Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 MAYIS 2009 PAZAR
12 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Dört dönemdir Kadõköy Belediye Başkanlõğõ’na seçilen Selami Öztürk’ten iktidara sert eleştiriler:
Halkhükümetegerekendersiverdi
Kadõköy Belediye Başkanõ Selami Öztürk’le
ilçede tur atõyoruz. Selamiçeşme Hat
Boyu’ndaki 120 dönüm alana yayõlmõş
Özgürlük Parkõ mutlaka görülmeli. İnanõlmaz
bir özenle düzenlenmiş. Bir Çocuk Kültür
Merkezi var. Yaklaşõk 400 çocuk burada piyano,
keman, gitar, perküsyon çalgõlarõ ve bağlama
çalmayõ hiç ücret ödemeden öğreniyor.
Öğretmenlerin hepsi konservatuvar mezunu.
Biraz ötede bir çocuk diş sağlõğõ kliniğinde
çocuklar ücretsiz diş tedavisi hizmeti alabiliyor.
Üstelik klinikteki aletler son teknolojiye uygun
olarak yapõlmõş. Selami Öztürk 29 Mart
seçimlerinde yüzde 70’e yakõn oy almanõn
keyfiyle çok daha çeşitli projeler üzerinde
çalõştõklarõnõ anlatõyor. Konuşmamõzõn sonunda
da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne şöyle bir
sitem yolluyor: “İstanbul’un Anadolu
Yakası’nı çok ihmal etti. Bundan sonra
umarım Kadıköy’ün ulaşım sorununu
çözmek için proje üretirler.”
- 29 Mart yerel seçim sonuçlarıyla seçmen
nasıl bir mesaj verdi?
S.Ö. - Seçimlerden önce gittiğim yerlerde
insanlar “AKP mutlaka yüzde 40’ın altına
inmelidir” diyorlardõ. AKP Hükümeti 22
Temmuz seçimlerinde yüzde 47 oranõnda oy
aldõktan sonra inanõlmaz biçimde tavõr
değiştirdi. Türkiye’deki hukuk devletine
inanõlmaz bir biçimde darbe vuracak davranõşlar
içine girdi. Türkiye’nin yeniden hukuk
devletinin içine çekilmesinin tek koşulu da
AKP’ye verilecek uyarõlardõ. Anayasa
Mahkemesi’nin almõş olduğu karar aslõnda ciddi
bir uyarõ olmasõna rağmen bunu hiç
algõlamadõklarõnõ görmüştük. Bu nedenle seçim
sonuçlarõyla durumu anlamalarõ gerekiyordu.
Nitekim yüzde 38’lere düşmüş olmasõnõ ciddi
bir uyarõ olarak kabul ediyorum. Aslõnda
AKP’nin gerçek oyunun yüzde 38 olduğunu da
düşünmüyorum.
- Neden AKP’nin gerçek oyunun yüzde 38
olmadığını düşünüyorsunuz?
- Çünkü özellikle Doğu’da valilerin,
kaymakamlarõn seçime müdahil olmalarõ,
baskõlarõ ve hükümetin ajanõ gibi çalõşmalarõ
sonucunda bir hesap yaptõğõnõzda, bu yüzde
35’lerin altõna iner.
Seçim hesapları tutmadı
- Tam seçim gecesi oylar sayılırken birden
elektriklerin kesilmesi ve Yüksek Seçim
Kurulu’nun (YSK) bilgisayar sisteminin
çökmesi de acaba bu amaca hizmet etmiş
olabilir mi?
- Onlar dahil. Bu genel değerlendirmem. Bir
de bizim özelimiz var. Ben Kadõköy’de
dördüncü dönemdir seçime girdim. İlçenin
bölünmüş olmasõna rağmen yüzde 70’e yakõn
bir oy aldõm. Bunun iki temel nedeni var.
Bunlardan birincisi şu: Kadõköy’de insanlar
laik, demokratik hukuk devleti anlayõşõndan
yana olanlarõn yanõnda yer alõyor. Kadõköy
seçmeni daha iyi eğitimli. Dünyayõ, dünyada
olup bitenleri izliyor. Bütün bunlara bakõp
kararõnõ veriyor. Yani özgür iradeye sahip.
İkinci olarak da bizim 15 yõllõk
icraatlarõmõzdan, çalõşmalarõmõzdan, birbirimize
karşõlõklõ olarak vemiş olduğumuz güvenden ve
belki de aynõ hedefe doğru yürüyüşümüzden
dolayõ bu oy oranõyla bize destek verdiler. Bu
bizi mutlu ettiği kadar yükümüzü de
arttõrdõ. Çünkü bunun getirdiği bir sorumluluk
da var. Yani yüzde 70’in karşõlõğõnõ çok iyi
vermemiz gerekir. Ama bir de yüzde 30
oranõnda bize oy vermeyen var. Mutlaka onlarõ
da tatmin edecek bir dönem geçirmemiz lazõm.
Ekibimizle, arkadaşlarõmõzla yüzde 100’e
hitap edebilecek ama yüzde 70’den de hiçbir
zaman kopmayacak bir yönetim anlayõşõnõ
sergilemeye çalõşõyoruz.
- AKP Hükümeti gayet zekice bir kararla
yerel seçimler öncesi kimi ilçeleri birleştirdi,
Kadıköy gibi kimi ilçeleri de birkaç ilçeye
böldü. Bu durum Kadıköy’ü seçimlerde nasıl
etkiledi? AKP ilçeleri bölerek daha yüksek oy
alma amacına ulaştı mı?
- AKP amacõna ulaşamadõ. Bunun böyle
olacağõ da belliydi. Aslõnda Kadõköy’den ayrõlan
bölgelerin Maltepe’yle birleşmeleri ve bir ilçe
olmalarõ gerekirdi. 1992’de alõnan karar bu
yöndeydi. Ama genel seçimlerde AKP yüzde 47
oy aldõktan sonra aynen Özal’õn yapmõş olduğu
gibi bilgisayar teknolojisini kullanarak seçim
hesaplarõ yapmaya başladõ. Ümraniye’yi
Üsküdar’dan, Samandõra’dan koparõp, belli
bölümleri Ataşehir’le birleştirip Ataşehir
bölgesindeki sosyal demokrat seçmeni AKP
yönetimine mahkûm etmek istedi. Fakat hesaba
katmadõklarõ çok ciddi nedenler vardõ. Birincisi
yeni yerleşim yerleri, yani yeni yapõlan siteler ve
bloklardõ. Burada TOKİ’nin bize büyük faydasõ
oldu. TOKİ oralarda beş bine yakõn konut yaptõ.
Buralara yerleşen insanlar bir kere AKP’ye oy
vermiyor. Çünkü bunlar aydõn kesim. İkincisi,
gecekondularõn yoğun olduğu bölgelerde kentsel
dönüşüm adõ altõnda rantõ kendi yandaşlarõna
dağõtacak sistemler ortaya koymaya başladõlar.
Oralarda yaşayan yurttaşlarõn bir kõsmõ bunu
gördü. Maltepe’de, Hacõ Hüsrev’de,
Sulukule’de yapõlan uygulamalarõ fark etti.
Bunu gören seçmenden de ciddi oy kayõplarõ
oldu. Bunlar Ataşehir ilçesinde AKP’nin sonunu
getirdi. Bir üçüncü neden de şu: Ataşehir
ilçesinde Kadõköy Belediyesi’nin yardõmlaşma
merkezleri adõ altõnda ciddi çalõşmalarõ vardõr. O
bölgede 13 tane yardõmlaşma merkezimiz, dört
tane de meslek edindirme merkezimiz var. Bir
çocuk diş sağlõğõ polikliniğimiz, bir çocuk
sağlõğõ kliniğimiz, Bakkalköy’de kadõn doğum
ve çocuk üzerine uzmanlarõmõzõn olduğu
ücretsiz sağlõk hizmetimiz bulunuyor. Bütün
bunlarõ yan yana getirdiğinizde, o bölge halkõ
bizden son derece memnundu. Bu mutluluğunu
da seçim sonuçlarõna yansõttõ. Ben seçimlerden
önce Ataşehir için, biz iki CHP’li belediye
olacağõz, demiştim. Öyle de oldu. Ayrõca
Maltepe’yi, Kartal’õ da aldõk.
AKP marjinalleşiyor
- Yıllardır merkez sağda inanılmaz bir
boşluk olduğu, bir türlü o boşluğun
doldurulamadığı söyleniyordu. Sonuçta DP
merkez sağ bir parti olarak kongresini yaptı ve
yılların siyasetçisi Hüsamettin Cindoruk’u
genel başkanlığa seçti. Cindoruk seçilir
seçilmez ANAP’ı DP çatısı altına çekmek için
kolları sıvadı. Bundan sonra sizce merkez
sağda neler olur?
- Türkiye’de insanlar oy verirken elbette
siyasi partilerin icraatlarõna bakarken büyük
oranda da liderlerinin karizmasõnõn etkisi altõnda
kalõyorlar. Sayõn Cindoruk çok deneyimli bir
politikacõ. Ancak hemen heyecan uyandõracak
bir yapõya sahip değil. Bunu zaman içinde
değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
Yani ilk çõkõşõnda çok başarõlõ olamayabilir.
Ama zaman içinde liberal kesimi
toparlayabilecek bir kadro yaratabilir. Bu
kadroyu yaratabilirse başarõlõ olabilir. Ama
liberal kesimde kadro yaratmazsa o zaman
başarõlõ olma şansõ yok. Gerek liberal gerekse
sosyal demokrat kesimde biraz politikada
sivrilen isimler hemen lider olmak istiyor.
Bu hastalõk sosyal demokratlarda öteden beri
vardõ. Şimdi liberallerde de başladõ. Bu kesim
eğer Cindoruk’u birleştirici bir lider olarak
görüp orada toplanõrsa o zaman elbette
AKP’den ciddi kaymalar olur. O zaman da
Sayõn Cindoruk hedefine ulaşmõş olur. Bunun
temel amacõ AKP’den ciddi kopmalarõ sağlamak
ve AKP’nin bir bölümüyle liberal kesimi
birleştirmektir. Burada AKP’yi de ciddi olarak
liberal kesime çekme gayretleri de olabilir. Ama
şu anda benim gördüğüm kadarõyla “Evet, bu iş
oldu” demek mümkün değildir. Bunu zaman
gösterecek.
- Zaman içinde bu projenin başarılı olacağı
varsayımı yüzünden mi AKP yöneticileri ve
yandaş medya böylesine bir telaşa kapıldı?
- Bunlar lider partileri. AKP Recep Tayyip
Erdoğan’la gelip onunla bitecek olan bir
parti. Nasõl ANAP Özal’la yükselip sonra da
erime dönemine girdiyse AKP de erime
dönemine girecek. Erdoğan bu durumu iyi
gördüğü için, 2016’da ben partide
yokum, dedi. Bence doğru bir tespit
yapmõş. Çünkü 2016’da AKP ciddi biçimde
varlõğõnõ sürdürürse Başbakan’õn hedefleri
farklõ yerler olabilecektir. Ama AKP yok
olursa yok olan bir partinin varlõğõnõ
sürdürmesinin de anlamõ olmaz, diye
düşünürüm. O bakõmdan Sayõn Cindoruk’un
girişimleri yeni bir liberal parti yaratõrsa
o zaman Türkiye’de iki ayak gelişir. Birisi
sosyal demokrat, öbürü de liberal ayak olur.
Böylece de bu iş iki partili sisteme döner.
- O zaman AKP’nin böyle bir tabloda yeri ne
olur?
- Evvelki RP gibi marjinal bir parti olur.
Böyle bir tabloda Türkiye iki partili sisteme
dönmüş olur. Ben önümüzdeki üç-dört yõl içinde
Türk siyasetinin buraya kayacağõnõ
düşünüyorum. Çünkü herkesteki gayret o yönde.
Hangidemokrasilerdebaşbakanlarcumhurbaşkanõatamasõyapar?
- Başbakan kimseye
sormadan “Kardeşimiz
Abdullah Gül adayımız” demedi
mi?
- Hiç bunlar olmamõş gibi
yapacaksõnõz, hatta
cumhurbaşkanõnõ
seçmeyeceksiniz, atayacaksõnõz,
ondan sonra da şikâyet
edeceksiniz. Hangi demokraside
başbakanlarõn cumhurbaşkanõnõ
atama yetkisi var? Benim
bildiğim demokrasilerde
cumhurbaşkanõnõn başbakanõ
atama yetkisi vardõr. O zaman bu
durumu demokrasinin neresine
sõğdõrabiliriz? Biz mahkemeye
söz söyleyeceğimize bunlara söz
söylemeliyiz. Siz bu suçla
suçlanan birisini orada akladõnõz.
Bu mahkeme kararõyla ilgili
daha fazla konuşulacak bir şey
olduğunu düşünmüyorum.
- Siz lehteki yargı kararlarını
iyi bulup aleyhtekileri ağır
biçimde eleştirerek çifte
standart uygulandığını
söylediniz. Ergenekon davasıyla
ilgili olarak hükümet erkânı,
“Yargı kararlarına saygı
gösterilsin” diyor. İş kendilerine
dokununca, “Böyle yargı
kararı mı olur?” diyorlar.
Yandaş medya da dahil AKP
kanadının ağzından
düşürmediği söz, “Rektörler,
yüksek rütbeli subaylar dahil
Türkiye’de herkese dokunulur”
diyorlar. Ama iş
Cumhurbaşkanı’na gelince o
dokunulmaz oluyor. Bu çifte
standardı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Bunu artõk pek çok kişi dile
getiriyor. Türkiye’de
siyasetçilere güvenin
sarsõlmasõnõn temel
noktalarõndan birisi de bu. Siz
herkese eşit davranõrsanõz, her
olaya aynõ tavrõ gösterirseniz
sorun kalmaz. Ama yok, hep
çifte standart uygularsanõz o
zaman güvenilir insan, güvenilir
yönetici, güvenilir kurum
olmaktan çõkarsõnõz. Bõrakõn
bireysel tavrõ, Türkiye’de
hükümetin tavrõ bu olmuştur. O
nedenle de hükümete,
Başbakan’a, Adalet bakanlarõna
olan güven ciddi oranda
sarsõlmõştõr. Türkiye’de bugün,
hâkim, savcõ ve yargõ
bağõmsõzlõğõndan bahsetmek
mümkün değildir. Çünkü bu
güveni siyasetçiler yok
etmişlerdir. Hâkimler ve savcõlar
tabii ki vicdanlarõnõn sesini
dinlerler. Ama siyasetçiler
yargõya o kadar müdahale ettiler
ki artõk yargõnõn tamamen siyasal
baskõ altõnda olduğu ve siyasi
müdahalelerle yönlendirildiği
konusunda kamuoyunda ciddi
bir kanõ oluştu. Bu durum ancak
feodal ülkelerde olabilir. Bu
konuda AB de ciddi çifte
standart uyguluyor. AB
kadõnlarõn sünnetini tartõşacağõna
gelip yargõ bağõmsõzlõğõnõ
tartõşmaya açsõn. Demokrasinin
temel koşulu yargõ
bağõmsõzlõğõdõr. Ama AB
nedense demokrasinin temel
koşulunu aramõyor.
Hukuk tanõmazlõk
had safahada
- Sizce DSP Masum Türker’in genel başkanlığında nasıl bir
varlık gösterebilir?
- Ben Masum Bey’i çok severim. Çok da akõllõ bir kişi. Ama şu
anda toplumda DSP’nin başõna Masum Bey geldi diye bir heyecan
yok. ANAP’õ görüyorsunuz. DYP’nin eski halini biliyorsunuz.
Oralarda da hiçbir heyecan kalmamõştõ. Onlarõn liderleri bile
unutuldu. DSP’nin eski lideri Zeki Sezer’in adõnõ da birçok kişi
unuttu. O bakõmdan toplumda heyecan yaratmak kolay bir olay
değil. DSP’nin maddi gücünün de büyük oranda bittiğini
düşündüğümüzde, bundan sonraki dönemde bir varlõk
gösterebileceğini düşünmüyorum. Ya da çok zor olur.
- Gündeme bomba gibi düşen başka bir olay daha var. O da
Sincan Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Gül hakkında evrakta
sahtecilikten şüpheli olarak soruşturulması kararı. Kimi hukukçu
Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlığı olmadığı için
yargılanabileceğini, kimi hukukçu da Cumhurbaşkanı’nın vatana
ihanet dışında hiçbir şekilde yargılanamayacağını savunuyor. Siz
bir hukukçu olarak bu konuda ne söyleyeceksiniz?
- Bence yargõlanõp yargõlanamayacağõndan çok mahkemenin
yapmõş olduğu tespit önemli. Yani ortada bir şüpheli var ve onun
yargõ önüne çõkarõlmasõ gerekir. Bu, bugün olmayabilir.
Cumhurbaşkanõyken de olabilir. Ama sonuç olarak bugün
Cumhurbaşkanlõğõ koltuğunda oturan birisinin evrakta sahtecilik
suçundan sanõk olduğu mahkeme kararõyla tescillenmiştir. Sayõn
Erbakan ceza yemiş. Birlikte yargõlandõğõ insan Sayõn Abdullah
Gül. Şu Türkiye’deki sisteme bakõn. Sayõn Abdullah Gül suç
ortağõnõ affediyor ve ev hapsinden çõkarõyor. Onu yeniden siyasete
döndürüyor. Bu, ancak Türkiye’de olabilir.
Türkiye Barolar Birliği Başkanõ Özdemir Özok’un mahkemenin
siyasallaştõğõ yönündeki sözleri vardõ. Ben avukat olarak bu
görüşlere katõlmõyorum. Gazetede okudum. Sayõn Başbakan, “Bir
ilçe hâkiminin vermiş olduğu karar” demiş. Hâkim ister ilçede
olsun ister büyük şehirde, hâkimdir. Yargõ kararlarõna herkesin
saygõlõ olmasõ gerekir. Benim lehime karar verilirse saygõ
duyuyorum, aleyhime karar verilirse saygõ duymuyorum anlayõşõ
siyasette hiç olmamasõ gereken bir durum. Hele hele iktidarsa ve
yönetim sorumluluğu içindeyseniz sizin bu konulara hiç
girmemeniz lazõmdõr. Ama ne yazõk ki Türkiye’de başta siyasal
iktidar olmak üzere herkes yargõyõ hedef tahtasõ haline getirdi.
P
O
R
T
R
E
SELAMİ ÖZTÜRK
Muş’un Bulanõk ilçesi Liz nahiyesinde
1949’da doğdu. Liseyi parasõz yatõlõ olarak
Haydarpaşa Lisesi’nde 1967’de bitirdi. Aynõ
yõl CHP Gençlik Kollarõ’nda siyasete
başladõ. İ.Ü. Hukuk Fakültesi’nden 1975’te
mezun oldu. Serbest avukatlõk yaptõ. CHP
Kadõköy ilçe yönetiminde çeşitli
kademelerde görev aldõ. Kadõköy Belediye
Başkanlõğõ’na ilk kez 1994 yerel
seçimlerinde seçildi. 1999, 2004 ve 2009
yerel seçimlerinde oyunu arttõrarak seçildiği
Kadõköy Belediye Başkanlõğõ’nõ sürdürüyor.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Bir de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
Taksim’in göbeğine cami yapma iştahı
yeniden kabardı. Siz buna ne diyorsunuz?
- Bu konuyu çeşitli zamanlarda õsõtõp õsõtõp
yeniden gündeme getiriyorlar. Olacak iş değil.
Bunun yargõdan döneceğine inanõyorum.
- Son bir soru. Yeni projeleriniz neler?
- Ataşehir Kadõköy’den ayrõldõktan sonra
Kadõköy belli bir nüfusa sahip, sõnõrlarõ belirgin
ve altyapõsõnõ tamamlamõş, sorunlarõnõ en azõna
indirmiş bir ilçe oldu. Kadõköy 1950’lerden
beri bir yaşam bölgesi olarak gelişmiştir. Artõk
demin gezdiğimiz park projeleri, kültür sanatla
uğraşmak, insanlarõn spor yapacaklarõ alanlarõ
genişletmek gerekiyor. Yani kentte yaşamayõ
kolaylaştõrmalõyõz. Bugün Kadõköy Avrupa’nõn
en güzel kentlerinden birisi. Ama Kadõköy
Avrupa’nõn en güzel kenti olabilir. Biz bunu
sağlamak için çaba harcõyoruz. Bunun için de
her mahallede mahalle evleri kurduk. İnsanlar
bu mahalle evlerinde toplantõlar yapõyor. O
mahallede yaşayan insanlar aynõ zamanda
kendi ilgi alanlarõna göre sanatla, sporla, çeşitli
eğitim dallarõyla uğraşabiliyorlar. Bu 17
mahalle evi aynõ zamanda sivil toplum
kuruluşu gibi de hizmet veriyor. Bunlar
içlerinde 6 bine yakõn üye barõndõrõyor. Bu
dönem bunlarõ daha örgütlü hale getireceğiz.
Kadõköy Belediyesi bundan sonra kentlinin
kent içinde daha rahat yaşamasõnõ sağlamak
amacõyla projeler üretecek. Selamiçeşme’deki
Özgürlük Parkõ’nda bir amfitiyatro, koşu
yollarõ, konferans, eğitim salonlarõ, bir kafe, bir
sağlõk birimi yaptõk. Ayrõca bir mahalle evi de
var. İnsanlar buraya geliyor. İsterse koşuyor,
çayõnõ kahvesini içiyor. Dostlarõyla sohbet
ediyor. Bunlarõn dõşõnda her mahalleye bir
kültür merkezi, bölgesel kültür merkezleri
yapma projemiz devam ediyor.
- Peki, ya ulaşım sorunu?
- Kadõköy’ün temel sorunlarõndan birisi bu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi kentin Anadolu
yakasõnõ bugüne kadar ihmal etti. Bundan sonra
Büyükşehir Belediyesi’nin Anadolu yakasõna
ulaşõm sorununu çözmek için yatõrõm yapmasõ
gerektiğini söylemek istiyorum.
Yargõ kararlarõna herkesin saygõ
göstermesi gerekir. Ama Türkiye’de
başta siyasal iktidar olmak üzere
herkes yargõyõ hedef tahtasõ haline
getirdi.
AKP’nin oyunun yüzde 38’lere
düşmüş olmasõnõ ciddi bir uyarõ
olarak kabul ediyorum. Aslõnda
AKP’nin gerçek oyunun yüzde 38
olduğunu da düşünmüyorum.
T a k s i m ’ e c a m i y a r g ı d a n d ö n e r
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr