16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KANAL Biz televizyonunda yolsuzluk ve yoksulluk dosyaları ile gündem yaratan programlarından tanıdığınız gazeteci arkadaşımız Tuncay Mollaveisoğlu’nun genel yayın yönetmenliğinde aylık haber dergisi “Bağımsız” yayın hayatına başladı. Siyasi iktidarın medyanın önemli bir kısmını ele geçirdiği, ele geçiremediklerine de dişini geçirmeye çalıştığı bir dönemde bağımsız ve bağlantısız yayıncılık yapmak çok daha büyük bir anlam kazanıyor. Tuncay ve arkadaşlarını kutlamak gerekiyor. Tuncay, Bağımsız’ı sunarken şöyle diyor: “Türkiye’de halkın doğru ve güvenilir bilgiye ulaşamadığı gerçeğinden yola çıkıp bu dergiyi büyük özen ve özveri ile hazırladık. Baskılara karşı dimdik duran, kalemini satmak yerine kıran, faşizme ve güce karşı halkın, emeğin, gerçeğin yanında yer alan gazeteciler, yazarlar, aydınlar da var elbette.” Derginin ilk sayısının kapak konusu: Bu saltanat nereye kadar? Son Padişah’ın ülkesinden yolsuzluk hikâyeleri. Kimi Deniz Feneri’ne uzanıyor kimi imar rantına. Başta saltanat kayığında yer alanlar olmak üzere Türkiye yağmasından kazanmayacak yandaş kalmayacaktı! Aylık derginin ederi 10 lira. Ayrıntılı bilgiyi ve abonelik koşullarını bagimsizdergi.com’dan edinebilirsiniz. CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Umutlanalım (mı?) Cumhuriyet Halk Partisi’nin yerel seçimlerde oyunu artırıp yeni belediye başkanlıkları kazanması AKP’den bir an önce kurtulmak isteyen kesimlerde 2011 genel seçimlerine ilişkin umutların yeşer- mesine yol açtı. İstanbul’daki dikkat çekici oy artışı, Aydın, Si- nop, Tekirdağ, Antalya ve Giresun’da yerel yö- netimleri kazanması hiç kuşku yok ki CHP adına kayda değer başarılardır. Öte yandan 29 Mart seçim sonuçları ilginç bir dağılım haritası ortaya çıkarmıştır. Kıyı kentlerin- den 5’ini AKP (İstanbul, Hatay, Samsun, Trabzon, Rize), 4’ünü Milliyetçi Hareket Partisi (Bartın, Kas- tamonu, Balıkesir, Adana), 1’ini DSP (Ordu) ka- zanırken CHP de 14 kentte il belediye başkan- lıklarını kazanmıştır (Kırklareli, Zonguldak, Si- nop, Giresun, Artvin, Mersin, Antalya, Muğla, Ay- dın, İzmir, Çanakkale, Tekirdağ, Edirne). CHP’nin Ankara dışında orta, doğu ve güney- doğu Anadolu’da gücü yok denecek kadar azdır. Dağılım haritasına bir göz atalım: Batman, Bingöl, Diyarbakır, Iğdır, Şanlıurfa, Şır- nak ve Van’da yüzde 1’in altında; Afyon, Ağrı, Bit- lis, Çankırı, Erzurum, Hakkâri, Kahramanmaraş, Konya, Mardin, Muş, Nevşehir, Rize, Siirt ve Yoz- gat yüzde 5’in altında; Aksaray, Düzce, Elazığ, Er- zincan, Gümüşhane, Karabük, Kastamonu, Ka- rabük, Kırıkkale, Kütahya, Sakarya ve Sivas’ta yüz- de 10’un altındadır. CHP’nin, Demokratik Sol Par- ti’nin seçimlerden birinci parti olarak çıktığı Es- kişehir’de eriştiği oy oranı 2.7, Ordu’da da 2.2’dir. Bu haritanın değişmesi yolunda köklü adımlar atılmadığı sürece CHP’nin 2011 genel seçimlerinde iktidarı değiştirecek ölçüde bir ağırlık kazanma- sı hayaldir. Seçim sonrası başlayan tartışmalar her benzer durumda olduğu gibi CHP merkez yönetiminin de- ğişmesi konusunda yoğunlaşmaktadır. Sayın Deniz Baykal’ın yerini alacak bir genel başkan adayı bulunmuştur ve bu değişiklik gerçekleşin- ce partinin “makûs talihi” de değişecektir! Bu, CHP yandaşlarının ezelden beri vazgeçemedikleri bir yaklaşımdır. Kurtuluş, başarı, yükselme ancak ve ancak “karizmatik bir lider” ile olasıdır! Geçmiş- te Bülent Ecevit gibi somut bir örnek vardır; al- çakgönüllü, halkla kolay ilişki kurabilen, dürüst, erdemli, güzel konuşan, topluma umut veren bir liderle iktidara giden yol açılabilir. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu işte böyle bir kişiliktir… Sayın Kılıçdaroğlu’nun sayılan bu niteliklere sa- hip olduğundan kimsenin kuşkusu yoktur, fakat sorun Türkiye koşullarında bir “kişilik” ya da “ka- rizmatik olup olmamak” sorunu değildir. Sorun, bir stratejik program sorunudur. Orta, doğu ve Gü- neydoğu Anadolu’nun oy dağılım haritasına yan- sıyan görüntüsü ancak o bölgelerde seçmenleri Sünni İslama ve Kürt milliyetçiliğine yönelten so- runlara somut çözüm önerileri üretmekle olasıdır. Liderin kişiliği mutlaka önemlidir, anımsayalım ve kendimize soralım, eğer Sayın Ecevit’in dilin- den düşürmediği “Toprak işleyenin, su kullana- nındır!”, “İnsanca, hakça bir düzen!” gibi “prag- matik” söylemler toplumda yankı bulmasaydı, CHP o yıllardaki başarısını gösterebilir miydi? Bunu ter- sinden de okuyabiliriz: Eğer partinin dilde so- mutlanacak ve toplumda yankı bulacak bir stra- tejik programı yoksa ya da başka bir deyişle kul- lanacak malzemesi yoksa liderin kişiliği tek başına iktidar değişikliği için yeterli değildir. CHP, -eğer bir vazgeçme söz konusu değilse- bir sosyal demokrat parti olarak bu niteliğinin üze- rine yüklediği sorumluluğun bilinciyle hiç zaman yitirmeden önünü tıkayan sorunların üstesinden gelme yolunda bir stratejik programın hazırlık ça- lışmalarına başlamalıdır. Türkiye’nin “akıllı”, “yenilikçi”, “dönüşümcü” bir sosyal demokrasiye hiçbir zaman olmadığı ölçü- de gereksinimi vardır. Kendimiz farklı bir yerde du- ruyor olsak da… ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ ‘Gümüşlük’teDemokrasi... Yerel seçimler haritasõ, dinci siyasetin -“ılımlı” bile olsa- de- niz coğrafyamõzda tutunama- dõğõnõ gösteriyor… çünkü bizim kõyõlarõmõz “Umman”a benze- miyor. Dünyanõn uygarlõklar havzasõnõ oluşturan Akdeniz, Ege ve Karadeniz’den besle- niyor. Bu nedenle seçim harita- mõzõn sadece siyasal değil, “kül- türel” içeriği de önem kazanõ- yor… AKP onca “reform”larõna ve “AB’ci”liğine rağmen, kõyõ- larda yoğunlaşan ve “tarihin derinliklerindeki evrensellik- ten gelen laik kültür”le uzla- şamõyor... Bodrum örneği… Nitekim aynõ bölgelerde sa- dece CHP’ye değil, “muhafa- zakâr” ama “dinci” olmayan partilere de destek verildi. Bu durum, Cumhuriyetle bütünle- şen “çağdaş uygarlık” hedefi- nin “ulusal özlem” olduğunu da kanõtlamõyor mu? Örneğin Bodrum Yarıma- dası’ndaki belediyeleri, AKP dõşõndaki partiler üleştiler. Tur- gutreis, Yalıkavak ve Bitez’de CHP, Gümüşlük’te DP, Gün- doğan, Ortakent-Yahşi, Mum- cular ve Konacık’ta MHP, Göltürkbükü ve Yalı’da ANAP’lõ başkanlarõn dönemi başlarken Bodrum’da da CHP’li başkan, koltuğunu DP’li rakibine devretti… Yani, “Halikarnas Balıkçı- sı”nõn kentlerinde, turist olarak değil “yaz-kış yaşayan” seç- menler dediler ki, “Biz dincili- ği istemiyoruz ama inanç ve ge- leneksel değerlerimize saygılı, Cumhuriyete özde bağlı par- tilerimizi de dışlamıyoruz..” ‘Myndos’ta kaygılar Bodrum ve beldelerinde “la- iklik karşıtı eylemlerin odağı olmayan” partiler yönetimleri üstlenirken Gümüşlük’ten gelen haberler ne yazõk ki bu anlam- lõ tabloya pek yakõşmayan “farklı beklentiler”i çağrõştõ- rõyordu... Antik “Myndos” yerleşme- siyle içi içe olmasõndan ötürü yõllardõr imar yasaklarõyla ya- şamaya çalõşan beldede, yerel seçimin bu kez fikirlerle değil “rant hesapları”yla yapõldõğõ söyleniyordu. Gümüşlük’ün “arkeolojik” alanlarõndaki arazilerini yapõ- laşmaya açmaya “suskun ka- lacak” belediye için görülmemiş paralar harcayan bir gayrimen- kul zengini, seçimlere damgasõnõ vurdu. Desteklediği DP adayõ da yine öylesine görülmemiş bir kampanya sürdürdü ki örneğin seçmenleri toplu olarak “Recep İvedik-2”ye bile götürdü… Aynõ günlerde “Myndos ka- zıları”nõn geleceği için düzen- lenen bir panelde, yazar Latife Tekin’in başõna gelenler ise “ürkütücü”ydü!.. Tarihin gü- venceye alõnabilmesi için SİT arazilerinin “kamulaştırılma- sı”nõ isteyen Tekin’i “döv- me”ye kalkõştõlar! Yazarõmõzõn şu sözleri, “rantın saldırganlaşması”na yetmişti: “Antik Myndos’un bulunduğu arsaları köylü- lerden alan kişi, kültür ha- zinelerinin üzerine konma- ya çalışıyor...” Gelişmeleri Cüneyt Özde- mir internet sitesinde özetle şöyle aktarõyordu: “Yaklaşık 10 yıl önce Gümüşlük’e yer- leşen Mehmet Durmaz, arkeo- lojik alanlardaki imarı olma- yan arazileri köylüden satın al- dı. Derken başlatılan kazılar- da bölgede bilinenden çok da- ha kıymetli yerleşim olduğu or- taya çıktı. Ne var ki Kültür ve Turizm Bakanlığı ani bir ka- rarla ‘kamulaştõrma yapõlõn- ca’ya kadar kazı çalışmalarını durdurdu.” (23 Mart 2009) Böylece arazilerindeki ar- keolojik dokunun “kanıtlan- ması” belirsiz bir geleceğe er- telenen Durmaz, kazõlarõ des- tekleyen belediye yönetimine karşõ DP’li Mehmet Tire’nin seçilmesi için kesenin ağzõnõ açõyordu… Nitekim “beklenen” oldu ve Tire oylarõn çoğunu aldõ! Demokrasi lekelenmemeli... Şimdi Gümüşlük’te duyarlõ kesimler şunu soruyor: “Sade- ce Myndos’u değil, demok- rasiyi de lekelenmekten kur- tarmak gerekmiyor mu?” Yerel demokrasinin, “demok- ratik tarih katliamı”na dö- nüşmemesi için Myndos’un bir an önce kamulaştõrõlarak gü- venceye alõnmasõ gerekiyor. Mehmet Tire’den beklenen ise seçimde kimden destek alõr- sa alsõn, binlerce yõllõk “uygar- lık mirasımızın belediye baş- kanı” olduğunu unutmamasõ... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 5 Nisan 5 NİSAN 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 19 AKP’de Erdoğan sıkıntısı! Erdoğan için kapı gıcırtısı! Düşmüş Aydın İpekoğlu: “Attan düşmüş halini görmüştük, eşekten düşmüş halini de gördük!” Teselli Nami Tepe: “Hamdolsun, AKP’nin oyları yüzde 38.87’den aşağı düşmedi!” Onur Aydın Türkaydın: “Bana ustam ‘seni kapıya koyarım’ dese, ben onurlu bir kalfayım, kapıdan kendim çıkarım!” Ceket Anıl Öcal: “Ceket koyup kazanamayınca bakanları kapının önüne koyarsın!” YağmurDeniz Bağımsız aylık dergi: Bağımsız Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” TÜRKİYE’DEKİ Amerikancıların AKP’nin yerel seçim yenilgisini “milliyetçi söylem”lere bağlamaya çalıştığını belirtiyor Bülent Esinoğlu ve “deliğe süpürülme” riskinden söz ederek şöyle diyor: “Kendilerince, 29 Mart yenilgisinin nedeni olarak milliyetçi söylemleri gösteriyorlar. Orta Anadolu’da yüksek oy almasını, Güneydoğu’da az almasını AKP’nin milliyetçiliğine bağlıyorlar. Yani AKP’ye ‘Sen Türk milliyetçilerinin oylarını aldın. Kürt oylarını alamadın. Türk milliyetçiliği yaptın. Halbuki daha fazla Kürtçülük yapmalıydın’ diyorlar. Burada gerçekte AKP’den istenen şudur: AKP’nin Amerikan isteklerine daha yakın dur, aksi halde içinizdeki milliyetçiler vasıtası ile sizi böleriz! AKP’nin seçim yenilgisini de fırsat bilerek Amerika’nın taleplerini yerine getirmesi için AKP’yi sıkıştırıyorlar. Aslında AKP de Amerika’nın isteklerini yerine getirmek istiyor ancak içerdeki muhalefet böyle büyürse AKP’nin işi biraz zor görünüyor. Şimdi AKP hangi kararı alırsa alsın, ‘bölünme noktası’na doğru hızla ilerliyor. Yani ‘serbest düşme’ devam ediyor. Fakat Amerika’nın çok ama çok acelesi var. Çünkü Irak’ın kuzeyinde kurduğu kukla devleti Türkiye’nin himayesine bırakarak çekilmek istiyor. Amerika Irak’tan istediğini almıştır. Şimdi elde ettiği çıkarları sürdürülebilir kılmak için Türkiye’ye ihtiyacı var. Amerika Türkiye’deki adamlarını kullanarak AKP’ye baskı yapıyor. ‘Bak, benim dediklerimi yapmazsan, senden desteğimi çekerim; seni deliğe süpürürüm’ diyor. Ancak, AKP’nin Türkiye içindeki durumu ABD isteklerini tümüyle yerine getirmeye uygun değil. İş bununla bitmiyor. Amerika’nın Türkiye’deki adamları CHP’ye de aynı yönde baskı yapıyorlar. ‘Güneydoğu’da açılım yap. Yani sen de Kürtçülük yap. Böyle yaparsan senin için de iyi bir şeyler düşünürüz’ demek istiyorlar. Oysa Türkiye’deki Amerikancılar için esas olan ne Kürt halkıdır, ne de Türk halkıdır. Varsa yoksa hizmet ettikleri Amerika’dır.” Neyse ki “büyük patron” Barack Obama haftaya Türkiye’ye geliyor. İşbirlikçilerine ve “taraf”tarlarına gerek kalmadan birinci ağızdan ne istediğini öğreneceğiz! Amerikancılar SESSİZ SEDASIZ (!) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Paranõn pi- yasada azal- masõyla satõn alma gücünün artmasõ. 2/ “Durur --- gibi dallarda kanlõ b ü l b ü l l e r ” (Ahmet Ha- şim)... Kutsal olduğu için dokunulma- masõ gereken şey. 3/ Kaynağõ antik çağ- lara dayanan kirişli bir çalgõ... Günün başlangõcõ. 4/ Azer- baycan’õn plaka imi... İslamda geçici evlilik. 5/ Dört köşe döşeme taşõ... Ayak direme. 6/ Yanağõn alt kõsmõ... Baryum elementinin simgesi. 7/ Küre Dağlarõ Milli Par- kõ’nda, “Şehriban” da denilen bir kanyon... Kadõnlarõn giydiği kolsuz üstlük. 8/ Din işlerini devlet işlerine karõştõrmayan... Arjantin’de büyük at sürülerini güdenlere verilen ad. 9/ Fiyatlarõn ge- nel artõşõ ile tanõmlanan ekonomik dengesizlik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bal peteği... Bir tür İngiliz birasõ. 2/ Vücutta- ki AIDS virüsünü saptamakta kullanõlan test... Yön, taraf. 3/ Gözdeki canlõlõk... Bir uyaktan son- ra yinelenen, aynõ anlamdaki sözcük ve eklere ve- rilen ad. 4/ Letonya’nõn plaka imi... Kaşa sõkõş- tõrõlarak kullanõlan gözlük camõ. 5/ Asker... No- tada durak işareti. 6/ Devinimi olmayan, duruk... Bir spor kulübümüzün kõsa yazõlõşõ. 7/ Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun bir romanõ... Küçük körfez. 8/ Bölmeli göçebe çadõrõ... Gemiyi baş- tan ya da kõçtan halatla karaya bağlama. 9/ Bir peygamber... Niteliği düşük mal. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A K V A V İ T Y M U A R E E P E A R M A G E D O N R A P A T A Ş E Ş İ K A V U L T R E F L Ü A T E K A O L İ N O D A U N N E E Ş E L Ç İ T 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com [email protected] İmar rantının seçimlere bulaştığı Myndos…
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle