Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ
6 HABERLER
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Düşünmek...
Hakkında sayısız kez yazılmış, yazılacak bir ko-
nu.
Doğrusunu söylemek gerekirse, başlığı atma-
dan önce, bilgisayar dosyalarımı gözden geçirdim.
Daha önce aynı başlıkla yazmış olabilirim kuş-
kusuyla...
Yazmamış olduğumu görünce de şaşırdım...
Düşünmek, insan olmamızın en temel olgusu.
Varoluşumuzun gerekçesini bu olguya dayan-
dıran ünlü deyişi tekrara gerek yok.
Aslında o deyiş üzerinden biraz ilerleyebilir, “dü-
şünce jimnastiği” yapabiliriz...
Hayvanlar, bitkiler, cansız nesneler düşünmü-
yor, ama varlar...
Öyleyse Descartes’ın çıkarsaması boşlukta mı
kalıyor?
Hayır!
İnsan düşünerek var, düşündüğü için var...
Bu, insanın türünün tüm öteki canlılardan ve
cansızlardan başlıca farkı...
Öyleyse bir adım daha atarak soralım:
Düşünmeyen, düşünme yeteneğine sahip ol-
mayan kişiye, vardır denebilir mi?
Yukarıdaki soruyu yanıtlamaya girişmeden ön-
ce, düşünme kavramının kendisini irdelemeye ça-
lışalım.
Nedir düşünmek?
Öğrenmek için çaba harcamaksızın, bildikleri-
mizi her an elekten ve gözden geçirmeksizin, on-
ları yeni bilgilerle geliştirmeksizin, bir konuyu kav-
rayabileceğimiz tüm yönleriyle ele almaksızın, kuş-
kulanmaksızın, yanılgı payı bırakmaksızın, o ko-
nu üzerinde sabitleşmiş fikirlerle ısrar etmek mi?
Yoksa, gerekli bilgileri edindikten sonra da bil-
gi edinmeye her an açık, özeleştiriye yetenekli,
üzerinde fikir yürüttüğümüz konuya eleştirici, ir-
deleyici bir akılla yaklaşmak mı?
Düşünmek bence bu ikincisidir...
Bir sonraki soru kendiliğinden geliyor:
Düşünen bir toplum muyuz?
Tek tek, düşünen insanlar mıyız?
Bu sorulara olumlu yanıt veremiyorum.
Sadece eğitimsiz kitleler bakımından değil,
aydınlarımız bakımından da…
Eğitimsiz kitleleri eleştirmek haksızlık olur.
Eğtimsizliğin, ya da yeterli ve doğru eğitim al-
mayışın yanı sıra, utanç verici, ahlaksız bir med-
ya yönlendirmesi, bu insanları şaşkına çevirmiş.
Türkiye toplumu bu anlamda, “her kafadan bir
ses çıkan” benzersiz bir toplumdur.
Tam bir düşünce anarşisi!
Aslında ise bir düşünce yoksulluğu ve düşün-
me yeteneksizliği...
Ya aydınlarımız?
Yaşadığımız günlerin, yılların olayları, aydınla-
rımız konusunda iyimser olmayı da ne yazık ki ola-
naksız kılıyor.
Aydınları düşünen bir toplum, şu anda içinde ol-
duğumuz çirkefe bu kadar kolay yuvarlanmaz, bir
ulusu o ulus yapan değerler bu kadar kolay ve ça-
buk ayaklar altına alınmaz; yalan, ahlaksızlık, hu-
kuksuzluk bu kadar kolay egemen olmaz; de-
mokratik düzen bu kadar kolay ve çabuk yozla-
şarak diktatörlüğe dönüşmeye yüz tutmazdı…
Demek ki neden sadece halkın eğitimsizliği de-
ğil
Aydın genetiğimizde bir sorun, bir sakatlık
var…
Bu yazıya, düşünen ender aydınlarımızdan
Orhan Bursalı’nın “Bilgi Toplumu Sınıfı –Dünya
ve İktidar Sorunu” adlı adlı kitabını tanıtmak
amacıyla başlamıştım...
Düşünmek üzerine düşündüklerim uzayıp git-
ti...
Doğrusu, değerli arkadaşımın “Türkiye Bilimler
Akademisi”nce bu yılın mayıs ayında yayımlanan
kitabını henüz bütünüyle okuyup bitirebilmiş de
değilim...
Fakat oylumca küçük (140 sayfa) bu kitap, ilk
sayfalarından başlayarak sayısız düşünme olanağı
sunuyor okura...
Özellikle de günümüz koşullarında Marksizm
üzerine düşünmek isteyenlere...
Öyleyse bu yazı Bursalı’nın kitabı için gerçek-
ten de bir ön tanıtma yazısı olsun...
Şimdi, kitabı okumayı sürdürürken, bir yandan
da, “kaos ve determinizm” konulu olanlar başta
gelmek üzere, dipnotlarda sözü edilen kaynaklar
üzerinden yeni okuma ve düşünme ufuklarına doğ-
ru yol alınacak demektir...
ataol b@cumhuriyet.com.tr
Faks: (0212) 343 72 64
ALEV COŞKUN
Siyasal yaşamõmõzda, yolsuz-
lukla ilgili birçok örnek vardõr.
Yüce Divan’a gitmiş bakanlar
vardõr. Örnek vermek gerekir-
se, tek parti döneminde Yavuz
harp gemisinin tamiri nedeniy-
le yolsuzluk iddialarõ üzerine
Milli Savunma Bakanõ H. Er-
yavuz’un Yüce Divan’a verilişi
gibi...
Ancak yolsuzluk iddialarõn-
da, yolsuzlukla suçlanan kişi-
nin ahlaklõ davranõşõ da önemli-
dir.
Bu konuda eski Gümrük Ba-
kanõ Suat Hayri Ürgüplü’nün
davranõşõ, erdemli bir örnektir.
Suat Hayri Ürgüplü, Osman-
lõ’nõn son döneminde Danõştay
Başkanlõğõ ve Mondros Ateş-
kes sürecinde 1918 Ekim ayõn-
da kurulan Ahmet İzzet Paşa
hükümetinde Şeyhülislamlõk
yapan Mustafa Hayri
Efendi’nin oğludur.
Suat Hayri Bey Galatasaray
Lisesi’ni (1922) ve İstanbul
Hukuk Fakültesi’ni bitirdi
(1926).
Lozan Konferansõ sonrasõ ku-
rulan Türk - Yunan Nüfus De-
ğişimi Kurulu’nda çalõştõ, daha
sonra İstanbul Ticaret Mahke-
mesi yargõçlõğõ yaptõ. Ürgüplü
tek parti döneminde 1933 yõlõn-
da CHP Kayseri milletvekili ol-
du, 1943 yõlõnda kurulan Şük-
rü Saracoğlu 2. hükümetinde
Gümrük ve Tekel Bakanlõğõ’na
getirildi. Üç yõl bakanlõk yaptõ.
Bu sõrada kahve dõşalõmõyla
ilgili bir yolsuzluk dedikodusu
gazetelerde yer aldõ.
Cumhurbaşkanõ İnönü, genç
Suat Hayri Ürgüplü’nün yetiş-
mesini ve başarõlõ olmasõnõ arzu
etmesine rağmen, mademki
böyle bir yolsuzluk dedikodusu
vardõr, kendisini aklamalõdõr
dedi.
13 Şubat 1946’da, bu dediko-
dulardan hemen birkaç gün
sonra Ürgüplü görevinden istifa
etti ve şunlarõ söyledi:
“Adımın da karıştığı kahve
yolsuzluğuyla ilgili bakanlı-
ğımda bir araştırma komis-
yonu kurulmuştur. Bu kuru-
lun selametle çalışabilmesi
için, benim, bu bakanlık kol-
tuğundan ayrılmam gerekir;
aksi halde, komisyonu etkile-
rim, sağlıklı bir karar oluş-
maz. O nedenle siyasi ahlak
gereği, bakanlıktan istifa edi-
yorum.” (Gazeteler, 14 Şubat
1946)
Ürgüplü, Yüce Divan’da yar-
gõlandõ ve bu yargõlanmadan
aklanarak çõktõ.
Ürgüplü, 1950’de DP liste-
sinden bağõmsõz milletvekili
olarak Meclis’e girdi. Avrupa
Konseyi Danõşma Meclisi’nde
Türk Heyeti başkanlõğõ yaptõ,
daha sonra da Bonn, Londra ve
Madrid büyükelçiliklerinde bu-
lundu.
1961 yõlõnda AP listesinden
bağõmsõz olarak Kayseri Sena-
törü seçildi. Senato Başkanlõğõ
yaptõ, 1965’te kurulan partiler-
üstü hükümette başbakan oldu.
Bu olaydan günümüz için çõ-
karõlacak dersler şunlardõr:
Yolsuzluk konusunda hak-
kõnda yazõ yazõlan bir bakana,
cumhurbaşkanõ aklanmasõ için
istifa etmesini öneriyor.
Bakan, koltuğuna yapõşõp
kalmõyor, hemen istifa edi-
yor, ahlaklõ bir davranõş ser-
giliyor.
Aklandõktan sonra da ka-
muda ve siyasal yaşamda
daha önemli yerlere gelebi-
liyor.
Acaba, 63 yõl önce yaşa-
nan bu ahlaklõ davranõştan
RTÜK Başkanõ Sayõn Za-
hid Akman ders alõr mõ?
Acaba sayõn Başbakan
ve Sayõn Cumhurbaşkanõ
Zahid Akman’a istifa et-
mesi için kesin bir tavõr
koyarlar mõ?
Siyasal yaşam, dürüst,
ahlaklõ, erdemli, sorum-
luluk sahibi kişilerin
elinde yükselir.
Sabih Kanadoğlu’nun ‘25 hâkim ve savcõ dinleniyor’ iddiasõnõ, Adalet Bakanõ rakam düzelterek doğruladõ
Bakan Ergin’den dinleme itirafı
AYŞE SAYIN
ANKARA - Adalet Baka-
nõ Sadullah Ergin, Yargõtay
Onursal Cumhuriyet Başsav-
cõsõ Sabih Kanadoğlu’nun
“Bir büyük şehirde 25 hâ-
kim ve savcının müfettişler
tarafından dinlendiği” id-
diasõnõ, “rakam düzeltme-
si” ile doğruladõ. Ergin, şim-
diye kadar “suç şüphelileri ile
hâkimlik ve savcılık mesle-
ğiyle bağdaşmayacak şekil-
de” görüşme yaptõklarõ ge-
rekçesiyle, 40 hâkim ve sav-
cõnõn dinlenip, haklarõnda in-
celeme ve soruşturma yapõl-
dõğõ, halen dinlenenlerin sa-
yõsõnõ ise açõklayamayacağõ
itirafõnda bulundu.
İzmir Barosu tarafõndan dü-
zenlenen “Yargı Bağımsızlı-
ğı” konulu panelde konuşan
Yargõtay Onursal Cumhuriyet
Başsavcõsõ Sabih Kanadoğ-
lu’nun “Bir büyük şehirde 25
hâkim ve savcı dinleniyorsa,
o ülkede yargı bağımsızlı-
ğından bahsetmek hayal-
dir” iddiasõ, en yetkili ağõzdan
doğrulandõ. CHP İzmir Mil-
letvekili Bülent Baratalı, Ka-
nadoğlu’nun bu açõklamasõnõ
soru önergesiyle Meclis gün-
demine taşõyarak, Başbakan
Tayyip Erdoğan’dan bu id-
dianõn doğru olup olmadõğõ
konusunda bilgi istedi. Bara-
talõ, son 5 yõlda dinlenen hâ-
kim ve savcõlarõn kimlikleri ile
sayõsõ hakkõnda bilgi ister-
ken, “dinleme ve teknik ta-
kip kararının Ergenekon
davasıyla ilgisi olup olma-
dığını” da sordu.
Ergin cevapladı
Soru önergesine Erdoğan
adõna 9 sayfalõk yanõt veren
Adalet Bakanõ Sadullah Ergin,
8 sayfada ilgili yasa ve ana-
yasa maddelerine yer verirken,
son sayfada dinlenen hâkim ve
savcõlarla ilgili çarpõcõ açõk-
lamalarda bulundu. Ergin’in
verdiği bilgiye göre son 5 yõl
içinde sonuçlanmõş, iki ayrõ
soruşturmada adalet müfet-
tişlerinin talebi ve sulh ceza
mahkemelerinin kararõyla 8
hâkim ve cumhuriyet savcõsõ,
“rüşvet almak ve ihaleye fe-
sat karıştırma” iddiasõ ne-
deniyle dinlendi. Ergin, Ba-
ratalõ’nõn “dinlemelerin Er-
genekon davasıyla ilgisi olup
olmadığı” sorusuna açõk ya-
nõt vermemesine karşõn, rüşvet
ve ihaleye fesat karõştõrma
suçlamasõ dõşõndaki dinleme-
lerle ilgili ilk kez rakam açõk-
ladõ. Dinlemeleri, Ceza Mu-
hakemeleri Yasasõ’nõn “İleti-
şimin tespiti, dinlenmesi ve
kayda alınması” başlõklõ 135.
maddesine dayandõran Ergin,
şu bilgileri verdi: “Adalet
müfettişlerince talep olu-
nanlar haricinde, cumhuri-
yet başsavcılıklarınca 5271
sayılı Kanunun 135. mad-
desinde sayılan suçlar ne-
deniyle yürütülen soruştur-
malarda, hâkim ve cumhu-
riyet savcısı dışındaki çeşit-
li suç faillerinin iletişimi
dinlenirken bu suç şüpheli-
leri ile hâkimlik ve savcılık
mesleğiyle bağdaşmayacak
şekilde görüşme ve konuş-
maları tespit edilip, kayda
alınmış ve cumhuriyet baş-
savcılıklarınca bakanlığı-
mıza bildirilmiş toplam 40
hâkim ve cumhuriyet savcı-
sı hakkında, görevlendirilen
adalet müfettişlerince ince-
leme ve soruşturmaların ic-
ra edildiği; sonuçlandırılan
bu soruşturmalar neticesin-
de düzenlenen müfettiş ra-
porlarında, meslekten çı-
karmaya varan disiplin ce-
zalarının uygulanması ile
kovuşturma icap eden hal-
lerin görüş olarak bakanlı-
ğımız Teftiş Kurulu Baş-
kanlığı’na bildirildiği (...)
bakanlığımız kayıtlarının
incelenmesinden anlaşıl-
mıştır.”
Dinlemeler sürüyor
Sadullah Ergin, halen bir kõ-
sõm adalet müfettişleri eliyle
yürütülen soruşturmalarda
“kaç hâkim ve cumhuriyet
savcısının iletişimlerinin de-
netlendiği, soruşturmaların
sebebinin ne olduğu ve ile-
tişimi denetlenenlerin kim-
likleri” konusunda bilgi ver-
mesinin mümkün olmadõğõnõ
belirterek, dinlemelerin de-
vam ettiği mesajõnõ da verdi.
HEDEFTEKİ YARGIÇ
Tolon’u
tahliye
etmemişti
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Albay Dursun
Çiçek’in tahliyesinin ardõndan
hedef haline getirilmek
istenen yargõç Faik Saban
daha önce emekli Orgeneral
Hurşit Tolon’un tahliye
istemini reddetmişti.
“İrticayla Mücadele
Eylem Planı”nõ hazõrladõğõ
öne sürülen ve salõ günü
Ergenekon savcõlarõnca sevk
edildiği mahkemece
tutuklanan Albay Çiçek’in
kõsa sürede tahliyesi yandaş
basõnõ kõzdõrmõştõ. Özellikle
dinci basõn, üç kişiden oluşan
heyetin tahliye kararõna
karşõn, yedek üye Faik
Saban’õ hedef alan yayõnlara
başladõ.
Dursun Çiçek’in avukatlarõ
tutuklama kararõnõ veren
İstanbul 14. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne itirazda
bulunmuşlardõ. Mahkemenin
üye hâkimlerinden Hakan
Günay yõllõk izine ayrõldõğõ
için, Ergenekon ana davasõna
bakan 13. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nin
hâkimlerinden Faik Saban
heyetin tamamlanmasõ için
geçici olarak İstanbul 14.
Ceza Mahkemesi’ne atandõ.
Mahkemenin üç kişiden
oluşan heyeti, Çiçek’in
tahliyesine karar verdi.
Yandaş basõn tarafõndan
Dursun Çiçek’in tahliyesi için
özel olarak görevlendirildiği
iddia edilen Faik Saban,
emekli Orgeneral Hurşit
Tolon’un tutukluluğuna 13
Kasõm 2008’de yapõlan itirazõ
reddeden İstanbul 9. Ağõr
Ceza Mahkemesi ile Kelebek
operasyonu kapsamõnda,
Sedat Peker’i savcõnõn
silahsõz çete mütalaasõna
rağmen silahlõ çeteden
cezalandõran mahkeme
heyetinin üyeleri arasõnda yer
almõştõ. Bu kararlar, yandaş
basõnõn iddialarõnõn aksine
Saban’õn “kişiye göre değil”
“hukuka göre” karar
verdiğini ortaya koyuyor.
Çiçek’in tahliyesi için özel
olarak görevlendirildiği iddia
edilen Saban, Tolon’un
tutukluluğuna yapõlan itirazõ
reddeden heyette yer almõştõ.
Dosya sayısında rekor kırıldı
TBMM’ye sunulan ve sayõsõ 409’a ulaşan dokunulmazlõk fezlekesi son 4
yasama yõlõnõn en yüksek rakamõna ulaşõrken 244 dosya DTP’lilere ait
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM’ye sunulan dokunulmazlõk dos-
yalarõnõn sayõsõ 409’a ulaştõ. Bu sayõ, son
4 dönemin en yüksek rakamõ oldu.
Yasama dokunulmazlõğõnõn kaldõrõl-
masõ talebiyle Meclis’e gelen Başba-
kanlõk tezkerelerinde ciddi artõş görülü-
yor. 1996 yõlõnda yasama faaliyetine
başlayan 20. Dönemde Meclis’e 252
dosya gelirken bunlarõn 21’i hakkõnda do-
kunulmazlõğõn kaldõrõlmasõ kararõ veril-
di. 1999 yõlõnda başlayan 21. Dönemde
Meclis’e 247 Başbakanlõk tezkeresi su-
nuldu. Bunlardan 19’u hakkõnda doku-
nulmazlõğõn kaldõrõlmasõna karar verildi.
2002 yõlõnda başlayan 22. Dönem par-
lamentosuna, 298 dosya geldi. Bunlardan
3’ü iade edilirken, tümü hakkõnda erte-
leme kararõ verildi. 23. Dönemde Mec-
lis’e gelen 409 dosyadan, 75’i hakkõnda
dokunulmazlõklarõn kaldõrõlmasõnõn dö-
nem sonuna ertelenmesi benimsenirken
76 dosya için oluşturulan 3 hazõrlõk ko-
misyonu çalõşmalarõnõ tamamlayamadõ.
Milletvekillerini dinleyen hazõrlõk ko-
misyonlarõ, aradan geçen uzun süreye
rağmen yeniden toplanõp dosyalarla ilgili
karar veremedi. Geri kalan 258 dosya
hakkõnda herhangi bir işlem yapõlmadõ.
Dokunulmazlõğõn kaldõrõlmasõna ilişkin
dosyalarõn 244’ü, 21 DTP milletvekili-
ne ait.
AKP’liler hakkında 104 dosya
AKP’li milletvekilleri hakkõnda 104,
CHP milletvekilleri hakkõnda 48, MHP
milletvekilleri hakkõnda ise 12 dosya bu-
lunuyor. Bağõmsõz Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in dokunulmazlõğõnõn kal-
dõrõlmasõna ilişkin bir dosyasõ var. DTP
Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün 14,
CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õn 3,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn 2,
Sanayi ve Ticaret Bakanõ Nihat Er-
gün’ün 2, Adalet Bakanõ Sadullah Er-
gin, Çevre ve Orman Bakanõ Veysel
Eroğlu ile Tarõm ve Köyişleri Bakanõ
Mehdi Eker’in ise birer dosya ile do-
kunulmazlõğõnõn kaldõrõlmasõ isteniyor.
Dokunulmazlõğõnõn kaldõrõlmasõna ilişkin
en fazla tezkere, 34 dosya ile DTP Mar-
din Milletvekili Emine Ayna’ya ait.
Yargõlandõklarõ davalar nedeniyle sav-
cõlõğa ifade vermeye gitmeyen DTP Ge-
nel Başkanõ Ahmet Türk, Grup Başkan-
vekili Selahattin Demirtaş ve millet-
vekilleri Emine Ayna, Sebahat Tuncel
ve Aysel Tuğluk’un durumu ile CHP
Konya Milletvekili Atilla Kart’õn Av-
rupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne
(AİHM) yaptõğõ başvurunun kabul edil-
mesi nedeniyle, dokunulmazlõk konusu
yeni yasama yõlõnda da Meclis’in gün-
deminde yer almaya devam edecek.
Kart, yaptõğõ açõklamada, “Adil yar-
gılanma hakkının engellendiği ve hak
ihlali yapıldığı” iddiasõyla yaptõğõ baş-
vuruyu kabul eden AİHM’nin, yapõlan iti-
razla ilgili kararõnõ eylül ayõnda verme-
sini beklediğini söyledi. “Öncelike fez-
leke sayısının bu kadar artmış olma-
sı, düşündürücü ve önemli” diyen
Kart, bazõ DTP milletvekillerinin yargõ-
lamasõna devam edildiğini hatõrlatarak,
bu milletvekillerinin dokunulmazlõktan
yararlanmadõğõnõ kaydetti. Kart, yaşanan
duruma mutlaka bir çözüm bulunmasõ ge-
rektiğini söyledi.
RTÜK Başkanõ Zahid Akman 1946’da Bakan Ürgüplü’nün siyasi ahlaka dayalõ istifasõndan ders almalõ
Bir zamanlar istifa erdemdi
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Ada-
na Kadõn Platformu’na üye kadõnlar, ka-
dõnlara yönelik namus cinayetlerini bir kez
daha protesto etti.
Kefen giyip tabut taşõyan kadõnlar, şid-
detin sona ermesini istedi. Son olarak 23
Haziran’da Mersin’de Gülbinşah Yerci
isimli kadõnõn eşi tarafõndan bõçaklanarak
öldürüldüğünü anõmsatan kadõn-
lar, 5 Ocak Meydanõ’ndan İnönü
Parkõ’na dek yürüyüş düzenledi.
Kadõnlar, “Öldürmeyeceğiz, ölmeyece-
ğiz, kimsenin namusu olmayacağız”,
“Kadın katliamına son”, “Kadına yö-
nelik şiddete hayır”, sloganlarõ attõ. Ey-
lemci kadõnlar adõna açõklama yapan Ya-
semin Tuğcu, kadõna yönelik katliamla-
rõn son bulmasõnõ istedi.
(YUSUF BAŞTUĞ)
Kadınlardan kefenli protesto
CHP hesaplarõnda
usulsüzlük iddiasõ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Anayasa Mahkeme-
si’nin, CHP’nin hesaplarõnda usulsüzlük oldu-
ğu iddiasõyla yaptõğõ suç duyurusu üzerine baş-
lattõğõ soruşturmada, partinin eski Saymanõ
Mahmut Yıldız, eski muhasebe müdürü Er-
tuğrul Kaya ve muhasebe görevlisi Ersin Şe-
nol hakkõnda dava açtõ. İddianamede, sanõklarõn,
“hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma”,
“özel evrakta sahtecilik”, “parti defter ve ka-
yıtlarının tutulmaması” suçlarõndan cezalan-
dõrõlmalarõ istendi.
İddianamede, Anayasa Mahkemesi’nin,
CHP’nin 2004, 2005 ve 2006 yõllarõna ait kesin
hesap incelemelerine yer verilirken 2004, 2005
ve 2006 yõllarõna ilişkin, “2820 sayılı yasanın
60. maddesine göre usulüne uygun kayıtların
tutulmaması, yevmiye defterinin zamanında
tasdik ettirilmemesi, defter-i kebire sayfa
numarası verilmemesi ve hiç tasdik ettiril-
memesi nedeniyle” Siyasi Partiler Yasasõ’nõn
113. maddesine aykõrõlõk eyleminden, ilgili dö-
nemlerde CHP Genel Saymanõ olarak görev ya-
pan Mahmut Yõldõz ile eski Muhasebe Müdürü
Ertuğrul Kaya’nõn sorumlu olduğu ileri sürüldü.