Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
22 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Girne Boğaz
Şehitliği’ndeki Fotoğraf
Yazıişleri’ndeki arkadaşlarımız, Kıbrıs Barış Ha-
rekâtı’nın 35. yıl kutlamaları ile ilgili haberi fotoğraf-
landırırken ne kadar önemli bir belgeyi yansıttıkları-
nı biliyorlar mı?
Belge olarak adlandırdığım, önceki gün Ada’da ya-
pılan törenlerden birisini, Girne Boğaz Şehitliği’nde
yapılan saygı duruşunu yansıtan 11. sayfadaki o fo-
toğraf.
O resimde, ön planda duranlardan ne Türk Barış
Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Akın Zorlu, ne de
Kıbrıslı Türklerin ulusal kahramanı Rauf Denktaş ile,
o yolda savaşım veren bugünkü Başbakan Eroğ-
lu’nun değil, ilgimi daha çok Egemen Bağış’ın çek-
tiğini söylemeliyim.
Devlet Bakanı ve AB Başmüzakerecisi Bağış, 20
Temmuz 1974’te henüz dört yaşında olduğu için, Bo-
ğaz Şehitliği’nde yatan ve hepsi de çıkarma sırasın-
da ölümsüzlük mertebesine kavuşan Mehmetçiklerin
sayısının 580’i aştığını bilemez. Bugün, AB’nin An-
kara’ya ısrarla Rum tezlerini kabul ettirmek için yap-
tığı baskılarda arabuluculuk sorumluluğunu üstlen-
miş olan başmüzakerecimiz, 20 Temmuz’a kadar ger-
çekleşen katliamlarda yine Rum çetelerinin 2 bin 800’ü
aşkın soydaşımızı şehit ettiklerini de çıkarmanın
sürdüğü günlerde Mehmetçik ile Kıbrıslı mücahitler-
den 660’ının o toprakların bir kez daha ve sonsuza
kadar vatan olarak kalması için can verdiklerini de öğ-
renmemiş olabilir.
Kıbrıslı Türklerin, uzun ve çileli bağımsızlık müca-
delelerini bilseler, Bağış’ın da bugün politika yaşa-
mımızdan medyamıza kadar uzanan binlerce Türk va-
tandaşının, 20 Temmuz’un anlamını bugünkü kadar
ruhsuz karşılayıp değerlendirmeleri mümkün olamazdı.
O nedenle, önceki gün onca siyasal parti içinde sa-
dece DSP ve CHP’den gelen kuşku ile karışık kur-
tuluş kutlamalarının yanında özellikle insan hakları der-
nekleri de, sivil toplum örgütleri de görüşleri ile yer
alırlardı. Medyamızın sayfaları ve TV yayınları arasında
20 Temmuz nedeni ile yapılacak değerlendirmeleri de
izlemek 1974’te dört yaşında olan başka Egemen-
ler için de yararlı olurdu.
Filistin olmamak
20 Temmuz’un ölümsüz kahramanı aziz Bülent
Ecevit’in genel başkanlığını yaptığı bu iki partiden
DSP’nin Başkanlar Kurulu’nun, kısa ama çok anlamlı
açıklamasında “... 20 Temmuz’dan bu yana Kıb-
rıslı soydaşlarımız, hatta Rum kesimindekiler bi-
le barış ve huzur içinde yaşamaktadırlar. Kıbrıs
üzerinden pazarlık yapmaya çalışanlar, Başba-
kanımız Bülent Ecevit’in başkanlığındaki hükü-
met tarafından Barış Harekâtı gerçekleştirilme-
miş olsaydı, Kıbrıs’ın Filistin’den beter olacağı-
nı unutmasınlar” deniliyordu.
Ana muhalefet partisi CHP de, 20 Temmuz’u Ge-
nel Başkan Onur Öymen’in düzenlediği basın top-
lantısı ile gündeme getirmeye çalışmıştı.
Öymen, yine kendi tarihini bilmeyen kuşaklara, “100
yılı aşkın zamandan beri Kıbrıs Türklerinin ilk de-
fa, son 35 yılda can güvenliklerine sahip, özgür
ve demokratik bir ülkede yaşadıklarını”, 1983 yı-
lından itibaren de egemenlik ve bağımsızlıkları-
na tam olarak kavuştuklarını” hatırlattı.
Geçmişte yaşanan örneklerin gösterdiği gibi barışçı
bir çözümü engelleyenin Rum tarafı olduğunu söy-
leyerek Kıbrıs yüzünden AB kapısında ayağı dolaşan
AKP’ye moral yardımı yaptı.
Ana muhalefet sözcüsünün haklı bir gözlemi de
TBMM’nin 3 Eylül 2008’den bu yana Kıbrıs’ta sür-
dürülen görüşmelerin içeriği hakkında bilgi sahibi
olmayışıdır. Bu yılki Barış Harekâtı kutlamalarına hü-
kümet adına katılan Cemil Çiçek’in, törenlerde,
kalıcı bir barış için Türkiye’nin Kıbrıs’ta iki bölgeli,
2 ortaklı bir devletten bahsedişi yeterli değildir. BM
ve AB gözetiminde varılacak bir uzlaşmada Rum ta-
rafının yıllardan beri usanmadan ısrarla yinelediği çö-
zümde sözü edilen “toprak parçası”nın otonom ka-
zanmış bir eyaleti mi, yoksa eşit haklara sahip iki ay-
rı devletin ortaklığını mı kapsadığını öncelikle
TBMM’nin bilmesi gerekir.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti adına o anlaşma-
yı onaylayacak olan tek güç TBMM’dir.
Bu tür kuşkuların oluşmasında, son genel seçim-
leri kazanarak iktidara gelen KKTC Hükümetinin hiç-
bir temsilcisinin Kıbrıs görüşmelerine alınmayışının da
büyük payı vardır. UBP iktidarını Cumhurbaşkanı Ta-
lat’ın Ankara’nın da özel isteği ile devre dışı bıraka-
rak görüşmeleri yürütmekteki ısrarının anlamı nedir?
Tek devlet, tek egemenlik ve
vatandaşlıkta Rum ısrarı
“Güney Kıbrıs Rum Devlet Başkanı Hristofyas’ın
20 Temmuz Harekâtı’nın yıldönümü dolayısıyla
yaptığı açıklamada, AKP iktidarının, Türkiye’nin
Milli Güvenlik Kurulu’nun ilan ettiği pozisyonlar
üzerinde ısrar etmemesi için, AB’nin Ankara’ya yö-
nelik baskılarını arttırarak sürdürmesini” istemiştir.
Hristofyas o konuşmada, “Tek bir devlet, tek bir
egemenlik, tek bir vatandaşlık”ta ısrarlı olduğunu söy-
lüyor ve “Oluşacak Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuri-
yeti’nin, garanti ve garantörlere ihtiyacı yoktur” diyor.
Peki Ankara bu konuda ne düşünüyor? Cemil Çi-
çek’in önceki günkü açıklamalarına bakılırsa, Cum-
huriyet Hükümeti, Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlü-
ğünden vazgeçmemekte kararlılığını sürdürmektedir.
Başbakan yardımcısının bu sözlerinin Kıbrıs Türkle-
rinde memnunlukla karşılandığını da söyleyeyim.
Ancak Onur Öymen’in şu kuşkularının da yine Hü-
kümet Sözcüsü Çiçek tarafından açıklığa kavuşacak
bir yanıta ihtiyacı var:
AKP’nin 2004’te yayımladığı Ulusal Program’da
Kıbrıs’ta tarafların “egemen eşitliğinden” söz
ediliyordu. Hükümet şimdi de bu politikanın ar-
kasında duruyor mu? Bakıyoruz 2008 yılında ya-
yımlanan Ulusal Program’da bu sözler yer almı-
yor. Çıkarılmış. Daha Kıbrıs’ta Türklerle Rumlar
arasında mutabakata varılmadan tek taraflı taviz
mi vermeye başladık?”
Size uzun uzun yakın tarihimizin yarına açılan köp-
rüsünden söz etmemin elbette bir nedeni var. Bu-
günkü medyamız anlaşılmaz bir nedenle olan bite-
ne karşı adeta görmez ve duymazları oynuyor.
Onların bazıları için, en önemli gündem, varsa İm-
ralı’daki. Yoksa yine İmralı’dakini başkaldırdığı Türk
devleti ile aynı masaya oturtmak.
Arşivlerinden 1974’ün gazetelerini getirtseler, es-
ki ağabeylerinin o uykusuz geçen günlerde çıkardıkları
gazeteleri ibretle okusalar.
Belki bazı dersler almış olurlardı.
Faks: 0 216 302 82 08 [email protected]
ERGENEKON SAVCILARI
Özyürek, belli savcõ-hâkim anlayõşõnõn, Ergenekon’un siyasiliğinin kanõtõ olduğunu söyledi
‘Ülke diktatörlüğe gidiyor’ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Sözcüsü Mus-
tafa Özyürek, HSYK tartõş-
malarõyla ilgili olarak “İlle
belli hâkimler, savcılar ola-
cak anlayışı Ergenekon da-
vasının hükümet tarafından
yönlendirilen bir siyasi dava
olduğunu gösteriyor” dedi.
Özyürek, Başbakan Tayyip
Erdoğan’õn partilerini hedef
alan sözlerine de “Aklında
cumhurbaşkanlığı olduğunu
herkes biliyor. Türkiye Sa-
yın Başbakan’ın emriyle yö-
netilen bir devlet haline ge-
tirilmiştir. Bu gidiş, dikta-
törlüğe doğru gidiştir” kar-
şõlõğõnõ verdi.
Özyürek, dün düzenlediği
basõn toplantõsõnda “seçim-
ler öncesindeki hovardaca
harcamaların bedelini hal-
kın ödemeye başladığını”
söyledi. Kültür ve Turizm Ba-
kanõ Ertuğrul Günay’õn bi-
rinci sõnõf lokantalarla, üç ve
daha fazla yõldõzlõ otellere ge-
tirilen KDV artõşõnõ eleştirerek
konuyu Ekonomik Koordi-
nasyon Kurulu’na getirecek-
lerini söylediğini anõmsatan
Özyürek, “Bu kararname-
de Günay’ın da imzası var.
Ya önceden boş kararname
imzalamışlar ya da Günay
bu kararnameyi okumadan
imzalamış” dedi.Özyürek,
HSYK’nin kararname çalõş-
malarõnõn yaklaşõk 1 aydõr ta-
mamlanamadõğõna dikkat çek-
ti. Özyürek “Hükümetle ku-
rulun yargıç üyeleri arasın-
da bir büyük uyuşmazlık
var. Tartışmanın Ergene-
kon davasının hâkim ve sav-
cılarının yerinin değiştiril-
mek istenmesi ve hükümetin
de buna direnmesinden kay-
naklandığı ifade ediliyor.
Kurul üyeleri baskı altında.
Kurul üyelerinin kararname
taslağı üzerinde değişiklik is-
teme hakları vardır, bunu
yapanlar sanki suç işliyor-
muş gibi insafsızca eleştiri-
liyor. Hükümet tarafından
isteniyor ki; Ergenekon’a,
mutlaka belli savcılar, belli
yargıçlar baksın. Bunun dı-
şında başka savcı, başka
yargıç bu davaya bakarsa is-
tedikleri sonucu alamaya-
caklarını düşünüyorlar. Bu
da bu davanın siyasi bir da-
va olduğunun açık kanıtıdır.
İlle belli hâkim, belli savcı-
lar olsun anlayışı bu davanın
hükümet tarafından
yönlendirilen bir dava
olduğunun göstergesi-
dir” açõklamasõnõ yaptõ.
Özyürek, Başbakan
Erdoğan’õn partileri ve
genel başkanlarõnõ he-
def alan sözleriyle ilgili
olarak, “Başbakan’ın
aklındakinin cumhur-
başkanı olmak oldu-
ğunu herkes biliyor.
Başbakan, herkes had-
dini bilecek, diye ko-
nuşuyor. Bu sözler, ve-
sayet anlayışının bir
göstergesidir. Çocuk-
ların eğitimiyle ilgili
sözleri de vesayet an-
layışının göstergesi.
Başbakan, Türkiye’nin
başöğretmeni gibi ken-
di anlayışını Türki-
ye’ye dayatmaya çalı-
şıyor” dedi.
Özyürek, askere sivil
yargõ yolunu açan yasa-
ya ilişkin süreç hakkõn-
da da “Erdoğan’ın sü-
rekli yalan beyanda
bulunduğunu; önerge-
de hiçbir CHP’linin
imzasının bulunmadı-
ğını ve TBMM’deki
oylamada hiçbir
CHP’linin kabul oyu
vermediğini” söyledi.
Özyürek, “Türkiye bir
hukuk devleti olma an-
layışından hızla uzak-
laşmaktadır. Türkiye
sadece Sayın Başba-
kan’ın emirleriyle yö-
netilen bir devlet hali-
ne gelmiştir. Bu gidiş,
bazı çevrelerin söyle-
diği gibi demokrasiye
doğru bir gidiş değil-
dir. Bu gidiş diktatör-
lüğe doğru bir gidiştir”
dedi.
İstanbul Haber Ser-
visi - Gazetemiz İmtiyaz
Sahibi ve Başyazarõ İl-
han Selçuk’un, “Erge-
nekon” soruşturmasõnõn
iddianamesini yazan
Cumhuriyet Savcõlarõ
Zekeriya Öz, Mehmet
Ali Pekgüzel ve Nihat
Taşkın hakkõnda “Kişi-
lik haklarına saldırı-
da bulunduğu” gerek-
çesiyle açtõğõ davaya de-
vam edildi. İstanbul 13.
Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nin iddianamede yer
alan Selçuk’la ilgili bö-
lümleri CD olarak gön-
dermesinin ardõndan
mahkeme belgelerin in-
celenmesi için duruş-
mayõ erteledi.
İstanbul 7. Asliye Hu-
kuk Mahkemesi’nde gö-
rülen duruşmaya davacõ
avukatõ Fikret İlkiz ka-
tõlõrken, davalõ Cumhu-
riyet Savcõlarõ Zekeriya
Öz, Mehmet Ali Pek-
güzel ve Nihat Taşkõn
ise gelmedi. Duruşmada
davacõlara tebligat çõka-
rõldõğõ, davalõ Öz’e çõ-
karõlan tebligat parçasõ-
nõn geri döndüğü, diğer
davalõlara çõkarõlan teb-
ligat parçalarõnõn ise
dönmediğinin anlaşõldõ-
ğõ belirtildi.
Mahkeme, İstanbul
13. Ağõr Ceza Mahke-
mesi’ne Ergenekon so-
ruşturmasõ kapsamõnda
hazõrlanan iddianamede
yer alan Selçuk ile ilgi-
li bölümlerin istenmesi
ile ilgili yazõya cevabõn
geldiğini bildirdi.
Avukat İlkiz, “İstan-
bul 13. Ağır Ceza
Mahkemesi’ndeki
2008/209 sayılı dosya-
daki iddianamede
1715’inci sayfadan,
1794’üncü sayfaya ka-
dar olan kısım ile ay-
rıca 2 bin 454’üncü
sayfa müvekkilim hak-
kındadır. Daha önce
dava dilekçesi ekinde
mahkeme tarafından
avukat olarak bize ve-
rilen CD çözümüne
ilişkin iddianamenin
müvekkilime ait kı-
sımları dosyaya ibraz
edilmiştir. Önceki bi-
yanlarımızı tekrar edi-
yorum” dedi.
Mahkeme de davalõ-
lara çõkarõlan tebligat
dönüşünün beklenmesi-
ne, Selçuk’un yazdõğõ
ve dava dosyasõnda bu-
lunan “Ziverbey Köş-
kü” adlõ kitabõn okun-
masõna karar verdi. Dos-
ya içindeki tüm belgele-
rin de incelenmesine
hükmeden mahkeme du-
ruşmayõ erteledi.
İlhan Selçuk, Ergene-
kon iddianamesinde,
“kendisini küçük dü-
şürmek” amacõyla bazõ
ifadelere yer verildiği,
Ergenekon savcõlarõ Ze-
keriya Öz, Mehmet Ali
Pekgüzel ve Nihat Taş-
kõn hakkõnda “özel ya-
şamın gizliliği ve kişilik
haklarını ihlal edildiği”
gerekçesiyle dava aç-
mõştõ.
17 yaşõndaki Hüseyin Çaçan’a adam yaralama suçlamasõ
‘Oğlumun yaşı büyütüldü’
Hüseyin Çaçan’ın babası ve yakınları İHD İstanbul Şubesi’nde bir basın açıklaması yaptı.
İstanbul Haber Servisi -
Okmeydanõ’nda 2 yõl önce mey-
dana gelen gasp olayõnda bõ-
çakla adam yaralamak suçla-
masõyla gözaltõna alõnan 17 ya-
şõndaki Hüseyin Çaçan’õn, 6.
Adli Tõp İhtisas Kurulu tara-
fõndan yaşõnõn büyütülerek ce-
za almasõnõn sağlandõğõ öne sü-
rüldü. Adli Tõp Kurumu, 2
Ocak 1990 doğumlu olan Hü-
seyin Çaçan’a 16 Kasõm 2007
günü “19-20 yaşındadır” ra-
poru verdi. Böylece Adli Tõp
Kurumu’nda son zamanlarda
gerçekleştirilen hatalar zinciri-
ne bir yenisi daha eklenmiş ol-
du.
İnsan Haklarõ Derneği (İHD)
İstanbul Şubesi’nde konu ile il-
gili olarak basõn açõklamasõ ya-
pan Hüseyin Çaçan’õn babasõ
Yasin Çaçan, oğlunun 23 Ha-
ziran 2007 tarihinde Piyalepa-
şa Bulvarõ E-5 köprüsü altõnda
bir gasp olayõna karõştõğõnõ an-
lattõ.
Olayõn geçtiği tarihte 17 ya-
şõnda olan oğlunun olay sonra-
sõ 6. Adli Tõp İhtisas Kuru-
lu’na götürüldüğünü anlatan
baba Yasin Çaçan, yaşadõklarõ-
nõ şöyle anlattõ: “Oğlum 23
Haziran 2007 tarihinde bir
gasp olayına karıştı. Polis ta-
rafından yakalanan oğlum,
Bayrampaşa Cezaevi’ne ko-
nuldu. İlk davası Sultanahmet
1. Çocuk Ağır Ceza Mahke-
mesi’nde görüldü. Mahkeme
heyeti, oğlumun yaşına inan-
mayarak, yaş tashihi davası
açtı. Adli Tıp Kurumu’na
gönderilen oğlumun doğum
tarihi değiştirilerek yaşı bü-
yütüldü. Mahkeme, bu yön-
temle oğlumun daha fazla ce-
za almasını istedi.”
Zirve Yayõnevi katliamõyla ilgili mektupta Ülger’in azmettirici olduğu ileri sürüldü
Ülger’i suçlayan üçüncü ihbar mektubu
Zirve
Yayõnevi
cinayetine
ilişkin
14 Nisan 2009
tarihli
duruşmada
tanõk olarak
dinlenen albay
Ülger’i
suçlayan, iki
ihbar mektubu
daha bulunuyor.
HİLAL KÖSE
Zirve Yayõnevi katliamõna iliş-
kin, Malatya Cumhuriyet Savcõ-
sõ Şeref Gürkan ve İstanbul
Cumhuriyet Savcõsõ Zekeriya
Öz’e gönderilen mektupta, cina-
yeti, Jandarma Alay Komutanõ
Mehmet Ülger’in azmettirdiği
ileri sürüldü. Yayõnevi cinayeti-
ne ilişkin 14 Nisan 2009 tarihli
duruşmada tanõk olarak dinlenen
Albay Ülger’i suçlayan, iki ihbar
mektubu daha bulunuyor.
Malatya 3. Ağõr Ceza Mahke-
mesi’ne gönderilen mektupta,
Albay Ülger’in Kayseri Jandar-
ma Bölge Komutanlõğõ ve Jan-
darma Genel Komutanlõğõ De-
netleme Başkanõ’na 2007 yõlõ
Mart ayõnda verdiği brifingden
yaklaşõk bir buçuk ay sonra mis-
yoner cinayetinin işlendiği, Ül-
ger’in bu brifingde, öldürülen
kişiler ve yaptõklarõ faaliyetlerle
ilgili ayrõntõlõ raporlarõ üstlerine
sunduğu ileri sürülüyor.
Ülger’in cinayet günü ve olay
saatinde, kõdemli başçavuşlar
Arif A. ve Mehmet İ. ile birlik-
te, Malatya merkezde büro mo-
bilyalarõ satan bir işyerindeyken
kendisini arayan kişiye “Emre-
dersiniz komutanım, ben şim-
di olay yerine gidip size bilgi ve-
receğim” dediği ifade ediliyor.
Ülger’in olay yerine polislerle ay-
nõ anda gittiği, polis ekipleri olay
yerine gitmeden, cinayetin Ül-
ger’e üstleri tarafõndan bildirildiği
iddia ediliyor.
İnönü Üniversitesi öğretim gö-
revlisi, davada tanõk olarak din-
lenen ve hakkõnda soruşturma yü-
rütülen Ruhi Abat’õn olaydan
önce ve hemen sonra haftada 2-
3 kez Jandarma Komutanlõğõ’na
geldiği belirtiliyor.
Malatya İl Jandarma Komu-
tanlõğõ’nca 2007 yõlõnda Jandar-
ma Genel Komutanlõğõ istihbarat
ödeneğinden 40 bin TL’nin üze-
rinde ödenek kullanõldõğõ ve öde-
neğin tamamõna yakõnõnõn mis-
yonerlik faaliyetlerine ayrõldõğõ
belirtiliyor. Mektupta, “Ülger
bu ödenekten, Abat’a özellikle
cinayetten önce defalarca öde-
me yapmıştır. Ancak bunları is-
patlamak mümkün değil. Öde-
me makbuzlarına hiçbir za-
man isim yazılmaz, sadece x ha-
ber elemanına diye ibare kul-
lanılır” denildi.
Dünya basõnõnda, Ergenekon davasõnõn Türkiye’de var olan çatlağõ daha da büyüttüğü yorumlarõ yapõldõ
‘Türkiye’nin geleceğini belirleyecek bir süreç’
Dış Haberler Servisi - Dünya ba-
sõnõnda Ergenekon davasõyla ilgili
haberlerde, “Dava ülkenin mo-
dern tarihinde belirleyici bir an
olabilir”, “Derin çatlağın daha da
büyümesine yol açtı”, “Türk pe-
restroykasının başlangıcı mıdır,
yoksa Türkiye’nin Ayetullah Hu-
meyni’sine yol hazırlamaya yö-
nelik bir karşıdevrim mi” gibi yo-
rumlar dikkat çekti.
Gelişmeleri başyazõsõnda değer-
lendiren İngiliz Independent gaze-
tesi, davayõ Türkiye’nin geleceğini
tayin edecek bir hukuki süreç ola-
rak değerlendirdi. Başyazõda, “Da-
va ülkenin modern tarihinde be-
lirleyici bir an olarak nitelendi-
rilebilir” denildi. Yazõda, “davaya
alkış tutup tutmama konusunda
karar vermeden önce, Türkiye’yi
modern bir devlet olabilmek için
darbelerle dolu geçmişinden ken-
dini kopartma zorunluluğunda
olan bir ülke olarak mı, yoksa la-
ik temelleri dinci bir hükümet ta-
rafından altüst edilecek bir ülke
olarak mı görmek gerektiği ko-
nusunda karar vermek gerektiği”
öne sürüldü.
“1960 yılından bu yana 4 hü-
kümetin silahlı kuvvetlerin dar-
beleri sonucunda devrildiğini”
de yazan Independent başyazarõ,
“savaş sonrası dönem boyunca
Türkiye’de generallerin, yargıyı
kontrol ederek toplumun her ke-
simine nüfuz etme çabalarının
sürdüğünü” öne sürdü. Başyazõda,
“içlerinde bazı Batı yanlısı libe-
rallerin de bulunduğu diğer bir
kesim tarafındansa Türkiye’de
ordunun, yaptığı bütün hatalara
rağmen, laik anayasanın bekçisi
olarak görülmesine devam edil-
diği” belirtildi. Yazõda, bu kesimin
Ergenekon davasõnõ da “Türki-
ye’yi sinsice İslamileştirmeye ça-
lışanların kendilerine karşı duran
güçleri tasfiye etmeye çalışması”
olarak yorumladõğõ ifade edildi.
Irish Times gazetesinin haberin-
deyse, “Türk perestroykasının
başlangıcı, imal edilen istikrak-
sızlığın ve askeri müdahalenin
sonu mudur? Yoksa Türkiye’nin
İslami kökenli hükümetinin, laik
rakiplerinin itibarını yok etmeye,
Türkiye’nin Ayetullah Humey-
ni’sine yol hazırlamaya yönelik
bir karşıdevrim mi” yorumu dik-
kat çekti.
Davaya dünya haberleri sayfa-
sõnda geniş yer ayõran Times da
“Dava, devlet mekanizması içe-
risinde faaliyet gösteren kişilerce
işlendiği öne sürülen, çözümlen-
memiş cinayetleri çözmeye çalı-
şıyor. Ancak karmaşık kanıtlar ve
sorgulananların pek rastlanma-
yan yüksek profili ve görünürdeki
saygınlığı kamuoyunu şaşkına
çevirdi ve yabancılaştırdı” yoru-
munu yaptõ.
BBC’nin haberinde de “Soruş-
turma, kökleri siyasi İslamda
olan iktidardaki AKP hükümeti
ile kendisini Türkiye’nin laik
anayasasının bekçisi gibi gören as-
kerler arasındaki ilişkileri gerdi”
denildi. İspanya’da yayõmlanan El
Pais gazetesi, “Darbe soruştur-
masının, Türk toplumunda laik
kesimlerle Erdoğan hükümeti-
nin dayandığı İslamcı sosyal akım
arasındaki derin çatlağın daha da
büyümesine katkıda bulunduğu-
nu” belirtti.
Dünya basõnõnda yer alan haberlerde, “Soruşturma, kökleri siyasi İslamda olan iktidardaki
AKP hükümeti ile kendisini Türkiye’nin laik anayasasõnõn bekçisi gibi gören askerler
arasõndaki ilişkileri gerdi” gibi yorumlar dikkat çekti.
Erdoğan’õn sözlerini eleştiren Özyürek, “Aklõnda cumhurbaşkanlõğõ
olduğunu herkes biliyor. Türkiye Sayõn Başbakan’õn emriyle yönetilen
bir devlet haline getirilmiştir” dedi.
Selçuk’un açtığı
davaya devam edildi
Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarõ
İlhan Selçuk, Cumhuriyet Savcõlarõ Öz,
Pekgüzel ve Taşkõn hakkõnda dava açmõştõ.
Mustafa Özyürek