Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
- Amma uzattınız... 2 kere 2, 4 eder, bilemedin 5
eder!
Son aylardaki başı-sonu belirsiz tartışmalara
baktığınızda “Türkiye tipi demokrasi” böyle bir şey
demeden edemiyorsunuz...
En temel, kimsenin karşı çıkmayacağını, çıka-
mayacağını düşündüğünüz doğrular bile “yeniden
tarif edelim” diye yorumlanıyor.
Eski siyasiler, tersini söyleyemeyecekleri bir doğ-
ru ile karşılaştıklarında şunu söylerlerdi:
- Evet bu söylediğiniz doğru ama o doğru şimdi
lazım değil!..
Bugün ise karşılık şu:
- Eskiden doğru olan bir şeyin bugün de doğru ol-
duğu söylenemez. Üstelik o doğruysa şu da doğ-
ru...
Bu ortamda doğrular doğru olduğuna neredeyse
pişman, suskun...
Demokrasi için yapılan klasik tanımlardan biri şu-
dur:
Demokrasi, kurallar ve kurumlar rejimidir!
Herkes bu tanımı kabul ediyor ama kural ve ku-
rum kavramlarının tarifini farklı yapıyor.
Nedir kural?
Anlamı sözcüğün içinde gizli.
Planını “kur”, istediğini “al”. Buyrun size kural!
Kurum nedir?
Pek çok anlamı var ama, ikisi şu:
1- Tamamen size bağlı, istediğiniz gibi adım at-
maya hazır kuruluş.
2- Bacanın işlemez hale gelmesi, yani kurum bağ-
laması.
İşinize gelirse birinci anlam, gelmezse ikinci an-
lam. İkisi de olmazsa anlamsız!
Bu yöntemle ne yazık ki pek çok köklü kurum, kök-
süz hale gelmekte.
Demokrasinin karaya değil de rayına oturduğu ül-
kelerde iktidarlar, devlet kurumlarını kendilerine
benzetmek yerine işlevine uygun kullanmaya çalı-
şırlar.
Tüm kurumlar benden olacak demek, tüm müzik
aletleri aynı sesi çıkaracak, örneğin davul sesinden
başka ses çıkarmayacak demeye benzer ki; bu, ola-
naksızdır.
Bir klasik demokrasi tanımlaması daha yapalım:
İktidar dünyanın her ülkesinde vardır, ama mu-
halefet sadece demokratik ülkelerde vardır.
Bugün Honduras’tan İtalya’ya, Endonezya’dan İs-
panya’ya kadar bütün ülkelerde iktidar var. Ama ger-
çek anlamda muhalefet tümünde yok.
Türkiye’de ise siyasette ve medyada muhalefet
edenlere yönelik bir muhalefet anlayışı belirdi.
Öyle ki muhalefetin hakkını yargıda araması bile
hukuk dışı bulunur hale geldi.
Kızılderili reisinin tüm topraklarını isteyen beyaz
adama yazdığı o ünlü mektubun her tümcesi ata-
sözü değerindedir. Aklımda kaldığı kadarıyla mek-
tubun son tümcesi şöyleydi:
“İnsanoğlu doğadaki her şeyi tükettiğinde kendi
varlığını koruma mücadelesi ile karşı karşıya kalacak.”
Bu sözü demokrasiye de uyarlayabiliriz:
Bir iktidar kendisi dışındaki bütün kurumları bi-
tirdiğinde kendi varlığı da anlamını yitirmiş demek-
tir.
Demokrasimizi bekleyen bu tehlikeden pek çok
yazar söz etmeye başladı. Bir sorunun ortaya kon-
ması çözümün de başladığını gösterir. O bakımdan
olumlu bir gidiş. Ancak soruna değinenlerin kendi
çözüm önerilerine de yer vermesi gerekiyor.
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Ama, Kayserili Çankaya’daki Kayseri’de öyle bir
konuşma yaptı ki, devlet adamlığına yeni bir örnek
verdi.
Bir süre önce Kürt sorununun çözümü için önümüze
gelen fırsatı kaçırmamamızı ilan buyurdu. Fırsat na-
sıl bir fırsattır, ne zaman önümüze geldi diye aylar-
dır araştırıyoruz: Siyaset bilimi, hatta hükümet de tür-
lü uğraşılara karşın hikmet-i devlet denilen cinsten ol-
malı ki bu önerinin içinden çıkamıyor.
Bir AKP’liyi cumhurbaşkanı seçen iktidar partisini,
(tabii RTE’yi)… bu seçime payanda olan MHP lide-
ri Devlet Bahçeli’yi ne kadar kutlasak azdır; çünkü:
Tarafsız Cumhurbaşkanlığı’na; Demokrat Parti ar-
malı baston taşıyarak partizanlık damgasını vuran Ce-
lal Bayar’dan sonra gericiliğin siyasal simgesi türbanın
başsavunucusunu Çankaya’ya taşıyarak devletin
tepesine oturtmayı başardılar.
Bugüne dek Kürt sorunu üzerine söylediklerinin içi
boş çıkan Çankaya’daki AKP’li bu kez Kürt açılımı ko-
nusunda çok ama çoook aydınlatıcı açıklamalar
yaptı.
“Türkiye’nin sorunlarını biz çözeceğiz” dedi.
Hımmm! Bu sözün üzerinde durmak gerekiyor. Zi-
ra söyleyen herhangi biri değil.
Öyle böyle baş değil. Devletin başı!
Her yandan istihbarat akıyor Çankaya’ya. Dışişle-
ri’nin gizli şifreleri önünde. Türkiye’de yabancı bir si-
nek uçsa MİT Müsteşarı’ndan öğreniyor.
Çat telefon bakanlar (hatta başbakan), valiler, bü-
rokratlar emrinde.
Bu konumdaki birinin söylediklerine inanmayaca-
ğız da, Kasımpaşalı örneğin herhangi bir Recep Bey’e
mi inanacağız?
Elbette Çankaya’daki AKP’liye inanacağız ve artık
temel sloganımız şöyle:
“Türkiye’nin sorunlarını biz çözeceğiz!”
Nasıl mı? Soruya yanıt arayarak zorlamayın Çan-
kaya’dakini!
Türkiye’nin sorunlarını “biz” çözerken neye dikkat
edeceğiz?
Öncelikli -ve birinci- koşul herhalde şeytanın avu-
katlığını yapanların (örneğin muhalefet partilerinin) baş-
ka sorularla, saptamalarla halkımızın aklını karıştır-
masını engelleyeceğiz!
Sonra soracağız: Acaba Çankaya’daki sorunları
“biz” çözeceğiz derken Kürt sorununa yabancı par-
makların girip çıktığını mı duyurmak istiyor? -Sıradan
insanlar gibi anlaşılır biçimde konuşacak değil ya yü-
ce makamda oturan AKP’li- Elbette açık değil. Ola ki
Kürt sorununu “bizden başka, dışımızdan” çözmek is-
teyenler var diye uyarıyor.
Çankaya’daki ile her dakika çat kapı konuşmak ola-
nağı yok ki… başucunda beş kitap, eşini kıskandıracak
kadar okuyan Hayrünnisa Hanım’a danışalım.
Eşiniz muhterem ne demek istedi son konuşma-
sıyla, ne gibi mesajlar verdi, lütfedip açıklamasını is-
teyelim. Bu da olanaksız; zira Hayrünnisa Hanımefendi
cipte direksiyona geçmeye merak sardı. Vakti yok!
Çankaya’nın derin derin düşünmemizi gerektiren
cümlesi, “Meseleleri çözmek de kendi inisiyatifimiz-
le ne kadar çok gerçekleşirse, o kadar doğru olur” di-
yor.
İşte devlet baba nasihati! Büyük harflerle yaz, çer-
çevelet, duvara as!
Bir başka hedef, amaç gösteren cümlesi ise şöy-
le: “… Ülkemizin çok meseleleri vardır, her ülkenin çe-
şitli meseleleri olduğu gibi. Türkiye bu çeşitli mese-
leleri demokrasinin standartlarını yükselterek, kendi-
ne güven duyarak, farklılıklarını zenginlik olarak hal-
ledecektir.”
Binlerce, yüz binlerce kez söylenerek artık eskiyen
bu görüşleri yineleyerek Çankaya’daki geçmiş cum-
hurbaşkanlarına ne denli benzemediğini kanıtlamış ol-
muyor mu?
Ama eleştirilmeyen, üzerine gidilmeyen bir eksiği
var Çankaya’dakinin: Ne çare, örneğin Kürt açılımı için
her kafadan ayrı sesin yükseldiği, hükümetin çaresiz
kaldığı bugünlerde Çankaya’ya ulusal partileri çağı-
rarak sorun üzerinde görüş birliği aramayı düşün-
müyor.
Düşünmüyor olabilir... ama ucu açık, içi boş kimi
önerilerde bulunarak… pekâlâ düşünen adam izlenimi
bırakabiliyor.
Arkasında kalıcı hiçbir siyasal, sosyal yaptırım bı-
rakmayarak Köşk’ten beş yıl sonra ayrılırken kartvi-
zitinde 11. Cumhurbaşkanı yazılacak ya; dolgun
emekli maaşı... emrinde araba ve sekreterler... her söy-
lediğinde keramet aranacak.
Yıllar böyle geçer ama olan, laik, sosyal, hukuk dev-
leti olmakla övünen bu ülkenin beş yılına olur!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 29 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 30
Edirne B 33
Kocaeli B 29
Çanakkale PB 32
İzmir A 36
Manisa A 36
Aydın A 40
Denizli A 38
Zonguldak PB 27
Sinop B 27
Samsun Y 24
Trabzon Y 26
Giresun Y 24
Ankara B 31
Eskişehir B 29
Konya B 29
Sıvas B 24
Antalya B 31
Adana B 35
Mersin B 33
Diyarbakır A 37
Şanlıurfa A 38
Mardin A 35
Siirt B 35
Hakkâri PB 28
Van PB 25
Kars B 26
Oslo Y 10
Helsinki Y 19
Stockholm Y 24
Londra Y 21
Amsterdam Y 23
Brüksel Y 24
Paris B 26
Bonn Y 23
Münih PB 26
Berlin PB 27
Budapeşte PB 31
Madrid B 38
Viyana PB 26
Belgrad B 31
Sofya A 30
Roma B 27
Atina A 31
Zürih PB 30
Moskova Y 25
Aşkabat Y 34
Astana Y 26
Taşkent B 40
Bakû Y 25
Bişkek Y 32
Tiflis B 23
Kahire A 35
Şam B 37
Ülkemizin kuzey ke-
simleri parçalı ve çok
bulutlu, Orta ve Doğu
Karadeniz kıyıları ara-
lıklı sağanak ve gök
gürültülü sağanak ya-
ğışlı, diğer yerler az
bulutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığın-
da önemli bir deği-
şiklik olmayacak.
AKP iktidarõyla son 7 yõlda harçlar ortalama yüzde 124 oranõnda arttõ
Üniversite harçları katlandı
MAHMUT LICALI
ANKARA - AKP’nin iktidara geldiği
2002’den bu yana harç olarak adlandõrõlan
yükseköğretim katkõ paylarõ lisans prog-
ramlarõnda 2 kat, ikinci öğretim programla-
rõnda ise yaklaşõk 5 kat arttõ. Üniversite
harçlarõ son 4 yõlda yüzde 46.9, AKP iktidarõn
döneminde ise ortalama yüzde 123.9 oranõnda
zamlandõ. 2002 yõlõnda 310 TL tutarõndaki tõp
fakültelerinin harcõ 591 TL’ye, 2002 yõlõnda
1135 TL tutarõndaki ikinci öğretim veteriner
fakültelerinin harcõ ise 5 bin 276 TL’ye
yükseldi.
AKP’nin 2002 yõlõnda iktidara gelmesinin
ardõndan üniversite öğrencilerinin her yõl öde-
mek zorunda olduğu harç olarak adlandõrõlan
yükseköğretim katkõ paylarõ aradan geçen 7
yõlda katlanarak arttõ. Özellikle ailesinden ay-
rõlarak başka bir kentte üniversite eğitimi al-
maya gelen öğrenciler harçlarõ ödemekte zor-
lanõrken AKP döneminde harç bedelleri or-
talama 2 kat ile 5 kat arasõndaki farklõ oran-
larda zamlandõ. AKP döneminde harçlara ya-
põlan ilk zam 2003-2004 akademik yõlõnda
yüzde 20-25 oranõnda gerçekleştirildi. 2004-
2005 akademik yõlõnda harç bedelleri yüzde
15 oranõnda arttõrõlõrken bir sonraki yõl 2005-
2006 akademik yõlõ için harçlar yüzde 6 ora-
nõnda zamlandõ. 2006-2007 akademik yõlõn-
da harçlar tekrar yüzde 20 oranõnda arttõrõ-
lõrken 2007-2008 akademik yõlõnda artõş
oranõ yüzde 5 oldu. Geçen yõl harçlar yüzde
8 oranõnda zam yapõlõrken YÖK bu yõl da
harçlara ortalama yüzde 8 oranõnda zam
yapõlmasõnõ önerdi.
AKP döneminde yapõlan zamlarla son 7 yõl-
da üniversitelerin harç bedelleri toplamda yüz-
de 123.9 oranõnda arttõ. Bakanlar Kuru-
lu’nun YÖK’ün 2009-2010 akademik yõlõ için
zam önerisini kabul etmesi durumunda 2006-
2007 akademik yõlõnda üniversiteye başlayan
ve gelecek akademik yõlõn sonunda mezun
olacak öğrencilerin eğitimleri boyunca harç
oranlarõ yüzde 46.9 oranõnda zamlanmõş
olacak. Böylece bir öğrenci 4 yõllõk bir lisans
programõndan mezun olurken üniversiteye
girdiği döneme göre ortalama yüzde 50 da-
ha fazla harç bedeli ödemiş olacak.
YÖK’ün önerdiği son zam oranlarõnõn
Bakanlar Kurulu’nda kabul edilmesi duru-
munda bölümlere göre harçlarda 7 yõlda
yaşanan artõş şöyle olacak:
2002 yõlõnda 310 TL olan tõp fakültelerinin
harcõ 2009’da 591 TL’ye; 310 TL olan diş he-
kimliği ve eczacõlõk fakültelerinin harcõ 494
TL’ye; 205 TL olan veteriner fakültelerinin
harcõ 386 TL’ye; 150 TL olan tõbbi biyolo-
jik bilimler ve fizik tedavi ve rehabilitasyon
programlarõ ile teknik eğitim fakültelerinin
harcõ 281 TL; 205 TL olan mühendislik, mi-
marlõk, mühendislik-mimarlõk, inşaat, makine,
maden, elektrik-elektronik, kimya metalür-
ji, mühendislik ve teknik, uçak ve uzay bi-
limleri, ziraat ve orman fakülteleri, mimar-
lõk ve tasarõm fakültelerinin harçlarõ 387
TL’ye; 165 TL olan gemi inşaat ve deniz bi-
limleri, deniz bilimleri, su ürünleri, denizci-
lik, tekstil teknik ve tasarõm, sanat ve tasarõm,
güzel sanatlar fakülteleri 316 TL’ye; 150 TL
olan fen, fen-edebiyat, dil ve tarih-coğrafya,
ilahiyat, eğitim, mesleki eğitim, sağlõk eği-
tim, sağlõk bilimleri, endüstriyel sanat eğitim,
ticaret turizm eğitimi, eğitim bilimleri, ede-
biyat, iletişim fakültelerinin harçlarõ 284
TL’ye; 165 TL olan hukuk, iktisat, işletme,
siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler fa-
kültelerinin harçlarõ 313 TL’ye; 35 TL olan
Açõköğretim Fakültesi’nin harcõ ise 71 TL’ye
yükselecek.
AKP iktidarõ döneminde harç zamlarõnda
en büyük artõş ikinci öğretim
programlarõna yapõldõ. 7 yõlda
ikinci öğretim programlarõn-
daki zam oranlarõ da şöyle:
2002 yõlõnda 1135 TL olan
veteriner fakültelerinin harçlarõ
2009 yõlõnda 5 bin 276 TL’ye;
610 TL olan teknik eğitim fa-
kültelerinin harcõ 1412 TL’ye;
810 TL olan mühendislik, mi-
marlõk, mühendislik-mimar-
lõk, mühendislik ve teknoloji,
mimarlõk ve tasarõm, inşaat,
makine, maden, elektrik-elek-
tronik, kimya metalürji, uçak
ve uzay bilimleri, ziraat ve or-
man fakültelerinin harçlarõ 2
bin 400 TL’ye; 1020 TL olan
gemi inşaat ve deniz bilimle-
ri ve deniz bilimleri fakülte-
lerinin harçlarõ 2 bin 549
TL’ye, 680 TL olan fen, fen-
edebiyat fakültelerinin harçlarõ
2 bin 343 TL’ye; 616 TL olan
hukuk, iktisat, işletme, siyasal
bilgiler, iktisadi ve idari bi-
limler fakültelerinin harçlarõ 2
bin 160 TL’ye; 545 TL olan dil
tarih ve coğrafya, ilahiyat,
eğitim mesleki eğitim, sağ-
lõk, endüstriyel sanat eğitim, ti-
caret turizm, eğitim bilimleri
ve edebiyat fakültelerinin harç-
larõ 2 bin 426 TL’ye yükseldi.
2002 yõlõnda 2 bin 265 TL olan
ikinci öğretim devlet konser-
vatuvarõnõn harcõ 2009’da 6
bin 935 TL’ye, 1020 TL olan
engelliler entegre yüksekoku-
lunun harcõ ise 8 bin 605
TL’ye çõktõ.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genç-Sen
üyesi öğrenciler, YÖK Başkanvekili Prof. Dr.
Ömer Demir ile görüşerek üniversite harçlarõna
yapõlmasõ öngörülen zamlarõn geri çekilmesini is-
tedi.
YÖK binasõ önünde toplanan Genç-Sen’li bir
grup öğrenci “Harçlara zam yaptırmayacağız”,
“Paramız yok, bursumuz yok, devlete ödeye-
cek harcımız yok”, “Öğrenciyiz, krizdeyiz,
harçlara geçit vermeyeceğiz” şeklinde slogan at-
tõ. Daha sonra Genç-Sen MYK üyeleri Ayla Ka-
rataş, Ozan Ersan ve Yeşim Ergün üniversite
harçlarõna yapõlmasõ öngörülen zamlarõn geri
çekilmesini talep etmek amacõyla YÖK Başkan-
vekili Prof. Dr. Demir ile makamõnda görüştü. Gö-
rüşmenin ardõndan dõşarõda basõn açõklamasõ ya-
pan Ergün, “Bize harçlara aslında zam yap-
madıklarını, bunların gider olduğu söylenildi.
Birilerinin okuması için birilerinden para alı-
nacağı söylenildi. Biz yapılan zamları söyledik.
Bu zamların olmayacağını, Bakanlar Kuru-
lu’nun onayına gerek olduğu söylendi. Şimdi
Bakanlar Kurulu’nun onayını hep birlikte bek-
leyeceğiz” diye konuştu.
Genç-Sen üyeleri YÖK’te
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Son ka-
rarname ile Giresun Va-
liliği’ne atanan eski
Tunceli Valisi Mustafa
Yaman hakkõnda, 298
sayõlõ Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkõnda Ka-
nun’a muhalefetten, 6
aydan 1 yõla kadar hapis
cezasõ istemiyle dava
açõldõ. Yaman, yerel se-
çimler öncesinde yurt-
taşlara dağõttõğõ beyaz
eşya ve mobilyalarla
gündeme gelmişti.
Yüksek Seçim Kuru-
lu (YSK), Vali Ya-
man’õn, 29 Mart 2009
tarihindeki yerel seçim-
ler öncesinde başlattõğõ
“beyaz eşya dağıtımı”
nedeniyle, “seçimin dü-
zenine ve dürüstlüğü-
ne ilişkin YSK karar-
larını uygulamakta du-
yarsızlık gösterdiğine”
hükmetmişti.
Kurul, idari disiplin
yönünden gereğinin tak-
dir ve ifasõnõn yapõlma-
sõ için Yaman’õ İçişleri
Bakanlõğõ’na bildirmiş,
İçişleri Bakanlõğõ da ko-
nunun incelenmesi ve
araştõrõlmasõ için 2 mül-
kiye başmüfettişi gö-
revlendirmişti.
Yargõtay Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ da Vali Ya-
man hakkõnda soruştur-
ma başlatmõştõ. Yargõtay
Cumhuriyet Başsavcõ-
lõğõnõn hazõrladõğõ id-
dianamede, Vali Ya-
man’õn cezalandõrõlma-
sõ talep edildi.
Valinin ‘seçim
yardımına’ dava
Ankara’da üçlü PKK zirvesiANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - PKK terör örgütüne kar-
şõ Türkiye, ABD ve Irak arasõn-
da işbirliğinin geliştirilmesi ama-
cõyla oluşturulan üçlü mekanizma
çerçevesinde, bakanlar düzeyin-
deki ana komite toplantõsõ Anka-
ra’da yapõldõ. Toplantõda, Irak’õn
“terörist” kabul ettiği gruplarõn
İstanbul’da toplantõ yapmalarõ
nedeniyle Bağdat yönetiminin
duyduğu rahatsõzlõk ve daha ön-
ce verdiği nota da gündeme gel-
di. Irak Ulusal Güvenlik Bakanõ
Şirvan eel Vaili’nin sorusu üze-
rine İçişleri Bakanõ Beşir Ata-
lay’õn konuyu araştõracaklarõnõ
söylediği öğrenildi. Mahmur kam-
põ konusundaki çalõşmalarõn ay-
rõntõlandõrõlmasõ, güncellenmesi
kararlaştõrõlõrken Türkiye’nin Irak
polisi ve askerlerinin yanõ sõra is-
tihbaratçõlarõnõ da eğitmesi be-
nimsendi.
Dõşişleri Bakanlõğõ’nda yapõlan
toplantõya Atalay, El Vaili ve
Irak’taki çokuluslu gücün komu-
tan yardõmcõsõ ABD’li Tümge-
neral Steven Hummer katõldõ.
Türk tarafõ, toplantõda 150 kişiden
oluşan ve daha sonra sayõsõ artan
terörist listesi konusunda somut
adõm atõlmasõnõ istedi. Bilgi pay-
laşõmõnõn geciktiğini, gelen bil-
gilerin bazen işe yaramadõğõnõ
dile getiren Türk tarafõ, istihbarat
akõşõnõn hõzlandõrõlmasõnõ ve
PKK’ye yönelik Bölgesel Kürt
Yönetimi’nin önlemlerinin sõkõ-
laştõrõlmasõnõ talep etti.
Toplantõda Irak heyeti, Mahmur
kampõnda kalanlarõn büyük bö-
lümünün dönmek istediklerini
belirterek bu konuda Türkiye’nin
tutumunun netleşmesi gerektiği-
ne dikkat çekti. Toplantõda Bağ-
dat yönetiminin mart ve nisan ay-
larõnda İstanbul’da gerçekleştiri-
len ve Irak’taki Sünni gruplarõn
katõldõğõ iki toplantõ nedeniyle
daha önce Türkiye’ye verdiği
nota da gündeme geldi. Irak hü-
kümetinin iddiasõna göre, Türki-
ye’nin ev sahipliğindeki bu iki
toplantõda, Bağdat yönetiminin
“terörist” olarak kabul ettiği üç
ayrõ Sünni direniş grubunun tem-
silcileri ile ABD yetkilileri bir ara-
ya getirildi. Irak tarafõ dünkü gö-
rüşmede rahatsõzlõğõnõ Türk tara-
fõna iletti. Bakan El Vaili’nin, Tür-
kiye’nin “şiddete yönelen” grup-
larla temas kurmasõndan yakõn-
masõ üzerine, İçişleri Bakanõ Ata-
lay’õn konunun araştõrõlacağõnõ
söylediği öğrenildi. El Vaili top-
lantõnõn ardõndan gazetecilerin
sorularõ üzerine, “bu sorularla il-
gili bir düzeltme yapmak iste-
diğini” söyledi ve “basının bu
konuyu kendine göre yönlen-
dirdiğini” savundu. El Vaili,
“sözü edilen toplantılarla ilgili
rahatsızlıklarını ifade etmele-
rinin, Irak’taki Sünni gruplar-
la yapılan toplantılarla değil,
basından da edinilen bilgiler
çerçevesinde Irak’ta devleti ta-
nımayan, yasal düzene başkal-
dıran, direnişçi bir grupla ya-
pılan toplantı” ile ilgili olduğu-
nu kaydetti.
Toplantõda, Türkiye ile Irak
arasõndaki güvenlik ve eğitim ko-
nularõ da gündeme geldi. Alõnan
karar uyarõnca Türkiye Iraklõ po-
lis ve askerlerin yanõ sõra istihba-
ratçõlarõn eğitiminde de yardõmcõ
olmayõ kabul etti. Toplantõnõn ar-
dõndan ortak basõn toplantõsõ dü-
zenlendi. İçişleri Bakanõ Atalay
toplantõda terörle mücadele ve
Irak topraklarõndaki PKK faali-
yetlerine son verilmesi konusun-
daki işbirliğini daha ileri götürme
yollarõ üzerinde durduklarõnõ kay-
detti. Atalay, Irak ve ABD’nin te-
rörle mücadele alanõndaki işbirli-
ğini geliştirme konusundaki ka-
rarlõlõklarõnõ görmekten mutluluk
duyduklarõnõ söyledi.
Toplantõda ayrõca terörün var-
lõğõ ile kamplarõ ve lojistik destek
boyutunun da değerlendirildiğini
anlatan Atalay, üçlü mekanizma
toplantõlarõnõn yanõ sõra alt komi-
tenin her hafta Bağdat’ta toplan-
tõ yapmaya devam ettiğini söyle-
di. Atalay, “Türkiye tarafı olarak
daima daha somut sonuçlar pe-
şindeyiz. Bu dileklerimizi de
burada yine ifade ettik” dedi.
Atalay, Iraklõ bir gazetecinin Mah-
mur kampõ ve Türk uçaklarõnõn
Irak sõnõrõnõ bombalamasõyla ilgili
düşüncesini sormasõ üzerine şun-
larõ söyledi: “Mahmur ve diğer
konular bir bütünün bölümü.
Bütünlük içinde değerlendiri-
yoruz, gündemimizde, inceli-
yoruz. Mahmur kampıyla ilgi-
li daha fazla analiz ve bilgiye ih-
tiyacımız var. Diğer soruyla il-
gili olarak ise bilgilendirme ve
haberdar edilerek yürütülen
çalışmalardır.”
Atalay, “Türkiye’nin Irak’tan
istediği 150 kişilik PKK’li lis-
tesi”nin sorulmasõ üzerine de
“Bizim somut taleplerimiz var.
Toplantıların başında ilettik.
Her toplantıda bunları irdeli-
yoruz. Her konu ele alınıyor, in-
ce ince değerlendiriliyor. Üçlü
mekanizma toplantıları bir sü-
reçtir” dedi.
Iraklõ Bakan El Vaili’ye yö-
neltilen “Türkiye’deki demok-
ratik açılımla ilgili çalışmaları
nasıl değerlendiriyorsunuz” so-
rusunu yanõtlayan Atalay, “Ken-
di yürüttüğümüz demokratik
açılım ve bu soruna ilişkin yü-
rüttüğümüz çalışmalar devam
ediyor. Bununla ilgili, bazı bo-
yutlarıyla ilgili kısa sürede
açıklama yapacağım” diye ko-
nuştu.
ELÇİN POYRAZLAR
WASHINGTON - ABD’nin önde gelen düşünce
kuruluşlarõndan Washington Enstitüsü uzmanõ Scott
Carpenter, AKP hükümetinin “Kürt açılımında”
PKK lideri Abdullah Öcalan’õn sürece dahil edil-
mesinin iyi bir fikir olmadõğõnõ söyledi. eski ABD
Başkanõ George W. Bush döneminde Dõşişleri Ba-
kanlõğõ Yakõndoğu işlerinden sorumlu müsteşar ola-
rak çalõşan ve Irak’ta görev yapmõş olan Carpenter,
gazetemize açõklamasõnda “Öcalan Nelson Mandela
değil” dedi.
ABD’nin Irak’tan askeri olarak çekileceğini, an-
cak siyasi olarak çekilmeyeceğini ifade eden Car-
penter, ABD Başkan Yardõmcõsõ Joseph Biden’õn
Irak ziyareti sõrasõnda ülkenin bütünlüğüne yönelik
kafa karõştõrõcõ mesajlar verdiğini dile getirdi.
PKK lideri Öcalan’õn Kürt meselesinin çözüm sü-
recine dahil edileceği yönündeki haberleri değer-
lendiren Carpenter, “Umarım bu olmaz. Kürtlerin
siyasi ve kültürel haklarına yönelik çözümlere da-
hil ederek Öcalan’ın siyasi rolünü meşrulaştırmak
bence iyi bir fikir değil. Öcalan Nelson Mandela
ya da Türkiye’de Kürtlerin tamamını temsil
eden biri değil. Öcalan’ın bu sürece dahil edilmesi
ters tepecektir” dedi.
Türkiye’nin Kuzey Irak’taki PKK üyelerine af ge-
tirmesi konusunda ABD desteğini değerlendiren Car-
penter, “Ben ABD’nin PKK üyelerine af çıkarıl-
masını desteklediği yönünde herhangi bir duyum
almadım. Eğer yönetimin tutumu bu yöndeyse bu
çok endişe verici” dedi.
Irak’tan çekilmesinin ardõndan ABD’nin Türkiye’yi
ülkede istikrarõ sağlayan bir unsur olarak görüp gör-
mediği yönündeki bir soruyu yanõtlayan Carpenter,
“Eğer bundan askeri istikrar gücünü kastedi-
yorsanız ABD ve Irak bunu kesinlikle istemeye-
cektir. Ancak ABD Türkiye’nin Kuzey Irak’ta ya-
tırım yapmasına ve ekonomik kalkınmaya yardım
etmesine büyük destek veriyor. ABD Irak’tan as-
keri olarak çekilebilir ancak siyasi olarak çekil-
meyecektir” diye konuştu.
‘Öcalan’ı meşrulaştırmak
iyi fikir değil’