Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
11 HAZİRAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER [email protected]
SAĞNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
‘Zenci Olan Sensin!’
“Irkçılık! Ben mi? Irkçılıktan nefret ederim. Ama zen-
ci olan -problem yaratan- sensin!!!”
Avrupa’da kimse “ırkçılığı” üstlenmiyor.
Kimse bunu üzerine almıyor / alınmıyor. Almaya
yanaşmıyor...
Kolektif “tavana bakma” durumunu ti’ye almak için
işte, anlatılan bir İtalyan fıkrası bu:
“Irkçı mı? Ayy ben mi? Yok canııım! Nerden çık-
tı? Zenci olan sensin...”
“İslam karşıtı” “Özgürlük Partisi”(!) ile Avrupa Par-
lamentosu’na Hollanda’dan 4 vekille girmeyi başa-
ran Geert Wilders da aynen; “Irkçılık mı? Haşa!” ya-
pıyor şimdi...
“Konservatif politikacı” Wilders, kendisiyle birlik-
te Avrupa Parlamentosu saflarına katılan “ırkçı”, “ya-
bancı düşmanı”, “faşist” partileriyle asla birlikte
oturmayacağını ilan ediyor:
“Onlarla zinhar kucak kucağa oturmam. Yan yana
olmam. Onlarla grup kurmam!” diyor...
Neden?
Wilders katında sadece “Başkaları faşist. Kendi-
si değil...”
‘İslamofobi’ ırkçılıktan sayılmıyor
Özellikle “İslam kaşrşıtlığı” ve “İslamofobi” söz ko-
nusu olduğunda, yalnız Wilders değil, ister siyaset-
çi, ister entelektüel olsun; insanlar kolayına “ırkçı” ya
da “faşist” kategorisine sokulmuyor Avrupa’da.
Wilders ve benzerlerinin önümüzdeki dönem Av-
rupa Parlamentosu platformlarından yapacakları
çıkışlara -heyhat!- birlikte tanık olacağımız için, bu
çevrelerin kendilerini nasıl gördükleri ve “dış dünyayı”
nasıl tanımadıklarını anlamakta yarar var...
“İslam karşıtlığı” söz konusu olduğunda; ideolo-
jik ve saplantılı biçimde “kafa göz yararak” dümdüz
gitmenin, kabul gören, hoşgörüyle karşılanan bir ya-
nı var artık Avrupa’da.
Siyasal İslamın yükselişiyle birlikte ivme kazanan
bir süreç oldu bu. 11 Eylül sonrasında da böyle ba-
riz hale geldi...
Romanlara, Çingenelere, karaderililere, Yahudilere
yapılan ayrımcılık / aşağılama türlerinin “ırkçılık” şek-
linde algılanması ve böylece “sıfatlandırılması”, nis-
peten daha kolay.
Müslümanlar, “ötekiler” arasında artık ayrı bir ka-
tegori olarak ele alınıyor.
Müslümanı “dışlamak”, “Avrupa medeniyetinin
kendini savunması” ve “bir medeniyet tercihi” ola-
rak görüldüğünden, “ırkçılığa” girmiyor.
‘Avro-Arabistan’a geçit vermemek...
Oriana Fallaci’nin farklı dillere çevrilen ve tüm Av-
rupa’da ekmek peynir gibi satan “İslam karşıtı” ki-
taplarının; karşılaştığı kabul ve hoşgörü marjında bu-
nu açık ve net görmüştük.
“Öfke ve Gurur”, “Aklın Gücü”, “Fallaci Fallaci ile
Söyleşiyor” adlarıyla 11 Eylül sonrasında art arda ya-
yımlanan üçlemesinde; İslamı sade Bin Ladin’e in-
dirgeyip eşitleyen yazar, Müslümanlar ve Müslüman
kültürüne; eleştiri dozunun ötesinde ağır ifadelerle
saldırıyordu. 30 milyon Müslümanın varlığını Avru-
pa için “tehdit” sayan ünlü yazar, Eski Kıta’nın “Av-
ro-Arabistanlaşmasının” engellenmesi uğruna, Av-
rupa’da Müslümanlara karşı bir “karşıt cihat kam-
panyasının” (namı diğer “etnik temizlik”) açılmasını
öneriyordu...
Solda eleştiriye uğradığı zamanlar olduysa da, ge-
niş genel kamuoyu önünde bu görüşleri yüzünden
hiçbir zaman “ırkçı” ya da “faşist” damgası yemedi
Fallaci.
“Irkçı” / “faşist” hesabına anılmak şöyle dursun;
üç yıl önceki ölümü arifesinde Papa XVI. Benedik-
tus tarafından âlâyı vâlâyla kabul edildi. Ardından
“anısını yaşatmak” adına ismini oraya buraya vermeye
kalkanlar çıktı. Ve halen de çıkıyor.
“Faşistlik” yani şöyle dursun, yaşadığımız “uygarlık
çatışması” ikliminde, Fallaci gibilerine, anlayacağı-
nız “sokaktaki adam” nezdinde “kahraman” gözüy-
le bakılabiliyor...
Bu Geert Wilders’ler filan da işte “Avrupa elden gi-
diyor. Avrupa Avro-Arabistanlaşıyor!”, “Uyan Batı
uyan!” diyerek ortalığı vaveylaya veren Fallaci ve Hol-
landa ölçeğinde benzer fikirleri savunan Pim For-
tuyn’lerin yolundan gidiyor; “saygıdeğer” addedilen
bir “miras” adına sahipleniliyor...
Avrupa’da esen “faşizan”, “ırkçı”, “aşırı sağ” rüz-
gârların en tehlikeli yanı bu...
Bu rüzgârın etkisinin artık yanlızca aşırı uçlarla sı-
nırlı “militan kesimler” arasında kalmaması. Usul usul,
sinsice “merkeze” sızması...
60’ları, 70’leri yaşayan kuşaklar hatırlayacaktır.
“Solun” merkeze sızdığı o dönemde Avrupa’da
herkes biraz “solcuydu”.
Bugün tam tersi bir akım söz konusu.
Herkes biraz “sağcı” ve “faşizan” oldu.
Avrupa Parlamentosu’na giren “aşırı sağ” akımların
temsilcilerini “sayıları az” diye bu nedenle küçüm-
sememek lazım.
Merkezde ve merkez sağda da sesleri yankı bul-
duğu için, ağırlıkları sayılarından çok daha fazla his-
sedilecektir.
[email protected]
S E M P O Z Y U M
CEZA İNFAZ HUKUKU
CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI
HAKKINDA KANUN’UN DÖRT YILI
13 HAZİRAN 2009
DÖNMEZER ANI KÖŞESİ’NİN AÇILIŞI
AÇIŞ KONUŞMALARI (10.30 - 11.00)
Prof. Dr. Duygun YARSUVAT (Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanõ)
Av. Muammer AYDIN (İstanbul Barosu Başkanõ)
Nizamettin KALAMAN (Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü)
BİRİNCİ OTURUM (11.00 - 12.30)
Oturum Başkanõ: Prof. Dr. Erol CİHAN
(İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi E. Öğretim Üyesi)
TÜRKİYE’DE CEZA İNFAZ HUKUKUNUN BAŞLICA SORUNLARI
Oktay ERDOĞAN (İstanbul Cumhuriyet Savcõsõ)
İNFAZ HUKUKUNUN TEMEL İLKELERİ
Prof. Dr. Timur DEMİRBAŞ
(Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi)
İNFAZ HUKUKUNUN HUKUK DÜZENİNDEKİ YERİ
Doç. Dr. Veli Özer ÖZBEK
(Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi)
TARTIŞMA (12.30 - 13.00)
ÖĞLE YEMEĞİ (13.00 - 14.00)
İKİNCİ OTURUM (14.00 - 16.00)
Oturum Başkanı: Av. Yağõz Ali DAĞLI
İNFAZ HUKUKUNUN OLUMSUZ ETKİLERİ VE ÇARELERİ
Prof. Dr. Füsun SOKULLU-AKINCI
(İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi)
HÜKÜMLÜLERİN HAKLARI VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Av. Taylan TANAY
İNFAZ KURUMLARINDA UYGULANACAK REJİM,
İNFAZ SÜRECİNİN BİÇİMLENME ALANLARI
Dr. Hakan KIZILARSLAN (Ankara Cumhuriyet Savcõsõ)
İNFAZIN YUMUŞATILMASI, TAHLİYE HAZIRLIĞI VE
İNFAZ SONRASI
Av. Fevzi YILMAZ
TARTIŞMA (16.00 - 16.30)
GENEL RAPOR
Prof. Dr. Erol CİHAN (16.30 - 17.00)
YER: Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer Eğitim Merkezi Konferans Salonu
E-5 Karayolu Üzeri, SHÇEK Sitesi İçi, Bahçelievler - İSTANBUL)
Konrad Adenauer Vakfõ Başkan Yardõmcõsõ Spengler: Ankara ancak koşullarõ kabul edebilir
‘Türkiye’nin pazarlõk gücü yok’
LEYLA TAVŞANOĞLU
BERLİN - Almanya’da Türkiye’yle ilgili
önemli düşünceler sonunda açõklõğa kavuşuyor.
Özellikle Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süre-
cinde ortaya atõlan imtiyazlõ ortaklõk önerisinin
aslõnda altõnõn doldurulmadan ucu açõk müza-
kereler nereye kadar giderse gitsin fikriyle
oluşturulduğu ortaya çõktõ. Ancak bu konuda Al-
man Büyük Koalisyon Hükümeti’nin ikinci or-
tağõ Sosyal Demokrat Parti (SPD) bilgisinin ol-
madõğõnda õsrarlõ.
Bir grup Türk gazetecisi olarak Berlin’de gör-
üştüğümüz Almanya Dõşişleri Bakanõ Frank-
Walter Steinmeier, Almanya Başbakanõ Mer-
kel’in önerdiği imtiyazlõ ortaklõğõn ne demek ol-
duğu sorumuza şu yanõtõ verdi:
“AB, Türkiye’yle ilgili müzakereler baş-
larken bütün üye ülkelerin ortak kararlarıyla
harekete geçti. Bu müzakerelerin ucu açık ola-
caktı ki bu çok doğaldır. Şimdi AB üyesi baş-
ka ülkeler de imtiyazlı ortaklık önerisiyle or-
taya çıkıyorlar. Açık söyleyeyim. İmtiyazlı or-
taklığın ne demek olduğunu bilmiyorum.”
Öte yandan hükümetin büyük ortağõ ve Baş-
bakan Merkel’in partisi Hõristiyan Demokrat Par-
ti’nin (CDU) bir kuruluş olarak bilinen Konrad
Adenauer Vakfõ Başkan Yardõmcõsõ Frank
Spengler aynõ soruya şu ilginç itirafta bulundu:
“Biz de bu kavramın içini doldurmaya ça-
lışıyoruz. Ucu açık müzakereler var. Bu mü-
zakere süreci tam oluşamadı. Bizim amacımız
Türkiye’nin Avrupa’ya uyumunu mümkün
olduğu kadar uzun bir zamana yaymaktı.
Amaç Türkiye’yi oyalamak değil. Ama mü-
zakere süreci çok uzun sürebilir. İmtiyazlı or-
taklık sonuç değil, süreçtir. Ayrıca bu Tür-
kiye’nin Avrupa’ya entegrasyonunu hızlan-
dırmak için oluşturulmuştur. Ama bu süre-
cin nasıl işleyeceği bilinmiyordu. Hızla hedefe
ulaşmak için imtiyazlı ortaklık teklifinde
bulunmuştuk. Türkiye’ye ihtiyacımız var. Ah-
de vefa bizim için önemlidir. Yapılan sözleş-
melere sadık kalacağız.”
Spengler, kişisel kanõsõna dayanarak bugün için
Türkiye özelinde üyelik koşullarõnõn oluşmadõ-
ğõnõ belirtirken, “Pazarlık gücünüz yok. Ancak
koşulları kabul edebilirsiniz” diye konuştu.
Almanya Dõşişleri Bakanõ Steinmeier de gö-
rüşmemiz sõrasõnda, SPD olarak Türkiye’nin
üyeliğini destekleyip desteklemedikleri so-
rusuna şu yanõtõ verdi:
“Müzakerelerin Türkiye’nin üyeliğiyle so-
nuçlanmasını çok istiyorum. Geçenlerde bu-
radaki Türk toplumu temsilcileriyle konuş-
tum. Türkiye’nin önemli hukuk boşlukları bu-
Almanya Dõşişleri Bakanõ Frank-Walter Steinmeier, Almanya Başbakanõ
Merkel’in önerdiği imtiyazlõ ortaklõğõn ne demek olduğu sorumuza şu yanõtõ verdi:
“AB, Türkiye’yle ilgili müzakereler başlarken bütün üye ülkelerin ortak
kararlarõyla harekete geçti. Bu müzakerelerin ucu açõk olacaktõ ki bu çok doğaldõr.
Şimdi AB üyesi başka ülkeler de imtiyazlõ ortaklõk önerisiyle ortaya çõkõyorlar.
Açõk söyleyeyim: İmtiyazlõ ortaklõğõn ne demek olduğunu bilmiyorum.”
Peru’da yerlilerin katledilmesine yönelik tepkiler artõyor
Amazonlar, Tiananmen
Meydanı’na döndü
Dış Haberler Servisi -
Peru’da insan haklarõ
savunucularõ, hükümetin
yağmur ormanlarõnõ
yabancõ enerji ve maden
şirketleri için cazip hale
getirme planõna karşõ
çõkan yerlilerle polis
arasõndaki çatõşmalarda
onlarca kişinin ölmesinin
ardõndan, hükümeti hem
yerlileri katletmek hem de
gerçekleri hasõraltõ
etmekle suçluyor.
Olaylarõn meydana geldiği
Bagua Grande kasabasõ
yakõnlarõndaki bölgeyi
ziyaret eden insan haklarõ
avukatlarõ, olaylarda
yüzlerce kişinin kayõp
olabileceğini ve polisin
cesetleri gizlediği
söylentileri olduğunu
belirtti. Yerliler de
olaylarda kaybolan
yakõnlarõnõn bulunmasõnõ
ve gözaltõna alõnanlarõn
serbest bõrakõlmasõnõ
istedi. Öte yandan
Nikaragua, olaylarõn
ardõndan Peru’daki
Nikaragua
Büyükelçiliği’ne sõğõnan
Amazon yerlilerinin lideri
Alberto Pizango’ya
sõğõnma hakkõ tanõdõ.
Ülkede son 10 yõlõn en kanlõ
şiddet olaylarõ olarak
nitelendirilen çatõşmalar,
yağmur ormanlarõnõn yabancõ
şirketlere açõlmasõnõ öngören
yasa tasarõsõnõn geri çekilmesini
isteyen Amazon yerlilerinin,
geçen cuma günü düzenlediği
yol kapatma eylemine polisin
müdahalesiyle patlak vermişti.
Hafta sonu yaşanan
çatõşmalarda, 25 polis ile en az
40 yerlinin öldüğü belirtiliyor.
Amazon ormanlarõnõn
“atalarından kalan bir miras
olduğunu ve yağmalanmasına
izin vermeyeceklerini”
söyleyen yerli örgütü
AIDESEP, hükümetin insanlõğa
karşõ suç işlediğini belirtirken,
hükümet olaylarõn Perulularõn
petrollerinden yararlanmalarõna
engel olmayõ amaçlayan
uluslararasõ bir komplo
olduğunu öne sürüyor.
Grev çağrısı
Peru’daki yerli ve emek
gruplarõ olaylarõ protesto için
grev çağrõsõ yaparken, merkezi
Londra’da bulunan yerli
haklarõ örgütü “Survival
International” (Uluslararasõ
Yaşamõ Sürdürme Örgütü)
olaylar için “Peru’nun
Tiananmen Meydanı”
benzetmesi yaptõ.
Bu arada, Kadõn ve Sosyal
Kalkõnma Bakanõ Carmen
Vildoso da, Devlet Başkan
Alan Garcia yönetiminin
krizle ilgili tutumunu protesto
etmek üzere hafta başõnda
istifa etti.
İtalya’nın faşist geçmişini
Berlusconi’nin yüzüne vurdu
Dış Haberler Merkezi - Libya lide-
ri Muammer Kaddafi, üç günlük ta-
rihi olarak nitelendirilen İtalya ziyare-
tine dün başladõ. İtalya’ya ilk kez ziyaret
gerçekleştiren Kaddafi’yi başkent Ro-
ma’da Ciampino askeri havalimanõna
inen uçağõnõn merdivenlerinde İtalya
Başbakanõ Silvio Berlusconi karşõladõ.
Berlusconi, karşõlama töreninde yaptõ-
ğõ konuşmada, “Tarihimizdeki uzun
ve acılı bir sayfayı kapatmış olduk”
dedi. Libya, geçmişte 30 yõl süreyle İtal-
yan sömürgesiydi.
Kaddafi’nin giydiği askeri ünifor-
masõnõn üzerinde, ülkesinin İtalyan fa-
şizmine direnişinin simgesi olan ve
1931’de İtalyan güçleri tarafõndan öl-
dürülen “Çöl aslanı” lakaplõ Ömer el
Muhtar’õn fotoğrafõnõn yer almasõ dik-
kat çekti. Kaddafi’ye gezisinde El
Muhtar’õn büyük oğlu da eşlik ediyor.
Ziyaret öncesinde Berlusconi’nin
boyun ağrõsõ çektiği gerekçesiyle kar-
şõlama görevini Dõşişleri Bakanõ Frat-
tini’ye devrettiği ancak Kaddafi’nin
uçağõnõn gecikmesi üzerine törene ye-
tiştiği belirtildi. Kaddafi, başkentteki
Villa Doria Pamphili Parkõ’na kurdur-
duğu bedevi çadõrõnda misafirlerini
ağõrlayacak, geceleri ise park içindeki
sarayda konaklayacak.
İnsan Haklarõ İzleme Örgütü, İtal-
ya’nõn 500 Libyalõ göçmeni ülkelerine
geri gönderme kararõ
almasõnõn ardõndan ge-
len ziyareti “iki ülke-
nin göçmenlere yöne-
lik kirli anlaşmasını
kutlama amaçlı” olarak
niteledi. Kaddafi’nin 40
yõl önce darbeyle yöne-
timi ele geçirmesinden
bu yana, Roma ile Trab-
lus arasõndaki ilişkiler
donuktu. İtalya Dõşişleri
Bakanlõğõ ziyaretin “tarihi” olduğunu
açõklarken Libya’nõn Al Jamahiriya ga-
zetesi “Kaddafi’nin, Satürn’e gitme
ihtimali, Roma’yı ziyaret etme ihti-
malinden fazlaydı” diye yazdõ.
BECALI İÇİN BRÜKSEL
ŞİMDİLİK HAYAL
Dış Haberler Servisi -
Avrupa Parlamentosu’na
(AP) seçilen Roman-
ya’nõn aşõrõ sağcõ politi-
kacõsõ Gigi Becali hak-
kõnda yurtdõşõna çõkõş ya-
sağõ olduğu bildirildi.
Becali’nin Brüksel’e
giderek AP’deki koltu-
ğunu devralmasõnõ şim-
dilik engelleyecek gibi
görünen kararõn, hak-
kõnda arabasõnõ çaldõğõ-
nõ iddia ettiği bir grup ki-
şiye saldõrõ düzenlediği
suçlamasõna ilişkin polis
soruşturmasõnõn sürme-
si nedeniyle alõndõğõ
kaydedildi.
BBC’de yer alan ha-
berde olayõn, milliyetçi
kanattan Büyük Ro-
manya Partisi’nin lideri
Becali’nin bu yõl başla-
rõnda arabasõnõ çaldõğõ-
nõ söylediği bir grup ki-
şiye aracõnõ geri verme-
leri karşõlõğõnda istedik-
leri parayõ ödemesi üze-
rine geliştiği belirtildi.
Becali.
Merkezi İngiltere’de bulunan yerli haklarõ örgütü “Survival
International” (Uluslararasõ Yaşamõ Sürdürme Örgütü),
hükümetin, yağmur ormanlarõnõ yabancõ şirketlere cazip hale
getirme planõna karşõ çõkan yerlilerin katledilmesinin ardõndan,
olaylar için “Peru’nun Tiananmen Meydanõ” benzetmesi yaptõ.
lunduğunda fikir birliğine vardık. Öte
yandan Almanya olarak biz de ev ödevimizi
yapmalıyız. Büyük koalisyon ortaklarından
CSU Avrupa Parlamentosu (AP) seçimle-
ri kampanyasında Türkiye’nin üyeliği ko-
nusunu seçim malzemesi yapmak istedi.
Bundan sonra da bu tür davranışları sür-
dürecekleri endişesini taşıyoruz.”
‘CHP’yi anlayamıyoruz’
Görüşme sõrasõnda SPD’nin CHP’ye
nasõl baktõğõ sorusuna Steinmeier şu eleş-
tirel yanõtõ verdi: “Tabii ki CHP ve Ge-
nel Başkanı Baykal’la ilişkilerimiz var.
Ancak son altı-yedi yıldır CHP’deki de-
ğişiklikleri izliyoruz. Bunu anlamak
mümkün değil. CHP yönetimi ve Bay-
kal’ın Avrupa’dan yana olmama tutu-
munu yadırgadığımı söylemek istiyo-
rum. CHP’nin sadece Avrupa karşıtlı-
ğı değil iç politikadaki tavrı da düşün-
dürücü. Örneğin yalnız TCK’nin 301.
maddesinin değişikliğine değil, düşün-
ce özgürlüğünün sınırlarının genişletil-
mesine muhalif tavrını anlamakta güç-
lük çekiyoruz.”
Steinmeier bunlarõ söyledikten sonra
CHP’ye eleştirisinin tonunu biraz daha
sertleştiriyor:
“Bütün bunlardan dolayı Sosyalist
Enternasyonal’de bir İzleme Grubu
oluşturuldu. CHP ise buna tepki gösterdi.
CHP’yle Avrupa Sosyal demokrat Par-
tileri arasında yanlış anlamalardan de-
ğil, CHP’nin kendiden kaynaklanan ne-
denlerle mesafe oluştu.
(Fotoğraf: AP)
LİBYA LİDERİ KADDAFİ ÇADIRI ROMA’YA KURDU
Berlusconi, 200 kişilik heyetle Roma’ya giden
Kaddafi’yi uçağın merdivenlerinde karşıladı.
Kaddafi’nin üniformasının üzerinde, ülkesinin
İtalyan faşizmine direnişinin simgesi olan ve İtalyan
güçlerince öldürülen El Muhtar’ın fotoğrafının yer
alması dikkat çekti. (Fotoğraflar: AFP)