21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS 2009 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Cinayeti Görün Artık! Dünkü Milliyet’te Ahmet İnsel ile yapılmış bir söyleşi vardı. Bunu söz konusu etmemin amacı İn- sel ile polemiğe girmek değil, bir zihniyet çarpıklığı- nı gözler önüne sermek. Zaten o da kimi uygulama- lara eleştirel yaklaşıyor. Ancak böylesine eleştirel yaklaşanlar da bile kimi büyük yanlışlar var. Örneğin, Devrim Sevimay Ergenekon davası do- layısıyla neyin birinci sırada olduğunu soruyor. İnsel’in cevabı ise şu: - İlla bir hiyerarşi yapmak gerekirse, Ergenekon ile mücadele birinci sırada. Çünkü orada çok daha va- him bir şey var. Cana kasıt var, suikast var, darbe var... Hemen belirtelim, amacın önemi, hatta kutsallığı de- mokrasilerde, hukukun gereklerinin görmezden ge- linmesini haklı kılmaz. - Benim amacım çok kutsal, ben darbecilerle uğ- raşıyorum. Onun için hukukun gereklerini yerine ge- tirmeyebilirim, diyemez hiç kimse. Demek ki: 1- Konusu ne olursa olsun, bir davada hiyerarşi var- sa birinci sırada hukuka uygunluk yer alır. 2- Darbeye karşı demokrasiyi savunuyorum der- ken hukuku bir kenara koyarsanız, bu da hukuka kar- şı darbe demektir ki, demokrasi açısından silahlı dar- be ile aynı sonucu doğurur. 3 - Ergenekon davasında ilk sorulacak soru, “Bu işin içinde gerçekten darbe girişimi var mı, yok mu” sorusu değil, davanın usul yasalarına ve hukuka uy- gun yürütülüp yürütülmediğidir. Ardında darbe olsa bile bu hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaz ve meş- ru göstermez. Yine İnsel, konuşmasının bir yerinde şunları söy- lüyor: - Ya bunlar saygın insanlar. Biraz hata yapmışlar- dır, ama o kadar üzerine gidecek ne var idari mas- lahatçılığı içinde olan bir çevre var... İnsel’in bu konuda hukuksuzluğu savunanların düştüğü yanlışa düşmesine üzülmemek elde değil. Bizler muteber insanların suç işlemeleri halinde gör- mezden gelinmesini savunmuyoruz. “Bunlar muteber insanlardır” görüşü onların kovuşturulmalarına değil, tutuklanmalarına karşı söylenmiştir. Bunu aşağıda aça- cağım. Ayrıca İnsel, Ergenekon davasının sanıkları içinde, cinayet ve cana kasıt suçlarını işleyenlerin bulundu- ğunu söylüyor. Ben de diyorum ki, sanıklar arasında böyle kişile- rin bulunması, soruşturma sırasında cinayet ve ca- na kasıt suçlarının işlenmesini haklı göstermez ve bu davanın sanıklarından Kuddusi Okkır, ölümcül has- ta haliyle top gibi oradan oraya atılarak bir cinayete kurban gitmiştir. Benzeri tehdit, şu anda Prof. Dr. Erol Manisalı ve Mustafa Yurtkuran için de geçerlidir. Bu iki mute- ber kişi de haklarındaki suçlamalardan kaçma, de- lilleri karartma, sanık ve tanıklar üzerinde baskı oluş- turma şüphesi olmadığı için tutuklanmadan da yar- gılanabilirlerdi. Dikkat buyurunuz, “Bunlar muteber kişi neden yar- gılanıyorlar” demiyoruz, “CMY’nin 100. maddesinde ileri sürülen koşullar gerçekleşmediği halde neden tu- tuklanıyorlar” diyoruz. Manisalı’nın koroner bozukluğu, ritm bozukluğu ol- duğu, iki defa kalp krizi, kısmi felç ve konuşma bo- zukluğu geçirdiği biliniyor. Son olarak da, Manisalı’nın beyinde tümör teşhisi ile Haseki Hastanesi’ne sevk edildiği haberi geldi. Manisalı’nın çok ciddi sağlık sorunları var. Ne kaç- ma kuşkusu ve ne de bu halde delilleri karartma ola- sılığı mevcut. Aynı şekilde, geçmişte iki dönem Uludağ Üniver- sitesi rektörlüğü yapmış olan Prof. Dr. Mustafa Yurt- kuran’ın da “koroner damar hastalığı, anjina pekto- ris, paroksismal atriyal fibrasyon, hiperlimidemi. Hi- pertansiyon ve diyabet mellitis”ten mustarip olduğu belirtiliyor. Ayrıca, son olarak, Prof. Yurtkuran’ın sol testisinde habis tümör teşhisi konmuş. Bütün bunlardan mustarip iki bilim adamını, daha neyle suçlandıkları bile belli olmadan, tutuklu olarak hapishanede tutmak cinayet değil mi? Türkiye’nin kendilerini aydın demokrat sayan in- sanları, bu cinayeti nasıl görmezden gelebilirler? Bir cana kasıt olayı var. Bunu görün artık ki cina- yeti görmezden gelmekle suçlanmayın ileride... [email protected] Yeni partisini kurar kurmaz AKP’ye yüklendi, hükümeti ülke ekonomisini batõrmakla suçladõ Şener’den sert başlangõçANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Devlet Bakanõ Abdüllatif Şe- ner, bir süredir Yeni Oluşum Hareketi adõ altõnda sürdürdüğü siyasi çalõş- malarõnõ Türkiye Partisi (TP) adõyla partileştirdi. Partinin amblemi Türki- ye haritasõ üzerinde tokalaşan iki el olarak belirlendi. Bir süre önce AKP’den ayrõlan Yozgat Milletveki- li Yaşar Öztürk de kurucu üye ola- rak partiye katõldõ. Şener, AKP hü- kümetini sert ifadelerle eleştirirken ekonominin küresel merkezlerin ihti- yaçlarõna göre yapõlandõrõldõğõnõ söy- ledi. Şener, “Bunlar Titanik batar- ken üst katta koltukların yerini de- ğiştirmektir” dedi. Şener’in de kurucularõ arasõnda yer aldõğõ partinin kuruluş dilekçesi dün İç- işleri Bakanlõğõ’na verildi. Partinin ku- rucu üyelerinden avukat Mehmet Erşahin, eski Vali Abdülkadir Sarı, Yasemin Öney Cankurtaran ve Si- nan Kolcu, İçişleri Bakanlõğõ’na gi- derek kuruluş dilekçesini teslim etti. 33 kişiden oluşan Kurucular Kuru- lu’nda 9 kadõn ve bir süre önce AKP’den ayrõlan Yozgat Milletveki- li Öztürk ve Demokrat Parti’de siya- set yapan bazõ isimler de yer aldõ. AKP’den farklõ olarak türbanlõ kuru- cu üyenin yer almadõğõ parti Meclis’te bir milletvekiliyle temsil edilecek. Şener, partinin kuruluşunun ardõn- dan bir basõn toplantõsõ düzenledi. Toplantõya eski AKP’li milletvekilleri Mustafa Nuri Akbulut, Halil Öz- yolcu, Mahfuz Güler, Ahmet Işık’õn da katõlmasõ dikkat çekti. TP ile siyaseti yeniden şekillendi- receklerini belirten Şener, gençlerin ve kadõnlarõn önünü açacaklarõnõ, ekonomide ve dõş politikada Türki- ye’yi bağõmlõlõktan kurtaracaklarõnõ söyledi. AKP hükümetine de eleşti- riler yönelten Şener, AKP’nin Türk ekonomisini ülkenin ve milletin ih- tiyaçlarõna göre değil, küresel mer- kezlerin ihtiyaçlarõna göre yapõlan- dõrdõğõnõ belirterek dõş politika ve iç siyasette de buna benzer bir politika yürütüldüğünü söyledi. Küresel krizin iyi yönetilemediğini, bu konuda ciddi önlemler alõnmadõğõnõ vurgulayan Şener, alõnan önlemlerin sadece ithalatla çalõşanlarõ rahatlattõ- ğõnõ söyledi. “Krize önlemler alıyo- ruz” diyerek kamuoyunun aldatõldõ- ğõnõ belirten Şener, “Bunlar sadece Titanik batarken üst katta mobil- yaların yerini değiştirmektir” dedi. Şener, ekonomide tüm sektörlerin tasfiye sürecine girdiğini, ekonominin sahipsiz kaldõğõnõ vurguladõ. Şener, TP’nin demokratik mer- kez partisi olduğunu, ayrõştõrma ve kutuplaştõrma politikalarõna karşõ- lõk “ötekileştirmeme, 70 milyon olarak biz olma” politikasõ yürüte- ceklerini söyledi. Gazetecilerin sorularõnõ da yanõtla- yan Şener, Meclis’te grup kurup kur- mayacaklarõna yönelik soru üzerine, Meclis’te 1 milletvekillerinin bulun- duğunu, hedeflerinin iktidar ve Mec- lis çoğunluğuna ulaşmak olduğunu be- lirterek “Siyasi süreci hep birlikte iz- leyeceğiz” dedi. Şener, eleştirdiği AKP hükümeti döneminde bakanlõk yaptõğõnõn anõmsatõlmasõ üzerine, hü- kümetin ekonomide bakanlõk yaptõğõ dönemin kredisini kullandõğõnõ belirtti. Şener, Demokrat Parti’de de bir ha- reketlilik yaşandõğõ, seçimlerde iş- birliği gibi bir düşüncesinin olup ol- madõğõnõn sorulmasõ üzerine, çizgile- rinde herhangi bir kõrõlma olmadan güçlenerek yollarõna devam edecek- lerini söylemekle yetindi. MHP’Lİ VURAL Erdoğan’a bölücülük suçlaması ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vu- ral, Meclis’te düzenledi- ği basõn toplantõsõnda, Su- riye sõnõrõndaki mayõnlõ arazinin temizlenmesi ve arazilerin işletmesinin “yap-işlet” modeliyle ya- bancõlara satõşõ yolunu açan tasarõyõ eleştirdi. Mayõnlõ arazilerin te- mizlenmesine değil, ya- bancõlara satõlmasõna kar- şõ olduklarõnõ belirten Vu- ral, bu arazilerin gereksi- nim sahibi yurttaşlar ile Türk işletmecilere veril- mesi gerektiğini söyledi. Ancak Başbakan Tayyip Erdoğan’õn bu öneriyi getirenleri “faşizanlıkla” suçladõğõnõ kaydeden Vu- ral, “Başbakan’ın Türk milletini bu konuda dış- laması, ayrılıkçı, bölücü yaklaşımın tezahürü- dür” diye konuştu. CHP’li Canan Arıt- man da Erdoğan tarafõn- dan yanõtlanmasõ istemiy- le verdiği soru önergesin- de, “62 milyon dolara mal olan üçüncü uçağı- nızı almaktan vazgeçe- rek, bu kaynakla sınır- daki mayınların, sınır topraklarımızı yabancı şirketlere vermeden te- mizlenmesini sağlama- yı düşünür müsünüz” sorusunu yöneltti. 250 MİLYON DOLARLIK KAYIP Mayınlarla birlikte petrol geliridegidecek AKP’nin mayõn temizliği karşõlõğõnda 44 yõllõğõna yabancõlara devretmeye hazõrlan- dõğõ arazilerdeki petrol rezervlerine dikkat çeken MHP’li Günal, tasarõnõn yasalaşma- sõyla Türkiye’nin yõllõk 250 milyon dolar gelirden mahrum kalabileceğini söyledi. MURAT KIŞLALI ANKARA - MHP’li Plan ve Bütçe Komisyo- nu Üyesi Mehmet Günal, Türkiye Petrolleri Ano- nim Ortaklõğõ (TPAO) yetkililerinden aldõğõ bil- giye göre, tartõşmalõ ma- yõn tasarõsõnõn yasalaş- masõ durumunda Türki- ye’nin yõllõk 250 milyon dolar civarõnda bir petrol gelirinden mahrum kala- bileceğini söyledi. Günal, “Bu rakam daha da ar- tabilir” dedi. Meclis’te büyük olasõ- lõkta bu hafta içinde ya- salaşacak olan “Suriye sınır şeridinin mayın- lardan temizlenmesi karşılığında, temizliği yapacak firmaya orga- nik tarım yapmak üzere 44 yıllığına verilmesi- ne” ilişkin tasarõnõn bir sa- kõncasõnõn da, Türkiye’nin kaybedeceği petrol gelir- leri olduğu ortaya çõktõ. MHP’li Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Günal, tartõşmalõ mayõn tasarõsõ- na ilişkin Türkiye Petrol Anonim Ortaklõğõ (TPAO) yetkililerinden Alt Komisyon’da bilgi al- dõklarõnõ belirterek şunla- rõ söyledi: “Bize verilen bilgilere göre, sınırda TPAO’nun açtığı kuyu- ların 10’undan günde 2 bin varil petrol üretili- yormuş. Aynı bölgenin Suriye tarafında ise 560 civarındaki kuyudan günde 450 bin ile 500 bin varil petrol çıkarıltılı- yormuş. TPAO yetkili- leri yeni açılacak 12 ku- yudan yaklaşık 2 bin 500 varil petrol çıkarı- labileceğini tahmin et- tiklerini söylediler.” Tahkime gidilebilir Türkiye’nin buradan, 55 dolarlõk petrol varil fi- yatõ hesabõyla yõlda 250 milyon dolar civarõnda gelir elde ettiğini ve bu ge- lirin daha da artacağõnõ ifade eden Günal, “TPAO yetkilileri bu- radaki petrol hakları- nın yasa gereği elimizde olduğunu söylüyorlar. Ancak sınırın uluslar- arası bir firmaya veril- mesi durumunda bir an- laşmazlık olursa, geçer- li olacak Türk yasaları değil, ulusalararası tah- kim olacaktır” dedi. Gü- nal “Firmalar bu tahki- me gidecek olursa Tür- kiye buradan gelecek petrol gelirini kaybede- bilecektir” diye konuştu. Günal, Başbakan Tay- yip Erdoğan’õn “Suriye sınırının mayınlardan temizlenmesi karşılı- ğında 44 yıllığına İsrailli firmalara verileceği” eleştirilerini “Paranın di- ni milleti olmaz. Bu fa- şizan bir yaklaşımdır” diyerek “yalanlamama- sının” da, burayõ ver- mekte kararlõ olduğunu gösterdiğini söyledi. Gü- nal, “Biz mayınların te- mizlenmesine değil sı- nırın 44 yıllığına ya- bancılara teslim edil- mesine karşıyız. Mayın temizleme işini istedi- ğinize verin. Yeter ki organik tarım işinden ayırın” dedi. Gemiciler ailelerine kavuştu Hindistan açıklarında mahsur kalan yük gemisindeki Türk ve Azeri mürettebat, Türkiye’ye döndü. Atatürk Havalimanı’na Air India Havayolları’na ait uçakla gelen 16 Türk ve 8 Azeri mürettebat, burada ai- leleri ve CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal tarafından karşılandı. Havalimanın- da gazetecilere bir açıklama yapan Soysal, mahsur kalan mürettebatın ailelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sesini duyurduğunu anlatarak yetkililerin yaşa- nanlara kulaklarını tıkadığını öne sürdü. Soysal, “155 gündür bir dram yaşanıyordu. Kayıt dışı çalıştırılan ve orada açlığa, su- suzluğa mahkûm edilen gençlerimiz ailele- rine kavuştular” dedi. Mahsur kalan Pana- ma bayraklı “Mira” isimli geminin kaptanı Hasan Sandıkçı ise gemide 3 ay kaldıkları- nı anlatarak okyanusta yaşanan hava şart- ları nedeniyle geminin daha fazla dayan- masının mümkün olmadığını dile getirdi. Sandıkçı, geminin su aldığını ve yakıtları olmadığından gemideki suyu tahliye ede- mediklerini ifade ederek Dışişleri Bakanlı- ğı, Denizcilik Müsteşarlığı ve Hindistan’da- ki büyükelçilik yetkililerinin kendileriyle yakından ilgilendiğini söyledi. Atatürk Ha- valimanı’ndan ayrılan Türk mürettebat, çalıştıkları şirket aleyhine dava açmak için hukuki süreci başlatması amacıyla, kendi- lerini karşılamaya gelen bir avukata veka- letname vermek üzere notere gitti. Noterde verilen vekaletin ardından şirket alyehine dava ıçılacağı belirtildi. (Fotoğraf:AA) Kurduğu Türkiye Partisi’nin merkezde yer aldõğõnõ söyleyen Şener, AKP’yi Titanik’e benzeterek “Titanik batarken bunlar üst katta mobilyalarõnõ değiştiriyor” dedi. ÇİÇEK: ÇALIŞMALAR HIZLANDIRILACAK Yargõ Reformu Stratejisi hazirana ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Adalet Ba- kanlõğõ’nõn yürüttüğü Yargõ Reformu Stratejisi’nin çalõş- malarõnõn hõzlandõrõlmasõ ve haziran ayõ sonuna yetişme- sini istediklerini söyledi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantõsõnõn ardõndan yaptõ- ğõ açõklamada, TBMM’nin aksine karar alõnmamasõ ha- linde 1 Temmuz itibarõyla tatile gireceğini anõmsatarak, haziran sonuna kadar önce- likli bazõ yasa tasarõlarõnõn ka- nunlaşmasõnõ istediklerini söyledi. Çiçek, “Adalet Ba- kanlığı tarafından yürü- tülmekte olan ‘Yargõ Re- formu Stratejisi’nin çalış- malarının hızlandırılması ve mümkünse haziran so- nuna yetişmesini arzu edi- yoruz. Bu çalışma yapılır- ken yargı makamlarıyla da gerekli istişareler ve de- ğerlendirmeler yapıldıktan sonra buna son şekli veril- miş olacaktır. Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi Tasla- ğı’nın Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından bir an evvel nihai hale getirilmesi ve onun hızlandırılması söz konusu olacaktır” dedi. Gazetecilerin sorularõnõ da yanõtlayan Çiçek, “Yargı Reformu Strateji Belgesi taslağıyla ilgili yargı ku- rumlarının başkanlarından eleştiriler gelmişti. Nasıl uzlaşmaya varılacak” so- rusuna şu yanõtõ verdi: “Bel- ge hazırlanırken, ilgili ku- rumların itirazları olabi- lir. Onun için Adalet Ba- kanlığımız yargı kurumla- rımızla da değerlendirerek nihai görüşünü bu noktada almış olacaktır. Onun için haziran sonuna kadar ye- tiştirilirse bu Türkiye’nin AB müzakereleri açısından da olumlu bir belge niteli- ğini taşıyacaktır.” MURAT ÖZÇELİK BAĞDAT’A ATANIYOR Özel temsilci büyükelçi olacak BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Ahmet Da- vutoğlu’nun Dõşişleri Baka- nõ olmasõndan sonra hazõrla- nan “Büyükelçiler Karar- namesi” ile Derya Kan- bay’dan boşalan Bağdat Bü- yükelçiliği’ne atanan Irak Özel Temsilcisi Murat Öz- çelik’in yeri boş kalacak. Bu kararnameyle, Irak Özel Temsilciği’ne atama yapõl- masõ öngörülmüyor. Hükümetten veya Çankaya Köşkü’nden aksi yönde bir telkin gelmemesi durumunda, Özçelik’in Bağdat’taki görevine başlamasõndan son- ra Irak Özel Temsilciliği de fiilen ortadan kalkmõş olacak. Özel temsilciliğin görev ala- nõna giren faaliyetleri yine Özçelik bu kez “Bağdat Bü- yükelçisi” sõfatõyla yürütecek. Özçelik, Atina’ya atanan Büyükelçi Oğuz Çelikkol’un yerine geçen yõl mart ayõnda “elçi” sõfatõyla Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi olmuş- tu. Özçelik, bu görevi üst- lenmesinin hemen ardõndan, hükümetin Kürt gruplarla doğrudan üst düzey temas kurma politikasõnõ uygula- maya sokmuş, önce bölgesel Kürt yönetiminin Başbakanõ Neçirvan Barzani daha son- ra da bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesud Barzani ile görüşmeler yapmõştõ. Özçe- lik’in görev yaptõğõ dönemde, Kürt gruplarõnõn da katõlõ- mõyla Türkiye, Irak ve ABD arasõnda üçlü mekanizma ya- şama geçirilmişti. New York’taki BM Daimi Temsilciliği ile NATO ve Avrupa Konseyi nezdindeki daimi temsilcilikleri de kap- sayan ikinci bir karaname hazõrlõğõnõn da başlatõldõğõ öğrenildi. BM’ye Dõşişleri Bakanlõğõ Müsteşarõ Ertuğ- rul Apakan’õn atanmasõ ön- görülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle