18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 11 HAZİRAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU ‘Zenci Olan Sensin!’ “Irkçılık! Ben mi? Irkçılıktan nefret ederim. Ama zen- ci olan -problem yaratan- sensin!!!” Avrupa’da kimse “ırkçılığı” üstlenmiyor. Kimse bunu üzerine almıyor / alınmıyor. Almaya yanaşmıyor... Kolektif “tavana bakma” durumunu ti’ye almak için işte, anlatılan bir İtalyan fıkrası bu: “Irkçı mı? Ayy ben mi? Yok canııım! Nerden çık- tı? Zenci olan sensin...” “İslam karşıtı” “Özgürlük Partisi”(!) ile Avrupa Par- lamentosu’na Hollanda’dan 4 vekille girmeyi başa- ran Geert Wilders da aynen; “Irkçılık mı? Haşa!” ya- pıyor şimdi... “Konservatif politikacı” Wilders, kendisiyle birlik- te Avrupa Parlamentosu saflarına katılan “ırkçı”, “ya- bancı düşmanı”, “faşist” partileriyle asla birlikte oturmayacağını ilan ediyor: “Onlarla zinhar kucak kucağa oturmam. Yan yana olmam. Onlarla grup kurmam!” diyor... Neden? Wilders katında sadece “Başkaları faşist. Kendi- si değil...” ‘İslamofobi’ ırkçılıktan sayılmıyor Özellikle “İslam kaşrşıtlığı” ve “İslamofobi” söz ko- nusu olduğunda, yalnız Wilders değil, ister siyaset- çi, ister entelektüel olsun; insanlar kolayına “ırkçı” ya da “faşist” kategorisine sokulmuyor Avrupa’da. Wilders ve benzerlerinin önümüzdeki dönem Av- rupa Parlamentosu platformlarından yapacakları çıkışlara -heyhat!- birlikte tanık olacağımız için, bu çevrelerin kendilerini nasıl gördükleri ve “dış dünyayı” nasıl tanımadıklarını anlamakta yarar var... “İslam karşıtlığı” söz konusu olduğunda; ideolo- jik ve saplantılı biçimde “kafa göz yararak” dümdüz gitmenin, kabul gören, hoşgörüyle karşılanan bir ya- nı var artık Avrupa’da. Siyasal İslamın yükselişiyle birlikte ivme kazanan bir süreç oldu bu. 11 Eylül sonrasında da böyle ba- riz hale geldi... Romanlara, Çingenelere, karaderililere, Yahudilere yapılan ayrımcılık / aşağılama türlerinin “ırkçılık” şek- linde algılanması ve böylece “sıfatlandırılması”, nis- peten daha kolay. Müslümanlar, “ötekiler” arasında artık ayrı bir ka- tegori olarak ele alınıyor. Müslümanı “dışlamak”, “Avrupa medeniyetinin kendini savunması” ve “bir medeniyet tercihi” ola- rak görüldüğünden, “ırkçılığa” girmiyor. ‘Avro-Arabistan’a geçit vermemek... Oriana Fallaci’nin farklı dillere çevrilen ve tüm Av- rupa’da ekmek peynir gibi satan “İslam karşıtı” ki- taplarının; karşılaştığı kabul ve hoşgörü marjında bu- nu açık ve net görmüştük. “Öfke ve Gurur”, “Aklın Gücü”, “Fallaci Fallaci ile Söyleşiyor” adlarıyla 11 Eylül sonrasında art arda ya- yımlanan üçlemesinde; İslamı sade Bin Ladin’e in- dirgeyip eşitleyen yazar, Müslümanlar ve Müslüman kültürüne; eleştiri dozunun ötesinde ağır ifadelerle saldırıyordu. 30 milyon Müslümanın varlığını Avru- pa için “tehdit” sayan ünlü yazar, Eski Kıta’nın “Av- ro-Arabistanlaşmasının” engellenmesi uğruna, Av- rupa’da Müslümanlara karşı bir “karşıt cihat kam- panyasının” (namı diğer “etnik temizlik”) açılmasını öneriyordu... Solda eleştiriye uğradığı zamanlar olduysa da, ge- niş genel kamuoyu önünde bu görüşleri yüzünden hiçbir zaman “ırkçı” ya da “faşist” damgası yemedi Fallaci. “Irkçı” / “faşist” hesabına anılmak şöyle dursun; üç yıl önceki ölümü arifesinde Papa XVI. Benedik- tus tarafından âlâyı vâlâyla kabul edildi. Ardından “anısını yaşatmak” adına ismini oraya buraya vermeye kalkanlar çıktı. Ve halen de çıkıyor. “Faşistlik” yani şöyle dursun, yaşadığımız “uygarlık çatışması” ikliminde, Fallaci gibilerine, anlayacağı- nız “sokaktaki adam” nezdinde “kahraman” gözüy- le bakılabiliyor... Bu Geert Wilders’ler filan da işte “Avrupa elden gi- diyor. Avrupa Avro-Arabistanlaşıyor!”, “Uyan Batı uyan!” diyerek ortalığı vaveylaya veren Fallaci ve Hol- landa ölçeğinde benzer fikirleri savunan Pim For- tuyn’lerin yolundan gidiyor; “saygıdeğer” addedilen bir “miras” adına sahipleniliyor... Avrupa’da esen “faşizan”, “ırkçı”, “aşırı sağ” rüz- gârların en tehlikeli yanı bu... Bu rüzgârın etkisinin artık yanlızca aşırı uçlarla sı- nırlı “militan kesimler” arasında kalmaması. Usul usul, sinsice “merkeze” sızması... 60’ları, 70’leri yaşayan kuşaklar hatırlayacaktır. “Solun” merkeze sızdığı o dönemde Avrupa’da herkes biraz “solcuydu”. Bugün tam tersi bir akım söz konusu. Herkes biraz “sağcı” ve “faşizan” oldu. Avrupa Parlamentosu’na giren “aşırı sağ” akımların temsilcilerini “sayıları az” diye bu nedenle küçüm- sememek lazım. Merkezde ve merkez sağda da sesleri yankı bul- duğu için, ağırlıkları sayılarından çok daha fazla his- sedilecektir. [email protected] S E M P O Z Y U M CEZA İNFAZ HUKUKU CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN’UN DÖRT YILI 13 HAZİRAN 2009 DÖNMEZER ANI KÖŞESİ’NİN AÇILIŞI AÇIŞ KONUŞMALARI (10.30 - 11.00) Prof. Dr. Duygun YARSUVAT (Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanõ) Av. Muammer AYDIN (İstanbul Barosu Başkanõ) Nizamettin KALAMAN (Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü) BİRİNCİ OTURUM (11.00 - 12.30) Oturum Başkanõ: Prof. Dr. Erol CİHAN (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi E. Öğretim Üyesi) TÜRKİYE’DE CEZA İNFAZ HUKUKUNUN BAŞLICA SORUNLARI Oktay ERDOĞAN (İstanbul Cumhuriyet Savcõsõ) İNFAZ HUKUKUNUN TEMEL İLKELERİ Prof. Dr. Timur DEMİRBAŞ (Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi) İNFAZ HUKUKUNUN HUKUK DÜZENİNDEKİ YERİ Doç. Dr. Veli Özer ÖZBEK (Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi) TARTIŞMA (12.30 - 13.00) ÖĞLE YEMEĞİ (13.00 - 14.00) İKİNCİ OTURUM (14.00 - 16.00) Oturum Başkanı: Av. Yağõz Ali DAĞLI İNFAZ HUKUKUNUN OLUMSUZ ETKİLERİ VE ÇARELERİ Prof. Dr. Füsun SOKULLU-AKINCI (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi) HÜKÜMLÜLERİN HAKLARI VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ Av. Taylan TANAY İNFAZ KURUMLARINDA UYGULANACAK REJİM, İNFAZ SÜRECİNİN BİÇİMLENME ALANLARI Dr. Hakan KIZILARSLAN (Ankara Cumhuriyet Savcõsõ) İNFAZIN YUMUŞATILMASI, TAHLİYE HAZIRLIĞI VE İNFAZ SONRASI Av. Fevzi YILMAZ TARTIŞMA (16.00 - 16.30) GENEL RAPOR Prof. Dr. Erol CİHAN (16.30 - 17.00) YER: Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer Eğitim Merkezi Konferans Salonu E-5 Karayolu Üzeri, SHÇEK Sitesi İçi, Bahçelievler - İSTANBUL) Konrad Adenauer Vakfõ Başkan Yardõmcõsõ Spengler: Ankara ancak koşullarõ kabul edebilir ‘Türkiye’nin pazarlõk gücü yok’ LEYLA TAVŞANOĞLU BERLİN - Almanya’da Türkiye’yle ilgili önemli düşünceler sonunda açõklõğa kavuşuyor. Özellikle Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süre- cinde ortaya atõlan imtiyazlõ ortaklõk önerisinin aslõnda altõnõn doldurulmadan ucu açõk müza- kereler nereye kadar giderse gitsin fikriyle oluşturulduğu ortaya çõktõ. Ancak bu konuda Al- man Büyük Koalisyon Hükümeti’nin ikinci or- tağõ Sosyal Demokrat Parti (SPD) bilgisinin ol- madõğõnda õsrarlõ. Bir grup Türk gazetecisi olarak Berlin’de gör- üştüğümüz Almanya Dõşişleri Bakanõ Frank- Walter Steinmeier, Almanya Başbakanõ Mer- kel’in önerdiği imtiyazlõ ortaklõğõn ne demek ol- duğu sorumuza şu yanõtõ verdi: “AB, Türkiye’yle ilgili müzakereler baş- larken bütün üye ülkelerin ortak kararlarıyla harekete geçti. Bu müzakerelerin ucu açık ola- caktı ki bu çok doğaldır. Şimdi AB üyesi baş- ka ülkeler de imtiyazlı ortaklık önerisiyle or- taya çıkıyorlar. Açık söyleyeyim. İmtiyazlı or- taklığın ne demek olduğunu bilmiyorum.” Öte yandan hükümetin büyük ortağõ ve Baş- bakan Merkel’in partisi Hõristiyan Demokrat Par- ti’nin (CDU) bir kuruluş olarak bilinen Konrad Adenauer Vakfõ Başkan Yardõmcõsõ Frank Spengler aynõ soruya şu ilginç itirafta bulundu: “Biz de bu kavramın içini doldurmaya ça- lışıyoruz. Ucu açık müzakereler var. Bu mü- zakere süreci tam oluşamadı. Bizim amacımız Türkiye’nin Avrupa’ya uyumunu mümkün olduğu kadar uzun bir zamana yaymaktı. Amaç Türkiye’yi oyalamak değil. Ama mü- zakere süreci çok uzun sürebilir. İmtiyazlı or- taklık sonuç değil, süreçtir. Ayrıca bu Tür- kiye’nin Avrupa’ya entegrasyonunu hızlan- dırmak için oluşturulmuştur. Ama bu süre- cin nasıl işleyeceği bilinmiyordu. Hızla hedefe ulaşmak için imtiyazlı ortaklık teklifinde bulunmuştuk. Türkiye’ye ihtiyacımız var. Ah- de vefa bizim için önemlidir. Yapılan sözleş- melere sadık kalacağız.” Spengler, kişisel kanõsõna dayanarak bugün için Türkiye özelinde üyelik koşullarõnõn oluşmadõ- ğõnõ belirtirken, “Pazarlık gücünüz yok. Ancak koşulları kabul edebilirsiniz” diye konuştu. Almanya Dõşişleri Bakanõ Steinmeier de gö- rüşmemiz sõrasõnda, SPD olarak Türkiye’nin üyeliğini destekleyip desteklemedikleri so- rusuna şu yanõtõ verdi: “Müzakerelerin Türkiye’nin üyeliğiyle so- nuçlanmasını çok istiyorum. Geçenlerde bu- radaki Türk toplumu temsilcileriyle konuş- tum. Türkiye’nin önemli hukuk boşlukları bu- Almanya Dõşişleri Bakanõ Frank-Walter Steinmeier, Almanya Başbakanõ Merkel’in önerdiği imtiyazlõ ortaklõğõn ne demek olduğu sorumuza şu yanõtõ verdi: “AB, Türkiye’yle ilgili müzakereler başlarken bütün üye ülkelerin ortak kararlarõyla harekete geçti. Bu müzakerelerin ucu açõk olacaktõ ki bu çok doğaldõr. Şimdi AB üyesi başka ülkeler de imtiyazlõ ortaklõk önerisiyle ortaya çõkõyorlar. Açõk söyleyeyim: İmtiyazlõ ortaklõğõn ne demek olduğunu bilmiyorum.” Peru’da yerlilerin katledilmesine yönelik tepkiler artõyor Amazonlar, Tiananmen Meydanı’na döndü Dış Haberler Servisi - Peru’da insan haklarõ savunucularõ, hükümetin yağmur ormanlarõnõ yabancõ enerji ve maden şirketleri için cazip hale getirme planõna karşõ çõkan yerlilerle polis arasõndaki çatõşmalarda onlarca kişinin ölmesinin ardõndan, hükümeti hem yerlileri katletmek hem de gerçekleri hasõraltõ etmekle suçluyor. Olaylarõn meydana geldiği Bagua Grande kasabasõ yakõnlarõndaki bölgeyi ziyaret eden insan haklarõ avukatlarõ, olaylarda yüzlerce kişinin kayõp olabileceğini ve polisin cesetleri gizlediği söylentileri olduğunu belirtti. Yerliler de olaylarda kaybolan yakõnlarõnõn bulunmasõnõ ve gözaltõna alõnanlarõn serbest bõrakõlmasõnõ istedi. Öte yandan Nikaragua, olaylarõn ardõndan Peru’daki Nikaragua Büyükelçiliği’ne sõğõnan Amazon yerlilerinin lideri Alberto Pizango’ya sõğõnma hakkõ tanõdõ. Ülkede son 10 yõlõn en kanlõ şiddet olaylarõ olarak nitelendirilen çatõşmalar, yağmur ormanlarõnõn yabancõ şirketlere açõlmasõnõ öngören yasa tasarõsõnõn geri çekilmesini isteyen Amazon yerlilerinin, geçen cuma günü düzenlediği yol kapatma eylemine polisin müdahalesiyle patlak vermişti. Hafta sonu yaşanan çatõşmalarda, 25 polis ile en az 40 yerlinin öldüğü belirtiliyor. Amazon ormanlarõnõn “atalarından kalan bir miras olduğunu ve yağmalanmasına izin vermeyeceklerini” söyleyen yerli örgütü AIDESEP, hükümetin insanlõğa karşõ suç işlediğini belirtirken, hükümet olaylarõn Perulularõn petrollerinden yararlanmalarõna engel olmayõ amaçlayan uluslararasõ bir komplo olduğunu öne sürüyor. Grev çağrısı Peru’daki yerli ve emek gruplarõ olaylarõ protesto için grev çağrõsõ yaparken, merkezi Londra’da bulunan yerli haklarõ örgütü “Survival International” (Uluslararasõ Yaşamõ Sürdürme Örgütü) olaylar için “Peru’nun Tiananmen Meydanı” benzetmesi yaptõ. Bu arada, Kadõn ve Sosyal Kalkõnma Bakanõ Carmen Vildoso da, Devlet Başkan Alan Garcia yönetiminin krizle ilgili tutumunu protesto etmek üzere hafta başõnda istifa etti. İtalya’nın faşist geçmişini Berlusconi’nin yüzüne vurdu Dış Haberler Merkezi - Libya lide- ri Muammer Kaddafi, üç günlük ta- rihi olarak nitelendirilen İtalya ziyare- tine dün başladõ. İtalya’ya ilk kez ziyaret gerçekleştiren Kaddafi’yi başkent Ro- ma’da Ciampino askeri havalimanõna inen uçağõnõn merdivenlerinde İtalya Başbakanõ Silvio Berlusconi karşõladõ. Berlusconi, karşõlama töreninde yaptõ- ğõ konuşmada, “Tarihimizdeki uzun ve acılı bir sayfayı kapatmış olduk” dedi. Libya, geçmişte 30 yõl süreyle İtal- yan sömürgesiydi. Kaddafi’nin giydiği askeri ünifor- masõnõn üzerinde, ülkesinin İtalyan fa- şizmine direnişinin simgesi olan ve 1931’de İtalyan güçleri tarafõndan öl- dürülen “Çöl aslanı” lakaplõ Ömer el Muhtar’õn fotoğrafõnõn yer almasõ dik- kat çekti. Kaddafi’ye gezisinde El Muhtar’õn büyük oğlu da eşlik ediyor. Ziyaret öncesinde Berlusconi’nin boyun ağrõsõ çektiği gerekçesiyle kar- şõlama görevini Dõşişleri Bakanõ Frat- tini’ye devrettiği ancak Kaddafi’nin uçağõnõn gecikmesi üzerine törene ye- tiştiği belirtildi. Kaddafi, başkentteki Villa Doria Pamphili Parkõ’na kurdur- duğu bedevi çadõrõnda misafirlerini ağõrlayacak, geceleri ise park içindeki sarayda konaklayacak. İnsan Haklarõ İzleme Örgütü, İtal- ya’nõn 500 Libyalõ göçmeni ülkelerine geri gönderme kararõ almasõnõn ardõndan ge- len ziyareti “iki ülke- nin göçmenlere yöne- lik kirli anlaşmasını kutlama amaçlı” olarak niteledi. Kaddafi’nin 40 yõl önce darbeyle yöne- timi ele geçirmesinden bu yana, Roma ile Trab- lus arasõndaki ilişkiler donuktu. İtalya Dõşişleri Bakanlõğõ ziyaretin “tarihi” olduğunu açõklarken Libya’nõn Al Jamahiriya ga- zetesi “Kaddafi’nin, Satürn’e gitme ihtimali, Roma’yı ziyaret etme ihti- malinden fazlaydı” diye yazdõ. BECALI İÇİN BRÜKSEL ŞİMDİLİK HAYAL Dış Haberler Servisi - Avrupa Parlamentosu’na (AP) seçilen Roman- ya’nõn aşõrõ sağcõ politi- kacõsõ Gigi Becali hak- kõnda yurtdõşõna çõkõş ya- sağõ olduğu bildirildi. Becali’nin Brüksel’e giderek AP’deki koltu- ğunu devralmasõnõ şim- dilik engelleyecek gibi görünen kararõn, hak- kõnda arabasõnõ çaldõğõ- nõ iddia ettiği bir grup ki- şiye saldõrõ düzenlediği suçlamasõna ilişkin polis soruşturmasõnõn sürme- si nedeniyle alõndõğõ kaydedildi. BBC’de yer alan ha- berde olayõn, milliyetçi kanattan Büyük Ro- manya Partisi’nin lideri Becali’nin bu yõl başla- rõnda arabasõnõ çaldõğõ- nõ söylediği bir grup ki- şiye aracõnõ geri verme- leri karşõlõğõnda istedik- leri parayõ ödemesi üze- rine geliştiği belirtildi. Becali. Merkezi İngiltere’de bulunan yerli haklarõ örgütü “Survival International” (Uluslararasõ Yaşamõ Sürdürme Örgütü), hükümetin, yağmur ormanlarõnõ yabancõ şirketlere cazip hale getirme planõna karşõ çõkan yerlilerin katledilmesinin ardõndan, olaylar için “Peru’nun Tiananmen Meydanõ” benzetmesi yaptõ. lunduğunda fikir birliğine vardık. Öte yandan Almanya olarak biz de ev ödevimizi yapmalıyız. Büyük koalisyon ortaklarından CSU Avrupa Parlamentosu (AP) seçimle- ri kampanyasında Türkiye’nin üyeliği ko- nusunu seçim malzemesi yapmak istedi. Bundan sonra da bu tür davranışları sür- dürecekleri endişesini taşıyoruz.” ‘CHP’yi anlayamıyoruz’ Görüşme sõrasõnda SPD’nin CHP’ye nasõl baktõğõ sorusuna Steinmeier şu eleş- tirel yanõtõ verdi: “Tabii ki CHP ve Ge- nel Başkanı Baykal’la ilişkilerimiz var. Ancak son altı-yedi yıldır CHP’deki de- ğişiklikleri izliyoruz. Bunu anlamak mümkün değil. CHP yönetimi ve Bay- kal’ın Avrupa’dan yana olmama tutu- munu yadırgadığımı söylemek istiyo- rum. CHP’nin sadece Avrupa karşıtlı- ğı değil iç politikadaki tavrı da düşün- dürücü. Örneğin yalnız TCK’nin 301. maddesinin değişikliğine değil, düşün- ce özgürlüğünün sınırlarının genişletil- mesine muhalif tavrını anlamakta güç- lük çekiyoruz.” Steinmeier bunlarõ söyledikten sonra CHP’ye eleştirisinin tonunu biraz daha sertleştiriyor: “Bütün bunlardan dolayı Sosyalist Enternasyonal’de bir İzleme Grubu oluşturuldu. CHP ise buna tepki gösterdi. CHP’yle Avrupa Sosyal demokrat Par- tileri arasında yanlış anlamalardan de- ğil, CHP’nin kendiden kaynaklanan ne- denlerle mesafe oluştu. (Fotoğraf: AP) LİBYA LİDERİ KADDAFİ ÇADIRI ROMA’YA KURDU Berlusconi, 200 kişilik heyetle Roma’ya giden Kaddafi’yi uçağın merdivenlerinde karşıladı. Kaddafi’nin üniformasının üzerinde, ülkesinin İtalyan faşizmine direnişinin simgesi olan ve İtalyan güçlerince öldürülen El Muhtar’ın fotoğrafının yer alması dikkat çekti. (Fotoğraflar: AFP)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle