22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Çankaya’daki eveliyor geveliyor, ama önlem- leri bir türlü açıklayamıyor. Muhalefet de üzerine gidiyor: Söyle, tarihsel fır- satın içeriğinde ne var? Çankaya’da derin sessizlik! Gerçek ortaya çıktı. Meğer Çankaya’daki AKP’linin üst perdeden atıp doluyu tutturmaktan başka hiçbir anlama gelmeyen tarihsel fırsatın içi boşmuş! Galiba yalnız muhalefet ile medya değil… Başbakan RTE de merakla, heyecanla Çanka- ya’daki “kardeşinin” fırsatın içeriğini açıklaması- nı bekledi, belki de hâlâ bekliyor. Şırnak’ta önceki gün 6 şehit verdiğimiz mayınlı saldırıdan iki gün önce “Askersel operasyonlar durdurulmalı, yoksa terör saldırılarının arkası ge- lir” diyen DTP Eşbaşkanı Ayna Emine’ye mi?.. …Yoksa son terör saldırısından hemen sonra, önceki gün yaptığı yazılı açıklamada “Her kim ki silahsız bir çözüm arzuluyorsa mutlaka ama mut- laka elini tetikten çekmelidir” diyen DTP’nin öte- ki Eşbaşkanı Ahmet (Kürt) Türk’e mi?.. Ya da aman acele edelim, önümüze gelen ta- rihi fırsatı kaçırmayalım diyen, içi kof açıklama- ların sahibi cumhurbaşkanına mı.. inanalım? Ki- me? Talihsiz bir ülke. Devleti temsil eden Çanka- ya’daki nereye varacağını hesaplayamadığı açık- lamalar, söylemlerle kamuoyunu heyecanlandı- rıyor ve sonra.. iktidarla muhalefet bu açıklama- nın, söylemin arkasında neler olduğunu birbirine sorar duruma düşüyor. Bir başbakan var; bir numaralı devlet sorunu üzerinde son günlerdeki -moda tabiriyle- açılımla ilgili hiçbir şey söylemiyor. Başka dallarda geziyor. Aklı fikri muhalefete çat- makta. Güneydoğu’da, Suriye sınırında 500 küsur ki- lometrelik alandaki mayınları temizleme işini ya- bancı firmalara ihale etmeye hazırlanan tasarı üze- rinde muhalefetin gerçekçi eleştirilerine yanıt ye- tiştirmeye çalışıyor. Öne sürülen karşı görüşlerde haklı yönler var mı yok mu? Başbakanı asla ilgilendirmiyor. Çıkmış bir yerde kürsüye, saldırgan üslupla so- ruyor RTE: “Güneydoğu’da mayınlı toprakları İsrail’e peş- keş çekeceksin diyorlar. Var mı kanıtın?” Var: Daha önceki yıllarda, 2004’te Maliye Ba- kanlığı mayın temizleme olayını ihaleye çıkardı. İptal edilen ihaleye İsrail ve İsrail’le bağlantılı fir- malar katıldı. Yeni yasa ile aynı firmaların ihaleye girmeye- ceklerini kim garanti edebilir? RTE muhalefete soruyor: “Mayın temizleme ile ilgili bir öneriniz var mı?” Var! Muhalefet, Güneydoğu’da Suriye sınırın- daki toprakların mayınlardan arındırma işinin, NA- TO’nun bir kuruluşu olan, birçok ülkede mayın- ları başarıyla temizleyen NAMSA adı şirkete ve- rilmesini öneriyor. Hükümet bu öneriye de karşı çıkıyor. O zaman akıllara, hükümetin mayın işini daha önce sap- tadığı hangi yabancı firmaya vereceği sorusu ta- kılıyor. Hükümetin ret gerekçesi, NAMSA’nın yüksek fiyatlar verdiğine dayanıyor. Oysa -Baykal’ın açıkladığına göre- CHP şir- ketten fiyat almış. NAMSA’nın mayınlı bölgenin metrekaresini bir Avro’ya temizleyeceğini bildir- miş. Yılda 60 milyon dolar! Yani? Başbakan bir kıt’adan diğerine durma- dan uçsun, Emine Hanım ve kızlarıyla ve bir de yalakalarıyla daha rahat etsin diye alınan lüks uça- ğın bedeli kadar.. yılda 60 milyon dolar! AKP içinde de rahatsızlığın başladığı, RTE’nin muhalefete esip savurduğu, her öneriyi reddedip karşı çıkanlara veryansın ettiği saatlerde mayın tasarısı komisyona geri çekildi. Mayın temizleme ve temizlenen arazinin kul- lanımı işinin ayrı ayrı ihale edilmesinde uzlaşma arayışları sürüyor. Tasarı 2 Haziran’da genel kurulda yeniden ele alınacak. O gün öğreneceğiz: Toprakların işlenmesi Türk vatandaşlarına mı... Mayın temizlenmesi yabancılara (İsraillilere) mı? ...Kime peşkeş çekilecek? SAYFA30 MAYIS 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET 19HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 25 Edirne Y 25 Kocaeli PB 27 Çanakkale PB 25 İzmir PB 29 Manisa PB 29 Aydın PB 30 Denizli B 31 Zonguldak PB 23 Sinop PB 22 Samsun PB 25 Trabzon B 23 Giresun PB 25 Ankara PB 29 Eskişehir Y 28 Konya Y 25 Sıvas PB 22 Antalya B 30 Adana B 32 Mersin B 29 Diyarbakır B 32 Şanlıurfa B 32 Mardin B 27 Siirt B 27 Hakkâri B 20 Van B 20 Kars B 18 Oslo A 24 Helsinki A 16 Stockholm A 26 Londra A 22 Amsterdam A 22 Brüksel A 21 Paris A 21 Bonn Y 19 Münih Y 22 Berlin Y 22 Budapeşte Y 18 Madrid Y 32 Viyana Y 17 Belgrad Y 18 Sofya Y 18 Roma Y 23 Atina Y 26 Zürih PB 21 Moskova Y 24 Aşkabat Y 31 Astana B 24 Taşkent B 38 Bakû PB 20 Bişkek Y 31 Tiflis A 21 Kahire B 29 Şam A 34 Ülkemizini batı kesim- leri parçalı ve çok bu- lutlu, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Edirne, Tekirdağ, Bilecik, Kü- tahya ve Konya çev- releri öğle saatlerin- den sonra kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gökgürül- tülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Faşistler ve neofaşistler ara- sındaki en önemli benzerliklerden biri “Tarihin yeniden yazılmasıdır”. Çünkü her ikisi de ideolojileri- ni kurmak ve geliştirmek için gerçek tarihi saptırır ve yeniden yazar. Tabii klasik faşistler bunu milliyetçiliği yüceltmek ve kut- samak, neofaşistler ise tam tersine milli bilinci güçsüzleştir- mek ve yok etmek için yapar. Milliyetçilik ile klasik faşizm, küreselleşmecilik (uluslararası- cılık, beynelmilelcilik, enternas- yonalizm) ile neofaşizm arasın- da ince bir çizgi vardır: Bu ince çizgi demokratik hak ve özgürlüklerin varlığıyla çizilir. Demokratik hak ve özgürlük- leri geliştirmeyen, bunlara saygı duymayan milliyetçilik faşizme, küreselleşmecilik ise neofaşiz- me gider. Aslında gerek milliyetçilik ge- rek küreselleşmecilik, demokra- tik toplumlar için bir tehlike de- ğil, bir erdem bile sayılabilir. Milliyetçilik, toplumu oluşturan bireylerin ortak bilincini ve birlikte yaşama iradesini oluşturur. Küreselleşme ise (enternas- yonalizm) toplumun çağdaş de- ğerlerden kopmamasını, birey- lerin, kendi toplumlarıyla birlikte, tüm insanlıkla da özdeşleşmesini, meslek, sınıf ve demokratik bi- linçlerinin gelişmesini sağlar. Milliyetçiliği ya da küreselleş- meyi (küreselleşmeciliği) ulusal ya da uluslararası sermayenin bas- kısıyla, denetimsiz sömürüsüyle bütünleştirdiğiniz zaman ortaya faşizm ve neofaşizm çıkar. Tarihi yorumlamakta üç klasik hata vardır: 1) Tarihe sadece ırkçı-milli- yetçi açıdan bakmak. 2) Tarihe sadece dinci-mez- hepçi açıdan bakmak. 3) Tarihe, o zamanın koşulla- rını, uygarlık düzeyini, üretim ve devlet biçimlerini, ülkeler arası et- kileşimi yok sayıp karşılıklılık il- kesini ihmal ederek bakmak. Faşistler birinci hatayı, neo- faşistler üçüncü hatayı (bile- rek) yapar, her ikisi de işlerine geldiği zaman ikinci hataya da başvurur. Türk Devrimi, Anadolu İhtilali, Kurtuluş Savaşı, Atatürk Dev- rimleri, Bağımsızlık, Aydınlan- ma, Cumhuriyet, Çağdaşlaş- ma… Adına ne derseniz deyin, Tür- kiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, 20. yüzyılın en büyük ve en önemli siyasal, toplumsal ve kül- türel dönüşümlerinden biri, bel- ki de bu dönüşümlerin en önem- lisidir. Antiemperyalist Kurtuluş Sa- vaşı da öyledir, Aydınlanmacı, Cumhuriyetçi Atatürk Devrim- leri de. Bu niteliği ile yakın tarihimiz, milliyetçiliğin yüceltilmesine ve kutsanmasına, yani klasik fa- şizm tarafından kullanılmaya çok daha uygundur. Ama, o sırada olmayan bir “milli bilincin” yaratılması gibi bir sorunu da yaşamasına karşın, genç Cumhuriyet, hedef olarak çağdaşlığı benimsediği için, Mus- solini ve Hitler örneklerini de kabul etmeyerek faşizme itibar etmedi, demokrasi yolunda iler- ledi, çok partili düzene geçti. Türkiye, faşizme itibar etme- di ama demokratik yapı içinde milli bir bilinç oluşturmayı ba- şardı. İşte neofaşistlerin saldırdığı milli bilinç, Cumhuriyet’in bu de- mokratik başarısıdır. Şimdi neofaşistler tarihi ye- niden yorumlamaya ve yazmaya, böylece yozlaştırmaya çalışıyor. Amaç, zaten kendine güveni tartışmalı olan, “Biz adam olma- yız” söyleminin sık sık duyuldu- ğu bir toplumdaki özgüveni, mil- li bilinci zayıflatmak, yok etmek. Neofaşistlerin tarih tezleri ve eleştirileri yarına! [email protected] www.kongar.org AYDINLANMA EMRE KONGAR Neofaşizm IV: Tarihi Yeniden Yazmak 1. KOŞU: F: Aksi Çocuk (2), P: Kenanbey (3), PP: Uludoğan (5), S: Özgenim (1). 2. KOŞU: F: Cankayakõzõ (2), P: Sonbahargülü (10), PP: Nevalkõz (7), S: Saçanhan (9). 3. KOŞU: F: Nestor (10), P: Duhan (6), PP: Ertekin (4), S: Akman (3). 4. KOŞU: F: Canmuradiye (4), P: Gülpare (9), PP: Gülbiz (8), S: Yõlmazkaya (12). 5. KOŞU: F: Hermitage (6), P: Platin (10), PP: Princess Özden (4), S: Murphy (1). 6. KOŞU: F: Kõzõl Ateş (2), P: Bay Medya (3), PP: Magadan (6), S: Bronx (4). 7. KOŞU: F: Lovely Blaze (5), P: Monza (9), PP: Arsuz (8), S: Fitruka (1). 8. KOŞU: F: Kutay (9), P: Bahşeden (15), PP: Ayberk (3), S: Nazlõserim (7). ALTILI GANYAN 10 4 6 2 5 9 6 9 10 15 4 8 3 3 12 7 12 14 9 12 GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada sırtı dağ, önü ova, çevresi yayla, güzel bir yerleşim yeridir Güney kasabası. Pankart, beni ister istemez aldı çocukluğuma gö- türdü. T-onlarca anım geçti gözümün önünden... Burdurlu hemşerilerim bir süre de olsa beni bu- günlerden epeyce uzaklaştırdı. Doğduğum kasaba deyince ilk, pınarları aklıma ge- lir. Çelik gibi suyu vardı. Suyun içinden taş toplama yarışı yapardık. Yazın en sıcak günlerinde bile 5’in üs- tüne çıkan olmazdı. Öylesine soğuktu... İlkokul üçüncü sınıftaydım. Babam, ovanın orta- sındaki harman yerinin kıyısındaki tarlamızda bir ku- yu açtırdı. İki bileğim kalınlığında su çıktı. Suyun mik- tarını böyle ölçmeyi, büyüklerimden öğrenmiştim. Yaz tatilinde arkadaşlarımla oynamak yerine, kıyı- sı sulu tarlamıza gitmeyi yeğler olmuştum. Uzunlu- ğu 7-8 adım, eni 3-4 adım bir havuzumuz vardı. Su sabaha kadar havuzu doldururdu. Günün ilk ışıkla- rıyla birlikte soluğu burada alırdım. Hafif sabah rüz- gârı suyun üstünde ince dalgalar oluşturur, henüz fer- siz güneş ışığı dalgaların arasında parlar sönerdi. Bir süre izler, sonra havuzun tıkacını açardım. Biber, do- mates, patlıcan fidelerini sulamak, sonra mısırlara geç- mek gerekirdi. Tıkacı çeker çekmez fırlayan su koşaradım arkla- ra giderdi. Benim de en büyük keyfim suyu izlemekti. Önündeki ufak tefek tümsekleri, taşları kıvrıla kıvrıla dola çıka aşardı. Sonra biberlere doğru sapardı. O top- rağın suyu emip doyması, hâlâ gözümün önündedir... Su, çevresi yüksek toprakla beslenmiş fidelerde zor- lanırdı. Önce duraklar, usul usul yükselir, toprak se- viyesine çıkınca yoluna devam ederdi. Oracıkta iki ko- lumun oluşturduğu çember büyüklüğünde bir gölcük oluşurdu. Biberlerin, domateslerin keyfine diyecek yok. Sanki suyu içişlerini hissederdim. Ben gölete dalmışken bir bakmışım su almış ba- şını gidiyor. Koşar yetişir, birlikte yürümeye devam ederdim. Derken bir yükselti daha... Su yine durak- lar, dolar, sonra engeli aşıp yoluna devam ederdi. O gün, çocuk aklımla şöyle düşünürdüm: Asıl olan suyun akması. Su akmaya devam ettiği sürece, önüne çıkan engel ne olursa olsun dolup yük- selecek ve o engeli geçecek... Demek ki hayat da akan su gibi olmalı... Eğer su akmazsa, durursa, en- gel küçük olsa bile, hatta önünde hiç engel olmasa bile bir yere gidemez... İnsan da öyle... Eğer kendisini akan bir su gibi hissederse, karşı- laştığı güçlükleri aşmasını bilir. Öyle değilse, bir su birikintisi gibi ise, akmak bir yana, kirlenir... Bu çocukluk anım, yaşamımın pek çok diliminde aklıma gelmiştir. Ne zaman aşılması zor bir engelle karşılaşsam, akan suyu düşünmüşümdür... Mayıs 1971’de ilkokul bitmek üzereyken Burdur depremini yaşadık. Okullar, evler büyük hasar gör- dü. Babam, “Çocuklarım okumalı” dedi, Nazilli’ye am- camların yanına göçtük. Ortaokul-lise yıllarım bura- da geçti. Son günlerde Nazilli’de yaşayanların ömrü ile ilgi- li haberler izliyorum, okuyorum. Nazilli’de çok anım var, bir başka mektupta anlatırım. “En uzun yaşayanlar Nazilli’de” haberleri ilk şu sözü aklıma düşürdü: Ege’nin ovalarından yağ, dağlarından bal akar. Zeytinin ve incirin yurdu Ege’yi en iyi anlatan söz- lerden biri budur. İnciri, şeftaliyi dalından yemenin ta- dı, keyfi anlatılmaz, yaşanır... Menderes Ovası’nın kıyısındaki, dağların kuytu- sundaki Nazili, Ege’yi en iyi anlatan yerlerden biridir... Burdurlu hemşerilerimin pankartı, beni aldı, o anı- dan bu anıya sürükledi... Doğduğum yerin anılarını şöyle bir silkeledim; ya- zılabilecek 30’u aşkın öykücük çıktı. Biri akan suydu... Eğitimim, mesleğim gereği pek çok ilde yaşadım. Ankara’ya yerleştim. Nüfus kütüğümü Burdur’dan hiç almadım. Almayı da düşünmedim... Toroslar’ın eteğinden doğan bir su, nereye akar- sa aksın kaynağını unutur mu? [email protected] CMYB C M Y B ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM Genel Kuru- lu’nda önceki gün kabul edilen ya- sayla, “askerlik yapmama” ve “izin almadan yabancı ülke va- tandaşlığına geçme” Türk va- tandaşlõğõnõ kaybetme nedenleri arasõndan çõkarõldõ. Türk Vatandaşlõğõ Yasasõ’na göre, Türkiye içinde veya dõşõn- da Türk vatandaşõ evli anne ve ba- badan doğan çocuk, Türk vatan- daşõ anne ve yabancõ babadan ev- lilik dõşõnda doğan çocuk, Türk vatandaşõ sayõlacak. Türk vatan- daşlõğõnõ kazanmak isteyen bir ya- bancõ, yasada belirtilen koşullarõ taşõrsa bu hakkõ elde edebilecek. Türk vatandaşlõğõnõ kazanmak isteyen yabancõlarda “kendi mil- li kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak, baş- vuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz 5 yıl ika- met etmek, Türkiye’de yerleş- meye karar verdiğini davra- nışlarıyla teyit etmek, genel sağlık bakımından tehlikeli bir hastalığı bulunmamak, iyi ah- lak sahibi olmak, yeteri kadar Türkçe konuşabilmek, Türki- ye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin geçi- mini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak, milli gü- venlik ve kamu düzeni bakı- mından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak” koşullarõ Kapadokya Balons Şirketi’ne ait İngiliz turistleri taşıyan sıcak hava balonu bir başka balonun sürtmesi sonucu Avanos içesinin Zelve-Paşabağı mevkisi arasında 50 metre yükseklikten yere çakıldı. Olayda Kevin John Beurle yaşamını yitirirken balonun pilotu Mayk Mayner ile yolcular Harry Dawson, Corel Ceres, Suzi Lois, Michael Kaus, Juilet Ruthbuas, Milcom Cold, Jenny Mayce, Boyn Lois ve soyadı belirlenmeyen David adlı bir turist yaralandı. Olayla ilgili açıklama yapan Nevşehir Valisi Asım Hacımustafaoğlu,“Hava şartları uçuş için oldukça müsait, milyonda bir ortaya çıkabilecek bir kaza. Bundan dolayı büyük bir üzüntü içerisindeyiz” dedi. (SELAHATTİN ŞAHİN) B A L O N K A Z A S I N D A B İ R T U R İ S T Ö L D Ü aranacak. Milli güvenlik ve ka- mu düzenine engel oluşturacak bir hali bulunmamak şartõyla, İç- işleri Bakanlõğõ’nõn önerisi ve Bakanlar Kurulu’nun kararõyla; Türkiye’ye sanayi tesisleri ge- tiren, bilimsel, teknolojik, eko- nomik, sosyal, sportif, kültürel, sanatsal alanlarda olağanüstü hizmeti geçen ya da geçeceği düşünülen kişiler, vatandaşlõğa alõnmasõ zorunlu görülenlerle, göçmen kabul edilenler Türk va- tandaşlõğõnõ kazanabilecek. Vatana bağlõlõkla bağdaşma- yan eylemlerde bulunduğu için Türk vatandaşlõğõ kaybettiri- lenler Bakanlar Kurulu’nca, seç- me hakkõnõ kullanarak Türk va- tandaşlõğõnõ kaybedenler İçişle- ri Bakanlõğõ kararõyla, milli gü- venlik açõsõndan engel bir hali- nin bulunmamasõ ve Türkiye’de 3 yõl ikamet etmesi koşuluyla Türk vatandaşlõğõnõ yeniden ka- zanabilecek. Türk vatandaşõyla evlenmek, doğrudan Türk va- tandaşlõğõnõ kazandõrmayacak. Ancak bir Türk vatandaşõyla en az 3 yõldan beri evli olan ve evliliği süren yabancõlar, baş- vurabilecek. Başvuruda gerek- li şartlarõn taşõnõp taşõnmadõğõ il- lerde oluşturulacak vatandaşlõk başvuru inceleme komisyonun- ca belirlenecek. Türk vatandaşlõğõ, yetkili ma- kam kararõ veya seçme hakkõy- la kaybedilecek. Yetkili ma- kam kararõyla Türk vatandaşlõ- ğõnõn kaybõ, çõkma veya kay- bettirme ya da vatandaşlõğõn ip- tali ile gerçekleşecek. Türk va- tandaşlõğõndan çõkmak için izin veya çõkma belgesi isteyenlere koşullu izin verilebilecek. Ya- bancõ bir devlette Türkiye’nin menfaatlarõna uymayan her- hangi bir hizmette bulunup da bu görevi bõrakmalarõ kendilerine bildirilmesine rağmen bõrak- mayanlar; Türkiye ile savaş ha- lindeki bir devletin her türlü hizmetinde Bakanlar Kuru- lu’nun izni olmaksõzõn kendi istekleriyle çalõşmaya devam edenler; izin almadan yabancõ bir devlet hizmetinde gönüllü olarak askerlik yapanlar; İçişle- ri Bakanlõğõ’nõn teklifi ve Ba- kanlar Kurulu kararõyla vatan- daşlõğõ kaybedecek. DENİZ TATARER Türkiye Gazeteciler Sendikasõ’nca (TGS) hazõrlanan “Basın Hakları İhlalleri İzleme Raporu”na göre 2009’un ilk 4 ayõnda çeşitli yayõn kuruluşlarõnda görevli 29 gazetecinin, haklarõndaki suçlamalar kanõtlanmamõş ol- masõna karşõn tutukluluklarõ sürüyor. Türk Ce- za Kanunu’nun (TCK) basõn ve ifade öz- gürlüğünü tehdit eden en önemli maddesi olan 301’den Adalet Bakanlõğõ’na gönderilen 719 dosyanõn 73’üne ise soruşturma izni verildi. TGS ve Avrupa Gazeteciler Federasyo- nu’nun (EFJ) ortaklaşa yürüttüğü “Türki- ye’de İfade Özgürlüğü: Değişim İçin Ga- zeteciler Sendikası’nın Güçlendirilmesi” programõ kapsamõnda hazõrlanan hak ihlalleri izleme raporu 1 Ocak-30 Nisan 2009 döne- mini kapsõyor. Rapora göre, yõlõn ilk 4 ayõn- da altõ dergi ve gazete hakkõnda Terörle Mücadele Kanunu uyarõnca toplatma ve yayõmõnõ durdurma kararõ verilirken, Te- lekomünikasyon İletişim Başkanlõğõ’nõn mart ayõ verilerine göre 1631 internet sitesine eri- şim engellendi. Radyo ve Televizyon Üst Ku- rulu’nca (RTÜK) 89 radyo ve televizyon ku- ruluşuna 129 uyarõ cezasõ verilirken, 35 ya- yõn kuruluşunun çeşitli programlarõna ise 39 yayõnõ durdurma cezasõ verildi. Ayrõca aynõ kapsamda 15 yayõn kuruluşu 22 kez farklõ miktarlarda para cezasõna çarptõrõlõrken, bir yayõn kuruluşuna 3 gün gelir getirici yayõn ya- sağõ cezasõ verildi. 31 radyo ve televizyon ku- rulu hakkõnda Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) 41 şikâyet başvurusu yapõldõ. Küresel ekonomik kriz nedeniyle Ekim 2008’den bu yana işine son verilen gazeteci sayõsõ ise 800’ü geçti. TGS’ce hazõrlanan ‘Ocak-Nisan 2009 Dönemi Basõn Haklarõ İhlalleri İzleme Raporu’ açõklandõ ‘301’den 73 soruşturma’ Askerlik yapmayanlar vatandaşlõktançõkarõlmayacak Askerlik yapmayan ve izin almadan yabancõ ülke vatandaşlõğõna geçenler vatandaşlõktan çõkarõlmayacak. Türk vatadaşlõğõ kazanmak isteyenler için de yeni düzenleme yapõldõ ERGENEKON SAYIYI ARTTIRDI Yõlõn ilk döneminde, TCK’nõn “soruşturmanõn gizliliğine” ilişkin düzenlemeleri içeren 285’inci maddesi uyarõnca gaze- te ve gazetecilere yönelik açõlan dava sayõsõnda artõş olduğu kaydedildi. Açõlan dava sayõsõnõndaki artõşa Ergenekon so- ruşturmasõ hakkõnda yapõlan haberlerin neden olduğu da ra- porda dile getirildi. 2009’un ilk dönemine damgasõnõ vuran Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan’õn “medyayõ boykot” çağrõsõ ve 7 milyon kişinin izinsiz dinlendiği yönündeki iddialar ve ga- zetecilere yönelik “akreditasyon” engelleri de rapora girdi: “Başbakan Erdoğan’õn boykot çağrõsõ, gerek Başbakanlõk ge- rek ise Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn ‘akreditasyon’ uygulamasõ gazetecilerin görevlerini yerine getirmesinde engel teşkil et- mektedir. Dönemin Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin’in tele- fon dinlemelerine ilişkin açõklamalarõ dinlenen kişi sayõsõnõ ‘70 bin’ olarak küçültmesi haberleşme özgürlüğünün büyük ölçüde devlet tarafõndan ihlal edildiğinin resmi ağõzdan ifadesidir.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle