22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS 2009 SALI 6 HABERLER TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Geçen hafta Ümit Zileli ile birlikte Kanal D televizyonunda yayımlanan 32. Gün progra- mına davet edildik. Programda, Türkan Say- lan’ın ölümünün ardından dinci basının iğrenç tutumu tartışılacaktı. Karşımızda misyonu Atatürkçüleri hedef göstermek olan şeriatçı Va- kit gazetesinin yazarlarından S.A. vardı. Her davranışından stüdyoya kavga etmek için geldiği anlaşılan bu “önyargılı” şahıs nedense panik halindeydi! Daha birkaç gün önce “Say- lan’a hakkımızı helal etmiyoruz. Onu Ergene- koncular öldürdü. Otopsi yapılsın” diye utanç verici yayınlar yapan Vakit’in bu çalışanı aca- ba niçin öfkelenmişti?.. Program sırasında S.A’nın yalanla- rı ve hezeyanlarını dakikalar boyunca sessizce dinledik. Ancak Vakit yaza- rı, Saylan’a hakaret etmeyi sürdürünce tahammül sınırlarımızı iyice zorladı. “Erbakan, Hazine’yi 1 trilyon lira do- landırmaktan ceza aldı. Öldüğünde hakkınızı helal edecek misiniz” şek- lindeki sorumuz ise onu çıldırttı! Tar- tışmayı kişiselleştirdi ve “suç şahsidir” gerçeğini unutarak bir yakınımın karıştığı olay- dan beni sorumlu tutmaya çalıştı, ardından iğ- renç hakaretler yağdırdı. 15 yıllık ekran deneyimime karşın ilk kez bir televizyon programında tehdit ve saldırılar ne- deniyle kendimi seviyesiz bir ortamın içinde bul- dum. Oysa meslek yaşamı boyunca herkese küfür ve hakaret etmeyi meziyet sanan S.A. stüdyoyu terk edip kaçmasaydı gazetesiyle il- gili çok önemli sorulara muhatap olacaktı! İş- te program sırasında önümüzdeki dosyada bel- geleri duran sorulardan bazıları... Vakitçiler if- tira ve küfürden fırsat bulabilirlerse yanıtlasınlar: Hizbullah’ın hamisi!.. Tarsus İmam Hatip Lisesi Müdür Yardımcı- sı Mustafa Özkan, 9 Ekim 1997 günü kimli- ği belirsiz bir kişinin ensesine 2 el ateş etme- si sonucu öldü. Olaydan bir gün sonra Turgut İşveren İlköğretim Okulu Türkçe öğretmeni, ev- li ve 2 çocuk babası Oktay Bulun da evinin önünde 2 kişi tarafından boğazı bıçakla kesi- lerek katledildi. Gazeteler “Atatürkçü” olarak bilinen iki öğretmenin şeriatçı terörün kurba- nı olduğunu vurguladı. Örneğin Milli- yet gazetesi, 12 Ekim 1997’de “Tar- sus’ta Hizbullah endişesi” başlığını attı. Gazetemiz de olayın ardında din- ci örgütün olduğunda ısrar etti. Ken- dilerinden olan herkesin sabıkasını kamufle etmekte büyük beceri göste- ren Vakitçiler ise o dönemde de iftira yağdır- dı. (O zamanki adıyla) Akit gazetesi 12 Ekim 1997 tarihli manşetinde, “Medyadan çirkin tez- gâh” başlığını kullanarak, “Olayın namus me- selesinden kaynaklandığını ortaya çıkardık” di- yerek okurlarının bile yüzünü kızarttı! Akitçiler utanmadan gazeteleri, “Cezayir olaylarına gönderme yapmak gibi tehlikeli bir tezgâha ça- nak tutmakla” da suçlamış ve şöyle demişlerdi: “Cinayetin siyasi hiçbir yönü yok. Cinayetin aynı zamanda biyoloji öğretmeni de olan Mus- tafa Özkan’ın bir kız öğrencisi ile oldukça ile- riye giden bir ilişkisinden kaynaklanma ihtimali yüksek.” Vakit’in iğrenç yalanı!.. Gerçekler ve Akit’in yalanı çok geçmeden or- taya çıktı. 16 Şubat 1998 günü basına açıklama yapan Tarsus polisi, iki öğretmenin katillerinin “Yakup” kod adlı Mustafa Eroğlu, Abdülva- hit Kaya, Erol Konuray ve Mehmet Şimşek adlı Hizbullahçılar olduğunu duyurdu. Döne- min Mersin Emniyet Müdürü Tuncay Yılmaz da olayla ilgili olarak, Hizbullah’ın Mersin so- rumlusu “Lokman” kod adlı Mustafa Gürlü- er, Harun Tetik ve 5 örgüt üyesinin de aran- dığını açıkladı. Ölülerin ardından iftira atmayı gelenek ha- line getiren Akit’in kamufle çabası o günlerde de boşa çıkmış, dinci kalemşorlar yalanla de- rinleştirdikleri bataklıklarında baş başa kal- mışlardı. Bu olaydan tam iki yıl sonra, 2000 yılının ocak ayı başlarında İstanbul’da gizemli olaylar ya- şandı. Said Nursi yanlısı olan Zehra Eğitim Vak- fı’nın yöneticileri bir bir ortadan kayboldu. En sonunda ise vakıf başkanı İzzetin Yıldırım ka- çırıldı. Polis, olayın Hizbullah içindeki çekiş- meden kaynaklandığını saptadı. Ancak tam o tarihlerde Vakit gazetesinin bahçesine bir Ka- laşnikof tüfek bırakıldı! Üzerlerine sıçrayan su- yu bile abartan Vakitçiler, ne ilginçtir ki o dö- nemde bu olayın üzerine hiç gitmedi! Gazetenin yöneticileri silah olayının perde arkasını 9 yıl- dır gizlemeyi tercih ediyor! Neden acaba?.. Teröristin reklamcısı!.. Vakitçiler nasıl olduysa Kalaşnikof olayından sonra Hizbullah’a olan sempatilerini daha açık- ça dışa vurmaya başladılar. Buna belki de ve- fa borcu denilmeliydi!.. Örneğin terör örgütü Hiz- bullah’ın yayın organı olan Gerçek Haber ga- zetesinin reklamlarını Türk basınında bir tek Va- kit yayımladı!.. Hem de birinci sayfadan!.. Va- kitçiler, Hizbullah cinayetlerini örtbas etmekten örgüt içi çatışmalarda susturulmaya, hedef gös- termekten dinci örgütün reklamını yapmaya ka- dar uzanan ilginç bir sürece geldiler! Peki Vakitçiler dinci teröristlerin cinayetleri- ni neden örtbas ederler?.. Niçin “Benim sapı- ğım… Benim hırsızım… Benim teröristim iyi- dir” diye çifte standarda sığınırlar?.. Bu soru- nun yanıtını 32. Gün’de “Türkan Saylan öz- gürlük düşmanıdır” diye bağıran S.A’nın 11 Ey- lül 2008 tarihli yazısından yanıtlamak bile Va- kit’in gerçek yüzünü ve ne denli tehlikeli bir odak olduğunu göstermeye yeter: “Ben; bir Müslümanı, hele bir fâsık saldırı- yorken, asla yıpratmam! Kesin çizgilerim var- dır; ve çifte standartlarım!.. Bu çifte standart na- sıl mı işler?.. Basit; itham Müslüman’a yönel- mişse; iftira olduğu önyargısından hareketle çı- karım yola. Kâfire yönelmişse; doğru olabile- ceği önyargısından!.. Evet; benim önyargılarım var!.. Ve bu önyargılarımı çok seviyorum! Er- genekon terör örgütüdür. Deniz Feneri bir Yar- dım Derneği! Bir de subjektif değerlendirmem olacak: Deniz Feneri benimdir, Ergenekon kahrolası darbe düzeninin! Deniz Feneri için da- va sürecinin tamamlanmasını beklerim. Erge- nekon davası sanıkları söz konusu olduğunda ise; bu adamların büyük bir bölümünün, ne azı- lı din düşmanı olduklarını bilmemden üzerine giderim! Bindiririm!..” Vakit yazarı S.A, 32. Gün stüdyosundan ağ- zından salyalar akarak kaçmasaydı, hem te- rörist hamiliğinin hem de çifte standart utan- mazlığının gerekçeleriyle ilgili daha birçok soruya muhatap olacaktı!.. S.A. boynunda, ga- zetesinin hedef gösterdiği Ahmet Taner Kış- lalı, Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday, Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ile ka- tillerini örtbas etmeye çalıştıkları Atatürkçü öğ- retmenler Mustafa Özkan ve Oktay Bu- lun’un günahlarıyla kaçtı!.. Son not sevgili Cumhuriyet okurlarına... Küfürbazlarla aynı ortamda bulunduğum ve meydanı boş bulan yobazlara anlayacakları dil- den yanıt vermek zorunda kaldığım için beni hoş görmelerini rica ediyorum... Ne de olsa in- san aydınlanma kavgasında bazen zifiri ka- ranlıkta yürümek zorunda kalıyor ve ne yazık ki çamura da basabiliyor!.. Zifiri Karanlıkta Çamura Basmak!.. BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Getiricimi,Götürücümü? Geçen yıldan beri gündemde. İki haftaya kadar 6 milyar dolarlık ihale sonuçlandırılacak. Ankara’da müthiş bir kapışma var! Konu, İstanbul-İzmir oto- yolu! Gebze’den Yalova’ya denizden dünyanın en büyük köprüsü üzerinden geçecek ve İzmir’e uza- nacak. Şirketler dışarıdan kredi de bulmuşmuş. Yap-işlet-devret modeli! Uzunluğu 430 km. kadar. Yapımı 7 yıl sürecekmiş. İstanbul-İzmir arası 140 km. kısalacakmış. 4-5 saatte İzmir! İstanbul Bursa ve Bursa-İzmir arası da!.. Kulağa hoş geliyor, değil mi? Bir sevinç bir se- vinç! Karayolları ağızları ballandırıyor: Heyyy yılda 800 milyon dolar tasarruf edeceğiz! Ayrıca yolla birlikte ekonomi, özellikle “Yalova, Bursa, Balıkesir, Ma- nisa ve çevre illerin ekonomileri” de canlanacak! Hem tasarruf hem ekonomik patlama! Yeme de yanında yat! Demek, yılda şöyle 10 milyar liraya yakın bir fazladan ekonomi! AKP altın vuruşla eko- nomiyi kurtaracak! Reklam müthiş, İstanbul formula yarışları pisti gibi, Türkiye’ye atılmış büyük kazıklardan birini çağrıştırıyor! Ama kimse, yahu bu projeye ihtiyaç mı var di- ye sormuyor! Otoyolun götürecekleri üzerine tartışma sıfır! İstanbul-İzmir, karayolundan zaten 4 saat! Fe- ribotla Mudanya ve oradan İzmir! İstanbul-Bursa zaten bir saat! İnanmıyorsanız İDO’nun sitesine giriniz! 7 yıl boyunca yeniden yeşillik, orman, mera kı- rımı! Petrol tüketimine davet! Karayollarının tasarruf cilasını şöyle anlayın: 800 milyon dolarlık ek pet- rol harcaması! Dış kredilere mutlaka Hazine ga- rantisi de verilecek, Türkiye yeniden sorumluluk altına sokulacak! 6 milyar dolara, 8 milyar dola- ra doğru tırmanacak, Hazine devreye gerecek... Bu yol yapımı projelerini bu halk bilmez mi! Burada amacım aslında başka: Türkiye’nin şüp- hesiz büyük ekonomi projelerine ihtiyacı var! Bu projeler ekonomiye katma değeri yüksek katkılar yapmalı! Sormak gerekir: 6-8 milyar dolar gibi müthiş bir kaynak tükete- cek bu otoyol, üretici /büyük katmadeğer yara- tıcı mı? Yoksa, kaynak tüketici mi? AKP’nin iktidara geldiğinden beri iki “büyük” pro- jesi var: Özelleştirme ve “duble” yol! Özelleştirme AKP’nin nakit ihtiyaç ve harcamalarını karşılıyor! Duble yola gelince, aslında ucuzluğu ihtiyaç kar- şılaması bakımından gerekli iken, AKP’li yol ya- pımcıların zenginleşme ihtiyaçlarını karşılamaya yöneldi ve düşük kalitesi ile Karayollarına müthiş ek harcamalar yükledi! Evet sorumuza dönelim: Türkiye, dışalıma ba- ğımlı büyüme yapısı ile krizsiz dünyada bile kriz üreten bir ekonomiye sahip! Hem üniversitede “ho- ca” hem ekonomi-siyaset yazarı, yüksekten atan- lardan biri diyordu ki geçenlerde: “Bayram edin, işte cari açık değil fazla veriyor ekonomi”... Tam demagoji! Ama bunu bir “hoca” soruyorsa, o za- man “cahil demagojisi” demek gerekir! Ama bu “hoca”nın asla “neden Türkiye yüksek teknoloji ihracatında dünyanın en geri ülkesi, ne- den dışsatım içinde yüksek teknolojinin payı yüz- de 1.4 ile Avrupa’nın en azı” diye sorduğunu gö- ren olmamıştır! Kriz üreten yapıya ortaklıklarından mıdır?! Yeniden soruyorum: 6-8 milyar dolarlık oto- yol, Türkiye ekonomisinin orta ve yüksek tekno- loji üretimini ve bu kapsamda mal ve hizmet sa- tışını arttıracak mı? Yoksa baltalayacak mı?! Otoyol projesi, Türkiye’nin yapısal ekonomik kri- zine kaynak yaratarak krizi aşmasına hizmet mi edecek, yoksa kaynak mı tüketecek ve kriz ya- pısını güçlendirecek mi! Bu otoyol projesi, Türkiye ekonomisini Bilgi Ekonomisine yaklaştıracak mı? Dünya, orta ve yüksek teknolojik mal ve hiz- metler üreten ekonomilerin “paçayı” kurtardığı bir savaş alanı! Yani, Türkiye’nin olmadığı bir alan! Türkiye’de “yüksek zekâ” ise, 6-8 milyar otoyol projesiyle övünüyor, parayı bu kolay yoldan ka- zanmaya teşvik ediyor! Türkiye “bu otoyol ihra- catı”ndan acaba kaç milyar dolar kazanacak?!? [email protected] Eğitim-Sen, ilköğretim ve lise düzeyindeki okullarda artan şiddetin tehlikeli boyuta ulaştõğõna dikkat çekti ‘Krizmasasõoluşturulmalõ’ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye’de genelde ilköğretim okul- larõ ve liselerde, özelde Adana’daki okullarda tõrmanan şiddet olaylarõna değinen Eğitim-Sen Şube Başkanõ Güven Boğa, “Başta eğitim ör- gütleri olmak üzere öğrenci ve ve- lilerle birlikte herkes, okullarda şiddeti azaltmak için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve acilen bir ‘kriz masasõ’ oluşturul- malı” dedi. Çeşitli illerdeki okullarda meyda- na gelen, veli ya da öğrencilerin okulda öğretmenlere saldõrmasõ, öğ- rencilerin birbirini yaralamasõ gibi ba- sõna da yansõyan olaylarõ yer ve tarih vererek isim isim açõklayan ve olay- larõn tõrmanmasõndan eğitimci olarak kaygõ duyduklarõnõ belirten Boğa yaptõğõ açõklamada şunlarõ söyledi: “Son aylarda okullarda ve okul önlerinde yaşanan şiddet ve kavga görüntülerinde ciddi artışlar mey- dana geldiği, bu olaylarda çok sa- yıda öğrenci ve öğretmenin yara- landığı, hatta ne yazık ki yaşamı- nı yitiren öğrenciler olduğu bilin- mektedir. Okullarda yaşanan şid- det olaylarının her geçen gün art- ması, acil çözüm üretilmediği sü- rece olayların artarak süreceğinin de işaretleridir. İlköğretim okulları ve liselerde artan öğrenci kavga- ları, bazı velilerin sorun çözmek adına okulu basmaları, öğretmen ve öğrencilere şiddet uygulanma- sı gibi olaylar neredeyse olağan ha- le gelmiştir. Toplumun ekonomik ve sosyal yaşamında zor bir sü- reçten geçtiği bir dönemde sıkça görülen, duyulan olayların kay- nağında genç beyinlerin mafya dizileri, aksiyon, macera, gerilim, korku türünde filmleri izlemeyi tercih etmesinin yanı sıra, yine internet kafelerde savaş ve dövüş oyunlarının öncelikle tercih edil- mesinin yattığı da bir gerçektir.” Okullarda şu anda tahmin edile- meyecek oranda çeteleşmenin söz konusu olduğunu söyleyen Güven Boğa, öğrencilerin, ailelerin yaşadõ- ğõ ekonomik ve sosyal sorunlardan kaynaklõ hõrçõnlõklarõnõ okul orta- mõnda yarattõklarõ gruplaşmalar ile farklõ alanlara yansõtma eğilimine gir- diklerini vurguladõ. Boğa pek çok gencin, sinema, TV gibi kitle iletişim araçlarõndan aldõğõ ve önüne sunulan dünyadan yaptõğõ çõkarõmlarla kõsa yoldan önemli biri olmak istediğine dikkat çekti. Gençlerin asõl çatõşma mekânlarõ okul dõşlarõ olmasõna kar- şõn, okul içlerinde de küçümsen- meyecek oranda bõçakla yaralama, hatta öldürme gibi farklõ boyutlarda şiddet olaylarõ yaşanmaya başladõğõnõ anõmsatan Boğa, okullarda yaşanan şiddet olaylarõnõn önüne geçebil- mek için, ilgili tüm kesimleri sorumlu davranmaya çağõrdõ. Boğa şiddetin önüne geçilebilmesi için şu önerileri dile getirdi: “Başta eğitim örgüt- leri olmak üzere öğrenci ve velilerle bir- likte herkes, okullarda şiddeti azaltmak için üzerine düşen sorumluluğu yerine ge- tirmeli ve acilen bir ‘kriz masası’ oluştu- rulmalıdır. Her okulun şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut ön- lemleri, ne yapılacağını ve nasıl önlenece- ğini gösteren bir eylem planı olmalıdır.” ‘SOMUT ÖNLEMLER ZORUNLU’ ‘Okul basan uzman çavuş açığa alınsın’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) - Eğitim-Sen ve İHD Diyarbakõr Şubeleri tarafõndan yapõlan ortak ba- sõn açõklamasõnda, Şehit Albay Güner Ekici İlköğretim Okulu’nda bir uzman çavuşun okulu basarak oğluyla kavga eden bir öğrenciyi dövmesini kõnadõ. Açõklamada, uzman çavuş E.A’nõn açõğa alõnmasõ istendi. Diyarbakõr’õn Bağlar ilçesindeki Şe- hit Albay Güner Ekici İlköğretim Okulu’nda öğrenim gören 6. sõnõf öğ- rencisi M.B’nin, uzman çavuş E.A. tarafõndan dövülmesiyle ilgili okulun önünde basõn açõklamasõ ve oturma eylemi yapan Eğitim-Sen ve İHD üye- lerine KESK’e bağlõ sendikalarõn tem- silcileri, İHD Genel Başkan Yardõm- cõsõ Muharrem Erbey, M.B’nin aile- si ve sõnõf arkadaşlarõ destek verdi. ‘Travma geçiriyorlar’ Eğitim-Sen Şube Başkanõ Abdullah Karahan, bu tür yaklaşõmlarõn devam etmesinin en önemli nedeninin Kürt sorunundaki çözümsüzlük olduğunu savunarak şöyle konuştu: “Bu olay bölgede yıllardır uygulanan politika- ların şiddeti nasıl meşrulaştırdığının bir sonucudur. Bölgemizde yüzlerce okulumuz askeri kışla haline dönüş- türülmüştür. Bu okullarda eğitim ve öğretim gören öğrencilerin ruhsal kişilik bozuklukları yaşayarak çeşitli travmalar geçirdikleri, kamuoyu ta- rafından bilinmektedir.” E.A. hakkõnda Genelkurmay Baş- kanlõğõ’nõn inceleme başlatmasõnõ önemsediklerini ifade eden Karahan, E.A’nõn açõğa alõnmasõnõ istedi. DİYARBAKIR’DA TEPKİ Şehit polis uğurlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hakkâri’nin Yükse- kova ilçesinde meydana gelen patlamada şehit olan polis me- muru Ufuk Şentürk’ün cena- zesi, düzenlenen törenin ardõn- dan Ankara’da toprağa verildi. Ufuk Şentürk için Emniyet Genel Müdürlüğü’nde bir tören düzenlendi. Törene, Şentürk’ün annesi Leyla Şentürk, babasõ Ali Şentürk, kendisi de polis memuru olan ağabeyi Şafak Şentürk ile yakõnlarõ ve İçişle- ri Bakanõ Beşir Atalay, Emni- yet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal, Hakkâri Valisi Mu- ammer Türker, askeri erkan ile çok sayõda emniyet müdürü ve polis memuru katõldõ. Ufuk Şentürk’ün Türk bay- rağõna sarõlõ tabutu, Ankara Emniyet Müdürlüğü bahçe- sinde meslektaşlarõ tarafõndan omuzlara alõnarak, hazõrlanan katafalka konuldu. İçişleri Ba- kanõ Beşir Atalay, burada yap- tõğõ konuşmada, 27 yaşõnda genç bir polisin şehit olmasõn- dan duyduğu üzüntüyü dile getirerek, “Ufuk’un bir suçu var mı? Yüksekova’da ne için görev yapıyor? Can ver- meyelim diye uğraşıyoruz, ama güvenlik güçlerimiz va- tanın huzur ve güvenliği için gerekirse can verecek. Bu mesleğe girerken tabiatında bunun olduğunu polisleri- miz bilir.” Kocatepe Camisi’nde düzen- lenen törenin ardõndan Şen- türk’ün cenazesi, Cebeci Asri Mezarlõğõ’ndaki polis şehitli- ğinde toprağa verildi. Yüksekova’daki saldõrõda şehit düşen Şentürk için tören düzenlendi Cenaze törenine katılan Şentürk’ün yakınları sinir krizi geçirdi. (Fotoğraf: AA) Domuz gribi 91 can aldı CENEVRE (AA) - Dünya Sağlõk Örgütü (DSÖ), domuz gribine neden olan H1N1 virüsü- ne yakalananlarõn sayõsõnõn 46 ülkede 12 bini geçtiğini, ölü sa- yõsõnõn da 91 olduğunu duyurdu. DSÖ vakalarõn yaklaşõk yarõsõnõn ABD’de ortaya çõktõğõnõ, Meksi- ka’da ise cumartesi gününden beri 282 yeni vaka görüldüğünü ve 5 kişinin öldüğünü söyledi. Efes 2009 Tatbikatı ANKARA (Cumhuniyet Bürosu) - Türk Silahlõ Kuvvetle- ri’nin planlõ tatbikatlarõndan Efes 2009’un bugünkü bölümünü Baş- bakan Tayyip Erdoğan ve Genel- kurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ izleyecek. Efes-2009 Tat- bikatõ’na kara, hava ve deniz un- surlarõnõn yanõ sõra Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlõğõ’na bağlõ birimler de katõlacak. Duvar tıraşlanacak TRABZON (Cumhuriyet) - Trabzon’un Uzungöl beldesinde bölge halkõnõn şiddetle karşõ çõktõ- ğõ gölün çevresindeki duvar tõraş- lanarak düzeltilecek. Çevre ve Or- man Bakanõ Veysel Eroğlu, “Uzungöl’e önem veriyorum. Oradaki bazõ yüksek duvarlar tõ- raşlanacak. Hayvanlarõn bir taraf- tan bir tarafa geçmesi için de ge- çitler de bõrakacağõz. Çevreyi de yeşillendireceğiz” dedi. Metro inşaatında kaza İstanbul Haber Servisi - Kadõköy-Kartal Metro inşaatõ alanõnda temele monte edilmek istenen 16 ton ağõrlõğõndaki de- mir kafes, bağlõ bulunduğu vin- cin halatlarõndan birinin kopmasõ nedeniyle yan yattõ. Olay yerinde güvenlik önlemlerinin alõnmasõ- nõn ardõndan dev demir kafes, yaklaşõk 1 saatlik çalõşmanõn ar- dõndan vince halatlarla bağlandõ. İğne oldu, öldü AYDIN (AA) - Bülent Oğuz adlõ yurttaş, bacak ağrõsõ şi- kâyetiyle Aydõn’da bir hastaneye gitti. Burada iğne yapõlan Oğuz, taburcu edildi. Yaya olarak evine giderken kaldõrõmda düşen Oğuz, tekrar hastanenin acil servisine kaldõrõldõ. Oğuz, buradaki müda- halelere rağmen yaşamõnõ yitirdi. Olayla ilgili soruşturma başlatõldõ. 5 kişiye 37 biner TL ANKARA (AA) - On Nu- mara’da kazanan numaralar, “2, 4, 8, 9, 17, 18, 27, 31, 38, 39, 41, 43, 49, 53, 55, 65, 66, 69, 71, 75, 77 ve 79” olarak belirlenirken, 10 bi- len 5 kişi 37 bin 626 TL kazandõ. Çekilişte 9 bilenler 1608 TL, 8 bi- lenler 87 TL, 7 bilenler 11 TL, 6 bilenler 1.95 TL, hiçbir numarayõ tutturamayanlar 1.25 TL kazandõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle