Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2009 CUMARTESİ
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Başbuğ’un Basın
Toplantısı
Başbuğ’un beklenen basın toplantısı beklendiği
gibi geçti. Komutanın açıklamalarında şaşırtıcı bir
yön olmaması, bunların kendisinin şimdiye kadar
sergilediği tavırlarıyla tutarlı olmasından kaynak-
lanıyor.
Toplantıdan çıkarılabilecek olan en önemli so-
nuç şudur:
- Genelkurmay Savcılığı’nın yaptığı araştırma,
üzerinde tartışılan nesnenin belge değeri olmadığını
ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu yüzden onun-
la ilgili herhangi bir işlem yapmaya gerek yoktur.
Sayın Genelkurmay Başkanı, kâğıt parçası ola-
rak nitelediği metne dayanılarak, Türk Silahlı
Kuvvetleri’ne yönelik olarak bir yıpratma kam-
panyası açıldığını, bunun ülkenin bekasını ilgi-
lendirecek kadar önemli olduğunu söylemiştir.
Bu açıklamaların doğal sonucu olarak, şimdi ba-
zı sorular gündeme gelmektedir. Acaba Türk
ulusunun geleceğine yönelik tehditler karşısında
uyanık olması gereken siyasal iktidar, bu saldırı-
lar karşısında ne yapmayı düşünmektedir?
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik asimetrik yıp-
ratma savaşının bir parçası olduğu artık açıkça gö-
rülen son olayda, Sayın Başbuğ’un deyişiyle bu
kâğıt parçasını kimler, hangi amaçla, nasıl bazı “ya-
yın organlarına!” sızdırmışlardır?
İstanbul Başsavcılığı bu konuda ne gibi bir araş-
tırma yapacaktır?
Ergenekon Davası dosyasında bulunan bu “kâ-
ğıt parçası”nın macerası, çok tartışmalı bu dosyayı
nasıl etkileyecektir?
Üzerinde durulması gereken hususlardan biri de,
kendilerine servis edilen belgeyi belirli amaçlara
yönelik olarak yayımlayan Taraf gazetesi, bu bel-
genin gerçek olduğunu ve de (bu noktanın özel-
likle altını çizmek gerek) münferit bir inisiyatif ol-
manın ötesinde, kurumun emir komuta zinciri için-
de hazırlandığı için onun tümünü bağlayıcı nite-
likle olduğunu nasıl ispat edecektir?
Taraf bunu ispat edemediği takdirde, bu belgeyi
hangi amaçlara yönelik olarak yayımladığını na-
sıl açıklayacaktır?
İstanbul Başsavcılığı, Ergenekon dosyasında-
ki bu belgenin kimler tarafından sızdırıldığını cid-
di biçimde araştıracak mıdır?
Araştırdığı takdirde, belgeyi sızdıranlar hakkın-
da ne gibi bir işlem yapılacaktır?
Bu soru kaçınılmaz olarak gündeme geliyor, çün-
kü bugüne kadar benzeri gelişmelere çok tanık ol-
duk. Görülmekte olan Ergenekon Davası ile ilgili
çok belge, belirli amaçlarla belirli odaklara sızdı-
rıldı ve hukuka karşı darbe niteliğindeki bu ey-
lemlerin hiçbiri için hiçbir şey yapılmadı.
Bu, hukuku korumakla ve uygulamakla yü-
kümlü olanlar tarafından hukuka karşı darbe giri-
şiminden başka bir şey değildir.
Hep darbeden söz edilen bir davada hukuka kar-
şı darbenin gerçekleştirilmiş olması, Türkiye’de dar-
be girişimlerinin aslında nerede aranması gerek-
tiğini çok açık biçimde gözler önüne sermektedir.
Sayın İlker Başbuğ’un basın toplantısında söy-
ledikleri, üzerinde ciddi ciddi düşünüldüğünde çok
ağırdır.
Türkiye’de TSK’ye yönelik bir iftira ve yıpratma
kampanyasının olduğunu ve bunun Türkiye’nin be-
kasını tehdit edecek boyuta vardığını söylüyor bu
kurumun başkomutanı.
Bu çok ciddi bir iddiadır. Acaba Sayın Başbuğ’un
bu ithamları, kâğıt parçasının başka bir kâğıt par-
çasında yayımlanması üzerine hemen ileri geri ko-
nuşan Bülent Arınç’ı da kapsamakta mıdır?
Yine aynı şekilde, bu suçlamalar, Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan’ın, partisinin Şanlıurfa top-
lantısında yaptığı konuşmayı da içermekte midir?
Bakalım meslektaşlarımızdan herhangi biri, bu
soruları yukarıdaki kişilere soracaklar mı?
Evren’in referandumlu intihar tehdidi
Bir tuhaf adam şu Kenan Evren, 12 Eylül tar-
tışmalarının yeniden başlaması üzerine yargılan-
maktansa intihar edeceğini açıkladı önceki gün ga-
zetelere. Halkın oyuna başvurarak gerekirse inti-
har edecekmiş, ama asla yargılanmayacakmış.
Ne nafile çaba!...
Kenan Evren en şaşmaz yargıç tarih tarafından
çoktan yargılandı bile... Artık o yargıdan kaçma-
sı imkânsız.
Ölmeye gelince:
“Ölmek değil hayatın en zor işi,
Müşkül odur ki ölmeden ölür kişi.”
asirmen@cumhuriyet.com.tr
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
Hukukçular, 12 Eylül’ü yapanlarõ yargõlamanõn fiilen sonuçlandõrõlamayacak bir durum olduğunu belirtiyorlar:
Maddeyi kaldõrmak yetmezİLHAN TAŞCI
ANKARA - İktidar ile muhalefe-
tin 12 Eylül darbecilerine yargõlama
yolunu açma amacõyla kaldõrmayõ
tartõştõğõ anayasanõn geçici 15. mad-
desi kaldõrõlsa da uygulama şansõ za-
yõf olarak değerlendiriliyor. Geçici
madde sadece yargõ mercilerine baş-
vurulamayacağõnõ değil aynõ zaman-
da darbecilerin “sorumsuzlukları-
nı” da içeriyor. Yargõlama olasõlõğõ ise
yalnõzca konsey üyeleri değil, “suç
olan” kararlarõ uygulayan tüm TSK
mensuplarõ, valiler, kaymakamlar hat-
ta muhtarlarõn bile soruşturulmasõnõ
gündeme getirebilecek. Bu hukuken
mümkün görünse bile fiilen sonuç-
landõrõlmayacak bir durum olarak gö-
rülüyor.
Kaldõrõlmasõ tartõşõlan 15. madde, 12
Eylül 1980 ile demokratik sisteme ye-
niden dönüş tarihi olan 1983 tarihle-
ri arasõndaki eylemleri nedeniyle dar-
beciler hakkõnda “hukuki, mali ve ce-
zai sorumluluk iddiası ileri sürüle-
meyeceğini, yargı mercilerine baş-
vurulamayacağını” düzenliyor. Dü-
zenlemenin ikinci fõkrasõnda ise 12 Ey-
lül döneminde alõnan kararlarõ uygu-
layanlarõn da aynõ korumadan yarar-
lanacağõ hüküm altõna alõnõyor. Dü-
zenlemede ilk dikkat çeken unsur ge-
çici 15. maddenin 1982 yõlõ itibarõy-
la yürürlüğe girmekle, yürürlük öncesi
yani işlenmiş olan 12 Eylül darbesi için
cezai sorumluluk ileri sürülemeyece-
ği öngörülüyor. Düzenlemeyle 1982-
1983 arasõnda işlenen eylemler için ce-
zai sorumluluk ileri sürülemeyeceği
vurgulanõyor.
‘Dokunulmazlık’ yorumu
Geçici 15. maddeyi bir sorumsuzluk
değil dokunulmazlõk olarak yorumla-
yan hukukçular da bulunuyor. Bu
görüşe göre ise dokunulmazlõğõn or-
tadan kalkmasõyla yargõlama günde-
me gelebilecek. Maddenin dokunul-
mazlõk olarak kabul edilmesi duru-
munda ise zamanaşõmõ dokunulmaz-
lõğõn kalkmasõyla işlemeye başlayacak.
Maddenin kaldõrõlmasõyla zamana-
şõmõnõn nasõl işleyeceği, dolup dol-
madõğõ da tartõşõlõyor. Eğer düzenle-
me bir sorumsuzluk hali olarak de-
ğerlendirilirse, zamanaşõmõ konusun-
da farklõ bir sonuç ortaya çõkacak. Hu-
kuken, soruşturma engeli bulunan
konularda bir zamanaşõmõ olmuyor.
Ayrõca darbenin bir suç olduğu
dikkate alõndõğõnda olasõ bir yargõla-
ma kapsamõna kimlerin alõnacağõ da
yanõtõ aranan sorular arasõnda yer alõ-
yor. Konusu suç olan emirlerin yeri-
ne getirilmeyeceği bir anayasa kura-
lõ olarak düzenleniyor. Bu nedenle ve-
rilen emirleri yerine getirenler de ce-
zai sorumluluktan kurtulamõyor. Bu-
na göre de bir yargõlamada sadece dö-
nemin Konsey Başkanõ Kenan Evren
ve üyeleri değil, konsey kararlarõnõ uy-
gulayan dönemin tüm TSK mensup-
larõ, kamu görevlileri, valiler, kay-
makamlarõn da soruşturulmasõ gün-
deme gelebilecek. Bir anlamda dar-
beye karşõ çõkmayan tersine uygula-
maya koyan devlet örgütünün tama-
mõnõn yargõlanmasõ olasõlõğõ doğu-
yor. Hukuken mümkün görünen bu
durum, fiilen sonuçlandõrõlamayacak
bir konu olarak değerlendiriliyor.
Geçici 15. madde sadece yargõ mercilerine başvurulamayacağõyla sõnõrlõ değil. Maddenin 2.
fõkrasõnda 1982 yõlõ itibarõyla yürürlüğe girmekle yürürlük öncesi yani işlenmiş olan 12 Eylül
darbesi için cezai sorumluluk ileri sürülemeyeceği öngörülüyor. Düzenlemeyle 1982-1983
arasõnda işlenen eylemler için cezai sorumluluk ileri sürülemeyeceği vurgulanõyor.
Devrimci 78’liler Federasyonu Başkanõ Sümbüloğlu, darbecileri yargõlama tartõşmasõnõ ‘samimiyetsiz’ diye niteledi:
AKP ile CHP’nin iktidar kavgası
MAHMUT LICALI
ANKARA - Devrimci
78’liler Federasyonu Baş-
kanõ Rüşen Sümbüloğlu,
“Kendisi bir darbe ürünü
olan AKP’nin darbeciler-
le hesaplaşamayacağını”
vurguladõ.
Devrimci 78’liler Fede-
rasyonu Başkanõ Rüşen
Sümbüloğlu, 12 Eylül dar-
besini gerçekleştirenlerin
yargõlanmasõnõ engelleyen
anayasanõn geçici 15. mad-
desinin kaldõrõlmasõna yö-
nelik girişimleri değerlen-
dirdi. Geçici 15. maddenin
kaldõrõlmasõna yönelik tar-
tõşmayõ manidar bulduğunu
belirten Sümbüloğlu, 12 Ey-
lül’ün üzerinden 30 yõl geç-
miş olmasõna karşõn bütün
partilerin darbecilerin yar-
gõlanmasõ gerektiğini bir ol-
gu olarak görmediğini kay-
detti. Sümbüloğlu, bu ko-
nunun gerçekten demokra-
tikleşme sürecinin bir par-
çasõ olarak değil, daha çok
AKP ile CHP arasõnda süren
iktidar kavgasõnõn bir yan-
sõmasõ olduğunu ifade etti.
12 Eylül darbecilerinin yar-
gõlanmasõ için 30 yõl bekle-
miş olmanõn toplumun en
büyük ayõplarõndan birisi
olduğunu dile getiren Süm-
büloğlu, “Çünkü de-
mokratikleşme, darbeci-
lerle, darbecilerin yarat-
mış oldukları suç örgütle-
riyle, cinayet şebekelerin-
de ve onların karanlığa
ittiği bütün olguları açığa
çıkararak mümkün ola-
bilecek bir şey. Bunu ya-
pabilmek de bir toplumsal
mutabakat gerekir” diye
konuştu. Sümbüloğlu, CHP
Genel Başkanõ Baykal’õn
30 yõl beklediğini ve sami-
miyse yalnõzca geçici 15.
maddeyle yetinmemesi ge-
rektiğini kaydetti. Baykal’õn
12 Eylül döneminde işlenen
bütün suçlarõn peşine düş-
mesini ve daha sonraki dar-
be süreçlerinin de üzerine
gitmesini isteyen Sümbü-
loğlu, “Baykal böyle bü-
yük bir buluşmayı sağla-
sın” dedi.
‘AKP’nin kendisi
darbe ürünü’
AKP’nin ise darbecilerle
hesaplaşõyormuş izlenimi
verdiği sürecin baştan aşağõ
yalan ve demogoji olduğu-
nu vurgulayan Sümbüloğlu,
şunlarõ ifade etti:
“Kendisi de darbenin
bir ürünü olan AKP, dar-
becilerle hesaplaşamaz.
Kendisi zaten zorunlu din
dersleriyle yaratılmış olan
12 Eylül’ün devşirme po-
litikalarıyla palazlanan bir
parti değil mi? Eğer 12 Ey-
lül olmasaydı AKP diye,
Refah Partisi diye partile-
rin bu süreçte toplumun
dini duygularını istismar
ederek güçlenmesi müm-
kün olur muydu? Tero-
rizmle mücadele adı al-
tında helikopterlerden atı-
lan Kuranı, Kerim’leri
unutmadık.”
Anayasanõn geçici 15.
maddesinin kaldõrõlmasõna
yönelik girişimin yeni orta-
ya çõkan bir tartõşma olma-
dõğõnõ belirten Sümbüloğlu,
demokrasi ve emek güçle-
rinin 12 Eylül darbecilerinin
yargõlanmasõ mücadelesini
Avrupa İnsan Haklarõ Mah-
kemesi’ne (AİHM) kadar
taşõdõğõnõ, AİHM’de konu-
nun Ekim 2009’da karara
bağlanacağõnõ dile getirdi.
12 Eylül darbesinin mi-
marõ Kenan Evren’in tar-
tõşmalar üzerine yargõlan-
masõ durumunda intihar ede-
ceğini açõklamasõnõ da de-
ğinen Sümbüloğlu, “O ön-
ce hayatlarını söndürdüğü
10 binlerce insanın hesa-
bını versin. Bizim kaybet-
miş olduğumuz değerler
karşısında Kenan Ev-
ren’in intihar etmesi nedir
ki? O yargılanacak, halkın
lanetini son soluğuna ka-
dar üzerinden atamaya-
cak. Çünkü ülke tarihinde
en büyük karanlığı yaşa-
tan Kenan Evren ve onun
zihniyetidir” diye konuştu.
‘Evren referandum
talimatı veremez’
CHP Grup Başkanvekili
Hakkı Süha Okay da, “Ke-
nan Evren talimatla refe-
randum yaptırma nokta-
sında değil. Bir anayasa
var, bu anayasaya göre
hareket edilir” dedi. Okay,
Evren’in duygusal açõkla-
masõnõ saygõyla karşõladõk-
larõnõ, fakat önemli olanõn
anayasadaki darbe ve dar-
becileri koruyan geçici 15.
maddenin kaldõrõlmasõ ol-
duğunu kaydetti.
YAĞMA YASALARI GENİŞLİYOR
12Eylül’ün
imar
darbesi
OKTAY EKİNCİ
Son günlerdeki “12 Eylül darbecilerinin
yargılanması” tekliflerine “intihar ede-
rim” tepkisini veren Kenan Evren’in,
1980’lerde onayladõğõ tüm “yağma yasala-
rı” halen yürürlükte; hatta “genişletilerek”
uygulanõyor...
Özellikle hükümetlere yakõn çevrelere
“ayrıcalıklı imar olanağı” sağlayan bu ya-
salarõ 25 yõldõr “iptal etmeyen” tüm siyasi
partilerin, aynõ talanõn “darbeci lideri”ni sor-
gulamaya başlamadan önce “yasalarını yü-
rürlükten kaldırmaları” gerekiyor...
O kadar ki.. örneğin Ağrı, Manisa, Ka-
rabük gibi “denize kıyısı olmayan” illerden
AKP’li milletvekillerince hazõrlanan “kıyı-
larda imar darbesi” tasarõsõ da 12 Eylül dö-
neminden kalma Turizmi Teşvik Yasasõ’ndan
“yararlanılarak” düzenlendi.
TBMM komisyonlarõnda görüşülmeye
başlanan tasarõda, kõyõlardaki belediyelerin
imar, planlama ve hatta “ruhsatlandırma”
yetkileri bile Bakanlõk adõna valiliklere bağ-
lõ İl Bayõndõrlõk ve İskân Müdürlükleri’ne dev-
redilirken, “dayanak” olarak da 12 Eylül dö-
nemindeki “anayasasız” yõllarda “general-
ler imzasıyla” çõkartõlan Turizmi Teşvik Ya-
sasõ kullanõlõyor.
Ünlü ve “öncü” örnekleri Park Otel,
Gökkafes, Swiss Otel gibi İstanbul’daki
“ayrıcalıklı imar uygulamaları” olan 1982
tarihli yasa, ilerleyen yõllarda özellikle Ege
ve Akdeniz bölgesindeki kõyõ, orman ve
çevre talanõna olanak sağlamasõna rağmen her
hükümet döneminde “gerekli” görülerek
adeta korundu...
Şimdi de aynõ yasanõn uygulama alanlarõ
olan “turizm bölgeleri” ülkenin tüm kõyõ yer-
leşmelerini içerecek şekilde “genişletile-
rek”, çoğunluğu CHP’li olan yerel yönetimler
adeta muhtarlõğa dönüştürülüyor.
‘Islah İmar Planları’
12 Eylül’den bu yana tüm “sivil” hükü-
metlerin yürürlükte tuttuklarõ yağma yasala-
rõ arasõnda, yine aynõ darbe döneminde ha-
zõrlanan “Islah İmar Planları” düzenleme-
si de var.
Buna göre de belediyeler, gecekondulaşmõş
ya da gecekondu tehlikesi bulunduğunu ile-
ri sürdükleri alanlarda “imar ve şehircilik ku-
rallarına uyulmadan” apartmanlar inşa
edilmesine izin verebiliyor. 1984’ten beri imar
affõ yasasõnõn çõkmamasõnõ sağlayan, çünkü
yasadõşõ yapõlara imar olanağõ verilerek “ke-
sintisiz imar affı” sürecini düzenleyen bu ya-
sa da hemen tüm siyasilerin gözdesi...
Benzer şekilde, yine AKP hükümetinin, ka-
mu arazilerinin kolayca pazarlanabilmesi
için Özelleştirme İdaresi’ne tanõdõğõ “imar
ve şehircilik kurallarına uymadan yapı-
laşma koşullarını belirleme yetkisi” de
12 Eylül’deki “hukuk dışı düzenleme-
ler”den esinlenilerek yasalaştõ.
Sözün kõsasõ, Kenan Evren ve diğer 12 Ey-
lül darbecilerinin yargõlanmasõnõ gündeme ge-
tirenlerin, aynõ döneme ait yağma darbeleri-
nin bugün de sürmesini sağlayan yasalara kar-
şõ “koruyucu tutumları”nõ da terk etmele-
ri gerekiyor.
‘Evren hemen intihar etsin’
Tunceli Bağõmsõz Milletvekili Genç, ‘Yargõlanõrsam intihar ederim’
diyen Kenan Evren’e ‘Öyle kahramanlõk yapmasõn’ diye seslendi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Tunceli Bağõmsõz Milletvekili Ka-
mer Genç, “Referandum yapılsın,
halk ‘Yargõlansõn’ derse intihar
ederim” diyen 7. Cumhurbaşkanõ
Kenan Evren’e “Öyle kahraman-
lık yapmasın, bugünden tezi yok,
intihar etsin!” diye seslendi.
Kamer Genç, 12 Eylül döneminde
“demokrasinin askıya alındığını,
birçok masum insanın öldüğünü,
işkence gördüğünü” vurgularken
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de şeriat düzeninin ge-
lip oturması için çok büyük zemin
hazırlamıştır. Elbette, bu kara le-
kenin bir an önce silinmesi herke-
sin isteyeceği bir konudur. Tek
başına ihtilalcileri değil, o sivil po-
litikacıları da sorumlu tutmak la-
zım. Devleti yönetme konusunda
acizlik içinde olan yöneticiler o
makamları korumak için direnir-
lerse maalesef böyle darbeciler de
kurtarıcı sıfatında gelir. Geçici 15.
maddenin çıkarılması konusunda
getirirlerse ben de imza atarım.
Ama bunu göze alamazlar. 15.
maddenin kalkması bir şey ifade et-
miyor. Ayrıca benim dokunul-
mazlığımın da kaldırılması gerekir.
Ama benim dokunulmazlığımı kal-
dırmayı Tayyip Erdoğan göze ala-
maz. Kaldırdığı zaman onun mil-
letvekilliği ve dokunulmazlığının da
kalkması lazım.”
Gemik’in ailesine biber gazõ ve dayak
ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) - Antalya’da 27 Ekim
2008’de, dur ihtarõna uymadõğõ gerekçesiyle, polis me-
muru Mehmet Ergün tarafõndan vurularak öldürülen
18 yaşõndaki Çağdaş Gemik’in duruşmasõnda arbede
yaşandõ. Antalya 3. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görülen
davada sanõk Mehmet Ergün, “Vicdanının rahat oldu-
ğunu” söyleyince, Gemik’in yakõnlarõ, “Katil, sen dı-
şarı çıkmayacak mısın?” diye bağõrdõ. Polis biber ga-
zõyla müdahale ettiği olayda, 15 kişiyi gözaltõna aldõ.
Çõkan arbedede baba Haşim Gemik de yaralandõ. Ge-
mik ailesinin avukatõ Münip Ermiş, duruşmada Emni-
yet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu’ndan gelen disiplin
soruşturmasõ raporunu okudu. Raporda, polis motosik-
letinin, Çağdaş Gemik’e ait motosikletten daha güçlü
olduğu, bu yüzden polisin zanlõyõ kolaylõkla takip ede-
bileceği belirtildi. Duruşma 20 Ağustos’a ertelendi.
Hergeçengün
ölümeyaklaşõyor
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Tutuklu Ai-
leleriyle Yardõmlaşma Derneği (TAYAD) üyeleri,
kanser tedavisi gören ve raporlarla tutukluluğuna
son verilmesi belirtilen Güler Zere’nin serbest bõ-
rakõlmasõnõ istedi. Çukurova Üniversitesi Tõp Fa-
kültesi’nde, mahkûm koğuşunda kalan Zere’nin
her geçen gün ölüme yaklaştõğõnõ belirten TA-
YAD üyeleri, Zere serbest kalõncaya dek eylemle-
rini sürdüreceklerini duyurdu.
Adana Adliyesi önünde toplanan TAYAD üye-
leri, “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın”, “Gü-
ler Zere’ye özgürlük”, “Devrimci tutsaklar
onurumuzdur” sloganlarõ attõ. Güler Zere’nin fo-
toğraflarõnõ taşõyan kitle adõna açõklama yapan
TAYAD Sözcüsü Adnan Öğrü, “Zere’nin tu-
tukluluk halinin kanser tedavisine zarar verdi-
ği, tutukluluk halinin sonlandırılması gerektiği
bilimsel ve resmi raporlarla ortaya konuldu. 14
yıldır cezaevinde yatan, şu anda ölümle müca-
dele eden Zere, her gün ölüme biraz daha yak-
laşıyor. Onun bundan sonra morale ve desteğe
ihtiyacı var. Tahliye edilene kadar mücadele
edeceğiz” dedi.
GÜLER ZERE İÇİN EYLEM