17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada rafında değilim. Bu davanın ne sağında, ne solunda, ne altında, ne üstünde de değilim.” Doğru mu söylüyor? Evet! Gerçekten RTE, Erge- nekon davasının ne sağında, ne solunda, ne altında, ne de üstünde. Tam ortasında! RTE, yargıya saygıdan, yargının tarafsızlığından ve bağımsızlığından her vesile ile bir araba laf ediyor ve sonra... yargının tepe noktası Anayasa Mahkemesi’ni siyasallaştırmak amacıyla harekete geçiyor. Son olarak laikliğe karşı hareketlerin odak nokta- sı bir parti damgası yiyen AKP ve partinin genel baş- kanı RTE; Anayasa Mahkemesi’ne “kişisel başvuru yolunun açılması” gibi kulağa hoş gelen bir yöntemi yasalaştırmak istiyor. Masum bir arayış, bir yöntem mi? Yok canım! Önerinin altında hinoğluhinlik yatıyor. AKP kendi dışında her partiyi, kurumu, kuruluşu enayi yerine koyuyor. Gerekçe ise, yargıyı siyasal- laştırmaya örtü. Kişisel başvuru kabul edilince Anayasa Mahke- mesi’nin yükünü hafifletmek... bu nedenle üye sayı- sını arttırmak ve tabii… üye sayısını 11’den 17’ye çı- karmak gerekecekmiş. Sonra? Katılımcı demokrasi gereği üyelerden kimilerini TBMM seçmeliymiş. Sonra? Parlamentonun seçeceği üyelerin seçiminde RTÜK yönetimine uygulanan kural, AKP’nin ve CHP’nin sap- tadığı kişileri seçen sistem uygulanacakmış. Sonra? TBMM’de temsil oranlarına göre AKP, CHP, MHP; üye sayısında aralarında anlaşacaklar, sap- tayacakları üyeleri seçeceklermiş. Sonra? Sonrası malumu ilan: Meclis çoğunluğuna egemen AKP; Anayasa Mah- kemesi’nde Haşim Kılıç benzeri üyelerle çoğunlu- ğu ele geçirecek, yüksek yargıyı dikensiz gül bah- çesine çevirecek! Bu girişimlerin, hazırlıkların yüksek yargıda siya- sallaşmaya dönük vahim gelişmeler olduğunu RTE’ye anlatmak, anlamasını sağlamak neredeyse deveye hendek atlatmak gibi bir şey! AKP’nin pek çok konuda olduğu gibi yargı konu- sundaki çabaları demokrasiye aykırı, kabalık içeriyor. Anayasaya uygun yasalar çıkarmaya gayret ede- ceğine, çıkardığı aykırı yasalara Anayasa Mahke- mesi’nin uymasını istiyor. Bağımsız yargıya gözleri kapalı. Böyle olmasa de- dikoduya itibar kazandıran, sakıncalı, ayıp, yakışık- sız sözlerin ciddi üslup içinde olması gereken Erge- nekon iddianamelerine delil olarak girmesi karşısın- da sessiz kalabilir miydi? Köşk’teki AKP’li de yetkisiz, sorumsuz kişiliğini bir yana atıp muhalefet liderleriyle partisinin anayasa de- ğişikliği arayışlarına destek arayan görüşmeler yapıyor. Anayasa taslağının açıklanmadığı günlerde ger- çekleşen bu görüşmelerde Çankaya’daki AKP’linin ve parlamentonun görev sürelerinin uzatılması ko- nuşuluyor. CHP de MHP de uzatmalara karşı. Kayseri kurnazı Çankaya’daki AKP’li, görev süresinin yedi yıla çıka- rılmasının olanaksızlığını görüyor. CHP liderinin açıkladığına göre “Benim böyle bir talebim yok” di- yor. Ya anayasayı AKP tüzüğüne dönüştürecek diğer girişimlere, hazırlıklara ne diyor? Örneğin Anayasa Mahkemesi’nin hukuksal kimli- ğini siyasallaştırma çabalarına karşı ne düşünüyor? Açık olmalı Çankaya, açık! Hani şu şeffaflıktan söz eder dururlar ya; işte öyle! SAYFA 10 MAYIS 2009 PAZARCUMHURİYET 10 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 22 Edirne PB 26 Kocaeli PB 22 Çanakkale PB 22 İzmir B 26 Manisa B 27 Aydın B 27 Denizli B 24 Zonguldak B 18 Sinop B 18 Samsun B 18 Trabzon B 16 Giresun B 14 Ankara B 20 Eskişehir B 18 Konya Y 15 Sıvas B 15 Antalya B 24 Adana B 26 Mersin B 26 Diyarbakır B 22 Şanlıurfa B 2 Mardin B 23 Siirt Y 23 Hakkâri B 15 Van Y 16 Kars B 13 Oslo Y 14 Helsinki Y 13 Stockholm PB 18 Londra PB 15 Amsterdam PB 18 Brüksel PB 19 Paris Y 18 Bonn Y 20 Münih Y 19 Berlin Y 21 Budapeşte PB 29 Madrid Y 27 Viyana Y 24 Belgrad PB 28 Sofya PB 25 Roma PB 20 Atina PB 23 Zürih Y 25 Moskova PB 21 Aşkabat Y 26 Astana B 27 Taşkent Y 25 Bakû PB 17 Bişkek Y 23 Tiflis Y 20 Kahire B 26 Şam PB 26 Ülkemizin geneli parçalı ve çok bu- lutlu, Doğu Anado- lu’nun kuzeydoğu- su, Orta ve Doğu Karadeniz’in iç ke- simleri, Orta Akde- niz’in iç kesimleri sa- ğanak ve gök gü- rültülü sağanak ya- ğışlı geçecek. BERAT GÜNÇIKAN Bir Yudum Sevgi, Züğürt Ağa, Asiye Nasõl Kurtulur, Uçurtmayõ Vurmasõnlar, Bekle Dedim Gölgeye, Ay Vakti, Yara, Büyük Adam Küçük Aşk, Sõdõka, Şaşõfelek Çõkmazõ, Eğreti Gelin. Türk sinemasõnõn 27 yõlõna damgasõnõ vurmuş bu filmlerle seyircide bağõmlõlõk yaratan tel- evizyon dizileri birkaç kuşağõn belleğindeyse hâ- lâ, bunun nedeni elbette Füsun Demirel. Esas- lõ rollerin oyuncusu Demirel, yaklaşõk bir yõl ön- ce hayatõnõn en uzun rolüne soyundu ve anne ol- du. Bugün de ilk anneler gününü yaşayacak. Kõ- zõ Aslı Senem ve oğlu Mehmet İlkem ne olup bittiğinin farkõnda değiller henüz ama annele- ri ikinci bir bahar değil, evrenden ikinci bir ha- yat koparmanõn tadõnõ çõkarõyor. Öyle ya, ilk do- ğum için ellisini beklemek, hayata da doğaya da nanik yapmak gibi bir şey… Demirel’le işte bu eğlenme halini ve ikizlerini konuştuk… - Bebekleriniz 11 aylık oldu, şimdi kendi- nizi nasıl görüyorsunuz, cesur mu deli mi? - Beni sõkõştõrdõnõz gibi... Yoo, de- lilik değil bu, planlõ şekilde, en in- ce ayrõntõsõna kadar düşündüm. Evet, cesur görebilirim ama çok abartacak bir şey yok... Biz kõrsal kesimde kendi halinde, 50’sine merdiven dayamõş, bilmem kaçõn- cõ çocuğunu doğuran kadõnlarõ ve onlarõn sõkõntõlarõnõ bilmiyor mu- yuz? Ünlü olmam bu durumu med- yatik bir hale getirdi ama her kadõn gibi ben de anneliği geç de olsa ya- şamayõ istedim. - Kırsaldaki kadınlar ellisine kadar bir kaç çocuk doğuru- yorlar, sizin için bir ilk, riski gö- ze aldıracak kadar annelik tut- kusunu anlamaya çalışıyorum. Neden? - Öncelikle risklerimi öğrendim, sağlõğõmõ güvenceye almaya gayret ettim. Tansiyon riskim vardõ ve herhangi bir aşamada gebeliği son- landõrabilirdik. Bunu göze aldõm. Kendime yaptõğõm terapi ve be- beklerime inancõm öylesi iyi geldi ki, tansiyonum regüle oldu. Çok iste- diğiniz bir şeye sahip olmak için riskleri göze almanõz gerekmez mi? - Anne olmak, kadının anne- siyle buluştuğu, onu anladığı, yeniden sevdiği, bağışladığı bir nokta diye düşünüyorum. An- neniz yaşıyor mu bilmiyorum, ama siz böyle bir buluşma hissi- yatına kapıldınız mı? - Canõm annem… Keşke göre- bilseydi... Anne olunca keşfetmedim annemi, onu hep çok fazla sevdim. Onunla inanõlmaz güzel yõllarõ pay- laştõk. Hayatõ ti’ye alan, yarõn öle- cekmişiz gibi yaşayan bir kadõndõ. Bana kattõ- ğõ değerleri, güzellikleri anlatamam. Annem gi- bi bir anne olmayõ çok isterim, çok… - Erken doğum yapan kadınlar çocuk- larıyla büyürler ya, geç doğum yapmak da çocuklarla çocukluğa dönmek gibi okuna- bilir mi ya da hayattan çocukluğun, er- genliğin, gençliğin iadesini talep etmek gi- bi görülebilir mi? - Doğurmaya karar verirken belki de hâlâ ço- cuksu ruhumu koruyabildiğim için onlarla ba- şedebileceğimi düşündüm. Çocuklarla çocuk- laşmak gerekiyor. Dünya sorunlarõnõ çokça dert eden bizler bebeklerden sonra sadece on- lara konsantre olduk. İyi de oldu... - Geç doğum yapan kadınlar, hele de alt- mışından sonra doğuranlar bir tartışmayı da başlattılar, bu bencillik mi, hak mı? Siz hiç böyle bir hesaplaşmaya girdiniz mi, anne ol- mak istiyordum, oldum mu diyorsunuz? Bu kararõ vermeden önce çok düşündüm ama bana destek veren, bünyeme güvenen ve moralimi yüksek tutan doktorlarõm oldu. Onlarõn söyledikleri, yirmi ve otuzlu yaşlardaki anne adaylarõndan farkõmõn olmadõğõydõ… Aramõz- daki yaş farkõna gelince, ikizlerimin annesi öy- lesine çocuksu ki, sanõrõm ileride onlar beni çe- kip çevirecek… Bencillik diyenlere gelince, biz kadõnlarda annelik duygusu ve anne olma hak- kõ öylesine baskõn ki, bazen kurallarõ falan ip- lemiyorsunuz. Bunun çok da tartõşõlacak bir ya- nõ olduğunu sanmõyorum. İnanõn 20 yõl önce an- ne olsaydõm, belki bu kadar özenli davrana- mayabilirdim… Bizimki çok güzel bir arkadaşlõk olacak, yaş farkõnõ aza indireceğiz, biliyorum on- lar da bana yardõm edecek… - Gövdenizin yaşının nüfus cüzdanındaki yaşınızdan daha düşük olması doğumu ko- laylaştırmıştır elbette. Şimdi, ikiz çocukla 11 aydan sonra ne haldesiniz? Asla yorgun değilim, enerjim de yerinde. On- lar için genç ve diri kalacağõm, kesin. Günlük koşuşturma içinde belim tutuluyor bazen, uy- kusuz zamanlarõm oluyor ama bunun yaşla il- gisi yok. 25 yaşõmda daha hastalõklõ, mõzmõz, çok ilaç kullanan biriydim. 40 yaşõndan itibaren bir mucize oldu! Şaka bir yana onlarla harika bir hayat düşlüyorum, galiba bu da beni diri kõlõyor. - Gündelik telaş yormuyor mu? - Elbette zaman zaman yorgunluk oluyor, aynõ anda iki bebekle uğ- raşmanõn zorluklarõ var, ama prati- ğini kaptõm artõk. Bebeklerim de ba- na çok yardõmcõ, biri ağlamak için diğerini bekliyor. Sakin bir yaradõ- lõşlarõ var, ağlama sesi az işitiliyor. - Bu ilk anneler gününüzde farklı bir ruh haline girdiniz mi? - Daha çok minik olduklarõ için bugünü onlarla paylaşamam ta- bii. Ama benim için özel günlerin değil, her günün anlamlõ geçmesi önemli. Onlar rahmime düştükten sonra üçümüzün yaşadõğõ çok özel bir süreç ve serüvendim. Karnõm büyüdükçe anneliği öyle güçlü hissettim ki. Daha içimdeyken on- larõ özenle besledim. Benim için anneler günü yaşadõğõm her gün ve geceydi. Aslõnda küçücük bir em- briyonun büyüme sürecine tanõk- lõk ederken anneliği öğrendim. Bu muhteşem mucizevi olayõ her ka- dõnõn yaşamasõnõ dilerim. Tüm an- nelerin anneler günü kutlu olsun. Her anne evladõna sõmsõkõ sarõlsõn. - Çocuklarınız anne demeye başladı mı? İlk anne sözünü duy- duğunuzda ne düşündünüz? - Kõzõm Aslõ Senem anne diyor, deliriyorum. Maalesef ikisi de önce baba dedi ama söylemesi ko- lay diye… Baştarafı 1. Sayfada Ne var ki “çıkarcı siyaset” kültüre yine baskõn çõktõ... Adõ 4 bin yõldõr değişmeyen uygarlõklar beşiği Harran’õn AKP’li eski Belediye Başka- nõ ve aynõ partiden “aday” olan İbrahim Özyavuz, SİT alanõndaki kaçak yõkõmlara ve inşaatlara adeta “özgür- lük” tanõdõ. Bunu engelleye- bilecek tüm kurumlar da “se- çilme şansını azaltmamak” için olacak, tarih katliamõna sessiz ve umarsõz kaldõlar... Başkanõn rakibi ve “akraba- sı” MHP adayõ Mehmet Öz- yavuz da bu kültür cinayetle- rine sessiz kalõnca, yerel seçim yarõşõ “uygarlık soykırımı”na dönüştü... Şimdi Harran’da “milliyetçi” görüşün temsil- cisi Mehmet Özyavuz bele- diye başkanõ ama “milli kül- tür”ümüzün eşsiz sivil mimari zenginliği oy uğruna yerle bir olmuş durumda. Üç dönem belediye başkanlõğõ yaptõktan sonra, kültürel mirasõn yağ- masõna ve tahribatõna göz yumduğu halde seçim kaybe- den İbrahim Özyavuz ise ta- rihe kim bilir hangi sõfatla geçiyor. MUSTAFA SÖNMEZ Krizin şiddetinin takibi, en iyi, üretim ve istihdam göstergelerinden yapõlõr. Türkiye şartlarõnda is- tihdamõn seyrini izlemenin görece güvenilir kay- nağõ Sosyal Güvenlik Kurumu verileridir. Bu ve- riler, prim ödeyen kayõtlõ istihdamõ yansõtõr. SGK verilerinden anlõyoruz ki, Ekim 2008 sonrasõndan SGK’nin yayõmladõğõ en güncel data olan Şubat 2009’a kadar, yani 5 ayda sigortalõ işçi sayõsõ 776 bine yakõn azalmõş. Bu arada işçi emeklisi sayõsõnõn da aynõ dö- nemde 127 bine yakõn arttõğõnõ anlõyoruz. Demek ki, bu 5 ayda net 649 bin kayõtlõ, sigortalõ işçi iş- siz kalmõş. Bu, Ekim’deki sigortalõlarõn yüzde 7’ye yakõnõnõn işsiz kalmasõ demektir ki, 5 ayda dehşetli bir işsizlik.. Bu, son 5 aydõr ayda ortala- ma 130 bin işçinin işten çõkartõlmasõ demektir ve bu ortalamanõn daha da artacağõ çok açõk. Bu datalar krizin bölgelere göre nasõl hissedildiğini de bize veriyor. Son 5 ayda sigortalõ işçi sayõsõ oransal olarak en çok azalan illerin başõnda An- talya ve Muğla geliyor. Bu turizm bölgelerinde düşük sezon ile birlikte işçi çõkarõmõ artmõş ve bunun krizle ilgisi çok dolaylõ... Bu illeri bir ya- na bõraktõğõmõzda, işçi nüfusuna göre en çok iş kaybõnõn Kayseri, Tekirdağ, Bursa, Manisa, Es- kişehir, Aydõn, Denizli ve Kocaeli’de olduğu an- laşõlõyor. Bu illerde kayõtlõ istihdamõn yüzde 10 ila yüzde 7 arasõ, işini kaybetmiş... İzmir, Konya ve İstanbul’da ise sigortalõ işçilerin yüzde 5 ila yüzde 6.5’i işini kaybetmiş görünüyor. Sendikalar harekete geçmeli Mutlak rakam olarak bakõldõğõnda ise 5 aydaki 650 bin iş kaybõnõn yüzde 22’sinin tek başõna İs- tanbul’a, yüzde 10’unun Ankara, yüzde 7’sinin de İzmir’e ait olduğu anlaşõlõyor. İşsiz kalan nü- fustan turizm illeri Antalya ve Muğla yüzde 12 pay alõrken diğer sanayi ağõrlõklõ 10 ilin payõ yüzde 26’ya ulaşõyor. Üç büyük ildeki iş kayõp- larõnõn ağõrlõklõ inşaat ve hizmet, Güney illerinin- kinin turizm, diğer 10 büyük ildekilerin de sana- yi ağõrlõklõ iş kayõplarõ olduğu söylenebilir. Güney’deki iş kayõplarõnõn yeni turizm sezonu ile birlikte bir ölçüde telafisi beklenebilir. Ancak sanayi ve hizmet sektörü ağõrlõklõ illerdeki işsiz sayõsõnõn artacağõnõ ve ayda ortalama işini kaybe- decek işçi sayõsõnõn 130 binlerden 150 binlere tõrmanacağõnõ söyleyebiliriz. Bu felaket karşõsõnda AKP’nin yaptõğõ ne var? Kocaman bir hiç!.. Peki sendikalar?.. 1 Mayõs’ta Taksim’e çõkmakla bitti mi yapõlacaklar? Gaze- telere “Hepimiz aynı gemideyiz” türü ilanlar vermekle mi mücadele edilecek. Ayda 130 bin iş kaybõ girizgâhtõr. Felaket yolda. Yaklaşan fela- kete karşõ sendikalarõn bir şeyler yapmalarõ gere- kiyor. 1 Mayõs rehavetinden silkinerek, hemen… Gençlere göre eğitim yetersiz Yapõlan bir araştõrma gençlerin eğitim sistemine güvenmediğini ortaya koydu FİGEN ATALAY Türkiye, fen ve matematik- te neden başarõsõz? Sorunun kaynağõ hangi faktörlere da- yanmaktadõr? Bilimin yol gös- tericiliğine bakõş açõsõndan na- sõl bir gençlik profili yetişiyor? Çocuklar fen ve matematiği öğrenmede neden isteksiz? Tüm bu sorulara yanõt bula- bilmek için, konunun asõl pay- daşõ olan öğrenci görüşlerine yer veren bir araştõrma ger- çekleştirildi. Maltepe Üniver- sitesi öğretim üyeleri, Prof. İsa Eşme, Prof. Bahattin Ak- şit, Prof. Belma Akşit, Yard. Doç. Dr. Çiğdem Özcan ta- rafõndan, fen ve matematik eğitimine ilişkin sorunlarõ be- lirleyerek çözüme katkõda bu- lunmak amacõyla yapõlan araş- tõrma, 25 farklõ ilde, lise son sõ- nõfta okuyan 3 bin 500 öğren- ciye uygulanan anketle ger- çekleştirildi. Araştõrmadan çõ- kan sonuçlar şöyle: Genel Kültür ve Öğrenci Profili: ?Öğrencilerin yüzde 67’si her gün üç saat veya daha fazla za- manõ sõnav hazõrlõğõna ayõrõyor. ? Yüzde 38’i bilgisayar ve in- terneti hiç kullanmõyor. ? Yüzde 37’si spor ve sosyal etkinliklere, yüzde 18’i müzik dinlemeye, yüzde 17’si TV iz- lemeye hiç zaman ayõrmõyor. ? Öğrencilerin dörtte üçüne yakõnõ, eğitim sistemini, İyi in- san ve yurttaş yetiştirme, yaşa- ma hazõrlama, eleştirel düşünme becerisi kazandõrma, okudukla- rõnõ ve dinlediklerini anlayacak düzeyde yabancõ dil öğretme, yükseköğretim için gerekli do- nanõmlarõ kazandõrma kriterleri açõsõndan yetersiz görüyor. Fen ve matematik eğitimi: “İnsanların bugünkü düze- yine milyonlarca yıl süren ev- rim sonucunda ulaştığı” yar- gõsõna inanan öğrenci oranõ yüz- de 66. Öğrencilerin yüzde 19’u bu konuda görüş bildirmiyor, yüzde 14.9’u ise bu yargõyõ be- nimsemiyor. “Dünyayı ve ev- reni anlayabilmek için, fen bilimlerinden çok din bilgisi gereklidir” görüşüne katõlan öğrenci oranõ yüzde 30.4, katõl- mayan oranõ yüzde 43. Fen ve matematik eğitimini; ? Günlük yaşamda karşõlaşõ- lan olaylarõ açõklama becerisi ka- zandõrma açõsõndan yetersiz gö- ren öğrenci oranõ yüzde 64.4. ? Doğayõ ve evreni akõlla al- gõlama becerisi kazandõrmada yetersiz gören öğrenci oranõ yüzde 52.5. ? Üniversite öğrenimi için gerekli altyapõyõ kazandõrma açõsõndan yetersiz bulan öğren- ci oranõ yüzde 60.7. Nasıl ders yapıyorlar? ? Öğrencilerin dörtte üçü, fen derslerini, öğretmeni din- leyerek ve tahtadaki bilgileri defterine geçirerek öğrenme- ye çalõşõyor. ? Öğrencilerin beşte dördü, ya hiç deney yapmõyor ya da nadiren deney yapõyor. ? Öğrencilerin yalnõz üçte biri, derslerde gösteri deneyi yapõldõğõnõ belirtiyor. ? Öğrencilerin yalnõzca yüz- de 16’sõ, derslerde bilgisayar destekli eğitim yapõldõğõnõ ifa- de ediyor. ? Derslerde belgesel film izleme oranõ sadece yüzde 15. Fen ve matematikte başarısızlığın nedenleri: ? Öğretmenlerin izlediği yöntemler. ? Derslerin hayatta işe ya- ramayan bilgileri kapsamasõ. ? Öğretilenlerin yaşamla ilişkilendirilmemesi. ? Yaparak ve yaşayarak öğ- renmeye yer verilmemesi. ? Derslerin sõnava odaklõ işlenmesi. ? Konularõn kavratõlmadan soru çözerek öğretilmesi. ? Yalnõz dinleme ve bellet- me metodu uygulanmasõ. ? Teknolojiye yer verilme- mesi. ? Proje ve laboratuvar ça- lõşmalarõna yer verilmemesi. ? Başarõsõzlõkta öğrencilerin de payõnõn bulunmasõ. Harran’da seçim katliamõ Rollerin en esaslõsõ Yaklaşõk 1 yõl önce doğum yapan Füsun Demirel, anneliğin keyfini çõkarõyor AĞIRLIK BENDE - Babalar anne gibi olamaz, mümkün değil ama elbette baba da bu eşsiz güzelliklerle çok şey paylaşıyor. Nu- rettin hayatım boyunca, tüm meslek yaşamımda benim yanımda oldu, beni destekledi, asla kıskanç bir yapısı olmadı. Bebeklerin de yükünü paylaşıyor ama ağırlık bakıcımızda ve bende... İddianame... H. Basri AKGİRAYE. C. Savcõsõ - Eski Parlamenter Baştarafı 2. Sayfada bulunmadõğõ bilinmeyen kişilerin gizli tanõk olarak verecekleri an- latõmlarla ceza adaletinin oluş- masõ, daima kuşku ile karşõlana- caktõr. Kaldõ ki, bir devrim mah- kemesi olan Yüksek Adalet Di- vanõ’nda (Yassõada Mahkemesi), sõkõyönetim askeri mahkemele- rinde bile uygulanmayan gizli tanõk yöntemine yer vermek, her zaman sakõncalõ sonuçlar doğu- rabilir. Örneğin, bir gün, bir yü- rekli bir C. Savcõsõ çõkar, türban ve yasağõna karşõ olan tüm pro- fesör ve yardõmcõlarõ ile F tipi ya- zar ve aydõnlar ve laikliğe aykõ- rõ davranõşlarõn odağõ haline gel- diği, Anayasa Mahkemesi’nce karara bağlanmõş bir siyasal par- ti yöneticileri hakkõnda, yukarõ- da değindiğim yöntemlerle id- dianame düzenleyebilir, arama ve tutuklamalar isteyebilir, davalar açabilir. Aslõnda bugüne değin böyle bir savcõnõn çõkmamasõ da ayrõ bir şaşõlasõ durumdur. Bu nedenle, gizli tanõk anla- tõmlarõ, yasadõşõ yollarla alõnmõş ses kayõtlarõ, eziyet ve baskõ ile düzenlenmiş tutanaklarla dona- tõlmõş her belge iddianame olarak nitelenemez. Böyle bir belge, ol- sa olsa, eski deyişle ancak iftira- name olarak söz konusu olur. Yu- karõda değindiğim gibi, iddiana- me ciddi bir hukuki belgedir ve ceza adaletinin oluşmasõnda, ilk ve olmazsa olmaz nitelikte bir de- ğer taşõr. Herkes iftiraname dü- zenleyebilir ama C. Savcõlarõ as- la. Her savcõnõn düzenlediği suç- layõcõ belgeler de iddianame ola- rak nitelenemez. İddianameyi ancak Cumhuriyet Savcõlarõ dü- zenler ve davayõ, bağõmsõz yar- gõçlar yargõlar ve karara bağlar. Özel atanmõş savcõlar ve özel seçilmiş yargõçlarla ceza adaleti- nin sağlanmasõ olanak dõşõdõr. MEHMET MENEKŞE TOKAT - Yaklaşõk iki bin kişinin çalõştõğõ Tokat Sigara Fabrikasõ geçen günlerde kapatõldõ. Geç- tiğimiz yõl özelleştirilen fabrikanõn kapõsõna kilit vurulmasõna tepki gösteren Tek Gõda-İş Sendi- kasõ Başkanõ Suat Karlıkaya, Tokat’ta işsizliğin çõğ gibi büyüdüğünü söyledi. Tokat milletvekillerinden ve halktan istedikle- ri desteği bulamadõklarõnõ ifade eden Karlõkaya, “Ayda ortalama 500 milyara yakın iaşe ve ye- dek parça girişi olan 4 trilyona yakın işçi maaşı olan kamyoncusundan bakkalına ka- dar gelirinden herkesin faydalandığı Tokat Sigara Fabrikası kapatılmıştır. Tokat halkın- dan istediğimiz desteği alamadık” dedi. To- kat’ta işsizliğin tehlikeli boyutlara ulaştõğõnõ 2003 yõlõnda Organize Sanayi Bölgesi’nde 4 bin sigortalõ çalõşõrken 2009 yõlõnda bu sayõnõn binin altõna düştüğüne dikkat çeken Karlõkaya, işsiz kalan işçilerin durumu ile ilgili siyasilerin duyar- sõz kaldõğõnõ belirtti. Tokat Esnaf Odalarõ Birlik Başkanõ (TESOB) Mehmet Bekçi de fabrikanõn kapõtõlmasõnõn kabul edilemez olduğunu söyledi. Fabrikanõn yerel seçimlerin hemen ardõndan ka- patõldõğõna dikkat çeken Bekçi, “Tokat halkı bu iktidar partisine her seçimde destek verdi, 5 tane milletvekilini verdi. Bu Tokat halkı siga- ra fabrikasının kapatılmasına layık değil. Bundan sonraki süreçte esnafımızın yanı sıra, çiftçimiz, bilhassa tütün üreticimiz de zor du- rumda kalacaktır” dedi. 2 bin kişi daha işsiz Bilanço her ay büyüyor ÇELİK’İN ATAMALARI YARGIYA GİDİYOR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Eğitim-Sen Genel Başkanõ İsmail Koncuk, 657 sayõlõ Devlet Memurlarõ Kanunu’nun 76. maddesine dayandõrõlarak yapõlan atamalara ilişkin dava açacakla- rõnõ, dava açmak isteyen öğretmenlere de avukatlõk hizmetinde bu- lunacaklarõnõ bildirdi. Koncuk, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, eski Mil- li Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik’in bakanlõğõ döneminde yaptõğõ atamalarõn usulsüz olduğunu belirterek, “özellikle bir sendikaya mensup şube başkanlarının ve üyelerinin” görevlere getirildiği- ne dikkat çekti. Koncuk sendikalarõnõn tespitine göre, 474 okul-ku- rum müdürü ve müdür yardõmcõsõnõn usulsüz atandõğõnõ vurguladõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle