23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2009 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Başbuğ’un Basın Toplantısı Başbuğ’un beklenen basın toplantısı beklendiği gibi geçti. Komutanın açıklamalarında şaşırtıcı bir yön olmaması, bunların kendisinin şimdiye kadar sergilediği tavırlarıyla tutarlı olmasından kaynak- lanıyor. Toplantıdan çıkarılabilecek olan en önemli so- nuç şudur: - Genelkurmay Savcılığı’nın yaptığı araştırma, üzerinde tartışılan nesnenin belge değeri olmadığını ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu yüzden onun- la ilgili herhangi bir işlem yapmaya gerek yoktur. Sayın Genelkurmay Başkanı, kâğıt parçası ola- rak nitelediği metne dayanılarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik olarak bir yıpratma kam- panyası açıldığını, bunun ülkenin bekasını ilgi- lendirecek kadar önemli olduğunu söylemiştir. Bu açıklamaların doğal sonucu olarak, şimdi ba- zı sorular gündeme gelmektedir. Acaba Türk ulusunun geleceğine yönelik tehditler karşısında uyanık olması gereken siyasal iktidar, bu saldırı- lar karşısında ne yapmayı düşünmektedir? Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik asimetrik yıp- ratma savaşının bir parçası olduğu artık açıkça gö- rülen son olayda, Sayın Başbuğ’un deyişiyle bu kâğıt parçasını kimler, hangi amaçla, nasıl bazı “ya- yın organlarına!” sızdırmışlardır? İstanbul Başsavcılığı bu konuda ne gibi bir araş- tırma yapacaktır? Ergenekon Davası dosyasında bulunan bu “kâ- ğıt parçası”nın macerası, çok tartışmalı bu dosyayı nasıl etkileyecektir? Üzerinde durulması gereken hususlardan biri de, kendilerine servis edilen belgeyi belirli amaçlara yönelik olarak yayımlayan Taraf gazetesi, bu bel- genin gerçek olduğunu ve de (bu noktanın özel- likle altını çizmek gerek) münferit bir inisiyatif ol- manın ötesinde, kurumun emir komuta zinciri için- de hazırlandığı için onun tümünü bağlayıcı nite- likle olduğunu nasıl ispat edecektir? Taraf bunu ispat edemediği takdirde, bu belgeyi hangi amaçlara yönelik olarak yayımladığını na- sıl açıklayacaktır? İstanbul Başsavcılığı, Ergenekon dosyasında- ki bu belgenin kimler tarafından sızdırıldığını cid- di biçimde araştıracak mıdır? Araştırdığı takdirde, belgeyi sızdıranlar hakkın- da ne gibi bir işlem yapılacaktır? Bu soru kaçınılmaz olarak gündeme geliyor, çün- kü bugüne kadar benzeri gelişmelere çok tanık ol- duk. Görülmekte olan Ergenekon Davası ile ilgili çok belge, belirli amaçlarla belirli odaklara sızdı- rıldı ve hukuka karşı darbe niteliğindeki bu ey- lemlerin hiçbiri için hiçbir şey yapılmadı. Bu, hukuku korumakla ve uygulamakla yü- kümlü olanlar tarafından hukuka karşı darbe giri- şiminden başka bir şey değildir. Hep darbeden söz edilen bir davada hukuka kar- şı darbenin gerçekleştirilmiş olması, Türkiye’de dar- be girişimlerinin aslında nerede aranması gerek- tiğini çok açık biçimde gözler önüne sermektedir. Sayın İlker Başbuğ’un basın toplantısında söy- ledikleri, üzerinde ciddi ciddi düşünüldüğünde çok ağırdır. Türkiye’de TSK’ye yönelik bir iftira ve yıpratma kampanyasının olduğunu ve bunun Türkiye’nin be- kasını tehdit edecek boyuta vardığını söylüyor bu kurumun başkomutanı. Bu çok ciddi bir iddiadır. Acaba Sayın Başbuğ’un bu ithamları, kâğıt parçasının başka bir kâğıt par- çasında yayımlanması üzerine hemen ileri geri ko- nuşan Bülent Arınç’ı da kapsamakta mıdır? Yine aynı şekilde, bu suçlamalar, Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan’ın, partisinin Şanlıurfa top- lantısında yaptığı konuşmayı da içermekte midir? Bakalım meslektaşlarımızdan herhangi biri, bu soruları yukarıdaki kişilere soracaklar mı? Evren’in referandumlu intihar tehdidi Bir tuhaf adam şu Kenan Evren, 12 Eylül tar- tışmalarının yeniden başlaması üzerine yargılan- maktansa intihar edeceğini açıkladı önceki gün ga- zetelere. Halkın oyuna başvurarak gerekirse inti- har edecekmiş, ama asla yargılanmayacakmış. Ne nafile çaba!... Kenan Evren en şaşmaz yargıç tarih tarafından çoktan yargılandı bile... Artık o yargıdan kaçma- sı imkânsız. Ölmeye gelince: “Ölmek değil hayatın en zor işi, Müşkül odur ki ölmeden ölür kişi.” asirmen@cumhuriyet.com.tr İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com Hukukçular, 12 Eylül’ü yapanlarõ yargõlamanõn fiilen sonuçlandõrõlamayacak bir durum olduğunu belirtiyorlar: Maddeyi kaldõrmak yetmezİLHAN TAŞCI ANKARA - İktidar ile muhalefe- tin 12 Eylül darbecilerine yargõlama yolunu açma amacõyla kaldõrmayõ tartõştõğõ anayasanõn geçici 15. mad- desi kaldõrõlsa da uygulama şansõ za- yõf olarak değerlendiriliyor. Geçici madde sadece yargõ mercilerine baş- vurulamayacağõnõ değil aynõ zaman- da darbecilerin “sorumsuzlukları- nı” da içeriyor. Yargõlama olasõlõğõ ise yalnõzca konsey üyeleri değil, “suç olan” kararlarõ uygulayan tüm TSK mensuplarõ, valiler, kaymakamlar hat- ta muhtarlarõn bile soruşturulmasõnõ gündeme getirebilecek. Bu hukuken mümkün görünse bile fiilen sonuç- landõrõlmayacak bir durum olarak gö- rülüyor. Kaldõrõlmasõ tartõşõlan 15. madde, 12 Eylül 1980 ile demokratik sisteme ye- niden dönüş tarihi olan 1983 tarihle- ri arasõndaki eylemleri nedeniyle dar- beciler hakkõnda “hukuki, mali ve ce- zai sorumluluk iddiası ileri sürüle- meyeceğini, yargı mercilerine baş- vurulamayacağını” düzenliyor. Dü- zenlemenin ikinci fõkrasõnda ise 12 Ey- lül döneminde alõnan kararlarõ uygu- layanlarõn da aynõ korumadan yarar- lanacağõ hüküm altõna alõnõyor. Dü- zenlemede ilk dikkat çeken unsur ge- çici 15. maddenin 1982 yõlõ itibarõy- la yürürlüğe girmekle, yürürlük öncesi yani işlenmiş olan 12 Eylül darbesi için cezai sorumluluk ileri sürülemeyece- ği öngörülüyor. Düzenlemeyle 1982- 1983 arasõnda işlenen eylemler için ce- zai sorumluluk ileri sürülemeyeceği vurgulanõyor. ‘Dokunulmazlık’ yorumu Geçici 15. maddeyi bir sorumsuzluk değil dokunulmazlõk olarak yorumla- yan hukukçular da bulunuyor. Bu görüşe göre ise dokunulmazlõğõn or- tadan kalkmasõyla yargõlama günde- me gelebilecek. Maddenin dokunul- mazlõk olarak kabul edilmesi duru- munda ise zamanaşõmõ dokunulmaz- lõğõn kalkmasõyla işlemeye başlayacak. Maddenin kaldõrõlmasõyla zamana- şõmõnõn nasõl işleyeceği, dolup dol- madõğõ da tartõşõlõyor. Eğer düzenle- me bir sorumsuzluk hali olarak de- ğerlendirilirse, zamanaşõmõ konusun- da farklõ bir sonuç ortaya çõkacak. Hu- kuken, soruşturma engeli bulunan konularda bir zamanaşõmõ olmuyor. Ayrõca darbenin bir suç olduğu dikkate alõndõğõnda olasõ bir yargõla- ma kapsamõna kimlerin alõnacağõ da yanõtõ aranan sorular arasõnda yer alõ- yor. Konusu suç olan emirlerin yeri- ne getirilmeyeceği bir anayasa kura- lõ olarak düzenleniyor. Bu nedenle ve- rilen emirleri yerine getirenler de ce- zai sorumluluktan kurtulamõyor. Bu- na göre de bir yargõlamada sadece dö- nemin Konsey Başkanõ Kenan Evren ve üyeleri değil, konsey kararlarõnõ uy- gulayan dönemin tüm TSK mensup- larõ, kamu görevlileri, valiler, kay- makamlarõn da soruşturulmasõ gün- deme gelebilecek. Bir anlamda dar- beye karşõ çõkmayan tersine uygula- maya koyan devlet örgütünün tama- mõnõn yargõlanmasõ olasõlõğõ doğu- yor. Hukuken mümkün görünen bu durum, fiilen sonuçlandõrõlamayacak bir konu olarak değerlendiriliyor. Geçici 15. madde sadece yargõ mercilerine başvurulamayacağõyla sõnõrlõ değil. Maddenin 2. fõkrasõnda 1982 yõlõ itibarõyla yürürlüğe girmekle yürürlük öncesi yani işlenmiş olan 12 Eylül darbesi için cezai sorumluluk ileri sürülemeyeceği öngörülüyor. Düzenlemeyle 1982-1983 arasõnda işlenen eylemler için cezai sorumluluk ileri sürülemeyeceği vurgulanõyor. Devrimci 78’liler Federasyonu Başkanõ Sümbüloğlu, darbecileri yargõlama tartõşmasõnõ ‘samimiyetsiz’ diye niteledi: AKP ile CHP’nin iktidar kavgası MAHMUT LICALI ANKARA - Devrimci 78’liler Federasyonu Baş- kanõ Rüşen Sümbüloğlu, “Kendisi bir darbe ürünü olan AKP’nin darbeciler- le hesaplaşamayacağını” vurguladõ. Devrimci 78’liler Fede- rasyonu Başkanõ Rüşen Sümbüloğlu, 12 Eylül dar- besini gerçekleştirenlerin yargõlanmasõnõ engelleyen anayasanõn geçici 15. mad- desinin kaldõrõlmasõna yö- nelik girişimleri değerlen- dirdi. Geçici 15. maddenin kaldõrõlmasõna yönelik tar- tõşmayõ manidar bulduğunu belirten Sümbüloğlu, 12 Ey- lül’ün üzerinden 30 yõl geç- miş olmasõna karşõn bütün partilerin darbecilerin yar- gõlanmasõ gerektiğini bir ol- gu olarak görmediğini kay- detti. Sümbüloğlu, bu ko- nunun gerçekten demokra- tikleşme sürecinin bir par- çasõ olarak değil, daha çok AKP ile CHP arasõnda süren iktidar kavgasõnõn bir yan- sõmasõ olduğunu ifade etti. 12 Eylül darbecilerinin yar- gõlanmasõ için 30 yõl bekle- miş olmanõn toplumun en büyük ayõplarõndan birisi olduğunu dile getiren Süm- büloğlu, “Çünkü de- mokratikleşme, darbeci- lerle, darbecilerin yarat- mış oldukları suç örgütle- riyle, cinayet şebekelerin- de ve onların karanlığa ittiği bütün olguları açığa çıkararak mümkün ola- bilecek bir şey. Bunu ya- pabilmek de bir toplumsal mutabakat gerekir” diye konuştu. Sümbüloğlu, CHP Genel Başkanõ Baykal’õn 30 yõl beklediğini ve sami- miyse yalnõzca geçici 15. maddeyle yetinmemesi ge- rektiğini kaydetti. Baykal’õn 12 Eylül döneminde işlenen bütün suçlarõn peşine düş- mesini ve daha sonraki dar- be süreçlerinin de üzerine gitmesini isteyen Sümbü- loğlu, “Baykal böyle bü- yük bir buluşmayı sağla- sın” dedi. ‘AKP’nin kendisi darbe ürünü’ AKP’nin ise darbecilerle hesaplaşõyormuş izlenimi verdiği sürecin baştan aşağõ yalan ve demogoji olduğu- nu vurgulayan Sümbüloğlu, şunlarõ ifade etti: “Kendisi de darbenin bir ürünü olan AKP, dar- becilerle hesaplaşamaz. Kendisi zaten zorunlu din dersleriyle yaratılmış olan 12 Eylül’ün devşirme po- litikalarıyla palazlanan bir parti değil mi? Eğer 12 Ey- lül olmasaydı AKP diye, Refah Partisi diye partile- rin bu süreçte toplumun dini duygularını istismar ederek güçlenmesi müm- kün olur muydu? Tero- rizmle mücadele adı al- tında helikopterlerden atı- lan Kuranı, Kerim’leri unutmadık.” Anayasanõn geçici 15. maddesinin kaldõrõlmasõna yönelik girişimin yeni orta- ya çõkan bir tartõşma olma- dõğõnõ belirten Sümbüloğlu, demokrasi ve emek güçle- rinin 12 Eylül darbecilerinin yargõlanmasõ mücadelesini Avrupa İnsan Haklarõ Mah- kemesi’ne (AİHM) kadar taşõdõğõnõ, AİHM’de konu- nun Ekim 2009’da karara bağlanacağõnõ dile getirdi. 12 Eylül darbesinin mi- marõ Kenan Evren’in tar- tõşmalar üzerine yargõlan- masõ durumunda intihar ede- ceğini açõklamasõnõ da de- ğinen Sümbüloğlu, “O ön- ce hayatlarını söndürdüğü 10 binlerce insanın hesa- bını versin. Bizim kaybet- miş olduğumuz değerler karşısında Kenan Ev- ren’in intihar etmesi nedir ki? O yargılanacak, halkın lanetini son soluğuna ka- dar üzerinden atamaya- cak. Çünkü ülke tarihinde en büyük karanlığı yaşa- tan Kenan Evren ve onun zihniyetidir” diye konuştu. ‘Evren referandum talimatı veremez’ CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay da, “Ke- nan Evren talimatla refe- randum yaptırma nokta- sında değil. Bir anayasa var, bu anayasaya göre hareket edilir” dedi. Okay, Evren’in duygusal açõkla- masõnõ saygõyla karşõladõk- larõnõ, fakat önemli olanõn anayasadaki darbe ve dar- becileri koruyan geçici 15. maddenin kaldõrõlmasõ ol- duğunu kaydetti. YAĞMA YASALARI GENİŞLİYOR 12Eylül’ün imar darbesi OKTAY EKİNCİ Son günlerdeki “12 Eylül darbecilerinin yargılanması” tekliflerine “intihar ede- rim” tepkisini veren Kenan Evren’in, 1980’lerde onayladõğõ tüm “yağma yasala- rı” halen yürürlükte; hatta “genişletilerek” uygulanõyor... Özellikle hükümetlere yakõn çevrelere “ayrıcalıklı imar olanağı” sağlayan bu ya- salarõ 25 yõldõr “iptal etmeyen” tüm siyasi partilerin, aynõ talanõn “darbeci lideri”ni sor- gulamaya başlamadan önce “yasalarını yü- rürlükten kaldırmaları” gerekiyor... O kadar ki.. örneğin Ağrı, Manisa, Ka- rabük gibi “denize kıyısı olmayan” illerden AKP’li milletvekillerince hazõrlanan “kıyı- larda imar darbesi” tasarõsõ da 12 Eylül dö- neminden kalma Turizmi Teşvik Yasasõ’ndan “yararlanılarak” düzenlendi. TBMM komisyonlarõnda görüşülmeye başlanan tasarõda, kõyõlardaki belediyelerin imar, planlama ve hatta “ruhsatlandırma” yetkileri bile Bakanlõk adõna valiliklere bağ- lõ İl Bayõndõrlõk ve İskân Müdürlükleri’ne dev- redilirken, “dayanak” olarak da 12 Eylül dö- nemindeki “anayasasız” yõllarda “general- ler imzasıyla” çõkartõlan Turizmi Teşvik Ya- sasõ kullanõlõyor. Ünlü ve “öncü” örnekleri Park Otel, Gökkafes, Swiss Otel gibi İstanbul’daki “ayrıcalıklı imar uygulamaları” olan 1982 tarihli yasa, ilerleyen yõllarda özellikle Ege ve Akdeniz bölgesindeki kõyõ, orman ve çevre talanõna olanak sağlamasõna rağmen her hükümet döneminde “gerekli” görülerek adeta korundu... Şimdi de aynõ yasanõn uygulama alanlarõ olan “turizm bölgeleri” ülkenin tüm kõyõ yer- leşmelerini içerecek şekilde “genişletile- rek”, çoğunluğu CHP’li olan yerel yönetimler adeta muhtarlõğa dönüştürülüyor. ‘Islah İmar Planları’ 12 Eylül’den bu yana tüm “sivil” hükü- metlerin yürürlükte tuttuklarõ yağma yasala- rõ arasõnda, yine aynõ darbe döneminde ha- zõrlanan “Islah İmar Planları” düzenleme- si de var. Buna göre de belediyeler, gecekondulaşmõş ya da gecekondu tehlikesi bulunduğunu ile- ri sürdükleri alanlarda “imar ve şehircilik ku- rallarına uyulmadan” apartmanlar inşa edilmesine izin verebiliyor. 1984’ten beri imar affõ yasasõnõn çõkmamasõnõ sağlayan, çünkü yasadõşõ yapõlara imar olanağõ verilerek “ke- sintisiz imar affı” sürecini düzenleyen bu ya- sa da hemen tüm siyasilerin gözdesi... Benzer şekilde, yine AKP hükümetinin, ka- mu arazilerinin kolayca pazarlanabilmesi için Özelleştirme İdaresi’ne tanõdõğõ “imar ve şehircilik kurallarına uymadan yapı- laşma koşullarını belirleme yetkisi” de 12 Eylül’deki “hukuk dışı düzenleme- ler”den esinlenilerek yasalaştõ. Sözün kõsasõ, Kenan Evren ve diğer 12 Ey- lül darbecilerinin yargõlanmasõnõ gündeme ge- tirenlerin, aynõ döneme ait yağma darbeleri- nin bugün de sürmesini sağlayan yasalara kar- şõ “koruyucu tutumları”nõ da terk etmele- ri gerekiyor. ‘Evren hemen intihar etsin’ Tunceli Bağõmsõz Milletvekili Genç, ‘Yargõlanõrsam intihar ederim’ diyen Kenan Evren’e ‘Öyle kahramanlõk yapmasõn’ diye seslendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tunceli Bağõmsõz Milletvekili Ka- mer Genç, “Referandum yapılsın, halk ‘Yargõlansõn’ derse intihar ederim” diyen 7. Cumhurbaşkanõ Kenan Evren’e “Öyle kahraman- lık yapmasın, bugünden tezi yok, intihar etsin!” diye seslendi. Kamer Genç, 12 Eylül döneminde “demokrasinin askıya alındığını, birçok masum insanın öldüğünü, işkence gördüğünü” vurgularken sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de şeriat düzeninin ge- lip oturması için çok büyük zemin hazırlamıştır. Elbette, bu kara le- kenin bir an önce silinmesi herke- sin isteyeceği bir konudur. Tek başına ihtilalcileri değil, o sivil po- litikacıları da sorumlu tutmak la- zım. Devleti yönetme konusunda acizlik içinde olan yöneticiler o makamları korumak için direnir- lerse maalesef böyle darbeciler de kurtarıcı sıfatında gelir. Geçici 15. maddenin çıkarılması konusunda getirirlerse ben de imza atarım. Ama bunu göze alamazlar. 15. maddenin kalkması bir şey ifade et- miyor. Ayrıca benim dokunul- mazlığımın da kaldırılması gerekir. Ama benim dokunulmazlığımı kal- dırmayı Tayyip Erdoğan göze ala- maz. Kaldırdığı zaman onun mil- letvekilliği ve dokunulmazlığının da kalkması lazım.” Gemik’in ailesine biber gazõ ve dayak ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) - Antalya’da 27 Ekim 2008’de, dur ihtarõna uymadõğõ gerekçesiyle, polis me- muru Mehmet Ergün tarafõndan vurularak öldürülen 18 yaşõndaki Çağdaş Gemik’in duruşmasõnda arbede yaşandõ. Antalya 3. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanõk Mehmet Ergün, “Vicdanının rahat oldu- ğunu” söyleyince, Gemik’in yakõnlarõ, “Katil, sen dı- şarı çıkmayacak mısın?” diye bağõrdõ. Polis biber ga- zõyla müdahale ettiği olayda, 15 kişiyi gözaltõna aldõ. Çõkan arbedede baba Haşim Gemik de yaralandõ. Ge- mik ailesinin avukatõ Münip Ermiş, duruşmada Emni- yet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu’ndan gelen disiplin soruşturmasõ raporunu okudu. Raporda, polis motosik- letinin, Çağdaş Gemik’e ait motosikletten daha güçlü olduğu, bu yüzden polisin zanlõyõ kolaylõkla takip ede- bileceği belirtildi. Duruşma 20 Ağustos’a ertelendi. Hergeçengün ölümeyaklaşõyor ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Tutuklu Ai- leleriyle Yardõmlaşma Derneği (TAYAD) üyeleri, kanser tedavisi gören ve raporlarla tutukluluğuna son verilmesi belirtilen Güler Zere’nin serbest bõ- rakõlmasõnõ istedi. Çukurova Üniversitesi Tõp Fa- kültesi’nde, mahkûm koğuşunda kalan Zere’nin her geçen gün ölüme yaklaştõğõnõ belirten TA- YAD üyeleri, Zere serbest kalõncaya dek eylemle- rini sürdüreceklerini duyurdu. Adana Adliyesi önünde toplanan TAYAD üye- leri, “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın”, “Gü- ler Zere’ye özgürlük”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlarõ attõ. Güler Zere’nin fo- toğraflarõnõ taşõyan kitle adõna açõklama yapan TAYAD Sözcüsü Adnan Öğrü, “Zere’nin tu- tukluluk halinin kanser tedavisine zarar verdi- ği, tutukluluk halinin sonlandırılması gerektiği bilimsel ve resmi raporlarla ortaya konuldu. 14 yıldır cezaevinde yatan, şu anda ölümle müca- dele eden Zere, her gün ölüme biraz daha yak- laşıyor. Onun bundan sonra morale ve desteğe ihtiyacı var. Tahliye edilene kadar mücadele edeceğiz” dedi. GÜLER ZERE İÇİN EYLEM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle