18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 2009 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Avrupalının İstemediği Olaylara, olgulara, gelişmelere herkes kendi penceresinden, kendi tezleri, “çıkarları” açısın- dan bakıyor. Avrupa Parlamentosu seçimlerini Türkiye’nin aydınları da öyle değerlendiriyorlar. Çoğunluk AB’nin Türkiye için çok hayırlı, demokratikleşmenin neredeyse biricik manivela- sı olduğuna inandığı için seçim sonuçlarına bu yönden bakıyor ve haklı olarak “işimiz zorlaştı” diyor. Umutların tükenip gitmesini istemeyenler de “zorlaştı, ama yine de bizi destekleyenler hâlâ var” tesellisindeler. Avrupa Parlamentosu seçimlerine farklı açılar- dan bakmak, ele almak belki daha doğru olur. İlk görülmesi gereken, 27 AB ülkesinde seçmenle- rin oy vermeye gitmediği, gidenlerin önemli bir bölümünün de farklı niyetler taşıdığı gerçeğidir. Bunun birkaç temel nedeni var. Birincisi, AB üyesi ülkelerin yurttaşları kendi ül- kelerinin bir AB Parlamentosu ve Brüksel’deki AB bürokratları tarafından yönetilmesine henüz hazır değiller. Gelecekte ne olur bilinmez, ama şimdilik durum böyledir. Gerçekte yalnızca yurt- taşlar değil, bu ülkelerin politikacıları da ulusal yetkilerin sınırlandırılmasına kuşkuyla bakıyorlar. İkincisi, iki grupta hareketlenme görülüyor. Bunlardan ilki aşırı sağ, ırkçı kesimlerdir. Bu par- tiler AB fikrine soğuk oldukları halde, Avrupa Par- lamentosu’nda yer almayı önemli buluyorlar ve militanca çalışıyorlar. İkinci kesim Yeşil hareke- tin temsilcileridir ve denebilir ki AB fikriyatına en yakın olan siyasi grup da bunlardır. Üçüncüsü, liberalleşmiş sosyal demokratlar dı- şındaki solun yenilgisinden söz etmek pek man- tıklı görünmüyor. AB konusunda kararsız sol par- tiler zaten ne zamandır siyasetin kıyılarında gezi- niyorlar. Şimdi gelelim Türkiye açısından bu seçimlerin anlamına. Seçimlerin galibi muhafazakâr partilerdir, mer- kez sağdır. Bu kesimlerin Türkiye’nin AB üyeliği- ne katı bir şekilde karşı olduklarını biliyoruz. Bu partiler pek çok AB ülkesinde iktidardadırlar ve Türkiye’yi siyasi olarak yitirmek de istemiyorlar. Türkiye’yi kapıda durmaya ikna etmek niyetin- deler. Avrupa Parlamentosu’nda ikinci büyük grup olmayı aldıkları seçim yenilgisine rağmen koru- yan, liberalizme teslim sosyal demokratların Tür- kiye’nin AB üyeliğini savundukları iddiası bir si- yaset yalanıdır. Bu konuda merkez sağ ile arala- rında köklü farklar yoktur. Güçlenen üçüncü grup Yeşil hareket Türkiye ile AB üyeliği konusunda en pazarlıkçı grubu oluş- turuyor. Onlar da demokratikleşme umutlarını AB’ye bağlamış kimi liberaller gibi AB’nin böyle bir işlevi olduğuna inanmaktadırlar ve akıllarına gelen her konuda Türkiye’ye, pek fazla bilmese- ler de, ters teptiğinin farkına varmasalar da akıl vermeye çalışmaktadırlar. AB ülkeleri yurttaşları AB’yi bir siyasi birlik ola- rak görmeye henüz hazır değiller. Siyasetçiler ise ulusal yetkilerini yitirmeden, AB’nin, ABD, Rus- ya, Çin gibi büyükler karşısında bir güç olmasını istiyorlar, ama bu da doğrusu Avrupa ülkelerin- deki insanları ikna etmeye yetmiyor. AB kodamanlarının gelecekle ilgili gerçek fikir- leri şöyledir: Etkin bir AB olacaksa, bu 27 ülkeli bir AB olmamalıdır; bir çekirdek halka olmalı, bu- rada biz yer almalıyız; sonra iki üç halka daha ol- malı ve diğer üyeler merkezdeki halkanın otori- tesine tabi olarak siyasi birliğe güç vermelidirler. AB’nin önde gelen, etkin politikacıları bu fikirle- rini gizli değil, açık olarak savunmaktadırlar. Türkiye konusunda ise sağcısı da solcusu da aynı fikirdedir. Türkiye en son halkada yer alacaktır. Kimisi buna “ayrıcalıklı ortaklık” diyor, kimisi başka isim veriyor, fark etmez. Onlar Türkiye’nin ticari bir ortak, bir pazar olarak kalmasını istiyorlar, Tür- kiye’nin siyasetinde ve sorunlarında daha fazla söz sahibi olmak istiyorlar. Sözgelimi uluslarara- sı sularda etkin olabilmek istiyorlar. Pek inandı- rıcı gelmeyebilir ama belli bölgelerde örneğin, Trakya’da sınırın şeffaflaşmasını, Trakya’nın AB bölgesi olarak kabul edilmesini istiyorlar. Bunun için usuldan, yavaştan harekete geçtiklerini de bi- liyoruz. Biliyoruz da ne oluyor. Hiçbir şey olmuyor. Bildiklerimizi bilmezden geliyoruz sadece. e-posta:[email protected] AP seçimleri, AKP’nin 2002’den bu yana sergilediği yaklaşõmõn geçersizliğini gösteriyor AKP’nin politikasõ çöktüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, Türkiye’nin AB üyesi olmasõnõ iste- meyen sağ ve aşõrõ sağcõlarõn güç ka- zanmasõ, AKP hükümetinin Avrupa politikasõnõn çöktüğünü ortaya koydu. Nicholas Sarkozy ve Angela Merkel ikilisine “geçici olarak” bakan hü- kümetin Türkiye’nin AB üyeliği ko- nusunda ortaya koyduğu söylem de boşta kaldõ. Dõşişleri Bakanlõğõ seçim sonuçlarõnõ mercek altõna aldõ. Avrupa Parlamentosu’nun 736 üye- sini belirlemek üzere yapõlan seçim- ler gelecek beş yõlõn, Türkiye açõsõn- dan ciddi anlamda sõkõntõyla geçece- ğinin işaretlerini verdi. Avrupa Par- lamentosu içinde ortaya çõkan bu tab- lo, Türkiye’nin zaten Fransa ve Güney Kõbrõs Rum yönetiminin engelleme- leriyle yarõ askõya alõnmõş olan mü- zakere sürecini de olumsuz etkileye- cek. AB ile Türkiye arasõndaki mü- zakere sürecinin “yol haritası” nite- liğinde olan AKP’nin 2005 yõlõnda ka- bul ettiği Müzakere Çerçeve Belge- si’nin 10. maddesinde Avrupa Parla- mentosu kararlarõnõn ve hatta beyan- larõn bile Türkiye’nin uymasõ gereken müktesabatõn parçasõ olduğu belirti- liyor. Türkiye’yi AB üyesi olarak görmek istemeyen Hõristiyan Demo- kratlar’õn gücünü korumasõ, aşõrõ sağ partilerin güç kazanmasõ, Avrupa Par- lamentosu’ndan Türkiye aleyhine çõ- kacak kararlarõn önünü açtõ. Fransa Cumhurbaşkanõ Sarkozy’nin ve Almanya Başbakanõ Merkel’in Türkiye’ye imtiyazlõ ortaklõk öneren yaklaşõmlarõnõn zemin bulmasõ, iki li- dere “geçici gözüyle” bakan AKP hü- kümetinin bu yaklaşõmõnõn da hatalõ ol- duğunu gösterdi. AKP hükümeti, Sar- kozy ve Merkel iktidarlarõnõn artõk ge- rileme dönemine girmiş olduğuna, 2009 ve 2010 yõllarõnda Türkiye’nin üyeliğine önem veren yaklaşõmlarõn ön planda tutulacağõna inanõyordu. Bu ne- denle de 2009 yõlõ “AB için atılım yı- lı” olarak ilan edildi. Hatta, “Baş- müzakerecilik” ayrõ bir devlet ba- kanlõğõnõn uhdesine verilip, başõna da Egemen Bağış getirildi. Ancak se- çim sonuçlarõ, AKP hükümetinin bu hesabõnõn tutmadõğõnõ gösterdi. Tür- kiye karşõtõ gruplar hatõrõ sayõlõr oran- da güç kazandõlar. Türkiye’nin AB’de önü açõlsa bile, tam üyeliğin birliği oluşturan tüm ülkelerde referanduma sunulacak olmasõ dikkate alõndõğõnda, Avrupa ülkelerindeki kamuoyu eğili- mini yansõtmasõ açõsõndan Avrupa Parlamentosu seçimleri Ankara’da bir başka hayal kõrõklõğõ yarattõ. AKP hükümetinin olumlu imaj çizme ça- balarõna karşõlõk Avrupa Birliği ülke- lerindeki kamuoyunda Türkiye karşõ- tõ söylemlerin siyasal açõdan zemin bulmasõ dikkat çekti. Medeniyetler ittifakına darbe İslam düşmanõ ve Türkiye karşõtõ Geert Wilders’in partisinin 4 koltuk kazanmasõ, õrkçõ İngiliz Ulusal Parti- si’nin 2, Macaristan’daki aşõrõ sağcõ parti Jobbik’in 3 sandalyeyle AP’ye girmesi; AKP’nin uluslararasõ ilişki- lerde büyük umut bağladõğõ medeni- yetler ittifakõ yaklaşõmõnõn işe yara- madõğõnõ ortaya koydu. Dõşişleri Ba- kanlõğõ, Avrupa Parlamentosu seçim- lerinin sonuçlarõnõ mercek altõna aldõ. Yapõlacak değerlendirme sonrasõnda yeni bir yaklaşõm belirlenip belirlen- memesi kararõ hükümete bõrakõlacak. Fransa Cumhurbaşkanõ Sarkozy’nin ve Almanya Başbakanõ Merkel’in Türkiye’ye imtiyazlõ ortaklõk öneren yaklaşõmlarõnõn zemin bulmasõ, iki lidere “geçici gözüyle” bakan AKP hükümetinin bu yaklaşõmõnõn hatalõ olduğunu gösterdi. REHN GAZETECİLERLE GÖRÜŞTÜ ‘Türkiye’de AB ruhu kaybolmadı’ AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Rehn, Türkiye’de sendika yasasõnõn yetersiz olduğunu, Uluslararasõ Çalõşma Örgütü’nün standartlarõna uyulmadõğõnõ belirtti. DTP’li 54 belediye başkanõna dava açõldõ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Ara- larõnda Diyarbakõr Büyükşehir Belediye Başkanõ Osman Baydemir’in de bulundu- ğu, geçen dönemin DTP’li 54 belediye baş- kanõna, yaptõklarõ toplu basõn açõklamasõnda “Kürt muhalefeti” tanõmlamasõ kullandõk- larõ gerekçesiyle toplam 810 yõl hapis iste- miyle dava açõldõ. Abdullah Öcalan’õn İm- ralõ’daki cezaevinde koğuşunda yavaş yavaş zehirlendiği iddialarõ üzerine yaşanan kitle- sel olaylarõn ardõndan DTP’li 54 belediye başkanõ 4 Mart 2007’de ortak basõn açõkla- masõ yaptõ. Baydemir’in okuduğu basõn met- ninde “Ağır gündemin aşılması için Kürt muhalefeti ile demokratik kamuoyunun silahların susmasına yönelik harcadığı ça- balar herkes tarafından bilinmektedir” ifadesi yer aldõ. Bunun üzerine Diyarbakõr Cumhuriyet Savcõlõğõ, belediye başkanlarõ hakkõnda soruşturma başlattõ. Soruşturmanõn tamamlanmasõnõn ardõndan hazõrlanan iddia- namede, basõn açõklamasõyla ilgili gazeteler- de yer alan haberlere atõfta bulunuldu. LEYLA TAVŞANOĞLU BRÜKSEL - AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, “Türkiye’de AB ruhu kaybolmadı. Son bir- kaç yıldır bir iniş oldu. Ama Türklerin hâlâ AB üyeliğini istediğine inanıyorum” dedi. Brüksel’de bir grup Türk gazeteciyle bir bö- lümü yazõlmak, bir bölü- mü de yazõlmamak kay- dõyla yaptõğõ konuşmada Rehn, Türkiye’de çalõş- ma yaşamõnõ düzenleyen sendika yasasõnõn yeter- siz olduğunu, Uluslar- arasõ Çalõşma Örgütü’nün (ILO) standartlarõna uy- madõğõnõ söyledi. Rehn konuşmasõnda şöyle dedi: “Türkiye’nin temel özgürlükler konusun- da ciddi reformlar ya- pacağına, dini özgür- lüklere önem vereceği- ne inanıyorum. Örne- ğin Patrik Bartholome- os’un ekümeniklik un- vanı ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun ye- niden açılması sorunla- rına olumlu yaklaşaca- ğını umuyoruz. Daha geniş anayasal reform- lar yapılması gereki- yor. Bu bağlamda Si- yasi Partiler Yasası da değiştirilmelidir.” Rehn, Venedik Ko- misyonu’nun iktidardaki siyasi partilerin kapatõl- masõ konusundaki içti- hatõna dikkat çekti; Tür- kiye’yle sürdürülen üye- lik müzakerelerinin sey- rinden memnunluk duy- duğunu şu sözlerle dile getirdi: “AB Komisyonu Türkiye’yle tam üyelik müzakerelerini sür- dürme konusunda ken- dini bağlamıştır. Üç- dört yıldır düzenli bir gelişim gösteren bu mü- zakerelerde 34 faslın 10’u açılmıştır. Bu da benim için iyi bir so- nuçtur. Hükümet bunu ülkedeki iç siyasi so- runlara rağmen başar- mıştır. Şimdi iki taraf da müzakerelerde ken- dilerine düşeni yapmak zorundadır.” Rehn, geçen pazar gü- nü yapõlan Avrupa Par- lamentosu (AP) seçimle- rinde sağ adaylarõn başarõ göstermeleriyle yapõsõ değişen parlamentoyla uyum içinde çalõşõlabile- ceğini şöyle anlattõ: “Yeni AP’yle uyum içinde çalışmaya hazı- rım. Parlamentonun AB’nin genişlemesi ko- nusunda yapıcı yakla- şımlar sergileyeceğine inanıyorum.” EGO’nun doğalgaz bölümünün özelleştirme gelirine konulan haciz yerinde bulundu Melih Gökçek’e yargı dersi MURAT KIŞLALI ANKARA - BOTAŞ’õn, hükümetin Anka- ra Anakent Belediye Başkanõ Melih Gökçek’i kayõrarak sabitlediği EGO’dan olan 677 mil- yon TL’lik alacağõna karşõn EGO’nun doğal- gaz bölümünün özelleştirme gelirine 663 mil- yon TL’lik haciz koydurduğu, Gökçek’in hac- zin iptali istemiyle açtõğõ davalarõn tamamõnõn da mahkemelerce reddedildiği ortaya çõktõ. Başbakanlõk Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) “BOTAŞ 2007 Yılı Raporu”na göre, hükümet, “Ankara’da doğalgaz dağıtımı yapmak üzere bir şirket kurularak EGO’nun mülkiyetindeki tesislerin bu şir- kete devredilmesi ve yeni kurulacak bu şirketin 2 yıl içerisinde özelleştirilmesi ile il- gili 5669 sayılı yasayı 12 Haziran 2007’de” yürürlüğe soktu. Yasanõn yürürlüğe girmesinin ardõndan BOTAŞ Yönetim Kurulu, 29 Hazi- ran 2007 tarihli kararõnda “Bu kanuna göre EGO’dan olan ana para alacağının 676.976.636.67 YTL olarak hesaplandığı ve EGO ile mutabakat sağlandığı, EGO’ya şim- diye kadar tahakkuk ettirilmiş olan 236.323.696.15 YTL’lik gecikme zammının Hazine Müsteşarlığı’ndan görev zararı ola- rak talep edilmesini” kabul etti. YDK’nin ra- porunda, sürece ilişkin şu ifadeler yer aldõ: BOTAŞ, EGO’dan olan faiz alacaklarõnõn silinmesinden dolayõ meydana gelen zara- rõn Hazine tarafõndan karşõlanmasõnõ talep etmiştir. BOTAŞ’õn ticari alacaklarõ için he- saplanan gecikme zammõ tutarõ 439.6 mil- yon YTL’nin kanun gereği silinmesi, EGO’ya maliyetsiz kaynak sağlanmasõna ne- den olduğu gibi BOTAŞ’õn borç stokunun artmasõnda ve şirketin nakit sõkõntõsõna düş- mesinde etkili olmuştur. ‘Finansman açığı meydana geldi’ Bir taraftan büyük boyutlarda alacak faizi- nin silinmesi, diğer taraftan bu kanunla EGO’ya doğalgaz satõşõndan kaynaklanan ticari alacak tutarõ 676.9 milyon YTL’nin, fa- izsiz olarak kanunun yürürlüğe girdiği tarih- ten 2 yõl sonra tahsil edilebilmesine yönelik düzenleme nedeniyle büyük finansman açõğõ meydana gelmiştir. Kanunu müteakip Anka- ra’da doğalgaz dağõtõmõ yapmak üzere Başkent Doğalgaz Dağõtõm AŞ kurulmuş olup 2 yõl içe- risinde özelleştirilmesi gereken bu şirketin, özelleştirme işlemi henüz tamamlanmamõştõr. BOTAŞ, EGO’dan alacaklarõnõn tahsilini ga- ranti altõna almak için EGO’nun Başkent Do- ğalgaz’daki hisseleri üzerine üç adet ödeme emriyle ana para alacağõna karşõlõk toplam 662.6 milyon YTL’lik haciz koydurmuştur. Haciz işlemlerine karşõlõk EGO tarafõndan, haciz işlemlerinin iptali ve yürütmesinin durdurulmasõ için Ankara 16. İdare Mahke- mesi’nde, Ankara 9. İdare Mahkemesi’nde ve Ankara 8. İdare Mahkemesi’nde davalar açõlmõştõr. Her üç mahkeme de EGO’nun yü- rütmenin durdurulmasõ taleplerini reddetmiş olup halen davalar derdesttir. ‘KÜRT MUHALEFETİ’ TANIMLAMASI Melih Gökçek. Emine Erdoğan’a ünlü konuk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Er- doğan, dün ünlü manken Naomi Campbell ile gö- rüştü. Başbakanlık Resmi Konutu’nda 2 saat sü- ren görüşmede, Campbell, Erdoğan’ın himaye- sinde İstanbul’da düzenlenen “Filistin İçin El Ele” kampanyasına katılamadığı için üzüntülerini iletti. Erdoğan, Türkiye’de kız çocuklarının eği- timinde karşılaşılan güçlükler, “Haydi Kızlar Okula” ve “Ana-Kız Okula” gibi kampanyalar- dan söz ederken, Campbell da bir süredir yü- rüttüğü “Yardım İçin Moda” kampanyasında el- de ettiği gelirleri nerelere yönlendireceği konu- sunda Erdoğan’dan yardım istedi. Görüşmede Er- doğan’ın, top model Campbell’a üzerinde gele- neksel Türk motiflerinin bulunduğu gümüş bir çanta hediye ettiği öğrenildi. (Fotoğraf: AA) Perinçek’ten ‘üst düzey’ tanõk ErgenekondavasınındünküoturumundasözalanİPlideriDoğuPerinçek,EmniyetGenelMüdürlüğü’nde görev yapmış ve halen Emniyet’te çalışan bir memurun mahkemede tanıklık etmeye hazır olduğunu söyledi HATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnõn 99. oturumunda savunmasõna devam eden Prof. Kemal Alemdaroğlu’nun avukatõ Metin Çe- tinbaş, tutuklu sanõk emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün adõnõn savcõlarõn önyar- gõsõna neden olduğunu savunarak “Kü- çük’e ne su ne ekmek verilir. Nefes al- dığında hakkında işlem yapılmalıdır. Böyle bir mantık var mı?” dedi. Savunmasõna 1 Haziran günü başlayan avukat Çetinbaş, sivil toplum kuruluşla- rõnõn iddianamede örgütsel faaliyet gibi gösterilmesini eleştirdi. Küçük’ün bir yer- de adõnõn geçmesinin savcõlarõn önyargõlõ yaklaşõmlarõna neden olduğunu ileri sü- ren Çetinbaş, iddianamede Rauf Denk- taş’a, KKTC’ye destek olmanõn dahi suç gibi gösterilmesini de eleştirdi. Söz alan Kemal Kerinçsiz, birleştir- me kararõnõn ardõndan Danõştay’a saldõ- rõ davasõ dosyasõnõ incelediğini belirterek “Cumhuriyet’e 5 Mayıs, 10 Mayıs ve 11 Mayıs tarihlerinde bomba atıldı. Üç kez şehrin göbeğinde, bir çete tara- fından bombalama yapılıyor. 6-7 gün 2 kilometrelik çember içinde toplan- tılar yapıyorlar, plan yapıyorlar ama güvenlik güçleri araştırma yapmıyor” dedi. Cumhuriyet’e bomba atanlardan İs- mail Sağır’õn Edirne’de yaşadõğõnõ ve ey- lem günü olan 10 Mayõs’a kadar İstan- bul’a gelmediğini anlatan Kerinçsiz, İs- mail Sağõr hakkõnda 7 Mayõs’ta teknik ta- kip kararõ alõndõğõna dikkat çekti. İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek ise Emniyet Genel Müdürlüğü’nde üst dü- zeyde görev yapmõş ve halen Emni- yet’te görevli bir yüksek memurun mah- kemede tanõklõk etmeye hazõr olduğunu kendilerine söylediğini belirtti. Perinçek söz konusu memurun, Tuncay Gü- ney’in mülakatõ ve diğer belgelerin 2001 yõlõnda Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gel- diğini, gerekli değerlendirmenin yapõl- dõğõnõ, ardõndan belgelerin, “General Veli Küçük’ün İllegal Yapılanması” başlõğõyla kayõt altõna alõndõğõnõ söyle- diğini aktardõ. Perinçek, “Aynı üst dü- zey görevli, sözü geçen belgelerin mah- keme tarafından ‘Ergenekon’ ve ben- zer isimlerle istenmesi bahane edilerek gönderilmediğini, oysa aynı dosyanın şu an Emniyet İstihbarat Dairesi’nde saklandığını da belirtmektedir. Em- niyet üst düzey yöneticisinin ismini ta- nıkların dinlenmesi aşamasında mah- kemenize sunacağım” dedi. Perinçek’in Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yazõ ya- zõlarak “General Veli Küçük’ün İllegal Yapılanması” başlõğõyla kayõt altõna alõnan belgelerin istenmesi yönündeki ta- lebi mahkeme tarafõndan kabul edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle