23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 HAZİRAN 2009 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Dün-Bugün Bugün 3 Haziran. Nâzım Hikmet’in 46 yıl önce 1963’te, 61 yaşın- da öldüğü gün. Dün, 2 Haziran’dı. Orhan Kemal’in 39 yıl önce 1970’te, 56 yaşında öldüğü gündü. Ahmed Arif de 18 yıl önce, 2 Haziran 1991’de 64 yaşında ölmüştü. Ne kadar genç yaşlarda ayrılmışlar bu dünyadan! Kısa sayılacak yaşamlarında her biri birer efsaneye dönüşerek. Nâzım Hikmet, ülkesinde toplam 15 yılını ha- pislerde geçirip, kitapları basılmaz, adının anılma- sı yasaklanmışken, efsane bir kişiliğe dönmüştü. Hayatının son on iki yılını geçirdiği yurtdışında bu ünü, Küba’dan Japonya’ya dek bütün dünyaya ya- yıldı. İnsanlığın Nâzım Hikmet sevgisi, yalansız bir yü- reğe duyulan sevgiden başka bir şey değildir. Bugün onu anarken, ona yapılan hukuksuzluk- ların, haksızlıkların toplumsal vicdanımızda kanat- tığı acıyı yaşıyoruz. Mezarı, vatandaşlığı vb. sem- bolik değerleri bu denli sorun etmemizin bir nedeni de bu. Ona olan gönül borcumuzu ödemek için çır- pınıyoruz. Nâzım Hikmet, içimizi kanatmayı sür- dürüyor hâlâ. Orhan Kemal, hapislik yıllarından sonra, o dönem için çok güç bir işe girişti; yalnızca kalemiyle haya- tını kazanmayı seçti, bu uğurda çekmediği çile kal- madı. Büyük sıkıntılara karşın, yazarlık onurunu ze- deleyecek hiçbir ilişkiye girmedi, tıpkı kitaplarında anlattığı sıradan insanlar gibi yaşam mücadelesiy- le geçirdi ömrünü. Gece gündüz çalışarak, insancıllık akan kaleminden damlayan alın teriyle yaşadı. Onun destansı yapıtları kadar güzel, onlarla bütün- leşen, destansı bir hayatı oldu. Genişliğine bir ya- şamöyküsünün yazılmamış olması edebiyatımızın ek- siklerindendir. Ahmed Arif, genç yaşta düştüğü hapislerde, gör- düğü işkencelerde yaratıcılığı öldürülmüş bir büyük şairdir. Gördüğü baskıların etkisiyle hapisten çıktıktan sonra ne şiir yazmayı sürdürebildi ne de uzun yıl- lar kendini gösterebildi. 1940’ların sonlarıyla 1950’lerin başlarında yaz- dığı bir avuç şiir, ancak 1968’de Cemal Süreya’nın girişimiyle kitaplaşabildi. Hasretinden Prangalar Es- kittim, neredeyse hepsi zihinlere çakılmış dipdiri di- zeleriyle o günden bu yana en çok okunan şiir ki- taplarından biridir. Kendini daha yaşarken öldü- recek denli baskı altında yaşamış bu büyük şair, derin insan sevgisiyle yoğurduğu şiirleriyle efsane oldu. Geçmişte yaşanan acıları ne yapsak geri alama- yız. Benzer acıları yaşamış nice insanımızın, sanatçı- mızın yanında, bu üç büyük insanın yapıtları bizim- le. Bu yapıtlarda bu dünyanın acısının da, sevinci- nin de anlamını, yaşanırlığını, güzelliğini bize gös- terdiler. Bugün yapılacak, vicdan yaralarını kabuk bağla- maya bırakıp, onların yapıtlarıyla bugünün dünya- sında aydınlanmak, toplumumuzun, insanlığın ay- dınlık geleceği için çalışmaktır. Onları okurken, ardındaki büyük insanları, yaşa- dıkları hayatları unutmamalıyız. Nâzım Hikmet’in, Ahmed Arif’in şiirlerinde, Orhan Kemal’in romanlarında, öykülerinde yarattıkları in- sanca güzellikleri paylaşmayı, bu güzelliklerle içimizi doldurup, kendimizi, çevremizi, ülkemizi, dünyamı- zı güzelleştirmeye çabalamalıyız. Onların da o büyük acılar içinde yaşarken, insan kardeşlerinden bekledikleri tek şey buydu. turgay@fisekci.com kultur@cumhuriyet.com.tr 53. Uluslararasõ Venedik Bienali genç ve yaşlõ ustalarõ bir araya getiriyor Venedik’teçağdaşsanatfõrtõnasõ ASLI KAYABAL VENEDİK - İsveçli küratör Daniel Birn- baum’un ana izleğini “Making Worlds” olarak belirlediği 53. Uluslararası Venedik Bienali genç ve yaşlõ ustalarõ karşõ karşõya ge- tirecek büyük bir etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazõr. Venedik ve çevresindeki 9 mekânda tüm dünyadan 90 sanatçõnõn işlerinin sergilenece- ği bienalin yöneticisi Birnbaum, ziyaretçileri çağdaş sanat fõrtõnasõ ile baş başa bõrakmayõ he- defledi. 39 yan etkinliğin de düzenlendiği bie- nal bu yõl tarihi mekânlarõn yanõ sõra yeni sa- natsal mekânlarõn da kapõlarõnõ açõyor. Bienale konuk olan 77 yabancõ ülke arasõnda İsrail ve İran da var. Merakla beklenen Venedik Bienali’nde 6 Ha- ziran akşamõ Castello di Venezia’nõn önüne ge- lecek ziyaretçiler İtalyan pav- yonunun cephesinin bir tür ok- yanusa dönüştüğüne tanõk ola- cak. John Baldessari’nin Yo- ko Ono ile birlikte hazõrladõğõ palmiyeli enstalasyon “Ocean and Sky/Okyanus ve Gökyü- zü” bienalin kapõsõnõ aralayacak ilk sanatsal etkinlik. Birnbaum’un seçimi yönünde 1960’lar ve pop art’tan hareketle seçilen yapõtlarõn yolculuğu tüm dünyadan 90 sanatçõnõn çağ- daş işlerinde noktalanõyor. Genç ve yaşlõ ustalarõ buluşturmaya çaba gösteren bu tercihte Birn- baum Venedik’e Alman Tho- mas Bayrle, ütopist mimar Yo- na Friedman, İsveçli pop art sa- natçõsõ Ian Hafstrom ve ABD’li Joan Joans’õn yapõtlarõnõ getir- meyi başardõ. Ziyaretçiyi sürpriz sergilerle baş başa bõrakacağõnõ her fõrsatta vurgulayan Birn- baum, video art’õ bir kenara iterek fotoğraf, çok sayõda enstalasyon ve resme ağõrlõk verdi. Çağdaş sanatõn ustalarõ olarak bilinen çoğu sanatçõ genç yaşta yasama veda etti: Bu sa- natçõlardan Polonyalõ André Cadere, Çinli Chen Zhen, İtalyan sanatçõ Gino de Domi- nicis, Brezilyalõ Lygia Pape, Alman Blinky Palermo, ABD’li mimar Gordon Mattac- larck’õn yapõtlarõ Venedik’te görülebilecek. Bienalin ünlü konuklarõndan Yoko Ono, Masa’da düzenlenen “Anton’s Memory” (Anton’un Belleği) adlõ kişisel sergisinde filmler, besteler, heykeller ve resimlerinden oluşan çalõşmalarõnõ bir araya getiren işini su- nacak. Ayrõca Yoko Ono’ya John Baldessa- ri ile birlikte “Altın Aslan” ödülü verilecek. Cini Vakfõ ise sergi mekânõnõ ünlü İngiliz sa- natçõ Peter Greenaway’in multimedya tek- niği ile hazõrladõğõ, merakla beklenen per- formansõna adadõ. Bu yõlki bienalin bir başka özelliği yeni açõ- lan sanatsal mekânlarõn bienal sergilerini ko- nuk etmeleri ve haziran ayõnda birbiri ardõ sõ- ra gerçekleşecek kutlamalar. Ünlü mimar Ta- dao Ando’nun yapõtõ yeni çağdaş sanat müzesi Punta della Dogana 6 Haziran’da bir davetle kapõlarõnõ ziyaretçilere açacak. Yeni çağdaş sa- nat müzesinde yer alan ilk sergide François Pi- nault’nun 250 yapõtõ sergilenecek. Venedik’in yõllardõr bianele ev sahipliği yapan tarihi mekânlarõ ile yeni açõlan sanat me- kânlarõ bundan böyle bir arada yaşayacak. Peggy Guggenheim’in koleksiyonu, Robert Rauschenberg’in 40 heykeli ilk defa Çiz- me’de. Wim Delvoye’un 10 metre yüksekli- ğindeki gotik kulesi ise Palazzo Venier Dei Leoni’nin terasõnda. Venedik’teki 11 müzeden derlenen yapõtlar ise “In-finitum” adlõ sergi- de Palazzo Fortuny’de yerini aldõ. İtalyan asõllõ Arjantinli sanatçõ Tomas Sa- raceno bienalin giriş mekânõ için siyah esnek iplerle dev bir örümcek ağõ hazõrladõ. İsveçli sanatçõ Nathalie Djuberg ise gerçeküstü bir Cennet Bahçesi yarattõ. Dev boyutlardaki çi- çekler ve garip yaratõklar ile dolu çok renkli bir bahçe Djuberg’in cenneti. Beş yõl önce ya- şama veda eden Brezilyalõ sanatçõ Lygia Pa- pe’in tavandan tabana doğru sarkan altõn kablolarõ müthiş bir optik yanõlsama yaratõyor. Sonuçta Pape’in işi bütünüyle õşõkla kotarõl- mõş hissi veriyor. Türkiye ise bienale Banu Cennetoğlu’nun “Katalog” ve Ahmet Öğüt’ün “İnfilak Et- miş Şehir” başlõklõ çalõşmalarõyla katõlõyor. Türk sanatçõlarõn işleri ana sergi mekânõ Ar- senal’de yer alacak. “Lapses” adlõ proje adõ altõndaki her iki serginin küratörü ise Başak Şenova. ‘Murtaza başka ülkede klasik olurdu’ Kültür Servisi - Orhan Kemal dün Be- yazõt’taki Orhan Kemal Kütüphanesi’nde ölümünün 39. yõlõnda anõlõrken, Orhan Ke- mal Kültür Merkezi tarafõndan düzenlenen 38. Orhan Kemal Roman Armağanõ’nõ da Zülfü Livaneli’ye verildi. ‘Son Ada’ ad- lõ romanõyla armağana değer görülen Li- vaneli, ödülünü Yaşar Kemal’in elinden aldõ. Törene, Yaşar Kemal, Livaneli, se- çici kurul başkanõ Tahsin Yücel, Orhan Kemal’in oğullarõ Işık Öğütçü ve Nâzım Öğütçü, tiyatro sanatçõlarõ Müjdat Gezen ve Salih Kalyon’un yanõ sõra edebiyat dünyasõndan çok sayõda isim katõldõ. Orhan Kemal Kütüphanesi Müdürü Ayten Şan’õn konuşmasõyla açõlan törende Işõk Öğütçü, “Duyarlı sanatçıların yaz- gısı olan zor koşulların her türlüsünü yaşayan Zülfü Livaneli’ye umudun, iyimserliğin, direncin ve mücadelenin yazarı Orhan Kemal’in bu anlamlı ödülünü vererek bir nebze sıkıntıları- nı unutturduğumuz inancındayım” der- ken, Nebil Özgentürk de Orhan Kemal’in ve yapõtlarõnõn ‘şarap gibi’ yõllar geçtik- çe değer kazandõğõnõ belirtti. Tahsin Yü- cel ise, Orhan Kemal’in şiir alanõnda da çok başarõlõ olduğuna değinirken, Müjdat Gezen, usta yazarõn Nâzım Hikmet’le Bursa Cezaevi’nde tutukluyken Nâzõm Hikmet’in Orhan Kemal’le futbol oy- narken topu sõk sõk dõşarõ attõğõnõ, cezaevi müdürünün de topun içine koyduğu not- larõ dõşarda bekleyenlere ulaştõrdõğõnõ ile- ri sürerek futbol oynanmasõnõ yasakladõ- ğõnõ anlattõktan sonra, “Bu Kenan Evren’in bile aklına gelmezdi” dedi. Nâzõm Öğütçü’nün, konuşmasõnõn ar- dõndan sahneye çağõrdõğõ Yaşar Kemal, Orhan Kemal’in yalnõz Türkiye’nin değil, dünyanõn da en iyi, en büyük yazarlarõn- dan biri olduğunu, ama onun değerinin ye- teri kadar verilmediğini düşündüğünü belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer Murtaza, başka bir ülkenin yazarının romanı olsaydı, bir klasik olurdu. Or- han Kemal’in değeri anlaşılamadı. Şi- kâyetim bu. Çocukları olmasa Orhan Kemal’in kim olduğunu bile bilmez- lerdi, böyle bir ödül de olmazdı.” Zül- fü Livaneli’nin bu ödüle en layõk kişi ol- duğunu vurgulayan Yaşar Kemal, “Orhan Kemal sağ olsaydı, Livaneli’nin roma- nını çok beğenirdi. Bir roman onunki- ni geçseydi bile onu göklere çıkarırdı. Çok adaletli biriydi” diye konuştu. Ödülünü Yaşar Kemal’in elinden alan Zülfü Livaneli ise, “Bizim kuşağımız çok şanslıydı. Biz Yaşar Kemal okulunda, Orhan Kemal okulunda okuduk. Bu dersleri veren ünlü yazarlardı. Ders ve- rilen yerler ise hapishanelerdi” dedi. Or- han Kemal’in sanki türkü söyler gibi akõ- cõlõkla yazdõğõnõ belirten Livaneli, böyle büyük bir ustanõn adõna verilen bu ödüle değer görülmekten onur duyduğunu söy- ledi ve ‘Yüzbaşõ Corelli’nin Mandolini’ ro- manõnõn yazarõ Louis de Bernières’in Or- han Kemal’in hayranlarõndan olduğunu vurguladõ. Zülfü Livaneli ödülünü Yaşar Kemal’in elinden aldı. Orhan Kemal’in oğul- ları Nazım Öğütçü ile Işık Öğütçü de törende birer konuşma yaptılar. Merakla beklenen Venedik Bienali’nde 6 Haziran akşamõ Castello di Venezia’nõn önüne gelecek ziyaretçiler İtalyan pavyonunun cephesinin bir tür okyanusa dönüştüğüne tanõk olacak. John Baldessari’nin Yoko Ono ile birlikte hazõrladõğõ palmiyeli enstalasyon “Ocean and Sky/Okyanus ve Gökyüzü” bienalin kapõsõnõ aralayacak ilk sanatsal etkinlik. İtalyan sanatçı Michelangelo Pistoletto’nun aynaları... Sanatçı bienalde aynalarını kıracak. OTEL ve APARTSIFIR TURUNÇ - - - Tüm Odalarda Çift Çanak_Dijital Receiver_Uydu TV www.diplomathotel.com.tr 252-476 7145 veya 537-825 7979 - Nüfus Cüzdanımı Kaybettim. Hükümsüzdür. Erdal Bingül TEŞEKKÜR Sayın Prof. Dr. Adnan UZUNİSMAİL’E Türkiye’nin yetiştirdiği ender doktor- lardan biri olarak, sağlığıma kavuş- mamda göstermiş olduğunuz gayret, iyi niyet ve üstün başarınızdan dolayı size ve Haydarpaşa Numune Hasta- nesi’nin Estetik ve Plastik Cerrahi Bö- lümü’nün tüm ekibine teşekkürlerimi sunarım. Memleketimizde sizin gibi doktorla- rın varlığını bilmek, bizlerde büyük bir güven duygusu oluşturuyor. RAHİME AKÇAY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle