25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 2009 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Avrupa’ya Ne Oluyor? Önümüzdeki hafta içinde AB ülkelerinde, Av- rupa Parlamentosu seçimleri yapılacak. Se- çimlere katılım oranının, bu ülkeler ortalama- sına göre hayli yüksek olacağı gözlemciler ta- rafından belirtiliyor. Seçmenlerin katılımının bu kez yüzde 50’nin üstünde olacağı söyleniyor, hatta kimileri katılımın yüzde 66’lara kadar yük- seleceğini de ileri sürmekteler. Katılımdaki bu yükselişin, aşırı sağcı seç- menlerden kaynaklandığı söyleniyor. Bu durumdan en fazla etkilenecekler arasında ise Türkiye var. AB ülkelerinde, özellikle de Fransa ve Avusturya’da aşırı sağın hedefinde Türkiye bulunuyor. Geçmiş yıllarda, Fransız aşırı sağının, seçim dönemlerinde Türkiye’yi hedef alan kampan- yalarını yaşayarak gördüm. Bunlar yalnızca kendi seçmenlerini etkile- mekle kalmıyorlar, aynı zamanda da diğer par- tileri de etkiliyorlar. Nitekim, bir zamanlar Türkiye’ye güçlü bi- çimde destek vermiş olan eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, aşırı sağın kampanyasının di- ğer seçmenler üzerindeki etkisini de görerek, Ankara’ya verdiği desteği geri çekmekle kal- mamış, aynı zamanda karşıtlar kervanına da ka- tılmıştı. Chirac bu konumdaki tek politikacı değildi, başkaları da oldu. Ama hiç kimse bu konuda Fransa’nın şimdiki Cumhurbaşkanı Sarkozy ile boy ölçüşemez. Sarkozy Türkiye’nin üyeliğine karşıtlığı dış po- litikasının temel taşlarından biri haline getirmiş bulunuyor. Bu konuda Birlik içindeki en büyük müttefiki ise Alman Başbakanı Merkel. Sarkozy son olarak Türkiye karşıtlığı yüzün- den, tam AP seçimleri öncesi seçmene kötü bir görüntü vermemek için, Ankara’nın adaylığını destekleyen İsveç’e yapacağı ziyareti de er- teledi. Sarkozy’nin Türkiye karşıtlığı yalnızca kişisel tercihinden kaynaklanmıyor. Popülist politikacı, bu politikanın sağ tabanda prim yaptığını gör- düğünden bu yola başvurmuş bulunmakta. Ya- ni “Sarkozy gidince bu eğilim değişir” düşün- cesine bel bağlamak ve Türkiye karşıtlığının hiç değilse sağ tabandaki popülaritesini görmez- den gelmek yanlış olacaktır. Aşırı sağın oldukça prim yapan Türkiye kar- şıtlığının, Fransa’da olduğu gibi, diğer AB ül- kelerinde de yalnızca onların etki alanlarıyla sı- nırlı kalmayıp, sağın öbür partilerine de bula- şabileceğini de hesaba katmak gerek. Önümüzdeki hafta yapılacak seçimler Türkiye için bu yüzden önemli. AP’nin istişari bir organ olmasına bakarak, bu gelişmenin etkisinin küçümsenmesi yanlış olur. Unutmayalım ki AP’nin önemi gittikçe art- maktadır ve bu kurum gelecekte istişari bir ku- ruluş olmanın ötesinde, kararları bağlayıcı bir organa dönüşecektir. Zaten Türkiye’den üye- lik müzakerelerinde bu organın kararlarına uygun hareket etmesi de gerekiyor. Aşırı sağın AP’de güçlenmesi, yalnızca Tür- kiye karşıtlığının yükselmesiyle kalmayacak, ay- nı zamanda bütün Avrupa ülkelerinde art- makta olan Avrupa karşıtlığını daha da geliş- tirecektir. Bu arada, Avrupa’da temel hak ve özgürlükler konusunda da yeni daralmalar olmakta, ancak polis devleti kavramıyla açıklanabilecek, bu kı- tada uzun süredir görülmemiş olaylar da ya- şanmaktadır. Dostum Atila Alpöge, çeşitli kaynaklardan derleyerek gönderdiği bir iletide, Fransa’da bir okulda, bir çocuğun bisikletinin çalınması ve annesinin olayı karakola bildirmesi üzerine, po- lislerin okul idaresi ve ailelere haber vermeden, 10 ve 12 yaşlarındaki iki çocuğu karakola çe- kerek iki saat sorguladıklarını ve olayın ülke- de büyük yankılar uyandırdığını belirtiyordu. Yine aynı iletide, Fransa’da son zamanlarda okullardaki şiddet olaylarının arttığı, bir okul- da 12 yaşında bir çocuğun öğretmenini çakıyla yaralaması üzerine, okullarda girişlere havaa- lanlarındakilere benzer kontrol kapıları kon- masının gündeme geldiği bildiriliyordu. Bu gelişmelerin ekonomik kriz yüzünden da- ha da büyüyeceği düşünülürse, Avrupa’nın şu anki görüntüsünün ve gelecek perspektifinin pek iyi olmadığı söylenebilir. asirmen@cumhuriyet.com.tr DIŞİŞLERİ’NDEN RUMLARA: Gerginlik yaratmaktan kaçının Dõşişleri Bakanlõğõ Sözcüsü Burak Özügergin, GKRY’nin petrol ve doğalgaz araştõrmalarõyla ilgili faaliyetlerinin adada iki taraf arasõnda yürütülmekte olan kapsamlõ müzakere süreciyle bağdaşmadõğõnõ ve gerginlik yaratõcõ eylemlerden kaçõnõlmasõ gerektiğini bildirdi. ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - ABD’nin Güney Kõb- rõs Rum Yönetimi (GKRY) nezdindeki Büyükelçisi Frank Urbancic’in adõnõ be- lirtmediği bir Ameri- kan şirketinin, en kõsa zamanda Kõbrõs’õn gü- neybatõ kõyõlarõnda do- ğalgaz ve petrol arama çalõşmalarõ yapmaya başlayacağõnõ açõkla- masõ Ankara’da rahat- sõzlõk yarattõ. Ancak Dõşişleri Bakanlõğõ bu rahatsõzlõğõna ilişkin tepkisini ABD’ye de- ğil Rumlara gösterdi. Dõşişleri Bakanlõğõ Sözcüsü Burak Özü- gergin, Kõbrõs Rum basõnõnda ABD kay- naklarõna atfen, “bir Amerikan şirketinin Kıbrıs adasının gü- neybatısında doğal- gaz ve petrol arama çalışmaları başlata- cağı” yolunda çõkan haberlere ilişkin soru- lara verdiği yazõlõ ya- nõtta şunlarõ kaydetti: “GKRY’nin deniz- deki petrol ve doğal- gaz araştırmalarıyla ilgili görüşlerimiz, muhtelif vesilelerle esasen uluslararası kamuoyuyla paylaşıl- mıştı. GKRY’nin bu faaliyetleri, her şey- den önce adadaki iki taraf arasında yürü- tülmekte olan kap- samlı müzakere süre- ciyle bağdaşmamak- tadır.” Özügergin, gerginlik yaratma potansiyeli ta- şõyan ve hukuki temel- den yoksun olan bu tür faaliyetlerin, Kõbrõs Türk halkõnõn adanõn doğal kaynaklarõ üze- rindeki eşit hak ve çõ- karlarõnõ da zedeledi- ğini bildirdi. Ayrõca Türkiye’nin 32 derece 16 dakika 18 saniye doğu boyla- mõnõn batõsõnda kalan deniz alanlarõnda te- mel hak ve menfaatlarõ bulunduğunun BM nezdinde de kayda ge- çirildiğini hatõrlatan Özügergin, Türki- ye’nin bu haklarõ koru- yamasõnõn tabii oldu- ğunu kaydetti. Sözcü Özügergin, “Bu çerçe- vede beklentimiz, adada müzakere sü- recinin devam ettiği bir ortamda sağdu- yuyla hareket edile- rek, gerginlik yaratı- cı eylemlerden kaçı- nılmasıdır” ifadesini kullandõ. Sayıştay’ın kuruluş yıldönümü Akdeniz’de, Kõbrõs Rum Yönetimi’yle Türkiye arasõnda yaşanan gerilimin nedeni bir dizi yanlõş politika Krize AKP zemin hazõrladõBAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - ABD’nin Güney Kõbrõs Rum Yönetimi (GKRY) nez- dindeki Büyükelçisi Frank Ur- bancic’in bir Amerikan şirketinin, Kõbrõs’õn güneybatõ kõyõlarõnda do- ğalgaz ve petrol arama çalõşmalarõ yapmaya başlayacağõnõ açõklama- sõyla, Doğu Akdeniz’de sularõn bir- denbire õsõnmasõna neden olan kri- zin önünü, AKP hükümetinin 2006 yõlõndaki bir dizi yanlõş politikasõ- nõn açtõğõ belirtildi. Ulaştõğõmõz bilgilere göre Rum- lar, hem Ankara üzerinde baskõ kurmak hem de Türkiye’nin li- manlarõ ve havaalanlarõnõ açmasõnõ sağlamak için 2005 yõlõndan sonra Doğu Akdeniz’de bir dizi girişim başlattõ. Bu girişimlerin odak nok- tasõna ise Kõbrõs adasõ çevresinde ol- duğu ileri sürülen petrol ve doğal- gaz rezervlerinin araştõrõlmasõ ko- nusunu koydu. Bu çerçevede harekete geçen Rumlar 2006 yõlõ mart-mayõs dö- neminde, bir Norveç firmasõna, Kõbrõs adasõnõn çevresindeki kõta sa- hanlõğõnda sismik araştõrma yapmasõ yönünde yetki verdi. Rumlar bu adõmla, Türkiye’nin müdahale edip etmeyeceğini görmek istedi. Bölge ihtilaflı Çünkü uluslararasõ hukuka göre Doğu Akdeniz’e kõyõdaş olan ülke- ler arasõnda münhasõr ekonomik bölge ve kõta sahanlõğõ anlaşmasõ ya- põlmamõş olduğu için söz konusu bölge, “ihtilaflı” olarak kabul edi- liyordu. Ankara’nõn, 2 Mart 2004 tari- hinde Doğu Akdeniz’de 32 derece 16 dakika 18 saniye doğu boyla- mõnõn batõsõnda kalan deniz alanla- rõnda temel hak ve menfaatlarõ bu- lunduğunu bir mektupla BM nez- dinde kayda geçirmiş olmasõna kar- şõn Türkiye’nin, sahada tepki gös- terip göstermemesi, uluslararasõ hu- kuka göre Rumlarõn kõta sahanlõğõ araştõrmasõ yapõlan bölgede hak id- dia edip etmemeleri açõsõndan be- lirleyici olacaktõ. Ancak o dönemde Rumlarõn için- de olduğu AB ile yeni bir krizi gö- ze alamayan AKP, Türkiye açõsõn- dan “ihtilaflı” olan bu bölgede, Norveç firmasõnõn Rumlarõn verdi- ği yetki ile kõta sahanlõğõ araştõrmasõ yapmasõna ses çõkarmadõ. Türkiye ses çõkarmayõnca da Nor- veç firmasõ Doğu Akdeniz’de, Tür- kiye’nin de olasõ kõta sahanlõğõnõn üzerindeki yaklaşõk 70 bin kilo- metrekarelik bir alanda araştõrma yaptõ. Böylece hükümet o dönem- de Rumlarõn iddialarõnõ zõmnen ka- bul etmiş oldu. 3 ay süren sismik araştõrma sonucunda, GKRY’nin petrol arama ruhsatõ için ihaleye çõk- tõğõ 13 bölge belirlendi. Böylece Rumlarõn Türkiye’nin kõta sahanlõğõ ile çakõşan deniz alanlarõnda hak iddia etmelerinin önü açõlmõş oldu. 2007 yõlõndaki kri- zin atlatõlmasõndan sonra Rumlar son olarak ABD’yi devreye soktu. 2001’de Rumlar sert tepki görmüşlerdi Oysa 2001 yõlõnda, AKP iktidara gelmeden önce Türkiye Rumlarõn benzer bir girişimine sert bir yanõt vererek tepki göstermişti. O dö- nemde Rumlar yine Norveç bandõ- ralõ Northern Access gemisine araş- tõrma yetkisi vermiş; Northern Ac- cess de Doğu Akdeniz’de kõta sa- hanlõğõ araştõrmasõ yapmaya başla- mõştõ. Dönemin hükümeti Rumlarõn zõm- ni olarak bölgede hak iddia etmesi- nin önüne geçmek için Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlõ bir firkateyni bölgeye göndermiş ve Norveç ge- misi bölgeden uzaklaştõrõlmõştõ. Bu kriz kamuoyuna duyurulmamõştõ. Sayıştay’ın 147. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Sayıştay Başkanı Mehmet Damar ve beraberindeki heyet Anıtkabir’i ziyaret ederek Atatürk’ün mozolesine çelenk bırakıp saygı duruşunda bulundu. Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, daha sonra Misakı Milli Kulesi’nde Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı. Damar, deftere yazdığı mesajında, “Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yapacağımız çalışmalarla demokratik düzen içerisinde, ‘Hesap Veren ve Saydam Kamu Yönetiminin Teminatı Sayıştay’ vizyonu ilkelerinden aldığımız ilhamla öncülük ve rehberlik görevimizi kararlılıkla devam ettireceğiz” dedi. (Fotoğraf: AA) AKP, 2 yõl önce Rumlarõn Norveçli bir firma ile anlaşarak Kõbrõs adasõ çevresindeki ihtilaflõ deniz alanlarõnda kõta sahanlõğõ araştõrmasõ yapmasõna göz yumdu. Rumlarõn, 2001’deki girişimine bölgeye savaş gemisi gönderip tepki gösteren dönemin hükümetine karşõn AKP, 2006’da sessiz kalmayõ tercih edince Rumlarõn zõmnen söz konusu deniz alanlarõnda hak iddia etmelerinin önü açõldõ. BAŞSAVCILIK DOSYAYI ‘AKP’YE PARA AKTARILDIĞI’ İDDİASI YÖNÜNDEN İNCELEYECEK Deniz Feneri Yargõtay’da Rum arıyor, hükümet bakıyor AKP hükümeti denizde petrol arayacak sismik gemiler almadõğõ için TPAO’nun ürettiği hampetrol miktarõ her yõl yüzde 5 düşüyor MURAT KIŞLALI ANKARA - Kõbrõs Rum Kesimi’nin, Tür- kiye’nin petrol haklarõnõ ihlal edecek şekilde Akdeniz’de petrol arayacağõ açõklanõrken, AKP hükümeti hâlâ açõk denizde petrol ara- yacak sismik araştõrma gemisini almamakta diretiyor. Başbakanlõk Yüksek Denetleme Ku- rulu (YDK), Türkiye Petrolleri Anonim Or- taklõğõ’nõn (TPAO) sismik araştõrma gemisi- nin bulunmamasõ nedeniyle “yıllardır yeni bir saha keşfi yapmadığını” belirterek “Bundan dolayı, TPAO’nun üretmiş ol- duğu hampetrol miktarı her geçen yıl yüzde 5 civarında tedricen düşüş göster- mektedir” tespitinde bulundu. YDK’nin “TPAO 2007 Yılı Raporu”nda, “Kıbrıs Rum tarafının Doğu Akdeniz’de petrol aramaya başlamasıyla, TPAO, MTA ya da 9 Eylül Üniversitesi’nin denizlerde petrol aramacılığında kullanılabilecek bir gemi satın alması Türkiye’de tartışılmaya başlanmıştır. (Ancak) Raporun inceleme ta- rihine kadar (Eylül-2008) bu konuda önem- li bir gelişme sağlanamamıştır” denildi. Yeni yasa işi iyice zorlaştıracak YDK raporunda, Türkiye’nin petrol arama faaliyetlerine ilişkin şu ifadelere yer verildi: “TPAO petrol aramacılığında ilk basa- mak olan yüzey inceleme (jeolojik incele- me) çalışmalarını tamamlamasına rağ- men, detay çalışma olarak adlandırılan sis- mik çalışmayı henüz her bölgede ve de- nizlerde tamamlayamamıştır. Özellikle denizlerdeki potansiyeli ortaya çıkarmak için yabancı petrol şirketleri ile ortak ça- lışmalar yapmış ancak büyük keşif diye- bileceğimiz herhangi bir saha keşfi yapa- mamıştır. Eğer TBMM’de yasalaşmayı bekleyen 5574 sayılı Türk Petrol Kanunu mevcut haliyle yasalaşırsa, TPAO’nun önümüzdeki yıllarda işinin daha da zor- laşacağı açıktır. Mevcut kanunda TPAO’ya tanınan bazı imtiyazlar sayesinde, TPAO yabancı petrol şirketleri ile rekabet ede- bilecek ortamı yaratabilirken, yasalaşma- yı bekleyen yeni kanun, TPAO’nun kamu şirketi olması münasebetiyle hızlı hareket etme kabiliyetini zayıflatacak ve bu durum Türkiye’de mevcut hidrokarbon potansi- yelini bir an önce tespit etme ve ekonomi- ye kazandırma sürecini de uzatacaktır.” YDK raporunda, “TPAO’nun gemi satın alınması sürecinde, satın alınacak geminin çalışma porgramında söz sahibi olabilme- si için diğer kuruluşlarla (MTA, üniversi- teler) gerekli koordinasyonun sağlanması hususunda gerekli girişimlerde bulunma- sı ve bu sürece dahil olması” istendi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Deniz Feneri e.V.’nin Türkiye bağlantõlarõnõn belirlenmesi amacõyla başlatõlan soruşturma çerçevesinde Al- manya’dan istenen dosyayõ, Yargõtay Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ’na da gönderdi. Başsav- cõlõk dosyayõ AKP’ye toplanan yardõmlardan para aktarõldõğõ iddasõ yönünden inceleyecek. Bu yönde bir belirleme yapõl- masõ durumunda AKP hakkõn- da kapatma davasõ gündeme gelebilecek. Alman mahkemesi, Alman- ya’daki Deniz Feneri Derne- ği’nin yurttaşlardan topladõğõ 41 milyon Avro’nun 18 milyo- nunun kuryeler aracõlõğõyla Tür- kiye’ye yollandõğõnõ ortaya koy- muştu. Türkiye’ye gönderilen paralarõn bir bölümün de AKP’ye aktarõldõğõ iddiasõ gün- deme geldi. Geçen yõl kasõm ayõnda idialarõn basõna yansõ- masõ üzerine Yargõtay Cum- huriyet Baş- savcõlõğõ, Al- manya’dan bu dosyanõn bir örneğini isteyen Ankara Cumhu- riyet Başsavcõlõğõ’ndan dosyanõn bir kopyasõnõn kendilerine de gönderil- mesini talep etti. Ankara Başsavcõlõğõ, Alman- ya’dan gönderilen ve ter- cümesi yaptõrõlan 3 bin 500 sayfalõk dosyanõn bir kopyasõnõ Yargõtay Cum- huriyet Başsavcõlõğõ’na gönderdi. Yargõtay Başsavcõlõğõ, dos- yayõ AKP’ye para aktarõldõğõ id- diasõ yönünden mercek altõna alacak. İnceleme sõrasõnda dosya hem Siyasi Parti- ler Yasasõ hem de anayasanõn yasaklayõcõ hükümleri yö- nünden değerlendire- cek. Anayasanõn 69. maddesine göre siyasi partilerin yabancõ dev- letlerden, uluslararasõ ku- ruluşlardan, Türk uyru- ğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden yar- dõm almasõ, temelli ka- patma nedeni sayõlõyor. Almanya’da kurulu Deniz Feneri e.V. derneği, Al- man yasalarõna göre kurulduğu için yabancõ uyruklu tüzelkişi- lik olarak değerlendiriliyor. Deniz Feneri Derneği’nden AKP’ye para aktarõldõğõna iliş- kin bulgulara ulaşõlõrsa, Yargõ- tay Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’nõn, partinin temelli kapatõl- masõ istemiyle Anayasa Mah- kemesi’ne dava açmasõ günde- me gelecek. Yargõtay Başsav- cõlõğõ’nõn herhangi bir somut de- lile ulaşamamasõ durumunda ise işlem yapõlmayacak. Anka- ra Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Al- man mahkemesinin “asıl fail- ler” olarak nitelendirdiği, ara- larõnda RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õn da bulunduğu 16 ki- şi yönünden ise ceza soruştur- masõnõ sürdürecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle