelinde ve geçen sene Brezilya, Çin Halk Cumhuriyeti, Kore ve Hindistan’da hayata geçirilen proje Türkiye’de Akbank sponsorluğunda ve Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yürütülecek. Şirketlerin karbon ayak izini görülebilir kılmayı amaçlayan bu küresel proje kapsamında, ilk yıl İMKB’de işlem gören ve ISE-50 endeksine dahil olan 50 şirket, karbon salımlarını ve iklim değişikliği ile ilgili politikalarını açıklamaya davet edilecek. İlk yılın sonuçları 2010 yılının son çeyreğinde açıklanacak. 55 trilyon dolar değerindeki varlığı yöneten 475 kurumsal yatırımcının desteğiyle kurulan ve kâr amacı gütmeyen bir uluslararası girişim olan Karbon Saydamlık Projesi’nin tanıtımı önceki gün Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Enstitüsü Başkanı ve London School of Economics Profesörü Lord N. Stern’in Sakıp Sabancı Müzesi’nde verdiği konferansla başladı. Proje İMKB şirketlerinin ‘sorumlu’ yatırımcıların radarına girmesi için iyi bir fırsat. CDP, iklim değişiklikleri risklerinin şirketler tarafından nasıl yönetildiğini küresel çapta raporlayan tek bağımsız uluslararası kuruluş olma özelliğini taşıyor. Örgüt, dünyada, 55 trilyon dolar değerindeki varlığı yöneten 475 kurumsal yatırımcı adına hareket ediyor. Lord Stern, “Kopenhag Bizi Nereye Götürüyor” başlıklı konuşmasında, mevcut iş modelleri ve süreçlerinin devam etmesi halinde dünyamızın bu yüzyılın sonunda 30 milyon yıldır gözlenmeyen sıcaklıklar yaşayacağını ve yüz milyonlarca insanın göç ettiği, dünyanın kaosa sürüklendiği bir felaket senaryosuna yol açacağını belirtti. Bu senaryonun önüne geçmenin mümkün olduğunu kaydeden Stern, “Düşük karbon ekonomisine geçiş ekonomi tarihinin en dinamik dönemlerinden birinin gerçekleşmesi için fırsatlar sunmaktadır. Şu anda öncelikli olarak yapılması gereken siyasi irade ve uluslararası işbirliğinin sağlanmasıdır” dedi. Gerçekten de düşük karbon ekonomisi yerkürede yaşamın sürdürülebilirliği için yaşamsal bir öneme sahip. Bu yüzden şirketlerin kendi üretimlerinde karbon salımı azaltmaya yönelik çapacakları her çalışmanın bilinmesi ve tüketicilerin de bu konuda haberdar olup bilinçlenmeleri gerekiyor. Çevre Duyarlılığına Yeni Bir Adım: Karbon Saydamlık Projesi Akenerji’den yeni taahhüt Malum Enerji Verimliliği Haftası başladı. Ve enerji ile ilgili her şey artık küresel ısınma bağlamında da değerlendiriliyor. Önceki gün Lord Stern’in konferansından önce Akkök Grubu’nun Çek CEZ Grubu ile ortak iştiraki olan Akenerji CEO’su Ahmet Ümit Danışman ile birlikteydik. Danışman, Türkiye’de enerji ve elektrik sektörünün geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yıllık yaklaşık 1 milyon ton CO2 salımını önleyecek yenilenebilir projelerini sertifikalandırmak üzere anlaşma imzaladıklarını kaydeden Danışman, “Elektrik ihtiyacı önümüzdeki 10 yılda daha da artacak. 2014-2015 yıllarında yeni yatırımlar devreye girmediği takdirde kurulu kapasite talebi karşılamakta yetersiz kalacak” diyerek enerji üretiminde yenilenebilir kaynakların payının sadece yüzde 20 seviyesinde olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de sera gazı salımlarının yüzde 75’i enerji sektöründen kaynaklandığı için yenilenebilir enerji yatırımlarının süratle devreye girmesi gerekiyor. Ancak bu alanda atılan adımlar hâlâ yetersiz. Hükümet 2 yıl önce onlarca rüzgâr santralı lisansı verdi, ancak ilgili yasa hâlâ çıkamadı. Elektrik enerjisi piyasası ve arz güvenliği strateji belgesine göre toplam enerji üretiminde doğalgazın bugün yüzde 49 olan payının 2023 yılına kadar yüzde 30’un altına düşmesi gerekiyor. B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K Migros ve BİM dünya devler liginde Çok sayõda şirketi mağdur eden kod sistemiyle ilgili şikâyetlerin artmasõ ve yargõya giden mükelleflerin davalarõ kazanmasõ üzerine arayõşa giren Maliye’nin yeni düzenlemesinin köklü değişiklikler içermemesinden endişe ediliyor. Piyasada tedirgin bekleyiş HARİRİ: LÜBNAN SİZİ BEKLİYOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle