22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 23 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Ekonomi Yönetiminin Orta Dönemde Hedefleri Mayıs ayından bu yana beklenen Orta Vadeli Prog- ram (OVP) geçen hafta Devlet Bakanı ve Başbakan Yar- dımcısı Ali Babacan tarafından açıklandı. Resmi Ga- zete’de yayımlandığı biçimiyle OVP’nin amacı “...için- de bulunduğumuz 2009 yılı, II. Dünya Savaşı’ndan son- ra küresel ekonomik aktivitede en hızlı daralmanın ya- şandığı yıl olmuştur. 2010-2012 dönemini kapsayan Or- ta Vadeli Program, dünyadaki belirsizliklerin yoğun şe- kilde yaşandığı bu zor süreçte Türkiye ekonomisinin ye- niden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine gir- mesini hedeflemek” olarak belirtilmektedir. (Vurgular tarafımızdan yapılmıştır). Yine resmi açıklamaya göre OVP “Türkiye ekono- misinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesi- ni, 2011 yılından itibaren ise büyümenin hız kazan- masını” öngörmektedir. Bu öngörüye koşut olarak 2009’da yüzde 6 daralması beklenen milli gelirin, 2010’da yüzde 3.5, 2012’de de yüzde 5 artacağı ön- görülmektedir. Yukarıda OVP’nin resmi sunumundan aldığımız sadece iki cümle bile Türkiye’de ekonomi idaresinin aslında ne kısa, ne de orta-uzun dönemde herhangi bir büyüme ve kalkınma vizyonunun olduğunu; Tür- kiye ekonomisinin geleceğinin doğrudan doğruya küresel ekonomideki “toparlanma beklentilerine” ve özellikle uluslararası finansman akımlarının tekrardan Türkiye’ye yönelme iştahına bağımlı kılındığını belge- lemektedir. Nitekim, OVP Türkiye’nin uluslararası ti- caretinde yeniden yüksek açıklar vermeye başlaya- cağını öngörmekte; geçen yılki 41.5 milyar dolardan 11.5 milyar dolara gerileyeceği tahmin edilen cari iş- lemler açığının, 2010’da 18 milyara; 2012’de de 28 mil- yar dolara yükselerek milli gelirin yüzde 3.9’una çı- kacağını varsaymaktadır. Söz konusu cari işlemler açığının finansmanında an- laşılan yeniden sıcak para ile başta gayrimenkul sa- tışları olmak üzere, özelleştirmelerden gelecek “doğ- rudan yabancı yatırım” sermaye girişlerine başvuru- lacaktır. OVP’nin, “Türkiye ekonomisinde güven ve is- tikrar sağlamış ... bir köklü değişim sürecinin başlatıl- mış olduğu” vurguları etrafında defalarca, ısrarla ve özenle üzerinde durması, söz konusu dış finansman beklentisinin ne denli önem arz ettiğini göstermeye ye- terlidir. OVP, sürekli olarak dış açık (cari işlemler açığı) ya- ratan ve söz konusu açığın dış borçlanma yoluyla fi- nansman biçimine dayalı 2003-2007 tercihinin Türki- ye’nin işsizlik sorununa çözüm getiremeyeceğinin far- kındadır. Bu yüzden tekrardan “yüksek” oranlı büyü- meye geçişin beklendiği 2012’de dahi, işsizlik oranı- nın yüzde 13.3 ile küresel kriz öncesinin neredeyse 4 puan üstünde seyredeceği varsayımını korumaktadır. OVP’nin yerli ve yabancı yatırımcıya sunmakta olduğu en önemli “bilgi” ise 2009 yılı başında 10.4 milyar TL olarak öngörülen 2009 yılı merkezi yönetim bütçe açı- ğının yıl sonu itibarıyla 62.8 milyar TL’ye ulaşacağının ve 29.8 milyar TL fazla vermesi beklenen faiz dışı den- genin de 20.8 milyar TL açık vermesinin beklendiğinin kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Ancak buna rağmen, mil- li gelirin yüzde 6.6’sına çıkması beklenen bütçe açığı, 2012’ye değin yarı yarıya azaltılarak milli gelirin yüzde 3.2’sine çekilecektir. Üstelik bu başarı, “vergi artışla- rına kesinlikle gidilmeden”, kamu harcamalarında “ka- lıcı ve köklü” bir reform süreci ile elde edilecektir. OVP bu konuda da açık hedefler sergilemekte ve söz konusu harcama reformunun “sağlık hizmet ve har- camalarının etkinleştirilmesi”; “kamu yatırımlarının ye- niden önceliklendirilerek etkinleştirilmesi”; “kamunun elektrik dağıtımı ve şeker üretimi alanlarından tamamen çekilmesi, telekomünikasyon ve liman işletmecilikle- rindeki payının azaltılması” ve “KİT’lerde yeni bir yö- netişim modelinin hayata geçirilmesi” gibi aslında ar- tık gelenekselleşmiş “köklü reform ve yönetişim” söylemlerini “güçlü ve sürdürülebilir” milli gelire sahip Türkiye için bir kere daha vurgulamaya özen göster- mektedir. Ekonomi idaresi OVP metni ile Türkiye ekonomisi- nin krizden çıkış sürecini doğrudan doğruya küresel ekonominin yeniden toparlanmasına bağlayan bir “bekle-gör” stratejisinde görmekte ve 2000’li yıllar bo- yunca uygulanan IMF programının geleneksel ana vur- gusu olan daraltıcı maliye politikalarıyla günü kurtar- mayı amaçlamaktadır. Bu program çerçevesinde ya- pılan ana varsayım, dünyanın 2010’dan başlayarak kü- resel krizden çıkacağı ve sanki hiçbir şey olmamış gi- bi, 2007 öncesi ticaret ve finans akımlarının yeniden eski biçimlerine geri döneceği beklentisidir. 2007 öncesi dünyanın genişleyen finans piyasala- rında Türkiye, hiç beklemediği biçimde ucuz ve sürekli döviz kredisine kavuşmuş ve cari işlemler açıklarını, uygulamakta olduğu yüksek faiz politikası sayesinde sağladığı dış krediler aracılığıyla kapatabilmişti. Ancak 2007 öncesi dünya artık bundan farklı olacaktır. ABD’nin ticaret açıklarının başını çektiği, bol ve ucuz dövize dayalı finansal genişleme sona ermiş durum- dadır. Dünya ekonomisinin yeni liderliğine soyunan Bre- zilya, Hindistan, Çin gibi ülkeler küresel krizden çıkışta yeni teknoloji ve yatırım stratejilerini tartışırken, Tür- kiye’nin orta-uzun vadede “güçlü” ve “sürdürülebilir” büyüme vizyonunu hâlâ 1990’ların “güven, istikrar, yö- netişim, şeffaflık, ...” gibi aşınmış sloganlarında ara- yadurması hazindir. Dünya ekonomisinin yeni kurallarõnõ belirleyecek IMF-Dünya Bankasõ toplantõlarõ kriz sonrasõna geçişi tartõşacak Yeni rota İstanbul’da çizilecekAmerika’da emlak sektörünün çökmesiyle başlayan küresel finansal krizin etkileri henüz silinmemişken krize verilen tepkilerin değerlendirileceği ve kriz kaynaklõ risklerin masaya yatõrõlacağõ IMF-Dünya Bankasõ İstanbul toplantõlarõnda, yeni döneme ilişkin çözüm yollarõ ortaya konacak. PELİN ÜNKER Küresel sistemin, çöküşün eşiğine gel- mesinden bir yõl sonra, dünyanõn dört bir yanõndaki siyasi liderler ve finans çalõ- şanlarõ 6-7 Ekim’de İstanbul’da düzen- lenecek olan IMF-Dünya Bankasõ top- lantõlarõna odaklandõ. Toplantõlarda kriz- den çõkarõlacak dersler ve kriz sonrasõ atõ- lacak ilk adõmlar tartõşõlacak. İşsizliğin azaltõlmasõ konusunda devam eden kay- gõlarla rahatlamak için henüz erken ol- duğunun altõ çizilirken, ekonomik topar- lanmanõn nasõl destekleneceği konusun- da yeni stratejiler belirlenecek. Kriz, uluslararasõ finans sisteminin ya- põsõ hakkõnda yeniden düşünülmesini gündeme getirdi. Fon, krizden çõkarõlan derslerin neler olduğunun ve sistem risk- lerinin nasõl yönetilmesi gerektiğinin dünya çapõnda yeniden düşünülmesinin aciliyetine vurgu yapõyor. IMF yetkilile- ri, kredi imkânlarõnõn sõnõrlõ olmasõ, bi- reylerin bütçelerini denkleştirme ihtiya- cõ duymasõ ve işsizliğin yükselişini sür- dürmesi gibi nedenlerle, önümüzdeki dönemde özel sektör talebinin sõnõrlõ dü- zeyde kalacağõnõ düşünüyor. Bu neden- le, ekonomideki toparlanma iyice belir- gin hale gelene ve işsizlik azalana kadar, krizle mücadeleye yönelik politikalara ara verilmemesi gerektiğine işaret eden yet- kililer, küresel bir strateji uygulanmasõ ko- nusunda ülkelere yardõmcõ olacak yeni fi- kirler sunmaya hazõrlanõyor. 19 kez yardım alındı IMF, 2008’den beri, krizle baş edebil- meleri için, Beyaz Rusya, İzlanda, Le- tonya, Macaristan, Pakistan, Sõrbistan ve Ukrayna gibi ülkelere 50 milyar dolarõn üzerinde borç verdi. Krizin başõndan bu yana 165 milyar dolarõn üstünde kredi ödeyen IMF, ağustosun sonuna doğru, üye ülkelerin rezervlerini güçlendirmeleri için 250 milyarlõk ilave özel çekme hak- kõnõ da (SDR) kullanõma sundu. Son olarak, 9 Eylül’de 33 milyar dolarlõk ila- ve tahsisatla birlikte, toplam tahsisatõn yaklaşõk 110 milyar dolarõ gelişmekte olan ülkelere, bunun 20 milyar dolarõ aşan bir kõsmõ da düşük gelirli ülkelere gitti. IMF’ye 1947 yõlõnda üye olan Türki- ye, bugüne kadar 19 kez IMF’den yardõm aldõ. Bunlardan son ikisi 2002 ve 2005’te devreye giren 18 ve 10 milyar dolarlõk kaynakla desteklenen stand-by düzenle- meleri oldu. Türkiye’ye bu yõlõn ağustos ayõnda, G20 liderler zirvesinde alõnan ka- rarlar kapsamõnda 1.4 milyar dolarlõk kre- di tahsis edilirken son yapõlan düzenle- melerle Türkiye’ye yapõlacak yeni kredi tahsisatõ 1.5 milyar dolara ulaştõ. TÜRKİYE 13 BİN KİŞİYİ AĞIRLAYACAK Ekim’de yapõlacak IMF ve Dünya Bankasõ toplantõlarõ, maliye bakanlarõnõ, merkez bankasõ yetkililerini ve 186 ülkeden üst düzey yetkilileri İstanbul’da bir araya getirecek. Yõllõk toplantõlarõn öncesinde de bir seminer programõ gerçekleşecek. Küresel mali sistemin geleceğine dair çeşitli konularõn tartõşõlacağõ, iki gün sürecek olan seminerlere, kõdemli IMF yetkilileri, ileri düzey akademisyenler ve gazeteciler, ayrõca mevcut ve eski hükümet yetkilileri katõlacak. Farklõ oturumlarda yer alacak konuşmacõlar arasõnda Ali Babacan, Nancy Birdsall, Paul Collier, Niall Ferguson, Stanley Fischer, Ngozi Okonjo-Iweala, Raghuram Rajan, Güler Sabancı, George Soros, Joseph Stiglitz, Dominique Strauss-Kahn ve Martin Wolf gibi isimler bulunuyor. Toplantõlara ev sahipliği yapacak olan Türkiye’ye birkaç güne yayõlan bir sürede 13 bin civarõnda katõlõmcõ gelmesi bekleniyor. IMF’nin politika danõşma grubu Uluslararasõ Para ve Finans Komitesi 4 Ekim’de, Kalkõnma Komitesi de 5 Ekim’de toplanacak. 6 ve 7 Ekim’de de yõllõk toplantõlar yapõlacak. Ülkelerin risk haritalarõ belirlenecek İstanbul’da gerçekleşen ilk IMF- Dünya Bankası toplantıları, De- mokrat Parti’nin iktidarda olduğu döneme rastlıyor. 8-9 Eylül’de yapılan toplantıların hemen öncesinde 6-7 Eylül olaylarının yaşanması da ilginç bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. Hilton’da düzenlenen 10. top- lantıya ev sahipliği yapan Türkiye, dünyanın dört bir yanından gelen binlerce davetliyi ağırlamıştı. Fo- toğrafta, dönemin IMF Başkanı eski İsveç Merkez Bankası Başkanı Ivar Rooth (ortada), dönemin ma- liye bakanlarıyla görülüyor. T oplantõlarõn ana gündem mad- desini küresel ekonominin mevcut durumu ve ülkelerin dünya çapõnda yaşanan bu krize ver- dikleri politik yanõt oluşturacak. Ay- rõca, IMF’nin kriz sonrasõndaki kredi verme faaliyetlerinin ne kadar etkin ol- duğu konusunda değerlendirmelerde bulunulacak. Krizle birlikte, çalõşma şeklinde reforma giden IMF’nin yeni bir kota formülü üzerinde yürüttüğü ça- lõşmalar ve gelişmekte olan ülkelerin Fon’daki temsilini arttõrma adõmlarõ da bir diğer gündem maddesini oluş- turacak. “Krize çözüm, To- parlanmaya Destek” başlõğõnõ taşõyan top- lantõlarõn ana çerçeve- si ise şöyle;  Krizin etkileri azal- maya başlarken küresel talep dengesinin yeniden kurulmasõ gerekecek. Bu da, gelişmiş ekonomilerin fi- nans sistemlerinin iyileştirilmesi ve gelişmekte olan Asya ekonomilerinde talebin canlandõrõlmasõ gibi politika- larõn uygulanmasõnõ gerektiriyor.  Finans sistemiyle ilgili gerçek- leştirilecek reformlara hõz kazandõrõl- masõ gerekiyor. Bu açõdan, sermaye yeterliliğine ilişkin şartlarõn sõkõlaştõ- rõlmasõ, risk karşõsõnda daha hassas ha- le getirilmesi için yeni planlar belir- lenecek. Makro denetimin daha etkin yürütülebilmesi için yeni bir çerçeve oluşturulacak.  Piyasalarõn tam olarak istikrara kavuşabilmesi için finans sistemine yö- nelik ek önlemlerin alõnmasõ zorunlu. Bu önlemler arasõnda yeniden serma- yelendirme çalõşmalarõnõn devam et- mesi, sorunlu aktiflerin çözüme ka- vuşturulmasõ bulunuyor. Bunun yanõ sõra bankalarõn kamuya olan bağõmlõ- lõğõnõn kademeli şekilde azaltõlmasõna yönelik yeni teşviklerin verilmesi planlanõyor.  Canlandõrma politikalarõna son vermek için doğru zamanõn bu- lunmasõ şart. Kamu müda- halesine gereğinden önce son verme veya bu mü- dahalelerin fazla uza- tõlmasõ birtakõm risk- ler içeriyor. Bu bakõm- dan, yeni tehditlerden kaçõnmak için dengeli bir politika izleyerek doğ- ru planlamanõn yapõlmasõ gerekiyor. IMF, uygulanan mali canlandõrma paketlerinin bedelinin, üretimdeki düşüşün yol aç- tõğõ vergi geliri kaybõ ve finans sek- törünün yeniden yapõlandõrõlmasõnõn maliyetiyle birleşince son derece ağõr olacağõnõ belirtiyor.  Farklõ sektör ve ülkelerdeki risk- leri bertaraf etmek için bir risk haritasõ belirlenecek. Düzenleme ve denetle- me çalõşmalarõna hõz kazandõrmak adõna etkin bir politika izlenmesi için tavsiyelerde bulunulacak. Dünya Bankasõ’na göre Türkiye işçi istihdam etme uygunluğu bakõmõnda 145. sõrada Dünya Bankası raporunda, Türkiye açısından en kötü sıralama işçi istihdamı alanında ortaya çıktı. Türkiye, koşulların işçi istihdam etmeye uygunluğu bakımından 183 ülke içinde 145. oldu. Türkiye, sıralamada bir yıl önce 143. basamakta yer almıştı. İŞ İLANLARI AZALDI BAŞVURULAR ARTTI İSTANBUL (AA) - İnternetten yapõlan iş baş- vurularõ bu yõl ocak - ağustos arasõnda geçen yõ- lõn aynõ dönemine göre yüzde 25 artarken ilan sa- yõsõ ise yüzde 35 azaldõ. İnsan kaynaklarõ sitesi Kariyer.net Genel Mü- dürü Yusuf Azoz, geçen yõlõn mayõs ayõnda 9 bin seviyelerine ulaşan yeni ilan sayõsõnõn, eylülden sonra çok sert bir düşüşle neredeyse yüzde 55 aza- larak aralõk sonunda 4 bin adetlere kadar indiği- ni söyledi. Azoz, geçen ay 407 bin 556 kişinin sağ- lõk sektörüyle ilgili iş başvurusunda bulunduğu- nu belirterek, bu sektörü 348 bin 726 başvuru ile tekstil sektörünün takip ettiğini kaydetti. Ağustos ayõnda 267 bin 725 kişinin yapõ, 220 bin 111 ki- şinin finans-ekonomi, 218 bin 435 kişinin gõda, 176 bin 922 kişinin bilişim, 152 bin 220 kişinin oto- motiv, 136 bin 189 kişinin telekom, 127 bin 770 kişinin üretim, 89 bin 770 kişin turizm sektörle- rinde iş başvurusunda bulunduğunu aktaran Azoz, bu yõl en az başvuru alan alanlarõn film, grafik ve renk ayrõm işleri, kazõ yõkõm hafriyat, kamu ve am- bulans servisleri olarak sõralandõğõnõ anlattõ. Ekonomi Servisi - Dünya Bankasõ raporuna gö- re, Türkiye, ‘Koşulların işçi istihdam etmeye uy- gunluğu’ bakõmõndan 183 ülke içinde 145. durumda bulunuyor. AA’nõn haberine göre, Türkiye İşveren Sendi- kalarõ Konfederasyonu (TİSK), Dün- ya Bankasõ’nõn, ‘İş ve Yatırım Or- tamı 2010’ raporundan yola çõkarak, Türkiye’nin bu alanda dünyadaki ye- rini değerlendiren bir çalõşma yap- tõ. Çalõşmaya göre Türkiye, ‘iş yap- ma kolaylığı’ açõsõndan bir önceki yõl 63. sõrada yer alõrken, 10 sõra kaybederek 73. sõ- raya geriledi. Bu sonuçta, diğer ülkelerde çeşitli alan- larda çok sayõda reform yapõlõrken Türkiye’de sa- dece bir alanda (kredi alma) reform yapõlmasõnõn etkili olduğu ifade edildi. Çalõşmaya göre, iş ve ya- tõrõm yapmaya en elverişli ülkeler ise Singapur, Ye- ni Zelanda, Hong-Kong, ABD, İngiltere olarak sõ- ralanõyor. Bu konudaki genel sõralama, ‘işyeri aç- ma’, ‘inşaat ruhsatı alma’, ‘işçi istihdamı’, ‘mülkiyet devri’, ‘kredi alma’, ‘yatırımcıları ko- ruma’, ‘vergi ödeme’, ‘sı- nır ötesi ticaret’, ‘sözleşme uygulama’ ve ‘işyeri ka- patma’ kategorilerinde elde edilen notlarõn bileşkesi ile ortaya çõkõyor. Türkiye’nin, Haziran 2009’da bir yõl önceye göre yapõlan değerlendirmede bu 10 alan- dan hiçbirinde nispi ilerleme gösteremediği kay- dedildi. Türkiye, işyeri açma, vergi ödeme, işçi istihdamõ, inşaat ruhsatõ, kredi alma yatõrõmcõlarõ koruma alanlarõnda nispi ilerleme sağlamadõ. Sanayide işsiz kalanlar tarõma yöneliyor Ekonomi Servisi - Türkiye Ziraat Odalarõ Birliği (TZOB) Başkanõ Şem- si Bayraktar, ekonomik kriz nede- niyle sanayide istihdam edilen kesi- min, tarõm sektörüne dönüş yaptõğõnõ söyledi. Bayraktar, Türkiye’de ve dünyadaki ekonomik krizin ortaya koyduğu sõ- kõntõlarõn başõnda işsizliğin geldiğini belirterek işsiz sayõsõnõn yüzde 13’le- re ulaştõğõnõ ve kalkõnma oranõnõn yüzde 7’lere çõkmamasõ halinde, işsiz sayõsõnõn artarak devam edeceğini vurguladõ. Ülke ekonomisinin 20 yõl daha bu sõkõntõlarõ yaşayacağõnõ kay- deden Bayraktar, “Bize iş arayan, 3 dil bilen gençler ve çocuklarını işe sokmak isteyen aileler geliyor” de- di. Ülke kalkõnmasõ ve istihdamõn lokomotifi olan kesimlerin, önünün açõlmasõ gerektiğini ifade eden Bay- raktar şunlarõ söyledi: “TZOB’nin üye sayısı 4 milyon iken, bugün üye sayımız 4 milyon 900 bin olmuştur. Şimdi benden bu 900 bin kişiyi de istihdam etmem iste- niyor. Elbette ki bunlara sahip çı- kacağız. Tarım kesiminde çalışan herkesin haklarını aramak ve ko- rumak adına, demokratik ve hukuk çerçevesinde kalmak kaydıyla her türlü eylemi yaparız. Bu eylemle- rimiz hükümetlere karşı değildir.” Bakan Ergün’den operatörlere mesaj uyarõsõ ANKARA (AA) - Sanayi ve Ticaret Bakanõ Ni- hat Ergün, GSM operatörleri aracõlõğõyla sunulan eğlence, oyun ya da müzik mesajlarõ konusunda hem tüketicileri hem de operatörleri uyardõ. “GSM operatörleri üzerinden alınan mesaj- lar eğlence içeren, bilgi içeren mesajlar var. Ay- rıca 3G teknolojisiyle de internete daha hızlı eri- şim imkânı sunuyor” diyen Ergün, tüketicilerin önemli bir bölümünün bunlarõn maliyeti hakkõnda bilgi sahibi olmadõğõnõ, çünkü bu hizmeti sunanlarõn maliyeti ‘biraz sakladıklarını’ dile getirdi. Son dö- nemlerde bu konuda fazlaca şikâyet aldõklarõnõ be- lirten Ergün, Tüketicinin ve Rekabetin Korunma- sõ Genel Müdürlüğü’nün bu çerçevede ciddi bir de- netim mekanizmasõ işlettiğini söyledi. Ergün, tü- keticilerin duyarlõ olmalarõ ve bu tür mesajlarõn ken- dilerine maliyetinin ne olacağõnõ araştõrmalarõ, fir- malarõn da bu hizmetleri tüketiciyi yanõltmayacak şekilde sunmalarõ gerektiğini ifade etti. Türkiye’de uygun çalışma ortamı yok İstanbul’da başlayan IMF karşıtı eylemler, 29 sol örgüt ve sivil top- lum kuruluşunun bir araya getirdiği IMF ve DB Karşıtı Birlik ve Direnistanbul olmak üzere iki farklı koldan yürütülüyor. IMF- Dünya Bankasõ toplantõlarõnda piyasalarõn tam olarak istikrara kavuşabilmesi için finans sistemine yönelik ek önlemlerin alõnmasõ gündeme gelecek. İSTANBUL’DAKİ İLK TOPLANTI 1955’TE YAPILDI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle