16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 3 NİSAN 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Bakanlarının Yakasından Tuttuğu Gibi.. Başbakanlar, elbette kendileri ile ters düşen bakanları ile yola devam etmek istemezler. Çözüm, önce kapalı kapılar arkasında durumu o ba- kana anlatmak ve istifasını istemektir. Ender de olsa, hır çıkarmak amacıyla istifa çağrısına kulak tıkayan ve direnen olursa, başbakan onun görevden alınması- nı cumhurbaşkanından yazı ile talep eder. Ama, Bakanlar Kurulu’ndaki görev arkadaşlarının ki- şiliğine saygı duyan hiçbir başbakanın, önceki gün- kü gazetelerin manşetlerine de yansıdığı gibi, “Ben o bakanı dışarıya koyarım” türünden, üstelik argo bir iletişim yöntemine başvurması yakışık almaz. Halkımızın, Başbakanlarının birden bire parlayan, sert ve asabi mizacına alışmaya çalıştığını biliyordum. Ama o mizacın, “Cumhuriyet Hükümeti’nin” anayasamız- la tanımlayıp koruduğu bu kişilere, üstelik bir basın top- lantısında açık açık şartlı da olsa kapıyı gösterecek ka- dar kontrol dışı kalacağını düşünemezdim. Nasıl düşünebilirim ki? Bir insan ömrünü kapsayacak kadar uzun yıllar, po- litikanın içinde öğür olmuşum. Dahası, Cumhuriyet Hü- kümeti’nde, o en saygın kurumun içinde görev almı- şım. Ve o görev sırasında, bir başbakanın, Bakanlar Kurulu üyelerine “Sayın” takısını kullanmadan ses- lendiğini de duymamışım. Benim Başbakanımın, rahmetli Ecevit’in Bakanlar Kurulu toplantılarında, bir bakan arkadaşına herhan- gi bir not vermek istediği zaman, yerinden kalkıp, o ko- caman toplantı masası etrafında yürüdüğünü de unutmayarak. Seçim yenilgisinin nedenlerini araştırmak amacıy- la yapılmış olan bir Bakanlar Kurulu toplantısında, Er- doğan; kimin, nerede ve ne tür bir hata yapmış ola- bileceğini soruşturmak gerektiğini söylemiş ise, bun- dan doğal ne olabilir? Başbakan’ın bu tür bir düşünce alışverişi için ma- saya yatırmış olabileceği böylesine doğal bir muha- sebe sorusu karşısında da, bir ya da daha çok sayı- da bakan, isteniyorsa, kendilerinin istifa edebilecek- lerini önceden bildirerek Başbakan’ın elini rahatlatmayı düşünmüş olabilirler. O toplantıda da bu tür konuşmalar yapılmasını bek- lemek doğal görülmelidir. Ne ki, bildiğim kadarı ile hiçbir bakan, azarlanma açıklamasını üstüne almayarak, suskunları oynama- yı yeğliyor. Önünde sonunda, günün birisinde, o altı bakanın dışındaki üyelerin arasından 30 Mart’ta top- lanmış olan Bakanlar Kurulu’nda konuşulanların da- ha geniş olarak yansıtılacağını hesap etmiyor. Ama o tarihte, adları kamuoyunda bilinecek kişiler için, “Sizi evine girerken çıkartıp kapı önüne koy- duğu ayakkabılar olarak gören bir başbakanın ka- binesinde kalmaya devam ettiniz?” denilebileceği- nin hesabı yapılmıyor? Yazılan sanki devlet sırrı da! Bu tür kulis arkası konuşmaları, bir hükümet gizi imiş gibi algılayarak dışarıya taştığı için kızmak, haberi ya- pan gazeteciden hesap sorulmasını sağlamaya yönelik sitemleri, üstelik yönetiminin başında kendi damadı- nın bulunduğu bir medya kurumuna doğrultmak ola- yın bir yüzüdür.. O yüzdeki tablo, herkesin Erdoğan’ın bilinçaltından dışarı taşan ve politik erkin medyayı kontrolü altına al- mayı öngören hesapları da içeriyor. Yeni patronaja devir sırasında gönül rızası ile Baş- bakan’ın kontrolü altına zaten girmiş olan gazete, dün, bir gün önce manşetten duyurduğu o haberin getir- diği tepkiyi mahcup bir şekilde tek sütuna gizlemeye çalışarak gösterdi. Öteki yüzde ise Başbakan’ın devlet yönetiminin bü- tün dişlilerine hâkim bir tek adam edası ile politik ve bürokratik görevlerde olanları sahiplenmekten henüz vazgeçmeyi düşünmediği öne çıkartılıyor. Günümüzde, bu çok eskimiş sahiplenme dürtüsü- nün, uygulayıcılarına yarar değil zarar getirdiğini AKP Genel Başkanı da hâlâ anlamaya yanaşmıyor. Oysa soldan sağa da okunsa.. yukarıdan aşağıya doğru da incelense, sandıktan çıkan bulmaca sonuçları başka türlü bir gelecekten söz ediyor. Not: Değerli okurlarım, ileti, mektup ya da telefon- la benden 30 Mart’ın getirmiş olduğu yeni mesajlar için CHP’den, MHP ve öteki partilere kadar analiz bek- lediklerini duyuruyorlar. Kesin sonuçların YSK tarafından açıklanmasını bekliyorum.. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Meclis Komisyonu’nun taslak raporunda tutuklularõn “adil yargõlama hakkõnõn ihlali” yakõnmalarõna yer verilmedi Ergenekon’a teğet geçtiler AYŞE SAYIN ANKARA - Silivri L Tipi Ceza- evi’nde incelemelerde bulunan TBMM İnsan Haklarõ Komisyonu bünyesindeki “cezaevleri alt ko- misyonu” taslak raporunda, Erge- nekon tutuklularõnõn “adil yargı- lama haklarının ihlal edildiği, savunma haklarının engellendiği, bilgisayar girişine izin verilmediği için savunmalarını elle yazmak zorunda kaldıkları” yönündeki yakõnmalarõna yer verilmedi. Tas- lak raporda, Silivri cezaevindeki 2 müdürün görevden alõnma gerekçesi olarak gösterilen “aynı davadan tu- tukluların, aynı koğuşta tutul- maları” da eleştirilerek, “ortak tavır almalarının engellenme- si”nin istenmesi dikkat çekti. TBMM İnsan Haklarõ Cezaevle- ri Alt Komisyonu, geçtiğimiz gün- lerde Silivri Cezaevi’ne yaptõğõ in- celemelerle ilgili taslak raporunu ta- mamladõ. Alt komisyonun gelecek hafta toplanarak, raporuna son bi- çimini vermesi bekleniyor. AKP’li Murat Yıldırım’õn baş- kanlõğõnõ yaptõğõ alt komisyon ra- porunda, tutuklu ve hükümlülerin sadece “fiziki koşullara” yönelik yakõnmalarõna yer verildi. Komisyonun taslak raporunda, tu- tuklularõn “24 saat kameralı kayıt ve bina akustiğindeki sorun ne- deniyle duyma problemi yaşa- dıkları” yönündeki yakõnmalarõ yer almasõna karşõn “sonuç ve ka- rar” bölümünde bu konuda her- hangi bir önlem veya öneriye yer ve- rilmedi. Küçükçekmece’de imha edildiler İSTANBUL (AA) - Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda Ümraniye’de ele geçirilen 27 adet el bombasõnõn, Küçükçekmece’de Marmara İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne ait alanda imha edildiği bildirildi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon davasõ dosya- sõna İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden gönderilen yazõda, Ümraniye’de ele geçirilen 27 adet el bom- balarõnõn fotoğraflarõnõn Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne teslim edildiği belirtildi. Bombalar- dan 18’inin MKE yapõmõ ve 2’sinin RFX Ameri- kan menşeli olduğu belirtildi. Bahçede el bombası bulundu HAKKÂRİ (AA) - Hakkâri’nin Çukurca il- çesi Emir Şaban Mahallesi’nde Cebrail Duman, temizlediği bahçesinde el bombasõ buldu. Du- man’õn durumu bildirmesi üzerine güvenlik güçle- ri bölgeye sevk edildi. Uzman ekip, parça tesirli el bombasõnõ ilçe merkezinden 5 kilometre uzaklõkta- ki Çöplük mevkisinde kayalõklarõn arasõnda fünye ile patlatarak imha etti. Soruşturma sürdürülüyor. ‘Encümen-i Dâniş’ toplandı İstanbul Haber Servisi - Emekli asker ve üst düzey sivil yöneticilerin oluşturduğu “Encü- men-i Dâniş”in toplantõsõ dün Moda’daki Deniz Kulübü’nde gerçekleştirildi. Toplantõya, eski ge- nelkurmay başkanlarõ emekli orgeneraller Hüse- yin Kõvrõkoğlu, İsmail Hakkõ Karadayõ, Necdet Üruğ, eski TBMM Başkanõ Necmettin Karadu- man, eski MİT Müsteşarõ Sönmez Köksal katõldõ. Toplantõda seçim sonuçlarõnõ değerlendirdiklerini kaydeden Karaduman, “Şahsi fikrime göre, bu se- çimlerde halkõmõz büyük bir mesaj vermiştir. Aç- lõk sõnõrõnda yaşayan halkõmõz bu duruma acilen çözüm bulunmasõnõ bekliyor” dedi. ERGENEKON DAVASININ 68. DURUŞMASINDA KEMAL KERİNÇSİZ SAVUNMA YAPTI: Atatürkçülük yargılanıyor Sinan Aygün ile 2 teğmen, tahliye edilmelerine karşõn halen tutuklu görünüyor İddianamede tutuklu sayõsõ yanlõş İLHAN TAŞCI ANKARA - Ankara Ticaret Oda- sõ Başkanõ Sinan Aygün ile teğ- menler Noyan Çalıkuşu ve Eren Mumcu tahliye edilmelerine karşõn Ergenekon iddianamesinde halen tu- tuklu görünüyor. Bu durumda, mah- kemenin iddianameyi kabul aşa- masõnda tutuklu sayõsõnõn “gerçeği” yansõtmadõğõ anlaşõlõyor. Ceza Mu- hakemesi Kanunu’na göre, tutuk- lularõn durumlarõnõn doğru yazõl- mamasõ savcõlõğa iadesini gerekti- rirken iddianame mahkemece kabul edilmişti. Birinci iddianameye iliş- kin tartõşmalar sürerken ikinci id- dianamenin de iadesini gerektirecek boyutta hatalar olduğu anlaşõldõ. İkinci iddianamenin şüphelileri ara- sõnda ATO Başkanõ Aygün de yer alõyordu. Aygün, tutuklama kararõ- na yaptõğõ itirazõn kabulünün ar- dõndan 14 Temmuz’da tahliye edil- mişti. Buna karşõn iddianamede, Aygün’ün tutuklamasõna ilişkin ka- rar tarih ve sayõsõyla yer alõrken tah- liye edildiğine ilişkin herhangi bir değerlendirme yer almadõ. İddiana- mede, dokuz ay önce cezaevinden tahliye edilen Aygün halen tutuk- luymuş gibi görünüyor. Aynõ durum teğmenler Noyan Çalõkuşu ve Eren Mumcu açõsõndan da geçerli. 20 Eylül 2008 tarihinde tutuklanan Çalõkuşu ve Mumcu, mart ayõnda tahliye edildi. Ancak ikinci iddianameye göre Çalõkuşu ile Mumcu halen Hasdal Askeri Ceza ve Tutukevi’nde tutuklu görünü- yorlar. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, iddianamede gösterilmesi ge- rekenler arasõnda “Şüphelinin tu- tuklu olup olmadığı; tutuklan- mışsa, gözaltına alma ve tutukla- ma tarihleriyle bunların süreleri” de yer alõyor. Yasanõn 174. madde- sine göre bu durumlarõn olmadõğõ hallerde iddianamenin mahkeme tarafõndan savcõlõğa iade edilmesi öngörülüyor. Şüphelilerin tahliye edildikleri halde tutukluymuş gibi iddianamede yer almalarõna karşõn mahkemece iddianamenin kabul edilmesi dikkat çekti. HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnda savunmasõnõ yapan tutuklu sanõk Kemal Kerinçsiz, davaya bakan 13. Ağõr Ceza Mahke- mesi’nin iddianameyi kabul ederek ba- ğõmsõzlõğõnõ ve objektifliğini yitirdiğini öne sürdü. Kerinçsiz “Mahkeme ola- ğan bir ceza davasını değil, Türki- ye Cumhuriyeti Devleti’nin ordu- sunu, Kemalizmi, Atatürkçülüğü, milli ve laik devleti yargılayan bir konuma getirilmiştir” dedi. Silivri Cezaevi kampusunda gö- rülen Ergenekon davasõnõn 68. du- ruşmasõnda, tutuklu sanõk Kerinç- siz’in savunmasõnõn dinlenmesine de- vam edildi. “Mahkeme, Adalet Bakanlığı’nın kucağında bir cezaevinin içinde yargılamayı kabul etmemeliydi” di- yen Kerinçsiz “Bu fiziki ortam için- de sürdürülen yargılama aleniyet il- kesini de ortadan kaldırmıştır. Va- tandaşın istediği anda girip izleye- mediği bir davada aleniyet sağlan- mamış demektir” ifadesini kullandõ. Danõştay saldõrõsõ ve Cumhuriyet ga- zetesinin bombalanmasõna ilişkin da- vayõ anõmsatan Kerinçsiz şu iddialar- da bulundu: “Ankara 11. Ağır Ce- za Mahkemesi’nde yargılanmış bir davanın ek failler yaratılarak, ye- niden İstanbul’da açılması, yürüt- menin savcılarla birlikte hazırladı- ğı tam bir mizansendir. Mahke- menin bu tertibi görmemesi buna rağmen tüm yetki kurallarını ha- zırlanmış belgelerdeki örgüt mer- kezi deyimlerine göre kendisini yet- kili kabul etmesi, mahkemeyi seçil- miş olağanüstü ve tabi hâkim ilke- sine uygun faaliyet göstermeyen özel bir mahkeme konumuna dü- şürmüştür. Mahkeme sanıklara ve suça göre yürütmenin aktif müda- halesi sonucu görev kabul etmiş, ob- jektifliğini ve bağımsızlığını tü- müyle yitirmiştir.” Kerinçsiz, devleti çökertmek isteyen bir grubun hazõrladõğõ iddianamenin kabulünün mahkemeyi istenmeyen bir oldubitti ile karşõ karşõya bõraktõ- ğõnõ savundu. Kerinçsiz, üye hâkim Se- dat Sami Haşıloğlu için “Şahsıma ideolojik husumet duyuyor” dedi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakõr’da, itirafçõ Abdulkadir Ay- gan’õn ifadeleri doğrultusunda 1990’lõ yõl- larda JİTEM tarafõndan öldürülen iki kişinin gömüldüğü yerlerde kazõ çalõşmalarõ başla- tõldõ. Önceki gün Diyarbakõr-Silvan Karayolu Karaçalõ köyünde özel yetkili iki savcõnõn yaptõğõ keşifin ardõndan dün sabah erken sa- atlerinde iş makineleriyle kazõ çalõşmasõ baş- latõldõ. Diyarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’na başvuran İnsan Haklarõ Derneği (İHD) yetkilileri de çalõşmalarõ yerinde izledi. İHD Diyarbakõr Şube Başkanõ Muharrem Erbey, çalõşmalarõn 150 metre uzunluğun- da bir yerde yapõlacağõnõ belirtti. Erbey, “Yolun 2-3 metre iç tarafında gömüldüğü yönünde beyanlar var. Kazı çalışmasında çok derine inilemiyor çünkü geniş bir alan. İfade ettiğimiz yerler kazılıyor” dedi. Er- bey, ayrõca savcõlõk yetkililerine Diyarbakõr’õn Sur içi bölgesinde bir alanõn kazõlmasõ yö- nünde talepleri olduğunu dile getirdi. Diyarbakır’da kazılar başladıİstanbul Haber Servisi - İs- tanbul Barosu Başkanõ Maummer Aydın, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda ifade veren gizli ta- nõklarõn kendi menfaatleri için mi yoksa olayõn aydõnlatõlmasõ için mi ifade verdiklerinin bilinemeyece- ğine dikkat çekerek, şüphelilerin sadece gizli tanõk beyanlarõyla mahkûm edilemeyeceğini belirtti. İstanbul Barosu’nun 131. Ku- ruluş Yõldönümü ve Avukatlar Günü kutlamalarõ kapsamõnda hu- kukçular, Türkiye’de adil yargõ- lama hakkõ, soruşturmalar kapsa- mõnda teknik takip ve dinleme ile gizli tanõk konularõnõ tartõştõ. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi Dekanõ Prof. Dr. Adem Sö- züer soruşturma kapsamõnda sa- vunma tarafõnõn gizli tanõklara so- ru sorma hakkõnõn engellendiğini ve bu şekilde adil yargõlamanõn ih- lal edildiğini belirtti. Sözüer özet- le şunlarõ kaydetti: “Gizli tanık konusunda büyük sorunlarla karşı karşıyayız. Yargılama teh- likeli bir yere doğru gidiyor. Kişinin savunma hakkı kısıtla- narak gizli tanığa soru sorul- madan yalnızca gizli tanık be- yanlarıyla kişi mahkûm edile- mez. Bu durum AİHM’ye de bi- zim yasalarımıza da aykırıdır. Kişi bu durumda haksız yere mahkûm edilmiş olabilir.” dedi. “Teknik Takip ve Dinleme” temalõ oturumda konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi Ceza Kürsüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahri Öz- türk ise “Yasalarda yeni delil el- de etme yöntemleri çok olması- na karşın telefon dinlemeleri yüzlerce sayfalık fezlekeler ha- linde hazırlanıyor. Savcı bunu nasıl okusun? Yani soruştur- mada yalnızca kolluğun yaptığı inceleme ile sınırlı kalınıyor. Soruşturmanın yönünü kolluk tayin ediyor” dedi. YARGITAY TANIMADI Rumuzlu tanıklar karar bozdurdu ? Sağlık hizmetleri yetersiz: Kampusta 7 adet ce- za infaz kurumu ve 7 bin 788 hükümlü ve tutuklu bu- lunmasõna karşõn, sağlõk hizmetleri 1 kurum doktoru ve geçici görevli 5 doktor ve 2 diş hekimi ile yürütülüyor. ? Ring seferlerinde sıkıntı: Günde yaklaşõk 100 has- tane sevki, 200 dolayõnda duruşma sevki yapõlmasõna kar- şõn sadece 29 ring aracõ bulunuyor. Ayrõca hastane ve adliyeye sevklerin İstanbul’dan yapõlmasõ ve kentin de uzak olmasõ, trafik gibi nedenlerle büyük sõkõntõ yaşanõyor. ? Özel yaşam ihlal ediliyor, akustik bozuk: Gö- rüşmede tutuklular, koğuş dõşõndaki açõk alan haricin- deki alanlarõn kameralar tarafõndan gözetlenerek kay- dedilmesinin özel hayatõn gizliliği hakkõnõn ihlali oldu- ğunu ifade ettiler. Koğuş içerisinde en küçük sesin yan- kõlanarak, tüm koğuşta gürültüye neden olduğunu, bu yüz- den işitme kaybõ yaşadõklarõnõ dile getirdiler. ? Tutuklu-hükümlü bir arada olmaz: Silivri Ce- zaevi’nde tutuklu ve hükümlülerin aynõ koğuşta kaldõk- larõ görülmüştür. Bu bağlamda hiçbir tutuklu isteme- diği halde hükümlülerle temas ettirilmemelidir. Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazõ hakkõnda kanunun 111. mad- desi, tutuklularõn “tutukevleri veya buna maddi olanak bulunmadõğõ durumlarda kapalõ ceza infaz kurumlarõ- nõn sadece tutuklularõn konulmasõ için ayrõlmõş özel bö- lümde tutulacaklarõnõ” hüküm altõna almõştõr. Yine ay- nõ maddede, tutuklularõn kendi aralarõnda da sõnõflan- dõrõlmak suretiyle yerleştirilmesi öngörülmektedir.Tu- tuklularõn hükümlülerden ayrõ olarak, tutuklulara özgü bir yere konulmasõ anayasa gereğidir. ? Hükümlü ve tutuklu rejimi farklı olmalı: Haf- tada 10 dakika telefonla görüşme hakkõ olan tutuklular, tutuklu ve hükümlüler rejiminin farklõ olmasõ gerektiğini, tutuklularõn hükümlülerden daha fazla haktan yarar- lanmalarõ gerektiğini dile getirdiler. ? Aynı suçtan olanlar aynı koğuşa konulma- sın: Haklarõndaki bir soruşturma ya da kovuşturma kap- samõnda tedbiren hürriyetinden mahrum bõrakõlan tu- tuklularõn birbirlerinden olumsuz etkilenmelerini en- gelleyecek önlemlere öncelik verilmelidir. Aynõ suçtan dolayõ soruşturma ya da kovuşturmaya tabi tutulan ki- şilerin aynõ koğuşlarda barõndõrõlmalarõ, mahkeme önünde ortak tavõr olma sonucunu doğurmakta, dola- yõsõyla yargõlanmayla ortaya çõkarõlmaya çalõşõlan ger- çeğin saklõ kalmasõna neden olmaktadõr. T A S L A K R A P O R D A N . . . HUKUKÇULAR TARTIŞTI ‘Gizli tanıkla kişi mahkûm edilemez’ Yurt Haberleri Servisi - Bin- göl’ün Solhan ilçesinde, 5 kişinin öldürüldüğü, 13 kişinin de yara- landõğõ davayõ temyiz eden Yar- gõtay, yerel mahkemenin kararõ- nõ “gizli tanıkların adlarının açık olarak değil de ‘X’ ve ‘Y’ olarak belirtilmesi” nedeniyle bozdu. Solhan ilçesinde 12 Ekim 2005’te iki grup arasõnda çõkan si- lahlõ kavgada, Yaşar Çavuşoğ- lu, Yusuf Bayır, Yemlihan Ba- yır, Ferhat Mollaoğulları ve Ebuzer Mollaoğulları’nõn öl- dürüldüğü 13 kişinin de yara- landõğõ, aralarõnda dönemin DYP İlçe Başkanõ Niyazi Çavuşoğ- lu’nun da bulunduğu 19 sanõklõ davayõ karara bağlayan Gümüş- hane 1. Ağõr Ceza Mahkemesi 4 sanõk hakkõnda 85 yõl ağõr hapis cezasõ, 4 sanõk hakkõnda çeşitli oranlarda ceza 11 sanõk hakkõn- da da beraat kararõ verdi. ‘X’ ve ‘Y’ denildi Kararõn temyiz incelemesini yapan Yargõtay yerel mahkeme- nin kararõnõ, “kararda gizli ta- nıkların adlarının açık olarak kullanılması gerekirken, ‘X’ ve ‘Y’ olarak belirtilmesi” ge- rekçesiyle bozdu. Yargõtay’õn kararõ üzerine davanõn önümüz- deki günlerde Gümüşhane 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde tekrar görüleceği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle