25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2009 CUMA 8 DIŞ HABERLER [email protected] KAVŞAK ÖZGEN ACAR Ciğeri Kediye Emanet Eden Ülke! Başbakan Recep Tayyip Er- doğan, “Uluslararası Para Fonu (UPF)” ile yeni anlaşmanın imzalanmasının üç noktada dü- ğümlendiğini açıkladı. Bizce bu düğümlerden en önemlisi “devlet gelirlerinin özerk bir kamu kurulu- şunun çatısı altında yeniden dü- zenlenmesi” koşuludur. “Ehl-i na- mus ve dini bütün” başbakanımı- zın, bu isteme neden karşı çıktığı- nı anlamakta gerçekten güçlük çekiyoruz. Başbakan Erdoğan, “ ‘Nereden buldun’u getirirseniz kimse varlı- ğını kayda aldırmaz” diyor! İster- seniz önce “özerk gelir kurumu” isteminin ne anlama geldiğine bir göz atalım. Nasıl bir şirketin gelir ve giderle- rinde “dürüst, sağlıklı bir düzen” ge- rekliyse “devletin gelir ve giderle- rinde de saydam, sağlıklı ve dürüst bir düzenleme” gereklidir. Birey için olduğu gibi, devletin harca- maları da sonsuzdur ama sınırsız olamaz. Gelir ise her zaman sınır- lıdır. Sınırlı gelirlerin, zamanında, et- kin, düzenli ve toplumsal adalet il- keleri göz önünde bulundurula- cak biçimde toplanması gerekir. Gelirler, düzenli ve kapsamlı gelmelidir ki devlet baba da halkına gönenç sağlayacak yatı- rım ve harcamaları za- manında yapabilsin. Gelirler, kevgir gibi de- lik ya da onun, bunun, şunun çıkarlarına hizmet edecek biçimde topla- nırsa devlet beklenen hizmetleri elbette doğru dürüst ya- pamaz. Her demokratik hükü- met, devlet gelirlerinin düzenli toplanmasına özen gösterir ve önem verir. UPF, her nedense bu ilkelere ters davranan AKP hükümetine “devlet gelirlerine düzenli sahip ol, vergi de- netimini arttır” çağrısı yapıyor, Baş- bakan ise karşı çıkıyor! Türk hükümeti de gelirlerini, dü- zenli, etkin ve zamanında, eksik- siz toplamakla yüküm- lüdür. ABD Hazine Ba- kanlığı şemsiyesi altında “Internal Revenue Ser- vice (IRS)”, Türkçesi ile “Dahili Gelirler Hizmeti (DGH)” adlı özerk kamu kurumu, bizim Maliye Ba- kanlığı Gelirler Genel Mü- dürlüğü ile aynı alanda görev yapıyor. “Eksiksiz” vergiyi za- manında toplamak demek, vergi kaçağı, vergi kaybı, kara para ile mücadele etme anlamına gelir. Herkesin bildiği bir olayı anımsa- yalım. ABD tarihinin en büyük gangsteri, mafya babası Al Capo- ne, her türlü uyuşturucu, içki, silah kaçakçılığı yapıyor, adam öldürtü- yor ama federal güvenlik güçlerine bu konuda tek ipucu bırakmadığı için kodese tıkılamıyordu. 1931’de Şikago’da DGH’nin bir vergi ajanı, yardımcılarıyla Al Capone’un defterlerine el koydu. Defterlerinde vergi yasasına ay- kırı bir suç saptanınca ünlü gangster San Francisco’daki ünlü cezaevi Alcatraz Adası’nda 11 yıl hap- sedildi. Bugün demokratik Amerika’da, herhangi bir işadamının kapısını FBI ajanı de- ğil de DGH ajanı çalacak olsa, o ki- şi o an kalp bunalımı bile geçirebi- lir! DGH, bir anlamda FBI’dan daha etkin ve önemlidir. DGH’ye olan güven ve saygı, ABD’de devlet ge- lirlerinin her dolarında yetimin hak- kı olduğu inancından kaynaklanır. SBF’den sınıf arkadaşım Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürü, bir namus abidesi Altan Tufan’ın anısı önünde saygıyla eğilirim. Bütün ama- cı, Gelirler Genel Müdürlü- ğü’nü, DGH gibi özerk bir kurum yapmaktı. Altan bu alanda, üstelik Turgut Özal’ın “serbest ekonomiye” geçiş döne- minde bile, önemli adımlar atmayı becermişti. Yaptık- larından anımsayalım? 1. 1 Ocak 1985’ten başla- yarak, tüm ticaret ve hiz- metleri ilk üretimden son tü- keticiye ulaşıncaya kadar Katma Değer Vergisi (KDV) ile kayıt altına almıştı. Daha sonra aralarında pek çok ülke, maliyecilerini Türki- ye’ye göndererek Altan’ın genel mü- dürlüğünde eğittirmişlerdi. 2. KDV’yi tam uygulatabilmek, kaçağa karşı mücadeleyi halkla birlikte yürütmek için “vergi iadesi yöntemini” hizmete koymuş, sah- te belge düzenlenmesini önlemek amacıyla da yazar kasaları devre- ye sokmuştu. 3. Vergiler bir yıl sonra toplandı- ğı için, devlet bütçesine gecik- meyle giren gelirler enflasyon ne- deniyle kayba uğruyordu. Bu amaçla vergiyi, vergi yılı içinde al- maya başladı. Döneminde devlet gelirlerinin düzenlenmesi ve denetimi konu- sunda elliden fazla yasa çıkarttık- tan sonra Gelirler Genel Müdürlü- ğü’nü DGH yapmaya hazırlanıyor- du ki, yeni iktidar görevden aldı. 1995’te de bu yüce maliyeci ara- mızdan ayrıldı. Aradan yıllar geçti, Altan’ın çö- mezlerinden Zekeriya Temizel, kara para, vergi kaçağı konusun- da önce Genel Müdür sonra Ma- liye Bakanı olarak önemli adımlar attı. Gelirlerde arzulanmayan ka- çaklar, kayıplar olabilirdi; ama bir insanın gelirinden fazla lüks için- de bir giderle yaşamasının bir nedeni olmalıydı? Gelir-gider ara- sındaki farktan kaynaklanan bu değirmenin suyu nereden geli- yordu? Temizel, halkımıza “nere- den buldun?” adıyla mal olan bir tasarıyı 1998’de yasalaştırdı. Ya- sa, 30 Eylül 1998’i bir “milat” ola- rak kabul ediyor, bu tarihten son- ra vergi mükelleflerinin gelir-gi- derleri arasındaki den- gesizlikleri kovuşturmayı öngörüyordu. Yapılmak istenen Al Capone’u ele veren kara para deliğine benzeri bir uygulamayı da Türkiye’de gerçekleş- tirmekti. Ancak, AKP 2002’de ik- tidara gelince Temizel’in bu yasasını ve Altan’ın halka vergi iadesi uygu- lamasını kaldırdı! Sonra neler oldu? Başbakan’ın büyük oğlu Ahmet Burak gemi alarak armatör oldu. Öteki oğlu Necmettin Bilal ile Burak’ın eşi Sema’nın, Atagold’a “pırlanta ortaklıkları” ortaya çıktı. Bu arada, pırlantadan KDV de kal- dırıldı! Büyük kızı Esra’nın eşi damat bey Berat Albayrak, Çalık grubu- na ihalesiz verilen Sabah-ATV’nin CEO’su yapıldı. UPF’nin istemi gerçek- leşirse, Gelirler Genel Mü- dürlüğü üzerindeki siyasal ve çıkar etkisi kalmaya- cak olan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu Abdullah da mısır ithalatı ve yumurtacılık sermaye- sinin kaynağı belli olmadan şimdi de enerji alanına yö- neldi. Ulaştırma ve Orman bakanlarının oğulları da Başbakan’ın oğlunun izinde giderek ayrı ayrı gemi satın alarak armatör oldular. Cumhurbaşkanı’nın daha rüştü- nü ispat etmemiş oğlu Emre, şir- ket kurmakla kalmadı, babasının Suudi Arabistan resmi ziyaretinde uluslararası iş yaptı! Başka neler olduğunu, AKP Baş- kan Yardımcıları Dengir Mir Meh- met Fırat ile Şaban Dişli olayla- rından anımsarsınız. Başka neler? YİMPAŞ’lar, Deniz Fenerleri vs, vs, vs’ler... Avrupa Birliği “Yolsuz- lukla Mücadele Yasa- sı’nın” bir an önce çıka- rılmasını istiyor. Yasa, 2004’ten beri Unakıtan’ın raflarında tozlanıyor. “Avrupa Konseyi Yolsuz- lukla Mücadele Grubu (GRECO- AKYMC)” yolsuzlukla mücadele konusunda iki rapor hazırladı. AKP Hükümeti, Türkiye ile bağlantılı bir raporu yayımlattırmıyor. Raporda, yolsuzluğun Türkiye’de en önem- li sorun olduğu, özellikle kamu ve yargıda yaygınlaştığı vurgulana- rak hükümet sorumlu tutuluyor. Önceki gün ABD Dışişleri Ba- kanlığı yayımladığı bir raporda, Deniz Feneri yolsuzluğunun açığa çıkarılmasında önemli rol oyna- yan medyaya basın öz- gürlüğüne ters düşen baskılardan dolayı Türk hükümetini eleştirdi. Ekonomi dünyasını özel aboneleri için irdeleyen İngilizlerin saygın “The Economist Intelligence” yayın kurumu, 11 Şubat tarihli raporunda AKP hü- kümetine yolsuzluklar ne- deniyle kırık not verdi. Şimdi düşünebiliyor musunuz, Altan’ın ve UPF’nin istedikleri devlet gelirlerinin yeniden yapı- lanmasına neden Başbakan’ın karşı çıktığını? Türkçesi ile devlet gelirleri AKP iktidarına, tam anlamıyla ciğer gibi kediye emanet edilmiş ol- muyor mu? Düzeltme: Geçen yazımızda Si- vas Divriği ahşap panosu haberi- nin Akşam gazetesi yerine Va- tan’da yayımlandığını yazmışım. Düzeltirim. Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 Seçim yasağõ getirilen Şerif’in yandaşlarõ sokaklara döküldü. 30 milletvekili gözaltõna alõndõ Pencap meclisine mühür Dış Haberler Servisi - Pakis- tan, eski başbakan ve muhalefet lideri Navaz Şerif ve kardeşi Pencap eyaleti başbakanõ Şahbaz Şerif‘e seçim yasağõ getirilme- sinin ardõndan karõştõ. Kararõn ar- dõndan Şerif yandaşlarõ sokakla- ra döküldü. Polis, göstericileri durdurmak için Pencap eyaleti- nin başkenti Lahor’da eyalet meclisini kuşatarak, 30 millet- vekilini gözaltõna aldõ. Polis, milletvekillerinin Şe- rif’in önderliğindeki Pakistan Müslüman Birliği’nin iktidarda olduğu Pencap eyalet meclisine girişini önledi. Göstericiler ise Yüksek Mahkeme tarafõndan Şe- rif kardeşlere getirilen yasak kal- kana kadar protestolarõnõ sürdü- receklerini söylediler. Lahor’da bir basõn toplantõsõ düzenleyen Şerif de yandaşlarõna gösteri çağrõsõ yaptõ. Şerif, ikti- dardaki Pakistan Halk Partisi’ni ve Devlet Başkanõ Asıf Ali Zardari‘yi suçlayarak, haklarõnda verilen kararõn anayasaya aykõrõ olduğunu söyledi. İk- tidar partisi ise Zardari’nin yüksek mahkemenin kararõnda etkili olduğu yolundaki suçlamalarõ reddetti. Bir suikasta kurban giden eski baş- bakan Benazir Butto’nun eşi olan Zardari ile Şerif, 1999’da darbeyle ik- tidarõ ele geçiren eski genelkurmay başkanõ Pervez Müşerref’in geçen yõl ağustos ayõnda istifaya zorlan- masõnda işbirliği yapmõşlardõ. Ancak o tarihten beri iki lider arasõnda ger- ginlik tõrmanõyordu. Şerif’in partisi geçen yõl şubat ayõnda yapõlan genel seçimlerde ikin- ci olmuştu. ‘Zardari’nin denetiminde’ Pakistan Halk Partisi ile koalisyon hükümeti kuran Şerif, 2007 sonlarõn- da Müşerref’in görevden aldõğõ yar- gõçlarõn göreve iadesiyle ilgili anlaş- mazlõk yüzünden hükümetten çekil- mişti. Şerif yandaşlarõ, Yüksek Mah- keme’nin Zardari’nin denetiminde ol- duğunu öne sürüyor. Müşerref tara- fõndan atandõğõ gerekçesiyle yüksek Mahkeme başkanõnõ tanõmayan Şerif, Müşerref’in görevden aldõğõ eski baş- kanõn yeniden atanmasõnõ istiyor. Muhalefet lideri Navaz Şerif yandaşlarõnõn iktidarda olduğu Pencap eyalet meclisi polis tarafõndan kuşatõldõ. Hakkõndaki yasak kararõnõn anayasaya aykõrõ olduğunu öne süren Şerif, destekçilerine gösteri çağrõsõ yaptõ. Fotoğraf: (AFP) MUMBAİ SALDIRILARI Pakistanlõ bir albay suçlandõ Dış Haberler Servisi - Hin- distan polisi, geçen kasõm ayõnda Mumbai kentinde mey- dana gelen ve 164 kişinin ölü- müne yol açan terör saldõrõla- rõna Pakistan ordusundan bir albayõn karõştõğõnõ bildirdi. Hindistan polisinin saldõ- rõlarla ilgili olarak hazõrladõğõ 11 bin 509 sayfalõk raporda, Sadatullah adlõ albayõn Pa- kistan telekomünikasyon ku- rumunda subaylarõn görev yaptõğõ özel iletişim örgütü SCO’da görevli olduğu belir- tildi. Hindistan’da yayõm- lanan “Times of India” gazetesinin haberine göre, Mumbai saldõrõlarõnõ ger- çekleştiren teröristler, bas- kõn düzenledikleri Tac Ma- hal ve Oberoi-Trident ote- li ile Yahudi merkezinden cep telefonuyla SCO’yu 284 kez arayarak toplam 995 dakika görüştüler. Teröristlerin internet üzerinden cep telefonu gö- rüşmesi yaptõklarõ, öde- melerin Hindistan’da Ha- rak Singh adõna açõlmõş bir hesaptan yapõldõğõ, he- saba Cavit İkbal ve Mu- hammed İştiak adlõ iki Pakistanlõ tarafõndan para transfer edildiği de ortaya çõktõ. İkbal ve İştiak’õn kullandõğõ e-posta adresi ile Sadatullah’õn resmi e- posta adresinin temasta olduğu anlaşõldõ. İngiliz Times gazetesine konu- şan ve saldõrõlarla ilgili soruşturmaya başkanlõk eden Mumbai polis şefle- rinden Rakeş Maria, Al- bay Sadatullah’õn sorgu için Hindistan’dan istendiği- ni söyledi. Hindistan polisi Mumbai saldõrõlarõ başladõktan kõsa süre sonra Muhammed Ac- mal Kasab (21) adlõ Pakis- tanlõyõ yakalamõştõ. Hindistan, Kasab dõşõnda 9’u öldürülen 10 saldõrganõn Pakistanlõ olduğunu duyur- muş ve saldõrõlardan Pakistan istihbarat servisi tarafõndan kurulduğu öne sürülen Leş- ker-i Tayyibe örgütünü so- rumlu tutmuştu. CIA: VURMAYA DEVAM Dış Haberler Servisi - Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatõ (CIA), ABD Başkanõ Barack Obama döneminde de eski Başkan George Bush’un döneminde izlediği politikalarõ sürdüreceğinin işaretini verdi. CIA’nõn yeni Başkanõ Leon Panetta, ilk basõn toplantõsõnda, teşkilatõn Pakistan’da militanlara insansõz uçaklarla saldõrõlarõnõ sürdüreceğini söyledi. CIA sorgulamalarõna yeni sõnõrlar getirileceğini de bildiren Panetta, sert sorgulama tekniklerinin gerekmesi halinde, Obama’nõn yetkisini kullanabileceğini kaydetti. Panetta, Somali ve Yemen gibi El Kaide’ye sõğõnak olabilecek noktalarda casusluk faaliyetlerine odaklanacaklarõnõ ifade etti. Güney Koreli gazeteciler, dev holdinglerin ve büyük şirketlerin yayın kuruluşlarını ele geçirmesini kolaylaştıran yasa tasarısı protesto etti. MBC radyo-televizyon çalışanları, iktidardaki Büyük Ulusal Parti’nin yasa tasarısının basın ve haber alma özgürlüğüne darbe vuracağını belirterek “Basını sindirmek isteyen hükümeti yargılayın” yazılı pankart açtı. (Fotoğraf: REUTERS) G. Kore’de gazeteciler eylemde Bangladeş’te isyan sona erdi Dış Haberler Ser- visi - Bangladeş’te ma- aş ve iş koşullarõnõn iyileştirilmesi talebiyle önceki gün isyan baş- latan askerlerin eylemi sona erdi. İsyancõ as- kerlerin karargâhlarõ- nõn bulunduğu Pilhana bölgesindeki ayaklan- ma sõrasõnda çõkan ça- tõşmalarda 50 kişi ha- yatõnõ kaybetti. Başbakan Şeyh Hasi- na‘nõn sözcüsü Ebul- kelam Azad, isyancõlarõn silah bõrakõp kõşlalarõna döndükle- rini ve ellerindeki yaklaşõk 50 rehineyi serbest bõraktõklarõnõ açõkladõ. İsyan eden ve sõnõr muhafõzõ olarak görev yapan “Bangladeş Tüfekli Birlik- leri” (BTB) bünyesindeki as- kerlerin, BTB komuta- nõ ve onlarca diğer ko- mutanõn da aralarõnda bulunduğu 100’den faz- la kişiyi rehin aldõğõ bil- dirilmişti. Başbakan Hasina, ayaklanan askerlere, si- lahlarõnõ teslim etme- meleri halinde sert ted- birlere başvuracağõ uyarõsõnda bulunmuştu. Hasina, “Silahlarını- zı hemen bırakın ve kışlalarınıza geri dö- nün. Beni sert tedbir- ler almaya mecbur etmeyin ve sabrımın sınırlarını zor- lamayın” demişti. Temizel. Capone. Tufan. İsyancıların teslim olmasının ardından karargâhtaki rehineler serbest kaldı. (AFP)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle