Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
P
akistan’da kadõnlara yönelik şiddetin en
yaygõn olanõ tecavüz... Bu suçun
giderek yayõlmasõna neden olan
faktörlerin başõnda, yakõn tarihlere kadar
tecavüz olaylarõna şeriat yasalarõnõn
uygulanmasõ geliyor... General Ziya Ül
Hak’õn 1979 yõlõnda aşõrõ dincileri hoşnut
etmek amacõyla çõkardõğõ “Hudood
Ordinances” (Hudud Yasasõ) adõ verilen
yasa, tecavüzü dini bakõmdan kadõn adõna bir
utanç olarak değerlendirip tecavüz eden
bakõmõndan suç olmaktan çõkaran bir anlayõşa
dayanõyordu. Buna göre, tecavüze uğrayan
bir kadõn ömrü boyunca utanç içinde
yaşamaya mahkûm ediliyor; tecavüzü
kanõtlamak için en az dört erkeğin tanõklõğõ
gerekiyordu. Aksi halde tecavüze uğradõğõnõ
iddia eden kadõn, zina yaptõğõnõ itiraf etmiş
sayõlarak ya hapse atõlõyordu ya da kõrbaç ve
recm cezasõ uygulanõyordu.
Tecavüzle suçlanan bir erkek ise, kadõnõn yaşõ
ne olursa olsun, bunun mağdurun rõzasõyla
gerçekleştiğini söyleyerek ceza almaktan
kurtulabiliyordu. Hem tecavüz hem de evlilik
dõşõ ilişkiyi “zina” başlõğõ altõnda
değerlendiren bu yasaya göre, her ikisi de
yasadõşõ seksüel ilişki olarak görülüyordu. Bu
nedenle de taraflarõn rõzasõ olsun ya da
olmasõn, evlilik dõşõ bütün cinsel ilişkiler ceza
kapsamõna giriyordu. Pakistan’da iki kez
iktidara gelen ilk kadõn başbakan Benazir
Butto’nun gücü de Hudud Yasasõ’nõ
değiştirmeye yetmedi. Çünkü, aşõrõ dinci
kesimler, bu yasayõ, “Kuran ile şeriat
yasalarını temel aldığı” için, “kutsal” olarak
değerlendiriyordu. 1999’da yönetime el koyan
General Pervez Müşerref, 2006’da Kadõnlarõ
Koruma Yasasõ çõkardõ. Yeni yasa, şeriat
kapsamõnda değerlendirilen tecavüz ve zinayõ,
medeni kanun kapsamõna aldõ. Ayrõca, tecavüz
vakalarõnda DNA gibi bilimsel kanõtlarõn
soruşturmada kullanõlmasõna izin verildi.
Fakat bu değişikliklere karşõn, dinci kesimden
gelen yoğun muhalefet nedeniyle, evlilik dõşõ
ilişkiler suç kapsamõnda kaldõ. Yeni yasa, reşit
olmayan bir kõza tecavüz etme suçundan
yargõlanmak için, kõzõn yaşõnõn 16 olmasõnõ
öngörüyor. (Şeriat yasasõ bunu ergenlik öncesi
yaş olarak uyguluyordu.) Aşõrõ dinci gruplar,
bu yasayı “Devletin dini İslamdır” ve
“Hiçbir yasa Kuran ve Sünnet’e karşı
olamaz” şeklindeki maddeleri dayanak alõp
protesto ediyorlar. Altõ İslamcõ partinin
oluşturduğu ittifakõn lideri Maulana Fazlur
Rahman, bu yasayõ “ülkede ahlaksızlığın bir
habercisi” olarak niteliyor.
Öte yandan Pakistan hapishanelerinde bugün
“Hudud Yasası” yüzünden binlerce kadõn
yatõyor. Bunlar, hapishanedeki bütün kadõn
mahkûmlarõn yüzde 80’ini oluşturuyor.
CMYB
C M Y B
27 ŞUBAT 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
ObamaYönetimiGözüile
Türkiye!
Obama yönetiminin, dünyada “İnsan Haklarında
2008 Yılı”nı irdeleyen raporunun “stratejik müttefik”
Türkiye’ye ayrılan bölümü AKP iktidarı için zehir
zıkkım türünden gözlemler içeriyor.
Okuryazar ve kendisini bu iktidara cüzdanları ile
bağlamamış her yurttaş için, yaşanan ya da
gözlenen olaylardır, raporda yer alanlar. Ne var ki,
ABD’nin, yeni Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ta-
rafından açıklandığı bildirilen o gözlemler, bizlerden
sıradan bir yurttaş tarafından dile getirildiği zaman,
Sayın Başbakan’ın nasıl kızdığı, yandaş medya-
daki kalemşorlar korosunun nasıl kükrediği bili-
niyor.
İktidarın sıradan uygulamaları
Washington, insana ve topluma gerçek saygıyı
gösteren yönetimlerde artık rastlanmayan, yargıya
ve medyaya baskıya yönelmiş olan örneklerin Er-
doğan iktidarında, sıradan uygulamalar haline gel-
miş olduğunu hem ABD; hem de dünya kamuo-
yuna belgeleri ile duyuruyor...
AKP’nin hukuk dışı icraatlarını eleştiren bazı yar-
gıçlar hakkında soruşturma yapıldığını içeren
gözlemler raporun dayanakları arasında geliyor,
Ergenekon soruşturmasındaki ucu açık tutukla-
malar; dahası soruşturmaya uğrayanlardan ba-
zılarının yargılanmaları yapılmadan süresiz tu-
tuklandığını içeren ABD Dışişleri Bakanlığı gözlemi
hakkında kendisini bu soruşturmanın savcısı ye-
rine koyan Başbakanın miting alanlarından ve-
rebileceği yanıt yok mu?
Yoksa susmak kabul etmek mi
denilecek?
Yoksa, sükût ikrardan gelir, yani o suçlamalar
karşısında susmak, verilecek cevabın olmadığı-
nı gösterir diye düşünen, Başbakanımız, yine alan-
lardaki halkın seçim günü bu iddialara da gere-
ken karşılığı oyları ile vereceğini söyleyerek işin
içinden sıyrılma yöntemini mi seçecektir?
ABD raporu, sık sık kürsülerden kendi dö-
nemlerindeki demokratikleşme girişimlerini anla-
tarak, kâğıt üzerinde kalan yasalarla somut çö-
züme ulaşılamayacağını da yineleyen görüşlere yer
veriyor. Öylece, o yasalara karşın bizim iktidarın
özgürlükleri bazı durumlarda sınırlamayı sürdüren
kişinin adı diplomatik bir nezaket gereği olarak
Washington’un ilk gözlem raporunda yer almamış
oluyor...
“Bazı üst düzey hükümet yetkilileri” olarak ra-
porda yer alan tanımlama, sizlerde de ünlü komiser
hikâyesini çağrıştırmıyor mu?
Hani, ceberut bir yönetimin egemen olduğu ül-
kenin birisinde, tek adamı eleştirmek amacı ile ağ-
zını açan adamı yaka paça karakola getirmişler de.
O inkâra kalkışınca deneyimli komiser “Ulan ben
bu sözlerin hangi hükümet için söylenildiğini bi-
lirim” diye yanıt vermiş ya...
Bizi işkence, dayak ve güvenlik güçlerinin kö-
tü davranmayı alışkanlık haline getirmiş bir ülke
olarak gören ve bu gördüklerini de bütün dünyaya
duyuran stratejik müttefikimize, moderatör ga-
zeteciyi azarlayarak yandaşlarından Davos kah-
ramanlığı unvanını kazanan Başbakan’ın yanıtı ne
olacak?
Hele hele şu bizim tehlikenin farkına bir tür-
lü varmak istemeyenlerimiz...
Atlantik ötesinden gelen bu gözlemler için ne
diyeceksiniz?
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
B
u yõl devlet başkanlõğõ seçimlerini ya-
pacak olan Afganistan’da muhafazakâr
kesimin son girişimlerinden birisi Ta-
liban dönemini anõmsatan bir yasa tasarõsõ ha-
zõrlamak oldu.
Tasarõda, Afgan kadõnlarõnõn makyaj yap-
masõnõn, kamuya açõk yerlerde dans etmesi-
nin ve kadõnlarla erkeklerin topluma açõk yer-
lerde yalnõz başlarõna konuşmasõnõn yasak-
lanmasõ önerildi.
Bunun üzerine Kadõn İşlerinden Sorumlu
Bakan Yardõmcõsõ Necibe Şerif, durumu en
açõk şekilde şöyle anlattõ: “Halkı din yoluy-
la kontrol altına almak istiyorlar.”
Kandahar, Afganistan’da 2001’e kadar ik-
tidarda kalan aşõrõ İslamcõ Taliban rejiminin
en güçlü olduğu yerlerden birisi...
Bu yönetim sõrasõnda kõz öğrencilerin oku-
la gitmesi yasaklanmõş, kadõnlar üzerindeki
baskõ iyice artmõştõ. Uygulamalarõnõ devam et-
tirmek için her yolu deneyen Taliban mili-
tanlarõ, bugün yine kasaba ve köylerde gece-
yarõsõ bildiriler dağõtarak, aileleri kõzlarõnõ oku-
la göndermemeleri için uyarõyor.
2005 yõlõnda UNICEF’in desteği ile ülke ça-
põnda kõz öğrencilerin okula gönderilmesine
yönelik bir kampanya başlatõlsa da, Tali-
ban’õn estirdiği korku dalgasõ herkesi sindir-
miş. Bu durumda anne ve babalar çaresiz...
Afganistan toplumunda yaygõn olan görü-
şe göre bir kõz çocuğunun ilkokuldan sonra,
özellikle buluğa erdiği yaşlarda, eğitime de-
vam etmesi uygun bulunmuyor. Çünkü artõk
o yaşa gelmiş bir kõzõn, okuma ya da çalõşma
amaçlõ da olsa, ev dõşõna çõkmamasõ gerekti-
ğine inanõlõyor. Bugün çok sayõda okul, Af-
gan kõz çocuklarõnõn okula devam etmesinin
önüne geçmek için Taliban militanlarõnca ya-
kõlõp yerle bir ediliyor... Okula gitmeye cesaret
ettiği için zehirlenip öldürülen kõz çocuklarõ
bile var...
Ayrõca, eğitim konusundaki cinsiyet ay-
rõmcõlõğõna yönelik bir diğer durum da kõz ve
erkek öğrencilerin ayrõ sõnõflarda eğitim gör-
mesi. Bununla da yetinilmiyor; kõz öğrenci-
leri bayan öğretmenler eğitirken, erkeklere de
erkek öğretmenler eğitim veriyor.
Bütün bu olaylarõn açõkça ortaya koyduğu
gibi, Afganistan’da yaşayan bir kõz çocuğu için
okumak, ölümüne okumak anlamõna geliyor...
Kandahar’daki saldõrõda yaralananlardan, 17
yaşõndaki Shamsia Husseini’nin söyledikle-
ri bunu açõkça ortaya koyuyor.
Yüzünden, boynundan ve gözünden yara-
lanmasõna karşõn okula gitmeyi sürdürüyor
Shamsia... The New York Times’a verdiği rö-
portajda, “Ailem, ölecek olsam bile okumaya
devam etmemi söyledi” diyor...
Pakistan Anayasasõ’nda öngörülen eşitlik.. günlük yaşama bakõldõğõnda tam tersi bir durum söz konusu
Molla, kadõnõn karşõsõnda
B
ugün yürürlükte
olan Pakistan
anayasasõ, “bü-
tün vatandaşların ya-
salar önünde eşit ol-
duğunu ve eşit koru-
ma haklarına sahip
bulunduğunu” belir-
terek, cinsiyet ayrõmcõ-
lõğõ yapõlamayacağõnõ
hükme bağlõyor. (Ana-
yasanõn 25. maddesi)
Ayrõca, 34. madde ile de kadõn-
larõn sosyal hayata tam katõlõmõ-
nõ garanti altõna alõyor.
Pakistan’õn Birleşmiş Milletler
Kadõna Karşõ Her Türlü Ayrõm-
cõlõğõn Yok Edilmesi Sözleşme-
si’ni (CEDAW) de imzaladõğõ
düşünülürse, ilk bakõşta ülkede
kadõnlar açõsõndan bir sorun ol-
madõğõ düşünülebilir... Oysa bu-
gün ülkede kadõnlarõn günlük
yaşamdaki durumuna bakõnca,
tam tersi bir durum görüyoruz.
Pakistan toplumunun kadõna eşit-
lik yönünde büyük adõmlar ata-
mamasõnõn en önemli nedeni,
“molla” denilen din adamlarõ
sõnõfõnõn toplum üzerinde ve si-
yasi alanda hâlâ büyük güce sa-
hip olmasõ...
Kadõn haklarõnõn iyileştiril-
mesi için atõlan en ufak adõm bi-
le, bu sõnõfõn ve aşiret reislerinin
şiddetli tepkisiyle karşõlanõyor.
Bu yapõ içinde kendi gelecekle-
rini düşünen siyasiler de, onlara
direnme gücünden ve isteğin-
den yoksun...
Ayrõca kadõn erkek eşitliğine
vurgu yapan Pakistan anayasa-
sõnda, bir yandan da, ülkenin bir
İslam Cumhuriyeti olduğu yazõ-
yor. “Devletin dini İslamdır,”
ve “Hiçbir yasa, Kuran’a ve
Sünnet’e aykırı olamaz” şek-
linde maddeler bulunuyor ana-
yasa metninde...
Toplumdaki aşõrõ din baskõsõ-
nõn sonucu olarak, anayasada
öngörülen “eşitlik” ve “kadının
hayatın bütün alanlarına tam
katılımı”, uygulamaya yansõ-
mõyor.
Pakistan nüfusunun yüzde
53’ünü oluşturan kadõnlarõn eko-
nomik ve sosyal durumu, mensup
olduklarõ sõnõfa ve yaşadõklarõ
bölgeye göre (kentsel/kõrsal alan
ayrõmõ) farklõlõklar gösteriyor.
Fakat yine de erkeklerle kõ-
yaslandõğõnda, bir bütün olarak
kadõn nüfus, çok daha zor ko-
şullar altõnda ve eşitlikten yoksun
olarak yaşõyor.
Feodal toplum yapõsõnõn so-
nucu olarak, Pakistan’da kadõn-
lar ve erkekler sanki iki ayrõ dün-
yada yaşõyor. Kadõnlar, doğal
mekânlarõ olarak kabul edilen
eve hapsedilirken erkekler ev dõ-
şõndaki dünyanõn hâkimi olarak
görülüyor.
Son yõllarda teknolojinin ge-
lişmesi ve ekonominin büyü-
mesi nedeniyle, Pakistan hükü-
metinin kadõnõ ekonomik ve
sosyal hayata katma çabalarõ ol-
sa da bunlar büyük kentlerle sõ-
nõrlõ. Çünkü kadõnlarõn yüzde
70’inin yaşadõğõ kõrsal alanlarda
dinci aşiretler egemen. Bu yüz-
den, ülkenin büyük bir kesimin-
de yaşam, kadõnlar için dayanõl-
maz hale gelmiş durumda. Özel-
likle Taliban’õn etkili olduğu kõr-
sal kesimlerde, çocuklarõn oku-
la gönderilmediği, genç kõzlarõn
para karşõlõğõnda başka ailelere
satõldõğõ yolunda haberler sõk sõk
basõna yansõyor. Eğitimsizliğin ve
yoksulluğun getirdiği ağõr ko-
şullarda, kadõnlar her türlü bas-
kõya ve sömürüye maruz kalõ-
yor... Pakistan hükümeti, 16 Şu-
bat 2009’da, son iki yõlda Tali-
ban’õn baskõsõnõ arttõrdõğõ Swat
Vadisi’ni de içeren Malakand
bölgesinde şeriat yönetiminin uy-
gulanmasõna karar verdi. Artõk ül-
kenin bu bölgesinde, İslami ol-
mayan ve Kuran karşõtõ olduğu
düşünülen tüm yasalar iptal edi-
lecek... Muhaliflerse bu duru-
mun ciddi bir anayasa ihlali ol-
duğunu belirtiyor.
M
edeni yasaya göre, evlen-
mek için en az 18 yaşõnda
olmak gerekiyor. Fakat
özellikle kõrsal alanlarda yaşayan
aşiretlerde bugün de uygulanan şeri-
at yasalarõna göre, kõzlarõn erken
yaşta evlendirilmeleri çok yaygõn.
Aşiretler arasõnda kõzlarõn değişti-
rilmesi ya da belli bir para karşõlõğõ
satõlmasõ da sõk görülen uygulama-
lardan... Ağõrlõklõ olarak Pencap böl-
gesinde görülen bu uygulamalarda
kõzlar, kabileler arasõ anlaşmazlõkla-
rõ çözmek için zorla evlendiriliyor ya
da aileler arasõnda kõzlarõn değişimi
yapõlõyor. Merkezi otoriteden nere-
deyse bağõmsõz bir şekilde yaşayan ve
adalet dağõtma işinin “Pançayat”
adõ verilen yerel heyetlere bõrakõldõ-
ğõ bölgelerde, kadõnlarõn kurbanlõk
koyun gibi satõlmasõ da oldukça yay-
gõn. Feodalitenin tüm şiddetiyle hü-
küm sürdüğü bu kõrsal bölgelerde, kõz
çocuklarõnõn satõlmasõ davalarõ, yasal
mahkemeler yerine, bu heyetlerin
önüne gidiyor.
T
aliban militanlarõ, bu yõlõn
ocak ayõnda, ülkenin ku-
zeybatõsõndaki Swat Vadi-
si’nde yaşayan kadõnlarõn burka
giymesini emrederek kõz çocukla-
rõnõn okula gönderilmesini yasak-
ladõ. Peşavar’õn 150 kilometre
güneydoğusundaki bu bölgede 1.8
milyon insan yaşõyor.
Militan gruplardan Tehrik-i
Taliban Pakistan’õn (TTP) böl-
gedeki liderlerinden Mulana Faz-
lullah’õn, radyoda yaptõğõ ko-
nuşmada, kõzlarõn 15 Ocak’a ka-
dar okuldan çekilmesi emrini
verdiği; aksi halde okulun bom-
balanacağõnõ, emre uymayanlarõn
öldürüleceğini ve Afganistan’da
yaptõklarõ gibi kõzlarõn yüzüne asit
atacaklarõnõ söylediği basõna yan-
sõdõ. Fazaullah’a göre, “Bir insan
mühendis , öğretmen ya da
doktor olmadan önce cihat için
eğitilmeli.”
Geçen yõl 150’den fazla okulun
yakõlõp yõkõldõğõ ve 17 bin 200 öğ-
rencinin okulsuz kaldõğõ bildiriliyor.
Pakistan hükümetinin şeriat yöne-
timinin uygulanmasõna karar ver-
diği Swat Vadisi ve çevresinde ha-
yat, bundan sonra kadõnlar için
çok daha zor olacak...
Kadõnlarõn mal gibi alõnõp satõl-
dõğõ erkek egemen kõrsal bölge-
lerde, töre cinayetleri çok yay-
gõn... 2004 yõlõna kadar olan uy-
gulamada, suçlunun, cinayet kur-
banõnõn ailesiyle pazarlõk edip pa-
ra karşõlõğõnda aileyi şikayet et-
mekten vazgeçirmesi mümkündü.
Bu tarihte çõkarõlan yasayla, bu ey-
lem de suç kapsamõna alõndõ. Fakat
çoğu durumda, töre cinayetlerini iş-
leyenlerin aile içinden olmasõ, so-
runu çözümsüz kõlõyor... Pakis-
tan’da töre cinayetleri dõşõnda, ev-
li olmayan bir kadõnla erkeğin iliş-
kisi ya da zina durumunda, şeriat
yasalarõna göre taşlayarak öldürme
(recm) cezasõ verilebiliyor.
S Ü R E C E K
Tecavüze dava için 21. yüzyõlõ beklediler
AFGANİSTAN’DA ÖLÜMÜNE OKUMAK
PARA İÇİN SATILAN
KIZ ÇOCUKLARI VAR
ÖRTÜNME VE EĞİTİM
KONUSUNDA BÜYÜK BASKI
Pakistan’da 4 yaşındaki kız çocuklarının bile evlendirildiği görülüyor.
İstanbul Haber Servisi - YÖK’ün doktorasõnõ ta-
mamlayan araştõrma görevlilerinin işlerine son
verilmesine ilişkin düzenlemesi, Yõldõz Teknik
Üniversitesi’nde (YTÜ) protesto edildi.
YTÜ Yerleşkesi’nde bir araya gelen üniver-
sitenin araştõrma görevlilerine, İstanbul Üni-
versitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Mar-
mara Üniversitesi ve Eğitim-Sen Üniversite-
ler Şubesi’nden katõlõmcõlar da destek verdi.
Rektörlük binasõ önünde toplanarak, oditoryu-
mun olduğu kapõya yürüyen araştõrma görev-
lileri, “Asistan kıyımına son” yazõlõ pankar-
tõn arkasõnda bir araya geldi. Ellerinde 50
d’ye hayõr işaretinin yer aldõğõ dövizler taşõ-
yan asistanlar, “Doktoralı işsiz olmayacağız
/ YÖK bitecek, polis gidecek, üniversiteler
bizimle özgürleşecek / Ferman YÖK’ün,
üniversiteler bizimdir” sloganlarõ attõ. Grup
adõna yapõlan ortak açõklamada, araştõrma gö-
revlilerinin 50 d maddesi ile burslu öğrenci
statüsüne indirildiği belirtilerek, asistanlarõn
“doktoralı işsizlikle cezalandırıldığı” vur-
gulandõ. Mağduriyetlerinin giderilmesi için
YÖK’ten, “bütün araştırma görevlilerinin
kendilerine daha güvenli bir kadro sağla-
yan 2547 sayılı yasanın 33. maddesine geçi-
rilmesini” isteyen asistanlar, üniversitelere de
“birlikte hareket etme” çağrõsõ yaptõ.
4 ve 7 YAŞINDAKİ İKİ ÇOCUK EVLENDİRİLİYORDU
Pakistan’õn büyük kesiminde hâlâ görülen son örneklerinden birisi, Ekim
2008’deKarachi’deyaşandõ.Pakistanpolisi,4yaşõndakibirkõzçocuğuyla7ya-
şõndaki bir erkek çocuğu arasõnda yapõlan dini nikâhõ ihbar aldõ... Bölgede otu-
ranlarõn şüphelenip şikâyette bulunmalarõ üzerine eve giden polis, imam nikâhõ
kõyõlmak üzereyken baskõn yaptõ. 4 yaşõndaki kõz, 6138 dolar karşõlõğõnda, baba-
sõnõn anlaşmazlõğa düştüğü adamõn oğluna veriliyordu...
‘Asistan kõyõmõna
son’ protestosu
YÖK’e tepki gösteren asistanlar, doktoralı işsizlik-
le cezalandırıldıklarını belirttiler. (SERKAN YILDIZ)