Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sami Aktaş:
“Kara kutuyu falan
boş verin; THY
uçağının
Amsterdam’da
düşmesinin
nedeni takdir-i
ilahidir!”
CMYB
C M Y B
GÖRÜŞ
BEDRİ BAYKAM
Sn. Deniz Baykal’a Açık Çağrı
Sn. Baykal, sizinle 20 yıla uzanan bir hukukumuz
var. Babamla olan ilk gençlik yıllarınızdan kalma dost-
luğa dönecek olursak, bu süre, net 50 yıla çıkıyor.
Size bugün bu 50 yılın sorumluluğu ile yazıyorum.
Sn. Baykal, pazar günü, beraber spor yaptığım bir
arkadaşım bana şu soruyu sordu ve yanıtlayama-
dım: “Sarıyer’de AKP çok kan kaybetmiş, CHP’ye
mi oy verelim yoksa DSP’ye mi?”
Sn. Baykal, 1993’te solda birliği sağlamak ve ye-
rel seçimlerde kötü sürprizlerle karşılaşmamak için
yaptığımız Taban Operasyonu hareketini çok iyi bi-
liyorsunuz. O tarihten 4 yıl önce, size ülkedeki din-
ci tehlikeler konusunu ilk açtığımda, SHP Genel Mer-
kezi’nde benimle şakalaşarak, “Bedriciğim, seni şu
şeriatçılık paranoyalarından kurtarmamız lazım” de-
miştiniz. Ne yazık ki 1994 yerel seçimlerinde si-
zinle Karayalçın ve Ecevit’in arasında sürdürdü-
ğümüz birlik arabuluculukları hüsranla sonuç-
landı ve böylece Gökçek ve Erdoğan dönemleri
hazin şekliyle başladı.
Sn. Baykal, ülkeyi yönlendirmesi, koruması ge-
reken bir “lider” olmak arzusundasınız. O günlerde,
sizin ve diğer iki parti başkanının yaptıkları “oy böl-
me” hatasının geriye baktığımızda, ne kadar vahim
sonuçlar doğurduğunu görebildiğinizi umuyorum.
Biliyorsunuz o seçimden önce halkımız ve aydınlar,
sizlere her kanaldan bu bölünmenin faturasının bo-
yutlarını anlatmış ve başarısızlığın kaçınılmazlığını ak-
tarmışlardı. Ne yazık ki “lider” kadrosu bunu algı-
layamadı. O günden bu yana 3 yerel seçim daha ya-
şadık. Ne yazık ki ne siz, ne de diğer başkanlar, o
ilk akıl almaz hezimetten bir ders aldılar. Her seçimde
aynı intihar tekrar yaşandı. Belediye seçimlerinde,
üç-beş oy farkla koca bir belediyenin el değiştire-
bildiğini çok iyi biliyoruz. Nasıl oldu da ülkenin en
önemli siyasileri, 16 yıldır hiçbir üzüntü duymadan,
halkın yaşam tarzında Atatürkçülüğü tasfiye etme-
ye kalkışan bu senaryolara böyle bir tavırla yeşil ışık
yakabildiler, anlamak imkân dışı. Açık konuşacak
olursak, ilkokul dört düzeyinde matematik bilen her
çocuk, üç ayrı sepete bölünen oyların, yarışmada
“1. Torba” olma şansını neredeyse toptan kaçıra-
cağını bilir.
Sn. Baykal, 1993 ve bugün arasında geçen sü-
reçte de size yine açık mektuptan yazıp, aynı bö-
lünme konusunu formül olarak defalarca dile ge-
tirmiştim. Bu sefer durum çok farklı. Cumhuriyete
ait birçok mevzi artık kaybedildi, içeriksizliğini sü-
rekli dile getirdiğiniz bir davada Kemalistlerin önü
kesildi. Yeni bir dönemde de sosyal demokrasi
ülkeye sahip çıkmazsa, geri dönülmez kaosla-
rın ortasına düşeceğimiz aşikâr. Böyle bir or-
tamda, ülkenin göreceği zarar, sizi de, CHP’yi de
kat kat aşar.
Siz her şeye rağmen, İnönü ekolünden geliyor-
sunuz. Bu partide Kemal Satır, Suphi Baykam, İs-
mail Rüştü Aksal dönemlerini de çok iyi biliyor-
sunuz: bir siyasetçi için, devlet çıkarı, parti çıkarı-
nın önünde gelir, parti çıkarı da tabii ki her zaman
kişisel çıkarın önünde gelir. Bir siyasetçi, misyonunu
iyi düşünmeli, tarihe yanlış varsayımlar bırakma-
malıdır.
Sn. Baykal, Eskişehir’de Sn. Büyükerşen’e
karşı aday çıkartmanızın, o ilin de kaybına neden ola-
bileceğini görmüyor musunuz? Sn. Kılıçdaroğlu İs-
tanbul’da seçimi almak için günde 20 saat çalışır-
ken, DSP’nin karşı aday çıkartmasının bırakın İs-
tanbul Belediyesi’ni, ülkeyi toptan tehdit eden bir fe-
laket olduğunu bu sefer de göremeyen var mı? “Sa-
rıyer’de kime oy versek?” diye kara kara düşünen
arkadaşım, herkesin kaygılarını dile getirmektedir.
Çünkü bıçak kemiğe değil, iliğe dayanmıştır.
Sn. Baykal, siz artık “eski kuşak” bir siyasetçisi-
niz. Ülkenin yarınlarını kime emanet edeceğiniz ko-
nusu sizi hiç ilgilendirmiyor mu? Bu kadar mantık-
sızca gelecek bir başarısızlığı, bu halk, hak ediyor
mu? Böylesine kritik bir ortamda, kendi partilerini-
zin birbirleriyle rekabet etmesi, kabul edilebilir mi?
Lütfen yarından tezi yok, Sn. Zeki Sezer’le kar-
şılıklı oturarak, hangi il ve ilçelerde, hangi par-
tilerin adaylıktan çekileceği konusunu karara
bağlayın. Aksi bir tavır, Türkiye’yi ölüme sürük-
leyen tarihi bir sorumsuzluk olur.
[email protected] Faks: 0212 227 34 65
PERİHAN ERGUN
Plansız, projesiz başta ikti-
darla muhalefet liderleri, bağrışa
çağrışa adeta toslaşarak 29 Mart
yerel seçimlerini, genel seçim ha-
vasına çevirircesine galibiyete
koşuyorlar. Başbakan Davos
kahramanlığında aldığı rütbeyle
içte ve dışta yarattığı olumlu,
olumsuz yönlerini umursama-
dan seçimi referanduma çevirme
çabaları içinde. Öyle ki; Güney-
doğu’da halkın kimliklerini ok-
şamak için TRT Şeş’i kutlarken,
özellikle de Diyarbakır mitingin-
de Kürtçe söylemleri DTP’yi yen-
mek için getireceği sakıncaları
önemsemeden kullanabiliyor.
Bunu zayıflatmak isteyen DTP
Asbaşkanı Ahmet Türk de ana-
yasal yasağı ve resmi dilimizin
Türkçe olduğunu yok sayıp ezil-
mişliğe sığınarak, anayasayı da
hiçe sayıp, kamusal alan kap-
samındaki TBMM grup toplantı-
sında anadil hakkına dayana-
rak, Kürtçe konuşabiliyor. Ara-
lıksız öne sürdükleri üniter dev-
let yapımıza karşın federasyon
ışıklarını yakıyor.
Anadillerini özel mekânlarda
hep konuşageldikleri halde bu-
nu her zamanki gibi Kürt soru-
nuna dolandırıyor. Geçmişte
mansiyon aldığım bir makalem-
de, daha sonra da Erdal İnö-
nü’nün SHP başkanlığındaki
PM’ce yayımlanan kitapçık
içeriğinde -Doğu’da Kürt sorunu
denen tanımın- o yöre halkının
feodal yönetimde ekonomik ve
eğitim yoksunu olduğunu savu-
nagelmişimdir.
Ne yazık ki ölümüne çok yakın
bir dönemde Atatürk’ün iste-
miyle Elazığ’da açılan, başına da
idealist öğretmen Sıdıka Avar’ın
konduğu, dağlardan onun eliyle
toplanıp katır üzerinde getirilerek
eğitilen kızlarımızın ışığı, aynı
Köy Enstitüleri gibi siyasi amaç-
larla ve ağaların baskılarıyla sön-
dürüldü.
O bölge hemen hemen tüm ik-
tidarlarca ihmal edildi. Aşsız, iş-
siz kalan halkımız emperyalist-
lerin yurdumuzun bütünlüğünü
parçalamak amacıyla oluştur-
dukları PKK terörü halkın ve
TSK’nin baş belası oldu. İlk gör-
düğümde heyecanla gözlerimi
yaşartan GAP yapımı hâlâ sü-
rüncemede. Özellikle çağı geç-
miş gelenek ve göreneklerin
baskısında köleleştirilen yöre
kızlarının binlercesinin başta
ÇYDD olmak üzere Eğitim Gö-
nüllülerinin çabalarıyla eğitilme-
leri övülmeye değerdir. Yöre-
den çıkıp varsıllaşan çokça in-
sanın bu ışığı yoğunlaştırıp işlik-
lerini oralara götürseler sorun
senaryoları yok olup gidecek,
uyuşturucu madde kaçakçılığı
da çalışanların gücüyle yok ola-
bilecektir.
Bu arada Sayın Başbakan’a
Atatürk’ün “Türkçe giderse ulus
biter” özdeyişini de anımsatma-
dan geçemeyeceğim. Başba-
kan bir de demokrasinin olmaz-
sa olmazı sayılan basın özgürlü-
ğüne az da olsa eleştirilerine
dayanamayıp karşı çıkıyor ve
hatta onları akıl almaz şekilde ce-
zalandırıyor. “O gazeteleri evle-
rinize sokmayın” diye meydan-
larda avaz ediyor. Bu konuda 26
Şubat günlü gazetemizde Sayın
Alev Coşkun bunun sakıncala-
rını tarih içindeki kanıt ve tanıt-
larıyla çarpıcı biçimde dile getir-
miş.
İktidarla ana muhalefetin bir-
likteliğiyle seçim yatırımı uğruna
yeni bir kanunla kamu arazileri iş-
galcilere peşkeş çekildi, yurt or-
manlarıyla toprakları kurban edil-
di.. Bunca çarpıklığa karşın hal-
kımız, çağ dışılık ve cehaletle ye-
rel yönetimlerin ve hükümetin
hortumculuğuna, etik yoksun-
luklarına, gözleri önündeki Alman
mahkemelerinin kanıtladığı Deniz
Feneri soygununu bile kale al-
maksızın sadaka kültürünün ipi-
ne asılmış idamlıklar örneği ne-
ler olduğunun farkında olmadan
erdemsizleşiyor. İktidarın De-
mokratik Türk Cumhuriyetini dı-
şarıdan ABD ile AB’nin, içeriden
tarikat ve cemaatlerin güdü-
münde ılımlı İslama sürüklendi-
rildiğini de göremiyor. Buna kar-
şın sadece Ankara adayı Murat
Karayalçın, Eskişehir’i yücel-
ten Büyükerşen’in İzmir, Dikili
daha bir iki adayın dışında yere-
lin gereksinimi plan ve projeler-
le dile getirdiklerini göremiyoruz.
Kavgalarını, tokuşmalarını şaşı-
rarak izliyoruz.
Geçen haftayı biz de sayfa ar-
kadaşım Sevgili Ümit Zileli’yle
sağrı evinde geçirdik. Ona esen-
likli şifalar diliyorum. Bana ge-
lince; dostlarımın meraklı tele-
fonlarına cevaben; 24.7 Lozan
Antlaşmaları’nı anmadan iki gün
sonra düşerek kırılıp dökül-
memden ve Ekim 2003’te Bur-
gazada yangınında yok olan or-
manı yeniden yaşatmak için ağaç
dikiminde geçirdiğim kazayla
diz rahatsızlığımın ilerlemesinin
onarımı için hünerli ellerine tes-
lim olduğum Sayın Ortopedist
Prof.Dr. Hayati Durmaz’ın sa-
yesinde kırık döküklerim düzel-
tildi. Kısa bir süre sonra eski sağ-
lıklı günlerime kavuşacağımın
sevincine karşın ancak ülkemizin
de aydınlıklı günlere kavuşma-
sıyla mutluluğa erebileceğimize
inanıyorum.
Üzüntü veren bir konu da 26
Şubat 1992’de Ermenilerin Yu-
karı Karabağ’ın Hocalı’sını ba-
sarak kanlı katliamlarıyla yüzler-
ce Azeriyi yok edip birçoğunun
da malını mülkünü terk ederek
yurtlarından göçe zorlandıkları-
nın yıldönümünde bir iki görün-
tülü medyadan dışında hiçbirinin
konuyu hatırlamadığının sorum-
suzluğunu da gözledik.
Doğrusu Başbakan’ın Hamas
katliamına gösterdiği duyarlığı
burada da göstermesini ister-
dim. Hatta Azerbaycan hükü-
metiyle bizimkilerin bunu bel-
geselleştirip, gerçek soykırım ör-
neklemeleriyle sözde Ermeni
soykırımını cevaplandırmaları
da yerinde olurdu.
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected]
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
3 Mart
Vuruşa Kırışa
29 Mart’a Doğru...
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected]
3 MART 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Neden
Belli
İlhami
Hakverdioğlu:
“Recep’in ‘İş
bilenin kılıç
kuşananın’ derken
ne kadar haklı
olduğu
çocuklarından belli”
Devam
Erdal Yücel: “ABD,
Türkiye’yi işgal
tasarısını yeniden
ısıtıyor. Vatan hainleri
varken, durmak yok,
işgale devam!”
AKP’li Sinan Genim Kadıköy’de
İSLAMCILARIN İstanbul’da
fethedemediği ilçelerin başında
Kadıköy, Beşiktaş ve Bakırköy
geliyor.
İslam aleminin son halife adayı
Fatih Sultan Recep’in iktidarı,
Kadıköy’e özel bir ilgi gösteriyor.
Bilindiği gibi Kadıköy bölünerek
Ataşehir ilçesi yaratıldı. İktidar
partisinin Kadıköy’den belediye
başkan adayı da eli mimari proje
ağzı laf yapan Sinan Genim
yapıldı.
Sinan Genim geçenlerde bir
televizyon kanalında konuşurken
Kadıköy’ün en büyük sorunun
yeşil alan kıtlığı olduğunu söylüyor
ve yeni yeşil alanlar yaratacağını
anlatıyordu. Bu da Sinan Genim’in
Çiftehavuzlar’da partisinin yandaşı
bir müteahhide iki gökdelen
kondurması için Maliye
Bakanlığı’nca sunulan meteoroloji
arsası yağmasını bilmezden
geldiğini gösteriyordu. Eğer Sinan
Genim samimi ise Kadıköylülere,
sultana yalvarıp meteoroloji
arsasını yeşil alan olarak
koruyacağı sözü vermeli. Hatta
Göztepe Parkı’nı bir şantiyeye
dönüştürmek için planlanan cami
projesine de karşı çıkacağına dair
yemin etmeli derken Sinan
Genim’in adı Üsküdar’dan çıktı!
Meteoroloji arsası gibi Meğer
Sinan Genim’in Çengelköy’de
restorasyon çalışmasını yaptığı
tarihi yalının önünde denizin
doldurularak bahçe yaratıldığından
bile haberi yokmuş.
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin ilk hükümeti,
cumhuriyetin ilanından üç gün sonra 1 Kasım
1923’te İsmet Paşa’nın (İnönü) başbakanlığında
kuruldu. Türkiye’de bugüne dek 59 hükümet
görev yaptı, 60. hükümet görevini sürdürüyor.
60. ve 59. hükümetleri İslam âleminin son halife
adayı Fatih Sultan Recep; 58. hükümeti ise
sultanın din kardeşi Abdullah Gül kurdu. Fatih
Sultan Recep diyor ki: “Devlet bizim
iktidarımızda meşruiyet kazandı!”
Gençler “meşrutiyet”le karıştırmasın;
Arapçadaki “meşruiyet” sözcüğü, “kanuna
uygun bulunan” anlamına geliyor; Türkçedeki
karşılığı “yasal durum, yasallık” oluyor. Sultanın
buyruğunu bir kez daha ve Türkçe okuyalım:
“Devlet bizim iktidarımızda yasallık kazandı!”
Sultanın kardeşinin 18 Kasım 2002’de kurduğu
hükümetten geriye doğru bütün hükümetler,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yasadışılıktan
kurtaramamış. 1 Kasım 1923’ten 18 Kasım
2002’ye kadar 79 yıl boyunca kurulmuş 57
hükümet döneminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti
yasal bir devlet olamamış. Türkiye
Cumhuriyeti’nin ilanından üç gün sonra kurulan
ilk hükümetten itibaren, sultanın partisi iktidara
geçinceye kadar devlet yasal olmayı
başaramamış.
Türkiye Cumhuriyeti, 79 yıl boyunca yasadışı
devlet olarak kalmış; ancak son altı yıldır yasal
bir devlet olmuş! Sultan, kendi iktidarından
öncesini yok sayan, cumhuriyet döneminde
yapılanları küçümseyen birçok laf etmişti ama
böylesini etmemişti...
Dikkatinizi çekmiştir Fatih Sultan Recep son
günlerde “değişim”den söz ediyor ve
muhaliflerini “değişime direnenler” olarak
tanımlıyor.
Nedir bu “değişim”, şimdi çok daha iyi
anlaşılıyor; Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşundan beri var olan yasadışı devlet
durumu ortadan kaldırılıyor ve Türkiye İslam
Cumhuriyeti adı altında yeni bir devlet kuruluyor.
İşte sadakaya bağlanan halk, işte tarikat
kadrolaşması, işte hırsızlıklarla yaratılmış yeni
sermaye grupları, işte yalaka medya, işte ele
geçirilen üniversiteler ve meslek örgütleri, işte
hukuk dışı gözaltılar, işte seçim rüşvetleri
karşısında yargının çaresizliği, işte orduya
yönelik saldırılar, işte İslamcı faşizmin ayak
sesleri!
Meşruiyet
SESSİZ SEDASIZ (!)
Erdoğan’a
yeni slogan:
Tek Devlet
Tek Hükümet
Tek Medya!
YağmurDeniz
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN
SAĞA:
1/ Koşu atlarõna
yedirilen arpa
ve saman karõ-
şõmõ yem. 2/
Nâzım Hik-
met’in bir oyu-
nu... “Bir ----
yağmuru gibi
geçiverdi aşkõ-
mõz” (Şarkõ). 3/
Trabzon ilinde
bir yayla. 4/ Bil-
gisiz, kültürsüz kim-
se... Ağzõ geniş tek
kulplu su kabõ. 5/ Pol-
islerin kullandõğõ so-
pa... Birbirine ekli par-
çalardan oluşan ve
kendi kendine salõnan
soyut heykel. 6/ Soy-
lu... Dünyanõn tek kuy-
ruksuz kedi cinsinin
adõ. 7/ Bir şeyin iyi ya
da kötü oluşu. 8/ Aksaray ilinde bir kaplõca... Telefon
sözü. 9/ İlaç... Ray üzerinde işleyen bir taşõma aracõ.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Karadeniz yöresinde yetişen, yapraklarõ ve ince dal-
larõ sebze olarak kullanõlan dikenli bir ot. 2/ Ödünç ve-
rilmiş bir paranõn, bir yõldan daha kõsa bir dönem için
hesaplanan faizlerinin ana paraya eklenmesi. 3/ Ege
Bölgesi’nde taze sarõ incire verilen ad... Kars, Ağrõ, Iğ-
dõr yöresine özgü, “bozbaş” adõ da verilen, et ve no-
hutla yapõlan bir yemek. 4/ “Hile, dümen” anlamõn-
da argo sözcük... Parçalarõn birleştirilmesiyle çeşitli
şekillerin elde edildiği bir oyuncak. 5/ Düzen... Le-
tonya’nõn para birimi. 6/ Toplumda ya da bireyde, öl-
çü ve değerlerin çökmesi sonucunda oluşan dengesizlik
durumu. 7/ Yerli bir erik cinsi. 8/ Ruh... Bir nota. 9/
Türk müziğinde bir makam... Eski Türklerde, toplumsal
ve örgütsel içerikli büyük ziyafet.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
K I Z I L D A Ğ
O R O S E L T
N A N A R İ Y A
A K T Ö R E E N
K A L A Ç A T I
L A Ü N İ T E
I R I M N A N E
A S M E R E T
I L I C A İ K İ
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Yeditepe Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Felsefe Bölümü
SUAT SİNANOĞLU ANISINA
SEMPOZYUM
“TÜRK HÜMANİZMİ”
Konuşmacılar : Prof. Sina Akşin, Prof. İoanna Kuçuradi
Prof. İlber Ortaylı, Prof. Filiz Öktem
Prof. Saffet Babür, Dr. Ülgen Zeyneloğlu
Tarih : 4 Mart 2009 Saat: 17.00
Yer : Yeditepe Üniversitesi Rektörlük Binası
5. Kat yeşil salon 26 Ağustos Yerleşimi
Kayışdağı Cad. Kayışdağı/İstanbul