16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 2009 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Chavez - El Beşir - Bush Ve Eski Bir Paris Anısı Venezüella Devlet Başkanı Hugo Cha- vez’in sözleri, davranışları, yerleşik emperyalist dünya ile o değerleri savunanları şaşırtıyor ve si- nirlendiriyor. Beni ise hem derin derin düşündürüyor, hem de keyiflendiriyor. Chavez ve rejimi birçok yönden eleştirilebilir, ama amansız Amerikan emperyalizmine başkal- dırışı yadsınamaz. Hugo Chavez, hafta içinde Katar’ın başkenti Do- ha’da toplanan, afişe Amerikan kuklaları Ürdün ile Suudi Arabistan’ın Washington ile ilgili nahoş söz- leri duymamak için katılmadıkları, Arap-Güney Amerika zirvesindeydi. Toplantıda önceki günkü gazetelerde de ya- yımlanan bir konuşma yapan Chavez, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne seslenerek, Darfur katliamı ile suçlanan Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan el Beşir’in yerine eski ABD Başkanı Bush’un Irak’taki katliam yüzünden yargılanmasını önermiş. Chavez’in bu sözlerine çok kişi gülüp geçmiş, bir kısmı ise kızmıştır herhalde. Oysa biraz düşününce Chavez’in hiç de haksız olmadığını görüyoruz. Evet Arapların, bu arada Tayyip Erdoğan’ın arka çıktıkları Hasan El Be- şir’in iler tutar yanı yoktur, elleri temiz değildir. Bu tür insanların suçlarının kovuşturulmaları, bun- ların yargılanmaları insanlığın hayrınadır. Ancak bütün bunların inandırıcı olması için, çif- te standart uygulamasına son verip, bütün ben- zer suçların faillerini aynı kefeye koymak, aynı mua- meleye tabi tutmak gerekmektedir. Uluslararası Ce- za Mahkemesi’nin inandırıcı olabilmesi için hiç kuş- kusuz aynı tür uygulamanın içinde olması gerek- mekte, yalan gerekçelerle Irak’a saldırarak ve 1 mil- yondan fazla kişiyi öldürerek insanlık suçu işlemiş olan, taşıdığı diğer sıfatlar ne olursa olsun, enin- de sonunda, El Beşir gibi eli kanlı bir katil olan Ge- orge W. Bush’u da yargılaması gerekir. Bunun yapılması, şimdilik mümkün değildir ve yakın bir gelecekte de mümkün olacak gibi gö- rünmemektedir. Bu durumda bizim ise elimizde hiç değilse Ba- tı’nın sahtekârlığını yüzüne vurmak, sözde kriter- leriyle alay etmek olanağımız vardır. Amerikan em- peryalizmine kafa tutan Chavez, Doha’da bunu yapmış, ağzına sağlık! Chavez’in bilinç dolu, bir sürü şaşkını da uyan- dırıcı konuşması bana yıllar önce Paris’teki ya- şadığım bir olayı anımsattı. 1960’lı yıllarda bir ak- şam Saint Germain’deki Mazet üniversite resto- ranındaydım. Madeni yemek tepsimi doldurmuş, masalardan birine yerleşmiştim. Hemen yanımdaki masada, hangi ülkeden olduğunu bilmediğim iki Afrikalı ar- kadaş oturuyordu. Bunlardan daha kalın dudak- lı olanı, kadife sesiyle arkadaşına derdini anlatmaya çalışıyordu: - Sana ne kardeşim! Bu onların iç çatışması, se- nin için ikisi arasında bir fark yok ki! Konuşmaları ilginç gelmişti, kulak kabarttım. Hit- ler ve Churchill’den konuşuyorlardı. Biri Churc- hill’in evrensel değerlere bağlı bir demokrat, Hit- ler’in ise faşist bir katil olduğunu anlatırken, öbü- rü arkadaşına, bu farkların kendi aralarındaki iliş- kiler için geçerli olduğunu, ama iş karaderili ada- ma gelince anlamını yitirdiğini, her ikisinin de ka- raderiliye yaklaşımının aynı olduğunu gösterme- ye çalışıyordu. Sonunda bir ortak noktaya varabildiler mi bil- miyorum, ama karaderili kardeşimin ak bilinci be- ni aydınlatmıştı. Acaba adını sanını, ülkesini, mesleğini bilmediğim o karaderili kardeşim bir yerlerde yaşıyor mu hâ- lâ ve Chavez’in Doha konuşmasından haberdar oldu mu? [email protected] ‘DTP Ermenistan sõnõrõna dayandõ’ diyen hükümet sözcüsü, hakkõnda linç kampanyasõ yürütüldüğünü söyledi Çiçek’tenErdoğan’asitem ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Tayyip Erdoğan’õn ve parti yöneticilerinin, DTP’yi kastederek, “Iğdır’ı da aldılar, yani Ermenistan sınırına dayandılar” sözleri nede- niyle tepki gösterdikleri Baş- bakan Yardõmcõsõ Cemil Çi- çek, belli çevrelerin hakkõn- da linç kampanyasõ yürüttü- ğünü ileri sürdü. Iğdõr’da belediye başkan- lõğõnõ DTP’nin kazanmasõ üzerine, “Ermenistan sını- rına dayandılar” yönünde yaptõğõ açõklamasõ tepki çe- ken Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek, dün NTV’de konuyla ilgili açõklamalar yaptõ. Elindeki 2004 seçimi ve 2009 yerel seçimi tablosunun yer aldõğõ haritalarõ gösteren Çiçek, bazõ par- tilerin ülkenin belli bir bölgesinde, bazõ partilerin de belli bir bölgesinde seçimi kazandõğõnõ belirterek, bunun partiler üstü olarak stratejik açõdan değerlendirilmesi gerektiğini söy- ledi. ‘Kimlik siyaseti tehlikeli’ Kimlik siyasetinin sadece belli bir bölgede olduğunu ve yukarõ doğru çõktõğõnõ kaydeden Çiçek, “Bu böl- genin kendine mahsus özellikleri var. Eğer siyasetin merkezine kimlik siyaseti oturacaksa bu Türkiye açısından tehlikelidir. Bunun üzerinden maksadımın ötesinde bir yorum yapılıyorsa, birilerinin önyargıları varsa kar- şı çıktığım budur. Bunun ötesin- de bir anlam çıkarılıyorsa ben orada yokum” dedi. Çiçek, “Er- menistan sınırı” sözünün kendi şahsi görüşü olduğunu, bir gazete- ciye yaptõğõ değerlendirme oldu- ğunu belirtti. Bazõ çevrelerin bu konuyu hak- kõnda linç kampanyasõna dönüş- türdüğünü kaydeden Çiçek, Erdoğan ve AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün’e de “birinci elden bilgi edi- nilmediği” gerekçesiyle sitem etti. Ergül’e de eleştiri Çiçek, “Söylediklerim anlaşıl- madan sayın Başbakan’a sorular soruluyor, Başbakan bir şeyler söylüyor. Zaman zaman yapıyoruz bu hatayı. Şöyle bir yola gidebilsek, böyle bir konuşma gazetede yer al- dıysa beni arayıp ne düşündüğü- müz birinci elden sorulabilse. Bu işleri kendi aramızda konuşup on- dan sonra değerlendirmek lazım” dedi. Çiçek, bir başka soru üzerine de şunlarõ söyledi: “Ben ne söylediği- mi biliyorum. Oraya buraya çe- kenler onları bağlar. Ben bir şey söyleyip arkasında durmamazlık etmem. Başbakan o konuda bir ya- nıt vermiş. Ben sabah bu konuda değerlendirme yapan (AKP Grup Başkanvekili) Nihat Ergün’le ko- nuştum. Biz bu hatayı zaman za- man yapıyoruz. Normalde önce birbirimizi arayıp kanaatimizi söylemeliydik. O da gazete açısın- dan söylüyor. Bu hatayı zaman za- man yapıyoruz. Eğer istenen dü- zeltmeyse ben sözlerimden ne kas- tettiğimi söylüyorum. ‘Kimlik si- yasetinde genişleme var’ dedim. ‘Kimlik siyaseti doğru’ diyenler olabilir, bu onların fikri.” ‘Kırgınlık olmaz’ Partisi için bugüne kadar her tür- lü çabayõ gösterdiğini anlatan Çiçek, “Avrupa Birliği’nin hamallığını yapan bakanlardan birisi benim. Türkiye, demokrasi adına mesafe katetdiyse bilhassa bu işte payım vardır. Devlete ve millete sevgim, partime sadakatim konusunda kimseyle bir tartışmaya girmem. Beni en iyi tanıyacak olan, sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanı’dır” diye konuştu. Başbakan Erdoğan’õn Sabah gazetesine tepkisiyle ilgili olarak Çiçek, seçim ve kabine deği- şikliği gündeme gelince bürokrasinin durduğunu, Erdoğan’õn bu yönüyle konuyu değerlendirmiş olabileceği- ni söyledi. Haberi yazan gazetecinin kötü niyetli olduğunu sanmadõğõnõ kaydeden Çiçek, ancak bu tür konu- larõn Erdoğan’dan teyit edilmesi ge- rektiğini söyledi. Kabine revizyonuna ilişkin bir so- ru üzerine Çiçek, kabine değişiklik- lerinin sancõlõ süreçler olduğuna, ancak bu konuda en rahat kişinin Er- doğan olduğuna dikkat çekti. Çiçek, “Bizim ona güvenimiz var, hiçbi- rimizin bu noktada en ufak bir kır- gınlığı olmaz” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP, Iğdõr’da seçimi DTP’li adayõn ka- zanmasõnõ “Ermenistan sınırına da- yandılar” sözleriyle değerlendiren Hü- kümet Sözcüsü ve Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek’e sert tepki gösterdi. DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş, “Irkçı, faşizan anlayışını yansıtmış” de- diği Çiçek’in tüm seçmenlerden ve par- tisinden özür dilemesini istedi. DTP Grup Başkanvekili Selahattin De- mirtaş, Çiçek’in partisini hedef alan sözle- rini değerlendirdi. “Cemil Çiçek hezeyan yaşıyor” diyen Demirtaş, açõklamanõn son derece “utanç verici” olduğunu söyledi. Çiçek’in bu sözleriyle “ırkçı, faşizan anlayışını yansıttığını” savunan Demirtaş, şu görüşleri dile getirdi: “Bu ülkenin her vatandaşının oyu eşittir. Hangi partiye giderse gitsin, bütün oylar değerlidir. Bu ba- na Aysun Kayacõ’nın ‘Benim oyumla çobanõn oyu eşit mi olacak?’ sözünü anımsattı. DTP’ye verilen oyları küçümseyen, hor gören tuhaf bir zihniyet. Ama ken- di partisi bile buna karşı çıktı zaten. DTP bu ülkenin bir partisidir. DTP’ye oy verenler de bu ülkenin va- tandaşıdır. Hiç kimse bu ülke bölünsün diye oy ver- medi, vermez; savunmuyor, savunmaz da. Ama Ce- mil Çiçek, kendi başarısızlıklarını örtmek için milliyetçi ırkçı bir söyleme sarılmıştır.” D T P : I R K Ç I V E F A Ş İ Z A N B İ R A N L A Y I Ş AKP’li milletvekilleri yerel seçimlerde yaşanan oy kaybõnõn nedenleri arasõnda Erdoğan’õ da saydõlar: Kaybın nedeni gerilim politikası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP’nin yerel seçimdeki oy kaybõnõn nedenini arayan milletvekilleri, parti ör- gütlerinin rehavete kapõldõğõ, aday be- lirleme sürecinde yanlõşlõklar yapõldõğõ, beldelerin kapatõlmasõnõn tepki yarattõ- ğõ, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn son dönemdeki gerilim politikasõnõn va- tandaşlarõ olumsuz etkilediği değer- lendirmesi yapõyor. AKP yönetimi, yerel seçimde parti- nin oy kaybetmesinin nedenini araştõ- rõrken; AKP’li milletvekilleri de kulis- lerde oy kaybõnõn nedenleriyle ilgili şu görüşleri dile getiriyor: Ekonomik kriz: Küresel ekonomik krizin seçimde etkili olup olmadõğõ ko- nusunda iki farklõ görüş dile getiriliyor. Bazõ AKP’lilere göre başta turizm böl- geleri olmak üzere birçok yerde eko- nomik kriz etkili oldu ve krizin çözü- münün de yine AKP’de olduğu iyi an- latõlamadõ. Ekonomik kriz nedeniyle kõzgõn olan seçmen AKP’ye oy vermedi. Bazõ AKP’liler ise ekonomik krizin temel bir neden olamayacağõ görüşün- de; eğer tek neden kriz olsaydõ Kocae- li, Gaziantep, Bursa, Sakarya gibi sanayi bölgelerinde işsizlik nedeniyle seçi- min kaybedilmesi gerekiyordu. Gerilim ve kutuplaşma: Siya- si parti liderleri seçim sürecinde gerilim politikasõ uyguladõ. Başbakan Erdo- ğan da, liderlerin açõklamalarõna sert ya- nõtlar verdi. Bu da gerilimi artõrdõ ve va- tandaşlarõ olumsuz etkiledi. Toplumda zõtlaşma ve kutuplaşma yaşandõ, bu da AKP’nin oylarõna yansõdõ. Kimlik siyaseti: AKP Güneydo- ğu’da DTP ile diğer bölgelerde bazõ yer- lerde MHP, bazõ yerlerde de CHP ile ya- rõştõ. Kürt açõlõmõyla ilgili başta TRT Şeş olmak üzere alõnan kararlar Güneydo- ğu’da iyi anlatõlamadõ. ‘Kimlik ve hiz- met’ söylemi entegre edilemedi. DTP, kimlik siyasetinin propogandasõnõ iyi yaptõ. Erdoğan’õn “ya sev ya terk et” olarak yorumlanan açõklamalarõ da böl- ge halkõ üzerinde olumsuz etki yaptõ. Örgütler çalışmadı: Bazõ böl- gelerde ‘çok rahat kazanırız’ rehave- tine kapõlan teşkilatlar seçime fazla asõlmadõ. Daha önceki seçimlerde ol- duğu gibi seçmenin kapõsõnõ tek tek çal- madõ. Yerel seçim olmasõ nedeniyle özellikle küçük ilçe ve beldelerde, ay- nõ aileden kişiler farklõ partilerden aday oldu. Bu da teşkilatlarõn seçime asõl- malarõnõ engelledi. Aday belirlemede hata: Aday belirleme sürecinde yanlõşlõklar yapõl- dõ. Aday yapõlmayanlar ya karşõ parti- lere çalõştõ ya da seçim sürecinde ‘ses- siz kalarak, çalışmayarak’ muhalefe- te dolaylõ destek verdi. Blok oluşturuldu: Bazõ bölge- lerde ‘AKP kazanmasında kim ka- zanırsa kazansın’ mantõğõ ile hareket ederek güçlü olan muhalefetin adayõnõn etrafõnda birleşti. AKP karşõsõnda blok- laşmalar oluştu. Kapatılan beldeler: Nüfusu 2 binin altõnda olan beldelerin kapatõl- masõna ilişkin karar etkili oldu. Muha- lefet bunu iyi kullandõ ve seçmen ka- patõlma kararõna tepki gösterdi. Bazõ yer- lerde köylerin mahalle yapõlmasõ da olumsuz etkiledi. Köy kapsamõnda su parasõ vermeyen ya da daha az su parasõ veren seçmen buna tepki gösterdi. Bu yerlerde sokak sütçülüğünün yasak- lanmasõ, yeni imara izin verilmemesi bi- le seçmeni olumsuz etkiledi. Yazıcıoğlu etkisi: BBP Genel Başkanõ Muhsin Yazıcıoğlu’nun se- çimlerden önce bir helikopter kazasõn- da ölümü bu partiye karşõ ‘duygusal bir iklim’ yarattõ. AKP’lilere göre Yazõcõ- oğlu’nun memleketi Sõvas’ta seçim ra- hat alõnõrdõ, ancak Yazõcõoğlu’nun ölü- münden sonra bu il de seçim çalõşma- sõ durduruldu. Seçmen duygusal iklimde BBP’de birleşti. SP de, partinin yüzde 2 oranõnda oylarõnõ aldõ. AKP kulislerinde, milletvekilleri oy kaybõna neden ararken; Erdoğan’õn gerilim politikasõnõn da partiyi olumsuz etkilediğine dikkat çekiliyor. Ekonomik kriz, kimlik siyaseti, çalõşmayan örgütler, aday belirlemede hata gibi etkenler de kulislerde konuşulanlar arasõnda. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sabah gazetesi yazarlarõndan Naz- lı Ilıcak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn kendi gazetesinde çõ- kan bir habere yönelik sert eleştirisi- ni “Bu kadar sinirlenmesini yadır- gadım. Haber bence normal” söz- leriyle değerlendirdi. Ilõcak, eleştiri- ler nedeniyle Sabah gazetesinin bir ta- võr takõnacağõnõ sanmadõğõnõ da be- lirtti. Ilõcak, Sabah gazetesinde çõkan ve seçim sonuçlarõ nedeniyle bakan- larõn istifalarõnõ sunduklarõna ilişkin habere Erdoğan’õn gösterdiği tepki- yi NTV’de katõldõğõ porgramda de- ğerlendirdi. Erdoğan’õn tepkisini kav- rayamadõğõnõ belirten Ilõcak, şöyle ko- nuştu: “Başbakan’ın bu kadar si- nirlenmesini yadırgadım. Gazete- deki haber, AKP’nin aleyhine olan bir haber değil. Sızdırma bir haber olabilir ki benzerlerine sıklıkla rastlıyoruz. Bu kadar sinirlenme- sine, ‘haber doğruysa bakanlarõna mõ sinirlendi?’ şeklinde bir yorum ge- tirebiliriz. Haber bence çok normal. Bakanların kabahati olsa da ol- masa da, Başbakan’ın elini rahat- latmak için böyle bir hamle yapmış olabilirler. Başbakan’ın tepkisini kavrayamadım, mantıklı bir de- ğerlendirme yapamıyorum.” ‘En demokratı Demirel’di’ Erdoğan’õn basõna yönelik tutu- munu eski başbakanlarla kõyaslayan Ilõcak, “Bence en demokratı Süley- man Demirel’di. Bülent Ecevit’ten randevu aldığınızda, mutlaka so- ruların üzerinde durur, cevapları denetlemek, gözden geçirmek is- terdi. Titizdi kendisi. Medyadaki kişilere karşı tavır aldığını ve tar- tışma yürüttüğünü hatırlamıyo- rum” dedi. Turgut Özal’õn da medya ile uğ- raştõğõna çok şahit olduğunu, medyada “tuttuğu ve ezdiği insanlar oldu- ğunu” belirten Ilõcak, “Gizli gizli, el altından yürütürdü bu işleri. Kız- dığı, azarladığı medya mensupları hatta patronları olmuştur” diye konuştu. Haber sõzdõrma konusuna da Özal döneminden örnek veren Ilõcak, şöyle konuştu: “Mehmet Keçeciler’le ilgili Yavuz Donat’ın Tercüman’da bir habe- ri çıkmıştı; ‘Lades’ başlıklı. Tur- gut Özal ile eşi, ladese tutuşmuş- lar ve eşi kazanırsa, Mehmet Ke- çeciler’in başını istemiş. Keçeciler o sırada bakan. Bu haber yazıldı ve bir bakanın başı üzerinden la- dese tutuşmak çok acıtıcı, ayıp bir şeydi. Doğru bir haberdi ama Özal yalanladı; ‘kimden sõzdõ’ di- ye müthiş bir gürültü koparmış- tı. Bence, Sabah’ın haberi son derece masum ve AKP’yi incitici bir haber değil.” “Başbakan’ın ilk dönemine göre daha tahammülsüz olduğu yo- rumları var. Seçim tecrübesinden sonra ‘her şey yeniden başlayacak’ deniliyordu. Ben, Başbakan’ın ger- ginlik yaratmayacak bir üslubu benimseyeceğini ümit ediyorum ve bekliyorum” diyen Ilõcak, “Sabah gazetesi için ‘yandaş medya’ tarif- leri yapılıyor. Bu nedenle Başba- kan’ın tutumu daha da dikkat çek- ti. Gazetenin tavrı ne olacaktır ya da olmalıdır” sorusuna Ilõcak şu yanõtõ verdi: ‘Başbakan taktik mi yapıyor’ “ ‘Başbakan taktik olarak mõ böy- le bir şey yaptõ’ sorusu akla gelebi- lir. ‘Yandaş medya ama benim aley- hime de yazõyorlar’ havası yaratmak için mi yaptı, bilmiyorum. Sabah gazetesinin de bir tavır takınacağını zannetmiyorum. Ama gazetenin yazı işlerinde olmadığımı da be- lirtmek isterim.” Kaynağõ sormak ilkel bir tutum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Bakanlar Kuru- lu’nda bazõ bakanlarõn sözlü olarak istifasõnõ ver- diğine ilişkin Sabah gazetesinde yayõmlanan ha- beri “Böyle habercilik olur mu? Bakanlar Ku- rulu gizlidir, haber yapılmaz” sözleriyle eleş- tirmesi tepki çekti. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanõ Ahmet Abakay, Erdoğan’õn ba- sõndan haber kaynağõnõ açõklamasõnõ istemesinin ilkel bir tutum olduğunu kaydetti. Abakay, Erdoğan’õn bu açõklamayõ yaparken medyanõn Başbakanlõk’a bağlõ birim olduğunu sandõğõnõ kaydetti. Abakay, şunlarõ söyledi: “Erdoğan ne zaman çağdaş bir devlet ada- mı gibi davranacak? Erdoğan bugüne kadar basını tehdit ediyordu, bu yetmedi, artık ken- di bakanlarını da tehdit etmeye başladı. ‘Han- gi bakan söylediyse bana söyleyin’ diyor. Yani bakanlara da ‘Yalnõzca ben konuşacağõm, baş- kasõ konuşmayacak’ diyor” ‘Basına haber kaynağı sorulmaz’ Erdoğan’õn basõndan haber kaynağõnõ istemesi kadar ilkel bir tutum olmadõğõnõ kaydeden Aba- kay, Bakanlar Kurulu’nda yaşananlarõn gizli ol- duğunu ve haber yapõlamayacağõnõ açõklamasõnõ da eleştirdi. Abakay, şunlarõ kaydetti: “Başbakan bu konuda da çağdışı bir zihni- yeti sergiliyor. Şunu unutmasın ki iki kişinin olduğu her yerden haber çıkar. Basının gö- revi de bunu almaktır. (...) Sabah ve atv’yi al- dı, medyanın yüzde 50’sini aldı, bu bile yetmi- yor. Başbakan basının tümünü teslim almak istiyor. Kendi medyasına bile ateş püskürü- yor. Bence birkaç gün tatile çıkması gerek.” Okurlarõ Balbay’õ yalnõz bõrakmõyor Gazetemiz okurları, Ankara Temsilcimiz Mus- tafa Balbay için tuttukları 2 saatlik nöbeti dün de sürdürdü. Cumhuriyet’in Şişli’deki merkez binasının bahçesinde toplanarak “Balbay çıka- cak yine yazacak”, “Susma, sustukça sıra sana gelecek”, “Biz susarsak kim konuşacak” slo- ganları atan Cumhuriyet okurları, “En büyük tehlike geriye gidişin hızı değil, heyecanı yitir- mektir” dövizleri taşıdılar. ADD Genel Mer- kez Bilim Danışma Kurulu Üyesi Ümit Ülgen, Ergenekon soruşturmasının küresel bir ope- rasyon olduğunu belirterek “Bu operasyon TSK’nin etkisizleştirilmesine yönelik bir ope- rasyondur. Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçasıdır. Bu operasyon Türkiye’deki deği- şim ve dönüşümün siyasal bir ayağıdır” dedi. ‘Bukadarsinirlenmesiniyadõrgadõm’ Sabah gazetesi yazarõ Nazlõ Ilõcak, kabine haberiyle ilgili Başbakan Erdoğan’õn tavrõnõ eleştirirken, ‘AKP aleyhine bir haber değil. Başbakan’õn tepkisini kavrayamadõm’ dedi ÇGD BAŞKANI ABAKAY: Fotoğraf:SERKANYILDIZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle