16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 5 NİSAN 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Seçim Sonrası [email protected] Seçimler bitti. Herkes her yerde sonuçları irdeliyor, tartışıyor; farklı dersler çıkartıyor… İyidir, dersler laf- ta kalmadığı sürece iyidir, devam… Bıkkınlık vermemeye çalışarak ben de hissiyatımı özetliyorum: 1) AKP’nin gerilemesine demok- rasi adına çok seviniyorum… 2) Hem Türk, hem Kürt milliyet- çiliğinin tırmanmasından endişe du- yuyorum. 3) Seçim sonrası gazete ve tele- vizyonlarda bütün o analizleri yapıp da en göze çarpan, en görünür sonucu “es” geçenlere, o sonucu yok sayanlara, bu konuda tek laf et- meyen tüm yorumculara “Yuh ol- sun!” diyorum… Bugüne dek par- tiler yasası, seçim yasasında olsun, yaşamın birçok alanında olsun “Ko- taya ne gerek, kadınlar da çalışsın, başarsın..” diyenlere koca bir “Oha!” savuruyorum. Sevgili okurlar, kullandığım dil için özür dilerim.. ama öfkeliyim! Bu- güne dek bin kez anlattım, anlattık. Ben kotanın gerekliliğini anlatmak- tan bıktım, yoruldum.. politikacılar anlamamaktan bıkmadılar! Sizi aşağıdaki gerçeklerle baş başa bırakıyorum. Bu seçimin sonunda, 81 il içinde sadece 2 ilde kadın Belediye Baş- kanı oldu: Aydın’da Özlem Çerçi- oğlu (CHP) ve Tunceli’de Edibe Şa- hin (DTP). (Geçen dönem bu sayı birdi. Yine Tunceli’de Başkan DTP’li Songül Abdil’di.) Yaklaşık 900 ilçede ise kadın ilçe belediye başkanı sayısı toplam 15. Bunların 12’si DTP, 2’si AKP, biri CHP’li… MHP’li yok. Yaa… İşte böyle! Bari durumun korkunçluğunun bilincinde olalım! “Ayırımcılık,”, “Bölücülük”, “Öte- kileştirme”, “Laiklik”, “Ilımlı İslam”, “Milliyetçilik”, “Atatürk ilkeleri”, “De- mokrasi” sözlerini ve kavramlarını dil- lerinden düşürmeyen “aydın” geçi- nen cahiller artık bu durumu fark et- sinler! Tanrı aşkına fark etsinler de, demokrasi gereğini yerine getir- mek yolunda bir adım atsınlar! Seçim sonrasında kimse boş durmuyor, herkes çalışıyor! Kemer’in MHP’li Belediye Başkanı Mustafa Gül göreve gelir gelmez heykeltıraş Zafer Sarı’nın “Aşk Yağ- muru” adlı eserini meydandan kal- dırmakla işe başlamış! Hayırlı olsun! Kadıköy Belediye Başkanı Sela- mi Öztürk, “Sanata ve sanatçıya sa- hip çıkmak” adına heykeli istemiş. Hikâyenin sonunu merakla izliyorum! Ne ilk ne son bu!. Sanata, heykele, resme düşman, kadına düşman her zaman olacak bu ülkede! Bak- tıkları şeyde “müstehcenlik” gören de! Doğrusu Kemer’deki “Aşk Yağ- muru” heykeline bakınca onların gördüklerini ben görmedim. O hey- kele bakınca ben “uçmaya hazır” ka- natlanmış bir kadın ve tepeden tır- nağa şefkat, sevgi dolu bir erkek gördüm… Her baktığı şeyde yalnız cinsellik arayan kafalara; her baktığı şeyi pisleten ve pislik gören zihniyete ne anlatabilirsiniz ki? Sanat? Estetik? Duyarlık? Yaratıcı güç? Bence, her baktığında “ahlaksız- lık” gören o hasta kafalar, doğadan da uzak dursun! Ağaca, dala, mey- velere, deniz kabuklarına, çakıl taş- larına da bakmasınlar! Onlarda da müstehcenlik görürler! Can Yücel’in “Pandora’nın Ku- tusu” şiirini anımsamanın tam za- manıdır: “Bir denizanasıdır umut / Ta suların ortasında / Açılır/ Kapanır/ Açılır/ Ka- panır/ Kapanır / Açılır.” (Hadi bilin bakalım, bu şiiri bura- ya neden koydum?) Bakmayın başlığa “Seçim sonra- sı” dediğime… Yaşamın her anında bir şeyler seçtiğimizi, ama en çok, en çok kendimizi, nasıl bir insan ol- duğumuzu, olmak istediğimizi, na- sıl bir toplumda yaşamak istediğimizi seçtiğimizin bilinciyle… İyi pazarlar… [email protected] faks: 0 212 257 16 50 Bebekli Atõf Bey’in kõrõlan hayalinden tam 48 yõl sonra İstanbul üstünde ilk kez bir uçak görülür İstanbul’dauçağõn100.yõlõ İstanbul’un üstüne uçan bir insanõn gölgesinin düştüğü ilk tarih ise 1159’dur. Bizans İmparatoru Manuel Kommi- nos’u ziyarete gelen II. Kılıçarslan’õn ya- nõndaki bir Türk hazõrladõğõ özel elbise- lerle hipodromda uçuş denemesi yapar. Günümüzde Venedik’in Sen Mark Mey- danõ’nda bulunan dört at heykeli Haçlõ se- ferleri sõrasõnda İstanbul’da talan edilmiştir. Bu heykeller, hipo- dromda imparatorun oturduğu lo- canõn önünde durmaktaydõlar. Diktiği elbiselerle uçuş dene- mesi yapan Türk’ün başõna gelenlerin en uzak tanõklarõ işte bu at heykelleridir; İs- tanbul’da ise kala kala Sulta- nahmet Meydanõ’ndaki iki dikili taş ve burmalõ sütun kalmõştõr. Tarihçi Niketas Honiates’in adõnõ Seraceddin olarak ak- tardõğõ Türk, beyaz renkli, ellerini açõn- ca içine rüzgârõn dolmasõ için bol yapõlan elbisesiyle kendini kuleden bõraksa da, dü- şerken çõkardõğõ ses etraftaki ağaçlara ve çatõlara konan kuşlarõn ürkerek uçmala- rõna neden olmuştur! Hezarfen Ahmet Çelebi Yasaklarõyla ünlü IV. Murat döne- minde, uçan bir insanõn gölgesi ilk kez Bo- ğaz’õn serin, mavi sularõnõn üstüne düş- müştür. Seraceddin gibi yere çakõlmayõp, Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçan, bin konuda uzman, yani ‘Hezarfen’ olan adamõn adõ Ahmet Çelebi’dir. Kõtalar ara- sõ ilk uçuşu gerçekleştiren Hezarfen Ah- met Çelebi’nin adõnõn geçtiği yegâne bel- ge, Evliya Çelebi’nin ‘Seyahatname’ ad- lõ eseridir. Der ki, Evliya Çelebi: “İs- tanbul’daki cemşitkâr üsdatlardan He- zarfen Ahmet Çelebi, ibtida Okmey- danı’nın minberi üzerinde rüzgâr şid- detli iken kartal kanadları ile sekiz do- kuz kere havada pervaz ederek talim etmişti. Bade, Sultan Murat Han, Sa- rayburnu’ndaki Sinanpaşa Köşkü’nden temaşa ederken, Galata Kulesi’nin ta zirve-i âlâsından lodos rüzgârı ile uça- rak Üsküdar’da Doğancılar meydanı- na inmiştir. Sonra, Murat Han, ken- disine bir kese altın ihsan ederek: Bu âdem pek havf edilecek âdemdir, her ne murat ederse elinden gelür, böyle kimselerin bekası caiz değildir diye Cezayir’e nefy eylemiştir, orada merhum ol- du.” Hezarfen Ahmet Çelebi diye birinin ya- şamadõğõ, anlatõlanõn Kâtip Çelebi’nin uy- durma bir hikâyesi olduğunu iddia eden- ler vardõr. Bu gibi ‘tarihçi’lerin kesin yar- gõya varmadan önce havacõlar tarafõndan hazõrlanan çalõşmalarõ incelemeleri gere- kir. Hezarfen Ahmet Çelebi’nin ağõrlõğõ- nõ, taşõma aletiyle beraber 120 kilo hesap eden uzmanlar, 12 m2’lik bir kanat sathõ, 9 metre kanat açõklõğõ ve 1.5 metre kanat genişliği olan bir planörün sözü edilen uçuşu başarabileceğini hesaplamõşlardõr. Galata Kulesi ve Doğancõlar arasõndaki mesafe dönüşler, irtifa kaybõ ve kaza- nõmlarõyla beraber planör uçuşu için 6 bin metredir ve bu mesafenin de yaklaşõk 5 da- kikada alõnabileceği düşünülmüştür. Uz- manlar, Hezarfen Ahmet Çelebi’den iki yüzyõl sonra Otto Lilienthalin’in aynõ bü- yüklükteki bir planörle 30 metre yük- seklikten kendini bõrakarak uçmayõ ba- şardõğõnõ da tüm uçuş hesaplarõnõ bilim- sel olarak yaptõklarõ raporlarõna eklemiş- lerdir. IV. Murat döneminde İstanbul’un ha- va trafiği oldukça yoğundu!.. Padişahõn kõ- zõ Kaya Sultan’õn 1633 yõ- lõnda doğumu nedeniyle dü- zenlenen şenliklerde, Lagari Hasan Çelebi adlõ havacõ, yaptõğõ roketle Sarayburnu’ndan havalan- mõş ve paraşütle denize inmeyi başar- mõştõr. Evliya Çelebi’yi ciddiye almamayõ marifet sayan kimi ‘tarihçi’ler, Seyahat- name’de kayõtlõ bu uçuşu da küçümse- meden önce, yine uzmanlarõn hesaplarõ- na göz atmalõlar. Bilim adamlarõ, 50 ok- ka barut içeren 7 fişekli bir roketin 64 ki- lo ağõrlõğõ olduğunu hesap etmişlerdir. Bu roket, paraşütün ağõrlõğõyla beraber 100 ki- lo hesap edilen Lagari Hasan Çelebi’ye eklendiğinde 164 kiloya ulaşõlõr ki, bu du- rumda bir insan 350 metre yüksekliğe ra- hatlõkla çõkabilir. Bebekli Atıf Bey İstanbul üstünde uçanlar arasõnda Be- bekli Atıf Bey ne yazõk ki unutulmuştur! Teknik araçlara son derece meraklõ olan ve Boğaz kõyõsõnda şirin bir köy olan Bebek’te yaşayan Atõf Bey, ilkel de olsa İstan- bul’da ilk uçağõ yapan insandõr. Gürgen ağacõ ve sactan yapõlan uçağõn kuyruğu, ka- nadõ ve de pervanesi bulunmaktadõr. 1861 yõlõnõn haziran ayõnda bir gün, tüm Be- bekliler Protestan Bahçesi’nde toplanõrlar. O gün, uçacağõnõ duyuran Atõf Bey, per- vanesini ayaklarõyla döndürdüğü uçağõy- la yüksek bir yerden havalansa da, ancak 10 metre uçmayõ başarõr. Yaralanan Atõf Bey’e, İngiliz Okulu’nun öğretmenleri ilk tedavisini yaparken, Bebekliler, ba- basõndan kalan parayõ böyle saçma sapan işlere harcadõğõ gerekçesiyle kendisini mirasyedi bir budala ilan ederler! Bebekli Atõf Bey’in kõrõlan hayali ve ke- miklerinden tam 48 yõl sonra, 1909 yõlõn- da İstanbul üstünde ilk kez bir uçak görü- lür. Baron De Catter’in getirdiği sarõ renk- li Voisin tipi uçak, Hürriyeti Ebediye te- pesinde sergilendikten sonra, 2 Aralõk günü tüm İstanbullularõn hayranlõğõnõ ka- zanan bir gösteri uçuşu yapar. 1909’dan 2009’a... Tam yüz yõldõr uçaklar uçuyor İs- tanbul’un üstünde... Bunu kutlamanõn ay- rõcalõğõ da Kule Canbazõ’nõn olsun! Not: Sunay Bey Tarihi 8 Nisan Çar- şamba saat 20.00’de Antalya’da, Devlet Ti- yatrolarõ Haşim İşcan / Küçük Sahne’de... 14 Nisan Salõ, saat 20.30’da, İstanbul Ka- dõköy Altõyol’da Müjdat Gezen Sahne- si’nde... ‘9. ANKARA SANAT BULUŞMASI’ YARIN BAŞLIYOR OnurÖdülüLütfüGünay’ın ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Çağdaş Sanatlar Vak- fõ’nca (ÇAĞSAV) düzenlenen “9. Ankara Sanat Buluşması ANKART-2009”, yarõn kapõla- rõnõ “ücretsiz” olarak Ankaralõ sanatseverlere açõyor. ANKART 2009’a, bu yõl 42 galeride yüzü aşkõn ressam, heykeltõraş ve se- ramik sanatçõsõ, binin üzerinde sa- nat yapõtõyla katõlõyor. Ankara’nõn en önemli, düzen- li plastik sanatlar etkinliği hali- ne gelen ANKART, her zaman olduğu gibi bu yõl da Çankaya Belediyesi’nin Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirilecek. İstanbul, Ankara, İzmir, Mer- sin, Antalya’dan gelen galerile- rin sanatçõlarõ arasõnda, Avrupa ve Asya ülkelerinden yabancõ ressam ve heykeltõraşlar da et- kinlikte yer alacak. Ayrõca Bal- kan ülkelerinden sekiz sanatçõ da yapõtlarõnõ ayrõ bir bölümde ser- gileyecekler. Resim, heykel ve seramik alanõndan yapõtlarõn ser- gileneceği etkinlik boyunca di- leyenler nakit ya da kredi kartõyla galerilerden alõşverişte buluna- bilecekler. Etkinlikte, ÇAĞ- SAV’õn 2009 Onur Ödülleri de yarõn gerçekleştirilecek AN- KART’õn açõlõşõnda sahiplerine verilecek. Bu yõlki ÇAĞSAV Onur Ödülü’ne, ressam ve eği- timci Lütfü Günay ile İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi (IMO- GA) değer görülmüştü. AN- KART’õn açõlõşõna, Çankaya Be- lediye Başkanõ Bülent Tanık da katõlacak. 12 Nisan’a dek sürecek ÇAĞSAV Yönetim Kurulu Başkanõ Şefik Kahramankap- tan, ÇAĞSAV Onur Ödülle- ri’nin Türkiye’de plastik sanatlar alanõnda “en prestijli ödül” ha- line geldiğini belirterek, “Sa- natçı, sanat kurumu yönetici- si, sanat öğreticisi ve eğitimci- si olarak ileri derecede başarı- lı hizmetler vermiş, önemli ya- pıtlar ortaya koymuş, yapıtla- rı uluslararası alanda başarı kazanmış bir gerçek kişi ile bu yönde katkıda bulunmuş bir tüzel kişiye toplumun şükran- larını sunuyoruz” dedi. Hafta boyu 10.00 - 20.00 sa- atleri arasõnda ziyarete açõk tu- tulacak olan ANKART 2009 çerçevesinde, 7 Nisan Salõ günü saat 14.00’te, ÇAĞSAV Onur Ödülü 2009 sahibi ressam Lütfü Günay ile söyleşi yapõlacak. Ar- dõndan belgesel gösterimi baş- kentlilerin beğenisine sunula- cak. 11 Nisan Cumartesi, 14.00 - 17.30 saatleri arasõnda da “Gü- nümüzde Sanat Eleştirisi” baş- lõklõ bir panel düzenlecek. Ab- dülkadir Günyaz, Ümit Gezgin, Celal Binzet ve Dilek Şener ko- nuyu, sanat bilinci oluşturma, bilgilendirme ve dikkat çekme açõsõndan irdeleyecekler. AN- KART 2009 etkinliği 12 Ni- san’da son bulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle