Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
26 MAYIS 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Teslimiyet Yasasına
Direnmek
Erdoğan’ın azınlıkların Türkiye’den göç etti-
rilmesine yol açan ve en sonuncusu bundan ya-
rım yüzyıl önce gerçekleştirilmiş bir olayı, durup
dururken “gündem”e taşıması, tam bir şark kur-
nazlığıdır. Bir başka deyişle, çadır tiyatrolarında
rastlanan türden acemi illüzyonist oyunlarla ya-
şamını sürdürmek isteyen ve “cambaza bak” di-
ye seyircilerinin dikkatlerini dağıtmak isteyen bir
hokkabaz eskisinin yöntemini kullanmaya kal-
kışmaktır.
Başbakan, hataları ve sevapları ile tarihin ma-
lı olmuş olayları tarihçilerin objektif yargılarına bı-
rakarak, kendi yönetiminde her gün bir yeni uy-
gulaması ile karşı karşıya kaldığımız “neo-faşist”
tertiplerin hesabını versin.
Sözünü ettiğim bu yeni faşizm anlayışının, et-
nik ayrışmadan daha çok, kendisi gibi düşün-
meyenleri yola getirmek amacıyla, bireylerin te-
lefonlarını dinlemeden yurtdışına çıkış amaçları-
nı araştırmaya kadar uzanan bir sisteme dayan-
dığını, AKP Genel Başkanı inkâr edebilir mi?
Gözaltına alınmalar, ceza usul yasalarında sa-
dece “tedbir” olarak uygulanması gereken tu-
tuklama işlemlerini uçları olabildiğince açık bir şe-
kilde işleme koyarak, “zanlı” olarak soruşturma-
ya tutulan kişilerin sağlığı ile oynamaktan çekin-
meyenlerle ilgili örnekler de, yarın tarihçiler ta-
rafından değerlendirilirken, faşizm benzetmeleri
yapılırsa kimse şaşırmamalıdır.
Gündemi iyi okumak
Bu yüzden Sayın Erdoğan’ı, her şeyden önce
bugünkü gündemi bir kez daha ve iyi okumaya ça-
ğırmak istiyorum.
Güney ve doğu sınırlarımızı baştan aşağıya ört-
müş olan mayınların, Ottowa Sözleşmesi uya-
rınca temizlenmelerinin kimler tarafından yapıla-
cağını belirlemek amacıyla hazırlanmış olan ya-
sa tasarısında Başbakan geri adım atmalıdır.
İktidara geldiği günden bu yana ne isterse onu
oyları ile desteklemekten geri kalmayan AKP mil-
letvekillerinin bile azımsanmayacak bir bölümü-
nü rahatsız, hatta tedirgin eden o tasarının uy-
gulanma aşamasında bir yabancı şirketin, özel-
likle bir İsrail şirketinin görev alacağı artık gizle-
nemez hale gelmiştir. Bizzat Erdoğan da mayın
toplama sorumluluğunu üstlenerek temizlenecek
olan 126 milyon metrekare araziyi “yap-işlet-
devret” modeli ile kiralama yoluyla sahiplenecek
şirketin İzak ya da Ali’ye ait olmasının günümü-
zün ekonomi anlayışına ters düşmeyeceğini söy-
leyerek kanıtlamıştır.
Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin’in
güney sınırlarını örten ve yarım yüzyıldır el değ-
memiş bu bakir arazinin NATO’ya bağlı uluslar-
arası bir uzman şirket tarafından temizlenebile-
ceğini Genelkurmay sözcüsü hatırlatıyor. Bu açık-
lamayı hükümetin bilmediği söylenemez. Ona rağ-
men, “gerisinde birinci sınıf yasak bölge ve onun
arkasında da birçok yerde ikinci sınıf askeri yasak
bölge bulunan” arazinin Suriye ve Irak için ayrı-
ca çok hassas bir konu olacak şekilde bir İsrail fir-
ması tarafından kapatılmak istenilmesi, bölgedeki
dengeleri de altüst edecek bir girişimdir.
Yerli ortaklar hesabı mı?
Dahası, orada 2 bin 500 işletme oluşturularak
12 bin 500 aileye iş sağlanabileceğini Ziraat Mü-
hendisleri Odası Genel Başkanı da hatırlattığı
halde, orada yaşayanları, uluslararası bir yaban-
cı şirket tarafından konulacak koşullar altında ça-
lışmak zorunda bırakacak bir düzenleme yapılmak
istemesinin altında, acaba o şirketin “yerli ortakları”
arasında yer alma planları da var mıdır?
Muhalefet partilerinin ısrarla karşı çıkmasına kar-
şın iktidar partisinin parmak çoğunluğuna daya-
narak bu “Teslimiyet Yasası”nı çıkarmak isteme-
sini hiçbir vicdan sahibi içine sindiremez.
Kaldı ki CHP ve DSP gibi sosyal demokrat ya
da demokratik sol partilerin önüne, böylesine bü-
yük bir hazine arazisindeki kördüğümün çıkma-
sı iyi değerlendirilirse, yeni bir ufuk açacaktır.
Köykentler oluşturulabilir..
Rahmetli Ecevit’in CHP Genel Başkanı iken or-
taya attığı ve DSP Genel Başkanı olarak uygula-
maya koymaya başladığı Köykent’ler projesi, or-
ganik tarıma da elverişli olan bu geniş alanda top-
raksız köylüler için yeni bir dünya yaratılmasına
yol açabilir. Başbakan’ın bu projeyi Köydes adı
altında makyajlayarak yeni bir versiyon ile yer yer
uygulama alanına soktuğu da biliniyor.
Yıllardan beri bölgede mayınlarla kucak kuca-
ğa yaşamak zorunda kalan ve birçoğu ineğini ko-
valarken, karşı taraftaki köylerde yaşayan akra-
balarını görmek isterken; ya da açık açık söyle-
yelim, başka geçinme olanağı bulamadıkları için
kaçakçılık yapmak amacıyla sınır ötesine gidip ge-
lirken bacaklarını, kollarını yitiren yurttaşlarımıza
“insan gibi” yaşama imkânları sağlanır.
Toprağını seven o insanlar teröre daha bir baş-
ka türlü bakar. Silahları bırakarak kendilerine ve-
rimli iş alanları açan devletine de daha sıkı sarı-
lır. Feodalizme sırtını çevirmeyi öğrenen yeni ku-
şaklar yetiştirir.
Göstermelik değil; gerçek demokrasi ile tanış-
ma olanağı bulur...
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
ENTERNET / MEHMET SUCU
Video paylaşım sitesi YouTube’un
kapanmasıyla gündeme gelen erişi-
mi engellenmiş internet sitesi sayısı
2 bine yaklaştı. Telekomünikasyon İle-
tişim Başkanlığı tarafından yayımla-
nan istatistiklere göre 13 Nisan iti-
barıyla 1874 internet sitesine erişim
engellendi. Erişimi engelleme işlem-
lerinin 1520’si resen yapılırken yargı
kararıyla gerçekleştirilen engelleme-
lerin sayısı 354’ü buldu. “guvenli-
web.org.tr” adresi üzerinden alınan
şikâyetlerin sayısı ise 69 bini buldu.
Sitelerin kapatılma gerekçelerine ba-
kıldığında çocukların cinsel istisma-
rı maddesini ihlal eden içeriklere sa-
hip sitelerin sayısı 721 olarak tespit
edildi. Müstehcenlik suçundan 658,
bahis ve kumar suçundan ise 123 si-
te için kapatma kararı alındı. Atatürk
aleyhine işlenen suçlar nedeniyle ise
56 site kapatıldı. (telekomedya.com)
İnternet yasakları şu anda Türkiye
internetinin kanayan yarası. Sevgili
Mustafa Akgül hocanın ifadesiyle
Türkiye adeta İnterneti kavrayamamış,
ondan korkan, internetteki “zararlı”
içeriği temizleme iddiasında bir ülke
görüntüsü veriyor. Yasaklamalar, yurt-
taşları yasağı delmeye iten bir ortam
yaratıyor. Zaten tüm dünyanın kolay-
ca erişebildiği nesneleri, yasakladık,
diye kendimizi kandırıyoruz. Bu yap-
tığımızın bir sayfa yazı için bütün bir
kütüphane yasaklamaktan farklı bir
şey olmadığını, bunun adının sansür
olduğunu binlerce kez yazdık.
Birazcık bu işlerden anlayan bir
gözle baktığınız zaman, yasaklama
kararı alanların, Demokrat Parti ikti-
darı dönemindeki beyaz zeminlerler-
le çıkan sansürlenmiş gazeteleri ve-
ya 12 Eylül cuntasının yasakladığı on
binlerce haberi özlediklerini düşünü-
yorum.
1867 tarihinde Osmanlı hükümeti-
ne gazete kapatma yetkisi veren “âli
kararname” ile günümüzün 5651 sa-
yılı interneti sansürleme yasasının
da pek bir farkı olmasa gerek. Hatta
II. Abdülhamid döneminin meşhur
sansür dairesinden daha bile iyi ça-
lışan 90 kişilik bir sansür dairemiz
var.
Başbakanımız bile YouTube yasa-
ğını deldiğini tüm Türkiye’nin gözünün
içine bakarak söylüyor, ama sansü-
rün kalkması için bir şey yapmıyor.
İnternet artık insanların buluştuğu,
iş yaptığı, eğlendiği, öğrendiği, öğ-
rettiği, çeşitli elektronik nesneleri de-
ğiştiği, paylaştığı, okuduğu, yazdığı bir
ortamdır. İnternet, kütüphanelerin,
gazete ve dergilerin, TV’lerin, müze-
lerin, laboratuvarların, sergilerin, kon-
ser salonlarının olduğu, insanlığın
kültür mirasının paylaşıldığı bir or-
tamdır. İnsanlar arası iletişim, işbir-
liği ve dayanışmanın olduğu bir or-
tamdır. Yaşamın tüm boyutlarına, tüm
mesleklere, tüm yaş gruplarına hitap
eden, yaşamın yansıması bulan, in-
sanlığı etkileyen önemli bir gelişme-
dir.
YouTube 5 Mayıs’tan 2008’den
beri kapalı. Yani 1 seneyi aşkındır ka-
palı(!). 3.5 milyon kişinin günlüğünü
tutan wordpress.com bir yazı nede-
niyle aylarca kapalı kaldı. geociti-
es.com, myspace.com, dailymoti-
on.com, alibaba.com gibi büyük,
milyonlarca kullanıcının üye olduğu,
içerik eklediği çoğu web sitesinin
yanında, richarddawkins.net, tu-
randursun.com, anarsist.com, ata-
ist.org gibi aykırı görüşlerin orta-
ya atıldığı web’ler de yasaklardan
nasibini aldı. Bu yasaklamalar, her za-
man 5651 nedeniyle olmuyor; kişi-
sel haklar ve fikri ve sinai hakların ih-
lali nedeniyle Türkiye’nin herhangi bir
yerinde bir mahkeme, hiçbir savun-
ma almadan, bir bilirkişiye başvur-
madan tedbir olarak bir yasaklama
getirebiliyor. blogger.com’u Diyar-
bakır, pek çok web’i de Silivri ve
Gebze mahkemeleri yasakladı.
Devletin, esas olarak, “zararlı içe-
rik”le mücadeleyi yurttaşa bırakma-
sı, demokrasilerde esastır. Devlet
buna destek olmalıdır; ama işi yurt-
taşa bırakmalıdır.
Çözümü Mustafa Akgül hocadan
önerelim. 5651 ilk fırsatta kaldırılmalı,
yerine daha katılımcı ve demokra-
si felsefesiyle yeni bir yasa çıkartıl-
malıdır. Geçici olarak merkezi bir ya
da iki mahkeme bu konuda uzman-
laşmalı; içtihat oluştuktan sonra do-
ğal hâkimler devreye girmelidir. Tüm
hukuk camiası bilişim konuların-
da eğitilmeli, bilişimciler de hukuk
kavramlarıyla eğitimde tanışmalıdır.
mehmet@cumhuriyet.com.tr
‘İnterneti Sansür Yasası’ Kaldırılmalı
Tutuksuz yargõlanan Aksu, hakkõndaki suçlamalarõ reddederken ‘Devlet memurunun da siyasi görüşü olur’ dedi:
Bostan korkuluğu değilimHATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnda tutuksuz yar-
gõlanan, Sultanahmet’teki İstanbul
Adliyesi’nde katip olarak çalõşan Atil-
la Aksu, tutuklu sanõk Büyük Hu-
kukçular Birliği Başkanõ avukat Ke-
mal Kerinçsiz’e gizli belge verdiği yö-
nündeki suçlamalarõ reddetti.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nce Silivri Cezaevi’nde görülen
davanõn 90. oturumunda rahatsõzlõğõ
nedeniyle bir süre davalara katõla-
mayan Başkan Köksal Şengün, dün
yeniden görev başõ yaptõ. Kardeşi
Levent Aksu’nun öğretim görevlisi
olarak Kerinçsiz’in televizyon prog-
ramõna katõldõğõnõ söyleyen Atilla
Aksu, “Benim de siyasi görüşlerim
var. Devlet memurluğu bostan kor-
kuluğu değildir. Kerinçsiz ile olan
telefon görüşmelerim, medyada çı-
kan güncel siyasi olaylarla ilgilidir”
dedi. Kerinçsiz’e yalnõzca 301. mad-
deyle ve Muzaffer Tekin ile ilgili iki
tane karar verdiğini belirterek, beraat
talebinde bulundu. Kerinçsiz’in iste-
ği üzerine Taner Akçam ile ilgili araş-
tõrma yaptõğõnõ ancak bulamadõğõnõ ifa-
de eden Aksu, mahkeme başkanõ Şen-
gün’ün “her talep edene evrak verir
misin” diye sormasõ üzerine de “Ha-
yır herkese verilmez. Yazıişleri mü-
dürüne sorarım” yanõtõnõ verdi. Ak-
su, telefonda Kerinçsiz’e birçok evrak
gönderdiğine ilişkin konuşmalarõ so-
rulunca da “Telefonda öyle konuş-
malar geçmiş olabilir. Ama evrak
verme söz konusu değildir” dedi.
Telefonda öksürük tartışması
Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Ali
Pekgüzel’in bazõ sorularõna Kerinçsiz
itiraz etti. Pekgüzel, Büyük Hukuk-
çular Birliği’nin toplantõ tutanağõnda
Aksu’nun isminin geçtiğini söyleme-
si üzerine Kerinçsiz, “Aksu’nun bir
akrabasının bize ucuz pankart yap-
ması konusunda alınmış bir nottur.
Toplantılara katılmamıştır” dedi.
Pekgüzel, Aksu’ya, Kerinçsiz’le te-
lefonda, hakarete varan ifadelerle
hangi siyasetçi hakkõnda konuştukla-
rõnõ sordu. Savcõ, Aksu’nun hatõrla-
madõğõnõ söylemesi üzerine telefon ta-
pesini okudu. Pekgüzel, konuşmanõn
bir yerinde Kerinçsiz’in öksürük ya-
parak sesi bastõrmaya çalõştõğõnõ söy-
lemesine Kerinçsiz tepki gösterdi.
Kerinçsiz, “Bir insan öksüremez
mi? Nereden çıkarıyorsunuz bu-
nu?” dedi. Mahkeme başkanõ da “Ta-
pe’de öyle yazıyor. Düzelttik” dedi.
Pekgüzel’in õsrarla kimin hakkõnda ko-
nuştuklarõnõ sormasõ üzerine Aksu,
“Yolsuzluk yapanlarla alakalı, bir
siyasetci tipiyle ilgili konuştuk. Dev-
let memuru olduysak ot gibi yaşa-
maya gelmedik” karşõlõğõnõ verdi.
Üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu
ise Aksu’ya nerede askerlik yaptõğõnõ
ve NATO ile ilgili herhangi bir bi-
rimde çalõşõp çalõşmadõğõnõ sordu.
Böyle bir sorunun neden yöneltildi-
ğini anlamadõğõnõ ifade eden Aksu, ça-
lõşmadõğõnõ söyledi. Haşõloğlu’nun
sorusu üzerine Aksu savcõlõk ifade-
sinde geçen “Türk İntikam Tuga-
yı’ndan Semih Tufan Gülaltay’ın
tehdit edildiğine” ilişkin belgeyi
anõmsamadõğõnõ söyledi. Haşõloğlu
ayrõca telefon konuşmalarõnda Hrant
Dink’in öldürülmesi davasõnda tetik-
çi olarak yargõlanan Ogün Samast’a
ilişkin belgeden söz edildiğini anõm-
satarak “Mahkememizin istemesi
açısından bu belgeyi nereden bula-
biliriz” diye sordu. Aksu bu belgeden
hiç haberi olmadõğõnõ, Samast’a iliş-
kin belgelerin İstanbul Adliyesi’nde
değil Beşiktaş’taki Ağõr Ceza Mah-
kemeleri’nde olabileceğini söyledi.
‘Öz, 8 cinayeti araştırmış’
İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM
Şube Müdürlüğü tarafõndan mahke-
meye gönderilen bir yazõda savcõ Ze-
keriya Öz’ün, Türkiye gündemin-
deki birçok cinayet ve davanõn Erge-
nekon örgütüyle bağlantõsõ olup ol-
madõğõnõ araştõrdõğõ ortaya çõktõ. Er-
genekon soruşturmasõnõ yürüten Ze-
keriya Öz, emniyete gönderdiği yazõda
Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, rahip
Santora, İsmail Ağa (Bayram Hoca)
cinayeti, Danõştay saldõrõsõ, Hrant
Dink suikasti, Malatya’daki misyoner
cinayeti, misyonerlik davasõ olarak bi-
linen dava, Alman Vakõflarõ davasõ,
İhsan Güven’in öldürülmesi ile ilgi-
li şüphelilerin çeşitli internet sitelerinde
yazdõklarõ yazõlar ve yorumlarõn araş-
tõrõlmasõnõ istedi. Öz ayrõca Hrant
Dink’in yargõlanmasõ sõrasõndaki çe-
şitli olaylardan şüphelilerin katõldõğõ
eylem ve faaliyetler, varsa bu konu-
da resim, haber, yazõ içeriklerinin
her olay için ayrõ ayrõ toplanarak sav-
cõlõğa gönderilmesini talep etti.
İzmir’de Alsancak Kõraathanesi’ne
atõlan el bombasõ sonucu ölen İbra-
him Çiftçi’nin Hablemitoğlu cinaye-
tinden gözaltõna alõnõp alõnmadõğõ-
nõn ve geçmişteki irtibatlarõnõn da
araştõrõlmasõnõ talep eden Öz, elde edi-
len belgelerin acele olarak savcõlõğa
gönderilmesini istedi.
Gazetemiz okurları ve sivil toplum kuru-
luşlarının, Ergenekon soruşturması kapsa-
mında gözaltına alınarak tutuklanan An-
kara Temsilcimiz Mustafa Balbay ve gaze-
temiz yazarı Prof. Dr. Erol Manisalı için
gerçekleştirdikleri eylem sürüyor. Gazete-
mizin Şişli’de bulunan merkez binası
önünde dün toplanan, Kadın Araştırmala-
rı Derneği, CUMOK ve gazetemiz okurla-
rı, “Balbay çıkacak yine yazacak”, “Ay-
dınların yanında nöbetteyiz”, “Cumhuri-
yetin bekçileriyiz” sloganları attı. Gazete-
miz binasının önünden geçen araçların da
korna çalarak destek verdiği eylemde
okurlarımız, Ergenekon soruşturması
kapsamında tutuklanan aydınların bir an
önce serbest bırakılmasını isteyerek, “Bu-
rada nöbet tutarak, aydınlarımızın yanın-
da olduğumuzu bildiriyoruz. Bizler Cum-
huriyet aydınları serbest bırakılana dek
eylemlerimize devam edeceğiz” dedi.
(Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU)
BalbayveManisalı’yadestek
Manisalõ
için soru
önergesi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Kõrklareli Milletve-
kili Tansel Barış, Adalet Bakanõ
Sadullah Ergin tarafõndan ya-
nõtlanmasõ istemiyle verdiği soru
önergesinde Silivri Cezevi’nde
bulunan gazetemiz yazarõ Prof.Dr.
Erol Manisalı’nõn sağlõk durumu
ile ilgili gelişmeleri Meclis gün-
demine taşõdõ.
Barõş, Manisalõ’nõn sağlõğõnõn
büyük risk altõnda olduğu haber-
lerine dikkat çekerken “Ceza-
evinde tutulduğu süre içinde
beyninde tümör oluştuğu, bu-
nun da Haseki Hastenesi’nde
yapılan beyin tomografisi ve
MR’ının çekilmesi ile beyinde
damar tıkanıklığının tespit edil-
diği, bu sorunun yeni oluşmuş
bir durum olduğu iddiaları doğ-
ru mudur” diye sordu.
CHP’Lİ BARIŞ
İŞLEYİŞ AĞIR KALIYOR
Zamanaşımı
adaleti
gölgeliyor
İstanbul Haber Servisi - Türkiye’de hu-
kuk sisteminin ağõr aksak ilerlemesi nede-
niyle uzun yõllar görülen birçok dava zama-
naşõmõndan düşüyor. Bu davalar arasõnda
“Hayata Dönüş Operasyonu” kapsamõnda
tutuklu ve hükümlülere açõlan dava, kamu
görevlileri ve jandarmalara açõlan dava ile
16 Mart Katliamõ davasõ gibi önemli davalar
da bulunuyor. Avukatlar, 29 yõldõr süren
Dev-Sol Ana davasõnda da zamanaşõmõn söz
konusu olduğuna dikkat çekiyor.
Bayrampaşa Cezaevi’nde 2000 yõlõnda dü-
zenlenen “Hayata Dönüş Operasyonu”nun
ardõndan 167 tutuklu ve hükümlü hakkõnda
açõlan dava zamanaşõmõ nedeniyle düştü.
Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki du-
ruşmada mahkeme, sanõklar hakkõnda “ceza-
evi idaresine karşı toplu isyan” suçu için
öngörülen 7 yõl 6 aylõk olağanüstü zamanaşõ-
mõ süresinin dolduğunu belirterek davanõn
düşürülmesine hükmetti. Sanõk avukatlarõ da
kararõ temyiz edeceklerini açõkladõ. Yine ay-
nõ operasyon kapsamõnda yapõlan müdahale
ve operasyonla ilgili 1460 kamu görevlisi ve
jandarmalarõn yargõlandõğõ dava da zamana-
şõmõ süresi dolduğu için ortadan kaldõrõldõ.
İstanbul Üniversitesi’nde 16 Mart 1978’de 7
öğrencinin ölümü ve 41 öğrencinin de yara-
lanmasõ ile sonuçlanan bombalõ ve silahlõ
saldõrõya ilişkin 3 sanõğõn yargõlandõğõ dava
da zamanaşõmõ nedeniyle düşürüldü. Böyle-
ce olayõn failleri hiç ceza almadan dava sona
erdi. İstanbul 6. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde-
ki davada, sanõklar Mustafa Doğan, Latif
Aktı ve Özgün Koç, “16 Mart 1978’de
bomba atarak ve silahla tarayarak 7 kişi-
yi öldürmek ve tasarlayarak öldürmeye
kalkışmak” suçlarõyla yargõlanõyordu.
29 yıllık dava karara bağlanamadı
12 Eylül askeri darbesinin ardõndan, sõkõ-
yönetim mahkemesi tarafõndan açõlan ve 29
yõldõr Süren Dev-Sol Ana Davasõ ise halen
devam ediyor. Toplam 1243 sanõğõn yargõ-
landõğõ davada birçok sanõğa ulaşõlamõyor,
yõllardõr biriken evrak ve teknik yetersizlik-
ler nedeniyle hukuki aksaklõklar yaşanõyor.
Sanõk avukatlarõ davanõn zamanaşõmõ nede-
niyle ortadan kaldõrõlma olasõlõğõnõn olduğu-
nu belirtiyor. 1981 yõlõnda 1. Sõkõyönetim
Mahkemesi’nde, Dev-Sol ana davasõ açõldõ
ve dava 10 yõl sürdü. Yargõlama sonunda
örgüt lideri Dursun Karataş’õn da aralarõn-
da bulunduğu sanõklara çeşitli suçlardan
idam ve hapis cezalarõ verilerek dosya Üs-
küdar 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gönderil-
di. Yargõtay evrak eksikliği nedeniyle kararõ
bozdu ve dava yeniden görülmeye başlandõ.
Cem G’nin ailesi de izlenecek
İstanbul Haber Servisi -
Münevver Karabulut ci-
nayetinin zanlõsõ olarak ara-
nan Cem G’nin yakalan-
masõ için Türk İnterpol Dai-
re Başkanlõğõ, ailesi hak-
kõnda “mavi bülten” çõkar-
tõlmasõna karar verdi. Mavi
bülten, bir uluslararasõ suç-
lunun bulunduğu yeri belir-
lemek için hazõrlanõyor.
Vahşi cinayetin üzerin-
den 2.5 ay geçmesine karşõn
katil zanlõsõ Cem G. hâlâ ya-
kalanamadõ. Cem G’nin an-
nesi Tülay Makbule, kar-
deşi Sakine ve Moskova’da
yaşayan ağabeyi Levent için
mavi bülten çõkarõlmasõ ka-
rarõ yaklaşõk iki aylõk süre-
cin sonunda gerçekleşti. Ya-
põlan incelemelerde Cem
G’nin Rusya’da bulunan an-
nesi ve kardeşlerinin Schen-
gen vizelerinin bulunduğu,
Rusya’dan başka ülkelere
de rahatça gidip gelebile-
cekleri belirlendi. Cem G. ile
görüşebilecekleri ve ona yar-
dõmcõ olabilecekleri ihtima-
li üzerine Türk İnterpol Dai-
re Başkanlõğõ, annesi ve kar-
deşlerinin izlenmesine karar
verdi. Bu nedenle Asayiş
Daire Başkanlõğõ’ndan Cem
G’nin annesi ve kardeşleri
hakkõnda bilgi istendi. Elde
edilen bilgilerden sonra hak-
larõnda mavi bülten çõkarõl-
masõna karar verildi. Türk
İnterpolü’nün gerek duyul-
masõ durumunda katil zan-
lõsõnõn diğer yakõnlarõ hak-
kõnda da mavi bülten çõka-
rõlabilecek.
Diyarbakır’dan kalkan F16’lar
bombalı kalktı bombasız döndü
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin (TSK), terör
örgütü PKK’ye yönelik gerçekleştirdiği
operasyonlar çerçevesinde Diyarbakõr’da
yoğun hava hareketliliği yaşandõ. 2’nci
Taktik Hava Kuvvet Komutanlõğõ’na bağlõ
8’inci Ana Jet Üssü’nden sabah
saatlerinden itibaren ardõ ardõna çok sayõda
F16 savaş uçağõ kalktõ. Bomba yüklü olarak
havalanan uçaklarõn Kuzey Irak semalarõna
doğru uçtuğu gözlendi. Uçaklarõn geri
dönüşlerinde bomba yüklerinin olmadõğõ
görüldü. Konuyla ilgili Genelkurmay
Başkanlõğõ’ndan açõklama yapõlmazken,
yerel kaynaklardan da bilgi edinilemedi.
Münevver Karabulut’un babası Sürey-
ya Karabulut, kızının Cem G’nin aile-
sinin sırlarını öğrendiği ya da bir ayin-
de öldürülmüş olabileceğini öne sürdü.
Karabulut, “Tek bir suçlu yok, birkaç
suçlu var. Bir tanesi cinayeti işleyen,
diğeri ise evdeki kanları temizleyen
grup. Diğer grup ise delilleri, kamera
kayıtlarını yok eden grup. Dördüncü
grup ise cinayeti işleyenleri gizleyen
gizli güçler” diye konuştu.
‘Ayin kurbanı olabilir’