25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 4 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER 11dishab@cumhuriyet.com.tr SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU İspanya ‘Sivilleşti’… Türkiye ‘Hesaplaşıyor’ Kiliseden ‘bilimsel’ özeleştiri ASLI KAYABAL MİLANO - Vatikan gizli arşivin- deki belgelerin õşõğõnda yayõna hazõrlanan “Vatikan Belgele- rinde Galileo Galilei Davası” adlõ kitabõ tanõtan gizli arşiv yö- neticisi Monsenyör Sergio Pa- gano, kilisenin bu davadan ders çõkarmasõ gerektiğini söyledi. Pagano, Galileo davasõnõ konu alan ilk kitabõn 1984’te yayõm- landõğõnõ hatõrlattõ. Ancak bu ilk ba- sõmda gizli arşivde saklanan pek çok belge, he- nüz araştõrmaya açõlmadõklarõ için yer almõyor. Galileo davasõnõ konu alan ilk kitapta Papa II. Jean Paul, dava konusunda 1981-1992 yõlla- rõ arasõnda sõnõrlõ bir kaynakçanõn taranmasõy- la gerçekleştirilen araştõrmalarõn sonuçlarõnõ yo- rumlayan bir yazõ kaleme almõştõ. Gizli arşiv bel- gelerinin araştõrmaya açõl- masõyla yeniden basõmõna karar verilen Galileo Da- vasõ kitabõnda en önemli yenilik, yeni bilgiler õşõ- ğõnda dava konusunda 208 sayfalõk, kapsamlõ bir giriş bölümünün ka- leme alõnmasõ oldu. Yeni basõmda okurla- rõn ilgisini çekecek bir başka önemli yenilik ise davanõn başlamasõn- dan Galileo’nun mahkûm edilmesine kadar olan süreçte birçok yeni bilgi, ayrõntõ ve zengin bir kaynakçanõn kitaba eklenmesi oldu. Pagano, Katolik kilisesince yargõlanan ve ölü- me mahkûm edilen Galileo’nun son nefesini vermeden önce “Pişman ve Katolik olarak” yaşama veda ettiğini söyledi. ‘Bugün de bilime karşı önyargılı’ Monsenyör Pagano’nun Galileo davasõ ko- nusunda kilisenin takõndõğõ tavra ilişkin yüz- yõllar sonra bir özeleştiri yapmasõ dikkat çek- ti. Kilisenin Galileo davasõndan bir ders çõ- karmasõ, bilimsel araştõrmalar konusunda sağ- duyulu ve dikkatli olmasõ gerektiğinin altõnõ çi- zen Pagano’ya göre Katolik kilisesi bugün de bilim karşõsõnda Galileo ve Kopernik’i hedef aldõğõ gibi önyargõlõ. Galileo’nun, hakkõnda dava açõldõğõnõ ve yargõlanacağõnõ öğrendiği zaman “Katolik doğdum ve Katolik kalacağım, ancak benim inancımın da dikkate alınmasını arzuluyo- rum” dediği de kitabõn tanõtõmõnda dile getirildi. 12 Nisan 1633’te başlayan ve 22 Haziran 1633’te Galileo’nun ölüme mahkûm edilme- siyle noktalanan Galileo davasõnõ konu alan ye- ni kitabõn yayõna hazõrlanmasõnda Vatikan gizli arşivinde “İnanç Doktrini” başlõğõ altõnda incelenen yüzlerce belge, dava hakkõnda yeni bibliyografik bilgilere ulaşõlmasõnõ sağladõ. Araştõrmanõn bütünüyle orijinal belgeler temel alõnarak yapõldõğõ vurgulanarak gizli arşivin yanõ sõra Vatikan Apostolik Kütüphanesi ve Sant Ufficio Dinsel Topluluğu kütüphanelerindeki kaynaklara da başvurulduğu açõklandõ. Galileo davasõna ilişkin kitabõ Roma’da tanõtan başrahip Pagano’ya göre bu davadan bir ders çõkarmasõ gereken Katolik kilisesi, bilimsel araştõrmalarda sağduyulu olmalõ AGİT Sovyetler’le Nazileri bir tuttu Dış Haberler Servisi - Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatõ’nõn (AGİT), 2. Dünya Sava- şõ’nõn başõnda Sovyetler Birliği ile Nazi Al- manyasõ’nõn rollerini bir tutan karar tasarõsõnõ ka- bul etmesi, Rusya’yõ ayağa kaldõrdõ. AGİT parlamenterler asamblesinde dün kabul edilen tasarõ, saldõrmazlõk paktõnõn imzalandõğõ 23 Ağustos 1939’un yõldönümünün, “Stali- nizm ve Nazizm kurbanlarını anma günü” ol- masõnõ öngörüyor. “Bölünmüş Avrupa’nın Yeniden Birleşmesi” başlõklõ tasarõ, Letonya ve Slovenya tarafõndan sunulmuştu. Bazõ Batõ ülkelerini tarihi çarpõtmakla ve Na- zileri bozguna uğratmada Sovyetler Birliği’nin fedakârlõklarõnõ küçümsemekle suçlayan Mos- kova yönetimi, AGİT’in Stalin Rusyasõ’yla Hitler Nazizmini “totaliter rejim” olarak ay- nõ kefeye koyarak kõnamasõnõ, Rusya’ya karşõ yeni bir siyasi girişim olarak nitelendirdi. AGİT’teki Rusya delegasyonunun başkanõ Aleksandır Kozlovskiy, “AGİT’in kararı Rusya karşıtı aşağılayıcı bir çıkıştır. Stalinizm ve Nazizmi aynı seviyeye getirenler Sovyet- ler Birliği’nin savaşta en fazla insan kaybı ya- şayan ülke olduğunu ve Avrupa’yı faşizmden Josef Stalin döneminde Sovyetler’in kur- tardığını unuttular” dedi. Rusya Devlet Başkanõ Dimitriy Medvedev, 9 Mayõs Zafer Bayramõ’nda, Sovyetler Birli- ği’nin 2. Dünya Savaşõ’nde 27 milyon yurt- taşõnõn hayatõnõ kaybettiğini ve bedeli son de- rece ağõr olan zaferin Ruslarõn gurur kayna- ğõnõ oluşturduğunu söylemişti. YUŞÇENKO ‘Kırım Tatarlarına yapılan soykırımdır’ DENİZ BERKTAY KİEV - Ukrayna Devlet Başkanõ Viktor Yuşçenko, Kõrõm Tatarlarõnõn 1944 yõlõnda Stalin tarafõndan zorla Orta Asya’ya sürülmesi ve sürgün esnasõnda oluşan can kayõplarõnõn araştõrõlmasõ ve suçlularõn saptanmasõ konusunda Ukrayna Başsavcõlõğõ’na ve güvenlik ve istihbarat teşkilatõ SBU’ya talimat verdi. Devlet Başkanlõğõ Genel Sekreterliği’nden yapõlan açõklamada, dönemle ilgili belgelerin inceleneceği ve Kõrõm Tatarlarõ’nõn yanõ sõra Kõrõm’daki Rumlara ve Ermenilere de uygulanan toplu göçün inceleme altõna alõnacağõ bildirildi. Açõklamada, “Devlet başkanımız, bu olayda soykırımın izlerinin olduğunu düşünüyor” denildi. Kõrõm Tatarlarõ, İkinci Dünya Savaşõ’nda Nazilerle işbirliği yaptõklarõ gerekçesiyle 1944’te Stalin tarafõndan Orta Asya’ya sürgüne gönderilmişler ve bazõ kaynaklara göre Tatarlarõn yüzde 40’õ, bu yolculukta ve hemen sonrasõnda hayatõnõ kaybetmişti. Kõrõm Tatarlarõ, anavatanlarõna dönme hakkõna ancak 1989 yõlõnda kavuştular. Döndükleri zamandan bu yana da onlarõn yerlerine yerleştirilen Ruslarla aralarõnda mülkiyet sorunu çok ciddi şekilde devam ediyor. Darbecilerden geri adım Honduras’taki darbeciler, ülkenin sürüklendiği karışıklığı çözmek için genel seçimlere gidilebileceğini açıkladılar. Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) Başkanı Jose Miguel Insulza’nın Honduras ziyareti öncesinde, darbe sonrası devlet başkanlığına vekâlet eden Roberto Micheletti genel seçimlere 29 Kasım’da gidilmesi ısrarından vazgeçti. Micheletti, gazetecilere yaptığı açıklamada, görev süresini tamamlaması için Manuel Zaleya’nın ülkeye dönüşü konusunda bir referandum düzenlenmesinin de mümkün olabileceğini belirtirken, ancak bunu hemen yapmanın “zor” olacağını bildirdi. (Fotoğraf: AFP) Somali’nin başkenti Mogadişu’da hükümet güçleriyle, İslamcı militanlar arasında çıkan çatışmada aralarında bir çocuğun da olduğu en az 15 sivilin öldüğü bildirildi. Çatışmanın, hükümet güçlerinin, başkentin Karan bölgesini ele geçiren Şehab ve diğer radikal milislere karşı operasyon başlatması üzerine çıktığı belirtiliyor. (Fotoğraf: AP) 23 Ağustos’un Stalinizm ve Nazizm kurbanlarõnõ anma günü ilan edilmesi Rusya’yõ ayağa kaldõrdõ Pyongyang’õn gururu: Stresi azaltan bira Dış Haberler Servisi - Sosyalist Kuzey Kore’nin son keşfi “yerli yapımı bira”, son dönemde nük- leer denemeleriyle tepki çeken ve dõş dünyaya pek de açõk olmayan ülkede halkõn bira kültürüne iyiden iyiye alõştõğõnõ ortaya koydu. “Stresi azaltır” sloganõyla pi- yasaya sürülen “Taedonggang” birasõnõn reklamlarõ, tüketim kül- türüne mesafeyle yaklaşan ve rek- lamlarõn neredeyse hiç yayõmlan- madõğõ devlet televizyonunda da dönmeye başladõ. Reklam kültürüne bir adım Daha çok fabrikalardan yayõn ya- pan devlet televizyonundaki reklam, ülkede reklam kültürüne atõlan bir adõm olarak yorumlandõ. Fonda ne- şeli bir müziğin çaldõğõ, görüntü ka- litesi pek de yüksek olmayan reklam, yine de sosyalist ülkenin değerlerini ve geleneklerini yansõtmayõ ihmal et- miyor. “Pyongyang’ın gururu” slo- ganõyla başlayan reklamda, önce ter- lemiş bir madenci birayõ içerken gö- rülüyor, ardõndan geleneksel Kore kõ- yafetleri giymiş bir kadõn garson müşterilerine bira servis ediyor. Kuzey Kore’de daha çok yaban- cõlarõn bira içtiğini, halkõn ise bu iç- kiye pek alõşkõn olmadõğõnõ söyleyen Güney Koreli yetkililer, son rek- lamlarõn “Pyongyang’ın yeni yü- zünü yansıttığı” yorumunu yaptõlar. TAEDONGGANG ERİVAN (ANKA) - Ermenistan Dõşiş- leri Bakanõ Edvard Nalbandyan, “Tür- kiye ile sınırların koşulsuz olarak açıl- ması yönünde mutabakata vardık” de- di. Bakan Edvard Nalbandyan, Ermenis- tan’õn başkenti Erivan’õ ziyaret eden Yu- nanistan Dõşişleri Bakanõ ve AGİT Dönem Başkanõ Dora Bakoyanni ile dün düzen- lediği ortak basõn toplantõsõnda bir soru üze- rine Türkiye ile diyaloğun yanõ sõra “cid- di müzakereler”i başlatõklarõnõ belirtti. Türkiye’nin eskiden Karabağ ve “Er- meni soykırımı”na ilişkin önkoşullar koyduğunu kaydeden Nalbandyan, “Tür- kiye ile iki ülke arasındaki sınırları ko- şulsuz olarak açma yönünde mukaba- kata vardık. Türkiye’den pratik adım- ları atmasını bekliyoruz” şeklinde ko- nuştu. Bu arada, Dora Bakoyanni, Türkiye ile Ermenistan arasõndaki diyaloğu olumlu karşõladõğõnõ bildirdi. Nalbandyan: Türkiye ile ‘koşulsuz’ anlaştık İNGİLİZ KOMUTAN AFGANİSTAN’DA ÖLDÜ Dış Haberler Servi- si - İngiltere, Afganis- tan’õn güneyindeki Hel- mand eyaletinde Tali- ban’a karşõ düzenlenen operasyonda, 1982’de Güney Amerika’daki Malvinas Adalarõ’nda Arjantin’le çõkan sa- vaştan beri en üst düzey askeri kaybõnõ verdi. ABD ve Afgan as- kerlerinin Helmand’da çarşamba gecesi başlat- tõklarõ “Hançer Ope- rasyonu” öncesinde dü- zenlenen hazõrlõk ope- rasyonunda, Galler Mu- hafõzlarõ 1. Tabur Ko- mutanõ Yarbay Rupert Thorneloe, yol kenarõ- na yerleştirilen bomba- nõn infilak etmesi sonu- cu öldü. Olayda bir as- ker daha ölürken, 6 as- ker de yaralandõ. Engizisyon karşısında Galileo. Vahşi Mogadişu “Demokratikleşmenin” olmazsa olmaz önşar- tı olarak “sivilleşmenin” önemi ve yerini, ’80’le- rin ilk yarısında burada, bu gazetede; “Cumhu- riyet” sütunlarından Türk kamuoyuna aktaran ilk gazeteci -İspanya’daki muhabirlik yıllarımda- has- belkader ben olmuştum... Öyle denk gelmişti… Tarihin hızlandığı bir dönemde, kendimi İs- panya’da bulmuş, başdöndürücü süratle önüm- den geçip giden olayları bir gazeteci olarak kay- da düşmüştüm... Yaptığım, “gazeteci” kimliğimle tarihe tanıklık etmekten ibaretti… Bu “tanıklık”, tam bizim ’80 darbesi ertesine isabet ettiğinden; Türkiye’de büyük dikkat ve il- gi çekmişti. İspanya yazılarımı bu nedenle daha sonra, Uğur Mumcu’nun isim babalığını yaptığı “İs- panya Bir Kanlı Gül” isimli kitapta topladım. Hâlâ geri dönüp sayfalarını karıştırdığımda, “or- du meselesine” ne çok yer ayırmış olduğumu gö- rüyorum... İspanya’nın “Kopernik devrimi” “Ordu reformu nasıl yapıldı?” diye kitapta örne- ğin ayrı bir bölüm var… “82 sonunda sosyalistlerin işbaşına gelmeleri ve kabineyi ilan etmeleriyle birlikte, İspanyol ordusu ilk büyük sürpriz ile karşı karşıya geldi…” diye refor- mun ilk aşamalarını kayda geçiyor… “İspanya’nın yeni Savunma Bakanı, sadece iç sa- vaşı kaybeden kamptan gelen bir partiyi temsil et- mekle kalmıyor; aynı zamanda 42 yaşında, henüz askerliğini yapmamış genç bir üniversite profesö- rüydü..” diyerek devam ediyor ve ardından ekliyor: “Adı Narcis Serra olan bu iktisat profesörü- nün Savunma Bakanlığı’na oturmasıyla İspan- ya’nın asker-sivil ilişkisinde bir çeşit ‘Kopernik Devrimi’ başladı…” “Kopernik Devrimi”nin öyküsü şu cümlelerle sürüyor: “(‘Devrimin’ Başbakanı!) Felipe Gonzalez (ne var ki…) diplomasiyi elden bırakmadı. Genç baş- bakan ilk resmi ziyaretini bir bayram vesilesiyle Ka- ra Kuvvetleri’ne yaptı. O zamana dek sosyalist li- deri, ‘V’ yakalı kazaklar, fitilli kadife pantolonlarla görmeye alışık İspanyol halkı, karşısında koyu renk takım elbiseler içinde son derecede resmi bir Fe- lipe Gonzalez buldu. Gonzalez’in yaptığı konuş- ma da sosyalistlerin ve İspanyol demokratlarının yıllardır beklediği konuşma değildi. İspanyol ay- dınları, Gonzalez’in ilk ağızda ordudan (sabık) Fran- kocu rejime bağlı kişilerin temizlenmesini, ordu saf- larından atılan ‘Demokratik Ordu Birliği’ (UMD) gru- bunun affedilerek geri dönmesini isteyeceğini bek- liyorlardı. Gonzalez, aydınları düş kırıklığına uğ- ratmayı yeğledi ve bunların hiçbirini söylemedi. Tam aksine, İspanya’nın yeni Başbakanı orduya saygılı, son derecede ‘konformist’ ve temkinli bir konuşma yaptı…” (s. 138-139) Üslup farkı… Kitapta uzun uzadıya ayrıntılarıyla aktardığım İs- panya’daki “devrimin” sırrı, yukarıda özetlediğim - Gonzalez ve arkadaşlarının iktidarda kaldıkları sü- rece (14 yıl) benimsedikleri ve hiç terk etmedikle- ri- “kararlı”, ancak sonuna dek “özenli”, “dengeli”, “ağırbaşlı” üslupta yatıyordu… İspanya gibi “darbecilik” geleneğinin derin, tari- hi kökenlerinin bulunduğu bir ülkede, ortalama yaş grubu 40 olan bir ekip başdöndürücü çoğunlukla -mutlak çoğunlukla!- iktidara geliyor ve bir an da- hi iktidar sarhoşluğuna kapılmaksızın, “çizgiyi aş- madan”; demokrasinin “Kopernik devrimini” ger- çekleştiriyordu! Gonzalez ve arkadaşları, iktidarlarının ilk döne- minde (’82-’86), ülkenin son iki yüzyılına; başarılı, başarısız 150 darbe, darbecik, darbe girişimi ve pla- nıyla damga basan silahlı güçleri; sivillerin deneti- mine almayı başardı… Ancaak… Gerilimi tırmandırmadan… Meydan okumadan… Kutuplaşma yaratmadan…. Azami “saygı” ve “ciddiyet” sınırları içinde yap- tılar bunu. “Kararlı” davrandılar… Taviz vermediler… Ama hiçbir şart altında, “kurumlar arası sür- tüşme” yaratmadılar… Gece yarıları gelen “hukuk darbelerine” te- vessül etmediler… Silahlı güçleri “rencide edecek” hiçbir tavır ve davranış içinde bulunmadılar…. “Dengesizlik”, “densizlik”, “hakaret” şeklinde algılanacak her çeşit hareket ve tutumdan ka- çındılar… “Geçmiş yaraları” deşmediler…. “Eski defterleri” açmadılar... Olayı “geçmişle hesaplaşma” ve “geçmişin in- tikamını almaya” dönüştürmediler. İspanyol siyasi sınıfının amacı “bağcı dövmek” değil, “üzüm yemekti”… “Hesaplaşmak” değil, “sivilleşmekti”… “Hesaplaşmakla” “sivilleşmek” arasında çok büyük farklar var. Onlar da yarına… nilgun@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle