18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN ‘Rasgele’ Ekonomisi Türkiye ekonomisi, küresel dünya ile enteg- rasyon sürecine dönemin askeri yönetim koşul- larında itildiği 1980 yılından bu yana, piyasanın çal- kantılı koşullarına tabi kılındı. 1980’lerin ihracata yönelik rekabetçi sanayiler yaratma söylemi, üc- ret gelirlerindeki yoğun daralmayla sonuçlandı. 1989’da kambiyo rejimini kuralsızlaştırarak, ulus- lararası sermaye hareketlerine sınırsız serbesti sağ- layan Türkiye, 1990’lar boyunca saman alevi ti- pi coşkulu -ancak sürdürülemez nitelikli- büyüme ve kriz salınımlarından geçti. 1988, 1994, 1998, 2001 ve sonunda 2008 krizleri boyunca piyasaların “rasgele” koşulların- da savrulmakta olan Türkiye, 2000’li yıllara ulusal ekonomisinin yerli ve uluslararası finans kapita- lin kaprislerine terk edildiği bir ucuz ithalat ve ucuz işgücü deposu olarak, taşeronlaştırılmış bir sanayi yapısıyla girmekteydi. Büyüme ve kalkınma perspektiflerini piyasanın miyopik, spekülatif çıkar hesaplarına göre uyar- lamış olan Türkiye, artık ulusal ekonomisini istik- rarlı büyüme patikasında yönlendirebileceği bü- tün istikrar aletlerini terk etmiş konumdadır. “Enf- lasyon hedeflemesi merkez bankacılığı”, “dalga- lı döviz kuru rejimi”, “özelleştirmeler” “iş gücü pi- yasasını esnekleştirmeyi amaçlayan yeni nesil mikro reformlar” gibi cilalı kavramlar ardına giz- lenen yalın gerçek ise Türkiye’nin yerli ve dış şok- lara karşı savunmasız kılınması ve piyasanın “rasgele” kararlarına bağımlı, taşeronlaştırılmış, bir “çevre” (peripheral) ekonomisine dönüştürülme- sidir. Türkiye’nin bu şartlar altında 2008 küresel kriz konjonktürüne “ulusal ekonomisi en şiddetli etki- lenen ülke” olarak yakalanmış olması elbette bir rastlantı değildir. Verileri anımsayalım: * Ulusal ekonomi 2008’in son çeyreğinde yüz- de 6.5, 2009’un ilk çeyreğinde ise yüzde 13.8 kü- çüldü. Söz konusu oran, 1945’ten bu yana Tür- kiye’nin yaşamış olduğu en şiddetli daralmadır. * İşsizlik oranı 2000’ler boyunca “istihdamsız bü- yüme” olgusuyla zaten yüzde 10 düzeyinde sey- retmekteydi. 2009’un ilk aylarından başlayarak Tür- kiye’nin emekçileri krizin etkilerini en yakından ya- şayan kesimler oldular. Açık işsizlik yüzde 15’e, umudu kırılmışlarla birlikte hesaplanan “gizli” iş- sizlik ise yüzde 20’ye çıkmış durumda. * Devlet bütçesi seçim telaşı ve krizi kısa sürede atlatmaya yönelik hesapsız, “rasgele” yapılan har- camalar ve gerileyen vergi gelirleri sonucunda hız- la dengesizliğe itilmekte. Geçtiğimiz yılın ilk altı ayında 2 milyar TL fazla vermiş olan merkezi yö- netim bütçesi, bu senenin ilk yarısını 23.2 milyar TL’lik açıkla kapattı. Hükümet bu gerçekler karşısında telaşla, eski def- terleri karıştırma yöntemiyle, KDV ve ÖTV türü do- laylı vergilerle bütçesini dengelemeye çalışmakta. Akaryakıtta ve turizm sektöründe yüksek çaplı ver- gi artışlarıyla ekonominin yaz aylarındaki göreceli can- lılık konjonktüründen fırsat çıkarmaya çalışılarak gü- nü kurtarmak hedeflenmekte. Kısacası Türkiye, piyasanın rasgele kararları ve finansal yatırımcıların koşullandırmaları altında spe- külatif bir büyüme-kriz sarmalına sıkışmıştır. Bu koşullar altında, ekonomi idaresinden ve hü- kümet yetkililerinden gerçekçi bir çözüm üretil- mediği gibi, mevcut küresel krizin yapısal nitelik- lerinin göz ardı edildiği ve hâlâ ciddiye alınmadı- ğı gözlenmektedir. Ekonomi bürokrasisi krizi sanki gelip geçici konjonktürel bir dönem olarak değerlendirmekte ve hatta zaman zaman, “Veri- ler geriden geliyor; oysa belki de kriz çoktan ge- ride kaldı; bir sabah uyanınca belki de krizi geri- de bırakmış olduğumuzu fark edeceğiz” avuntu- suyla gün geçirmektedir. Yaz aylarında sahillerimizde özellikle “amatör” balıkçılar denize açıldıklarında rastlaştıkları ka- yıklara “rasgele” diye seslenirler. Balıkçıların bu “rasgele” seslenişi, bir anlamda insanımızın de- nizin sürprizlerle dolu bereketine olan güvenini ve umut dünyasını yansıtır. Türkiye de 1980’den bu yana katıldığı piyasa ekonomisi serüveninde “rasgele” diye seslenişi- ni sürdürmektedir. Kim bilir belki bir gün “piyasa” ülkemize de bir sürpriz tasarlayacaktır. Ne diyelim? “Rasgele Türkiye”... Deloitte Türkiye, ‘2009 İkinci Yarõ Yõl Girişim Sermayesi Güven Araştõrmasõ’ sonuçlarõnõ açõkladõ Sigortalı bildirimi SGK’ye yapılacak Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlõğõ ile ilgili müdürlüklerine ve Türkiye İş Kurumu’na yapõlan sigortalõ ve işyeri bildirimleri, 1 Ağustos’tan itibaren Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) yapõlacak. 70 ilin bütçesi açık verdi Rekor düzeyde açõkla yõllõk hedefin dolduğu ilk altõ ayda 81 il’den 70’inin bütçesi açõk verdi. Geçen yõlõn aynõ döneminde 65 ilin bütçesi açõk vermişti. Ocak-Haziran döneminde toplamda ise bütçe açõğõ geçen yõlõn aynõ dönemine göre 13 kat artõş göstererek 23 milyar 204 milyon TL’ye yükseldi. Bütçe açõğõ sõralamasõnda 850 milyon TL ile Diyarbakõr yine ilk sõrada yer alõrken en çok bütçe fazlasõnõ ise 32 milyar 864 milyon TL ile İstanbul verdi. Sel Taşköprü sarmısağını vurdu Kastamonu’nun sarmõsağõyla ünlü ilçesi Taşköprü’de geçen hafta meydana gelen sel dolayõsõyla sarmõsak üretiminde 1.2 milyon TL zarar meydana geldi. Yaklaşõk 3 bin ailenin geçimini sarmõsak üretiminden sağladõğõ ve bu yõl 22 bin ton hasat beklenen Taşköprü’de yağõşlar nedeniyle büyük zarar oluştu. Anadolubank’a danışmanlık yetkisi Bankacõlõk Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Anadolubank’a bilgi sistemleri, tahsili gecikmiş alacaklarõn takibi ve kredi teminat kontrolü ile ilgili danõşmanlõk yetkisi verdi. K I S A . . . K I S A . . . Yatõrõmcõ moral bulduEkonomi Servisi - Deloitte Tür- kiye’nin “2009 İkinci Yarı Yıl Gi- rişim Sermayesi Güven Araştırma- sı”na göre yatõrõmcõlar gelecek 6 aya umutlu bakõyor. Çalõşmaya katõlan yatõrõmcõlardan yüzde 24’ü önümüz- deki 6 ay içinde ekonomik ortamda iyi- leşme bekliyor. Bu oran bir önceki araştõrmada sõfõr düzeyindeydi. Deloitte’nin araştõrmasõna göre ekonominin kötüleşmesini bekle- yenlerin oranõ ise yüzde 17 oldu. Bir önceki araştõrmada, gelecek 6 ayda ekonomide kötüleşme bekleyenlerin oranõ yüzde 79 olmuştu. Raporda ilk çeyrek itibarõ ile ekonominin yüzde 13.8 oranõnda küçüldüğü hatõrlatõ- larak, yatõrõmcõlarõn 2009’un ba- şõnda ekonomiye bakõş açõsõnõn olumsuz olmasõ konusunda haklõ olduklarõnõn ortaya çõktõğõ belirtildi. Aynõ şekilde son araştõrmada ya- tõrõmcõ firmalarõn sadece yüzde 12’si önümüzdeki dönemde etkinlikleri- nin azalacağõnõ kaydetti. Bundan önceki araştõrmada bu yönde görüş bildirenlerin oranõ yüz- de 63’ü buluyordu. Katõlõmcõlarõn yüzde 59’u önümüzdeki 6 ayda iş- lem hacimlerini arttõrmayõ planlar- ken, yüzde 35’i ise finansman ola- naklarõnõn kolaylaşmaya başladõğõ- nõ vurguladõ. Araştõrmaya katõlan şirketlerin yüzde 76’sõ kendisini önümüzdeki 6 ay için net alõcõ olarak tanõmlarken, net satõcõ olarak tanõmlayanlarõn oranõ yüzde 24 seviyesinde kaldõ. Geçen yõlõn ikinci yarõsõnda ise net alõcõlarõn oranõ yüzde 92 iken net sa- tõcõlarõn oranõ yüzde 8 olmuştu. Yõlõn ilk yarõsõ için yapõlan pro- jeksiyonlarda katõlõmcõlarõn yüzde 21’i yatõrõm işlem hacimlerinin ar- tacağõnõ söylerken, 2009’un ikinci yarõsõ için işlem hacimlerinin arta- cağõnõ tahmin edenlerin oranõ yüz- de 59’a ulaştõ. Deloitte Türkiye yatõrõmcõlarõn yõlõn ikinci yarõsõndan umutlu olduklarõnõ ve morallerin yerine gelmeye başladõğõnõ kaydetti. Araştõrmaya katõlan yatõrõmcõlarõn yüzde 24’ü önümüzdeki altõ ay içinde ekonomide iyileşme beklediklerini ifade ettiler. 3N’ye sayılı günler kaldı, fiyat hâlâ belli değil KONYA (AA) - Tüketiciler Bir- liği Genel Başkan Yardõmcõsõ Mus- tafa Dinç, cep telefonu operatörle- rinin, 30 Temmuz’da vermeye baş- layacağõ 3N hizmeti için talep al- dõğõnõ ancak ortada açõklanmõş bir fiyat bulunmadõğõnõ, bu durumun açõk bir tüketici hakkõ ihlali oldu- ğunu söyledi. Dinç, cep telefonu operatörlerinin 3N konusunda tüketiciyi yeterince bilgilendirmediğini, ‘kasıtlı yapıl- madığı’ düşünülse bile, bunun bü- yük bir eksiklik olduğunu dile ge- tirdi. 3N konusunda bilgilendirme eksikliğinin özellikle fiyat tarifesi konusunda olduğunu, bu duruma tü- keticiler adõna dikkat çekmeyi bir zorunluluk olarak gördüklerini an- latan Dinç, “Bazı cep telefonu operatörleri, 3N ile görüntülü konuşma bedelinin, normal ko- nuşma tarifesiyle aynı olacağını belirtiyor. Eğer eski tarifelere göre 3N’den internet hizmeti ve- rilecekse, internet paketine abo- ne olmadan internete giren kul- lanıcı 1 gigabyte için 199 lira ödeyecek” dedi. TÜİK Ev aletleri ve elektronikte en pahalısı Türkiye Ekonomi Servisi - Türkiye, ge- çen yõl 37 ülke arasõnda, satõnalma gücü paritesine göre tüketim mal ve hizmetleri karşõlaştõrmalõ fiyat dü- zeyi endeksi sõralamasõnda, 73 en- deks puanõ ile 25. oldu. Türkiye, 2008’de Satõnalma Gü- cü Paritesine (SAP) göre, Avrupa ülkeleri arasõnda ‘Ev Aletleri’ ve ‘Tüketici Elektroniği’ gruplarõnda fiyat düzeyi ‘oldukça yüksek’, ‘ki- şisel ulaşõm araçlarõ’, ‘haberleş- me’ alanlarõnda, ‘fiyatõ yüksek’ ülke konumunda yer aldõ. TÜİK, satõnalma gücü paritesine göre 2008’e ilişkin ‘Tüketim Mal ve Hizmetleri’ verilerini açõkladõ. Ve- rilere göre, ‘Tüketim Mal ve Hiz- metleri’ grubunda Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin ortalama fiyat dü- zeyi 100 iken, 37 ülke içinde Da- nimarka en yüksek ülke oldu. Gõ- da ve alkolsüz içecekler sõralama- sõnda Avrupa’nõn en pahalõ ülkesi 154 endeks puanõ ile Norveç oldu. Türkiye bu gruptaki fiyat düzeyi AB ortalamasõnõn altõnda kaldõ. İzin iptali madenciye zarar getirdi ADANA (AA) - TMMOB Maden Mühendisleri Odasõ Genel Başkanõ Mehmet Torun, Danõştay’õn ma- dencilik izin yönetmeliğini iptal etmesinin, yüzlerce firmanõn arama ve sondaj çalõşmalarõnõ askõya al- masõna yol açtõğõnõ, sektördeki şu ana kadar yaşanan ekonomik kay- bõn 500 milyon dolar olduğunun tah- min edildiğini söyledi. Torun, 2009’un Şubat ayõnda, Danõştay’õn, Anayasa Mahkeme- si’nin aldõğõ karar doğrultusunda, Madencilik Yasasõ’nõn 7. maddesi- nin 1. fõkrasõnda yer alan madenci- lik izin yönetmeliğini iptal etmesi- nin sektördeki yeni yatõrõmlarõn önüne geçtiğini söyledi. Torun, ekonomik kriz ne- deniyle madencilik sektörün- de yüzlerce mühendis ve bin- lerce maden çalõşanõnõn işsiz kaldõğõna, izin iptalinin ise so- runlarõ daha da arttõrdõğõna dikkati çekti. Torun, yeni yönetmelikle ilgili çalõşma ancak yeni ya- sama dönemine kalacağõndan oluşan ekonomik kaybõn da ar- tacağõnõ sözlerine ekledi. Üretimde en sert freni kamyon yaptõ Ekonomi Servisi - Türk otomo- tiv sanayisinde yõlõn ilk yarõsõnda üre- tim, küçük kamyonda yüzde 96, mi- dibüste yüzde 87, büyük kamyonda yüzde 86 oranõnda daraldõ. Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) hazõrladõğõ bültende 2009’un ilk 6 ayõnda toplam üretimin 394 bin adede gerilediği, otomobil üretimi- nin ise 246 bin adet olarak gerçek- leştiği hatõrlatõldõ. Özellikle ağõr ti- cari araç üretimindeki keskin düşü- şün devam ettiğine işaret edilen bül- tende, 2009’un ilk ay- larõnda olduğu gibi, yõlõn ilk yarõsõnda da ticari araç üretiminin 5 yõl geriye giderek 2004 Ocak-Haziran dönemi üretim değerlerinin altõnda gerçek- leştiği, büyük kamyon üretiminin ise son 10 yõlõn en düşük değeri olan 21 bin adet ile 1999 yõlõ düzeyinin de al- tõnda kaldõğõ vurgulandõ. 2009 Ocak-Haziran döneminde taşõt aracõ ihracatõnõn geçen yõlõn aynõ dönemine göre yüzde 50 aza- larak 277 bin 648 adet düzeyinde ger- çekleştiği, bu dönemde otomobil ihracatõnõn 2008 yõlõ aynõ döneme gö- re yüzde 42 oranõnda azalarak 179 bin 393 adede geri- lediği, ticari araç ihra- catõnõn da 98 bin 255 adede düştüğü ifade edildi. PETDER Başkanõ Muammer Ekim serbest piyasa sistemine geri dönülmesini istedi Tavan fiyat yargıya taşındı Petrol Sanayi Derneği, EPDK’nin akaryakõt sektörüne tavan fiyat uygulamasõ ile ilgili bazõ şirketlerin Danõştay’a dava açtõğõnõ açõkladõ. İhracatın yeni rotası Latin Amerika ve Afrika SAO PAULO/ANKARA (AA) - İh- racatõn, ekonomik kriz nedeniyle Av- rupa, ABD, Rusya gibi geleneksel pa- zarlara daha zor yapõlabilmesi, 132 milyar dolarlardan 103-104 milyar do- larlara gerilemesi ihracatçõlarõ, Latin Amerika, Afrika pazarlarõna yöneltti. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhra- catçõlarõ Birliği Yönetim Kurulu Baş- kanõ İsmail Gülle, yõlbaşõndan beri Gü- ney Amerika pazarõna çalõştõklarõnõ, bununla ilgili bir komite kurduklarõnõ söyledi. Bölgedeki büyük şirketler- den pay almalarõ durumunda önemli miktarda iş yapacaklarõnõ belirten Gülle, “Hõzlõ hareket tarzõmõzla bu pa- zarda tutunuruz. İş bağlantõlarõnõn izlerini aldõk. Kõsa süre içinde bura- ya sektörel organizasyon yapa- cağõz. Burasõ açõkçasõ dünyanõn keşfettiği ama bizim geç keş- fettiğimiz bir maden. Artõk iş- lenmiş maden olarak baka- cağõz” dedi. Türkiye İhra- catçõlar Meclisi Başkanõ Mehmet Büyükekşi da Bre- zilya ile 3 sene içinde 1.7 mil- yar dolarlõk ticaret hacmini 5 milyar dolara yükseltmeyi hedef- lediklerini kaydetti. [email protected] ÖSS sonuçlarının ortaya koyduğu önemli göstergelerden biri de eğitim- de eşitsizliğin boyutları. Devletin asli görevi geleceği şekillendirecek olan çocukları, gençleri eğitmek. Bu alan- da yaşanan fiyaskonun, beceriksizli- ğinse haddi hesabı yok. Tüm dünyada bilgi toplumuna geçişin hızlandığı bu dönemde ileriye doğru adımları hız- landırmak yerine geriliyoruz. Ve ne ya- zık ki kimse bu gerilemenin hesabını sormuyor. Neden geriliyoruz? Yedi seneden beri tek başına ikti- darda olan AKP’nin, aslında partiler üstü olması gereken eğitim politikala- rını kendi görüş ve ideolojisi doğrultu- sunda şekillendirme girişiminin so- nuçları mı? Eğitimin siyasi arenada (hem iktidar hem de muhalefet cephesinde) asla belirgin bir önceliğinin olamaması mı? Türkiye aslında “eğitim ve bilgiyi” toplumun merkezine oturtmakla “tü- ketimi” merkeze oturtmak arasında önemli bir seçim yaptı. Bizim kolaya kaçarak kendimize biç- tiğimiz ve kapitalist düzen tarafından da alkışlanarak teşvik edilen model, “tüketim toplumu modeli” oldu. Türki- ye ne yazık ki bu modelden giysisini biçti ve üzerine giydi. LCD televizyonlar, plazmalar, birkaç ayda bir modeli yenilenen cep tele- fonları, “chat yapma, müzik indirme, oyun” üçlemesiyle sınırlandırılmış bil- gisayar kullanımı, yüz metrede bir kar- şımıza dikilen alışveriş merkezleri, kre- di kartlarıyla taksitli satış furyaları, kampanyalar, kampanyalar... Toplu- mun teknoloji ve yeniliğe olan merak ve ilgisi ne yazık ki üretim cephesine yö- neltilemedi. Üretimi, özellikle de katma değeri yüksek üretimi desteklemekten çok tüketim pompalandı. İşbitiricilik, emek ve çaba sarf etmeden kazanmak bir “değer” olarak sunuldu. Bu model- de eğitim ve bilginin önemi ne kadar olabilirdi ki? Zaten çelişirdi de... Tüke- tim toplumu yaratmak istiyorsan bilgi- yi alan, doğru süzgeçten geçiren, sor- gulayan bireylere sahip olmaman ge- rekir. Çünkü bilgiyi doğru kullanan bi- reyler gerektiğinde tüketimin şeklini, ölçüsünü de sorgular. O yüzden “iyi öğretmen yetiştirmek”, “eğitimin kalitesini arttırmak” gibi ko- nular es geçildi. Tabii arada konjonk- tür gereği eğitim ticarileşmişti bile. Bu arada şunu da vurgulamam ge- rekiyor. Ben Türkiye’de ailelerin “ço- cuklarının iyi eğitim almalarını” hâlâ ge- leceğe açılan umut kapısı olarak gör- düklerine inanıyorum. Sayıları hiç de az değil çocuklarının iyi bir eğitim al- ması için çırpınan, varını yoğunu har- cayan anne ve babaların. Zengini de, orta gelirlisi de, yoksulu da çocuk eği- timi konusunda aynı noktada. Bu son derece saygın inanç da ne yazık ki tü- ketim ve ticaret uğruna suiistimal edi- liyor. Veli ve öğrencinin yılları, özel okul, dershane, özel öğretmen üçgeni için- de hem SBS hem de ÖSS’de 4 şıklı test sisteminde iyi bir puan alabilmek için geçiyor. Evet gelinen noktada asıl mağdur devlet okulları ve buralarda eğitim gö- ren çocuklar gibi görünüyor. Bir de sonuca bakalım isterseniz... İster devlet okullarında okusunlar is- terse özel okullarda, nasıl bir gençliğe sahibiz bugün? Umutlu mu gençleri- miz? Önlerini görebiliyorlar mı? Gele- cek beklentileri nedir? Nasıl bir ülkede ve dünyada yaşadıklarını, neyi devra- lacaklarını ne kadar biliyorlar? Yapılan araştırmalar gençlerin ço- ğunun isteğinin “yurtdışına kapağı at- mak” olduğunu gösteriyor. Bireyselci- lik, minimum çabayla maksimum ge- tiri elde etmek gençlerin çoğunun or- tak özelliği. Tabii ki bu formatın dışın- da gençler de var, ancak büyük ço- ğunluk böyle... Bunları yazdım, çünkü ben de ço- cuklarının eğitimi için her şeyini sefer- ber eden annelerden biriyim. Bu ülke- de çocukların tüketim toplumunu bi- linçsiz neferlerinden biri haline gelme- sini önlemenin hiç de kolay olmadığı- nı iyi biliyorum. Çocuklara, gençlere kültür bilinci, çevre sorumluluğu aşıla- mak, kişisel ilgi alanlarının gelişmesi için yollar açmak ne yazık ki, var olan düzenin, barbi oyuncak dünyasının, in- sanın saatlerini çalan ne idüğü belirsiz televizyon programları ve dizilerinin, marka-statü ilişkisinin arasında gide- rek çetrefilleşiyor. Tüm bunların ülke açısından ya- şamsal bir sorun haline dönüşmeye başladığı gerçeği fark edilmedikçe de aynı düzen sürüp gidecek ne yazık ki... Eğitim Sistemi ve Tüketim Toplumu B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK TÜKETİCİLER İsmail Gülle Nijerya Savunma Bakanlığı’nın siparişi üzerine Türkiye’de yapılan mobil hastane Afrika’ya doğru yola çıkıyor. Alke Grubu tarafından yapılan hastane Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle