23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada bestelerden Anadolu ezgilerine kadar kocaman bir dünya turu attırdı bize Fazıl Say... O an Beyşehir Gölü’ne inen yamaçlardaki, esen şiddetli rüzgârları kıpırtısız içine çeken yüzlerce yıl- lık ardıç ağaçları gibi hissettim kendimi. Kameranın arada gösterdiği salon da öyleydi. Her bir kişi adeta bin kişi gibi çoğalmış, öylesine do- lu dinliyordu... Konserden sonra ilk yorumlarımızdan biri şu ol- du: İşte sanatın gücü! Sanatın gücüne bir de sanatçı duyarlılığı ekle- nince, bu güç adeta sonsuzlaşıyor. Fazıl Say, bu- nu en iyi yapan sanatçılarımızın başında geliyor. Fazıl Say’ın ardından bir de tiyatro sanatçıları sahne aldı. Engin Cezzar, Füsun Akatlı, Genco Erkal, Gül- riz Sururi, Nedim Saban, Tilbe Saran bir çağrı yaptılar: “Seyirci kalmayın!” Neye? Yargının siyasallaşmasına... Çağdaş eğitimin darbe yemesine... Onlar-bizler diye kutuplaştırılmaya... Bilimin ışığının karartılmasına... Haberi ilk okuduğumda kendi kendime şunu sor- dum: Acaba kaç sanatçı katılır? Şu yanıtı verdim: Bu da soru mu? Sanatçının gücü, sayısıyla öl- çülmez ki! Bir bile büyük rakamdır. Yine de gazetelerden, ekrandan katılan sanat- çıları öğrenmeye çalıştım: Çağrıyı yapanların yanı sıra Tarık Akan, Fazıl Say, Haldun Dormen, Levent Kırca, Zuhal Ol- cay, Macide Tanır, Rutkay Aziz, Tamer Levent, Müjdat Gezen, Cihan Ünal, Selçuk Yöntem, Göksel Kortay, Cüneyt Türel, Ali Poyrazoğlu, Gürer Aykal, Orhan Aydın, Bedri Baykam, Ha- kan Altıner, Üstün Akmen, Uğur Polat, Men- deres Samancılar, Gencay Gürün, Nebil Öz- gentürk, Meral Çetinkaya, Tijen Par, Beklan Al- gan, Emre Kınay, İzzet Günay, Dolunay Soysert, Çiğdem Selışık, Tuncer Cücenoğlu, Osman Şengezer, Demet Evgar, Sinan Tuzcu, Levent Yılmaz, Bennu Yıldırımlar, Suna Selen, Hülya Karakaş, Zeliha Berksoy, Ayşe Bingöl, Sezai Alptekin, Barış Dinçel, Hüseyin Köroğlu, Arif Er- kin, Ferdi Merter, Asuman Dabak, Eftal Gül- budak, Seçkin Selvi, Metin Baran, Tuncay Özi- nel, Arif Akkaya, Orhan Kurtuldu, Özen Yula, Yıl- maz Onay, Ahmet Levendoğlu, Levent Üzüm- cü, Berhan Şimşek, Ceyda Düvenci, Doğa Rutkay, Bilge Şen, Esra Bezen Bilgin, Mehmet Ergen, Suna Keskin, Erol Keskin, Nedret Gü- venç, Hakan Gerçek, Metin Belgin, Bülent Emin Yarar... Yukarıdaki isimleri gazetelerden derledim, ha- ta varsa affola... Yürüyüş sırasında protokol ol- madığını gördüm, bu durumda isim sırasında da olmaz! Sanatçıların hemen tümünü yazmanın bir nedeni de şu: Başta “sayı” demiştim ya; bu sanatçıların her bi- rini “1” kabul edip yan yana “1”leri koyun, kaç eder? Katrilyonlar yetmez... İşte sanatçının gücü budur. Zaten o yüzden çok ses getirdi. Daha önce yazmıştım ama, yeri geldi, bir kez da- ha vurgulamadan geçemeyeceğim. Bir Çin sözü: Bir yıl sonrasını düşünüyorsan, tohum ek. On yıl sonrasını düşünüyorsan, ağaç dik. Yüz yıl sonrasını düşünüyorsan, toplumu eğit. Ben, kendimce buna şunu ekliyorum: Bin yıl sonrasını düşünüyorsan, sanatçı ve ay- dın yetiştir. Atatürk’ün bir sözü: Sanatçı, ışığı alnında ilk hisseden kişidir. Türkiye gerçeklerinden yola çıkarak şunu da söy- leyebiliriz: Sanatçı, ülkesinin karanlığa gidişini de ilk his- seden kişidir. Bu anlamda sanatçıların Galatasaray’dan Tak- sim’e yürüyüşü, çok uzun bir yürüyüştü. Sanatçılara Semaver Ritim ekibi eşlik etti. Onları izlerken mırıldanmadan edemedim: Sanatçılar Türkiye’ye aydınlık bir “Sema ver”di. Türkiye’den başka hiçbir ülkede yaşamayı dü- şünmeyen bir gazeteci olarak, sanatçıların Türki- ye sahnesine çıkması umut verici. GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada dövizi, kurye olarak getirmesine borçlu. “Kurye”nin getirdiği, din adına dolandırıcılıkla top- lanan paralar… Türkiye’de dini siyasette kullanan- ların hizmetine verildi. Almanya’daki savcıların kurye damgasını vurdu- ğu pırıl pırıl bürokrat Akman, AKP hükümetinin baş ağrısı! Başbakan yardımcılığına atanan Bülent Arınç, bir süre önce bir açıklama yaptı. Zahid Akman’ın ziyareti sırasında “istifa etmesini” istediğini, RTÜK Başkanı’nın da istifa etmeyi dü- şünmediğini, ne ki temmuz ayında başkanlık görevi sona ereceği için kurul üyesi kalmak koşuluyla bu gö- revden ayrılacağını açıkladı. Bu açıklama doğal olarak “Arınç, Akman’ın istifa- sını istedi” diye yorumlandı ve bu haliyle manşetle- re geçti. Oysa Zahid Akman, kendini sütten çıkmış ak ka- şık görüyor. Birkaç gün önce bir gazeteye Arınç’ı yalanlayan bir demeç verdi. “Başbakan Yardımcısı ‘istifayı düşünüp düşün- mediğimi’ sordu. Hayır, dedim” diyor. Demeci alan Balçiçek Pamir ise Akman’ın “Baş- bakan arkamda olmasaydı… bu koltukta oturabilir miy- dim” dediğini yazıyor. AKP bürokratı, AKP’nin üç direğinden birine, din- dar cumhurbaşkanı formülünün babası Bülent Arınç’a kafa tutuyor. Sadece Arınç’a değil… Yalanlanmayan bir habe- re göre daha önce istifasını isteyen Cemil Çiçek’e, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a da… Akman’ın yalanlamaları üzerine Arınç elbette boş durmadı. İzlanda’nın başkentinden yanıt yetiştirdi Akman’a ama bu yanıt daha önceki istifasını istedim diyen açık- lamalarından hafif çark ediyor. Arınç, Akman’a; “Ben (istifaya) mecbur değilsiniz” dediğini söylüyor. Akman ise hem Arınç’ı hem de “Başbakan ar- kamda” sözünü yalanlıyor. Oysa, kuryeliği manşetlere konu olduğu ilk gün- lerde Akman’ın istifaya hazırlandığı… ancakkk zi- yaretine gittiği Başbakan RTE’nin istifaya karşı çık- tığı, hatta kurye “şüphelisini” desteklediği yazıldı, ne ki yalanlanmadı. Bugün Akman’ın RTE’nin arkasında olmadığını söy- lemesi inandırıcı gelmiyor. Olay, hükümet içindeki iktidar sahiplerinin ikti- darsızlığının göstergesi. İki başbakan yardımcısı, bir bakan… hükümetin de “itham altında kalmasına neden olan” bir bürokrat- tan istifa etmesini istiyor… …Başbakanları ise başbakan yardımcılarının, ba- kanının kamuoyunda destek bulan istifa çağrılarına karşı -bir zamanlar kader birliği yaptığı- bürokratı, Ak- man’ı koruduğu izlenimi veren bir davranış içinde. Genel kanıya göre; RTE, Deniz Feneri gibi ahlak- sızlığın doruk noktasındaki bir skandalda adı geçen birini destekliyor, himaye ediyor. Bakanları, başbakan yardımcıları gibi yargıya git- meden önce istifa etmesini istemiyor, Akman’ı des- tekliyor. AKP kadrosu ise koro halinde sürekli yargıya say- gıdan, siyasal etikten söz ediyor. Bu olay pek çok kez sorulan bir soruyu yine gün- deme getiriyor. Bu nasıl bir hükümet? Sorunun yanıtı basit: Kendi içinde birbirine saygısı olmayan… var ettiği bir bürokratın istifasını bile sağ- layamayan bir hükümet! ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 31 MAYIS 2009 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI Her sabah gazetelerin köşe yazılarını okuyorum. Kaç gazete var, hepsini!.. Eskiden mahallenin bakkalı ge- lir bırakırdı, akşam geri alırdı. Bir çeşit korsanlık! Ne yapayım, pa- ram yetmezdi. Şimdilerde, bilgi- sayar var. Açtın mı, hepsi gözle- rinin önünde. Hürriyet’inden Zaman’a, Ta- raf’ından, Star’ına, Sabah’ından Vakit’ine. Hepsi, eski deyimle aşırı sağda, daha doğrusu hepsi altı yıldır iktidardaki kendine ak di- yen ama hiç de “ak” olmayan AKP’nin, yani Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının yanında!.. Ya- nında değil, hepsi onun elinde, ya- kınlarının, oğullarının, dostlarının tapulu malı!.. Tek ses tek nefes hepsi! Ada- let derler yargıya saygı derler, özgürlük, demokrasi, insan hak- ları derler ama görünürde yap- tıkları bütün bu değerlere ters dü- şen tutumlar, uygulamalar... Bakın, Başbakan, Cumhur- başkan’ı hakkında Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’nin aldığı karar için “Ben bir şey anlamadım” di- yor. Anlamak, anlamamak, bir kafa işidir. Daha önce pek çok şe- yi anlamış olman gerek; kitaplar- la, eğitimle, öğretimle, deneyim- le, bilerek, severek... Yoksa, hiç- bir şey anlamazsın! Anlamaya anlamaya yönetmeye kalktın mı, işte sonucu... Bir kadın öldü. Büyük bir kadın. Heykelleri dikilesi bir kadın... Yüz binler katıldı cenazesine. Bilimde, eğitimde, insanlıkta öncü o insa- nın... Ama hükümettekilerin umu- runda değil! Başbakan’dan, Cum- hurbaşkanı olarak Çankaya’da oturandan, bakanlardan ses yok! Ne Kültür Bakanı, ne Eğitim Ba- kanı (hem de kadın), ne Sağlık Ba- kanı geliyor bu büyük uğurlama- ya!.. Ya mini mini valimiz.. Her ye- re koşup giden, “büyük” saydığı kişileri alanlardan, kapılardan kar- şılayan valimiz bile yok. Koskoca yollar, caddeler, alanlar insan se- liyle dolmuş, sesler göklere yük- selmiş; İstanbul valisi kulaklarını tıkamış, gözlerini bağlamış!.. Ben bu yaşımda, böyle şey görmedim. Böyle bir kin, bir düş- manlık, bir hırs!.. Yetmiş beş mil- yon Türk yurttaşının gözleri önün- de yaşandı, tarihe geçti hepsi... Bir gün, bugünün iktidarının sahipleri, hiç değilse çocukları, torunları bu utanç sayfasını okuduklarında bir sıkıntı duymayacaklar mı, ba- baları, dedeleri adına? Bir tek güzelce bir yazı okuya- madım. Yazıya benzer bir yazı? Ne olacak, yaşamlarında bir kez bile eline kalem almamış, doğru dürüst bir yazın eğitiminden geçmemiş, işe yarar üç beş kitap okumamış kişilere “Al bu sütun senin ne is- tersen yaz” dersen, o da tek gör- evi bilir sayfaları, körü körüne öv- gülerle donatarak efendilerine ya- ranmayı!.. Türk basını böyle bir duruma hiç düşmemişti. Böyle bir iktidara da!.. Yüzde kırk beş oy da alsa ye- niktir gelecek karşısında, mey- danlarda ne fırtınalar estirse de, bir tek savcının buyruğuyla kos- koca bilim, sanat, kültür, siyaset adamlarını zindanlara tıksa da, orada tek tek ölmelerini bekler gi- bi bir durumda, güçlü olmanın keyfini sürse de... Nice politikacılar gördüm. Ba- yar’lar, Menderes’ler, Demi- rel’ler, Özal’lar, Çiller’ler, sonra askerler askerler!.. Hepsini bir yazar onuruyla, kişiliğiyle eleştir- dim. Ama bugünküler gibilerinin olabileceğini, iktidara gelebile- ceğini hiç düşünmedim. Bir utanç dönemidir yaşadığı- mız!.. Ölsem de kurtulsam demi- yorum! Yaşamak, bu çirkin ko- medinin sonunu görmek istiyo- rum... EVET / HAYIR OKTAY AKBAL İstanbul Haber Servisi - Ergenekon da- vasõnõn tutuklu sanõklarõndan Erol Ölmez, mahkemeye verdiği dilekçede çeşitli iddialarda bulundu. BBP Genel Başkanõ Muhsin Yazı- cıoğlu’nun “susturulmasının” 2007’de bir milletvekilinin de katõldõğõ bir toplantõda planlandõğõnõ öne süren Ölmez, “Bunun kar- şılığında 10 milyon dolar para verilecektir. 2008’de olması beklenen bu konu Ergene- kon furyası patlayınca demek oluyor ki 2009’a kalmıştır. BBP liderine yapılan as- lında sabotajdır” dedi. Ergenekon davasõnda terör örgütü üyesi ol- mak, Kuvayi Milliye 1919 Derneği’nin bazõ yöneticilerine bağlõ olarak istihbarat toplamak ve yasadõşõ tahsilat işleri yapmakla suçlanan Erol Ölmez hakkõnda iddianamede Fatih’in Çarşamba semtine istihbarat amacõyla yer- leştiğine ilişkin iddialar yer alõyor. Mahkemede bu iddialarõ reddeden Ölmez, daha önce de Er- genekon soruşturmasõnõ yürüten Cumhuriyet Savcõsõ Zekeriya Öz’e ve bazõ günlük gaze- telere gönderdiği sayõsõz mektupta çeşitli id- dialarda bulunmuştu. Mahkeme başkanõ Köksal Şengün’ün 6 Mart 2009 tarihli duruşmada, çok sayõdaki mektubunu göstererek “Bunlar doğru mu” diye sormasõ üzerine tutuklu sanõk Erol Ölmez hepsinin “hayali” olduğunu söylemişti. Erol Ölmez, önceki günkü duruşmada İs- tanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sundu- ğu 14 sayfalõk el yazõsõ dilekçesinde yeni id- dialarda bulundu. Ölmez, askerlik görevini yaptõğõ sõrada “Çerkez Ali” kod adlõ çok kuv- vetli bir devlet adamõ tarafõndan “Atakurtlar” adlõ özel bir birime alõndõğõnõ, istihbarat ve si- lahlõ kanatta yetiştirildiğini öne sürdü. Ölmez “Sayın başkan size bir itirafta bu- lunacağım” diye başladõğõ sözlerini şu id- dialarla sürdürdü: “2007’nin Kasım 17’sinde Ankara’da bir toplantı esnasında bulu- nan ben ve Çerkez Ali, bir siyasi partinin milletvekili olan kişi ile çok özel bir top- lantı yaptık. Konu ise BBP Genel Başkanı Muhsin Ya- zıcıoğlu idi. Bunun amacı Muhsin Yazıcıoğlu nasıl sus- turulur? Bunun karşılığın- da 10 milyon dolar para ve- rilecektir. 2008’de olması beklenen bu konu Ergene- kon furyası patlayınca de- mek oluyor ki 2009’a kal- mıştır. BBP liderine yapılan aslında sabotajdır.” BBP lideri Yazõcõoğlu’nun susturulmasõnõ isteyen kişi- nin şu anda milletvekili oldu- ğunu savunan Ölmez, “İnanın bana Yazıcıoğlu’nun ölü- mü sabotajdır. Sebep olan kişi aynı zamanda MİT’te çalışan ve Amerikan des- tekli kişidir. Vicdanım ra- hatsız olduğu için bunları söylüyorum” dedi. Cezaevinde yalnõz bõrakõl- dõğõ için gerçekleri açõklama- ya karar verdiğini belirten Erol Ölmez, 1993 yõlõnda Ab- dullah Öcalan’õ öldürmek için Roma’ya gönderildiğini iddia etti. Tutuklu sanõk Ölmez: Muhsin Yazõcõoğlu kazaya kurban gitmedi AKP’li vekil öldürttü iddiasõ ‘İncirliküssükapatõlsõn’eylemi ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Küresel Ba- rõş ve Adalet Koalisyonu (BAK) üyeleri İncir- lik Üssü’nün kapatõlmasõ ve üste bulunan nük- leer silahlarõn kaldõrõlmasõnõ istedi. Otobüslerle üssün bulunduğu İncirlik beldesinin girişine ka- dar gelen BAK üyeleri, ellerinde bayraklarõ ve “İncirlik üssü kapatõlsõn” yazõlõ pankartla yü- rüyüşe geçti. Jandarma güçlerinin üs girişinde oluşturduğu barikat nedeniyle durdurulan grup, “İncirlik üssü kapatõlsõn”, “Barõş istiyoruz”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Yankee go home”, “Emekçiye değil, ABD’ye barikat” şeklinde sloganlar attõ. Eylemciler adõna açõk- lama yapan Mor ve Ötesi Grubu’nun solisti Ke- rem Kabadayõ, İncirlik Üssü’nün Ortadoğu halklarõna kan kusturduğunu söyledi. Üssün in- sanlõk için büyük tehdit oluşturduğunu aktaran Kabadayõ, “Bu üste nükleer silahlar var, Irak’ta katliamõ bu üs sayesinde yapõyorlar. Ortadoğu ülkelerini kana buluyorlar. Bu üs bölge halk- larõnõn düşmanõdõr ve derhal kapatõlmalõdõr” de- di. Göstericiler, açõklamanõn ardõndan her- hangi bir gerginlik yaşanmadan İncirlik Üs- sü’nün önünden ayrõldõlar. Fotoğraf:YUSUFBAŞTUĞ Erdoğan, Türkiye’nin kronik meselelerini çözerken direnişle karşõlaştõklarõnõ söyledi ‘Sorunlardan beslenenler var’ BİNGÖL (Cumhuriyet) - Başbakan Recep Tayyip Er- doğan, Türkiye’nin kronik me- selerini çözmeye kalkõştõklarõn- da bürokratik veya siyasi dire- nişle karşõlaştõklarõnõ belirterek, “Çıkar çevreleri olabiliyor, hu- kuk dışı örgütlenmeler olabi- liyor, hukuksuzluk olabiliyor, Ergenekon’da olduğu gibi... Çünkü Türkiye’nin sorunları var ama bir de bu sorunlardan beslenenler var” dedi. Erdo- ğan, konuşmasõnda terörün biti- rilmesine ilişkin mesajlar da ve- rerek, çözüme herkesin katkõ sunmasõnõ istedi. Erdoğan, partisinin Şehir Sta- dõ’nda düzenlenen Bingöl il kon- gresine katõldõ. Türkiye’nin kro- nik meselelerini çözmeye kal- kõştõklarõnda direnişle karşõlaş- tõklarõnõ savunan Erdoğan, “Bu bazen bürokrasidir, bazen si- yasettir. Siyasetçi de önünüz- de ciddi bir engel olabiliyor. Çıkar çevreleri olabiliyor, hu- kuk dışı örgütlenmeler olabi- liyor, hukuksuzluk olabiliyor, Ergenekon’da olduğu gibi. Ba- zen tamamı bir araya geliyor işbirliği, elbirliği yapıyor ve üzerine üzerine geliyor. Çün- kü Türkiye’nin sorunları var ama bir de bu sorunlardan beslenenler var” dedi. Terörün bitmesini istedikleri- ni vurgulayan Erdoğan, “Yalnız dikkat edin, muhalefet sadece terör örgütünden gelmiyor. Ankara’dan başını uzatama- yan siyasetçiler, çözümü en- gellemek, çözümü kördüğüme çevirmek için tarihi rolleri ye- niden üstenmiş durumdalar. O gün söylediğim zaman, o gün farklı yaklaşanlar, benim o gün söylediklerimi şimdi söy- lemeye başladılar. Yeni mi uyandınız?” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çukurca’da- ki mayõn saldõrõsõnõ değerlendiren Cumhurbaş- kanõ Abdullah Gül, “Eğer terör, şiddet olursa hiçbir şey olmaz. Bunu herkesin bilmesi ge- rekir” dedi. Gül, terörün topyekûn kõnanmasõ durumurunda Kürt sorununun çözümü için ça- balarõn süreceğini söyledi. Cumhurbaşkanõ Gül, Tacikistan resmi ziyare- tinin ardõndan, Ankara’ya dönüşünde, uçakta gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Çukurca’daki mayõn saldõrõsõnõn, kendisinin “tarihi fırsat de- ğerlendirmesine” nasõl etki edeceği yönündeki soru üzerine, “Şiddetin, terörün, kanın oldu- ğu yerlerde demokratik açılımların standart- larını yükseltmek daima zordur. Bu her yer- de böyledir. Ben bu konulara o yüzden hep dikkat çekiyorum ama şiddet ve terör oldu- ğunda herkes topyekûn kınar ve herkes bu- nun karşısında açık bir şekilde durursa o za- man bu programlara devam etme cesareti olur” dedi. Meclis’te grubu bulunan siyasi parti liderleriyle Meclis’te temsilcisi olan partilerle ve önemli siyasetçilerle görüştüğünü belirten Gül, “Parlamento dışındaki siyasi partilerle de görüşebilir misiniz” sorusuna, “Evet” diye yanõt verdi. Türkiye’nin IMF ile yürüttüğü mü- zakerelere de değinen Gül, bunlarõn gözü kapalõ yapõlacak işler olmadõğõnõ belirterek, “Ekono- mi yöneticileri bunları enine boyuna tarta- caktır. Nihayette IMF paraları hibe de değil. Bir baskı oluşturmamak gerekir” diye konuş- tu. Türkiye-Suriye sõnõrõndaki mayõnlõ arazilerin temizlenmesine ilişkin bir soru üzerine Gül, “Bu güzel araziler 10-20 yıl daha bu hale terk edilmemeli. Bu verimli araziler Türk ekonomisine kazandırılmalı” diye konuştu. İstanbul PB 26 Edirne Y 27 Kocaeli PB 26 Çanakkale PB 27 İzmir PB 30 Manisa PB 32 Aydın PB 31 Denizli B 30 Zonguldak PB 24 Sinop PB 24 Samsun PB 26 Trabzon B 25 Giresun PB 23 Ankara PB 30 Eskişehir Y 27 Konya Y 25 Sıvas PB 22 Antalya B 33 Adana B 34 Mersin B 30 Diyarbakır B 32 Şanlıurfa B 32 Mardin B 27 Siirt B 27 Hakkâri B 20 Van B 20 Kars B 18 Oslo A 24 Helsinki A 16 Stockholm A 26 Londra A 22 Amsterdam A 22 Brüksel A 21 Paris A 21 Bonn Y 19 Münih Y 22 Berlin Y 22 Budapeşte Y 18 Madrid Y 32 Viyana Y 17 Belgrad Y 18 Sofya Y 18 Roma Y 23 Atina Y 26 Zürih PB 21 Moskova Y 24 Aşkabat Y 31 Astana B 24 Taşkent B 38 Bakû PB 20 Bişkek Y 31 Tiflis A 21 Kahire B 29 Şam A 34 Ülkemizin batı kesim- leri parçalı bulutlu, Ba- tı Karadeniz’in iç ke- simleri, Edirne, Bile- cik, Kütahya ve Konya çevreleri öğle saatle- rinden sonra kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gökgürül- tülü sağanak yağmur- lu diğer yerler az bu- lutlu ve açık geçecek. ‘Kürtler PKK’ye sõrtõnõ dönemez’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Genel Başkan Yardõmcõsõ Emine Ayna, “Kürtler kendileri açısından sahipsiz bir halkttır. Bu yüzden PKK’yi koruyucu güç olarak gördükle- ri için sırtlarını dönmezler” dedi. Diyarbakõr Büyükşehir Belediyesi’nin düzenle- diği Kültür ve Sanat Festivali kapsamõnda ger- çekleştirilen “Kürt Sorununda Demokratik Çö- züm Modeli” konulu panelde konuşan Ayna, “Türkiye’de yaşayan 20 milyon Kürt’ün üniter devlet yapısını zarara uğratmayacak şekilde ken- di kendini yönetebilme yetkisinin, yetisinin ta- nınması gerekir. Bunu biz ‘demokratik özerklik’ diyerek tartışmaya açabiliriz. Bunlar düşünce- dir. Düşüncelerden korkmayalım, tartışarak ortak modeli yaratabilelim” dedi. Kapatõlan DEP’in eski milletvekili Hatip Dicle ise Türkiye’nin üniter yapõsõnõ bozmadan, İtalya örneğindeki gibi bölge meclisleri kurulmasõnõ önerdi. CUMHURBAŞKANI GÜL ‘Terörkõnanõrsa çabalar sürer’ ÇİFTÇİLERDEN ‘SUYUMUZU KESMEYİN’ SLOGANLARI Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel uçakla geldiği Ela- zõğ Havaalanõ’nda protestoyla karşõlandõ. Elektrik borcu nedeniyle sularõ kesilen Eyüp Birliği Sulama Kooperatifi üyeleri, “Suyu- muzu istiyoruz”, “suyumuzu kesmeyin” sloganlarõ attõ. Bunun üzerine açõklama yapan Başbakan Erdoğan, “2002 yılında çift- çilerin borcunu sildik. Şimdi elektrik borcunuzu ödemedi- ğiniz için elektriğiniz kesildi. Bunun yeri burası değil. Ben alış- tığınız siyasetçilere benzemem. Şimdi bir taraf ödüyor diğer taraf ödemiyorsa bu haksızlığı görmezden gelemem” dedi. DTP’Lİ EMİNE AYNA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle