Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
23 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Ekonomi Yönetiminin
Orta Dönemde Hedefleri
Mayıs ayından bu yana beklenen Orta Vadeli Prog-
ram (OVP) geçen hafta Devlet Bakanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Ali Babacan tarafından açıklandı. Resmi Ga-
zete’de yayımlandığı biçimiyle OVP’nin amacı “...için-
de bulunduğumuz 2009 yılı, II. Dünya Savaşı’ndan son-
ra küresel ekonomik aktivitede en hızlı daralmanın ya-
şandığı yıl olmuştur. 2010-2012 dönemini kapsayan Or-
ta Vadeli Program, dünyadaki belirsizliklerin yoğun şe-
kilde yaşandığı bu zor süreçte Türkiye ekonomisinin ye-
niden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine gir-
mesini hedeflemek” olarak belirtilmektedir. (Vurgular
tarafımızdan yapılmıştır).
Yine resmi açıklamaya göre OVP “Türkiye ekono-
misinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesi-
ni, 2011 yılından itibaren ise büyümenin hız kazan-
masını” öngörmektedir. Bu öngörüye koşut olarak
2009’da yüzde 6 daralması beklenen milli gelirin,
2010’da yüzde 3.5, 2012’de de yüzde 5 artacağı ön-
görülmektedir.
Yukarıda OVP’nin resmi sunumundan aldığımız
sadece iki cümle bile Türkiye’de ekonomi idaresinin
aslında ne kısa, ne de orta-uzun dönemde herhangi
bir büyüme ve kalkınma vizyonunun olduğunu; Tür-
kiye ekonomisinin geleceğinin doğrudan doğruya
küresel ekonomideki “toparlanma beklentilerine” ve
özellikle uluslararası finansman akımlarının tekrardan
Türkiye’ye yönelme iştahına bağımlı kılındığını belge-
lemektedir. Nitekim, OVP Türkiye’nin uluslararası ti-
caretinde yeniden yüksek açıklar vermeye başlaya-
cağını öngörmekte; geçen yılki 41.5 milyar dolardan
11.5 milyar dolara gerileyeceği tahmin edilen cari iş-
lemler açığının, 2010’da 18 milyara; 2012’de de 28 mil-
yar dolara yükselerek milli gelirin yüzde 3.9’una çı-
kacağını varsaymaktadır.
Söz konusu cari işlemler açığının finansmanında an-
laşılan yeniden sıcak para ile başta gayrimenkul sa-
tışları olmak üzere, özelleştirmelerden gelecek “doğ-
rudan yabancı yatırım” sermaye girişlerine başvuru-
lacaktır. OVP’nin, “Türkiye ekonomisinde güven ve is-
tikrar sağlamış ... bir köklü değişim sürecinin başlatıl-
mış olduğu” vurguları etrafında defalarca, ısrarla ve
özenle üzerinde durması, söz konusu dış finansman
beklentisinin ne denli önem arz ettiğini göstermeye ye-
terlidir.
OVP, sürekli olarak dış açık (cari işlemler açığı) ya-
ratan ve söz konusu açığın dış borçlanma yoluyla fi-
nansman biçimine dayalı 2003-2007 tercihinin Türki-
ye’nin işsizlik sorununa çözüm getiremeyeceğinin far-
kındadır. Bu yüzden tekrardan “yüksek” oranlı büyü-
meye geçişin beklendiği 2012’de dahi, işsizlik oranı-
nın yüzde 13.3 ile küresel kriz öncesinin neredeyse 4
puan üstünde seyredeceği varsayımını korumaktadır.
OVP’nin yerli ve yabancı yatırımcıya sunmakta olduğu
en önemli “bilgi” ise 2009 yılı başında 10.4 milyar TL
olarak öngörülen 2009 yılı merkezi yönetim bütçe açı-
ğının yıl sonu itibarıyla 62.8 milyar TL’ye ulaşacağının
ve 29.8 milyar TL fazla vermesi beklenen faiz dışı den-
genin de 20.8 milyar TL açık vermesinin beklendiğinin
kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Ancak buna rağmen, mil-
li gelirin yüzde 6.6’sına çıkması beklenen bütçe açığı,
2012’ye değin yarı yarıya azaltılarak milli gelirin yüzde
3.2’sine çekilecektir. Üstelik bu başarı, “vergi artışla-
rına kesinlikle gidilmeden”, kamu harcamalarında “ka-
lıcı ve köklü” bir reform süreci ile elde edilecektir.
OVP bu konuda da açık hedefler sergilemekte ve söz
konusu harcama reformunun “sağlık hizmet ve har-
camalarının etkinleştirilmesi”; “kamu yatırımlarının ye-
niden önceliklendirilerek etkinleştirilmesi”; “kamunun
elektrik dağıtımı ve şeker üretimi alanlarından tamamen
çekilmesi, telekomünikasyon ve liman işletmecilikle-
rindeki payının azaltılması” ve “KİT’lerde yeni bir yö-
netişim modelinin hayata geçirilmesi” gibi aslında ar-
tık gelenekselleşmiş “köklü reform ve yönetişim”
söylemlerini “güçlü ve sürdürülebilir” milli gelire sahip
Türkiye için bir kere daha vurgulamaya özen göster-
mektedir.
Ekonomi idaresi OVP metni ile Türkiye ekonomisi-
nin krizden çıkış sürecini doğrudan doğruya küresel
ekonominin yeniden toparlanmasına bağlayan bir
“bekle-gör” stratejisinde görmekte ve 2000’li yıllar bo-
yunca uygulanan IMF programının geleneksel ana vur-
gusu olan daraltıcı maliye politikalarıyla günü kurtar-
mayı amaçlamaktadır. Bu program çerçevesinde ya-
pılan ana varsayım, dünyanın 2010’dan başlayarak kü-
resel krizden çıkacağı ve sanki hiçbir şey olmamış gi-
bi, 2007 öncesi ticaret ve finans akımlarının yeniden
eski biçimlerine geri döneceği beklentisidir.
2007 öncesi dünyanın genişleyen finans piyasala-
rında Türkiye, hiç beklemediği biçimde ucuz ve sürekli
döviz kredisine kavuşmuş ve cari işlemler açıklarını,
uygulamakta olduğu yüksek faiz politikası sayesinde
sağladığı dış krediler aracılığıyla kapatabilmişti. Ancak
2007 öncesi dünya artık bundan farklı olacaktır.
ABD’nin ticaret açıklarının başını çektiği, bol ve ucuz
dövize dayalı finansal genişleme sona ermiş durum-
dadır. Dünya ekonomisinin yeni liderliğine soyunan Bre-
zilya, Hindistan, Çin gibi ülkeler küresel krizden çıkışta
yeni teknoloji ve yatırım stratejilerini tartışırken, Tür-
kiye’nin orta-uzun vadede “güçlü” ve “sürdürülebilir”
büyüme vizyonunu hâlâ 1990’ların “güven, istikrar, yö-
netişim, şeffaflık, ...” gibi aşınmış sloganlarında ara-
yadurması hazindir.
Dünya ekonomisinin yeni kurallarõnõ belirleyecek IMF-Dünya Bankasõ toplantõlarõ kriz sonrasõna geçişi tartõşacak
Yeni rota İstanbul’da çizilecekAmerika’da emlak sektörünün
çökmesiyle başlayan küresel
finansal krizin etkileri henüz
silinmemişken krize verilen
tepkilerin değerlendirileceği ve
kriz kaynaklõ risklerin masaya
yatõrõlacağõ IMF-Dünya Bankasõ
İstanbul toplantõlarõnda, yeni
döneme ilişkin çözüm yollarõ
ortaya konacak.
PELİN ÜNKER
Küresel sistemin, çöküşün eşiğine gel-
mesinden bir yõl sonra, dünyanõn dört bir
yanõndaki siyasi liderler ve finans çalõ-
şanlarõ 6-7 Ekim’de İstanbul’da düzen-
lenecek olan IMF-Dünya Bankasõ top-
lantõlarõna odaklandõ. Toplantõlarda kriz-
den çõkarõlacak dersler ve kriz sonrasõ atõ-
lacak ilk adõmlar tartõşõlacak. İşsizliğin
azaltõlmasõ konusunda devam eden kay-
gõlarla rahatlamak için henüz erken ol-
duğunun altõ çizilirken, ekonomik topar-
lanmanõn nasõl destekleneceği konusun-
da yeni stratejiler belirlenecek.
Kriz, uluslararasõ finans sisteminin ya-
põsõ hakkõnda yeniden düşünülmesini
gündeme getirdi. Fon, krizden çõkarõlan
derslerin neler olduğunun ve sistem risk-
lerinin nasõl yönetilmesi gerektiğinin
dünya çapõnda yeniden düşünülmesinin
aciliyetine vurgu yapõyor. IMF yetkilile-
ri, kredi imkânlarõnõn sõnõrlõ olmasõ, bi-
reylerin bütçelerini denkleştirme ihtiya-
cõ duymasõ ve işsizliğin yükselişini sür-
dürmesi gibi nedenlerle, önümüzdeki
dönemde özel sektör talebinin sõnõrlõ dü-
zeyde kalacağõnõ düşünüyor. Bu neden-
le, ekonomideki toparlanma iyice belir-
gin hale gelene ve işsizlik azalana kadar,
krizle mücadeleye yönelik politikalara ara
verilmemesi gerektiğine işaret eden yet-
kililer, küresel bir strateji uygulanmasõ ko-
nusunda ülkelere yardõmcõ olacak yeni fi-
kirler sunmaya hazõrlanõyor.
19 kez yardım alındı
IMF, 2008’den beri, krizle baş edebil-
meleri için, Beyaz Rusya, İzlanda, Le-
tonya, Macaristan, Pakistan, Sõrbistan ve
Ukrayna gibi ülkelere 50 milyar dolarõn
üzerinde borç verdi. Krizin başõndan bu
yana 165 milyar dolarõn üstünde kredi
ödeyen IMF, ağustosun sonuna doğru, üye
ülkelerin rezervlerini güçlendirmeleri
için 250 milyarlõk ilave özel çekme hak-
kõnõ da (SDR) kullanõma sundu. Son
olarak, 9 Eylül’de 33 milyar dolarlõk ila-
ve tahsisatla birlikte, toplam tahsisatõn
yaklaşõk 110 milyar dolarõ gelişmekte olan
ülkelere, bunun 20 milyar dolarõ aşan bir
kõsmõ da düşük gelirli ülkelere gitti.
IMF’ye 1947 yõlõnda üye olan Türki-
ye, bugüne kadar 19 kez IMF’den yardõm
aldõ. Bunlardan son ikisi 2002 ve 2005’te
devreye giren 18 ve 10 milyar dolarlõk
kaynakla desteklenen stand-by düzenle-
meleri oldu. Türkiye’ye bu yõlõn ağustos
ayõnda, G20 liderler zirvesinde alõnan ka-
rarlar kapsamõnda 1.4 milyar dolarlõk kre-
di tahsis edilirken son yapõlan düzenle-
melerle Türkiye’ye yapõlacak yeni kredi
tahsisatõ 1.5 milyar dolara ulaştõ.
TÜRKİYE 13 BİN
KİŞİYİ AĞIRLAYACAK
Ekim’de yapõlacak IMF ve Dünya Bankasõ
toplantõlarõ, maliye bakanlarõnõ, merkez
bankasõ yetkililerini ve 186 ülkeden üst
düzey yetkilileri İstanbul’da bir araya
getirecek. Yõllõk toplantõlarõn öncesinde
de bir seminer programõ gerçekleşecek.
Küresel mali sistemin geleceğine dair
çeşitli konularõn tartõşõlacağõ, iki gün
sürecek olan seminerlere, kõdemli IMF
yetkilileri, ileri düzey akademisyenler ve
gazeteciler, ayrõca mevcut ve eski
hükümet yetkilileri katõlacak.
Farklõ oturumlarda yer alacak
konuşmacõlar arasõnda Ali Babacan,
Nancy Birdsall, Paul Collier, Niall
Ferguson, Stanley Fischer, Ngozi
Okonjo-Iweala, Raghuram Rajan,
Güler Sabancı, George Soros, Joseph
Stiglitz, Dominique Strauss-Kahn ve
Martin Wolf gibi isimler bulunuyor.
Toplantõlara ev sahipliği yapacak olan
Türkiye’ye birkaç güne yayõlan bir
sürede 13 bin civarõnda katõlõmcõ
gelmesi bekleniyor. IMF’nin politika
danõşma grubu Uluslararasõ Para ve
Finans Komitesi 4 Ekim’de, Kalkõnma
Komitesi de 5 Ekim’de toplanacak.
6 ve 7 Ekim’de de yõllõk toplantõlar
yapõlacak.
Ülkelerin risk haritalarõ belirlenecek
İstanbul’da gerçekleşen ilk IMF-
Dünya Bankası toplantıları, De-
mokrat Parti’nin iktidarda olduğu döneme rastlıyor. 8-9 Eylül’de yapılan toplantıların hemen öncesinde
6-7 Eylül olaylarının yaşanması da ilginç bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. Hilton’da düzenlenen 10. top-
lantıya ev sahipliği yapan Türkiye, dünyanın dört bir yanından gelen binlerce davetliyi ağırlamıştı. Fo-
toğrafta, dönemin IMF Başkanı eski İsveç Merkez Bankası Başkanı Ivar Rooth (ortada), dönemin ma-
liye bakanlarıyla görülüyor.
T
oplantõlarõn ana gündem mad-
desini küresel ekonominin
mevcut durumu ve ülkelerin
dünya çapõnda yaşanan bu krize ver-
dikleri politik yanõt oluşturacak. Ay-
rõca, IMF’nin kriz sonrasõndaki kredi
verme faaliyetlerinin ne kadar etkin ol-
duğu konusunda değerlendirmelerde
bulunulacak. Krizle birlikte, çalõşma
şeklinde reforma giden IMF’nin yeni
bir kota formülü üzerinde yürüttüğü ça-
lõşmalar ve gelişmekte olan ülkelerin
Fon’daki temsilini arttõrma adõmlarõ da
bir diğer gündem maddesini oluş-
turacak.
“Krize çözüm, To-
parlanmaya Destek”
başlõğõnõ taşõyan top-
lantõlarõn ana çerçeve-
si ise şöyle;
Krizin etkileri azal-
maya başlarken küresel
talep dengesinin yeniden
kurulmasõ gerekecek. Bu
da, gelişmiş ekonomilerin fi-
nans sistemlerinin iyileştirilmesi ve
gelişmekte olan Asya ekonomilerinde
talebin canlandõrõlmasõ gibi politika-
larõn uygulanmasõnõ gerektiriyor.
Finans sistemiyle ilgili gerçek-
leştirilecek reformlara hõz kazandõrõl-
masõ gerekiyor. Bu açõdan, sermaye
yeterliliğine ilişkin şartlarõn sõkõlaştõ-
rõlmasõ, risk karşõsõnda daha hassas ha-
le getirilmesi için yeni planlar belir-
lenecek. Makro denetimin daha etkin
yürütülebilmesi için yeni bir çerçeve
oluşturulacak.
Piyasalarõn tam olarak istikrara
kavuşabilmesi için finans sistemine yö-
nelik ek önlemlerin alõnmasõ zorunlu.
Bu önlemler arasõnda yeniden serma-
yelendirme çalõşmalarõnõn devam et-
mesi, sorunlu aktiflerin çözüme ka-
vuşturulmasõ bulunuyor. Bunun yanõ
sõra bankalarõn kamuya olan bağõmlõ-
lõğõnõn kademeli şekilde azaltõlmasõna
yönelik yeni teşviklerin verilmesi
planlanõyor.
Canlandõrma politikalarõna son
vermek için doğru zamanõn bu-
lunmasõ şart. Kamu müda-
halesine gereğinden önce
son verme veya bu mü-
dahalelerin fazla uza-
tõlmasõ birtakõm risk-
ler içeriyor. Bu bakõm-
dan, yeni tehditlerden
kaçõnmak için dengeli
bir politika izleyerek doğ-
ru planlamanõn yapõlmasõ
gerekiyor. IMF, uygulanan
mali canlandõrma paketlerinin
bedelinin, üretimdeki düşüşün yol aç-
tõğõ vergi geliri kaybõ ve finans sek-
törünün yeniden yapõlandõrõlmasõnõn
maliyetiyle birleşince son derece ağõr
olacağõnõ belirtiyor.
Farklõ sektör ve ülkelerdeki risk-
leri bertaraf etmek için bir risk haritasõ
belirlenecek. Düzenleme ve denetle-
me çalõşmalarõna hõz kazandõrmak
adõna etkin bir politika izlenmesi için
tavsiyelerde bulunulacak.
Dünya Bankasõ’na göre Türkiye işçi istihdam etme uygunluğu bakõmõnda 145. sõrada
Dünya Bankası raporunda, Türkiye
açısından en kötü sıralama işçi
istihdamı alanında ortaya çıktı.
Türkiye, koşulların işçi istihdam
etmeye uygunluğu bakımından 183
ülke içinde 145. oldu. Türkiye,
sıralamada bir yıl önce 143. basamakta
yer almıştı.
İŞ İLANLARI AZALDI BAŞVURULAR ARTTI
İSTANBUL (AA) - İnternetten yapõlan iş baş-
vurularõ bu yõl ocak - ağustos arasõnda geçen yõ-
lõn aynõ dönemine göre yüzde 25 artarken ilan sa-
yõsõ ise yüzde 35 azaldõ.
İnsan kaynaklarõ sitesi Kariyer.net Genel Mü-
dürü Yusuf Azoz, geçen yõlõn mayõs ayõnda 9 bin
seviyelerine ulaşan yeni ilan sayõsõnõn, eylülden
sonra çok sert bir düşüşle neredeyse yüzde 55 aza-
larak aralõk sonunda 4 bin adetlere kadar indiği-
ni söyledi. Azoz, geçen ay 407 bin 556 kişinin sağ-
lõk sektörüyle ilgili iş başvurusunda bulunduğu-
nu belirterek, bu sektörü 348 bin 726 başvuru ile
tekstil sektörünün takip ettiğini kaydetti. Ağustos
ayõnda 267 bin 725 kişinin yapõ, 220 bin 111 ki-
şinin finans-ekonomi, 218 bin 435 kişinin gõda, 176
bin 922 kişinin bilişim, 152 bin 220 kişinin oto-
motiv, 136 bin 189 kişinin telekom, 127 bin 770
kişinin üretim, 89 bin 770 kişin turizm sektörle-
rinde iş başvurusunda bulunduğunu aktaran Azoz,
bu yõl en az başvuru alan alanlarõn film, grafik ve
renk ayrõm işleri, kazõ yõkõm hafriyat, kamu ve am-
bulans servisleri olarak sõralandõğõnõ anlattõ.
Ekonomi Servisi - Dünya Bankasõ raporuna gö-
re, Türkiye, ‘Koşulların işçi istihdam etmeye uy-
gunluğu’ bakõmõndan 183 ülke içinde 145. durumda
bulunuyor.
AA’nõn haberine göre, Türkiye İşveren Sendi-
kalarõ Konfederasyonu (TİSK), Dün-
ya Bankasõ’nõn, ‘İş ve Yatırım Or-
tamı 2010’ raporundan yola çõkarak,
Türkiye’nin bu alanda dünyadaki ye-
rini değerlendiren bir çalõşma yap-
tõ. Çalõşmaya göre Türkiye, ‘iş yap-
ma kolaylığı’ açõsõndan bir önceki
yõl 63. sõrada yer alõrken, 10 sõra kaybederek 73. sõ-
raya geriledi. Bu sonuçta, diğer ülkelerde çeşitli alan-
larda çok sayõda reform yapõlõrken Türkiye’de sa-
dece bir alanda (kredi alma) reform yapõlmasõnõn
etkili olduğu ifade edildi. Çalõşmaya göre, iş ve ya-
tõrõm yapmaya en elverişli ülkeler ise Singapur, Ye-
ni Zelanda, Hong-Kong, ABD, İngiltere olarak sõ-
ralanõyor. Bu konudaki genel sõralama, ‘işyeri aç-
ma’, ‘inşaat ruhsatı alma’, ‘işçi istihdamı’,
‘mülkiyet devri’, ‘kredi
alma’, ‘yatırımcıları ko-
ruma’, ‘vergi ödeme’, ‘sı-
nır ötesi ticaret’, ‘sözleşme
uygulama’ ve ‘işyeri ka-
patma’ kategorilerinde elde
edilen notlarõn bileşkesi ile
ortaya çõkõyor. Türkiye’nin, Haziran 2009’da bir yõl
önceye göre yapõlan değerlendirmede bu 10 alan-
dan hiçbirinde nispi ilerleme gösteremediği kay-
dedildi.
Türkiye, işyeri açma, vergi
ödeme, işçi istihdamõ, inşaat
ruhsatõ, kredi alma yatõrõmcõlarõ
koruma alanlarõnda nispi
ilerleme sağlamadõ.
Sanayide işsiz
kalanlar tarõma
yöneliyor
Ekonomi Servisi - Türkiye Ziraat
Odalarõ Birliği (TZOB) Başkanõ Şem-
si Bayraktar, ekonomik kriz nede-
niyle sanayide istihdam edilen kesi-
min, tarõm sektörüne dönüş yaptõğõnõ
söyledi.
Bayraktar, Türkiye’de ve dünyadaki
ekonomik krizin ortaya koyduğu sõ-
kõntõlarõn başõnda işsizliğin geldiğini
belirterek işsiz sayõsõnõn yüzde 13’le-
re ulaştõğõnõ ve kalkõnma oranõnõn
yüzde 7’lere çõkmamasõ halinde, işsiz
sayõsõnõn artarak devam edeceğini
vurguladõ. Ülke ekonomisinin 20 yõl
daha bu sõkõntõlarõ yaşayacağõnõ kay-
deden Bayraktar, “Bize iş arayan, 3
dil bilen gençler ve çocuklarını işe
sokmak isteyen aileler geliyor” de-
di. Ülke kalkõnmasõ ve istihdamõn
lokomotifi olan kesimlerin, önünün
açõlmasõ gerektiğini ifade eden Bay-
raktar şunlarõ söyledi:
“TZOB’nin üye sayısı 4 milyon iken,
bugün üye sayımız 4 milyon 900 bin
olmuştur. Şimdi benden bu 900
bin kişiyi de istihdam etmem iste-
niyor. Elbette ki bunlara sahip çı-
kacağız. Tarım kesiminde çalışan
herkesin haklarını aramak ve ko-
rumak adına, demokratik ve hukuk
çerçevesinde kalmak kaydıyla her
türlü eylemi yaparız. Bu eylemle-
rimiz hükümetlere karşı değildir.”
Bakan Ergün’den
operatörlere mesaj uyarõsõ
ANKARA (AA) - Sanayi ve Ticaret Bakanõ Ni-
hat Ergün, GSM operatörleri aracõlõğõyla sunulan
eğlence, oyun ya da müzik mesajlarõ konusunda hem
tüketicileri hem de operatörleri uyardõ.
“GSM operatörleri üzerinden alınan mesaj-
lar eğlence içeren, bilgi içeren mesajlar var. Ay-
rıca 3G teknolojisiyle de internete daha hızlı eri-
şim imkânı sunuyor” diyen Ergün, tüketicilerin
önemli bir bölümünün bunlarõn maliyeti hakkõnda
bilgi sahibi olmadõğõnõ, çünkü bu hizmeti sunanlarõn
maliyeti ‘biraz sakladıklarını’ dile getirdi. Son dö-
nemlerde bu konuda fazlaca şikâyet aldõklarõnõ be-
lirten Ergün, Tüketicinin ve Rekabetin Korunma-
sõ Genel Müdürlüğü’nün bu çerçevede ciddi bir de-
netim mekanizmasõ işlettiğini söyledi. Ergün, tü-
keticilerin duyarlõ olmalarõ ve bu tür mesajlarõn ken-
dilerine maliyetinin ne olacağõnõ araştõrmalarõ, fir-
malarõn da bu hizmetleri tüketiciyi yanõltmayacak
şekilde sunmalarõ gerektiğini ifade etti.
Türkiye’de uygun çalışma ortamı yok
İstanbul’da başlayan IMF karşıtı eylemler, 29 sol örgüt ve sivil top-
lum kuruluşunun bir araya getirdiği IMF ve DB Karşıtı Birlik ve
Direnistanbul olmak üzere iki farklı koldan yürütülüyor.
IMF-
Dünya Bankasõ
toplantõlarõnda
piyasalarõn tam olarak
istikrara kavuşabilmesi
için finans sistemine
yönelik ek önlemlerin
alõnmasõ gündeme
gelecek.
İSTANBUL’DAKİ İLK TOPLANTI 1955’TE YAPILDI