21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 2009 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Gündem Saptırma Kurnazlığı Günümüz Türkiye’sinde akıl sağlığımızı, man- tık tutarlılığımızı koruyarak yaşayabilmek çok güç. Toplumsal gündem hızla değişiyor. Bir konu tam olarak irdelenip anlaşılamadan or- taya bir başka konu çıkıyor ya da çıkarılıyor. Bu arada değişmeyen şeyler ise yerli yerlerin- de durmakta. Örneğin işsizlik, yoksulluk, örneğin PKK. Örneğin kaplumbağa adımlarıyla ilerliyor gibi gö- rünen bir tuhaf siyasal dava. Örneğin gizli ve açık Kuran kursları. Örneğin AKP’nin değişmeyen gerici eğitim po- litikası. Örneğin Türban, Taksime cami yaptırma inadı.. vb.. vb.. vb… Bunlar yerli yerlerinde durmaktayken ve bir ye- nilik olarak “mayın temizleme” konusu tartışıl- maktayken son birkaç günün en önemli gündem konusunu birdenbire, bu gündemi yaratan kişinin kendi sözleriyle, “faşizan bir yaklaşımın neticesi” olarak “farklı etnik kimlikte olanları ülkemizden kov- muş olmamız” oluşturuyor…. Sözlerin sahibi ardı sıra da “Acaba kazandık mı?” diye soruyor… Kazandık mı, kazanmadık mı bilmem... Fakat bu sözleri söyleyen ve sonrasında da “Ka- zandık mı?” diye soran kişinin kazandığı kesin. Çünkü böylelikle ve öncelikle gündemdeki ye- ni konunun yönünü kurnazca değiştirmiş oluyor. Bu konu neydi? Suriye ile sınırımızdaki mayınların temizlen- mesi işini bir başka ülke eliyle mi, kendi olanak- larımızla mı yapmalıyız? Bunu kendi olanaklarımızla yapabilmemiz müm- kün mü? Başka ülke eliyle yapılırsa bu ülke hangisi olmalı, karşılığında ne verilecek? Çünkü işin sonrası çok daha önemli. Orada muazzam genişlikte, organik tarım ya- pılmasına elverişli bir alan kazanılıyor. Ve söz konusu olan, tartışılan şey de tam ola- rak buydu: Mayınların temizlenmesi karşılığında bu toprakların bu işi yapacak yabancı ülkenin kul- lanımına yaklaşık yarım yüzyıl için verilip veril- memesi… Daha doğrusu irdelenip tartışılması, bir sonu- ca ulaşılması gereken asıl konu buydu… Gelin görün ki gündem bir anda değişti, ya da kurnazca saptırıldı. CHP’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin iflah olmaz karşıtları “faşizan” sıfatını bir anda daha da uç nok- talara götürdüler. Konu bu değilmiş, kime ne!.. Çünkü yeni bir saldırı konusu ele geçirilmişti. Çünkü Türkiye devletinin gelmiş geçmiş ve var olan en faşist devlet, Türkçe konuşan ve kendi- lerine Türk diyen kimselerin de en alçak insanlar oldukları hükme bağlansa mutlu olacaklar. Bir tekinin ve bu arada aklı başında olması ge- rekenlerin çoğunun bile aklına şu sorular gelme- di: Biz şimdi bunları niye tartışıyoruz? Konumuz azınlıklar ve onlara yapılanlar mıydı? Mayın temizleme işini, farklı etnik kökenden bir TC yurttaşının sahip olduğu bir şirket üstlendi de buna karşı çıkıldığı için mi “azınlık” ve “faşizanlık” konuları gündeme oturdu? Yoksa adı geçen İsrail ya da falan yabancı ül- ke insanları bizim “azınlık” cemaatlerimiz içinde yer almaktadırlar da haberimiz mi yok? Sözü biraz daha uzatırsam ben de saçmalamaya başlayacağımı hissediyorum… Gündemi saptırmayı başaran kişi, bunu ger- çekten kurnazlıkla mı, belli bir amaçla mı, yoksa bir mantık sığlığı ve karışıklığı nedeniyle mi ya- pıyor? Bu soruların yanıtını bilmiyoruz… Fakat sonuçta gündem saptırılmış, asıl sorular boğuntuya getirilmiştir. Söz konusu mayınların temizlenmesine kendi olanaklarımız yeterli midir, başkasına mı temiz- leteceğiz? Böylece elde edilecek muazzam büyüklükteki (ve sınırımızdaki) topraklar üzerinde organik tarım yatırımlarını kendimiz mi yapmalı, yoksa bu top- rakları (hem de yarım yüzyıllığına!) İsrail’in (ya da bir başka ülkenin) kullanımına mı sunmalıyız? Asıl sorular bunlar değil miydi? TYS üyelerinin dikkatine: Bugün örgütü- müzün genel kurulu toplanıyor. 230 delege sa- yısına ulaşılamazsa genel kurul toplanama- yacak ve sendikamızın varlığı tehlikeye gire- cek. Arkadaşlar, bugün saat 10.00-11.00 ara- sında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti - Cağaloğlu adresindeki genel kurul salonunda mutlaka bu- lunmalıyız. [email protected] Faks: (0212) 343 72 64 13 üniversiteye rektörlüğün istemi üzerinde kontenjan verilirken, 9 üniversiteye istem dõşõ 2. öğretim programõ açõldõ YÖK’ün ilahiyat cömertliği MAHMUT LICALI ANKARA - YÖK, 2009-2010 akademik yõlõ için 23 ilahiyat fa- kültesine üniversite yönetimlerinin taleplerinin üzerinde kontenjan ver- di. 23 ilahiyat fakültesi için üniver- sitelerin artõş istemi toplam 3 bin 840 kişi iken, YÖK bu fakültelere 5 bin 620 kontenjan ayõrdõ. YÖK, 13 üniversiteye rektörlüğün isteminin üzerinde ilahiyat konten- janõ verirken, 9 üniversiteye ise is- temi dõşõnda ilahiyat ikinci öğretim programõ açõldõ. YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan döneminde 4 tane ilahiyat fakültesi açõlmasõna karşõn, ilahiyat kontenjanlarõ yak- laşõk 7 kat artarak 813’ten 5 bin 620’ye çõktõ. YÖK’ün önceki gün yaptõğõ Ge- nel Kurul Toplantõsõ’nda aldõğõ ka- rarla 2’si (Iğdõr ve Şõrnak üniversi- teleri) bu yõl ilk kez öğrenci alacak toplam 23 ilahiyat fakültesinin 13’üne üniversite yönetimlerinin taleplerinin ortalama 2-3 katõ ora- nõnda kontenjan artõşõ yapõldõ. 23 üniversitenin YÖK’e ilettikleri kon- tenjan talebi 3 bin 840 kişi iken, YÖK ilahiyat fakültelerine toplam 5 bin 620 kontenjan verdi. İlahiyat fakültelerinin yeni açõlan ve mevcut ikinci öğretim program- larõnõn kontenjanlarõ yüzde 322 ora- nõnda artõşla 577’den 2 bin 435’e çõ- karõlõrken, birinci öğretim prog- ramlarõ ise yüzde 51 oranõnda artõ- rõlarak 2 bin 103’ten 3 bin 185’e yükseltildi. YÖK, üniversite yönetimlerinin is- tememesine karşõn Atatürk, Cum- huriyet, Dicle, Eskişehir Osmanga- zi, Hitit, İstanbul, On Dokuz Mayõs, Rize ve Süleyman Demirel üniver- sitelerindeki ilahiyat fakültelerine ikinci öğretim programlarõ açtõ. İs- tem dõşõ açõlan ikinci öğretim prog- ramlarõyla yaklaşõk 1500 kişilik kontenjan artõşõ yapõldõ. YÖK geçen yõl ilk kez uygula- maya koyduğu ve 7 ilahiyat fakül- tesinde açtõğõ ikinci öğretim prog- ramlarõyla 577 kişilik bir kontenjan artõşõ yapmõştõ. Talebin üstündeki kontenjanlar YÖK üniversitelerin istekleri dõ- şõnda ilahiyat kontenjan artõşõ yap- tõ. 300 kontenjan talep eden Atatürk Üniversitesi’ne 500 kontenjan veri- lirken, Cumhuriyet Üniversitesi 120 isterken 300, Dicle Üniversitesi 150 isterken 400, Dokuz Eylül Üniver- sitesi 320 isterken 400, Eskişehir Os- mangazi Üniversitesi 50 isterken 100, Hitit Üniversitesi 150 isterken 250, İstanbul Üniversitesi 150 is- terken 300, Marmara Üniversitesi 370 isterken 500, On Dokuz Mayõs Üniversitesi 120 isterken 240, Rize Üniversitesi 120 isterken 200, Sa- karya Üniversitesi 200 isterken 240, Süleyman Demirel Üniversitesi 120 isterken 240 ve Uludağ Üniversite- si 320 isterken 400 ilahiyat fakülte- si kontenjanõ verildi. Özcan döneminde 7 kat arttı! AKP iktidarõ döneminde YÖK Başkanlõğõ’na getirilen Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan döneminde 2007-2008 akademik yõlõnda 813 olan kontenjanlar önce 3 kat artõrõ- larak 2008-2009 akademik yõlõnda 2 bin 680’e yükselildi. Önceki gün de alõnan kararla 2 bin 680 yaklaşõk yüzde 110 artarak 5 bin 620’ye çõktõ. Böylece Özcan döneminde ilahiyat fakültelerinin kontenjanla- rõ yaklaşõk 7 kat artmõş oldu. ‘DİN ADAMI İHTİYACININ ÜZERİNDE ÇIKTI’ YÖK üyesi Bülent Serim, ilahiyat fakültelerinin rekor artõşõna karşõ oy yazõsõyla itiraz etti. Serim, ila- hiyat fakülteleri öğrenci kontenjanlarõnõn din adamõ ihtiyacõ üzerine çõkarõlmasõnõn laik eğitim ilkesiyle bağdaşmadõğõnõ belirterek, “Son yıllarda, liyakatın yerine, kamu görevine atanmada dini referansın ölçüt olarak alınmasının yarattığı sorunlar, bir Türkiye gerçeği olarak ortadadır. Bireysel ve bu yolla toplumsal yaşam tarzının ve laik Cumhuri- yet rejimi temellerinin değiştirilmeye çalışılması, bu sorunların başında gelmektedir. İlahiyat fa- külteleri öğrenci kontenjanlarının arttırılması ile bu sürece katkıda bulunulmasının doğru ve ye- rinde olmayacağını düşünüyorum” dedi. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Türk Tabipleri Birliği (TTB) Uzmanlõk Dernekleri Eş- güdüm Kurulu, hükü- meti “Tam Gün” yasa tasarõsõndan vazgeçmeye çağõrdõ. TTB’den yapõ- lan yazõlõ açõklamada, “Bu yasayla, hekimle- rin çalışma koşulları- nın, ister kamuda ister özel sağlık kuruluşla- rında olsun, giderek ağırlaşacağını öngör- mek yanlış olmaz” de- nildi. TBB, Sağlõk Bakanlõ- ğõ’nca hazõrlanan ve 27 Mayõs’ta TBMM’ye su- nulan “Tam Gün” yasa tasarõsõyla ilgili yazõlõ açõklama yaptõ. Açõkla- mada, düzenlemenin, “güvencesiz ve kayna- ğının ne olacağı belirsiz bir ücretlendirme” ve esnek çalõşma sistemiy- le tam gün çalõşma zo- runluluğu getireceği vur- gulandõ. “Tam Gün” yasasõy- la özelde büyük hastane zincirlerine, kamuda özelleştirilme yolundaki üniversite ve devlet has- tanelerine ucuz iş gücü sağlanmasõnõn planlan- dõğõna dikkat çekilen açõklamada, şu görüşle- re yer verildi: “‘Tam Gün’ uygula- ması, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun anlaşma yapmadığı, başta mua- yenehaneler olmak üzere, büyük hastane zincirlerinin dışındaki sağlık kuruluşlarını ka- panma durumuna ge- tirecek; hekimleri, dü- şük ücretle ve güven- cesiz olarak, özel has- taneler ile ‘özerkleşti- rilmiş’ kamu kurum- larından birini tercih etmeye zorlayacaktır. Bu yasayla, hekimle- rin çalışma koşulları- nın, ister kamuda ister özel sağlık kuruluşla- rında olsun, giderek ağırlaşacağını öngör- mek yanlış olmaz. ‘Tam Gün’ yasasıyla, üniver- site ve eğitim hastane- lerinin önüne konul- mak istenen temel he- def, nitelikli sağlık hiz- meti sunulması, eğitim ve araştırmaların ni- teliğinin yükseltilmesi değil, bir işletme anla- yışıyla yönetilecek olan sağlık kurumlarına da- ha fazla kazanç sağ- lanması, daha fazla iş- lem yapılarak döner sermaye gelirlerinin arttırılmasıdır.” Sağlõk çalõşanlarõ için getirilen “performans” uygulamasõnõn da eleş- tirildiği açõklamada, “hizmet başı ödeme sis- temi olarak değerlen- dirilebilecek” perfor- mans uygulamasõnõn, tõp fakültelerinde “hasar oluşturacağı”na dikkat çekildi. “Tam Gün” ça- lõşma düzeninin bu şek- liyle ülkenin yararõna ol- mayacağõ vurgulanan açõklamada, “Hüküme- ti bir an önce bu yasa tasarısından vazgeç- meye çağırıyor, bunun yerine hekimler ve di- ğer sağlık çalışanları için emekliliğe yansı- yan, kalıcı özlük hak- ları ve insani yaşam koşulları yaratan, özel- de çalışanlara da dile- dikleri kurumda çalış- ma olanağı sağlayan, emeğe saygının göste- rildiği bir düzenleme- den yana olduğumuzu bildiriyoruz” denildi. TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ ‘Tam gün’ tasarısı geri çekilsin ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Çankaya Belediye Başkanõ Bülent Tanık, belediye hizmet binasõnõ Kõzõlay’da 12 yõl- dõr atõl durumda bulunan Kõzõlay binasõna taşõmak için çalõşma yaptõklarõnõ açõkladõ. Tanõk, “Kızılay Derneği ile görüşüyo- ruz. 25 yıllık kiralama ya da satın alma konu- sunda karar verecek- ler” dedi. Çankaya Belediye Baş- kanõ Bülent Tanõk ve Çan- kaya Belediye Başkan Yardõmcõsõ Ali Ulusoy, Hacettepe Üniversite- si’nin Sõhhiye Yerleşke- si’nde bulunan Park Res- toran’da düzenlediği basõn toplantõsõnda belediyenin çalõşmalarõ hakkõnda bil- gi verdi. Çankaya’nõn nü- fusunun 800 bin olduğu- nu kaydeden Tanõk, diğer ilçelerden çalõşmaya gelen yurttaşlar ile Çankaya’nõn nüfusunun gündüzleri 2 milyona ulaştõğõnõ kay- detti. Bu nedenle Çankaya’da yaşanan bir sorunun bütün Ankara’yõ ilgilendirdiğine işaret eden Tanõk, dünya- nõn hiçbir ilçesinde 300 bin öğrenci ve 12 üniver- site bulunmadõğõna dik- kat çekti. Belediyenin bazõ mali sõkõntõlarõ olduğunu belirten Tanõk, belediyenin mev- cut borçlarõnõn toplamõnõn bir yõllõk bütçelerinin al- tõnda olduğunu söyledi. ‘Borçları ödüyoruz’ Tanõk, borçlarõn bele- diyenin ödeme kapasite- sini aşacak durumda ol- madõğõnõ ve bu borçlarõ sõ- raya sokarak ödeyecekle- rini belirtti. Tanõk, Çan- kaya Belediyesi’nin yeni bir hizmet binasõ arayõ- şõyla ilgili olarak da Kõ- zõlay Derneği’nin Kõzõ- lay Meydanõ’ndaki bina- sõnõ satõn almayõ düşün- düklerini ve dernek yö- neticileriyle bu konuda görüştüklerini kaydetti. Çankaya Belediyesi’nin Kõzõlay binasõna taşõn- masõnõn Kõzõlay’a ticari açõdan bir hareketlilik ge- tireceğini anlatan Tanõk, bunun da esnafõn yaşadõ- ğõ ekonomik sõkõntõyõ aş- masõna katkõ sağlayaca- ğõnõ söyledi. Kızılay’a taşınmak istiyoruz İstanbul Haber Servisi - Şeytanõn Avukatõ lakabõyla tanõnan Fransõz ceza avukatõ Jacques Verges, devrik lider Saddam Hüseyin’in avukatlõğõnõ yap- mamõş olmanõn pişmanlõğõnõ yaşadõğõnõ söyledi. Verges, 21. yüzyõlda adaletin de- ğil, estetiğin galip geleceğini belirtti. Verges ayrõca davalarda kimi zaman bir insanõn değil, bir ideolojinin yargõlandõ- ğõna dikkat çekerek “Sanığın her zaman bir insan olarak algılanması gerekiyor, bir ideolojinin temsilcisi olarak değil” diye konuştu. Hukukçular Derneği’nin davetiyle Tür- kiye’ye gelen Verges, Türkiye’de Cum- hurbaşkanõ için yargõ yolunun önünün açõlmasõ hakkõnda “Bu tip davalardaki soruşturmalar siyasilerin kendi iç çe- kişmelerinden kaynaklanmaktadır. Fransa’daki tüm siyasi partiler aynı metotları kullanmışlardır. Bir taraf iktidara geçtiğinde diğer tarafı yenmeye çalışır mutlaka. Bu gibi davalarda el- bette ki dokunulmazlığın sona ermesini beklemek normaldir” diye konuştu. Kimi davalarda teröristi savunurken ba- zõ davalarda da mağduru savunduğunu anõmsatan Verges, “Teröristin kendi nedenlerini incelemek çok ilginçtir be- nim için. Aynı zamanda mağdurun dra- mını hissetmek de beni zenginleştir- miştir” dedi. Verges, devam eden Erge- nekon davasõna ilişkin, “Bu tür davalar tüm demokratik ülkelerde olur” de- ğerlendirmesinde bulundu. Adalet değil estetik galip gelecek Hayatõnõ sistemlere karşõ mücade- leyle geçirdiğini belirten Verges, ge- nel olarak “terörist”, “toplum düş- manı” gibi yaftalarla anõlan müvek- killerini savunurken yaptõğõ işe hep inandõğõnõ ve onu sanat olarak algõla- dõğõnõ ifade etti. Verges, Baader Meinhof mensupla- rõndan Cezayirli direnişçilere, Filistinli özgürlük savaşçõlarõndan Çakal Car- los’a kadar, “sistem karşıtlarını” sa- vunurken de başarõlõ olmasõnõ sağlayan etkenin, “estetiğin galip geleceğine yü- rekten inanması” olduğunu belirtti. Verges, “Galip gelecek olan este- tiktir, adalet değil. Zafer, dosyada- ki aynı öğelere dayanarak, jürideki kişilerin en çok özdeşleşebileceği öy- küyü anlatanın olacak. İşte benim adalet anlayışım. İtiraf ediyorum ki tuhaf bir anlayış ve beni kara kurt- lar sürüsünde ak bir kurda dönüş- türmeye yetiyor” diye konuştu. ‘Saddam’ısavunmadığımapişmanım’ Şeytanõn Avukatõ olarak tanõnan Fransõz ceza avukatõ Jacques Verges, kimi davalarda insanlarõn değil, ideolojilerin yargõlandõğõna dikkat çekti ERDAL ÖZCAN ÇORLU - CHP Kõrklareli Milletveli Tansel Barış, AKP’li belediyelerde çalõşan Türk-İş ve DİSK’e üye işçile- rin belediye başkanlarõnõn baskõsõyla Hak-İş’e geçmeye zorlanmalarõnõ TBMM gündemine taşõdõ. İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn ya- nõtlamasõ istemiyle bir soru önergesi veren Barõş, bu konuda daha önce ver- diği soru önergelerine yanõt alamadõ- ğõnõ anõmsattõ. Barõş, 29 Mart yerel se- çimlerinin ardõndan Türk-İş ve DİSK’e bağlõ sendikalara üye olan iş- çilerin Hak-İş’e bağlõ sendikalara geç- meleri konusunda, baskõlarõn devam et- tiğini, şikâyetlerin arttõğõnõ belirte- rek, baskõyla sendika değiştirmeye çalõşmanõn suç olduğunu vurguladõ. İş- çilerin istedikleri sendikayõ seçme özgürlüklerinin ellerinden alõndõğõna dikkat çeken Barõş, Atalay’a özetle şu sorularõ yöneltti: ? 2002 yılından bugüne kadar Türk-İş ve DİSK’e bağlı sendika- lardan istifa ederek, Hak-İş Sendi- kasına üye olan işçi sayısı ne ka- dardır? ?Örneğin Çarşamba’da 100’ü aş- kın, Isparta’da 120’yi aşkın işçilerin bu nedenle iş akitlerinin feshedil- diğini biliyor musunuz? ? AKP’li belediye başkanlõklarõnda çalõşan Türk-İş ve DİSK’e bağlõ sen- dikalara üye işçilere yönelik, ‘Bundan böyle AKP’li belediyelerde çalışan işçiler Hak-İş’e bağlı sendikalardan başka bir sendikaya üye olamaz’ di- ye bir genelge yayõnlayõp, belediye başkanlarõnõ da baskõ yapma yükünden kurtarmayõ düşünüyor musunuz? CHP’Lİ BARIŞ Sendikal baskı Meclis gündeminde Jacques Verges. Çankaya Belediye Başkanõ Bülent Tanõk, Kõzõlay’a hareketlilik geleceğini söyledi: Tanık basın toplantısında belediye çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi. Kültür müdürüne 2. telif cezası ORDU (Cumhuriyet) - Telif haklarõnõ korumak ana görevlerinden biri olan ancak kitabõnda bir fotoğraf sanõtçõsõnõn fotoğraflarõnõ izinsiz kullandõğõ için daha önce 2 yõl hapis ve 50 bin TL para cezasõna çarptõrõlan Ordu İl Kültür ve Turizm Müdür Yardõmcõsõ Muzaffer Günay, aynõ suçtan ikinci kez ceza aldõ. Eski İl Kültür ve Turizm Müdürü Günay, sanatçõ Mehmet Şenocak’õn fotoğraflarõnõ kendi hazõrladõğõ “Tarihi, Kültürü ve Doğasõ ile Ordu” adlõ kitapta kulandõğõ için Ordu 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 2 yõl hapis ve 50 bin TL para cezasõna çaptõrõlmõştõ. Cezasõ 18 aya indirilerek tecil edilen ve 41 bin 666 TL para cezasõ ödemeye mahkûm edilen Günay, kitabõn ikinci baskõsõnõ da yapõnca hakkõnda yeniden dava açõldõ. Mahkeme heyeti Günay’õ 8 bin 320 TL para cezasõna çarptõrdõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle