25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Düşünmek... Hakkında sayısız kez yazılmış, yazılacak bir ko- nu. Doğrusunu söylemek gerekirse, başlığı atma- dan önce, bilgisayar dosyalarımı gözden geçirdim. Daha önce aynı başlıkla yazmış olabilirim kuş- kusuyla... Yazmamış olduğumu görünce de şaşırdım... Düşünmek, insan olmamızın en temel olgusu. Varoluşumuzun gerekçesini bu olguya dayan- dıran ünlü deyişi tekrara gerek yok. Aslında o deyiş üzerinden biraz ilerleyebilir, “dü- şünce jimnastiği” yapabiliriz... Hayvanlar, bitkiler, cansız nesneler düşünmü- yor, ama varlar... Öyleyse Descartes’ın çıkarsaması boşlukta mı kalıyor? Hayır! İnsan düşünerek var, düşündüğü için var... Bu, insanın türünün tüm öteki canlılardan ve cansızlardan başlıca farkı... Öyleyse bir adım daha atarak soralım: Düşünmeyen, düşünme yeteneğine sahip ol- mayan kişiye, vardır denebilir mi? Yukarıdaki soruyu yanıtlamaya girişmeden ön- ce, düşünme kavramının kendisini irdelemeye ça- lışalım. Nedir düşünmek? Öğrenmek için çaba harcamaksızın, bildikleri- mizi her an elekten ve gözden geçirmeksizin, on- ları yeni bilgilerle geliştirmeksizin, bir konuyu kav- rayabileceğimiz tüm yönleriyle ele almaksızın, kuş- kulanmaksızın, yanılgı payı bırakmaksızın, o ko- nu üzerinde sabitleşmiş fikirlerle ısrar etmek mi? Yoksa, gerekli bilgileri edindikten sonra da bil- gi edinmeye her an açık, özeleştiriye yetenekli, üzerinde fikir yürüttüğümüz konuya eleştirici, ir- deleyici bir akılla yaklaşmak mı? Düşünmek bence bu ikincisidir... Bir sonraki soru kendiliğinden geliyor: Düşünen bir toplum muyuz? Tek tek, düşünen insanlar mıyız? Bu sorulara olumlu yanıt veremiyorum. Sadece eğitimsiz kitleler bakımından değil, aydınlarımız bakımından da… Eğitimsiz kitleleri eleştirmek haksızlık olur. Eğtimsizliğin, ya da yeterli ve doğru eğitim al- mayışın yanı sıra, utanç verici, ahlaksız bir med- ya yönlendirmesi, bu insanları şaşkına çevirmiş. Türkiye toplumu bu anlamda, “her kafadan bir ses çıkan” benzersiz bir toplumdur. Tam bir düşünce anarşisi! Aslında ise bir düşünce yoksulluğu ve düşün- me yeteneksizliği... Ya aydınlarımız? Yaşadığımız günlerin, yılların olayları, aydınla- rımız konusunda iyimser olmayı da ne yazık ki ola- naksız kılıyor. Aydınları düşünen bir toplum, şu anda içinde ol- duğumuz çirkefe bu kadar kolay yuvarlanmaz, bir ulusu o ulus yapan değerler bu kadar kolay ve ça- buk ayaklar altına alınmaz; yalan, ahlaksızlık, hu- kuksuzluk bu kadar kolay egemen olmaz; de- mokratik düzen bu kadar kolay ve çabuk yozla- şarak diktatörlüğe dönüşmeye yüz tutmazdı… Demek ki neden sadece halkın eğitimsizliği de- ğil Aydın genetiğimizde bir sorun, bir sakatlık var… Bu yazıya, düşünen ender aydınlarımızdan Orhan Bursalı’nın “Bilgi Toplumu Sınıfı –Dünya ve İktidar Sorunu” adlı adlı kitabını tanıtmak amacıyla başlamıştım... Düşünmek üzerine düşündüklerim uzayıp git- ti... Doğrusu, değerli arkadaşımın “Türkiye Bilimler Akademisi”nce bu yılın mayıs ayında yayımlanan kitabını henüz bütünüyle okuyup bitirebilmiş de değilim... Fakat oylumca küçük (140 sayfa) bu kitap, ilk sayfalarından başlayarak sayısız düşünme olanağı sunuyor okura... Özellikle de günümüz koşullarında Marksizm üzerine düşünmek isteyenlere... Öyleyse bu yazı Bursalı’nın kitabı için gerçek- ten de bir ön tanıtma yazısı olsun... Şimdi, kitabı okumayı sürdürürken, bir yandan da, “kaos ve determinizm” konulu olanlar başta gelmek üzere, dipnotlarda sözü edilen kaynaklar üzerinden yeni okuma ve düşünme ufuklarına doğ- ru yol alınacak demektir... ataol [email protected] Faks: (0212) 343 72 64 ALEV COŞKUN Siyasal yaşamõmõzda, yolsuz- lukla ilgili birçok örnek vardõr. Yüce Divan’a gitmiş bakanlar vardõr. Örnek vermek gerekir- se, tek parti döneminde Yavuz harp gemisinin tamiri nedeniy- le yolsuzluk iddialarõ üzerine Milli Savunma Bakanõ H. Er- yavuz’un Yüce Divan’a verilişi gibi... Ancak yolsuzluk iddialarõn- da, yolsuzlukla suçlanan kişi- nin ahlaklõ davranõşõ da önemli- dir. Bu konuda eski Gümrük Ba- kanõ Suat Hayri Ürgüplü’nün davranõşõ, erdemli bir örnektir. Suat Hayri Ürgüplü, Osman- lõ’nõn son döneminde Danõştay Başkanlõğõ ve Mondros Ateş- kes sürecinde 1918 Ekim ayõn- da kurulan Ahmet İzzet Paşa hükümetinde Şeyhülislamlõk yapan Mustafa Hayri Efendi’nin oğludur. Suat Hayri Bey Galatasaray Lisesi’ni (1922) ve İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi (1926). Lozan Konferansõ sonrasõ ku- rulan Türk - Yunan Nüfus De- ğişimi Kurulu’nda çalõştõ, daha sonra İstanbul Ticaret Mahke- mesi yargõçlõğõ yaptõ. Ürgüplü tek parti döneminde 1933 yõlõn- da CHP Kayseri milletvekili ol- du, 1943 yõlõnda kurulan Şük- rü Saracoğlu 2. hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanlõğõ’na getirildi. Üç yõl bakanlõk yaptõ. Bu sõrada kahve dõşalõmõyla ilgili bir yolsuzluk dedikodusu gazetelerde yer aldõ. Cumhurbaşkanõ İnönü, genç Suat Hayri Ürgüplü’nün yetiş- mesini ve başarõlõ olmasõnõ arzu etmesine rağmen, mademki böyle bir yolsuzluk dedikodusu vardõr, kendisini aklamalõdõr dedi. 13 Şubat 1946’da, bu dediko- dulardan hemen birkaç gün sonra Ürgüplü görevinden istifa etti ve şunlarõ söyledi: “Adımın da karıştığı kahve yolsuzluğuyla ilgili bakanlı- ğımda bir araştırma komis- yonu kurulmuştur. Bu kuru- lun selametle çalışabilmesi için, benim, bu bakanlık kol- tuğundan ayrılmam gerekir; aksi halde, komisyonu etkile- rim, sağlıklı bir karar oluş- maz. O nedenle siyasi ahlak gereği, bakanlıktan istifa edi- yorum.” (Gazeteler, 14 Şubat 1946) Ürgüplü, Yüce Divan’da yar- gõlandõ ve bu yargõlanmadan aklanarak çõktõ. Ürgüplü, 1950’de DP liste- sinden bağõmsõz milletvekili olarak Meclis’e girdi. Avrupa Konseyi Danõşma Meclisi’nde Türk Heyeti başkanlõğõ yaptõ, daha sonra da Bonn, Londra ve Madrid büyükelçiliklerinde bu- lundu. 1961 yõlõnda AP listesinden bağõmsõz olarak Kayseri Sena- törü seçildi. Senato Başkanlõğõ yaptõ, 1965’te kurulan partiler- üstü hükümette başbakan oldu. Bu olaydan günümüz için çõ- karõlacak dersler şunlardõr: Yolsuzluk konusunda hak- kõnda yazõ yazõlan bir bakana, cumhurbaşkanõ aklanmasõ için istifa etmesini öneriyor. Bakan, koltuğuna yapõşõp kalmõyor, hemen istifa edi- yor, ahlaklõ bir davranõş ser- giliyor. Aklandõktan sonra da ka- muda ve siyasal yaşamda daha önemli yerlere gelebi- liyor. Acaba, 63 yõl önce yaşa- nan bu ahlaklõ davranõştan RTÜK Başkanõ Sayõn Za- hid Akman ders alõr mõ? Acaba sayõn Başbakan ve Sayõn Cumhurbaşkanõ Zahid Akman’a istifa et- mesi için kesin bir tavõr koyarlar mõ? Siyasal yaşam, dürüst, ahlaklõ, erdemli, sorum- luluk sahibi kişilerin elinde yükselir. Sabih Kanadoğlu’nun ‘25 hâkim ve savcõ dinleniyor’ iddiasõnõ, Adalet Bakanõ rakam düzelterek doğruladõ Bakan Ergin’den dinleme itirafı AYŞE SAYIN ANKARA - Adalet Baka- nõ Sadullah Ergin, Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsav- cõsõ Sabih Kanadoğlu’nun “Bir büyük şehirde 25 hâ- kim ve savcının müfettişler tarafından dinlendiği” id- diasõnõ, “rakam düzeltme- si” ile doğruladõ. Ergin, şim- diye kadar “suç şüphelileri ile hâkimlik ve savcılık mesle- ğiyle bağdaşmayacak şekil- de” görüşme yaptõklarõ ge- rekçesiyle, 40 hâkim ve sav- cõnõn dinlenip, haklarõnda in- celeme ve soruşturma yapõl- dõğõ, halen dinlenenlerin sa- yõsõnõ ise açõklayamayacağõ itirafõnda bulundu. İzmir Barosu tarafõndan dü- zenlenen “Yargı Bağımsızlı- ğı” konulu panelde konuşan Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Kanadoğ- lu’nun “Bir büyük şehirde 25 hâkim ve savcı dinleniyorsa, o ülkede yargı bağımsızlı- ğından bahsetmek hayal- dir” iddiasõ, en yetkili ağõzdan doğrulandõ. CHP İzmir Mil- letvekili Bülent Baratalı, Ka- nadoğlu’nun bu açõklamasõnõ soru önergesiyle Meclis gün- demine taşõyarak, Başbakan Tayyip Erdoğan’dan bu id- dianõn doğru olup olmadõğõ konusunda bilgi istedi. Bara- talõ, son 5 yõlda dinlenen hâ- kim ve savcõlarõn kimlikleri ile sayõsõ hakkõnda bilgi ister- ken, “dinleme ve teknik ta- kip kararının Ergenekon davasıyla ilgisi olup olma- dığını” da sordu. Ergin cevapladı Soru önergesine Erdoğan adõna 9 sayfalõk yanõt veren Adalet Bakanõ Sadullah Ergin, 8 sayfada ilgili yasa ve ana- yasa maddelerine yer verirken, son sayfada dinlenen hâkim ve savcõlarla ilgili çarpõcõ açõk- lamalarda bulundu. Ergin’in verdiği bilgiye göre son 5 yõl içinde sonuçlanmõş, iki ayrõ soruşturmada adalet müfet- tişlerinin talebi ve sulh ceza mahkemelerinin kararõyla 8 hâkim ve cumhuriyet savcõsõ, “rüşvet almak ve ihaleye fe- sat karıştırma” iddiasõ ne- deniyle dinlendi. Ergin, Ba- ratalõ’nõn “dinlemelerin Er- genekon davasıyla ilgisi olup olmadığı” sorusuna açõk ya- nõt vermemesine karşõn, rüşvet ve ihaleye fesat karõştõrma suçlamasõ dõşõndaki dinleme- lerle ilgili ilk kez rakam açõk- ladõ. Dinlemeleri, Ceza Mu- hakemeleri Yasasõ’nõn “İleti- şimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması” başlõklõ 135. maddesine dayandõran Ergin, şu bilgileri verdi: “Adalet müfettişlerince talep olu- nanlar haricinde, cumhuri- yet başsavcılıklarınca 5271 sayılı Kanunun 135. mad- desinde sayılan suçlar ne- deniyle yürütülen soruştur- malarda, hâkim ve cumhu- riyet savcısı dışındaki çeşit- li suç faillerinin iletişimi dinlenirken bu suç şüpheli- leri ile hâkimlik ve savcılık mesleğiyle bağdaşmayacak şekilde görüşme ve konuş- maları tespit edilip, kayda alınmış ve cumhuriyet baş- savcılıklarınca bakanlığı- mıza bildirilmiş toplam 40 hâkim ve cumhuriyet savcı- sı hakkında, görevlendirilen adalet müfettişlerince ince- leme ve soruşturmaların ic- ra edildiği; sonuçlandırılan bu soruşturmalar neticesin- de düzenlenen müfettiş ra- porlarında, meslekten çı- karmaya varan disiplin ce- zalarının uygulanması ile kovuşturma icap eden hal- lerin görüş olarak bakanlı- ğımız Teftiş Kurulu Baş- kanlığı’na bildirildiği (...) bakanlığımız kayıtlarının incelenmesinden anlaşıl- mıştır.” Dinlemeler sürüyor Sadullah Ergin, halen bir kõ- sõm adalet müfettişleri eliyle yürütülen soruşturmalarda “kaç hâkim ve cumhuriyet savcısının iletişimlerinin de- netlendiği, soruşturmaların sebebinin ne olduğu ve ile- tişimi denetlenenlerin kim- likleri” konusunda bilgi ver- mesinin mümkün olmadõğõnõ belirterek, dinlemelerin de- vam ettiği mesajõnõ da verdi. HEDEFTEKİ YARGIÇ Tolon’u tahliye etmemişti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Albay Dursun Çiçek’in tahliyesinin ardõndan hedef haline getirilmek istenen yargõç Faik Saban daha önce emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un tahliye istemini reddetmişti. “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nõ hazõrladõğõ öne sürülen ve salõ günü Ergenekon savcõlarõnca sevk edildiği mahkemece tutuklanan Albay Çiçek’in kõsa sürede tahliyesi yandaş basõnõ kõzdõrmõştõ. Özellikle dinci basõn, üç kişiden oluşan heyetin tahliye kararõna karşõn, yedek üye Faik Saban’õ hedef alan yayõnlara başladõ. Dursun Çiçek’in avukatlarõ tutuklama kararõnõ veren İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunmuşlardõ. Mahkemenin üye hâkimlerinden Hakan Günay yõllõk izine ayrõldõğõ için, Ergenekon ana davasõna bakan 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin hâkimlerinden Faik Saban heyetin tamamlanmasõ için geçici olarak İstanbul 14. Ceza Mahkemesi’ne atandõ. Mahkemenin üç kişiden oluşan heyeti, Çiçek’in tahliyesine karar verdi. Yandaş basõn tarafõndan Dursun Çiçek’in tahliyesi için özel olarak görevlendirildiği iddia edilen Faik Saban, emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un tutukluluğuna 13 Kasõm 2008’de yapõlan itirazõ reddeden İstanbul 9. Ağõr Ceza Mahkemesi ile Kelebek operasyonu kapsamõnda, Sedat Peker’i savcõnõn silahsõz çete mütalaasõna rağmen silahlõ çeteden cezalandõran mahkeme heyetinin üyeleri arasõnda yer almõştõ. Bu kararlar, yandaş basõnõn iddialarõnõn aksine Saban’õn “kişiye göre değil” “hukuka göre” karar verdiğini ortaya koyuyor. Çiçek’in tahliyesi için özel olarak görevlendirildiği iddia edilen Saban, Tolon’un tutukluluğuna yapõlan itirazõ reddeden heyette yer almõştõ. Dosya sayısında rekor kırıldı TBMM’ye sunulan ve sayõsõ 409’a ulaşan dokunulmazlõk fezlekesi son 4 yasama yõlõnõn en yüksek rakamõna ulaşõrken 244 dosya DTP’lilere ait ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM’ye sunulan dokunulmazlõk dos- yalarõnõn sayõsõ 409’a ulaştõ. Bu sayõ, son 4 dönemin en yüksek rakamõ oldu. Yasama dokunulmazlõğõnõn kaldõrõl- masõ talebiyle Meclis’e gelen Başba- kanlõk tezkerelerinde ciddi artõş görülü- yor. 1996 yõlõnda yasama faaliyetine başlayan 20. Dönemde Meclis’e 252 dosya gelirken bunlarõn 21’i hakkõnda do- kunulmazlõğõn kaldõrõlmasõ kararõ veril- di. 1999 yõlõnda başlayan 21. Dönemde Meclis’e 247 Başbakanlõk tezkeresi su- nuldu. Bunlardan 19’u hakkõnda doku- nulmazlõğõn kaldõrõlmasõna karar verildi. 2002 yõlõnda başlayan 22. Dönem par- lamentosuna, 298 dosya geldi. Bunlardan 3’ü iade edilirken, tümü hakkõnda erte- leme kararõ verildi. 23. Dönemde Mec- lis’e gelen 409 dosyadan, 75’i hakkõnda dokunulmazlõklarõn kaldõrõlmasõnõn dö- nem sonuna ertelenmesi benimsenirken 76 dosya için oluşturulan 3 hazõrlõk ko- misyonu çalõşmalarõnõ tamamlayamadõ. Milletvekillerini dinleyen hazõrlõk ko- misyonlarõ, aradan geçen uzun süreye rağmen yeniden toplanõp dosyalarla ilgili karar veremedi. Geri kalan 258 dosya hakkõnda herhangi bir işlem yapõlmadõ. Dokunulmazlõğõn kaldõrõlmasõna ilişkin dosyalarõn 244’ü, 21 DTP milletvekili- ne ait. AKP’liler hakkında 104 dosya AKP’li milletvekilleri hakkõnda 104, CHP milletvekilleri hakkõnda 48, MHP milletvekilleri hakkõnda ise 12 dosya bu- lunuyor. Bağõmsõz Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in dokunulmazlõğõnõn kal- dõrõlmasõna ilişkin bir dosyasõ var. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün 14, CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õn 3, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn 2, Sanayi ve Ticaret Bakanõ Nihat Er- gün’ün 2, Adalet Bakanõ Sadullah Er- gin, Çevre ve Orman Bakanõ Veysel Eroğlu ile Tarõm ve Köyişleri Bakanõ Mehdi Eker’in ise birer dosya ile do- kunulmazlõğõnõn kaldõrõlmasõ isteniyor. Dokunulmazlõğõnõn kaldõrõlmasõna ilişkin en fazla tezkere, 34 dosya ile DTP Mar- din Milletvekili Emine Ayna’ya ait. Yargõlandõklarõ davalar nedeniyle sav- cõlõğa ifade vermeye gitmeyen DTP Ge- nel Başkanõ Ahmet Türk, Grup Başkan- vekili Selahattin Demirtaş ve millet- vekilleri Emine Ayna, Sebahat Tuncel ve Aysel Tuğluk’un durumu ile CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’õn Av- rupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne (AİHM) yaptõğõ başvurunun kabul edil- mesi nedeniyle, dokunulmazlõk konusu yeni yasama yõlõnda da Meclis’in gün- deminde yer almaya devam edecek. Kart, yaptõğõ açõklamada, “Adil yar- gılanma hakkının engellendiği ve hak ihlali yapıldığı” iddiasõyla yaptõğõ baş- vuruyu kabul eden AİHM’nin, yapõlan iti- razla ilgili kararõnõ eylül ayõnda verme- sini beklediğini söyledi. “Öncelike fez- leke sayısının bu kadar artmış olma- sı, düşündürücü ve önemli” diyen Kart, bazõ DTP milletvekillerinin yargõ- lamasõna devam edildiğini hatõrlatarak, bu milletvekillerinin dokunulmazlõktan yararlanmadõğõnõ kaydetti. Kart, yaşanan duruma mutlaka bir çözüm bulunmasõ ge- rektiğini söyledi. RTÜK Başkanõ Zahid Akman 1946’da Bakan Ürgüplü’nün siyasi ahlaka dayalõ istifasõndan ders almalõ Bir zamanlar istifa erdemdi ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Ada- na Kadõn Platformu’na üye kadõnlar, ka- dõnlara yönelik namus cinayetlerini bir kez daha protesto etti. Kefen giyip tabut taşõyan kadõnlar, şid- detin sona ermesini istedi. Son olarak 23 Haziran’da Mersin’de Gülbinşah Yerci isimli kadõnõn eşi tarafõndan bõçaklanarak öldürüldüğünü anõmsatan kadõn- lar, 5 Ocak Meydanõ’ndan İnönü Parkõ’na dek yürüyüş düzenledi. Kadõnlar, “Öldürmeyeceğiz, ölmeyece- ğiz, kimsenin namusu olmayacağız”, “Kadın katliamına son”, “Kadına yö- nelik şiddete hayır”, sloganlarõ attõ. Ey- lemci kadõnlar adõna açõklama yapan Ya- semin Tuğcu, kadõna yönelik katliamla- rõn son bulmasõnõ istedi. (YUSUF BAŞTUĞ) Kadınlardan kefenli protesto CHP hesaplarõnda usulsüzlük iddiasõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Anayasa Mahkeme- si’nin, CHP’nin hesaplarõnda usulsüzlük oldu- ğu iddiasõyla yaptõğõ suç duyurusu üzerine baş- lattõğõ soruşturmada, partinin eski Saymanõ Mahmut Yıldız, eski muhasebe müdürü Er- tuğrul Kaya ve muhasebe görevlisi Ersin Şe- nol hakkõnda dava açtõ. İddianamede, sanõklarõn, “hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma”, “özel evrakta sahtecilik”, “parti defter ve ka- yıtlarının tutulmaması” suçlarõndan cezalan- dõrõlmalarõ istendi. İddianamede, Anayasa Mahkemesi’nin, CHP’nin 2004, 2005 ve 2006 yõllarõna ait kesin hesap incelemelerine yer verilirken 2004, 2005 ve 2006 yõllarõna ilişkin, “2820 sayılı yasanın 60. maddesine göre usulüne uygun kayıtların tutulmaması, yevmiye defterinin zamanında tasdik ettirilmemesi, defter-i kebire sayfa numarası verilmemesi ve hiç tasdik ettiril- memesi nedeniyle” Siyasi Partiler Yasasõ’nõn 113. maddesine aykõrõlõk eyleminden, ilgili dö- nemlerde CHP Genel Saymanõ olarak görev ya- pan Mahmut Yõldõz ile eski Muhasebe Müdürü Ertuğrul Kaya’nõn sorumlu olduğu ileri sürüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle